To see the other types of publications on this topic, follow the link: Donanma.

Journal articles on the topic 'Donanma'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 50 journal articles for your research on the topic 'Donanma.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

TUNABOYLU, İskender. "ÇANAKKALE CEPHESİNDE DONANMA DESTEĞİ." Studies of the Ottomon Domain 5, no. 8 (February 28, 2015): 21. http://dx.doi.org/10.19039/sotod.2015814112.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

AYSAL, Necdet. "OSMANLI DONANMA CEMİYETİ'NİN KURULUŞU VE FAALİYETLERİ." Journal of Academic Social Sciences 50, no. 50 (January 1, 2017): 1–23. http://dx.doi.org/10.16992/asos.12470.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Nursen, GÖK. "Donanma Cemiyeti’nin Anadolu’da Örgütlenmesine İliskin Gözlemler." Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi 27, no. 43 (2008): 77–93. http://dx.doi.org/10.1501/tarar_0000000401.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Çilingir, Hamdi. "Navy in Need of Zakat, State in Need of Navy The Matter of Giving Zakat to Aid of Navy in the Ottoman Second Constitutional Era." Journal of Humanity and Society (İnsan & Toplum Dergisi) 9, no. 4 (December 1, 2019): 53–86. http://dx.doi.org/10.12658/m0318.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Çilingir, Hamdi. "Zekâta Muhtaç Donanma, Donanmaya Muhtaç Devlet II. Meşrutiyet Devri Osmanlı Devleti’nde İane-i Donanma’ya Zekât Meselesi." Journal of Humanity and Society (İnsan & Toplum Dergisi) 9, no. 4 (August 19, 2019): 1–34. http://dx.doi.org/10.12658/m0321.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

DİNÇER, Hasan. "DONANMA-YI OSMANÎ MUAVENET-İ MİLLİYE CEMİYETİ'NİN KÜLTÜREL FAALİYETLERİ." Journal of Academic Social Sciences 30, no. 30 (January 1, 2016): 474. http://dx.doi.org/10.16992/asos.1353.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Necdet, AYSAL. "Belge transkripsiyonu Donanma-yı Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti." Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, no. 62 (2018): 417–26. http://dx.doi.org/10.1501/tite_0000000504.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

YILDIRIM, Özlem. "OSMANLI-YUNAN DONANMA MÜCADELESİ: SULTAN OSMAN VE REŞADİYE GEMİLERİ." Journal of Academic Social Sciences 90, no. 90 (January 1, 2019): 267–88. http://dx.doi.org/10.16992/asos.14851.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Çolak, Songül, and Metin Aydar. "İngiliz-Yunan İlişkileri Bağlamında 19. Yüzyılda Gunboat Diplomasi -Don Pacifico Örneğinde-." Belleten 82, no. 295 (December 1, 2018): 957–78. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2018.957.

Full text
Abstract:
Diplomasi, tarih boyunca, toplumlar arası ilişkilerin meydana gelmesinde ve uygulanmasında daima önemli bir araç olmuştur. Bu bakımdan diplomasi, milli menfaatlerin sağlanması ve sürdürülmesinde ehemmiyetini korumaktadır. Uluslararası düzendeki gelişmelerle birlikte ortaya çıkan sorunların çözümünde yaşanan güçlüklere ek olarak ekonomik, teknolojik ve bilimsel gelişmeler göz önüne alındığında, sabit ve tutarlı bir dış siyasetin takip edilmesi ve uygulanması olanağının zor olduğu görülmektedir. Bu sebeple, her alanda olduğu gibi, diplomasi de çeşitli dönüşümlere uğramış ve değişik zamanlarda farklı uygulamalar ile yürütülmeye devam etmiştir. Öte yandan uygulanışı bakımından geçmişi çok eski tarihlere dayalı olan diplomasinin hangi yöntemlerle gerçekleştirildiği de ayrı bir öneme sahiptir. Bu açıdan bir devletin ulusal gücü dikkate alındığında, güvenliğin esas dayanağı durumunda olan askeri kuvvetler kadar donanma gücü de ayrı bir önem teşkil etmektedir. Bu bağlamda, özellikle 19. yüzyılda, donanma gücüne dayalı bir biçimde ortaya çıkan, gunboat diplomasi başvurulan diplomatik yöntemler arasında yer almıştır. Bu çalışmada gunboat diplomasi yöntemine iyi bir örnek teşkil eden ve İngiltere-Yunanistan arasında bir krize neden olan Don Pacifico sorunu bağlamında bu diplomatik yöntemin uygulanışı, mahiyeti ve özellikleri ele alınmıştır. Bu çerçevede gunboat diplomasinin siyasi bir meselenin halledilmesinde oynadığı rol ve etkileri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

UYANIKER, Ferdi. "Cumhuriyetin Onuncu Yılında Gemi Jurnalleri ve Arşiv Belgeleri Işığında Donanma Manevraları." Selçuk Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, no. 48 (December 25, 2022): 309–30. http://dx.doi.org/10.21497/sefad.1218504.

Full text
Abstract:
Cumhuriyetin ilan edilişinin onuncu yıl dönümü, 1933 yılında kapsamlı etkinliklerle kutlandı. Çıkartılan kanun ve kararnameler eşliğinde oluşturulan komisyonun idaresinde birçok faaliyet gerçekleştirildi. Ciddi manada kapsamlı çalışmaların yürütüldüğü ve tüm dünya devletlerinin ilgi ve alakasını çeken Cumhuriyetin onuncu yıl dönümü töreni çerçevesinde gerçekleştirilen faaliyetlerden biri de Türk donanmasının icra ettiği donanma manevrası oldu. Bahse konu manevra bizzat dönemin Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Çakmak’ın başından sonuna kadar Yavuz muharebe kruvazöründe takip etmesiyle 2-22 Eylül 1933 tarihleri arasında İzmit ve Antalya arasında icra edildi. Manevrayla stratejik ve askeri olarak birçok amaç yerine getirildi. Askeri olarak donanmanın savaş kabiliyetinin ölçülmesi, müşterek harekât kabiliyetinin denenmesi, genel seferber olma yeterliliğinin ölçülmesi ve kötü hava şartlarındaki mukavemetinin test edilmesi gibi teknik boyuttaki pek çok hazırlık durumu gerçek savaş şartlarında uygulanarak donanmanın mevcut durumu görüldü. Manevra sonunda ufak tefek hata ve eksikler haricinde donanmanın verilecek her türlü vazifeye hazır olduğu görülerek askeri hedefe ulaşılmış oldu. Stratejik hedef ise devletin kuruluşundan sonra geçen on yıllık süreçte donanmanın geldiği noktanın tüm dünya devletlerine gösterilmesiydi. Manevranın tamamlanmasıyla bu hedefe ulaşıldığı, Cumhuriyet donanmasının oluşum sürecini bitirdiği ve artık vurucu bir kuvvet haline geldiği tüm dost ve düşman ülkelere sergilendi.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

Eki̇nci̇, İ̇lhan. "Kızıldeniz'in Güneyinde Rekabet -Şeyh Said ve Fersan Adaları Meselesi-." Belleten 69, no. 255 (August 1, 2005): 567–98. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2005.567.

Full text
Abstract:
Avrupa devletlerinin Kızıldeniz ile olan doğrudan ilgi ve irtibatları coğrafi keşifler sonrası Portekiz'in Hint ticaretini kontrol altına almak için buraya gönderdiği donanma ve bu donanmanın bazı stratejik noktaları işgal etme çabalarına kadar uzanır. Memlukları ortadan kaldırmak suretiyle Mısır'a, oradan Kızıldeniz sahillerine ulaşan Osmanlılar, Portekiz'le Hint denizlerinde hakimiyet mücadelesi vermişler ancak başarısız olmuşlardı . Daha sonraki yüzyıllarda özellikle Kızıldeniz'in Hint okyanusuna çıkışı olan Babülmendeb Boğazı ve çevresinde önce Fransızlar, arkasından da İngilizlerin faaliyetleri ve stratejik noktalara yerleşme teşebbüsleri görülmektedir. Bölgenin tam bir uluslararası rekabet alanı haline gelmesi ise ondokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında olacaktı.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

AYSAL, Necdet. "Osmanlı Donanma Cemiyeti'nin Sosyal ve Kültürel Çalışmalarına Bir Örnek: Osmanlı Denizcilik Yurdu." Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi -, no. 67 (December 25, 2020): 41–74. http://dx.doi.org/10.46955/ankuayd.850291.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

Ozan, TUNA. "Amiral Souchon’un donanma komutanı olması ve Rus limanlarının bombalanması (29 Ekim 1914)." OTAM(Ankara, no. 36 (2014): 201–27. http://dx.doi.org/10.1501/otam_0000000652.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

ÇAVUŞDERE, Serdar. "TÜRKLERE KARŞI HAÇLI DONANMA İTTİFAKI TEŞEBBÜSÜ VE İZMİR HAÇLI SEFERİ: 1341 - 1351." Journal Of History School 8, no. XXI (January 1, 2015): 1–58. http://dx.doi.org/10.14225/joh687.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

Demir, Ahmet. "Aka Gündüz ün Osmanlı Donanma Cemiyeti ne Yardım Hususunda İki 'Açık Mektup u." History Studies International Journal of History 12, no. 4 (August 1, 2020): 1561–91. http://dx.doi.org/10.9737/hist.2020.891.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

Şi̇mşek, Fatma. "19. Yüzyılın İkinci Yarısında Cezayir-i Bahr-i Sefid Vilayetinde Kaçak Gemi Yapımı." Belleten 83, no. 296 (April 1, 2019): 201–28. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2019.201.

Full text
Abstract:
Osmanlı Devleti, askeri ve güvenlik gibi gerekçelerle özellikle Akdeniz'in kıyı ve adalarındaki Rum nüfusun tecrübesinden yararlanarak bölgede bazı yeni tersaneler inşa etti veya var olanları geliştirdi. Bunu yaparken devletin iyi işleyen organizasyonu; uzmanlaşmış çeşitli iş kollarının ve farklı malzemelerin teminini ayrıca tüm bunların belirli merkezlerde toplanmasını mümkün kıldı. Dönemin önemli denizci devletlerinde olduğu gibi bir taraftan devletin sıkı denetimi altında ana bir tersane (İstanbul'daki Tersane-i Amire), diğer tarafta kıyı ve adalara yayılmış ve devlet denetiminin kısmen zayıf olduğu küçük ölçekli tersaneler ile Osmanlı Devleti, donanma ve denizcilik faaliyetlerini yürütmekteydi. İhtiyaç durumunda donanma-i hümayun için yapılacak gemilere gerekli marangoz ve burgucular Sakız, İstanköy, Rodos, Kaşot ve Meyis gibi adalardan sağlanmaktaydı. Ancak Yunan bağımsızlık savaşı sonrasında idari kontrolün zayıfl amasıyla birlikte bu gemicilik merkezleri, Osmanlı devleti için riskli bir durum arz etmeye başlamıştı. Çünkü Osmanlı egemenliğindeki ada ve kıyı bölgelerinden hem ham madde hem de insan gücü, başta Syros adası olmak üzere Akdeniz'de Yunan gemi yapım merkezlerine kayarak Yunan gemiciliğinin gelişimine önemli katkılarda bulunmaktaydı. Yaşanan bu sorunun diğer yönleri ise Osmanlı egemenliğindeki adaların güvenliklerinin sağlanması, adalar ve anakara arasında kaçakcılık faaliyetlerinin önlenmesi, kaçak gemi yapımından dolayı miri ormanların zarar görmesinin önüne geçilmesi ve tabii ki vergi kayıplarının engellenmesi idi. Bu nedenlerle merkezi otorite tarafından bir takım tedbirler alınmaya ve düzenlemeler yapılmaya çalışıldı. Çalışma esasen Osmanlı Devleti'nin asla onaylamadığı önemli Yunan gemi inşa merkezlerine (bu merkezlerin büyük bir kısmı yine Yunan egemenliğinde olan adalardı) yönelik yasal olmayan bu ticaret üzerinde şekillenmiştir. Bununla birlikte kaçak gemi yapımının nedenleri ve sonuçları dönemin değişen siyasi-ticari ve teknoloji çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılacaktır. Buna karşın Osmanlı Devleti'nin kaçak inşa faaliyetlerini engellemek adına yaptığı düzenlemelere ve aldığı tedbirlere değinilerek bu tedbirlerin-düzenlemelerin adaların iktisadi ve sosyal yapılarını ne şekilde etkiledikleri üzerinde durulacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

AKBAL, İsmail, and Taner ASLAN. "Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde Trabzon Mebusu Ali Şükrü Bey Muhalefeti." Erdem, no. 58 (June 1, 2010): 45–76. http://dx.doi.org/10.32704/erdem.2010.58.045.

Full text
Abstract:
Türkiye'de, Büyük Millet Meclisi'nin ilk yıllarında gerek bireysel gerekse örgütlü muhalefetin önemli isimlerinden birisi Ali Şükrü Bey olmuştur. Mekteb-i Fünûn-u Bahriye Mektebi mezunu, Donanma Cemiyeti kurucusu, Milli Kongre üyesi ve son Osmanlı Meclis-i Mebusanı'nda Trabzon mebusu olan Ali Şükrü Bey, Birinci TBMM'ne Trabzon mebusu olarak girmiştir. Şükrü Bey, Meclis'te muhalif kimliğiyle öne çıkmıştır. Meclis'in hemen hemen her oturumunda şiddetli eleştirilerde bulunarak hükümeti zor durumda bırakmıştır. Misak-ı Milli kararlarında, düzenli ordunun kurulmasında, başkumandanlık kanununun uzatılmasında, istiklal mahkemelerinin uygulamalarında, saltanatın kaldırılmasında, Lozan Konferansı'nda muhalif tavır sergilemiştir. Onun bu muhalif tavrı Topal Osman Ağa tarafından öldürülmesine yol açmıştır. Bu çalışma, Birinci TBMM'de muhalefetin önder ismi olan Ali Şükrü Bey'i ve onun muhalif hareketini konu edinmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

GÖKÇE, Evren. "1095-1 NUMARALI ŞER’İYYE SİCİLİNE GÖRE XIX. YÜZYILIN BAŞLARINDA KEMER-EDREMİD KAZASININ İDARİ YAPISI." Süleyman Demirel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, no. 47 (December 31, 2023): 48–64. http://dx.doi.org/10.61904/sbe.1293851.

Full text
Abstract:
Batı Anadolu bölgesindeki Edremit körfezinde yer alan ve günümüzde Burhaniye ismini taşıyan Kemer- Edremid, Karesi sancağına bağlı kazalardan birisidir. Sancağın diğer kazaları gibi devlet tarafından yapılan resmi talepleri karşılayan Kemer-Edremid bu doğrultuda zeytinyağı ve palamut gibi ürünleri İstanbul’a göndermektedir. Bunların yanı sıra kaza donanma bünyesinde inşa edilecek gemiler için kereste hazırlamakta, uzman personel ve kalifiye eleman tedarik etmektedir. Kazada aynı zamanda bir gemi inşa tezgahı bulunmaktadır. XIX. yüzyılın ilk yarısı içindeki yıllarda kayıt edilen 1095-1 no’lu Burhaniye Şer’îye Sicili yönetim, ekonomi, askerlik, denizcilik ve diğer konularla ilgili belgelere sahiptir. Günümüzde Osmanlı şehirlerinin içinde bulunduğu durum çeşitli araştırmalara konu olmaktadır. Bu çalışmada söz konusu sicildeki belgelerden hareketle XIX. yüzyılın başlarında bir Osmanlı kıyı kasabası olan Kemer-Edremid’in idari yapısı ele alınmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

BELLİ, Onur. "İstiklâl Madalyalı Şair Necmeddin Sahir Sılan’ın Şiirlerine Balkan Savaşları’nın Yansıması." Erdem, no. 86 (June 1, 2024): 1–19. http://dx.doi.org/10.32704/erdem.2024.86.001.

Full text
Abstract:
Balkan Türklerini yaklaşık beş asırdır bulundukları vatan topraklarından sürgün eden 1912-1913 Balkan Savaşları, ardında derin yaralar ve acılar bırakmıştır. Bu kutsal topraklar ve ulu amaç doğrultusunda verilen mücadele büyük bir felaketle sonuçlanmıştır. Bu anlamda Balkan Savaşları, Balkan topraklarını acıyla kaplayan, kanla sulayan ve binlerce sivil halkın ölümüyle sonuçlanan bir savaş niteliği taşımaktadır. Balkan Savaşları’nın yaşandığı 1912- 1913 yılları arasında, binlerce asker ve sivil halk çatışmalar, salgın hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirmiş savaşlar sırasında halk sefalet içinde kalmış ve Balkan Türkleri ilkel yollarla beş asırdır varlıklarını sürdürdükleri topraklarından sürgün edilmiştir. Türk tarihini derinden etkileyen, arkasında bir yıkım bırakan bu kanlı savaş ve Balkan Türklerine yapılan zulümler kaçınılmaz bir şekilde edebiyata yansımıştır. Ardında derin yıkım ve acı bırakan bu savaşın edebiyata yansıması düşünülemez. Bu açıdan 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşları’nın Türk basınında kapladığı yeri görmek mümkündür. Ziya Gökalp, Aka Gündüz, Halid Fahri, Mehmet Âkif, Abdülhak Hamid ve Celal Sahir gibi birçok şair Balkan Savaşları’nı şiirlerinde konu edinmiştir. Balkanlar’da yaşanan zulümleri, şiirlerinde konu edinen şairlerden biri de Necmeddin Sahir Sılan’dır. Yazı hayatına şiirler kaleme alarak II. Meşrutiyet döneminde başlayan Necmeddin Sahir Sılan, hem Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna tanıklık etmenin getirdiği birikimini şiir ve düzyazılarında dile getirmiştir. 1912-1922 yılları arasında şiirler kaleme alan Necmeddin Sahir Sılan, şiirlerini dönemin önemli mecmua ve gazetelerinde yayımlatmıştır. Rübâb, Donanma, Türk Duygusu, Büyük Duygu, Servet-i Fünûn ve İnci/Yeni İnci mecmuaları ve Tasvir-i Efkâr, Tercüman-ı Hakikat, Anadolu’da Yenigün ve İleri gazeteleri bunlara örnek olarak gösterebilmektedir. Dönemin hafızasına yakından tanıklık etmiş olan Necmeddin Sahir’in şiirlerinde dönemlerde yaşanan savaşların, işgallerin ve halkı derinden etkileyen toplumsal olayların yansımasını görmek mümkündür. Bu bağlamda Necmeddin Sahir’in Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı gibi Türk tarihinde önemli yer edinen savaşları şiirlerinde konu edinmiştir. 1912 yılında yazı hayatına başlayan 1912-1913 yılları arasında İstanbul’da gazetecilik faaliyetleri yürüten Necmeddin Sahir Sılan, bu buhranlı yıllarda kaleme aldığı şiirlerinde Balkan Savaşları önemli yer tutmaktadır. Necmeddin Sahir, Balkan Savaşları sırasında harap olmuş şehirleri, insanların yaşadığı zulümleri kaleme aldığı şiirleriyle ölümsüzleştirmiştir. Bu çalışmada, Necmeddin Sahir Sılan’ın hayatı, yazı hayatı hakkında bilgi verilecek ve Balkan Savaşları’nın Tasvir-i Efkâr gazetesinde, Donanma, Türk Duygusu, Büyük Duygu, Tan mecmularında yayımlanan şiirlerine yansıması incelenecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

BAŞARIR, Özlem. "XVIII. YÜZYILIN SONLARINDA DONANMA-YI HÜMÂYÛN KALYONLAR MEVÂCİBİNİN KARŞILANMASI ÖRNEĞİNDE OSMANLI MALİ PRATİĞİNDEKİ BASKI VE UZLAŞMA TAVRI?" Journal of Academic Social Sciences 39, no. 39 (January 1, 2017): 242–57. http://dx.doi.org/10.16992/asos.11890.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

ÇAVUŞDERE, Serdar. "MARİNO SANUDO TORSELLO'NUN MEKTUPLARINDA TÜRK KARŞITI İTTİFAK SÖYLEMLERİ (1311-1334) VE HAÇLI DONANMA İTTİFAKININ EDREMİT BASKINI (1334)." Journal Of History School 11, no. XXXIII (January 1, 2018): 145–87. http://dx.doi.org/10.14225/joh1192.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

Gamze; ERCOŞKUN, ERCAN. "Donanma-yi Osmanî Muavenet-i Milliye Cemiyeti’nin Diyarbekir hanımlar şubesinin kuruluşu ve faaliyetleri (Aralık 1910- Ocak 1911)." Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi 37, no. 64 (2018): 309–22. http://dx.doi.org/10.1501/tarar_0000000704.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

GÜRER, Ahmet Şamil. "Komodor David Porter'in İstanbul Maslahatgüzârlığı." Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 13, no. 1 (February 2, 2022): 2. http://dx.doi.org/10.33537/sobild.2022.13.1.1.

Full text
Abstract:
Osmanlı-Amerikan ilişkileri 1830 Ticaret Anlaşmasındaki Osmanlı taleplerinin Birleşik Devletler kongresi tarafından reddinden kaynaklanan diplomatik bir krizle başlamıştır. Bâbıâli'nin bu anlaşmadan beklentisi Osmanlı donanmasının modernizasyonunda Amerikan teknik yardımını içeriyordu. Osmanlı tüccarlarının Amerika ile neredeyse hiç ticari ilişkisinin bulunmadığı dikkate alındığında anlaşmanın teknik yardım meselesi ile ilgili kısmının reddi ile anlaşma Osmanlı tarafı açısından bütün anlamını yitirmektedir. Kongrenin kararına müdahale edemeyen Birleşik Devletler Başkanı Andrew Jackson anlaşmanın Bâbıâli tarafından feshini önlemek için İstanbul'a gayri resmi yollardan dönemin yetenekli gemi inşaat mühendislerinden Henry Eckford'u göndermiştir. Aynı tarihlerde İstanbul maslahatgüzarı olarak atanan Birleşik Devletler'in ünlü donanma komutanlarından David Porter'in öncelikli görevi Bâbıâli'yi ikna ederek anlaşmanın yürürlüğe girmesini sağlamaktı. İstanbul'a vardığında diplomatik rütbesi ve Amerikan diplomasisinin hatalarından kaynaklanan başka meseleler dolayısıyla uzunca bir süre Reisülküttâb ile bile görüşemeyen Porter Osmanlı donanmasının modernizasyonunda danışmanlık yapacağına dair Bâbıâli'ye verdiği yazılı teminatla anlaşmanın onaylanmasını sağlamıştır. Sonraki süreçte teminatını yerine getirmesi ve bizzat Sultan II. Mahmud ile geliştirdiği kişisel dostluğu Amerikan diplomasisinin Bâbıâli nezdinde zedelenmiş olan itibarının restorasyonunda büyük rol oynamıştır. Bu çalışma yukarıda bahsedilen hususları David Porter'in mektupları ve hatıraları çerçevesinde incelemektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

ÖZDEMİR, Ömer. "Vassalage Policy of Venice in the Era of Latin Empire (1204-1261)." Ortaçağ Araştırmaları Dergisi 6, no. 2 (December 26, 2023): 615–29. http://dx.doi.org/10.48120/oad.1346719.

Full text
Abstract:
Müslümanlar üzerine gerçekleştirilmesi planlanan ancak Ortodoks Bizans İmparatorluğu’nun başkenti Konstantinopolis’te son bulan IV. Haçlı Seferi (1202-1204), Venedik Cumhuriyetine büyük imkanlar sağlamıştır. Zira Haçlılara sağladığı donanma desteği sayesinde seferi başarıya taşıyan güç olarak Venedik müttefiklerinden pek çok ayrıcalık elde etmiştir. Bunun en açık yansıması ise Partitio Romaniae’da görülür. Bizans coğrafyasının Haçlılar ve Venedik tarafından paylaşıldığı bu belge ile Cumhuriyet İyon Denizi’nden Konstantinopolis’e kadar uzanan alanda pek çok irili ufaklı ada ve beldeyi ele geçirmiştir. Belirlenen yerler Doğu Akdeniz ticaret yollarının güvenliğini sağlamak adına oldukça stratejik konuma sahiptir. Ancak Venedik gibi bir deniz cumhuriyetinin birbirinden bu kadar uzak beldeleri elde tutması mümkün değildir. Zira bunun için gerekli olan askerî ve malî kaynaklardan yoksundur. Bundan dolayı Cumhuriyet paylaşım antlaşmasında doğrudan hâkimiyet kurmadığı her beldeye vasal atama yoluna gitmiştir. Merkeze bağlı kalacaklarından emin oldukları için Venediklilere öncelik verilse de başka milletlerden idareciler de vasal olarak Venedik’e biat etmişlerdir. Ancak söz konusu coğrafyanın kaotik durumundan ötürü vasallık politikasının beklenilen etkiyi yaratmadığı açıkça görülmektedir. Bu makalede, Venedik’in vasal atadığı altı farklı bölge mercek altına alınmıştır. Taraflar arasındaki antlaşmalar Türkçeye çevrilerek Cumhuriyetin hangi kıstaslar çerçevesinde politikalar ürettiği ve bunların nasıl sonuçlar doğurduğu incelenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

Tepekaya, Muzaffer. "Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Kon­soloslarının Öldürülmesi Olayı (6 Mayıs 1876)." Belleten 77, no. 280 (December 1, 2013): 1031–70. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2013.1031.

Full text
Abstract:
6 Mayıs 1876 tarihinde Osmanlı Devleti'nin Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının öldürülmesi olayı, Alman, İngiliz ve Osmanlı kaynakları ışığında ele alınmıştır. Selanik'in Avrethisar kazasından bir Bulgar kızının, anlaştığı bir Müslüman genç ile evlenebilmek için İslamiyet'i seçmek istemesi üzerine Bulgarlar ve Rumların engellemesi ile karşılaştı. Çıkan tartışmalar üzerine cereyan eden olaylar sonucunda Selanik'teki Alman konsolosu Eric Abbot ile Fransız Konsolosu Jules Moulin öldü­rüldü. Yabancı devletlerin İstanbul'daki elçileri hadiseyi haber alır almaz Rusya elçisi İğnatiyef'in başkanlığında bir toplantı yaptılar. "Mensup oldukları devletlere hadiseyi yazıp, donanma istemeye, karaya asker çıkarıp Selanik ve havalisini işgal ettirme­ye" karar verdiler. Derhal muhtelif devletlerin gemileri de, Selanik limanına geldi­ler. Bunun üzerine hemen harekete geçen Babıali, Selanik Valsi Refet Paşa'yı gö­revden aldı. Hadisede ismi geçen 54 kişi tutuklandı, elebaşları addedilen 6 kişi der­hal idam edildi ve maktul konsolosların mensup oldukları devletlere teessür ve tazi­yelerle birlikte toplam 900.000 Frank konsolosların ailelerine tazminat ödendi. Böy­lece, Osmanlı Devleti'nin Selanik Vilayeti Almanya ve Fransa Konsoloslarının öl­dürülmesi olayı, Avrupa Devletleri'nin Selanik'e asker çıkarmasına gerek kalmadan çözüldü. Bu olayı, Bulgarlar ve Rumlar çıkarttıkları halde onlara hiç dokunulmadı. Al­manya ve Fransa konsoloslarının feci ölümlerine sebebiyet verenler cezasız kaldı. Olay bütün elçi ve konsoloslar ile yabancı tüccarları korkuya, dolayısıyla devletleri Osmanlı Devleti aleyhine sevk etti.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

Sadık, Ramin. "Birinci Dünya Savaşı’nda Doğu Karadeniz’de Rus-Türk Harbi: Rus Kaynaklarına Göre Trabzon’un İşgali." Gazi Akademik Bakış 17, no. 34 (February 15, 2024): 127–50. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1498812.

Full text
Abstract:
Osmanlı ile Rusya arasında I. Dünya Savaşı’nda Kafkas Cephesi’nde şiddetli çatışmalar meydana geldi. Bölgedeki ordusu savaşa tam hazır olamayan Osmanlı devleti, Sarıkamış Harekâtı’nda ağır yara aldı ve sonrasında Rus saldırıları karşısında yeteri kadar savunma yapamadı. Neticede doğuda yaşanan çatışmalar Osmanlı açısından yenilgiyle sona erdi. Ruslar Erzurum’a hâkim olduktan sonra Karadeniz’in doğu kıyıları yönünde askeri operasyonlarına ağırlık verdiler. Bu bağlamda Rus Kafkas Ordusu komutanlığı doğudaki Osmanlı III. Ordusu’nun teçhizatında kilit rol oynayan stratejik konumdaki Trabzon’u ele geçirmek üzere bir plan yaptı. Esasında Trabzon’u ele geçirmesi halinde Rus ordusu doğudaki askeri birliklerini silah, mühimmat ve gıdayla daha hızlı temin edilebilecekti. Bu anlamda Trabzon Ruslar için oldukça önemliydi. Rus ordusu bir yandan Bayburt ve Gümüşhane üzerinden kara kuvvetleriyle, bir yandan da doğu Karadeniz’de hem donanma hem de kara güçleriyle Trabzon üzerinde baskı kurdu. 1916 yılının Mart sonlarında şehre yönelik saldırıları arttıran Rus ordusu nihayet 18 Nisan 1916’da Trabzon’u işgal etmeği başardı. Bu çalışmada Trabzon’un işgali süreci Rus kaynakları bağlamında kaleme alınmıştır. Çalışmanın bugüne kadar yapılanlardan temel farkı da, konuya ilişkin dönemin Rus arşiv vesikaları ve basınında, aynı zamanda genel olarak Rusça kaynaklarda verilen bilgilerin incelenmesi sonucu hazırlanmış olmasıdır. Dolayısıyla çalışmada kullanılan Trabzon’un işgali döneminde Rus komutanlarının karargâhlarıyla yaptıkları yazışmalara ilişkin arşiv kayıtları ve gazeteler ile dergilerin gün gün savaşla ilgili haberleri, makalenin özgünlüğünün temelini teşkil etmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

ÇAPAN, Fatma. "WESTERN POLICY AND ITS CONSEQUENCES IN ACCORDANCE WITH THE WORLD EMPIRE GOALS OF THE EASTERN ROMAN EMPEROR MANUEL COMNENOS I(1143-1180)." Gaziantep University Journal of Social Sciences 21, no. 4 (October 19, 2022): 2500–2516. http://dx.doi.org/10.21547/jss.1130170.

Full text
Abstract:
Doğu Roma İmparatoru I.Manuel Komnenos tahta çıktığında ülkesinin doğusunda ve batısında bir çok düşmana sahip olmasına rağmen o öncelikle batı ağırlıklı bir dış politika izlemeyi tercih etmiştir. Bunun nedeni ise Doğu Roma İmparatorluğu’nu batıda dünyevi lider haline getirerek cihanşümul bir imparatorluk tesis etme fikridir. Bu nedenle batıda Normanlara karşı Almanlarla ve Papalık ile yakın ilişkiler kurmaya çalışmıştır. Ancak II. Haçlı Seferi’nin başlaması ve Almanların bu seferde ön saflarda yer alması, Papa’nın bu Haçlı seferini desteklemesi bu ittifak çabalarını boşa çıkarmıştır. Bu durumu fırsat bilen Norman Kralı II.Roger’in saldırıları karşısında yeni politikalar üreten İmparator I.Manuel Komnennos hem Alman Kralı III.Kondrad ile yeniden ittifak kurmayı başarırken hem de Venediklilere verdiği ticari imtiyazlar sayesinde onların donanma desteğini sağlamıştır. Ancak Alman Kralı Kondrad’ın ölümü ve Doğu Roma’nın İtalya ve Adriyatik kıyılarındaki varlığı Venediklilerin çıkarlarına ters düştüğü için Doğu Roma’nın karşısında yer almaları I.Manuel Komnenos’un planlarını suya düşürmüştür. Güney İtalya ve Sicilya’da başarılar elde edilmesine rağmen buralardaki hakimiyet uzun sürmemiş ve Normanlarla yapılan bir anlaşma sonucu Doğu Roma orduları bu bölgelerden çekilmek zorunda kalmıştır. İmparatorun batı ağırlıklı bu politikaları ordunun ücretli askerlerle doldurulmasına ve ekonomik anlamda da ülkenin zor duruma düşmesine neden olmuştur. İmparatorun tek dünya imparatoru olma uğruna Latinlere gösterdiği zafiyet ülke halkının tepkisine yol açmıştır. Cihanşümul politikalar konusunda oldukça hırslı bir imparator olarak karşımıza çıkan İmparator I.Manuel Komnenos bu hedefine ulaşamamıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

Leitao Álvarez-Salamanca, Francisca. "La ‘causa donandi’ en el derecho romano clásico." Revista de Derecho Privado, no. 35 (July 31, 2018): 55–73. http://dx.doi.org/10.18601/01234366.n35.03.

Full text
Abstract:
El siguiente trabajo se refiere a uno de los elementos que configuran el concepto de donación non mortis causa en el derecho romano clásico. Planteamos que uno de ellos es la denominada “causa donandi”, entendida por romanistas del siglo xix y principios del xx como una intención subjetiva que motiva al donante a donar. Sin embargo, este trabajo pretende indagar acerca de la doctrina contraria, según la cual la causa de la donación se configura de manera objetiva.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

Ayten Can, TUNALI. "Aydın Vilayetinde Donanma Cemiyeti’ne Yapılan Yardımlarla İlgili Bir Belge----A Document Related to Cash Grants Given to the National Charity for Imperial Navy from Aydın Province." Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Bölümü Tarih Araştırmaları Dergisi 25, no. 39 (2006): 1. http://dx.doi.org/10.1501/tarar_0000000218.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

Valeriano Rosales, Ana Carolina, Yolanda María Fernández Muñoz, Dennis Josué Quiroz Zelaya, Allison Suyapa Young Banegas, María Fernanda Martínez Zavala, Laura Patricia Delgadillo Guilbert, and María Del Milagro Estrada Fúnez. "Conocimientos, actitudes y prácticas sobre donación y trasplante de córneas en comunidades rurales y urbanas de Honduras." Revista de Ciencias Forenses de Honduras 7, no. 1 (June 24, 2021): 23–39. http://dx.doi.org/10.5377/rcfh.v7i1.11758.

Full text
Abstract:
Introducción: aproximadamente 600 personas urgen de trasplante de córnea en Honduras. La mayor dificultad para este procedimiento es que no se cuenta con banco de ojo en el país. Además, los estudios de conocimiento sobre donación y trasplante, son escasos. Objetivo: conocer las actitudes y prácticas de la población rural versus la urbana sobre la donación y trasplante de córnea, según conocimientos y factores sociodemográficos, con el fin de diseñar un plan de acción para concientizar la importancia de una conducta donante positiva para el beneficio del paciente con ceguera corneal. Metodología: estudio descriptivo realizado entre mayo y septiembre del 2019 en Comayagua, Intibucá y Francisco Morazán. Con una muestra de 350 personas por departamento, para un total de 1050 participantes mayores de 18 años y de ambos sexos. Se realizó entrevista por investigadores, bajo la escala de Likert, previamente validado. Variables agrupadas en demográficas, socio personales, laborales, conocimiento, creencias y aptitudes. Se analizaron los datos mediante razón de probabilidades y productos cruzados. Los resultados se expresaron en porcentajes, frecuencias y odd ratio. Resultados: 74.86% manifestó una actitud donante positiva, el 67.55% donaría a cualquier persona que lo necesitase, 48% conoce acerca de las características requeridas para el donante y. menos del 10% sabe qué es la córnea. Los factores negativos para la donación son la procedencia rural, la parentela y el desempleo en Intibucá y motivos religiosos en el área rural de Comayagua y población urbana de Francisco Morazán. Conclusiones: Es importante superar las limitaciones impuestas por la desinformación, para ello es necesario impulsar una cultura de donación a través de la creación de estrategias comunicativas de educación, con el fin de mejorar la salud visual y la demanda poblacional.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
31

ÇINAR, Bayram. "Mu‘tezile’de Peygamberin Masumiyeti Teorisi." BEÜ İLAHİYAT FAKÜLTESİ DERGİSİ 9, no. 1 (June 15, 2022): 137–67. http://dx.doi.org/10.33460/beuifd.1093730.

Full text
Abstract:
Öz Mu‘tezile açısından ismet, kulluk teorisinin bir parçasıdır. Buna göre; Allah kullarını sorumluluk üstlenebilecek her türlü donanımla teçhiz eder. Bu donanımların gereği olarak da onlara sorumluluk yükler. Donanımı eksik olanın ise bu ekolde sorumluluğunun olmadığı varsayılır. Peygamberlik, vahiy temelli epistemik donanımın bir bileşenidir. İslam teolojik geleneğinde bazı ekoller tarafından Allah’ı bilmenin aklen vacip olduğu varsayılsa bile, dini teklifin bir bütün olarak ancak vahiy ile tamamlanacağı, temel bir ilke olarak kabul edilmiştir. Vahye konu olan mesajı muhataplara ulaştıran birey olarak peygamber, aynı zamanda dinin öngördüğü model öğreticidir. İnsana ulaştırılan mesajın Allah’a ait olduğu konusundaki tereddütler mucize üzerinden giderilmiş olsa bile, Allahtan gelen bu mesajın doğru biçiminin sergilendiği, tahrif edilmediği konusunda da insan güven içinde olmak istemiştir. Peygamberin ismeti, dinin peygambere itaat etmeyi emreden ayetleri ile dinî öğretinin sıhhati konusunda tereddüt içinde bulunan insanların giderilmeyi bekleyen şüphelerinin kesişim noktasıdır. Mu’tezile ismet teorisi bağlamında peygambere itaati anlamlı kılma gayesine ek olarak, dinin doğru biçiminin korunduğunu da eş zamanlı olarak ortaya koyma çabası güder.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
32

Páez Medina, Sergio. "Plata mexicana en Villarrasa: la donación del indiano Pedro Jiménez Delgado (1675)." Huelva en su Historia 17 (December 21, 2023): 51–92. http://dx.doi.org/10.33776/hh.v17.8080.

Full text
Abstract:
Son muchos los casos, repartidos por toda la geografía peninsular, de donaciones de indianos enriquecidos en América que ofrecen a las vírgenes y santos de sus lugares de origen, por devoción y por añoranza de su tierra desde lugares tan lejanos. El caso que nos ocupa es el referido al indiano onubense Pedro Jiménez Delgado, natural de Villarrasa, que encargó en México y donó en 1675 a dos hermandades religiosas de su municipio un conjunto de piezas y objetos de culto, todo de plata: una custodia, un frontal de altar, un cáliz con patena, una bandeja, salvilla, vinajeras, blandones y otros enseres. La platería indiana existente en la provincia de Huelva permite realizar estudios, como el aquí presentado, que en nuestro caso conjuga diversos factores: un acercamiento a la platería mexicana, una profundización a la figura poco conocida del donante como benefactor de arte religioso, la descripción detallada de la platería donada, los rasgos de las entidades beneficiarias y una visión del estado actual de estos objetos artísticos.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
33

ziolkowska, donata. "donata." Testowy IndexCopernicus 2, no. 1 (January 1, 2011): 3–5. http://dx.doi.org/10.5604/918515.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
34

Karakuş, Nadir. "Haçlı Seferlerinde Papalık ve Avrupa’da Müslümanlara Karşı Yapılan Ambargo Çağrıları." Journal of The Near East University Faculty of Theology 9, no. 1 (June 15, 2023): 69–83. http://dx.doi.org/10.32955/neu.ilaf.2023.9.1.05.

Full text
Abstract:
Tarihin eski dönemlerinden beri silah ambargoları, değişik veçhelerle kendisini göstermiştir. Hz. Ömer döneminde stratejik öneme sahip at, silâh gibi askerî levazımın ve köleleştirilen savaş esirlerinin düşman ülkelerine ihracı yasaklanmış, Sâsânîler ve Bizans’a karşı daha etkin mücadele edilmesi esas alınmıştır. Bunun yanında Bizans’ın bulduğu Greguvar/Grejuva ateşi, önemli bir silah olarak yüzyıllar boyu imparatorluğun en önemli savunma ve saldırı gücü olmuş, düşmanlarına karşı caydırıcı bir unsur haline gelmiştir. Bu önemli silahın bırakınız satışını yapmak, bileşimleri dahi ilâhî bir sır gibi saklanmıştır. Haçlı seferleri esnasında ise silah ambargoları daha farklı cephesi ile kendisini göstermiştir. Papalar, 1144’te Urfa’nın İmâdeddin Zengî tarafından, 1187’de Kudüs’ün Selahaddin tarafından Franklardan alınması ile silah ambargosu çağrılarında bulunmaya başlamışlardır. Bu çağrılar, Müslümanların kazandıkları yeni başarı ve zaferlerle devam etmiş, papaların Mısır ile ticareti yasaklamasına ve silah satışına ambargo uygulamasına neden olmuştur. Papalığı böyle bir çağrı yapmaya sevk etmede Doğu’daki Haçlılar yanında şövalye tarikatlarının temsilcileri de rol oynamıştır. Selahaddin karşısında çaresiz kalan Hospitalier şövalye tarikatı büyük üstadı Roger de Les Moulins’i (1177-1187) bu süreçte hatırlayabiliriz. 1179’da Papa III. Aleksander ile görüşen büyük üstat, Selahaddin ile mücadele edebilmek için daha etkin kararlar alınmasını istirham etmiş, Müslümanlara silah ambargosu uygulanmasını istemiştir. Müslümanların büyük ihtiyaç duydukları demir, kereste ve zift gibi genellikle Batı’dan temin edilen silah hammaddelerinin satışı yasaklanmış, buna uymayanlar aforozla tehdit edilmişlerdir. Daha sonraki süreçte ise yasaklamalar ve ambargolar, yaşanılan felâketler yanında papalığın kendisine güç elde etme arayışları sebebiyle de gerçekleşmiştir. Özellikle dördüncü Haçlı seferi ve sonrasında Hıristiyanlara karşı gerçekleştirdiği Haçlı seferleri ile itibarı zedelenen papalar, Suriye ve Mısır üzerine düzenleyecekleri yeni Haçlı seferi çağrıları ile nefes almaya çalışmışlardır. Bu esnada papalık ile yıldızı bir türlü barışmayan Alman imparatorları da sürece dâhil olmuşlar, silah ambargolarına malzeme haline gelmişlerdir. Papalık yanında 1291’den sonra Doğu’daki kazanımlarını kaybeden şövalye tarikatı büyük üstatları da Mısır’a uygulanacak iktisadî ve silah ambargoları ile ilgilenmişler, bu süreçten kârlı çıkmayı hedeflemişlerdir. Oysa asıl gayelerinin çıkar ilişkileri olduğu görülmüş, Fransa Kralı’ndan yüklü miktardaki alacaklarını talep eden Tapınak şövalyeleri, işkencelerle yok edilerek ortadan kaldırılmıştır. Ambargo çağrılarının temel muhatabı ise Ceneviz, Venedik ve Pisa gibi İtalyan tüccar devletleridir. Papalığın yaptırım ve aforoz tehditlerine karşı, bu çağrılara yeterince kulak vermeyen İtalyanlar, ambargo çağrısına uymayarak kutsaldan ziyade paranın peşinde olduklarını göstermişlerdir. Seferlerin kutsaldan ziyade güç ve kazanımlar olduğunu ortaya koyan Venedikli Marino Sanudo gibi tâcirler ise kendi milletinin haklarının savunuculuğunu yapıp bu gayelerini silah ambargoları ve Müslümanlara yaptırımlar adı altında perdelemeye çalışmışlardır. Marino Sanodo, 1300-1321 yılları arasında kaleme aldığı Secreta Fidelium Crucis (Conditiones Terrae Sanctae) adlı eserinde, Mısır’a ekonomik ambargo uygulanmak suretiyle Doğu’nun zayıflatılabileceğini iddia etmiştir. O, kaleme aldığı bu eserinde ayrıca Kutsal Toprakları yeniden keşfetmeye çalışmış, yeni bir Haçlı ruhunun doğmasına olağanüstü çaba sarf ederek bu hususta güçlü bir donanma hazırlanmasını istemiştir. Bu hazırlanacak donanmanın gerçek meyvelerini Venediklilerin toplayacak olması ve kendi milleti olan Venedik’in yeni ticarî kazanımları ise Sanudo’nun gerçek niyetini ortaya koymuştur. Bu süreç de Haçlıların ve Papalığın ambargo çağrılarında kutsaldan ziyade çıkar ilişkilerinin ve iktisadî kazanımların yattığını göstermiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
35

Salloway, Stephen, Elly Lee, Michelle Papka, Andrew Pain, Ena Oru, Margaret B. Ferguson, Hong Wang, et al. "TRAILBLAZER-ALZ 4: Topline Study Results Directly Comparing Donanemab to Aducanumab on Amyloid Lowering in Early, Symptomatic Alzheimer's Disease." BJPsych Open 9, S1 (July 2023): S67. http://dx.doi.org/10.1192/bjo.2023.227.

Full text
Abstract:
AimsTo evaluate the potential superiority of donanemab vs. aducanumab on the percentage of participants with amyloid plaque clearance (≤24.1 Centiloids [CL]) at 6 months in patients with early symptomatic Alzheimer's disease (AD) in phase 3 TRAILBLAZER-ALZ-4 study. The amyloid cascade in AD involves the production and deposition of amyloid beta (Aβ) as an early and necessary event in the pathogenesis of AD.MethodsParticipants (n = 148) were randomized 1:1 to receive donanemab (700 mg IV Q4W [first 3 doses], then 1400 mg IV Q4W [subsequent doses]) or aducanumab (per USPI: 1 mg/kg IV Q4W [first 2 doses], 3 mg/kg IV Q4W [next 2 doses], 6 mg/kg IV Q4W [next 2 doses] and 10 mg/kg IV Q4W [subsequent doses]).ResultsBaseline demographics and characteristics were well-balanced across treatment arms (donanemab [N = 71], aducanumab [N = 69]). Twenty-seven donanemab-treated and 28 aducanumab-treated participants defined as having intermediate tau.Upon assessment of florbetapir F18 PET scans (6 months), 37.9% donanemab-treated vs. 1.6% aducanumab-treated participants achieved amyloid clearance (p < 0.001). In the intermediate tau subpopulation, 38.5% donanemab-treated vs. 3.8% aducanumab-treated participants achieved amyloid clearance (p = 0.008).Percent change in brain amyloid levels were −65.2%±3.9% (baseline: 98.29 ± 27.83 CL) and −17.0%±4.0% (baseline: 102.40 ± 35.49 CL) in donanemab and aducanumab arms, respectively (p < 0.001). In the intermediate tau subpopulation, percent change in brain amyloid levels were −63.9%±7.4% (baseline: 104.97 ± 25.68 CL) and −25.4%±7.8% (baseline: 102.23 ± 28.13 CL) in donanemab and aducanumab arms, respectively (p ≤ 0.001).62.0% of donanemab-treated and 66.7% of aducanumab-treated participants reported an adverse event (AE), there were no serious AEs due to ARIA in donanemab arm and 1.4% serious AEs (one event) due to ARIA were reported in aducanumab arm.ConclusionThis study provides the first active comparator data on amyloid plaque clearance in patients with early symptomatic AD. Significantly higher number of participants reached amyloid clearance and amyloid plaque reductions with donanemab vs. aducanumab at 6 months.Previously presented at the Clinical Trials on Alzheimer's Disease - 15th Conference, 2022.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
36

LEITAO ÁLVAREZ-SALAMANCA, FRANCISCA. "EL "ANIMUS DONANDI"." Revista de derecho (Coquimbo) 22, no. 2 (2015): 221–42. http://dx.doi.org/10.4067/s0718-97532015000200008.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
37

Aldabó Pallás, T. "Donante vivo: legislación." Cuadernos de Medicina Forense 21, no. 1-2 (June 2015): 24–33. http://dx.doi.org/10.4321/s1135-76062015000100004.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
38

ziolkowska, donata. "donata test." Testowy IndexCopernicus 2011, no. 84 (January 1, 2011): 3–5. http://dx.doi.org/10.5604/934969.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
39

Askevold, Ingolf S. "Classification of Tertiary fossil Donaciinae of North America and their implications about evolution of Donaciinae (Coleoptera: Chrysomelidae)." Canadian Journal of Zoology 68, no. 10 (October 1, 1990): 2135–45. http://dx.doi.org/10.1139/z90-297.

Full text
Abstract:
Specimens of Donacia primaeva Wickham from the Oligocene Florissant shales of Colorado are indistinguishable from male specimens of the extant species Plateumaris nitida (Germar), and are assigned to the P. nitida group. A fossil from the Late Paleocene Paskapoo Formation of Alberta (Donacia wightoni n.sp.) is the oldest fossil of Donaciinae, assigned to Donacia (Donacia), an ecologically and structurally highly derived subgenus. Both species are assigned to small groups of extant species which are not the most primitive Donaciinae. They are similar to extant taxa, which suggests they have maintained considerable structural stasis over a long period of time.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
40

Askevold, Ingolf S. "THE IDENTITY OF DONACIA CUPREA KIRBY, 1837, AND DONACIA QUADRICOLLIS SAY, 1827, WITH A TAXONOMIC REVISION OF MEMBERS OF THE DONACIA SUBTILIS KUNZE-GROUP (COLEOPTERA: CHRYSOMELIDAE: DONACIINAE)." Canadian Entomologist 119, no. 7-8 (August 1987): 629–45. http://dx.doi.org/10.4039/ent119629-7.

Full text
Abstract:
AbstractThe Donacia subtilis species-group, comprising D. subtilis Kunze, D. fulgens LeConte, D. confluenta Say, and D. tuberculifrons Schaeffer, is newly defined. A key to species, and genitalic figures of males for the species are given. Types are designated for all names where necessary. Donacia cuprea Kirby, 1837 (lectotype female, BMNH, designated herein), the oldest name available for D. quadricollis, auctorum, is revalidated. Donacia quadricollis Say, 1827 (neotype male, MCZ, designated herein) is newly placed as junior subjective synonym of D. subtilis Kunze, 1818. Donacia confluenta Say, 1827 (neotype male, MCZ, designated herein) is removed from synonymy of D. subtilis Kunze on the basis of differences in male genitalic structure. Donacia magistrigata Mead, 1938, is transferred from junior subjective synonymy of D. fulgens LeConte, 1851 (lectotype male, MCZ, designated herein) to junior subjective synonymy of D. subtilis Kunze, on the basis of similarity of male genitalic structure. The collection of Ahrens is lost, therefore a neotype for D. aenea Ahrens, 1810, not Hoppe, 1795, is designated (CNC, male). Donacia aerea Lacordaire, 1845 (lectotype, male, BMNH, designated herein) remains as junior subjective synonym of D. subtilis Kunze.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
41

Şişik, Fatih, and Eser Sert. "Support Vector Machine working on FPGA and the segmentation method of brain MR screening." International Journal of Innovative Research in Education 4, no. 3 (October 17, 2017): 120. http://dx.doi.org/10.18844/ijire.v4i3.2549.

Full text
Abstract:
Alan Programlanabilir Kapı Dizileri (Field Programmable Gate Array-FPGA) programlanabilir sayısal bloklar ve bağlantılarını içeren cihazlar olup çok esnek ve hızlı çalışabilme özelliklerine sahiptir. Programlanabilen bu sayısal kapılar sayesinde karmaşık tasarımlar kolay bir şekilde geliştirilebilmektedir. FPGA’lar küçük boyutlarda olup bilgisayardan bağımsız mobil olarak ve bilgisayarlardan daha yüksek hızlarda çalışabilmektedirler. Veri madenciliğinin görevlerinden biri olan sınıflandırma probleminin çözümü için geliştirilmiş önemli makine öğrenimi algoritmalarından biri Destek Vektör Makineleri’ dir. Literatürde Destek Vektör Makineleri’ nin diğer birçok tekniğe göre daha başarılı sonuçlar verdiği kanıtlanmıştır. Tümör analizi, yüz tanıma, robotik göz oluşturma gibi konular, araştırmacıların görüntü işleme alanında yoğun olarak üzerinde çalıştıkları güncel, önemli ve zor problemlerden bazılarıdır. Bilgisayarda yapılan tümör analizinde, grafik ve resimlerin işlenmesinde yavaş işlem yapma ve aynı zamanda mobil olmama sorunlarından, FPGA donanımı ile görüntü işlemede bu sorunların üstesinden gelinmektedir. Bu çalışmada FPGA donanımında çalışan destek vektör makinası kullanılarak daha gerçekçi tümör analizi yapılarak tümörlü bölgelerin bulunması ve gerekli analiz sonuçlarının gösterilmesi amaçlanmaktadır. Böylece sağlık alanında da kullanılabilecek yararlı bir donanımın tasarımı gerçekleştirilecektir. Dolayısıyla gömülü sistemlerle anlatılan bu işlem süreçlerini gerçekleştiren çalışma sayısı çok az olduğundan çalışma özgün değer taşımaktadır. Buna ek olarak, FPGA’ ya özgü donanım tanımlama dillerinden biri olan Çok Yüksek Hızlı Tümleşik Devre Tanımlama Dili (Very High Speed Integrated Circuit Hardware Description Language- VHDL) kullanılacaktır. Bölütleme sonucunun değerlendirilmesi için Uniformity Measure (UM) kullanılmıştır. UM değerlendirme sonucunun başarılı olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Alan Programlanabilir Kapı Dizileri, FPGA, çok yüksek hızlı tümleşik devre tanımlama dili, vhdl, segmentasyon, destek vektör makinesi
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
42

DEPE, Enes. "1784 BAHRİYE DÜZENLEMESİ VE OSMANLI DONANMASINDA ERKEN NİZÂM-I CEDİD." Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, February 1, 2024. http://dx.doi.org/10.33692/avrasyad.1414063.

Full text
Abstract:
1770 yılında Çeşme’de ağır kayıplara uğrayan Osmanlı donanması, takip eden yıllarda ciddi bir güvenlik sorunu ile karşı karşıya kalmıştır. 1770’li yıllar boyunca bu kayıpların telafisine çalışılırken, 1780’li yıllarda donanma ile ilgili girişimler farklı bir boyuta ulaşmıştır. Amerikan Bağımsızlık Savaşı ile Batı dünyası hızlı bir silahlanma yarışına girerken, Akdeniz’de de suların ısınmaya başlaması Osmanlı yetkililerini ilave tedbirler almaya yöneltmiştir. 1783 yılında Kırım’ın Rusya tarafından ilhakı ile güvenlik zafiyeti büyüyen Osmanlılar için, sefere hazır deniz gücünün arttırılması ve hızla gerekli yerlere intikali yönünde bazı çalışmaların yapılması gerekmiştir. Halil Hamid Paşa’nın sadrazamlığı dönemine denk gelen 1783-1785 yılları arasında gerçekleştirilen savaş hazırlıkları kapsamında, donanmada da bazı tedbirlerin alınması gündeme gelmiştir. Rusya’nın artan deniz gücü ve Osmanlılara yönelik tehdidi, 1784 yılında yürürlüğe giren bir düzenlemeyle önlenmeye çalışılmıştır. Bahriye için erken nizâm-ı cedid olarak adlandırılabilecek bu düzenlemenin temeli, sistematik olarak daha fazla gemiyi sefere hazır halde tutabilmeye dayanmaktadır. Önceki yıllara kıyasla daha masraflı bir donanma anlamına gelen bu teşebbüs, 1785 yılından itibaren uygulamaya konulmuştur. 1787’de başlayan Rus Harbi’nden önce donanmanın sefer kapasitesinin arttırılmasına yönelik tedbirler, savaş yıllarında ve sonrasında donanmaya yapılan yatırımların desteklenmesinin de önünü açmıştır. Bu araştırma, 1790’lı yıllarda da geliştirilerek devam edecek olan donanmadaki nizâm-ı cedid teşebbüslerinden, 1784 yılında yapılan düzenlemenin detaylarına odaklanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
43

DÜDÜKCÜ, Yalçın, and Murat UTKUCU. "Donanma Unsurlarının Afetlere Müdahalede Kullanımı." Afet ve Risk Dergisi, February 2, 2023. http://dx.doi.org/10.35341/afet.1089895.

Full text
Abstract:
Donanmalar tarihi misyonları gereği bir ülkenin güvenliğini sağlamak, çıkarlarını korumak ve politikalarının uygulanmasına yardımcı olmak için hazır tutulan birliklerdir. Savunma misyonuna ek olarak, donanmalar son 50 yıldır kritik afet dönemlerinde artan sayıda insani yardım misyonu üstlenmişlerdir. Bu çalışmanın amacı, herhangi bir felaket durumunda donanmaların rolünü değerlendirmektir. Bu bağlamda, seçilmiş ülkelerin donanmaları ve özellikle Türk Donanması irdelenmiştir. Daha sonra, afet dönemlerinde donanmaların kullanımına ilişkin örnekler, savaş gemilerinin genel özellikleri ve afete müdahale ve insani yardım operasyonlarında tercih edilen donanma gemileri incelenmiştir. İnsani yardımda uçan unsurların donanmaya yaptığı katkılar da incelenmiştir. Donanmaların afetler sonrası faaliyetlerinin özellikle müdahale/arama-kurtarma dönemi ile ilişkili olduğu görülmüştür. Son olarak, Türk Deniz Kuvvetleri'nin dünyadaki bu misyon değişikliğine hangi düzeyde adapte olduğu sorgulanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
44

Lu, Vi An. "QİNG HANEDANLIĞI DÖNEMİNDE ÇİN DONANMA GEMİLERİNİN İNŞASINDA KERESTE KULLANIMI." Tarih İncelemeleri Dergisi, July 23, 2024. http://dx.doi.org/10.18513/egetid.1419486.

Full text
Abstract:
Çevre tarihi bakış açısından, bu makale Qing döneminde donanma gemileri inşasında orman kaynağı olarak kerestelerin önemi ve etkisini tetkik etmeyi amaçlamaktadır. Qing Hanedanı, Çin tarihinde en son imparatorluk olarak bilinmektedir. Qing Hanedanı’nın ‘ejderha donanması’, Sekiz Sancak ve Yeşil Standart olmak üzere iki birliği teşkil etmiştir. Qing donanmasında inşa edilen en tipik gemi çeşitleri arasında Fujian yelkenli gemisi (fú chuán), heyet gemisi (fēng zhōu), iki direkli gemi (jū chuán) ve ‘Tóng’ān suō chuán’ bulunmaktaydı. Bir ana malzeme olarak bilinen keresteler, Qing döneminde donanma gemileri inşasında çok önemli rol oynamıştır. Ormanlardan ve dağlık kesimlerden tedarik edilen keresteler, Qing Hanedanı’nın denizciliği ve ormancılığı arasındaki ilişkileri bağlamıştır. Donanma gemileri inşasında en çok kafur ağacı, Çin çamı, Çin göknarı ve demir ağacı gibi keresteler kullanılmıştır. Ayrıca, donanma gemileri inşasında kerestelerin tedariki ve kullanımı da Qing Hanedanı tarafından düzenli bir şekilde yönetilmiştir. Qing döneminde Çin’de gemi inşası için kereste yetersizliğine yol açan ormansızlaşma sorunu da yaşanmıştır. Dolayısıyla, kereste yetersizliği sıkıntısını çözmek ve ağaçlandırma yapmak için birçok önlem önerilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
45

Kostak, Ercan. "CUMHURİYET DÖNEMİNDE TÜRK DENİZ KUVVETLERİ’NE BAKIŞ (1923-1960)." Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, April 3, 2024. http://dx.doi.org/10.18244/cttad.1432351.

Full text
Abstract:
Türk Deniz Kuvvetleri’nin Cumhuriyet döneminde: Bahriye Dairesi, Bahriye Vekâleti, Müsteşarlık ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığı olmak üzere dört evre hâlinde incelenmesi mümkündür. 1921 yılının başından itibaren Deniz Kuvvetleri’ne komuta eden Bahriye Dairesi, harekât ve idarî işlerin tamamının sorumluğunu üstlenmiştir. Donanma, Cumhuriyet’in ilanı ile TBMM Hükûmeti’nin emrine sokularak Cumhuriyet Donanması olarak adlandırılmıştır. Mustafa Kemal Paşa, bu dönemde kuvvetli bir donanma tesis etmeyi amaç edinmiştir. Bu hedef doğrultusunda, 1924 yılının sonunda donanma ile kara tesisleri Bahriye Vekâleti’nin komutası altında yer almıştır. 1925 yılında yurt dışından ilk defa savaş gemisi sipariş edilmiştir. 1928 yılında Bahriye Vekâleti’nin yerini Deniz Müsteşarlığı almıştır. 1933-1938 yılları arası periyotta Cumhuriyet Donanması’nın Balkanlar ya da Orta Doğu’da yer alan donanmaların herhangi ikisinin toplamından daha üstün olması amaçlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı’nı takiben ABD-Türkiye ilişkilerinde yaşanan yakınlaşma neticesinde alınan askerî yardımlar sayesinde Türk Deniz Kuvvetleri güçlenmiştir. 1949 yılında ise Deniz Kuvvetleri Komutanlığı dönemine geçiş yapılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
46

ÖZEL, Mesut. "TÜRKİYE’DE DONANMA CEMİYETLERİ: TARİHSEL SÜREÇTE GELİŞİM VE BAĞIŞ KAMPANYALARI." Akademik Tarih ve Araştırmalar Dergisi, November 7, 2022. http://dx.doi.org/10.56448/ataddergi.1181349.

Full text
Abstract:
Geçmişte denizlerdeki güç mücadelesi deniz kuvvetlerinin önemini artırmıştır. Bu mücadelede güçlü bir donanma uluslar için önemli bir itibar kaynağı olmuştur. Devletler donanma kurmak için kendi kaynaklarının yanında toplumsal kampanyalarla mali külfeti paylaşma yoluna gitmiştir. Bu bağlamda hem halk nezdinde denizcilik bilincini geliştirmek hem de kampanyaları yönlendirmek için Donanma cemiyetleri bir sivil toplum kuruluşu olarak hayat bulmuştur. Osmanlı Devleti’nde de donanmasızlık nedeniyle yaşanan toprak ve itibar kayıplarının yarattığı güdüyle 1909’da Donanma Cemiyeti kurulmuştur. Ardılı Türkiye Cumhuriyeti’nde akim kalan girişimlerin ardından 1965’te Donanma Cemiyeti Kıbrıs Krizinin sonrasında kurulmuş; donanmanın güçlendirilmesine önemli katkıda bulunmuştur. 1972’de Vakfa dönüşen oluşum, müşterek bir çatı altına girdiği 1987’ye kadar çeşitli kampanyalar yürütmüş, en önemlisi denizcilik bilincinin gelişmesine önemli katkıda bulunmuş, milli savunma sanayinin kurulmasını tetiklemiştir. Bu makalede, Donanma Cemiyetini tekrar ihya etme çabaları yanında, kurulduktan sonra yürüttüğü faaliyetler kendi yayını olan Derya dergisi, dönemin tanıklarının anıları ile diğer açık kaynaklar kullanılarak mercek altına alınmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
47

DEPE, Enes. "1770-1790 Yılları Arasında Osmanlı Yelkenli Donanması ve Avrupa'daki Konumu." Vakanüvis - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, February 7, 2024. http://dx.doi.org/10.24186/vakanuvis.1416588.

Full text
Abstract:
Osmanlı donanması, 15. yüzyılın ikinci yarısından itibaren Akdeniz’in ve Avrupa’nın önde gelen donanmalarından biri olmuş ve 20. yüzyıla kadar bu durum devam etmiştir. Ancak Osmanlı donanmasının sayısal büyüklüğü hakkında sınırlı sayıda araştırma yapıldığından, bu donanmayı diğerleri ile doğru bir zeminde kıyaslamak çoğu dönem için mümkün olmamıştır. Bu araştırmada, 1770-1790 yılları arasında Osmanlı donanmasının envanterine giren tüm yelkenli savaş gemilerinin tespiti üzerinden bir mukayese denemesine girişilmiştir. Beş yıllık periyotlar halinde Osmanlı donanmasının yıllara göre mevcudu ve gemi edinme potansiyeli açığa çıkarılmıştır. Detaylı şekilde bilinen Osmanlı gemileri, Avrupa donanmalarının yelkenli gemileri ile mukayese edilmiştir. Cezayirli Gazi Hasan Paşa’nın kaptanıderyalık dönemi olan 1770-1790 yılları arası, aynı zamanda Osmanlı donanmasının bir değişim ve dönüşüm geçirdiği periyot olmuştur. Bu değişim ve dönüşüm donanma envanterine yansıdığı gibi, Osmanlı donanmasının kompozisyonu Avrupa donanmaları ile kıyaslanmıştır. Daha önce denenmemiş olan bu yöntem sayesinde, Osmanlı donanmasının Avrupa donanmaları arasındaki itibari konumunu tespit etmek de mümkün olabilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
48

ZAMACI, Ayşe. "Donanma Cemiyeti Edirne Şubesi ve Faaliyetleri (1909-1912)." Ankara Anadolu ve Rumeli Araştırmaları Dergisi, June 7, 2023. http://dx.doi.org/10.53838/ankarad.1294174.

Full text
Abstract:
Donanma Cemiyeti 19 Temmuz 1909 tarihinde İstanbul’da kurulan ve Osmanlı donanmasını güçlendirmeyi amaçlayan bir cemiyettir. Çalışmamızın konusunu, Donanma Cemiyeti’nin Edirne vilayetinde açılan merkez ve tali şubelerinin 1909-1912 yılları arasındaki faaliyetleri oluşturmaktadır. Bu tarih aralığı, Donanma Cemiyeti Edirne Şubesi’nin açılışından Balkan Savaşları’na kadar olan süreci içermektedir. Süreç içerisinde, Edirne’deki farklı toplumsal kesimler, uyguladıkları çeşitli metotlarla cemiyete ayni ve nakdi bağış toplamaya gayret etmişlerdir. Çalışmamıza dair veriler, kısmen arşiv belgelerinden, ağırlıklı olarak dönemin yerel ve ulusal basınından ve mevcut literatürden elde edilmiştir. Sonuç olarak söz konusu faaliyet yılları arasında şubenin, Donanma Cemiyeti yararına hem Osmanlı donanmasını güçlendirmeye yönelik hem de Osmanlı hava kuvvetlerinin oluşumuna yönelik ciddi katkılarda bulunduğu ortaya çıkmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
49

ATABEY, Figen. "Cumhuriyet Donanması’nın Oluşum ve Gelişim Süreci (1923-1938)." Selçuk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, April 20, 2023, 285–308. http://dx.doi.org/10.21563/sutad.1378283.

Full text
Abstract:
Osmanlı Devleti’nden Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ne devrolunan donanmanın neredeyse tamamı arızalı ve bakımsızdı. Donanmanın yapılandırılması için büyük gayretlere ihtiyaç vardı. Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, Eylül 1924’te Hamidiye kruvazörü ile gerçekleştirdiği Karadeniz gezisinde Cumhuriyet Donanması’nın inşası için harekete geçileceğinin sinyalini verdi. Donanmayı güçlendirmeyi milli bir mesele olarak gören Atatürk’ün direktifleri doğrultusunda Bahriye Vekâleti’nin kurulması, Yavuz gemisinin onarımı, modern gemilerin donanma envanterine katılması, Gölcük’te bir deniz üssü inşası gibi atılımlar kademeli bir şekilde gerçekleştirildi. 20 Temmuz 1936’da Montreux Boğazlar Sözleşmesi’nin imzalanması ve Boğazların tekrar kayıtsız şartsız Türk hâkimiyetine girmesi Cumhuriyet Donanması’nın güçlenme sürecine büyük bir ivme kazandırdı. Cumhuriyet Donanması 1936 yılında gerçekleştirdiği Malta ve Yunanistan liman ziyaretleri ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kısa sürede oluşturduğu deniz gücünü gururla tüm dünyaya gösterme fırsatını yakaladı. Çalışmanın amacı Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte Türk askerî deniz gücünün yoktan var edilmesine giden on beş yıllık süreci incelemektir. Çalışmada bahse konu süreç, arşiv belgelerinin yansıra konuya ilişkin başvuru kaynaklarından ve dönemin gazete haberlerinden istifade edilerek, değerlendirildi.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
50

MERCAN, Evren. "Osmanlı Donanması’ndaki Yerli İmkânlarla Bir Muharebe Gemisi İnşa Deneyimi: Abdülkadir." Güvenlik Stratejileri Dergisi, July 4, 2022. http://dx.doi.org/10.17752/guvenlikstrtj.1124219.

Full text
Abstract:
Osmanlı Yunan Harbi’nin acı deneyimi 93 Harbi sonrası kıyı savunma odaklı Osmanlı Donanması’nın operasyonel yetersizliğini gün yüzüne çıkarmıştı. Bu yetersizliğin karşısında Osmanlı devlet ricali iddialı bir donanma programını hayata geçirerek bununla başa çıkmaya çalıştı. Donanma programının içeriğinde yurtdışından temin edilecek muharebe gemisi, kruvazör ve muhrip dışında devletin kendi imkân ve kaynaklarıyla Tersane-i Amire bünyesinde inşa edeceği bir muharebe gemisi projesi de bulunmaktaydı. Daha sonra Abdülkadir ismi verilecek 8,100 tonluk 103 metre boyundaki bu devasa platform, Osmanlı donanma envanterindeki en güçlü harp gemisi olması hasebiyle iddialı bir projeye karşılık gelmekteydi. Uzun bir sürenin ardından tersane bünyesinde inşasına girişilen ilk büyük evsaftaki muharebe gemisi olan Abdülkadir, uzun süren inşa dönemi teknik ve maddi yetersizliklerin yanında, idari karmaşa ve plansızlık yüzünden tamamlanamamış; yıllarca gövde iskeletiyle kızakta atıl kalmıştı. Nihayetinde 1906’da inşası durdurulmak zorunda kalınmış, 1909’da gemi hurdaya ayrılmıştı. İnşası tamamlanabilseydi Osmanlı Donanması’nın caydırıcılığına belirgin katkı sağlayacak olan Abdülkadir’in bir fiyasko ile sonuçlanan inşa süreci dönemin siyasi, askeri ve iktisadî durumunun da tecessümü gibidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography