To see the other types of publications on this topic, follow the link: Dış ilişkiler.

Journal articles on the topic 'Dış ilişkiler'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 50 journal articles for your research on the topic 'Dış ilişkiler.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Namlu Çamlıbel, Serra, and Murat Ercan. "Terörle mücadele ve askeri operasyonların Türkiye-AB ilişkilerine olası etkileri." Ardahan Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 6, no. 1 (2024): 57–66. http://dx.doi.org/10.58588/aru-jfeas.1421040.

Full text
Abstract:
Türk dış politikası için AB ile ilişkiler kuruluşundan bu yana önemli bir yer teşkil etmektedir. Söz konusu ilişkiler karşılıklı bağımlılıklar sebebiyle daima devamlılığını muhafaza etmiş, lakin zaman zaman da Türk dış politikasında en tartışmalı alanlardan biri olmuştur. Özellikle gezi olayları, 15 Temmuz Askeri Darbe girişimi, onu takip eden OHAL süreci ve Türkiye’nin gerçekleştirdiği sınır dışı operasyonları ile gerilen ilişkilerde en önemli belirleyici unsurlardan biri de Türkiye’nin terör ile mücadele kapsamında girişimleridir. Bu çalışmada öncelikli olarak terör hususunun ilişkiler üzerindeki belirleyici rolü tartışılmıştır. Belirleyici ve gerilim unsuru olarak terörün açıklanmasında AB ile ilişkilerin tarihçesine değinilmiş, Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) dönemi özelinde derinleştirilmiştir. Akabinde AK Parti döneminde gerçekleşen sınır dışı operasyonların daha iyi anlaşılması için AK Parti’nin dış politikadaki paradigma değişimi ve Ortadoğu politikası ele alınmıştır. Son olarak terör konusuna giriş yapılmış AB ile ilişkilere etkisi bağlamında açılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

ÖZER, Çağlar. "SOĞUK SAVAŞ SONRASI REKABET VE İŞ BİRLİĞİ ÇERÇEVESİNDE TÜRKİYE RUSYA SİYASİ İLİŞKİLERİ." Akademik Hassasiyetler 10, Cumhuriyet Özel Sayısı (2023): 152–71. http://dx.doi.org/10.58884/akademik-hassasiyetler.1356902.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan günümüze Türkiye’nin Rusya’ya yönelik dış politikası incelenmiştir. Türkiye’nin Rusya Dış politikasının incelenmesinde kapsamlı bir literatür taraması yapılmış, Türkiye - Rusya ilişkilerini inceleyen kitap, makale ve bilimsel yayınlar taranmıştır. Ayrıca Rusya ile Türkiye arasındaki tarihsel süreç içerisinde yapılan anlaşmalar gözönünde tutularak kronolojik sıra ile dış politika süreçleri incelenmiştir. Bu kapsamda öncelikle iki ülke arasındaki ilişkilerin tarihsel arka planına yer verilmiş, ardından Birinci Dünya Savaşı sonrasında Türkiye’nin Rusya’ya yönelik dış politikası karşılıklı ilişkiler ve iş birlikleri nezdinde incelenmiştir. Müteakiben İkinci Dünya Savaşı süreci ve sonrasında oluşan Soğuk Savaş dönemi Türkiye’nin Rusya dış politikasına yer verilmiştir. Soğuk Savaş döneminin ardından farklı bir seyir izleyen Türkiye’nin Rusya dış politikası ise 1991-2002 ve 2002’den günümüze olmak üzere iki döneme ayrılarak incelenmiştir. Çalışma sonucunda; köklü devlet geleneğine sahip iki komşu ülke arasındaki dış politikanın yüz yıllık süreci kapsayan dönemin uluslararası ortamı doğrultusunda şekillendiği saptanmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanından itibaren olumlu bir süreç izleyen iki ülke arasındaki ilişkiler İkinci Dünya Savaşı sürecinde olumsuz bir duruma evrilmiş, Soğuk Savaş sürecinde her iki ülkenin karşı kutuplarda yer almalarının etkisiyle genel olarak rekabet ve iş birliği ile devam etmiştir. Soğuk Savaş’ın bitmesinin ardından ilk dönem iki ülke arasındaki ilişkilerde dengeli bir dış politika yürütülememesine karşın 2000’li yıllardan sonra değişik bölge ve alanlarda rekabet, iş birliği ve faaliyet ortaklığına doğru yol alan dengeli bir dış politika yaklaşımı ile ilişkilerin ilerlediği değerlendirilmiştir
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

ÜNAL, Celil. "AN ASSESSMENT ON EARLY REPUBLIC PERIOD PUBLIC RELATIONS ACTIVITIES." Akademik Hassasiyetler 10, Cumhuriyet Özel Sayısı (2023): 670–701. http://dx.doi.org/10.58884/akademik-hassasiyetler.1353392.

Full text
Abstract:
Cumhuriyet’in ilk yıllarında gerçekleştirilen halkla ilişki kurmaya yönelik bütün faaliyetler, bugün Türkiye’de modern manada ifa edilen halkla ilişkiler faaliyetlerinin oluşmasında bir tür zemin oluşturmuştur denilebilir. Çünkü halkla ilişkilerin varlığı, kamuoyunun varlığıyla ölçülmektedir ve Cumhuriyet’in ilk yıllarında halkla ilişki kurmak üzere gerçekleştirilen çalışmaların bir Türk kamuoyu oluşturma niyeti içerdiği görülmektedir. Bunun yanında Cumhuriyet’in ilk yıllarında yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisini dış kamuoyuna tanıtmaya yönelik gerçekleştirmiş olduğu çalışmalar da bulunmaktadır. Erken Cumhuriyet dönemi bu anlamda gerek iç kamuoyu yaratma gerekse dış kamuoyunun zihninde yer edinmek üzere halkla ilişkiler adı konulmasa da halkla ilişkiler kapsamı içerisinde değerlendirilebilecek birçok faaliyetin gerçekleştirildiği bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Dolayısıyla bu çalışma, erken Cumhuriyet dönemine odaklanmakta; ilgili dönemdeki ülkenin tanıtılmasına, Türk toplumunun modernleştirilmesine ve vatandaşlık bilincinin kazandırılmasına yönelik çalışmaları inceleme altına alarak, halkla ilişkiler perspektifiyle izah etmeye niyetlenmektedir. Derleme olarak nitelendirilebilecek çalışmada örnek olaylar ele alınmakta; ardından irdelenen örnek olaylar, halkla ilişkiler amaç ve uygulama alanlarıyla ilişkilendirilerek açıklanmaktadır. Çalışmanın amacı; halkla ilişkilerin Türkiye’deki tarihsel gelişimine yönelik çalışmalara katkı sağlamaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

BAŞARAN, Ali. "SİYASİ-İKTİSADİ İLİŞKİLER ETKİLEŞİMİ ÇERÇEVESİNDE YELTSİN DÖNEMİ, RF-TÜRKİYE DIŞ TİCARETİNİN TAHLİLİ, 1992-2000." Business & Management Studies: An International Journal 2, no. 1 (2014): 49–66. http://dx.doi.org/10.15295/bmij.v2i1.52.

Full text
Abstract:
Yeltsin döneminin Rus tarihinde müstesna bir yeri vardır, geçişi temsil eder. İdari komuta ekonomisinden piyasa ekonomisine, Sovyet insanından-vatandaşlığından, Rusya insanına-vatandaşlığına geçiş. Aynı zamanda Yetsin dönemi, Türkiye-SSCB ilişkilerinden Türkiye-RF ilişkilerine geçişi de temsil eder. Yeltsin döneminde RF-Türkiye siyasi ilişkileri savaş tehditlerini de içerirken artan iktisadi ilişkiler özellikle de dış ticaret gerilimin silahlı çatışmaya kadar varmasını önlemede etkili olmuştur. SSCB devrinde Türkiye’ye iktisadi kolaylıklar sağlanarak SSCB’ye siyasi yaklaşımı temin edilmeye çabalanmışken, RF devrinde RF-Türkiye ticari ilişkileri siyasi ilişkilerin negatif yönde ilerlemesinde fren görevi ifa etmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

ŞAHİN, Bedri, and Güngör GÖKDAĞ. "Federal Almanya Cumhuriyeti’nin 11 Eylül Terör Saldırıları Sonrasındaki Dış Politikasının, Koalisyon Hükûmetleri (1998-2005) ve Hükûmet Çalışmaları Bağlamında Analizi." Alınteri Sosyal Bilimler Dergisi 7, no. 2 (2023): 139–53. http://dx.doi.org/10.30913/alinterisosbil.1379192.

Full text
Abstract:
Küresel ilişkilere yön veren, uluslararası ölçekte etkisini gösteren gelişmeler, ülkelerin çalışmalarını/stratejilerini farklılaştırmaktadır. Özellikle ikili ilişkilerin öneminin artması, dış politikaya yön veren etkenleri incelemeyi gerektirmiştir. Bu açıdan 11 Eylül Terör Saldırıları da etkisini bu yönde göstermiştir. Devletler aldıkları kararlar ile Amerika Birleşik Devletleri’ni (ABD) desteklemişlerdir. ABD’nin stratejilerinin baskın geldiği konular diğer devletleri de etkilemiştir; özellikle Almanya’yı daha çok etkilemiştir. Hava sahası kullanımına verilen izinlerin, Irak Savaşı’nda sağlanması bu durumun bir açıklamasıdır. Ayrıca birtakım stratejilerde de değişim ve dönüşüm çalışmaları olmuş; Almanya- NATO ilişkileri Soğuk Savaş sonrasında artmıştır. Ancak 11 Eylül Terör Saldırıları’ndan sonra bu ilişkiler azalmış artık Amerika-Transatlantik ilişkiler başlamıştır. Bu dönemde aynı şekilde Almanya, Amerika’ya güçlü olduğunu kanıtlama ve Avrupa Birliği Federasyonu’nda yetkinlik sağlayıcı konulara odaklanmıştır. Özellikle de Schröder/Fischer koalisyon hükûmeti tezlerine bağlı analizler önemlidir. Ancak Schröder ile Fischer görüşlerinin her daim birbirini tamamlayıcı olmaması, çatışmaların hem bu boyutta, hem de koalisyonda yaşanmasına neden olmuştur. Bu bağlamda Almanya’nın yeni stratejilere yöneldiği görülmekte, realist politiklardan neorealizme yönelmiştir. Bu açıdan askeri/güvenlik konularıyla sınırlı tutulamayan; ekonomik, sosyal gibi etkenlere bağlı olarak da stratejiler geliştiren çalışmalarının olması önemlidir. En belirgin örnek Doğu genişlemesine yönelik atılan alınan kararlardır. Makalede bu yönde alınan kararlar, yaşanan görüş aykırılıkları gibi konular çerçevesinde gelişmelere yönelik tutumlar, politikalar incelenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Bınarcı, Burak. "Stratejik Ortam ve Tehdit Tanımlamaları Çerçevesinde Türkiye’nin Suriye Politikası (2002-2014)." Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, no. 80 (April 26, 2024): 283–308. http://dx.doi.org/10.51290/dpusbe.1454774.

Full text
Abstract:
AK Parti yönetiminde Türkiye'nin Suriye ile ilişkilerinde birbirinden farklı iki dönem yaşanmıştır. 1990lı yıllarda Türkiye ile Suriye arasındaki ilişkiler, Fırat-Dicle sularının dağıtımı konusundaki anlaşmazlıklar ve Suriye'nin PKK terör örgütüne destek vermesi sebebiyle gergin bir düzlemde ilerlerken, iki ülke arasında imzalanan Adana Mutabakatı neticesinde ilişkilerde normalleşme başlamıştır. Normalleşmenin ardından, AK Parti iktidarlarının ilk dönemlerinde artan iş birlikleri yaşanmış, ancak iç savaşın başlamasıyla birlikte durum değişerek Suriye’nin Türkiye için doğrudan bir tehdit haline geldiği görülmüştür. Neoklasik Realist Uluslararası İlişkiler Teorisi dış politika analizinde iç ve dış faktörlerin birlikte değerlendirildiği karşılaştırmalı bir analiz zemini sunmaktadır. Bu bağlamda çalışma, 2002-2014 yılları arasında Türkiye’nin Suriye politikasını, Recep Tayyip Erdoğan'ın liderlik etkisi ve uluslararası-bölgesel sistemin izin verici ya da kısıtlayıcı stratejik ortamlarının etkileri kapsamında karşılaştırmalı olarak analiz etmeyi amaçlamaktadır. Araştırmanın bulguları, liderliğin dış politikada sistemik stratejik ortamın izin verdiği ölçüde etkili olabileceğini göstermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

İnaç, Hüsamettin, and Mohammad Monir Amını. "Afganistan ve Pakistan Jeopolitiğinin Güney Asya Güvenlik Mimarisine Etkileri." Uluslararası Sosyal ve Ekonomik Çalışmalar Dergisi 5, no. 1 (2024): 141–57. http://dx.doi.org/10.62001/gsijses.1330445.

Full text
Abstract:
Afganistan ve Pakistan'ın Güney Asya'daki dış politikaları, bölgedeki birçok faktörden etkilenmektedir. Güvenlik sorunları, sınır sorunları ve diğer ortak konular, ülkeler arasındaki ilişkileri etkileyen önemli konular olarak kabul edilmektedir. Afganistan ve Pakistan, tarihleri, kültürleri ve dilleri benzer olan iki komşu ülke olarak, ilişkilerinde gerilimler yaşamışlardır. İki ülke arasındaki en önemli konulardan biri sınır sorunudur. 1893'te İngiltere tarafından Afganistan ve Hindistan'daki İngilizler arasında anlaşmaya varılan Durand Hattı, bu iki ülke arasındaki sınırı belirlemek için kullanılmıştır. Afganistan, bu sınırın değiştirilmesini istemiştir, ancak Pakistan bu sınırı resmi sınır olarak kabul etmektedir. Bu konu, Afganistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerde hala tartışmalı bir konudur. Afganistan ve Pakistan arasındaki ilişkiler, Pakistan'ın Afganistan'daki etkisi ve aynı şekilde Afganistan'ın Pakistan'ın diğer ülkelerle olan ilişkileri üzerindeki etkisi nedeniyle önemlidir. Pakistan, 1980'lerde Afganistan'daki iç savaşta aktif bir şekilde yer almıştır ve Afganistan'daki destekçileri aracılığıyla etkili olmuştur. O dönemde Pakistan, Taliban grubuna Afganistan'da destek vermiş ve onları geçici Afgan hükümeti ve destekleyen uluslararası güçler, yani Amerika Birleşik Devletleri ile savaşta yönlendirmişti. Bu, Afganistan ve Pakistan arasındaki ilişkilerin ciddi şekilde etkilenmesine neden olmuş ve bugüne kadar etkileri devam etmektedir. Ancak son yıllarda, iki ülke arasındaki ilişkiler gelişmiştir. Pakistan, Afganistan ile işbirliği yaparak ortak sorunlarla ilgilenmeye çalışmaktadır, özellikle terörizm, yasadışı göç ve insan kaçakçılığı gibi konularda. Ayrıca, Pakistan, Afganistan'da barış görüşmelerinin bir taraftarı olarak çalışıyor ve bu ülkedeki sorunları çözmek için işbirliği yapıyor.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

EREN, Erdem, and Pelin YANTUR. "Political Economy Analysis of Turkey of Foreign Trade Relations with Balkan Countries in Interdependence Theory Perspective." İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 9, no. 2 (2022): 443–66. http://dx.doi.org/10.17336/igusbd.781680.

Full text
Abstract:
Balkanlar Türkiye’nin hem siyasi hem de ekonomik olarak önemli ilişkilerinin bulunduğu coğrafyaların arasında olup, Türkiye’nin Balkan ülkeleriyle özellikle ekonomik ilişkilerinin seviyesi ve nicelik ile niteliği ciddi anlamda analiz edilmesi gereken konuların başında gelmektedir. Bu çalışmada uluslararası ilişkiler ve uluslararası ekonomi politikte önemli bir yere sahip olan karşılıklı bağımlılık teorisi perspektifinde Türkiye ile Balkan ülkeleri arasındaki dış ticaret ilişkileri ekonomi politik bakımından analiz edilmektedir. Dış ticaret hacimleri, ihracat, ithalat, bunlara ilişkin ülke kalemlerindeki oranlar gibi ölçütler üzerinden yapılan analiz neticesinde Türkiye’nin bölge ülkeleri için Almanya ve İtalya’dan sonra üçüncü büyük dış ticaret ortağı olduğu tespit edilmiştir. Bölge ülkelerinin dış ticaret ölçeğinde Türkiye’ye Türkiye’nin bölgeye olduğundan daha fazla bağımlığının olduğu görülmüştür. Ancak bölge ülkelerinin Almanya ve İtalya’dan daha ziyade Türkiye’ye olan ekonomik bağımlılıklarını arttırmak için Türkiye’nin bölgeye yönelik daha fazla maliyete (ithalat, doğrudan yatırım vb.) katlanması gerekli olduğu analiz edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

GÖKCAN, Özkan. "Modern Realizmin Kurucu Dışı Olarak Kautilya’nın Mandala Teorisi." İnsan ve Toplum Bilimleri Araştırmaları Dergisi 12, no. 1 (2023): 211–32. http://dx.doi.org/10.15869/itobiad.1178937.

Full text
Abstract:
Ana akım olarak adlandırılan uluslararası ilişkiler teorilerinin küresel düzeydeki tüm olay ve sorunları açıklama gücüne sahip olduğu iddialarına yönelik eleştiriler, disiplin literatürünün son 40 yıllık birikimi içerisinde önemli bir yer tutmaktadır. Bu eleştirilerin odaklandığı temel nokta, uluslararası ilişkiler disiplinindeki teorik yapıyı Batı merkezci, dar görüşlü ve hegemonik olmaktan çıkarıp evrensel, diyalog odaklı ve çoğulcu hale getirmenin gerekliliği olmuştur. Bu odak noktasından hareketle özellikle son 20 yılda Batılı olmayan toplum ve devletlerin tarih ve deneyimlerden yararlanılarak geliştirilmeye çalışılan teoriler (Batı-dışı teoriler) disiplinde önemli bir çalışma alanı haline gelmiştir. Ancak Batı-dışı teori geliştirme girişimleri, özellikle Çin örneğinde görüldüğü üzere Batı merkezciliği aşmak yerine Batı’ya alternatif yeni merkezler yaratma eğilimi sergilemiştir. Bu durum, disiplindeki teorik birikimin çoğulcu ve diyalog odaklı bir yapıya doğru evrilmek yerine dağınık, birbirine paralel ve birbirinden kopuk yeni merkezler etrafında gelişmesine neden olmuştur. Bu çalışmada uluslararası ilişkileri teorilerini Batı veya herhangi bir başka hegemonik merkezden uzaklaştırarak gerçek manada evrensel kılmanın ancak Batı ile Batı-dışı veya dünyanın geri kalanı arasında bilginin tarihsel hareketliliğini dikkate alarak gerçekleşebileceği savunulmaktadır. Bu anlamda çalışmanın temel iddiası, Hint kökenli düşünür ve devlet adamı Kautilya’nın mandala teorisi ile modern realizm arasındaki ilişkinin söz konusu bilgi hareketliliğini ortaya koyma adına önemli bir örnek teşkil ettiğidir. Çalışmada temel kaynak olarak Kautilya’nın Arthaşastra adlı eserinden yararlanılmıştır. Aynı zamanda Kautilya’nın eserleri ve düşünceleri, realist teori, Batı-merkezcilik, Batı-dışı teori, Küresel Uluslararası İlişkiler fikri üzerine literatür taraması yapılarak çalışmanın iddiası temellendirilmiştir. Bu çalışmada mandala teorisi örneği üzerinden yapılmaya çalışıldığı gibi bilginin tarihsel hareketliliği bağlamında Batılı olmayan düşünce ve deneyimlerin Batı-merkezli teoriler üzerindeki kurucu-dış rolünü ortaya koymak, disiplindeki teorik birikimi daha çoğulcu ve evrensel kılmanın temel yoludur. Bu kapsamdan hareketle birinci bölümde, çalışmaya kavramsal bir temel oluşturan “kurucu dış” kavramı ele alınmaktadır. İkinci bölümde, öncelikle Kautilya ve eseri Arthaşastra tanıtılmakta ardından Kautilya’nın mandala teorisinde modern realist teorinin kökleri ortaya konmaya çalışılmaktadır. Kautilya’nın günümüz uluslararası ilişkilerindeki yerine dair eleştirel bir değerlendirmenin ve çözüm önerilerinin yer aldığı sonuç bölümü ile çalışma sonlandırılmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

ARTUÇ, Nevzat. "Turkish-Senusi Relations from the War Of Tripolism to the National Struggle." JOURNAL OF HISTORY AND FUTURE 8, no. 2 (2022): 283–98. http://dx.doi.org/10.21551/jhf.1121735.

Full text
Abstract:
II. Abdülhamid tarafından uygulamaya konulan İttihad-ı İslam Siyaseti çerçevesinde hem dünya üzerindeki Müslüman toplumlarla kurulan ilişkiler artırılmış hem de dış politikada caydırıcı bir güç odağına sahip olunmuştur. İttihad-ı İslam siyaseti, sanılanın aksine Müslümanların tek bir devlet bir çatısı altında olmasını değil, ilişkilerinin güçlendirilmesini ve ortak adımlar atılarak emperyalist güçlere karşı bir duruş sergilemeyi amaçlamıştır. II. Meşrutiyet döneminde İttihad-ı İslam siyaseti, dış politika unsuru olmaktan çıkartılıp daha etkili bir şeklide kullanılmaya başlanmıştır. Bu çerçevede Türk Senusi ilişkileri özel bir öneme sahiptir. Trablusgarp Savaşı yıllarında Enver Paşa’nın özel gayretleri ile gelişen ilişkiler, Birinci Dünya Savaşı ve Millî Mücadele yıllarında devam etmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın da selefleri II.Abdülhamid ve Enver Paşa’nın siyasetlerine uygun şeklide Senusiler ile yakın ilişkileri devam ettirmiş olması, sonraki yıllarda Türkiye Cumhuriyeti’nin Libya politikasının belirlenmesinde temel olmuştur. Bugünkü Türk-Libya ilişkilerinin belirlenmesinde, Türkiye’nin Libya’daki olaylara kayıtsız kalmamasında Kuzey Afrika’daki beş asırlık Osmanlı egemenliği dışında, zikredilen tarihsel gerçeklerin rolü olduğu muhakkaktır. Çalışmamızda, Trablusgarp Savaşı’ndan Millî Mücadele sonlarına kadar olan Türk-Senusi ilişkileri tarihsel bir bütünlük içerisinde ana hatlarıyla ele alınmıştır. Konuyla ilgili derli toplu bilgiler, mevcut literatür ışığında ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu sayede yakın çağ Osmanlı Tarihi ve Kuzey Afrika tarihi yapılacak olan yeni araştırmalara katkı sağlamayı amaçlamaktayız.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

TUNÇ, Bilal. "TÜRKİYE İLE MACARİSTAN ARASINDAKİ İLİŞKİLER (1960-1980)." Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi 10, no. 32 (2022): 255–70. http://dx.doi.org/10.33692/avrasyad.1176859.

Full text
Abstract:
Türk siyasi tarihinde 1960 ile 1980 arasındaki on yıllık tarihsel süreç, Adalet Partisi Dönemi olarak adlandırılmaktadır. Bu dönemde Türk dış politikasında önemli olaylar yaşanmıştır. Türk dış politikasının birçok açıdan ilerlemeler kaydettiği ve Türkiye’nin dünya siyaseti içerisinde etkin bir rol oynamaya başladığı bu dönem, Türkiye’nin sonraki dönemlerde de siyasetini önemli ölçüde etkilemiştir. Türk dış politikasındaki yaşanan önemli olaylar kapsamında, bu çalışmayla Türkiye ile Macaristan arasındaki siyasi, ticari ve toplumsal münasebetlerinin nasıl olduğunun arşiv belgeleri ışığında ortaya çıkarılması amaçlanmaktadır. Bu makalede özellikle 1960’lı yıllarda iki ülke arasındaki ilişkilerin nasıl geliştiğinin belgelerle kanıtlanması hedeflenmektedir. Orta Avrupa’da bir kara ülkesi olan Macaristan, Türkiye ile son derece tarihi ve kültürel bağlara sahiptir. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğu tarihten itibaren bu devletle dostça ilişkiler tesis eden Macaristan, bu diplomatik tavrını günümüzde de devam ettirmektedir. Macaristan’ın bu dostça diplomasinin farkında olan Türkiye de, Macaristan ile yakın münasebetler kurmak için çalışmaktadır. Hem Atatürk döneminde hem de Demokrat Parti Döneminde Türkiye ile Macaristan arasında tesis edilen birçok alandaki münasebetlere, 1960’lı yıllarda da devam edilmiş ve iki ülke arasında birçok alanda yeni protokoller imzalanmıştır. Bunun özellikle 1960’lı yıllarda olması, tarafımızdan hazırlanan çalışmayı ayrıca önemli kılmaktadır. Bu çalışma, arşiv belgelerinden ve telif eserlerden istifade edilerek oluşturulmuştur. Son olarak, Türkiye ile Macaristan Arasındaki İlişkiler (1960-1980) adlı bu makale, nitel bir çalışma olup; doküman analizi tekniği kullanılarak hazırlanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

ÖZALP KAYA, Zeynep. "Çin Dış Politikasında Lider Profilleri ve Algılarının Karşılaştırmalı Analizi." Uluslararası İlişkiler ve Politika Dergisi 4, no. 2 (2024): 157–67. http://dx.doi.org/10.62334/ulipod.1426440.

Full text
Abstract:
Uluslararası ilişkilerde birey düzeyli yaklaşımlar ve karar verme mekanizmasında bulunan liderlerin algıları son dönem Uluslararası İlişkiler disiplininde en çok tartışılan meselelerdendir. Özellikle 1949’dan günümüze kadar Çin Halk Cumhuriyeti’nin dış politika strateji ve ilkelerinin belirlenmesinde liderlerin çok kilit bir konumda olduğu görülmektedir. Bu makalede beş farklı kuşağı temsil eden ve özgün strateji ve söylemleri ile Çin dış politikasını dönüştüren Mao, Deng, Jiang, Hu ve Xi örnekleri üzerinden Çin’in dış politika algısı ölçümlenmeye çalışılmıştır. Bu liderlerin dünyaya karşı geliştirdikleri perpektifleri/algıların analiz edilmesi Çin dış politikasının anlaşılmasında son derece önemlidir. Bu makalenin temel argümanı; 1949’dan günümüze Çin dış siyasetinin sabit bazı ilkeleri ve hedefleri olmasına rağmen karar vericilerin kendileri ve öteki aktörlerle ilgili geliştirdikleri algılar ve söylemler dış politika stratejilerini ve çıktılarını etkilemektedir. Nitekim hiyerarşik ve revizyonist liderlik tarzını temsil eden Mao ve Jinping dönemine karşın düşük liderlik profili ile Xaioping, Zemin ve Jintao uluslararası sisteme entegre olma motivasyonu ile dış politika çıktıları üretmişlerdir. Literatürde birincil ve ikincil kaynaklar taranarak bu beş liderin geliştirdiği temel dış politika söylemleri ve algıları analiz edilmeye çalışılmıştır. Temel hedef liderlerin Çin dış politikasını dönüştürücü rolünü karşılaştırmalı bir bağlamda sunmaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

BAĞIŞ, Bilal, and Ayşe Büşra BOYACI. "ALTIN FİYATI İLE İTHALAT VE İŞLEM MİKTARI, BRENT PETROL VE DIŞ TİCARET ETKİLEŞİMİ." Business & Management Studies: An International Journal 8, no. 2 (2020): 1599–627. http://dx.doi.org/10.15295/bmij.v8i2.1477.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada, Türkiye’de 2000 ile 2017 yılları arasında üçer aylık külçe/gr altın fiyatı ile belli başlı makro ve finansal değişkenler (altın ithalat miktarı, dış ticaret endeksi ve döviz kuru gibi) arasındaki ekonomik ilişki, istatistiksel olarak modellendirilip; açıklanmaya çalışılmıştır. Çalışmanın temel amacı altın ithalat miktarı, altın piyasası endeksi, altın işlem miktarı, dış ticaret endeksi, USD kuru ve Avro kurundaki çeyrek dönemlik değişimler gibi değişkenlerin bir bütün olarak külçe/gr altın fiyatı üzerinde anlamlı bir etkisinin olup olmadığını araştırmaktır. Aynı zamanda, altın fiyatıyla bu değişkenler arasında karşılıklı anlamlı ilişkiler olup olmadığı; varsa bu ilişkilerin dereceleri araştırılmaktır. Yapılan basit regresyon analizi sonucu, cumhuriyet altını fiyatı, brent petrol fiyatı ve dış ticaret endeksinde oluşan değişikliklerin, altın fiyatını aynı (pozitif) yönlü etkilediği; altın piyasası endeksi, altın işlem miktarı ve altın ithalat miktarındaki değişikliklerin, altın fiyatını ters (negatif) yönde etkilediği görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

DEMİR, Merve. "MİLLİ SAVUNMA TEKNOLOJİLERİ VE TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ." Eurasian Academy of Sciences Social Sciences Journal, no. 45 (January 3, 2023): 73–85. http://dx.doi.org/10.17740/eas.soc.2022.v45-06.

Full text
Abstract:
Soğuk Savaş sonrası ülkelerde ulusal güvenliği anlamak; Terörizm, göç, kitle imha silahlarının yayılması gibi klasik savaş tehlikesinin ötesinde ortaya çıkan tehditleri hesaba katmak için yeniden tanımlanması gerekiyordu. Bu bağlamda Balkanlar, Orta Doğu ve Kafkaslar gibi birçok krizin yaşandığı coğrafi merkezde yer alan Türkiye, uluslararası arenada barış ve güvenliğin sağlanmasında daha aktif rol oynamaya başlamıştır. TSK, barışı koruma faaliyetleri ile faaliyet gösterdiği ülkelerde gerilimlerin azaltılmasına ve krizlerin çözümüne aktif olarak katkı sağlamaktadır. İkili ve çok taraflı ilişkiler çerçevesinde Silahlı Kuvvetler, askeri eğitim işbirliğinde ve NATO bünyesinde yürütülen çok uluslu barışı koruma ve barışı koruma operasyonlarında başarılı ve aranan bir güç haline gelmiştir. Bu durum Türk dış ve güvenlik politikasının konumunu güçlendirmektedir. TSK'nın yurt dışı faaliyetleriyle yerel halkla kurulan dostluklar, Türkiye'nin bu bölgelerdeki ticari, ekonomik ve kültürel ilişkileri ile akademik bağlarının yeniden canlandırılmasıyla daha da güçlenecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

Ullah, Rahmat. "Eleştirel Jeopolitik Çerçevesinde 1971-2006 Yıllarında Bangladeş’in Dış Politika Çalışmalarının Analizi." ISPEC International Journal of Social Sciences & Humanities 4, no. 5 (2020): 535–51. http://dx.doi.org/10.46291/ispecijsshvol4iss5pp535-551.

Full text
Abstract:
1980’lı yıllarında ‘klasik jeopolitik teorisi’ni eleştirerek uluslararası ilişkiler analizinde yeni bir yaklaşım olarak (olan) ‘eleştirel jeopolitik’ kavramı ortaya çıkmıştır. Devletin farklı birim ve kuruluşlarının dış politika çalışmalarına odaklanarak bir ülkenin uluslararası alanındaki konumunu araştıran bu kavram daha sonra ‘jeopolitik’ çalışmalarında çok ilgi toplamıştır. Bu çalışmada, Bangladeş’in kuruluşundan 2006 yılına kadar dış politika çalışmaları ‘eleştirel jeopolitik’ açısından analiz edilmiş ve uluslararası ve bölgesel kuruluşlarda oynadığı roller değerlendirilmiştir. Çalışmada, soğuk savaşı döneminde ABD ve Çin’in müttefiki olan ve Güney Asya’nın en büyük Müslüman ülkesi olan Pakistan’a karşı savaşının ardından bağımsızlığını kazanan Bangladeş’in ilk yıllarındaki dış politika çalışmalarının çok başarılı olduğu görülmüştür. Özellikle uluslararası kuruluşların çok kısa bir süre içinde üyeliğinin kazanılması, Pakistan, Çin ve ABD ve Müslüman ülkelerle çok hızlı bir şekilde ikili ilişkilerin geliştirmesi ve bölgesel iş birliği çalışmaları fikrini ortaya koyması ve dünya barışının korunması çalışmalarını teşvik etmesi Bangladeş’in jeopolitik konumunu güçlendirmesini kolaylaştırmıştır. Uluslararası alandaki aktif rolü dolaysıyla Bangladeş`in kendi ekonomik çıkarlarını da elde ettiği görülmüştür.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

İPEK, Niyazi. "MIGRATION POLICY OF THE RUSSIAN FEDERATION: IS POWER CENTER BUILDING?" Kafkas Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 14, no. 28 (2023): 933–55. http://dx.doi.org/10.36543/kauiibfd.2023.037.

Full text
Abstract:
Uluslararası göç, Soğuk Savaş sonrası uluslararası ilişkiler sistemini etkileyen başlıca küresel meselelerden biri olarak öne çıkmaktadır. Rusya Federasyonu (Rusya) da bu gündemle muhatap olmakta ve bu konuda politika geliştirmeye zorlanmaktadır. Bununla birlikte Rusya’nın izlediği ulusal ve uluslararası göç politikasının genel dış politikanın bir aracı olarak işlev gördüğü değerlendirilmektedir. Nitel araştırma yöntemiyle hazırlanan çalışma, neorealist bir teorik perspektifle ele alınmıştır. Buna göre Rusya’nın göç politikası, güç, egemenlik, güvenlik, yaşam alanı ve ulusal çıkar gibi geleneksel uluslararası ilişkiler kavramları ekseninde incelenmiştir. Bu bağlamda çalışmada, Rusya’nın grand stratejisinin çok kutupluluk, tali stratejisinin ise güç merkezi inşa politikası olduğu varsayımından hareketle Rusya’nın Soğuk Savaş sonrası izlediği göç politikasına odaklanarak Rusya’nın ulusal ve uluslararası göçü dış politika aracı olarak yönettiği savlanmakta; bu dış politikanın güç merkezi inşasına yönelik bir seyir izleyip izlemediği analiz edilmektedir. Yapılan değerlendirme ve incelemeler, Rusya’nın uluslararası göçü araçsallaştırdığını göstermiş; buradan hareketle makale, Rusya’nın bu yolla güç merkezi inşa etme politikası uyguladığını savunmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

GEDİKÇİ ÖNDOĞAN, Ayşe. "Üniversite Kütüphanelerinde Kurumsal İmaj Oluşumunda Etkili Olan Unsurlar ve Kütüphane Kullanımı Üzerindeki Rolü." Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 58, no. 2 (2018): 1211. http://dx.doi.org/10.33171/dtcfjournal.2018.58.2.3.

Full text
Abstract:
Kurumların nasıl algılandıklarına ve tanındıklarına ilişkin değerlendirmelerden oluşan kurumsal imaj, kurumun dışa yansıyan bir görüntüsü olup paydaşları ile olan ilişkileri doğrultusunda oluşur ve şekillenir. Üniversite bünyesinde yürütülen eğitim-öğretim ve araştırma faaliyetleri açısından büyük bir role sahip olan üniversite kütüphanesinin kurumsal imajının ele alındığı bu çalışma bir üniversite kütüphanesi için kurumsal imaj oluşumunda etkili olan unsurların belirlenmesi, önem derecelerinin tespiti ve kütüphane kullanımı ile kurumsal imaj arasındaki ilişkisinin ortaya konulması açısından önem taşımaktadır. Araştırma kapsamında bir devlet üniversitesinde öğrenim gören ve kota örneklem yöntemine göre belirlenmiş 400 lisans öğrencisine yapılandırılmış anket uygulanmıştır. Elde edilen veriler doğrultusunda katılımcıların başta altyapı unsurlarını temsil eden kütüphane vizyonu ve kütüphane misyonu ifadeleri ile soyut imaj unsurları arasında yer alan “Eğitim-öğretim hayatıma olumlu yönde katkı sağlama”, maddelerine katılım düzeylerinin yüksek olduğu; bunu iç imaj unsurları ve dış imaj unsurlarının takip ettiği görülmüştür. Barındırdığı çeşitlilik nedeniyle fiziksel unsurlar, hizmet unsurları ve halkla ilişkiler unsurları olarak alt başlıklar şeklinde incelenen dış imaj unsurları arasında ise en yüksek katılım oranı hizmet unsurlarıyla ilgili maddelere olmuştur. Elde edilen veriler doğrultusunda bir hizmet kurumu olan üniversite kütüphanelerinde kurumsal imaja etki eden unsurların birbiri ile ilişki içerisinde bulundukları ve birbirlerini etkiledikleri değerlendirmesinde bulunulabilir. Ayrıca, olumlu bir kütüphane imajı ile kütüphane kullanımı arasında doğru orantılı bir ilişki olduğu düşünülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

Alkış, Mehmet. "ÇİN DIŞ POLİTİKASINDA ORTA DOĞU’NUN YERİ." Dicle Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi 14, no. 27 (2024): 40–54. http://dx.doi.org/10.53092/duiibfd.1312148.

Full text
Abstract:
Bu çalışma Orta Doğu’nun Çin dış politikasındaki yerini inceleyecektir. Orta Doğu bir bölge olarak dünya siyaseti ve ekonomisi için önemli bir yere sahiptir. Çin de uluslararası sistemdeki önemli bir küresel güç olarak bölge ile yakın ilişkiler içerisindedir. Geçmişi eski çağlara kadar giden Çin’in Orta Doğu ile ilişkileri Soğuk Savaş döneminde sınırlı düzeyde olmuştur. Soğuk Savaş sonrası dönemde Çin’in ekonomik yükselişine paralel bir biçimde artan enerji kaynakları ihtiyacı bölgeye yönelik pragmatik bir politika izlemesini beraberinde getirmiştir. Şi Jinping dönemi ile Çin dış politikasında daha etkin olmayı hedeflemektedir. Önceki dönemlerde uluslararası sistemin diğer büyük güçlerine göre etkinlik kurma konusunda geç kaldığını düşünen Çin bu durumu lehine çevirme arayışı içerisindedir. Bu bakımdan ağırlıklı olarak ekonomik niteliği ön planda olan bölge ile ilişkilerinde siyasi ve güvenlik boyutlarını da geliştirmek istemektedir. Çin’in ticaret ve enerji nakil hatlarını geliştirmeyi amaçlayan Kuşak-Yol Projesi için Orta Doğu önemli bir konumda bulunmaktadır. Ticaret, enerji kaynaklarının yanında bölgenin güvenliği de Çin açısından önem kazanmaktadır. Çin özellikle bölgedeki bölgesel güçler ile yakın ilişkiler kurarak etkinliğini arttırma yoluna gitmektedir. Bölgesel dinamiklerin yanında küresel dinamikler de Çin’in bölgeye yönelik politikalarını etkilemektedir. Fakat Çin, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nin bölgedeki güvenlik taahhütlerinin sağladığı istikrar çerçevesinde etkinliğini sürdürme politikasını takip etmektedir. Bununla beraber dünya ekonomisi ve siyasetinde yeni bir aşamaya geçen Çin-ABD rekabeti bölgeyi de etkisi altına alma potansiyeli taşımaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

BAYEZİT, Galip. "Sanal Gerçeklikten Fiziksel Gerçekliğe Yeni İlişki Tarzları." Sosyolojik Bağlam Dergisi 4, no. 3 (2023): 326–40. http://dx.doi.org/10.52108/2757-5942.4.3.7.

Full text
Abstract:
Simülasyon, sanal gerçeklik, yapay zekâ, dijital dönüşüm, giyilebilir teknoloji, akıllı robotlar, mikroçip, 5G, kuantum bilgisayarlar, robotik, biyonik gibi olgular, birey ve toplum açısından ciddi tehditler barındırmaktadır. Mevcut gelişmeler, sanal ile gerçeği birbirinden ayırmamızı güçleştirmekte, sanal toplumda fiziksel gerçekliği tartışmaya açmaktadır. Dijital araçların hayatımıza girmesiyle birlikte bireyin dış dünyayla bağı zayıflamakta, ilişkiler sanal aleme taşınmaktadır. Son gelişmeler bireyin fiziksel gerçeklikle yeniden bağ kurmasına, dijital dünyada fiziksel aktivitelerde bulunmasına imkân tanımaktadır. Modern toplumda birey bir yandan sanal topluluklara katılım sağlarken diğer yandan geleneksel toplumla ilişkisini sürdürebilmekteydi. Sanal toplumda yalnızlaşan birey, dijital çağda toprakla bağını kopararak yeniden sosyalleşme imkânı bulmaktadır. Robotla evlenen bireyler, robot köpek, robot çocuk vs. şeklinde insan ile robot arasındaki ilişkilerin günümüzde sıradanlaşmaya başladığı görülmektedir. Dijital toplum, insan insana ilişkilerden insan-robot etkileşimine, hatta robot robota ilişkilere evrilmektedir. Robotların da insanlar gibi hukukî haklarının olması gerektiğini savunanlar, “Robot Yasası”nı gündeme getirmektedirler. Bu çalışmada, “sanal alemde fiziksel gerçeklik mümkün mü” sorusunun cevabı aranmış, literatür taramasından elde edilen veriler sosyolojik perspektifle değerlendirilmiştir. Araştırma verileri, teknolojinin geldiği son aşama ve dijital dünyada meydana gelen gelişmeler sanal alemde fiziksel gerçekliğin mümkün olabileceğini, bu durumun yeni tür sosyal ilişkilere sahne olacağını göstermiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

Sağlam, Ahmet. "Memlûk - İlhanlı Diplomatik İlişkileri." Belleten 82, no. 293 (2018): 83–158. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2018.83.

Full text
Abstract:
Tarih boyunca devletlerarası ilişkilerde diplomasi daima belirleyici bir unsur olmuştur. Savaşlar ve barışlar da diplomatik gelişmelerin seyrine göre neticelenmiştir. Bu bağlamda tarihte devletlerin varlık mücadelesi ve amaçları gibi hususları takip ve tespit etmenin en önemli aracı diplomatik vesikalardır. Günümüzde Ortadoğu olarak isimlendirilen bölgede hâkimiyet mücadelesi vermiş İlhanlılar ve Memlûkler Hazar'dan Nil'e Karadeniz'den Yemen'e geniş bir bölgenin kaderini bir dönem belirlemiş iki devlettir. İslâm dünyası Haçlı işgalleri ve Moğol istilâlarıyla sarsılırken gelişmeler Mısır ve Suriye'de hanedanın yönetmediği kuvvet ve kudret sahibi güçlü ve nüfuzlu emirlerin sultan olabildiği siyasi bir yapının ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bir tarafta İlhanlılar Cengiz Han'ın varisi sıfatıyla tehdit ve korkutmaya dayalı geleneksel Moğol diplomasisini sürdürürken diğer tarafta Memlûkler Müslümanları himaye politikası temelinde hilafet kurumunu yeniden tesis ederek politika geliştirmişlerdir. Memlûkler orijinal siyasi yapılarıyla İlhanlılar karşısında başarılı savunma savaşları vererek diplomatik ilişkilerin seyri zamanla değişmiş ve düşmanca ilişkiler eşitlik esasına dayalı politik münâsebetleri doğurmuştur. Sonunda barış tesis edilmiştir. Çalışmamızda Memlûk-İlhanlı diplomatik ilişkilerinin değişen seyrini karşılıklı elçilik teatileri ve mektuplaşmalar temelinde ele alıp her iki devletin karşılıklı dış politikasını ortaya koymaya çalışacağız.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

Tekin, Yusuf, and İrşat Sarıalioğlu. "Serbest Cumhuriyet Fırkası Denemesinin Uluslararası Yansımaları: Türk Dış Politikasında Değişim Tartışması." Belleten 86, no. 307 (2022): 1077–116. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2022.1077.

Full text
Abstract:
Türk siyasal hayatındaki gelişmelerin uluslararası yansımaları akademik çalışmalarda ilgi gören bir konudur. Gerek Tanzimat ve Islahat Fermanları ile Kanun-i Esasinin ilan edilmesinin gerekse Cumhuriyet döneminin önemli siyasal gelişmeleri olarak çok partili siyasal hayata geçiş ve darbe süreçlerinin uluslararası ilişkiler boyutu literatürde çokça incelenmiştir. Serbest Cumhuriyet Fırkasını (SCF) uluslararası ilişkiler bağlamında ele alan yeterli sayıda çalışma ise bulunmamaktadır. Bu çalışma; SCF’nin Türk siyasal hayatındaki hikayesini belirli bir ülkenin arşiv belgeleri üzerinden incelemenin ötesinde, çeşitli ülkelerin arşiv kaynakları üzerinden karşılaştırmalı bir yöntemle uluslararası sistem içerisinde SCF’nin nasıl değerlendirildiği sorusuna eğilmekte ve konuya uluslararası sistemin yapısı bağlamında dış politika perspektifli bir cevap aramaktadır. Çalışmanın neticesinde Türkiye’de bir muhalefet partisinin kuruluşunun uluslararası alanda, ehemmiyeti Türkiye sınırlarını aşan bir siyasi hadise olarak değerlendirildiği sonucuna ulaşılmıştır. İki savaş arası dönemde uluslararası politika alanında etkin olan tüm aktörler tek parti sisteminin terk edilmesi ve SCF’nin kuruluşunu Türk dış politikasında, özellikle de Türk Sovyet ilişkilerinde önemli bir değişimin habercisi olarak değerlendirmişlerdir. Diğer taraftan SCF’nin uluslararası arenadaki yankılarının dönemin siyasal yapısına uygun bir biçimde alternatif dünya görüşleri ve ülkelerin kendi dış politika stratejileri dâhilinde oluştuğu ve bu noktada İngiltere, Fransa ve ABD ile Sovyetler Birliği, İtalya ve Almanya’nın SCF’ye bakışı arasında ciddi bir fark olduğu çıkarımına ulaşılmıştır. Çalışma içerisinde Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı Arşiv Belgeleri (Türk Diplomatik Arşivi-TDA), ABD Arşiv Belgeleri (NARA), İngiltere Arşiv Belgeleri (TNA), yayınlanmış SSCB arşiv belgeleri ve dönemin basınından yararlanılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

Duran, Hasan, and Yusra Toprak. "Narendra Modi Dönemi Hindistan Dış Politikasının Dönüşümü." Journal of Applied And Theoretical Social Sciences 4, no. 3 (2022): 275–98. http://dx.doi.org/10.37241/jatss.2022.67.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, 2014 yılında Narendra Modi liderliğinde iktidara gelen Baharatiya Janata Parti (BJP) hükümetinin Hindistan'ın dış politikasına ilişkin amaçları, önceki hükümetlerden farklı olan politikaları ve bu politikaların sonuçlarına odaklanmaktadır. Narendra Modi liderliğindeki yönetim, Doğu’ya Hareket Et, Önce Komşuluk politikası gibi atılımlarla Hindistan’ın bölgede önemli bir güç olarak tanınmasını sağlamayı; çok kutuplu dünya düzenini gerçekleştirmek amacıyla stratejik özerklik kavramı çerçevesinde Hindistan’ın uluslararası ve bölgesel çıkarlarının korunmasında güçlü devletlerle karşılıklı iş birliğine dayalı ilişkiler sürdürmeyi ve yumuşak güç unsurlarına vurgu yapmayı Hindistan’ın dış politika önceliği olarak belirlemiştir. Çalışmada diplomasinin etkin bir araç olarak kullanıldığı söylem ve politikaların önceki hükümetlerden farklı olarak Hindistan yakın çevresine ve uluslararası sisteme etkisi değerlendirilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

TAŞ YETİM, Hüsna, and Ali BALCI. "Tabi Devletler Neden Otonomi Arttırmaya Yönelir? 1964-1975 Dönemi Türk-Amerikan İlişkilerindeki Krizi Açıklamak." Gazi Akademik Bakış 15, no. 29 (2021): 195–220. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1035516.

Full text
Abstract:
Türkiye İkinci Dünya Savaşı sonrası dünyada, ABD düzeninde yer almayı en fazla isteyen ülkeler¬den biriydi. Bu süreçte dış dış politikadaki otonomisini önemli ölçüde Washington’a devreden Ankara, 1960’ların ortasına kadar ABD’nin en sadık müttefiklerinden biri oldu. Fakat 1964’te Türkiye-ABD ilişkilerinde başlayan ilk kriz, 1975 yılında Türkiye’nin ülkedeki Amerikan üs ve tesislerini kapatması¬na kadar vardı. Tırmanan gerginliğe rağmen, Türkiye Amerikan düzeni içerisinde kalmaya devam etti ve ABD’ye yönelik meydan okumasını otonomisini genişletme talepleri ile sınırlandırdı. Bu bağlamda, elinizdeki çalışma uluslararası ilişkiler disiplini içerisinde görece yeni olan hiyerarşi teorisinin kavram ve argümanlarını kullanarak Türkiye’nin 1964-1975 döneminde Amerikan düzeni içindeki otonomi arayışının arkasındaki nedenleri açıklamayı hedeflemektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

DEMİR, Şerif, and Yunus ÖZDURĞUN. "DEMOKRAT PARTİ İKTİDARINDA TÜRKİYE’NİN BÖLGESEL SORUNLARA YAKLAŞIMI." Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 9, no. 2 (2021): 374–92. http://dx.doi.org/10.53586/susbid.1023750.

Full text
Abstract:
Lozan’dan sonra Türkiye’nin dış politikası barış üzerine inşa edilmiş ve hem komşu, hem de Batılı devletlerle iyi ilişkiler kurulmaya çalışılmıştır. Bu dönemde Türkiye bölgesel anlaşmalar yaparak sınır güvenliğini garanti altına almaya çalışmıştır. Türkiye, II. Dünya Savaşı devam ederken müttefik ve miğfer devletleri tarafından savaşa dâhil edilmeye zorlanmıştır. Ancak Türkiye izlediği politika sayesinde savaş dışında kalmayı başarmıştır. 1944 yılında savaşın sonucu belli olmuştur. ABD’nin savaşa ağırlığını koyması müttefiklere zaferi getirmiştir. Mağlubiyete uğrayan totaliter rejimler savaş sonunda yıkılmaya başlamıştır. Galipler savaş kazanımlarını paylaşmadan Türkiye tavrını ve tarafını ortaya koymuştur. Türkiye, Sovyet tehdidinin uluslararası alanda kendini hissettirmesinden rahatsızlık duymaktadır. Aslında bu durum 14 Mayıs 1950’de yapılan seçimlerle iktidara gelecek olan Demokrat Parti’nin de dış politika anlayışının temellerini oluşturmuştur. Demokrat Parti iktidarı döneminin dış politikasına bakıldığında Sovyetler’in yayılmacı hareketlerine karşı ittifaklar oluşturmaya çalıştığı görülmektedir. Bu ittifaklar Batılı devletlerin de desteğini almıştır. Ancak söz konusu ittifaklar istenilen başarıyı tam olarak sağlayamamış ve dağılmıştır. Kıbrıs sorunu dönemin dış politikasını meşgul eden bir diğer konudur. Sorunun çözülmesi adına toplanan Londra Konferansı, tarafların tam olarak anlaşamamasından ve 6/7 Eylül olaylarının patlak vermesinden dolayı dağılmak zorunda kalmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

AÇAR, Dilaver Arıkan. "Küçük Devletlerin Güncel Dış Politika ve Güvenlik Süreçleri: Korunak Arayışı içinde Dengeleme ve İttifak." Sosyal Bilimler Dergisi 16, no. 2 (2023): 280–309. http://dx.doi.org/10.32955/sosbilder2023162787.

Full text
Abstract:
Küçük devletler, uluslararası alanda dış politikalarını rahat yürütebilmek ve güvenliklerini sağlamak için bireysel kısıtlı kapasitelerinin ötesinde etki sahibi olmaya çalışmaktadırlar. Bu doğrultuda küçük devletler, dış ilişkilerini yürütmek ve güvenliklerini sağlamak amacıyla kendilerinden güçlü devletler ile müttefik olma, ya da çoktaraflı ittifaklara dahil olma eğilimindedirler. Küçük devletler sınırlı imkanları dahilinde uluslararası konjonktürün getirdiklerini kendileri için en iyi şekilde değerlendirmek ve yapısal zayıflıklarının üstesinden gelerek varlık göstermeye çalışmaktadırlar. Bu makalede, Uluslararası İlişkiler disiplinin gelişimi çerçevesinde küçük devletlerin tarihsel olarak kavramsallaştırılması ve kuramsal çerçeveye oturtularak incelenmesi amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda makale, küçük devletlerin güncel dış politika şekillendirme ve güvenlik sağlama eğilimlerinin odağına dengeleme ve ittifak oluşturma yaklaşımlarını alarak değerlendirme yapmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, küçük devlet çalışmalarına güncel bir analitik araç katkısı olarak geliştirilen ‘korunak arayışı’ yaklaşımı farklı küçük devlet vakaları üzerinden tartışılarak güncel konjonktürde küçük devletlerin uluslararası alandaki varlıkları ve sürdürdükleri politikaların boyutlarının daha iyi anlaşılmasına katkı sağlanması da hedeflenmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

Yeşil, Fatih. "Kozmopolit Bir Osmanlı’nın Napoléon Harpleri Sırasında Dış Politikaya Dair Gözlemleri." Belgeler 39, no. 43 (2024): 79–230. http://dx.doi.org/10.37879/belgeler.2023.77.

Full text
Abstract:
Bu çalışma Safiyesultanzâde İshâk Bey tarafından Sadrazam Yusuf Ziya Paşa’nın ikinci sadaretinin başlarında (1809) kaleme alınmış olan bir risâleyi konu almaktadır. Saray hizmetlilerinden olan İshâk Bey, Cezayirli Gazi Hasan Paşa ile yaşadığı çatışmanın ardından zorunlu Avrupa seyahatlerine başlamıştır. Şehzâde (III.) Selim ile XVI. Louis arasındaki mektuplaşmada rol alan önemli karakterlerden birisi olan İshâk Bey, III. Selim’in tahta çıkışının ardından yeniden İstanbul’a döner. Ancak 1790 senesinde bir kez daha sürgüne gönderilen İshâk Bey, 1793’de affedilir ve İstanbul’a geri dönmesine izin verilir. Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa’nın hanesine katılan İshâk Bey, Napoléon’un Mısır işgali sırasında gerçekleşen diplomatik müzakerelerde aktif bir rol üstlenir. Küçük Hüseyin Paşa’nın ölümünün ardından bir kez daha hâmisiz kalan İshâk Bey, İngiltere Donanması’nın 1807’de İstanbul’a gerçekleştirdiği saldırı esnasında yürütülen müzakerelere katılır. Bu çalışma çerçevesinde neşredilen risâle, Yusuf Ziya Paşa’nın, İshâk Bey’den devletler arası ilişkilerde yaşanan gelişmelere dair bilgi istemesi üzerine yazılmıştır. Ağırlıklı olarak üçüncü ve dördüncü koalisyon harpleri esnasındaki diplomatik gelişmeleri ele alan risâle, Yusuf Ziya Paşa’ya İstanbul’dan uzak kaldığı dönemdeki uluslararası durumu tasvir etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde risâlenin bulunduğu mecmua konusunda bilgi verildikten sonra metnin içeriği tartışılmaktadır. Avrupa tarihi ve devletler arası ilişkiler hususunda önemli bilgiler veren müellifin tespiti ve sahip olduğu donanımın tartışılmasının ardından, yazar ve muhatabı arasındaki ilişki ele alınmaktadır. Makalenin ikinci bölümünde metnin transkripsiyonuna ve tıpkı baskısına yer verilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

Yeşil, Fatih. "Kozmopolit Bir Osmanlı’nın Napoléon Harpleri Sırasında Dış Politikaya Dair Gözlemleri." Belgeler 39, no. 43 (2024): 79–230. http://dx.doi.org/10.37879/belgeler.2023.79.

Full text
Abstract:
Bu çalışma Safiyesultanzâde İshâk Bey tarafından Sadrazam Yusuf Ziya Paşa’nın ikinci sadaretinin başlarında (1809) kaleme alınmış olan bir risâleyi konu almaktadır. Saray hizmetlilerinden olan İshâk Bey, Cezayirli Gazi Hasan Paşa ile yaşadığı çatışmanın ardından zorunlu Avrupa seyahatlerine başlamıştır. Şehzâde (III.) Selim ile XVI. Louis arasındaki mektuplaşmada rol alan önemli karakterlerden birisi olan İshâk Bey, III. Selim’in tahta çıkışının ardından yeniden İstanbul’a döner. Ancak 1790 senesinde bir kez daha sürgüne gönderilen İshâk Bey, 1793’de affedilir ve İstanbul’a geri dönmesine izin verilir. Kaptan-ı Derya Küçük Hüseyin Paşa’nın hanesine katılan İshâk Bey, Napoléon’un Mısır işgali sırasında gerçekleşen diplomatik müzakerelerde aktif bir rol üstlenir. Küçük Hüseyin Paşa’nın ölümünün ardından bir kez daha hâmisiz kalan İshâk Bey, İngiltere Donanması’nın 1807’de İstanbul’a gerçekleştirdiği saldırı esnasında yürütülen müzakerelere katılır. Bu çalışma çerçevesinde neşredilen risâle, Yusuf Ziya Paşa’nın, İshâk Bey’den devletler arası ilişkilerde yaşanan gelişmelere dair bilgi istemesi üzerine yazılmıştır. Ağırlıklı olarak üçüncü ve dördüncü koalisyon harpleri esnasındaki diplomatik gelişmeleri ele alan risâle, Yusuf Ziya Paşa’ya İstanbul’dan uzak kaldığı dönemdeki uluslararası durumu tasvir etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın ilk bölümünde risâlenin bulunduğu mecmua konusunda bilgi verildikten sonra metnin içeriği tartışılmaktadır. Avrupa tarihi ve devletler arası ilişkiler hususunda önemli bilgiler veren müellifin tespiti ve sahip olduğu donanımın tartışılmasının ardından, yazar ve muhatabı arasındaki ilişki ele alınmaktadır. Makalenin ikinci bölümünde metnin transkripsiyonuna ve tıpkı baskısına yer verilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

KARAKUŞ, Girayalp. "Türk Dış Politikası'nda Soğuk Savaş Algılaması ve ABD İle İlişkiler (1950-1960)." Social Sciences Studies Journal 5, no. 47 (2019): 5844–51. http://dx.doi.org/10.26449/sssj.1791.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

ERKUL, İbrahim Çağrı. "Is it Possible to Establish a European Army?: Understanding Historical Experience and a Vision for the Future." Gaziantep University Journal of Social Sciences 22, no. 3 (2023): 978–1003. http://dx.doi.org/10.21547/jss.1242173.

Full text
Abstract:
Avrupa tarihinde görülen savaş ve barış arasındaki döngü, siyasal gerçekliğin beraberinde getirdiği düşünce yapısını ve eylemleri, Avrupalı devletler için geri döndürülemez bir biçimde pekiştirmiştir. Avrupa Birliği modeli, bahsi geçen siyasal gerçeklik anlayışına karşı çıkarak üye olan devletler arasında barışı mümkün kılmış ve bir güvenlik sistemi olarak işlevini yerine getirerek başarılı olmuştur. Ancak Avrupa Birliği üyesi ülkeler, aynı başarıyı uluslarüstü bir Avrupa Savunma Topluluğu’nun veya bir Avrupa ordusunun kurulması noktasında gösterememiştir. Bu başarısızlığa ilişkin olarak makale Soğuk Savaş sırasında bir Avrupa ordusu fikrinin başarısızlığa uğramasına neden olan ana sorunların, Soğuk Savaş sonrası dönemde de göreli olarak değişmediği iddiasındadır. Bu iddianın açıklanabilmesi için makalede öncelikle Avrupa ordusu fikrinin düşünsel olarak ortaya çıkışı, II. Dünya Savaşı sonrasında Batı Avrupa’nın yüzleştiği ortak tehdit temelinde incelenecektir. Ayrıca Avrupa ordusu fikrinin uygulanmasında karşılaşılan temel zorluklar ve burada yaşanan gelişmeler, özellikle Fransa’nın sorunlu tutumu temelinde ele alınacaktır. Akabinde hem Soğuk Savaş dönemi hem de Soğuk Savaş sonrası dönemde otonom ve işlevsel bir Avrupa ordusu niçin kurulamadı ve AB üyesi ülkeler gerçekten bir Avrupa ordusu kurmak istiyorlar mı? sorularına Avrupa bütünleşmesi, güvenlik, askerî konular, dış ilişkiler ve egemenlik özelinde çok yönlü olarak yanıt aranacaktır. Son olarak tarihsel süreçten elde edilen derslerin yanında Avrupa Birliği’nin ABD ve NATO ile ilişkileri, Brexit ve uluslararası ilişkilerde yaşanan güncel gelişmeler dikkate alınarak Avrupa ordusu ile ilgili bir gelecek öngörüsünde bulunulacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

Lu, Vi An. "Vietnam’da Osmanlı Tarihi Araştırmaları." Belleten 85, no. 303 (2021): 577–614. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2021.577.

Full text
Abstract:
Günümüze ulaşılan bilgilere göre Vietnamlılar ve Türkler arasındaki ilk temaslar 19. yüzyılın sonlarında başlamıştır. Vietnam Savaşı sırasında 1955 yılında Güney Vietnam (Saygon Hükümeti) ile Türkiye arasındaki diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Fakat 1975 yılında Saygon Hükümeti’nin çöküşüyle Türkiye ve Güney Vietnam arasındaki 20 yıllık ilişkiler tamamen yitirilmiştir. Üç sene sonra 1978 yılında Türkiye ve yeni Vietnam Hükümeti arasındaki diplomatik ilişkiler resmî olarak yeniden kurulmuştur. Fransız Sömürgeciliği ve Vietnam Savaşı gibi dış etkenler yanında, siyasi değişimler ve politika farklılıkları nedeniyle, bu süreçte Vietnam ve Türkiye arasındaki ilişkiler yeteri kadar geliştirilememiştir. Bundan dolayı, Vietnamlıların Türkiye hakkındaki bilgileri çok sınırlı kalmıştır. Osmanlı Tarihi Çalışmaları ise Vietnam’da hâlâ çok yeni bir araştırma alanı olup henüz Vietnamlı tarihçiler tarafından yeterli bir ilgi görmemektedir. Buna rağmen, Osmanlı İmparatorluğu, dünya tarihinde uzun yaşayan ve önemli rol oynayan bir devlet olduğu için elbette Vietnam’daki dünya tarihi veya bölge tarihini işleyen ders kitapları ile birlikte akademik makalelerde Osmanlı Tarihi ve Osmanlı Algısı’ndan bahsedilmektedir. Vietnam’da Osmanlı tarihiyle ilgili araştırmalar 1960’lı yıllardan itibaren başlamıştır. Bunun yanı sıra Marksist tarih yazımının etkisinden dolayı Vietnamlı tarihçiler Osmanlı tarihi ile ilgili konuları Marksist tarih yazımı bakış açısına göre değerlendirmişler ve özellikle Osmanlı İmparatorluğu’nun sosyo-iktisadi biçimi ile ilgilenmişlerdir. Vietnam’da Osmanlı araştırmalarını konu alan eserlerin sayısı ve bunlarda kullanılan kaynaklar hâlâ sınırlıdır. Bununla birlikte iki ülke arasında son zamanlarda işbirliğinde dikkat çekici gelişmeler yaşanmakta ve Osmanlı Tarihi Araştırmalarına giderek artan bir ilgi gösterilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
31

Duman, Melih. "Türkiye’nin İlk Çin Elçisi Emin Âli Sipahi’nin Çin İzlenimleri ve Türkiye-Çin İlişkileri." Belleten 87, no. 308 (2023): 265–91. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2023.265.

Full text
Abstract:
Tarihsel süreçte çok uzun bir geçmişe sahip olmasına rağmen Türk-Çin ilişkileri, modern dönemde ancak XIX. yüzyılda dolaylı bir biçimde gelişmiştir. Her iki ulusun da yaşadığı tecrübeler, dönüşen dünyada varoluş mücadelesi hâlini alırken ilk resmî diplomatik ilişkiler, XX. yüzyılda Türkiye Cumhuriyeti döneminde başlamıştır. Çin’in SSCB ve daha sonra Japonya ile yaşadığı sorunlar iki dünya savaşı arası dönemde Türk dış politikası açısından yakından takip edilen bir konu olmuştur. Bu doğrultuda Türkiye’nin Çin’de açılan ilk diplomatik misyonu maslahatgüzarlık olurken, kısa süre sonra maslahatgüzarlık ekonomik gerekçelerle kapatılmış (1931) ve mütekabiliyet esasınca 1939 yılında elçilik olarak açılmıştır. Çin’de ilk Türk Elçiliğinin açılması ile birlikte Emin Âli Sipahi de orta elçi olarak Türkiye’nin ilk Çin elçisi olmuştur. Çalışma bu doğrultuda Türkiye’nin Çin’deki “ilk Türk elçisi” olan Emin Âli Sipahi’nin raporları doğrultusunda, Çin’de geçirdiği ilk zamanlarında yaşadığı gelişmeleri ele almakta ve bu dönemdeki Türkiye-Çin ilişkilerini değerlendirmektedir. Sipahi’nin adeta sefaretname geleneğinin takipçisi olarak kaleme aldığı raporlar, Türkiye Cumhuriyeti’nin erken döneminde Çin’e, Çin kültürüne, Çin’deki Türklere ve Müslümanlara dair önemli veriler sunmuştur. Emin Âli Sipahi’nin Çin izlenimleri, siyasi-kültürel temaslar ve Çin’deki Türk imgesi üzerinden ele alınarak Türkiye-Çin ilişkileri kapsamında analiz edilmiştir. Çalışma, belgesel kaynak tarama metoduyla elde edilen arşiv belgeleri ve diğer kaynaklar doğrultusunda değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
32

Özyuvalı, Kübra. "Türkiye’nin Latin Amerika ve Karayiplere Yönelik Politikası Kapsamında Ankara-Havana Siyasi İlişkilerinin Analizi." Uluslararası İlişkiler Çalışmaları Dergisi, June 25, 2024. http://dx.doi.org/10.62425/jirs.1446861.

Full text
Abstract:
Türkiye ile Küba arasındaki ilişkiler Osmanlı Devleti dönemindeki göçlere dayanmakta olup uzun bir süre taraflar arasında ilerleme kaydedilememiştir. İki ülke arasındaki siyasi ilişkiler 1952 yılında başlamış olsa da coğrafi konumun uzaklığı ve dış politika anlayışlarındaki farklılıklar nedeniyle sınırlı düzeyde kalmıştır. Akabinde 1962 Küba Füze Krizi’nin yaşanması iki ülke arasındaki ilişkilerin ilerlemesini engellemiştir. 1995 yılında dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’in bölgedeki bazı ülkeleri (Arjantin, Brezilya, Şili) ziyaret etmesi ile Latin Amerika ve Karayipler Eylem Planı’nın (1998) Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanarak kabul edilmesi ilişkilerde önemli bir adım olmuştur. 2006 yılına gelindiğinde ise 1998 tarihli Eylem Planı güncellenerek ‘2006 Eylem Planı’ olarak yeniden kabul edilmiştir. Türkiye genel olarak Latin Amerika, özel olarak Küba ile ilişkilerini geliştirmeyi dış politika stratejilerinden biri olarak belirlemiştir. Son yıllarda Ankara- Havana ilişkileri üst düzey ziyaretler ve ikili anlaşmalar ile geliştirip güçlendirilmeye devam etmektedir. Bu çalışmada iki ülke arasında ilişkilerin kurulmasını güçleştiren faktörler ve günümüzde atılan karşılıklı adımlar analiz edilmektedir. Siyasi ilişkilerin yanı sıra bölgesel-küresel örgütler ve kamu diplomasisi yapan kuruluşlar aracılığıyla sağlanan temaslar ele alınmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
33

YURTOĞLU PEK, Elif. "ULUSLARARASI İLİŞKİLER BAĞLAMINDA BELEDİYELER." Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, May 30, 2022. http://dx.doi.org/10.34086/rteusbe.1107199.

Full text
Abstract:
Uluslararası ilişkilerde, yerel yönetimlerin varlığı daha sık gündeme gelmektedir. Küreselleşmenin etkisi, kentlerin dış paydaş odaklı işbirliği içinde olması ve tanınırlığı süreci tetiklemiştir. Sadece bu etkenler değil aynı zamanda 5393 sayılı kanun ile belediyelere verilen uluslararası organizasyonlara katılma, proje ve ortaklık geliştirme yetkisi de işbirliklerini arttırmıştır. Bunun etkisiyle diplomasi sadece devletler arasında gerçekleştirilmekten çıkarak yerel yönetimler de diplomatik ilişkilerin aracı olmuş, yerel ve kentsel diplomasi kavramları gündeme gelmiştir. Bu makalenin amacı, diplomatik ilişkilerde belediyelerin etkisini ve dış ilişkilerini analiz etmektir. Yöntem olarak içerik analizi yapılmış, belediyelerin dış paydaşlarla geliştirdiği küresel sorun temelli çalışmalar, kardeş şehir ilişkileri, proje ve etkinlikleri incelenerek uzman mülakatları gerçekleştirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
34

BÜYÜKBAŞ, Hakkı, and Ruveyda GÖRCÜER. "TARİHSEL ÇERÇEVEDE TÜRKİYE-SUUDİ ARABİSTAN İLİŞKİLERİ VE DIŞ POLİTİKAYA YANSIMASI." Erciyes Akademi, November 28, 2022. http://dx.doi.org/10.48070/erciyesakademi.1128964.

Full text
Abstract:
20. yy’ dan bu yana Suudi Arabistan Ortadoğu siyasetinde önemli bir aktör olarak yerini almıştır. Suudi
 Arabistan devleti ile Türkiye Cumhuriyeti devleti arasında bugüne kadar gelmiş olan çeşitli ilişkiler mevcuttur.
 Bu ilişkiler uluslararası disiplininde analiz konusu olmuş ve Ortadoğu siyasetini belirlemede iki ülke ilişkileri
 önemli rol almıştır. Bu noktada öncelikle anılan ilişkinin ülkedeki siyasal kurumların dış politika analizine
 etkisi bilinmelidir. Çalışmada; öncelikle dış politika ve dış politika analizi kavramları açıklanacak olup
 sonrasında da belirtilen iki ülkenin dış politikalarını belirleyen unsurlara değinilecektir. Bu çerçevede son
 olarak ele alınan konunun Suudi Arabistan ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti ilişkileri tarihsel süreci tüm
 boyutları ile analiz edilerek değerlendirilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
35

ÖZKAN (ALİEVA), Vildane. "Bulgarlar ve İran Toplumsal-Kültürel Coğrafyası: Bir Bağlantının Yeniden İnşası." Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, April 14, 2023. http://dx.doi.org/10.29029/busbed.1121169.

Full text
Abstract:
Makale, 632-2021 yılları arasında Bulgarların İran toplumsal-kültürel coğrafyasıyla kurduğu bağlantıları bütünsel olarak inceleyen bilinen ilk sosyolojik çalışmadır. Amaç, Bulgarlar ve İran coğrafyası arasındaki tarihsel ve güncel ilişkileri Bulgarlar değişkenini merkezde tutarak incelemektir. Makalede Bulgarlar ifadesiyle, üç Bulgar topluluğuna atıf yapılmaktadır: Karadeniz Bulgarları (ilk Bulgar devleti), Avrupa Bulgarları (Bulgaristan) ve Asya Bulgarları (Tataristan). İran adı, uluslararası ilişkilerde resmi olarak 1935'ten beri kullanılmaktadır, ancak makalede kolay anlaşılırlığı sağlayabilmek amacıyla ülkenin önceki dönemlerine atıf yaparken de İran ifadesi eklenmektedir. Yöntem ve teknik, 2010-2021 yılları arasında Ukrayna, Bulgaristan, Rusya ve İran'da elde edilen birincil verilerin ve hem tarihsel hem güncel sürecin izlenmesinden elde edilen ikincil verilerin (arkeolojik veriler dahil) tarihsel sosyoloji çerçevesinde çok katmanlı çözümlenmesinden oluşmaktadır. Ulaşılan beş temel sonuç şöyledir: 1. Karadeniz'in kuzeyinde 632 yılında kurulan ilk Bulgar devletinden günümüze kadar, Bulgarlar ve İran coğrafyası arasında belirli kesintilerle de olsa süreğen, giderek yoğunlaşan ve çoğunlukla alış-veriş ve dayanışma biçiminde bir etkileşim söz konusudur. İran'ın unsurlarından biri olan Fars kültürünün etkisi, üç Bulgar topluluğunda da öncelikle seçkinler arasında yayılmıştır. 2. Avrupa Bulgarları ve İran arasındaki ilişkiler, başlangıçta politik-askeri ilişkiler bağlamında başlamış olup, günümüzde ortak bir etnik köken ve ırk arayışına kadar varmaktadır. Bulgaristan'daki bu arayış, günümüzde Balkanlar'da İran'la kurulan en aşırı ilişkidir. 3. Asya Bulgarları ve İran arasındaki ilişkiler, başlangıçta ticari ilişkiler bağlamında başlamış olup, günümüzde kültürel ilişkiler bağlamında yoğunlaşmaktadır. 4. Bulgaristan'ın İran'daki hem iktidar hem muhalif çevrelerle ilişkisi, Tataristan'ın ise İran'daki iktidarla ilişkisi bulunmaktadır. 5. Yakın gelecekte Bulgaristan, Tataristan ve İran arasındaki ilişkiler, dış engel çıkmadığı takdirde ikili ilişkilerden üçlü ilişkiye de dönüşebilir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
36

BUDAK, Muhsin Ertürk. "DEMOKRAT PARTİ DÖNEMİ TÜRKİYE-BULGARİSTAN İLİŞKİLERİ (1950-1960)." ANASAY, August 19, 2022. http://dx.doi.org/10.33404/anasay.1098704.

Full text
Abstract:
Bu çalışma; 1950-1960 yılları arasında Demokrat Parti’nin iktidarı döneminde Türkiye’nin Bulgaristan ile olan ilişkileri kapsamaktadır. Yıllar yıllı süren Bulgaristan’dan Türkiye’ye yapılan göçler, siyasi, ticari, kültürel ve sportif ilişkiler dönemin dış politikasının temellerini oluşturmuştur. SSCB ve ABD arasında süren rekabetin Doğu ve Batı dünyası olarak ikiye ayrılmasıyla Türkiye tercihini Batı dünyasından yana kullanmış ve dış politikasını buna göre şekillendirmiştir. Göç konusu başlı başına iki taraf ilişkilerini gerse de ticari, kültürel ve sportif ilişkiler olumlu bir düzlemde devam ettirilmeye çalışılmıştır. DP’yi geçmiş dönem iktidarlarından ayıran önemli temel unsur ise dış siyasette son derece aktif olması ve bölgesel iş birliği çabalarından asla çekinmemesidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
37

YILMAZ, Muzaffer Ercan. "Türkiye-Rusya İlişkilerinin Gelişimi (1923-2023)." Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, September 22, 2023. http://dx.doi.org/10.33692/avrasyad.1252032.

Full text
Abstract:
Osmanlı Devleti’nin ardından Türkiye Devleti’nin doğuşu ile birlikte, Türkiye-Rusya ilişkileri de yeni bir döneme girmiştir. Çarlık Rusya’sı ve Osmanlı Devleti ilişkileri genel olarak işbirliğinden çok çatışmanın hakim olduğu ve çok sayıda savaşın yaşandığı bir hasmane ilişkiler ağı şeklindeyken, 1917 Devrimlerinin ardından Sovyet Rusya Türkiye açısından bir tehdit olmaktan çıkmış, hatta Kurtuluş Savaşı yıllarında yeni Türk devletinin en büyük destekçilerinden biri olmuştur. Fakat İkinci Dünya Savaşı’nın ardından durum keskin bir biçimde değişmiş ve Soğuk Savaş dönemi boyunca da iki ülke arası ilişkiler genel olarak gergin ve mesafeli seyretmiştir. Ancak 1990’ların başlarında Soğuk Savaş’ın sona ermesi ve Sovyetler Birliği’nin dağılması, Türk-Rus ilişkilerinde de yeni bir dönemi beraberinde getirmiştir. İki kutuplu uluslararası sistemin ortadan kalkmasıyla şekillenen yeni dünya düzeninde Türkiye ile Rusya arasındaki ilişkiler, hem işbirliği, hem de zaman zaman anlaşmazlık içeren inişli çıkışlı bir yapı sergilemeye başlamıştır. Bu makalenin amacı, Türkiye Cumhuriyeti’nin yüzüncü yılında, Türk dış politikasında çok önemli bir aktör olan Rusya ile ilişkileri geçmiş yüz yıla dönük olarak özetlemek ve değerlendirmektir. Bu çerçevede Türk-Rus ilişkileri 1923’ten İkinci Dünya Savaşı sonuna kadar olan dönem, Soğuk Savaş dönemi ve Soğuk Savaş sonrası dönem olmak üzere üç temel dönemde ele alınacak, ancak daha yakın dönem ilişkileri yansıtması, dolayısıyla güncel dış politikanın bir parçası olması sebebiyle, ağırlık daha çok Soğuk Savaş sonrası döneme verilecektir. Yine bu kapsamda ikili ilişkilerdeki sorunlu alanlar ile olumlu gelişmelere detaylı bir biçimde değinilecek olup, gelecekte ilişkilerin seyrini belirleyebilecek temel bazı dinamikler de tartışma konusu yapılacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
38

Aybar, Alparslan. "Kazakistan Dış Politikasında İktisadi İlişkilerin Rolü ve Önemi: Çin Örneği." Sakarya Üniversitesi Türk Akademi Dergisi, June 26, 2024. http://dx.doi.org/10.62122/sautad.1493457.

Full text
Abstract:
Soğuk savaş sonrası dönemde bağımsızlığını yeni kazanmış bir ülke olarak Kazakistan, gerek sınır komşuları gerekse bölge ülkeleriyle iyi ilişkiler geliştirmek, uluslararası arenada kendini göstermek maksadıyla bir dış politika oluşturmak durumunda kalmıştır. Tüm post-Sovyet ülkeleri gibi Kazakistan da dış politika pratiklerinde zorlanmıştır. Bağımsızlığını kazanmasının akabinde Kazakistan, dış ilişkilerinde başlayan etkileşimlerden yola çıkarak kendisine bir rota belirlemiştir. Çok vektörlülük (çok yönlülük) ve çok taraflılık ilkeleri kapsamında bir dış politika oluşturmuş, günümüze kadar gelen süre boyunca bu politikalarını güncelleyerek devam ettirmiştir. Kazakistan’ın ulusal çıkarlarının yanı sıra üzerinde en çok durduğu konu, hiç şüphesiz ekonomik çıkarlarıdır. Ülkenin dış politikası gerek ikili gerekse çoklu anlaşmalar çerçevesinde ekonomiye dayalı olarak belirlenmiştir. Kazakistan’ın Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda (BMGK) aldığı kararlar da, dış politikasında bir istikrar olduğunu ve ekonomik temellere dayandığını göstermektedir. Kazakistan bölgesel açıdan ele alındığında, bölgedeki diğer Orta Asya ülkeleri ile başta ekonomik ve güvenlik temelli birtakım anlaşmalarda bulunmuş, bölgesel anlamda denge politikası çerçevesinde Rusya ve Çin’e yakın politikalar yürütmüştür. İki ülke arasında son yıllara baktığımızda ise Çin ön plana çıkmaktadır. Çin ile ekonomik, güvenlik, kültürel birçok başlıkta iyi ilişkiler yürütmektedir. Özellikle Kuşak ve Yol Projesi kapsamında, ticaret hacminde artan payı ile Çin ön plana çıkmaktadır. Bu bağlamda; Realizm ve liberalizm çerçevesinden de ele alındığında, Kazakistan’ın siyasi reformlarıyla birlikte ekonomik ilişkilerin önemini vurgulayarak, iktisadi ilişkilerin nasıl geliştirileceğine yönelik çıkarımlarda bulunmak makalenin amacını oluşturmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
39

TÜRKEŞ, Selin. "ULUSLARARASI İLİŞKİLER KURAMLARINDA KİMLİK." Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi, November 28, 2023. http://dx.doi.org/10.14782/marmarasbd.1376357.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, Uluslararası İlişkiler disiplini içinde 'kimlik' kavramının bir kuramsal kavram ve analitik kategori olarak nasıl ele alındığını değerlendirme amacını taşırken, aynı zamanda akademik kimlik tartışmalarına daha derinlemesine bir bakış sunmayı hedeflemektedir. Bu bağlamda, uluslararası ilişkiler alanında 'kimlik' kavramının farklı kuramsal yaklaşımlar tarafından nasıl ele alındığına, bu yaklaşımların zaman içinde nasıl evrildiğine ve disiplinin gelişimine nasıl katkı sağladığına dair bir inceleme sunmaktadır. Çalışma, bu amaçlar doğrultusunda geleneksel uluslararası ilişkiler kuramları (klasik realizm, klasik liberalizm, neorealizm, neoliberalizm), öznelerarası yaklaşımlar (geleneksel yapılandırmacılık, İngiliz Okulu) ve eleştirel kuramların (eleştirel yapısalcılık, post-yapısalcılık, feminizm) 'kimlik' kavramını hem kavramsal hem de metodolojik açıdan nasıl ele aldığını ayrıntılı bir şekilde incelemektedir. Geleneksel kuramlar, kimliği genellikle devletlerin dış politika tercihlerini şekillendiren istikrarlı ve sabit bir faktör olarak ele alırken, öznelerarası yaklaşımlar kimliği daha esnek ve değişken bir yapı olarak görme eğilimindedir. Öte yandan eleştirel kuramlar ise kimliği hakim güç ilişkileri içinde performatif bir eylem olarak vurgularlar. Makale, bu yaklaşımların 'kimlik'le ilgili özgün argümanlarını sunmakta ve bu argümanların uluslararası ilişkiler disiplinine nasıl katkıda bulunduğunu örneklerle açıklamaktadır. Bu kuramsal değerlendirme, 'kimlik' kavramının uluslararası ilişkilerin temel dinamiklerini nasıl şekillendirdiğini anlamak için farklı kuramsal yaklaşımların sunduğu çeşitli araştırma sorularını ve yöntemlerini değerlendirerek, kimlik çalışmalarının disiplin içindeki önemini ortaya koymaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
40

ÇAPAR, Gökhan, and Engin KOÇ. "İran ve Suudi Arabistan İlişkilerindeki Çatışma Dinamikleri: Bölgesel Güç Mücadelesinin Kimlik Perspektifinden İncelenmesi." Savunma Bilimleri Dergisi, September 7, 2022. http://dx.doi.org/10.17134/khosbd.1082767.

Full text
Abstract:
Bu araştırma makalesinin amacı, İran ve Suudi Arabistan ilişkileri örneğiyle dış politika tutum ve eylemlerini kimlik açısından değerlendirmektir. Bu çerçevede çalışmamız, Suudi Arabistan ile İran arasındaki ilişkileri ve dolayısıyla birbirlerine yönelik politik tutumları kimliksel farklılıkların şekillendirdiği, bunun da aralarında kaçınılmaz bir bölgesel mücadeleye yol açtığı varsayımına dayanmaktadır. Bu açıdan varsayımımızı desteklemek için öncelikle kuramsal çerçeve ele alınmıştır. Ardından bu aktörler arasındaki çatışma dinamikleri ve bunların bölgesel etkileri, bir vaka çalışması olarak ortaya konulmuştur. Dolayısıyla bu olay çalışması, İran ve Suudi Arabistan'ın bölgesel mücadelelerinde inançsal farklılıklarını kullanarak birbirlerine karşı üstünlük elde etmeye çalıştığını ileri sürmektedir. Çünkü İran ve Suudi Arabistan toplumlarının etnik ve mezhepsel açıdan karmaşık yapıları, devletlerini siyasi coğrafya kaygıları açısından etkilemektedir. Bu çerçevede bölgesel güç mücadelesi yürüten İran ve Suudi Arabistan’ın ilişkilerindeki çatışma dinamikleri, kimliksel nedenlerle açıklanmıştır. Buna göre onların birbiriyle çatışan inançsal kimliklerini dış politika tercihlerine yansıtmaları, birbirlerini tehdit olarak algılamalarına yol açmaktadır. Bu algı hem aralarındaki bölgesel güç mücadelesinin içeriğini ve çatışma dinamiklerini hem de kimin vekil ve bölge dışı müttefik olup olmayacağını da somutlaştırmıştır. Nitel araştırma yöntemleriyle yazılan bu çalışmada, uluslararası ilişkiler disiplinine katkıda bulunabilmek amacıyla özgün bir dış politika tanımı yapılmıştır. Bu tanım çerçevesinde çalışmanın içeriği tarihsel ve betimleyici bakış açısıyla ele alınmıştır. Ardından güncel sorunlar da dikkate alınarak kimlik perspektifinden Suudi Arabistan ve İran’ın dış politika tutumlarının geleceğine ilişkin sonuçlar ortaya konulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
41

Beyaz, Fatih. "KONFUÇYÜSÇÜ DEĞERLERİN ÇİN’İN DIŞ POLİTİKASI ÜZERİNDEKİ ETKİSİ." Doğu Asya Araştırmaları Dergisi, June 11, 2024. http://dx.doi.org/10.59114/dasad.1451003.

Full text
Abstract:
Bu araştırma, Konfüçyüsçülük ile çağdaş Çin dış politikası arasındaki ilişkiyi araştırmakta ve Konfüçyüsçü değerlerin ülkenin küresel sahnedeki diplomatik önceliklerini ve stratejilerini ne ölçüde etkilediğine odaklanmaktadır. Çin, uluslararası ilişkilerde giderek daha etkili hale gelmekte ve bu çalışma onun zengin kültürel mirası ile küresel katılım yaklaşımı arasındaki bağlantıları keşfetmeyi amaçlıyor. Bu araştırmada, Konfüçyüsçü ideallerin, özellikle yönetim, etik ve sosyal uyumla ilgili olanların, modern Çin dış politikasının formülasyonunda ve uygulanmasında önemli bir rol oynadığı varsayılmaktadır. İki yönlü bir araştırma yaklaşımı kullanılarak akademik çalışmaların ve tarihi kaynakların kapsamlı bir literatür taraması ve önemli diplomatik ilişkileri, dış politika kararlarını analiz eden dikkatle seçilmiş bir dizi vaka çalışması yapılmıştır. Araştırma neticesinde elde edilen bulgular Konfüçyüsçü değerlerin Çin dış politikasını nasıl etkilediği veya bu politikada nasıl bir yer bulduğu konusunda incelikli bir anlayış sağlamaktadır. Konfüçyüsçülük, ahlaki liderliği ve barış içinde bir arada yaşamayı vurgulayarak toplumsal normları ve hiyerarşik yapıları şekillendirir. Çalışma, diplomatik atamalarda meritokrasi ve güç kullanımında dengeleri gözetme ilkesi gibi Çin'in dış politikasında yer alan Konfüçyüsçü ilkeleri tanımlıyor. Çin'in başta Japonya olmak üzere çeşitli uluslara yönelik dış politika duruşlarını inceleyen çalışma, ekonomik karşılıklı bağımlılığın Konfüçyüsçü uyum ve karşılıklı yarar ideallerini nasıl yansıttığını açıklıyor. Ek olarak, Çin'in küresel yönetişim platformlarına ve Kuşak ve Yol Girişimi gibi ekonomik girişimlere katılımı, Konfüçyüsçü yardımseverlik ve karşılıklı saygı ilkeleri ile açıklanıyor. Çalışma, Çin'in Konfüçyüs Enstitüleri gibi yumuşak güç stratejilerini, Konfüçyüs'ün uyumlu ilişkiler ilkelerine uygun olarak kültürel alışveriş ve küresel etki araçları olarak araştırıyor.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
42

Gönültaş, Yasin Can, and Hasan Yaylı. "Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yönelik Türk dış politikasının paradiplomatik etkileri." Balıkesir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, May 19, 2024. http://dx.doi.org/10.31795/baunsobed.1376693.

Full text
Abstract:
ÖZ: 1945-1991 yılları arasında ülkelerin tüm diplomatik ilişkilerini etkileyen Soğuk Savaş Dönemi’nin ardından Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nin dağılması, Türkiye’nin Orta Asya Türk Cumhuriyetlerine yönelik dış politikada etkin bir rol almasını sağlayan önemli bir dönüm noktası olmuştur. Resmi ilişkilerin ideolojik ve duygusal bir boyuta taşınması dönemini ihtiva eden 1991-2003 dönemi ile stratejilerin profesyonelleştiği ve ofansif diplomasinin oluşturulduğu 2003-2023 yılları arasında söz konusu ülkelerle çeşitli diplomatik ilişkiler kurulmuştur. Dış politikada gerçekleştirilen uygulamalar, ulus-altı birimlerin birbirleriyle olan uluslararası ilişkilerini belirleyen onları tamamlayan ve paralel bir politik faaliyetler dizisi olan paradiplomasiyi de doğrudan etkilemektedir. Çalışma, Orta Asya Türk Devletleri’ne yönelik dış politika faaliyetlerinin, yerel birimlerin gerçekleştirdiği paradiplomatik faaliyetlerine etkisini; paradiplomasinin ekonomi ve kültürel işbirliği kapsamında incelemekte, Türk yerel dış politika literatürüne katkı sağlamayı hedeflemektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
43

YAPRAKLI, Şükrü, and Kübra KAVALCI. "İç Müşteri İlişkileri Yönetiminin Kurumsal Bağlılık Üzerine Etkisi." Süleyman Demirel Üniversitesi Vizyoner Dergisi, May 25, 2023, 392–411. http://dx.doi.org/10.21076/vizyoner.1134039.

Full text
Abstract:
Günümüzde işletmeler, yoğun rekabet koşullarıyla mücadele edebilmek ve varlıklarını sürdürebilmek için pazarlama faaliyetlerini müşteri odaklı gerçekleştirmektedirler. İşletmeler yeni müşteri kazanmanın yanı sıra müşteri bağlılığını sağlayarak var olan müşterilerini elde tutmaya çalışmaktadırlar. Bu nedenle müşterilere güven duygusu aşılamada, uzun vadeli ilişkiler kurmada ve müşteri bağlılığını sağlamada işletmeler için önemli bir pazarlama faaliyeti olan müşteri ilişkileri yönetimi (MİY) her geçen gün daha fazla önem kazanmaktadır. Bu pazarlama faaliyeti daha önce sadece dış müşteri memnuniyetine yönelik yapılmaktayken artık iç müşteri olarak tanımlanan işletme çalışanının memnuniyetine yönelik de yapılmaya başlanmıştır. Çünkü iç müşteri, dış müşteriyle iletişim halinde olan ve dış müşterinin memnuniyetini sağlayarak işletmeye bağlılığını etkileyen işletme çalışanıdır. İç müşterinin talep ve beklentileri karşılandığında oluşan iç müşteri memnuniyeti doğrultusunda, iç müşterilerin işletmeye olan bağlılığı artacaktır. Bunun sonucunda dış müşteriye sunulan ürün ve hizmetin kalitesi artacak ve dış müşteri memnuniyeti sağlanarak dış müşterilerinde işletmeye bağlılığı sağlanmış olacaktır. Bu nedenle çalışmadaki temel amaç, iç müşteri ilişkileri yönetimi ve alt boyutlarının kurumsal bağlılık ile arasında bir ilişkinin var olup olmadığını incelemektir. Bu amaç doğrultusunda, 394 çağrı merkezi çalışanına anket yapılarak veriler elde edilmiştir. Elde edilen bu verilere SPSS. 26.0 paket programı kullanılarak Regresyon Analizi yapılmış ve önerilen altı hipotezden dört tanesinin (H1, H1a, H1c, H1e) desteklendiği görülmüştür.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
44

BOSTANCI, Mustafa, and Nevzat UYSAL. "Turkish Foreign Policy during the National Security Council (NSC) Era (1980-1983)." Abant Sosyal Bilimler Dergisi, October 17, 2023. http://dx.doi.org/10.11616/asbi.1327864.

Full text
Abstract:
12 Eylül 1980 tarihinde Milli Güvenlik Konseyi (MGK) yönetimindeki Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) tarafından gerçekleştirilen Bayrak kod isimli askeri harekât, askeri bir darbedir. Askeri yönetimin yurt içi uygulamalarının bilançosu ağır olmuştur. Dış politikada, ulusal çıkarlarla uyumlu politikalar yanında uyumlu olmayan politikalar da izlenmiştir. Yunanistan’ın bölgesel güvenlik ve yurt içi gelişmelerin de etkisiyle şartsız olarak (Ege ve Kıbrıs konularında taviz alınmadan) Rogers Planı çerçevesinde NATO’nun askeri kanadına kabulüne onay verilirken Kıbrıs sorunu ve Ege’de 12 mil konusunda taviz verilmemesi bu politikaların çarpıcı örneklerindendir. Uygulanan dış politikanın yurt içinde de etkileri görülmüştür. Çalışmanın amacı, Türk dış politikasında MGK dönemindeki süreklilik ve değişimi ortaya koymaktır. Bu kapsamda, öncelikle darbe öncesi ve sonrası gelişmeler ele alınarak dış politik uygulamaların arka planı incelenmiştir. Müteakip maddelerde, yakın ve etkin ilişkide bulunulan uluslararası örgüt ve devletlerle ilişkiler, münferit uygulamalar, 1960 darbesi ve 1971 askeri muhtıra dönemi dış politik uygulamaları ile benzerlik ve farklılıklar analiz edilmiş, sonuçları belirlenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
45

Hazar, Ayşe. "ABD Hegemonyasına Meydan Okuma: Türk Dış Politikasında Otonomi Arayışı (1964-75)." Türkiye Ortadoğu Çalışmaları Dergisi, April 4, 2024. http://dx.doi.org/10.26513/tocd.1412507.

Full text
Abstract:
Hüsna Taş Yetim tarafından yazılan ve 2023 yılında Lejand Kitap Yayın tarafından yayınlanan “ABD Hegemonyasına Meydan Okuma: Türk Dış Politikasında Otonomi Arayışı (1964-75)” başlıklı kitap, Türkiye-ABD arasında İkinci Dünya Savaşı sonrasında Sovyet tehdidi etrafında kurulan ve 1950’li yıllarda güçlü bir müttefiklik formu oluşturan ikili ilişkilerin, 1964-75 döneminde neden bir kriz evresine girdiğine ve Türkiye’nin bu kriz evresinde dış politikada otonomisini artırma yönündeki motivasyonlarının ne olduğuna yeni bir teorik bakış açısıyla açıklama sunar. 1950’lerde bir nevi zirve yapan Türkiye-ABD ilişkileri, 1964 ve 1974’teki Kıbrıs Sorunları, 1967’deki haşhaş ekimi meselesi ve 1975’te ABD'nin silah ambargosu gibi olaylar sebebiyle 1964-75 döneminde bir dizi krizle karşı karşıya kaldı. Bu krizlerin hem bir nedeni hem de bir sonucu olarak Türkiye, 1975-78 yılları arasında ABD’nin üslerini kullanmasına kısıtlama getirdi ve dış politikasında otonomisini artıracak bazı kararlar aldı. Taş Yetim’in temel hedefi, ilgili tarih aralığında Türkiye-ABD ikili ilişkilerinde yaşanan krizlerin ve Türkiye’nin dış politika otonomisini arttırmaya yönelik girişimlerinin nedenlerini, hâkim literatüre göre yeni bir teorik bakış açısıyla analiz etmektir. Bu amaçla yazar, yakın zamanda uluslararası ilişkiler disiplinine dahil olan hiyerarşi teorisini temel alır ve bu teoriyi ittifak teorileri, dış politika analizi ve birey, devlet ve sistem düzeylerine odaklanan farklı teoriler ile destekler. Bu noktada odağına aldığı soru “Hiyerarşik bir düzenin muktedi devleti (subordinate state) neden dış politika otonomisini artırmaya yönelir?” (s.15) sorusudur. Soruyu Türkiye özelinde yeniden ifade etmek gerekirse, yazarın deyişiyle “1950’ler boyunca dış politika otonomisinin bir kısmını ABD’ye devreden Ankara, 1964-75 döneminde neden otonomisini artırmaya yöneldi? (s.25). Dolayısıyla Taş Yetim, teorileri harmanlayarak oluşturduğu üç ana hipotez ve dokuz alt hipotezle, hem 1950’lerde sıkı bir müttefiklik ilişkisi sergileyen Türkiye-ABD ilişkilerinin, 1960’lardan itibaren neden bir kriz döngüsüne girdiğini hem de Türkiye’nin dış politikada özerklik kazanmaya yönelik adımları neden attığını açıklar.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
46

YAŞAR, Mertcan, and Merve Suna ÖZEL ÖZCAN. "SOĞUK SAVAŞ SONRASI TÜRK DIŞ POLİTİKASINDA KAMU DİPLOMASİSİNİN ROLÜ VE ETKİSİ." Erciyes Akademi, June 21, 2023. http://dx.doi.org/10.48070/erciyesakademi.1298079.

Full text
Abstract:
Kamu diplomasisi, bir ülkenin yurtdışındaki çıkarlarını ilerletmek için iletişim ve kültürel alışverişi içeren modern uluslararası ilişkilerin çok önemli bir yönüdür. Ayrıca kamu diplomasisi, yumuşak güç kavramıyla da ele alınabilir. Yumuşak gücün uluslararası ilişkiler üzerindeki etkisi önemlidir. Yumuşak gücü yüksek olan ülkeler, bunu etkilerini artırmak ve dış politika hedeflerine destek sağlamak için kullanabilirler. Yumuşak güç aynı zamanda bir ülkenin kültürel ve politik değerlerini destekleyebilir ve diğer ülkelerle ortak çıkarlar ve değerler temelinde ilişkiler kurulmasına yardımcı olabilir. Uluslararası alan değişen güç algıları ile önem kazanan kamu diplomasisi yaklaşımı ile devletler dış politikalarında bu alan önem vermeye başlamıştır. Çalışma kapsamında örnek olay incelememiz olan Türkiye’nin de bu eksende takip ettiği kamu diplomasisinin gücü dikkat çekicidir. Tarihsel bir kültürel mirasa ve stratejik konuma sahip yükselen bir güç olarak Türkiye, son yıllarda kamu diplomasisi girişimlerine ağırlık vermiştir. Bu makale, Türkiye'nin kamu diplomasisi çabalarını araştırmakta, imajını ve çıkarlarını dünyaya tanıtmadaki başarılarını ve zorluklarını incelemektedir. Çalışma kapsamında Türkiye’nin kamu diplomasisi yaklaşımı Soğuk Savaş sonrası dönem kapsamında ele alınacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
47

ERTÜRK, Musa. "Son Teknolojiyi İçgörüyle Kavrarken Dijital Diplomasiyi Bilgi Yönetimi Çerçevesinde Düşünmek." İslam Medeniyeti Dergisi, December 27, 2022. http://dx.doi.org/10.55918/islammedeniyetidergisi.1216131.

Full text
Abstract:
İnternet devrimi, Uluslararası ilişkiler de dahil olmak üzere yaşamın tüm yönlerini etkilemiştir. Bir dış politika aracı olarak diplomasi de bu devrimle dönüşüme uğramıştır. Toplumsal değişmelerin ivme kazandığı günümüzde haddinden fazla bilgiye maruz kalan bireylerin sosyal ilişkilerini düzenleyen teknolojik gelişmeler bakımından, özellikle internetin insan hayatının bir parçası olmasından sonra, sosyal medya önemli bir iletişim ve etkileşim enstrümanı haline gelmiştir. Bireysel ve toplumsal ilişkileri temelinden sarsarak, yeniden düzenleyen sosyal medya akvaryumunun içinde yüzerken, toplumsal değişmelerin mekânı olan coğrafyaların uluslararası etkileşimi de bundan zincirleme bir biçimde etkilenmiştir. Bu çalışma, dijital medyanın diplomasi sahasında ve ülkelerin dış politikalarını takip ederken bu araçları nasıl kullandıklarına odaklanarak dijital diplomasi kavramını incelemektedir. Böylece medyanın diplomatik faaliyetler için sunduğu fırsatlar ve zorluklar inceleniyor. Ülkelerin, ortaya çıkan bu diplomatik eğilimlerden büyük ölçüde yararlanırlarken dijital diplomasi çağında geride kalmayı göze alamayacakları savunulmaktadır. Dijital diplomasi ve internet faaliyetleri bir bütün olarak devletlerin dış politika pozisyonlarını yerli ve yabancı politika yapıcılara aksettirirken fark ettirecek derecede dış politika çalışmalarına yardımcı olabilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
48

ERCAN, Osman. "The quest for diversification in Hungarian foreign policy: Hungary’s ‘Eastern opening’ and the Turkic States." Trakya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, July 19, 2023. http://dx.doi.org/10.47934/tife.12.02.02.

Full text
Abstract:
Macaristan 1989 sonrasında başlayan Üçüncü Cumhuriyet dönemi ile İkinci Dünya Savaşı’nın akabinde edindiği Doğu Bloku üyesi sosyalist ülke hüviyetinden çıkarak Avrupa ile bütünleşmeye dayalı bir dış politika anlayışına geçiş yapmıştır. Demokrasi ve piyasa ekonomisine dayanan geçiş süreci ile vuku bulan Avrupa-Atlantik ülkeleri ile bütünleşme politikası, ülkenin Batılı uluslararası kuruluşlarına üyelikleri ile sağlamlaştırılmıştır. Macaristan’da 2010 yılındaki seçimlerde hâlâ iktidarda olan Fidesz–Macar Yurttaş Birliği’nin iktidara gelmesi ile ülkenin dış politikası çeşitlenerek çok boyutlu hâle gelmeye başlamıştır. Mezkûr dönemde ülkenin “Doğu Açılımı” olarak adlandırılan politikası, Üçüncü Cumhuriyet döneminde Batı eksenli şekillenen dış politikasına Doğu ülkelerinin tekrardan eklemlenmesini öngörmüştür. Macaristan, Doğu Açılımı politikasıyla Türk dünyası ülkeleriyle de yakın ilişkiler kurmuştur. Bu çalışma, şimdiye kadar Türkçe literatürde üzerinde yeterince durulmayan Doğu Açılımı politikasının Türk dünyası ülkeleri ile ilişkilerde oluşturduğu dinamikleri sorgulayarak ilgili alana katkı sunmayı amaçlamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
49

BEKİROĞLU, Tahir. "Türkiye's Northern Iraq Policy from the NeoclassIcal Realist Perspective (2002-2017)." Turkish Yearbook of International Relations, December 12, 2023. http://dx.doi.org/10.58699/tyir.1349317.

Full text
Abstract:
Bu makale “Neden 2002’den beri iktidar olan AK Parti Hükümeti 2008-2017 arası Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile yakın siyasi ve ekonomik ikişkiler kurma yönünde Türkiye’nin dış politikasını tanımlamıştır?” sorusunu neoklasik realizmin tip III varyasyonu bağlamında açıklamaktadır. Makale uluslararası sistem ve bölgesel güç dengeleri politikalarından (dış faktörler) ziyade Türkiye’nin Kuzey Irak politikasının iç siyasi faktörlere göre şekillendiğini ileri sürmektedir. Neoklasik realizm iç siyasi faktörleri ara değişkenler (lider algısı, stratejik kültür, devlet-toplum ilişkileri ve iç siyasi kurumlar) olarak tanımlamakta ve dış politika inşasında bu unsurların daha belirleyici olabildiklerini ileri sürmektedir. Türkiye’nin 2008-2017 arası Kuzey Irak politikası başta lider algısı ve buna bağlı olarak yeniden tanımlanan stratejik kültür, devlet-toplum ilişkileri ve siyasi kurumlar bağlamında askeri güç kullanımı yerine karşılıklı ekonomik bağımlılığa dayalı ilişkiler şeklinde tanımlanmıştır. Bu esnada, AK Parti Hükümeti 2009-2015 arasında Türkiye’de “Demokratik Açılım” politikasını uygulamıştır. PKK terör örgütünün 2015’de tekrar silahlı mücadeleye başlamasıyla “Demokratik Açılım” sona ererken; 2017’de IKBY’nin bağımsız Kürt devleti kurmak için referandum yapması Türkiye’nin Kuzey Irak politikasının tekrar askeri güç odaklı olarak tanımlanmasına sebep olmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
50

TANIK, İbrahim Halil. "Trade Agreements with Switzerland During the Process of Turkey's Inclusion in the Global Market (1945-1950)." Mavi Atlas, September 1, 2023. http://dx.doi.org/10.18795/gumusmaviatlas.1318732.

Full text
Abstract:
Devletlerin birbirleriyle olan bağları çok yönlü gelişir. Daha çok siyasi zeminde başlayan ilişkiler zamanla diğer alanlara yansır. Ekonomi, kültür, sosyal başlıklar altında ilerleyen iyi ilişkiler hem taraf ülkelerin kalkınmasını hem de uluslararası alanda itibar kazanmasını sağlar. Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan itibaren bu hususlara önem vermiş, dış politikasının eksenini buna göre belirlemiştir. Özellikle bir dünya savaşı ve ulusal bağımsızlık mücadelesi vererek kurulan bir devlet olma özelliğiyle de bu tür pratikleri tecrübe etmiştir. Bu tecrübelerin ürünü olarak gelişmiş ve barış yanlısı ülkelerle irtibatını geliştirmiş, farklı alanlara da yayarak kalkınma hamlelerinde bulunmuştur. Türkiye’nin dış ilişkilerinde önemli bir yer tutan ekonomik ilişkileri İsviçre özelinde incelemek, bu çalışmanın sınırlılığını oluşturur. Kronolojik olarak İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminden çok partili hayata geçişe kadar olan döneme odaklanılmıştır. Anılan yıllar arası Türkiye’nin İsviçre’ye hangi ürünleri ihraç ettiği, İsviçre’den hangi ürünleri ithal ettiği ve bu ticaretin parasal hacmi bu çalışmanın sorunsalını oluşturur. Bundan başka taraf ülkeler arası yapılan ticaret anlaşmalarının içeriği ve odak noktası, bu sorunsalın diğer parçasıdır. Çalışma birincil kaynaklardan yararlanılarak üretilmiştir. Başta Türkiye Devlet Arşivlerinden edinilen belgeler, Türkiye İstatistik Kurumu Dış Ticaret ve İstatistik Yıllıkları, TC. Merkez Bankası Yıllık Raporları birincil kaynaklar arasındadır. Bunlardan başka telif eserlerden yararlanılmıştır. Bu tür birincil kaynak ve telif eserlerden üretilen bu çalışmanın önemli bulguları arasında Türkiye’nin İsviçre ile iyi siyasi ilişkilerinin ticarete yansıdığı, Türkiye’nin daha çok işlenmemiş gıda ve sanayi ürünleri ihraç ederken, işlenmiş ürün ithal ettiği gösterilebilir. Bundan başka Türkiye’nin üretiminde önemli bir yer tutan tütün ve fındık gibi stratejik ürünleri, dış ticarette önemli bir yeri olduğu ve bu ülkeyle yaptığı anlaşmalarda ayrı konumda değerlendirdiği, çalışmanın bulguları arasındadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography