Academic literature on the topic 'Ekonomik faaliyetler'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the lists of relevant articles, books, theses, conference reports, and other scholarly sources on the topic 'Ekonomik faaliyetler.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Journal articles on the topic "Ekonomik faaliyetler"

1

Güneş, Duygu, and Kezban Şimşek. "ŞEKER PANCARI ÜRETİM MALİYETLERİNİN TEKDÜZEN HESAP PLANI VE TÜRKİYE MUHASEBE STANDARTLARI TMS 41 KAPSAMINDA MUHASEBELEŞTİRİLMESİ: BİR İŞLETME ÖRNEĞİ." Muhasebe Bilim Dünyası Dergisi 27, no. 1 (2025): 27–56. https://doi.org/10.31460/mbdd.1472208.

Full text
Abstract:
İnsanların temel besin ihtiyaçlarının tarım ürünlerinden sağlanması tarımsal faaliyetleri küresel anlamda önemli hale getirmektedir. Tarımsal faaliyetler ülkemizin ekonomik ve sosyal açıdan kalkınmasında da büyük rol oynamaktadır. Tarımsal faaliyetlerin küresel ve yerel anlamdaki önemi tarım işletmelerinin sürekliliğini gerekli kılarken, tarımsal faaliyetlere ilişkin düzenlemeleri ve muhasebeleştirme ve raporlama süreçlerini de öne çıkarmaktadır. Bu çalışmanın amacı, şeker pancarı üretimindeki maliyet unsurlarını ortaya koymak ve bu maliyet unsurlarının “Türkiye Muhasebe Standartları (TMS) 41” ve “Tekdüzen Hesap Planı (THP)” kapsamında muhasebeleştirilmesini karşılaştırmalı olarak incelemektir. Çalışmada örnek olay yöntemi kullanılmış, Kastamonu’da faaliyet gösteren şeker pancarı üreticilerinden elde edilen gerçek maliyet unsurları bir işletme varsayımı altında muhasebeleştirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

ÖZDEMİR, Alperen, and İlker YİĞİT. "Tarihi Ekonomik Coğrafya: XIX. Yüzyıl Üsküdar Kazası Kırsalında Mesleki İhtisaslaşma Örüntüleri." Erdem, no. 88 (June 1, 2025): 127–61. https://doi.org/10.32704/erdem.2025.88.127.

Full text
Abstract:
Bu çalışma ekonomik faaliyetlerin ve süreçlerin hangi yerlerde nasıl gelişim gösterdiğini aynı zamanda bu gelişimin nüfus merkezlerini nasıl dönüştürdüğünü detaylı bir şekilde inceleyen tarihi ekonomik coğrafya perspektifiyle, XIX. yüzyılın ilk yarısında Üsküdar kazasına bağlı Kanlıca ve İncir köylerindeki mesleki ihtisaslaşma örüntülerini, nüfus defteri verileri üzerinden ele alıyor. Ülkemizde tarihi ekonomik coğrafya alanında yapılan çalışmaların sınırlı olması, bu araştırmanın önemini artırmaktadır. İki köy arasındaki sektörel olarak meslek dağılımının farklılığı, mekânın mesleki ihtisaslaşma örüntüleri üzerindeki etkisinin sorgulanmasına yol açmış ve çalışmanın temel sorusu olarak “Mekânın mesleki ihtisaslaşma örüntüleri üzerindeki etkisi nedir?” şeklinde belirlenmiştir. Araştırma kapsamında, 181 numaralı nüfus defteri kullanılarak köylerdeki meslek grupları ve sektörel dağılımları analiz edilmiştir. Kanlıca ve İncir köylerinin seçilmesinde, iki köyün coğrafi yakınlığına rağmen mesleki ve ekonomik açıdan farklı örüntüler sergilemeleri etkili olmuştur. Kanlıca köyünün Üsküdar kaza merkezine ve Suriçi’ne (İstanbul’a), dolayısıyla ticari ve ekonomik faaliyetlere daha yakın konumu, ona avantaj sağlarken; İncir köyü, daha izole konumu sebebiyle birincil ekonomik faaliyetlere (tarım) odaklanmıştır. Kanlıca köyünde, denizle ilişkili meslekler (kayıkçılık, kireç kayıkçılığı, kalafatçılık, vb.) baskın hale gelmiştir. Bu meslekler, köyün ekonomik yapısının çeşitlenmesine ve ticari ilişkilerinin güçlenmesine katkı sağlamıştır. Nüfusun %67’si üçüncül sektörde (hizmet sektörü) çalışmaktadır. Kanlıca’nın ulaşım ağı içerisinde, özellikle denizyolu ulaşımında etkin bir noktada olması, ekonomik faaliyetlerin yoğunlaşmasını sağlamıştır. Bu sayede, Kanlıca yoğurdunun ün kazanarak Suriçi’ne kadar götürülmesi mümkün olmuştur. İncir köyünde ise, tarımsal faaliyetler (rençberlik, bağcılık) ön plana çıkmış ve nüfusun %73’ü birincil sektörde faaliyet göstermektedir. Köyün görece izole konumu ve Avrupa yakasına olan uzaklığı, ekonomik çeşitliliğin sınırlı kalmasına yol açmıştır. İncir köyü, geleneksel ekonomik yapısını koruyarak tarıma dayalı bir yaşam sürdürmüştür. Bu durum, köyün ekonomik faaliyetlerinin daha geleneksel bir yapıda şekillenmesine neden olmuştur. Sanayi öncesi toplumlarda ve bir tarım imparatorluğu olan Osmanlı ülkesinde köyler, birincil ekonomik faaliyet kollarının ön plana çıktığı alanları tanımlar. İncir köyü genel kanıya uygun olarak birincil sektörün baskın ekonomik faaliyeti oluşturduğu bir köy olarak ortaya çıkmıştır. Fakat Kanlıca’da birincil ekonomik sektörden ziyade üçüncül sektör daha baskındır. İki komşu köy olan Kanlıca ve İncir’deki ekonomik faaliyetlerin belirgin farklılığına bakıldığında Osmanlı ülkesinde, kırsal alanda dahi genel paradigmaya uymayan durumlar söz konusu olabilmektedir. Bu durum zamansal ve mekânsal manada sanayi öncesi köyü (sosyal ve ekonomik bağlamıyla) yeniden düşünmemiz gerektiğini göstermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

İmamoğlu, Hatice. "Finansal Gelişme ve Ticari Açıklığın Kayıt Dışı Ekonomi Üzerindeki Etkisi: Türkiye'den Ampirik Kanıtlar." Optimum Ekonomi ve Yönetim Bilimleri Dergisi 12, no. 1 (2025): 169–86. https://doi.org/10.17541/optimum.1546715.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, finansal sektörün gelişimi ile kayıtdışı ekonomik faaliyetler arasındaki ampirik ilişkiyi Türkiye örneği için araştırmayı hedeflemektedir. Bu çalışmada, 1960 ve 2015 yıllarını kapsayan zaman serisi analizi kullanılmıştır. Öncelikle, GLS Tabanlı Birim Kök Testleri kullanılarak serilerin durağanlıkları test edilmiş, daha sonra Maki’nin (2012) eşbütünleşme testi kullanılarak modelin uzun dönemli ilişkisinin olup olmadığı test edilmek suretiyle son aşamada tamamen değiştirilmiş sıradan en küçük kareler (FMOLS) tekniği kullanılarak hata düzeltme katsayısı, uzun, ve kısa dönem katsayıları hesaplanmıştır. Zaman serisi analizinden elde edilen sonuçlar, finansal sektörün büyümesinin kayıtdışı ekonomi üzerinde olumlu ve istatistiksel olarak anlamlı bir etkiye sahip olduğunu göstermektedir. Bu bulgu, finansal sistemin gelişiminin, kayıtdışı ekonomik faaliyetlerin genişlemesine katkıda bulunduğunu göstermektedir. Çalışmanın dikkat çeken bir diğer bulgu ise, ticaret açıklığının uzun vadede kayıtdışı ekonomi üzerindeki azaltıcı etkisi olduğudur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Olğaç, İrem. "İSTANBUL İLİNDE YER ALAN ORGANİZE SANAYİ BÖLGELERİNİN MEKÂNSAL ETKİLERİ." Uluslararası Anadolu Sosyal Bilimler Dergisi 9, no. 1 (2025): 19–36. https://doi.org/10.47525/ulasbid.1583892.

Full text
Abstract:
Ekonomik faaliyetler çerçevesinde yer alan sanayi faaliyetleri, sanayi inkılabıyla hız kazanmış ve günümüzde daha belirgin bir forma bürünerek etki alanını genişletmiştir. Konum, sermaye, hammadde, ulaşım, enerji, pazar, işgücü gibi birçok önemli unsuru kapsayan sanayi faaliyetlerinin bulunduğu bölgeye olan etkisi göz ardı edilemeyecek şekilde büyüktür. Bu etki zaman içerisinde arazi kullanımında, nüfusun gelişiminde, ekonominin hareketlenmesinde ve çevrede meydana gelen değişimlerde belirgin olarak hissedilmiştir. Özellikle Organize Sanayi Bölgeleri (OSB)’de değişimlerin daha etkin sonuçlar ortaya çıkardığı görülmüştür. Kuruluş amacı planlı kentleşme ve sanayi faaliyetlerini bir arada toplamak olan Organize Sanayi Bölgeleri’nin günümüzdeki hedefleri arasına bölgeler arasında gelişmişlik farklarının ortadan kaldırılması, istihdam olanaklarının arttırılması ve sürdürülebilir bir çevre oluşturmak gibi amaçlarda eklenmiştir. Türkiye’de kuruldukları ve faaliyete geçtikleri günden 2000 yılına kadar tüzel kişilikten yoksun olan OSB, 4562 sayılı “Organize Sanayi Bölgeleri Kanunu’nun devreye girmesi ve 15.04.2000 tarihli Resmî Gazete’de yayımlanmasıyla beraber tüzel kişilik kazanmıştır. İstanbul, Türkiye’nin nüfus bakımından en kalabalık ve sosyo-ekonomik faaliyetlerin en yoğun yaşandığı ilidir. Ayrıca sahip olduğu 8 Organize Sanayi Bölgesiyle sanayi faaliyetlerinin en yoğun olduğu ve en çok göç hareketine maruz kalan ildir. Bu çalışmayla OSB’lerinin yoğun olarak yer aldığı İstanbul ilinin 1990 yılından 2023 yılına kadar geçirmiş olduğu mekânsal değişimler tespit edilmiştir. Bu değişimlerin arazi kullanımında ve nüfusun gelişiminde etkisi üzerinde durulmuş ve bu doğrultuda öneriler sunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Alçin Şahintürk, Deniz. "Tarihteki İlk Ekonomik Faaliyetler ve İlk Devlet Hizmetleri." Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 23, no. 1 (2025): 359–77. https://doi.org/10.18026/cbayarsos.1613639.

Full text
Abstract:
Toplumsal yaşamın tam ortasında yer alan ekonomi ve devlet kurumunun ve aralarındaki ilişkinin iyi anlaşılması için öncelikle bunların tarihinin iyi bilinmesi gerekmektedir. Ekonomik faaliyetler düşünme yetisi ile ortaya çıktığından bu tarihleme için insanın ilk ortaya çıktığı zamana gidilmesi gerekmektedir. Bu amaçla çalışmada Mezopotamya, Mısır, Ege, Doğu Asya ve Güney Amerika’da ortaya çıkan ilk uygarlıklardaki tüketim, aile, ticaret, artı zaman, üretim, örgütlenme, teknolojik buluş, toplumsal roller, toplumsal sınıflar, bankacılık, kentleşme ve mülkiyet gibi temel sosyo-ekonomik olguların ve kamu hizmeti, vergileme, gelir dağılımı politikası ve yasama gibi devlet faaliyetlerinin ilk halleri incelenmiştir. Modern “iktisat” kavramı tanımının doğruladığı gibi tüm ekonomik olgular insanın ihtiyacı sonucu ortaya çıkmış, mülkiyetin korunması yolunda bir otoriteye olan ihtiyaç ise devlet kurumunu doğurmuştur. İlk uygarlıklarda ekonomiyi adeta sosyal, kültürel, siyasi ve dini yaşam şekillendirmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

SAĞ, Çağrınur, and Selahattin KAYMAKCI. "Yetişkinlerin Toplu Organizasyonlara İlişkin Bilişsel Yapılarının İncelenmesi: Bolu Örneği." Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi 22, no. 4 (2022): 1642–67. http://dx.doi.org/10.17240/aibuefd.2022.22.74506-1141129.

Full text
Abstract:
Toplu organizasyonlar, başlangıç tarihi kesin olarak bilinmeyen geleneksel faaliyetleri kapsayan, farklı bölgelerde yaşayan bireyleri ve kültürel özellikleri bir araya getirerek bütünleştiren, belirli dönem ve süreleri olan organizasyonlardır. Toplu organizasyonların geçmişteki ve günümüzdeki görünümünü ve değişimini gözlemlemek kültürel ve sosyal unsurların devamlılığı için önemlidir. Bu araştırmada yetişkinlerin toplu organizasyonlara ilişkin bilişsel yapılarının Kelime İlişkilendirme Testi (KİT) aracılığıyla incelenmesi amaçlanmıştır. Nicel araştırma desenlerinden tarama modelinin tercih edildiği araştırmaya Bolu ili ve ilçelerinde yaşamakta olan 61 yetişkin katılmıştır. Araştırma verilerinin toplanmasında Kelime İlişkilendirme Testi’nden yararlanılmış, elde edilen veriler kesme noktası tekniği ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda yetişkinlerin toplu organizasyonlar kapsamında belirlenen anahtar kavramlara ilişkin ürettikleri kelimelerin genellikle günlük yaşamla, ihtiyaçlarla, yöreye özgü ürün ve yiyeceklerle, eğlence ortamlarıyla ve yörede sürdürülen ekonomik faaliyetlerle ilgili olduğu tespit edilmiştir. Yetişkinlerin en az panayır anahtar kavramıyla ilgili kelime ilişkilendirmiş olmalarından hareketle panayır kültürünün devam ettirilmesine yönelik faaliyetler yapılabilir. Ayrıca toplu organizasyonlara daha fazla ağırlık verilmesi illerin hem kültürel hem de ekonomik anlamda gelişmesine katkı sağlayabilir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Emrullah, CEYLAN. "Sürdürülebilir Şehirleşme Bağlamında Gıda Güvencesi: Sakarya İli Örneği." Uluslararası Akademik Birikim Dergisi 7, no. 3 (2024): 438–65. https://doi.org/10.5281/zenodo.11402020.

Full text
Abstract:
<em>Bu &ccedil;alışmada Sakarya ili, gıda g&uuml;vencesi &uuml;zerinden değerlendirilerek bunun teminatı durumunda olan tarımsal faaliyetlerin analizi yapılmıştır. İlde mevcut tarım faaliyetleri ve yıllara g&ouml;re değişim durumu analiz edilerek sorunlar tespit edilmiş ve bazı &ccedil;&ouml;z&uuml;m &ouml;nerileri sunulmuştur.&nbsp; Bu bağlamda tespitler s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir şehirlerin &ouml;nemli parametrelerinden olan gıda g&uuml;vencesi &uuml;zerinden değerlendirilmiştir. &Ccedil;alışma alanı &ouml;nemli t&uuml;ketim merkezlerine yakın konumda yer alması, verimli toprak yapısı uygun iklim şartları ile &ouml;nemli bir tarım potansiyel taşımaktadır. Nitekim, il 16 tarımsal &uuml;r&uuml;nde T&uuml;rkiye genelinde ilk on sırada yer almaktadır. (Fındık, Ayva, Ispanak vd.) İl&rsquo;in kuruluşunda etkili olan tarımsal faaliyetler ekonomik &ccedil;eşitliliklere rağmen hala ilin &ouml;nemli dinamiklerindendir. Sanayileşme, Sakarya &Uuml;niversitesinin a&ccedil;ılması, &ouml;nemli ulaşım projeleri i&ccedil;erisinde yer alması vb. durumlar ilin yoğun bir şekilde g&ouml;&ccedil; almasına sebep olarak şehirsel yayılımı arttırmıştır. Kent yerleşmelerinin yayılmasıyla birlikte s&uuml;rekli artan n&uuml;fus tarımsal alanlar &uuml;zerindeki baskıyı arttırmaktadır. Bu durum tarımsal faaliyetler &uuml;zerinde olumsuz bazı etkiler g&ouml;stermiş fakat sekt&ouml;r &ouml;nemli bir ekonomik faaliyet kolu olarak ehemmiyetini korumaktadır. Sahada g&ouml;r&uuml;len s&uuml;rekli g&ouml;&ccedil; artışı, k&uuml;resel iklim değişikliğini etkileri şehirsel yayılım ve sekt&ouml;rle ilgili diğer bazı sorunlar ilin gıda g&uuml;vencesini zorlaştırarak gelecek adına tehdit unsuru olarak g&ouml;r&uuml;lmektedir. Bulunduğu b&ouml;lge ve &uuml;lke genelinde gıda arzına &ouml;nemli katkılar sağlayan bu sahanın sorunlarının &ccedil;&ouml;z&uuml;lmesi b&uuml;y&uuml;k &ouml;nem taşımaktadır. İlin gıda arzında var olan sorunların k&ouml;kenine inilip şehir ve &uuml;retim alanları olan tarımsal alan ve faaliyetlerle uyumlu, s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir planlamalarla sorunların &ccedil;&ouml;z&uuml;lmesi m&uuml;mk&uuml;n g&ouml;r&uuml;lmektedir. Bu bağlamda ilin &ouml;nemli bir fonksiyonu olan tarımsal faaliyetlere getirilecek &ccedil;&ouml;z&uuml;mler il ve &uuml;lke d&uuml;zeyinde gıda arzına &ouml;nemli katkılar sağlayarak&nbsp;&nbsp; şehirlerin s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir bir gelişim i&ccedil;erisinde ilerlemesi hususunda &ouml;rneklik teşkil etmesi sağlanabilir.</em>
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Özdoğan, Ali Koray, Behzat Gökçen Demir, and Akın Akbulut. "YALVAÇ (ISPARTA) MADENCİLİK FAALİYETLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ." Yalvaç Akademi Dergisi 10, no. 1 (2025): 33–39. https://doi.org/10.57120/yalvac.1603666.

Full text
Abstract:
Isparta’nın Merkez ilçesinden sonra en büyük ilçesi olan Yalvaç, geçmişten günümüze önemli bir yerleşim alanı olmuştur. Tarihsel süreçte madencilik faaliyetleri de ilçede ekonomik bir faaliyet alanı olmuştur. Geçmiş dönemlerde kil, linyit, boksit, mermer, barit, kalker (mıcır) gibi birçok madende madencilik faaliyetleri gerçekleştirilmiştir. Son yıllarda ise boksit, mermer ve kalker (mıcır) madenciliğine yönelik faaliyetler sürdürülmektedir. Bu çalışma kapsamında Yalvaç’a kayıtlı maden ruhsat sayıları ve bu ruhsatlara ilişkin istatistiki bilgiler verilmiştir. Sonuç olarak, Yalvaç ilçesinde rezervi ortaya çıkarılmış madenler ve bu madenlerde yapılmış veya yapılmaya devam eden madencilik faaliyetleri genel bir anlamda değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

KOMŞU, Ufuk Cem. "İnformal Ekonomik Faaliyetler Ve Türkiye’de Kent Yoksulluğu." ISGUC, The Journal of Industrial Relations and Human Resources 7, no. 2 (2005): 130–58. http://dx.doi.org/10.4026/1303-2860.2005.0017.x.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

BİLEN, Abdulkadir, and Havva BÖREKCİ ŞAHAN. "Measuring the Size of the Shadow Economy in Turkey Using the Monetary (Fixed) Ratio and the Moving Averages Methods." Ekonomi, Politika & Finans Araştırmaları Dergisi 8, no. 1 (2023): 163–82. http://dx.doi.org/10.30784/epfad.1242496.

Full text
Abstract:
Devletin bilgisinde olmayan faaliyetler bütünü olarak tanımlanan kayıt dışı ekonominin boyutunun tahminine dair akademide çeşitli yaklaşımlar geliştirildiği görülmüştür. Kayıt dışı ekonomi sorununun çok boyutluluğu ve her ülkede farklı şekillerde kendini göstermesi sonucunda her bir yaklaşım kendi içerisinde çeşitli varsayımlara dayandırılmıştır. Bu çalışmada, Türkiye’nin 1985-2021 dönemine ait verileri üzerinden parasalcı yaklaşım olarak kabul edilen Parasal (Sabit) Oran Yöntemi kullanılarak, kayıt dışı ekonomi büyüklüğünü tahmin etmek amaçlanmıştır. Ayrıca Hareketli Ortalamalar Yöntemi uygulayarak ekonomik koşulların durağan kaldığı dönemlerde veri serileri arasında yaşanabilecek sert kırılmaların etkisi azaltılmıştır. Çalışmanın sonucuna göre kayıt dışı ekonomi oranı % 17,14 ila % 20,84 arasında değişmektedir. Yapılan analiz sonucunda; kayıt dışı ekonominin GSYİH içerisindeki payının 1985-2008 dönemleri arasında şiddetli dalgalanmalar yaşadığı ve ABD’de finans sektöründe başlayan küresel ekonomik krizin de etkisiyle 2008 yılında Türkiye’nin son dönemlerin en büyük kayıt dışı ekonomi oranı ile karşı karşıya kaldığı görülmektedir. Çalışmaya göre 2009-2010 yıllarında küresel ekonomik krizin etkisinin devam ettiği, takip eden yıllarda ise azalarak kayıt dışı ekonomi oranının 2021 yılında %20,84’e kadar gerilediği anlaşılmıştır. Elde edilen bulguların kayıt dışı ekonomi faaliyetlerinin, ekonomik kriz döneminde artış eğilimine sahip olduğuna işaret ettiği değerlendirilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
More sources

Books on the topic "Ekonomik faaliyetler"

1

Şişman, Yener. Ekonomik faaliyetlerde enformelleşme ve Türkiye'de enformel ekonomik faaliyetlerde çalışanlara yönelik sosyal politikalar: Eskişehir'deki seyyar satıcılar üzerine bir alan araştırması. T.C. Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 1999.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Sisman, Yener. Ekonomik faaliyetlerde enformellesme ve Turkiye'de enformel ekonomik faaliyetlerde calisanlara yonelik sosyal politikalar: Eskisehir'deki seyyar saticilar ... ve Idari Bilimler Fakultesi yayinlari). T.C. Anadolu Universitesi Sosyal Bilimler Enstitusu, 1999.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Book chapters on the topic "Ekonomik faaliyetler"

1

Alpdoğan, Hilal, and Yasemin Atik. "Çevresel Sürdürülebilirlik Bağlamında Yeşil Girişimciliğin Yeşil Büyümeye Etkileri: Türkiye ve Dünya’dan Yeşil Girişimcilik Örnekleri." In Makro Boyutlarıyla Çevre Ekonomisi. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub300.c1452.

Full text
Abstract:
Doğal kaynakların sınırlı olması ve her geçen gün kaynakların azalması, insanları bu kaynakları daha ihtiyatlı kullanmaya ve bir çok alanda sürdürülebilir yeni kaynaklar bulmaya sevk etmektedir. Çevre ile ilgili konular gittikçe daha çok önem kazanmakta ve sorunların temelinde ekonomik faaliyetler başta gelmektedir. Ekonomik faaliyetlerin ortaya çıkardığı negatif dışsallıkları azaltmak, büyüme ve kalkınmanın sürdürülebilir hale gelmesini sağlamak adına Birleşmiş Milletlerin öncülüğünde 2030 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri ile birlikte çevresel sürdürülebilirlik pek çok alanda etkili olduğu gibi iktisadi faaliyetlerin oluşum şeklinde de etkili olmuştur. Bu bağlamda yeşil girişimcilik faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Ekonomik kazanç elde etme amacıyla çevresel sürdürülebilirlik ilkesini benimseyen iş modelleri ve çözümler geliştiren yeşil girişimciler, hem çevresel etkileri minimize etmeyi hem de toplumsal fayda sağlamayı hedeflerler. Pek çok endüstride yeşil girişimcilik örneklerine rastlamak mümkündür. Yenilenebilir enerji projeleri geliştirme, enerji verimliliği danışmanlığı, geri dönüşüm ve atık yönetimi, organik tarım ve sürdürülebilir gıda üretimi, su kaynakları yönetimi, çevre dostu ürünlerin tasarımı ve pazarlaması gibi pek çok farklı örnekler verilebilir. Yeşil ekonomi ve büyüme açısından yeşil girişimciliğin önemine değinmek gerekirse; kaynakların verimli kullanılması, çevresel etkilerin azaltılması, yenilikçi ve teknoloji odaklı yaklaşımlar, toplumsal farkındalık ve bilinç oluşturma, rekabet avantajı ve iyi kurumsal imaj kazanma gibi pek çok şey sayılabilir. Bu çalışmada da yeşil girişimciliğin kavramsal çerçevesi açıklandıktan sonra, yeşil ekonomi ve yeşil büyüme açısından önemine değinilecektir. Çalışmanın devamında Türkiye ve dünyada yeşil sürdürülebilirlik ve yeşil ekonomi adına yapılan girişimcilik faaliyetleri değerlendirilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Kılınç, Yavuz, and Aybüke Şimşek Sağlık. "Muhasebe ve Finansal Raporlama Standartlarına Göre Zeytin Yaşam Döngüsünün Muhasebeleştirilmesi." In Düzenlemeler Işığında Finansal Raporlama. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub139.c1078.

Full text
Abstract:
Tarımsal faaliyetler, insan ihtiyaçlarının karşılanmasında ve ekonomik kalkınmada önemli role sahiptir. Akdeniz iklimine sahip ülkeler açısından önemli bir tarımsal faaliyet olan zeytin yetiştiriciliği, Türkiye açısından önemli üretim olanağına sahip bir canlı varlıktır. Tarımsal faaliyetlerin bu faaliyeti gerçekleştiren işletmeler tarafından nasıl muhasebeleştirileceği sorunu 2006 yılında yürürlüğe giren TMS 41 Tarımsal Faaliyetler muhasebe standardı ile ele alınmıştır. Gelinen noktada önemli değişiklikler barındıran bu muhasebe standardının kapsamından, 2014 yılında yapılan düzenleme ile taşıyıcı bitki olarak adlandırılan canlı varlıkların muhasebeleştirilmesi işlemleri çıkarılmıştır. Bir yönü ile taşıyıcı bitki ve diğer bir yönü ile canlı varlık olan zeytin yetiştiriciliği bu düzenlemeden önemli ölçüde etkilenmiştir. Ele alınan bu çalışmada zeytin yetiştiriciliği sürecinin muhasebe standartlarına göre muhasebeleştirilme adımları incelenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Başpınar, Cemil. "Milli Teknoloji Hamlesinde Sınai Mülkiyetin Rolü." In Millî Teknoloji Hamlesi: Toplumsal Yansımaları ve Türkiye’nin Geleceği. Türkiye Bilimler Akademisi Yayınları, 2022. http://dx.doi.org/10.53478/tuba.978-625-8352-16-0.ch13.

Full text
Abstract:
Son yıllarda ortaya çıkan gelişmeler ülkemizin ekonomik ve teknolojik bağımsızlığının önemini bir kez daha ortaya koymuştur. Bu nedenle, ülkemizin rekabet gücünü artırmak ve kritik teknolojileri millileştirilmek amacıyla ortaya çıkan “Milli Teknoloji Hamlesi” yol haritası ülkemiz için hayati öneme sahiptir. Milli Teknoloji Hamlesinde yer alan amaçlara ulaşabilmemiz için ise ülkemizin fikri sermayesinin ve özellikle sınai mülkiyet portföyünün güçlendirilmesi, dikkate alınması gereken önemli bir konudur. Bilgiye sahip olan ve onu kontrol edebilen ülkelerin güçlü olarak kabul gördüğü günümüz toplumunda teknolojik gelişmeler ve yenilikçi faaliyetler, ekonomik büyümenin ve küresel rekabetin yönünü belirleyen başlıca unsurlar haline gelmiştir. İnovasyona dayalı teknolojik ilerlemeyi teşvik etmek ve ekonomik büyümeyi desteklemek için zekâ ve yaratıcılık kullanarak ürün meydana getirmeyi teşvik etmeliyiz. Bunun için de güçlü bir sınai mülkiyet sistemine ihtiyaç bulunmaktadır. Sınai mülkiyet koruması olmadan, işletmeler ve bireyler buluşlarından tam olarak yararlanamayacak, araştırma ve geliştirmeye daha az vakit ayıracaklardır. Ülkemiz sınai mülkiyet portföyünün Milli Teknoloji Hamlesi vizyonuyla güçlendirilmesi, ülkemiz için küresel bazda özgün ve yenilikçi üretimin önünü açacak temel adımlardan birisidir. Bu hedef doğrultusunda Türk Patent ve Marka Kurumu olarak, ülkemizin sınai mülkiyet kapasitesinin daha verimli kullanımı ve ekonomik değere dönüşecek ticarileşme faaliyetleri noktasında çalışmalarımıza devam ediyoruz. Türk Patent ve Marka Kurumu olarak bir yandan sınai mülkiyet haklarını oluşturan patent-faydalı model, marka, tasarım, coğrafi işaretler ve geleneksel ürün adı ile entegre devre topoğrafyası ile ilgili ülkemizdeki tescil faaliyetlerini yürütürken bir yandan da sınai mülkiyet bilincini toplumun bütün kesimlerinde artırarak, sınai mülkiyet haklarının etkin korunmasına ve ticarileştirilmesine katkı sağlıyor, Milli Teknoloji Hamlesi doğrultusunda ülkemizin ekonomik ve teknolojik gelişimine hizmet ediyoruz. Günümüz dünyasında teknolojik gelişmelerin en önemli göstergelerinden biri olarak kabul edilen patent verileri stratejik önemini her geçen gün daha da artırmaktadır. Bu çalışmada sınai mülkiyet alanında ülkemizdeki mevcut durumun analizi bazı sınai mülkiyet göstergeleri ile birlikte ele alınmıştır. Ayrıca, Kurum olarak gerçekleştirdiğimiz faaliyetlere de yer verilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Koçak, Elif. "Ekonomik Büyüme, Ticari Faaliyetler ve Sanayileşmenin CO2 Emisyonu Üzerindeki Etkileri: Hindistan Örneği." In Sosyal Bilimler Alanında Akademik Araştırma ve Değerlendirmeler. Özgür Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub427.c1891.

Full text
Abstract:
Bu çalışmanın amacı gelişmekte olan ülkeler arasında yer alan Hindistan için ekonomik büyüme, ticari faaliyetler ve sanayileşmenin karbon emisyonu üzerindeki etkilerini incelemektir. Bu doğrultuda 1997-2018 gözlem aralığı baz alınarak oluşturulan ampirik modele kişi başına düşen metrik ton cinsinden karbon emisyonu, 2015 sabit fiyatları ile dolar cinsinden kişi başına düşen gayri safi yurtiçi hasıla, ticaretin GSYH içerisindeki yüzdelik payı ve sanayi sektörü katma değerinin GSYH içerisindeki yüzdelik payı değişkenleri dahil edilmiştir. Değişkenlerin durağanlık durumları ADF birim kök testi ile sınanmıştır. Buna göre değişkenlerin düzey değerlerinde birim kök içerdiği ancak fark değerlerinde durağan hale geldikleri tespit edilmiştir. Seriler arasındaki eşbütünleşme ilişkisi ise ARDL sınır testi ile araştırılmış olup, serilerin eşbütünleşik oldukları saptanmıştır. Son olarak ARDL katsayı tahmincisi ile serilerin kısa ve uzun dönem etkileri incelenmiştir. Elde edilen bulgular doğrultusunda ekonomik büyümenin ve sanayileşmenin çevre kirliliğini artırdığı bulunurken, ticari faaliyetlerin anlamlı bir etkisinin olmadığı saptanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Akdeniz, Burcu. "Rekreasyon İşletmelerinde Stratejik Yönetim: Genel Bir Değerlendirme." In İşletmecilikte Güncel Konular ve Uygulamalar II. Özgür Yayınları, 2024. https://doi.org/10.58830/ozgur.pub525.c2170.

Full text
Abstract:
Teknolojik gelişmeler ve ekonomik koşulların değişmesi bireylerin boş zamanlarını artırmaktadır. Değişen sosyal hayat ve kültürel normlar ise toplumun her kesiminden insanların bu zamanı kişisel ilgilerine göre verimli bir şekilde değerlendirme ihtiyacını giderek daha fazla ön plana çıkarmaktadır. Rekreasyon insanların çalışmak ve zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaktan arta kalan zamanda gönüllü olarak katıldıkları aktif veya pasif faaliyetlerin tümünü ifade etmektedir. Rekreatif faaliyetler turizm sektörü ile sınırlı olmayıp son derece çeşitlidir. Ayrıca toplumun sadece belirli bir gelir düzeyine sahip kesimine de hitap etmemektedir. Genç, yaşlı, çocuk, engelli toplumun her kesiminden bireylerin kendini gerçekleştirme ihtiyaçlarının karşılanması ve hayattan zevk almaları için hem kamu kurumları hem de özel sektör işletmelerinin çeşitli alternatifler sunarak topluma hizmet etmeleri mümkündür. Rekreatif işletmelerin varlığı ekonomiye katkısının yanı sıra toplumsal hayatı geliştirmeleri, bireylerin sosyalleşme ihtiyacını karşılamaları ve hem beden hem de ruh sağlıklarına katkıları nedeniyle de son derece gereklidir. Tüm özel sektör işletmelerinin olduğu gibi rekreasyon işletmelerinin de uzun vadeli sürdürülebilirlik ve rekabet avantajı sağlamak amacıyla stratejik yönetim konusunu ciddiyetle ele almaları gerekir. İnovasyon ve girişimcilik açısından son derece geniş seçenekler sunan ve çoğunlukla rekabetin üst düzeyde olduğu bu sektörde işletmelerin güçlü temel yetenekler üzerine kurulması, ürünlerinin taklit edilmemesi açısından patent ve ticari hakların hukuki açıdan korunması konularında bilinçli davranması, sosyal becerileri kuvvetli, eğitimli ve yetenekli personel çalıştırarak bu kişileri elde tutmaya yarayacak insan kaynakları yönetimi stratejileri uygulaması önerilmektedir. Sosyo-ekonomik değişikliklere karşı son derece hassas, yenilik, gelişim ve yaratıcı fikirlere açık böylesi bir iş alanında etkili bir stratejik yönetim yaklaşımı şüphesiz ki karlı işletmeler için bir ön koşuldur. Bu bölümde stratejik yönetim alanında kısıtlı bir şekilde ele alınmış olan rekreatif işletmelere değinilecek, daha ayrıntılı şekilde ele alınması gereken bu konuya sektörden örnekler ile genel bir giriş yapılacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Biçer, Cenk, and Mine Biniş. "Türkiye’de Çevre Vergileri ve Karbon Salınımı Arasındaki İlişkinin Ampirik Analizi." In Güncel Maliye Uygulamaları. Özgür Yayınları, 2024. https://doi.org/10.58830/ozgur.pub584.c2408.

Full text
Abstract:
Günümüzde küresel bir çözüme ihtiyaç gerektiren sorunların başında çevre kirliliği gelmektedir. Çevre kirliliğinin azaltılmasına yönelik ulusal ve uluslararası alanda yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan çözüm önerilerinden biri çevre vergileridir. Çevresel tahribatın azaltılmasını amaçlayan çevre vergileri kapsamında kirlilik ve diğer çevresel zarara yol açan faaliyetler vergilendirilmektedir. Böylelikle insan faaliyetlerinin neden olduğu dışsallıkların vergi aracılığıyla azaltılması ve faaliyetlerin çevreye duyarlı olan sürdürülebilir alanlara kaydırılması amaçlanmaktadır. Özellikle iklim değişikliği ve çevre kirliliğinin başlıca kaynaklarından birini oluşturan sera gazı emisyonlarının azaltılmasına yönelik geliştirilen politikalardan biri olan çevre vergileri yaygın bir uygulama alanı bulmaktadır. Bu çalışma temel olarak insan faaliyetlerinin yol açtığı küresel bir sorun olan karbon salınımı ile çevre vergileri ilişkisini incelemektedir. Çalışma Türkiye özelinde 1994-2021 yıllık verileri üzerinden ARDL sınır testi yaklaşımı kullanılarak çevre vergilerinin kısa ve uzun dönemde karbon salınımı üzerindeki ilişkisini tespit etmeyi amaçlamaktadır. Çalışmanın ampirik sonuçları çevre vergilerinin karbon salınımını azalttığını, küreselleşme ve enerji tüketiminin ise karbon salınımını artırdığını göstermektedir. Bununla birlikte ekonomik büyüme ile karbon salınımı arasındaki ilişki istatiksel olarak anlamsızdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Aydıngün, Gökhan, and Muammer Mesci. "İklim Değişikliği ve Turizme Etkisi." In Turizmde Yeni Trendler. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub407.c1822.

Full text
Abstract:
Turizm, insanlar arası kültürel, sosyolojik olarak iletişim kurulmasında katkısı kadar ülkeler açısından da ekonomik bir getiri aracı olarak dünyada önemli bir olgu olmuştur. Turistik faaliyetlerin gerçekleşmesinde turizm talebi bakımından zamanla farklı motivasyon türleri çeşitleme söz konusu iken turizm arzı bakımından doğal güzellikler ve bunları doğrudan etkilemesi bakımından iklim önemli değişmez bir etken olmuştur. Sanayi devrimi ve sonrası ekonomik faaliyetlerin fosil yakıt temelli iktisadi kalkınma yerkürede insan yaşamının sürdürülebilirliği anlamında süreç içerisinde artan oranda olumsuz etkileri olmuştur. İklim değişikliğinin bu olumsuz etkileri, bu bağlamda ülkelerin elde edeceği turizm gelirlerine de olumsuz etkisinin olması olasıdır. Turistik faaliyetlerin gerçekleşmesinde ve hareketliliğinde ulaşımda özellikle havacılık sektöründe fosil tabanlı yakıt kullanımı iklim değişikliği olgusunun olumsuz sonuçlarına etken oluşturmaktadır. İklim şartları özelinde ekonomileri turizmden sağlanan gelirle sağlayan ülkelerin iklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarından sosyo-ekonomik, siyasi, toplumsal olarak doğrudan etkilenmeleri muhtemeldir. İklim değişikliğiyle yerkürede turistik faaliyetler, evrimsel bir değişime uğrayarak devam edecektir. Önemli olan husus, turizmden gelir sağlayan ülkeler açısından var olan iklim değişikliği etkisine göre ülkelerin yeni turizm trendleri bakımından mevcut turistik arz kaynaklarını uyumlu bir hale getirmeleri ya da var olan kaynaklarını turizm piyasasında rekabet edilebilir hale getirmek için iklim değişikliği temelli pazarlama stratejilerinin uygulanması turizmin sektörel olarak sürdürülebilirliğine yardımcı olması açısından önem arz etmesidir.&#x0D; Amacı &#x0D; Bu çalışmada sonuçları itibariyle küresel bir sorun olması bakımından iklim değişikliği ve turizme etkisi var olan bilimsel bilgiler ışığında ifade edilmeye çalışılmıştır. İklim değişikliğinin olumsuz sonuçlarının turizm olgusunun yeni trendlere evrimleşmesi bakımından vizyoner, proaktif stratejilerin oluşturulması bakımından sektör paydaşlarınca dikkate alınması amaçlanmıştır.&#x0D; &#x0D; Araştırma Yöntemi &#x0D; Bu çalışmada ikincil veriler kullanılmış olup iklim değişikliği ve turizme etkisi konusunda bilimsel bilgilerden faydalanılmıştır.&#x0D; &#x0D; Sonuç ve Öneriler&#x0D; İklim değişikliğinin getirdiği olumsuz sonuçlar, küresel anlamda ikim değişikliğinin turizme ve destinasyonlarının rekabet edebilirliklerini ve sürdürülebilirliklerini doğrudan etkilemektedir. İklim çeşitli turist faaliyetlerin yapılmasının sağlanmasında ve küresel turizm talebini etkilemede ana aktör olarak turizm işletmelerinin maliyetlerini etkilemekte aynı zamanda mevsime bağlı turizm faaliyetinin süresi ve kalitesi bakımından ülkeler arası rekabette önemli bir etken olarak gözükecektir.&#x0D; &#x0D; Orijinalliği/değeri&#x0D; Bu çalışmayla turizm sektörü paydaşları açısından mevcut turizm arzı imkânlarının iklim değişikliğinin getireceği olumsuzluklara karşı uyum konusunda farkındalık yaratma yanı sıra turizm sektörüne yatırım yapacak yatırımcılara stratejik bir bakış açısı getirmesi bakımından önem arz etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Uygun, Esra. "Şeffaflığın Sağlanması ve Kayıtdışılıkla Mücadelede Vergi Denetiminin Rolü." In Sosyal Bilimler Üzerine Araştırmalar-VIII. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub239.c1015.

Full text
Abstract:
Vergi denetimlerinin uygulanmasının temel nedenlerinden biri kayıtdışı ekonominin varlığıdır. Günümüzde az gelişmiş, gelişmekte olan ve gelişmiş tüm ülkelerde az ya da çok kayıtdışı ekonomi görülmektedir. Bu nedenle kayıtdışı ekonominin önlenmesi tüm ülkelerin temel amaçlarında biridir. Kayıtdışı ekonomi pek çok alanda karşımıza çıkan bir sorundur ki bu alanlardan birisi de vergisel olmasıdır. Kayıtdışı ekonominin vergiselliği yasal veya yasal olmayan faaliyetlerin tespit edilememesi ya da tespit yapıldıktan sonra faaliyetlerin gerekli düzeyde vergilendirilememesidir. Bu aşamada vergi denetimleri önemli hale gelmektedir. Özellikle vergiyi doğuran olaya neden olan faaliyetlerin yeterli vergilendirilmesi, vergi denetimleri sonucunda uygulanan cezaların caydırıcı olması etkin vergi denetim sisteminin sağlanmasında önemlidir. Vergi denetimlerinin etkin işlememesi durumunda bazı mükellefler çeşitli yöntemleri kullanarak kayıtdışı faaliyetlere yönelmektedir. Bu durum vergisini tam ve eksiksiz olarak ödeyen dürüst mükelleflerin adalet duygusunu zedeleyerek vergiye gönüllü uyumlarını azaltarak kayıtdışı ekonomik faaliyetlere özendirmektedir. Bu çalışmada şeffaflığın sağlanması ve kayıtdışılığın önlenmesinde vergi denetiminin rolü değerlendirilmiştir. Kayıtdışı ekonominin önlenebilmesi için öncelikle etkin vergi denetim sisteminin sağlanması gerekmektedir. Bu yolla hem kayıtdışı ekonomi önlenebilecek hem de şeffaflık sağlanabilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Özdemir, Ahmet. "Finans Sektörünü Yapay Zekâ İle Birlikte Okumak: Yenilikler, Fırsatlar ve Engeller." In Dijitalleşmenin Finans Sektörüne Getirdiği Yenilikler. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub298.c1468.

Full text
Abstract:
Bu çalışma yapay zekânın gelişim sürecinde finans araçlarında nasıl bir değişim ve yenilikler getirdiğiyle ilgilidir. Yapay zekâ bir yandan teknolojik bir gelişim içerisinde değerlendirilirken öte yandan etki sahası toplumsal ve ekonomik yaşantımızı da bütünüyle etkilemektedir. Yapay zekânın hızlı bir şekilde yaygınlaşması ve kullanım alanın çeşitlenmesi sonucu ekonomik faaliyetler bu değişime ayak uydurmak zorundadır. Özellikle finans sektöründe yapay zekâ kullanımı son yıllarda hızlı bir artış göstermiştir. Bu çağın gerekliliklerini yerine getirmekle birlikte kaynakların etkin ve verimli bir biçimde kullanılmasını kolaylaştırmak, şüpheli işlemleri minimize etmek veya ortadan kaldırmak, kullanıcı hizmeti ve memnuniyeti için yeni ürünler sunmak ve finans sektöründe kullanılan diğer tüm araçların işlevsel niteliklerini güçlendirmek gibi amaçlar etrafında yapay zekânın kullanım alanı betimlenebilir. Çalışma, sistematik bir literatür incelemesiyle yapay zekâ kullanım alanlarının ve örneklerinin bir açıklamasını sunmaktadır. Aynı zamanda yapay zekânın tarihsel bir izdüşümüyle birlikte çalışma yapay zekânın finans alanında hangi yeniliklere gebe olacağını da açıklamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

Asiltürk Okutan, Yasemin. "Dijital Pazarda Gastronomi." In Dijital Pazarlama Çalışmaları. Özgür Yayınları, 2025. https://doi.org/10.58830/ozgur.pub680.c2848.

Full text
Abstract:
İnternet günümüzün en önemli dijital devrimlerdendir. Özellikle 21. Yüzyılın başları itibariyle hızı ve kullanım alanı artmış, birçok yeniliğin ve değişimin öncüsü olmuştur. İletişim alanında da etkisi görülen internet ile geleneksel pazarlama anlayışından dijital pazarlama anlayışına geçilmiştir. Pazarlamanın dijital ortamlarda yapıldığı dijital pazarlama içerdiği faaliyetler ile işletmelere birçok avantaj sunmaktadır. Birçok alanla olduğu gibi gastronomi alanında da yenilikçi yaklaşımlar olduğu görülmektedir. Özellikle son yıllarda gastronominin ekonomik kalkınmaya sağladığı katkıların giderek artması ile bu konuda yapılacak gelişmeleri önemli kılmaktadır. Tüketici taleplerinde yaşanan değişimler, teknolojinin hızla ilerlemesi gibi faktörler gastronominin gıda üretiminden işlemesine, sunum tekniklerinden hazırlanmasına, yönetim faaliyetlerinden pazarlamasına kadar birçok aşamada dijitalleşme yaşandığı görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Conference papers on the topic "Ekonomik faaliyetler"

1

SAĞLAM TEKİR, Hürü. "Kadınlar Cumhuriyet’e Hazırlanıyor: II. Meşrutiyet Döneminde Çalışma Hayatında Kadınlar." In 10. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-6043-2.05.

Full text
Abstract:
II. Meşrutiyet döneminde modernleşmenin temel dayanakları arasında kadının mevcut durumunun geliştirilmesi gerektiğine inanan aydın kesim bunun için mücadele vermiştir. Kadınlar, ilk kez yükseköğretimde eğitim alabilme fırsatı yakalayarak kamuoyu oluşturmuş ve Cumhuriyet devrinde yapılacak inkılapların/kadın hareketlerinin çizgisini belirlemişlerdir. Yine bu dönemde yaşanan ekonomik gelişmeler beraberinde, kadınların çalışmasının gerekliliğini zorunlu kılmıştır. Bu durum kadının eğitim almasını ve hak arama haklarını ortaya çıkarmıştır. Meşrutiyet yıllarında kadınların çalışmasına yönelik hemen hemen her ortamda konuşulup, yazılıp çizildiği halde nasıl ve ne gibi işlerde çalışacağı konusunda net bir açıklama olmaması dönemin gazetelerinde haber konusu olmuştur. Öte yandan kadınların var olan tarzlarının çalışma hayatına uygun olmadığı iddia edilirken, kadınlar erkeklerle birlikte teşrik-i mesai yapmak istiyorlardı. Bunun için de öncelikle kıyafetlerinin düzenlenmesi değişmesi gerekiyordu, kadınlar iş hayatına atılabilmek için öncelikle elbiselerinin değişmesinin elzem olduğunu düşünmekteydiler. Kadınların çalışmasını vatanın geleceği için önemli bulanlar da vardı; çünkü bir memleketin kadınları ne kadar çalışırsa o memleketin o kadar ilerleyeceği düşünülüyordu. Kadınların ancak çalışarak kendi kendilerini yaşatacaklarına olan inançları II. Meşrutiyet döneminin en dikkat çeken yönü olmuştur. “Bizim de aklımız, fikrimiz var, biz de çalışmasını biliriz” diyerek yola çıkan kadınlar ekonomik faaliyetler bağlamında daha çok memur kadınlar, işçi kadınlar ve girişimci kadınlar olarak çalışma hayatına başlamışlardı. Böylece kadınlar erkeklerle birlikte çalışmaya başlamış ve ardından kadınlar için hukuktan söz edilebilir hale gelinmiştir. Nitekim kadınlar için hukuksal hakların gerçekleşmesi kadının görünür olması ile alakalı bir durumdu. Bütün bu gelişmelerin yanı sıra kadınların toplum içindeki yerinin ayrılmasını, erkeklerle birlikte bulunmamalarını savunan birçok aydın da vardı. Onlara göre, kadın evi ile ilgilenmeli, bunun yanında isterse hayır cemiyetlerinde faaliyetler göstermeliydi. Tarihsel süreçte yaşanan birtakım olumsuzluklar karşısında Türk kadını II. Meşrutiyet’ten itibaren adımlarını hızlandırmış ve kararlı duruşunu tüm insanlığa göstermiştir. Bu şekilde II. Meşrutiyet dönemi, Cumhuriyet’e giden sürecin hazırlayıcısı olmuştur. Bu çalışmada II. Meşrutiyet döneminde Türk kadınının çalışma hayatı, Cumhuriyet’e giden süreç bağlamında ele alınmaya çalışılacaktır. Dönemin basın yayın organları çalışmayı temellendirecektir. Türk kadınının Cumhuriyet’e giden süreçteki etkin rolü ortaya konularak kadın tarihini de ön plana çıkaran özgün bir çalışma ortaya çıkarma hedeflenmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

KUMAŞ, Nursal. "Arşiv Belgeleri Işığında Türkiye’de 1966-1967 Yıllarında Tarım, Orman ve Hayvancılık Faaliyetleri." In 10. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-6044-9.16.

Full text
Abstract:
Cumhuriyetin ilanından önce 1923 yılının Şubat ayında toplanan İzmir İktisat Kongresi’nde Misak-i İktisadi ilkeleri kabul edilerek sanayi ve tarımla birlikte çift yönlü bir ekonomik gelişim öngörülmüştür. Cumhuriyetin ilanıyla beraber bu anlayış doğrultusunda İktisat Vekâleti kurulmuş ve Ziraat, Orman ve Baytar (Veteriner) Genel Müdürlükleri bu vekâlet bünyesinde yer almıştır. 1931 yılında tarımsal faaliyetler İktisat Vekâleti’nden ayrılarak bağımsız bir Ziraat Vekâleti oluşturulmuştur. Çalışma dönemi içinde Ziraat Vekâleti’ne bağlı genel müdürlükler şu şekilde belirlenmiştir: Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğü, Ziraat İşleri Genel Müdürlüğü, Zirai Donatım Kurumu Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü, Veteriner İşleri Genel Müdürlüğü, Zirai Mücadele ve Zirai Karantina Genel Müdürlüğü ve Süt Endüstrisi Kurumu Genel Müdürlüğü. Bu çalışmada Ziraat Vekâleti’nin bünyesinde yer alan genel müdürlüklerin faaliyetleri ele alınmıştır. Ziraat Vekâleti’nin Başbakanlık makamına sunmak üzere 1966 yılında hazırlamış olduğu rapor, 1966-1967 yıllarına ait Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivleri Başkanlığı Cumhuriyet Arşivi (BCA) belgeleri, Birinci Beş Yıllık Kalkınma Planı (1963-1967) ve dönemin hükümet programı incelenerek tarım ve hayvancılık faaliyetleri tarihsel bir kesitte değerlendirilmiştir. Çalışma çerçevesinde çiftçinin, hayvan yetiştiricilerinin hükümetten beklentileri, hükümetin bu beklentilere yönelik yaptığı çalışmalar incelenmiş ve bu sektöre ait dönemsel bir profil oluşturulmaya çalışılmıştır. Ziraat Vekâleti’nin hazırladığı raporda arazi varlığı ve zirai potansiyel, üretim tedbirleri, pazarlama ve fiyat, zirai araştırma, eğitim ve yayım, hayvancılık, yem sanayi ve süt endüstrisi faaliyetleri bulunmaktadır. Arşiv belgelerinde halkın Ziraat Vekâleti’ne yönelik dilek, talep ve şikâyetlerine vekâletin verdiği yanıtlar, vekâletin hedefleri ve bu hedefler doğrultusunda yapmış olduğu çalışmalar ayrıntılı bir şekilde yer almaktadır. Söz konusu çalışmalar arasında şu başlıklar öne çıkmaktadır: afete uğrayan çiftçilere tohum ve fidan yardımı yapılması, suni gübre ihtiyacının giderilmesi, tarımsal mesleki öğretim kurumlarının sayısının artırılması, kurs-seminer programlarıyla çiftçinin yetiştirilmesi, zirai mücadele hizmeti sunulması, çiftçinin uygun ücretler karşılığında modern tarım alet ve makinelerini temin etmesinin sağlanması, damızlık hayvan ihtiyacının karşılanması, yem ihtiyacının giderilmesi için fabrikaların kurulması, örnek süt işletme tesislerinin açılması, gıda numune tahlillerinin yapılması, dokuma sanayisinin ihtiyacını karşılamak için yapağı üretiminin gerçekleştirilmesi, hayvan yetiştiriciliği yapanlara kredi verilmesi, hayvan borsa ve pazarlarının kurulması, hayvan hastalıklarıyla mücadele edilmesi, hayvan ırklarının ıslah edilmesi ve balıkçılık kooperatiflerinin kurulması.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

GÖKTÜRK ÇETİNKAYA, Selma. "Atatürk Döneminde Çocuk Suçluluğunu Önlemeye Yönelik Bir Girişim: Çocukları Kurtarma Yurdu." In 10. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-6044-9.32.

Full text
Abstract:
Ailelerinin ekonomik düzeylerinin yetersizliğinden dolayı sefalet içinde olan çocukları yahut kimsesiz durumdakileri, ilaveten suç işlemiş veya işlemeye yönelmiş/yönlendirilmiş olup toplumun gözünde “serseri” şeklinde lanse edilen çocukları ülke için yararlı hale getirebilmek adına tarihte birçok politika üretilmiştir. Uzun süren savaşların ardından toplumsal sorunlarla mücadele edilen yeni dönem içinde Türkiye’de de benzer oluşumları görebilmek mümkündür. Savaş sürecinde ailesini yitiren, yoksulluk nedeniyle küçük yaşta çalışmak zorunda bırakılan, dilencilik ve hırsızlık yapan, çeşitli baskılar nedeniyle evden uzaklaşan çocukların topluma kazandırılabilmesi adına verilen mücadeleler dikkat çekmektedir. Bir yandan “gürbüz çocuk” sayısı çoğaltılarak sağlıklı nesiller ortaya çıkartılmak istenirken öte taraftan “sokak çocukları” şeklinde kavramlaşan kesim özelinde de sağlığını yitiren çocukların kurtarılmasına çalışılmıştır. Cezalandırma mekanizmasından ziyade bu çocukları topluma kazandırabilmek, eğitebilmek, psikolojilerini iyileştirebilmek için uygulanan ve genel manada devletin ön ayak olduğu böylesi faaliyetler içinde şahsi girişimlerle vücuda getirilmiş oluşumlar da söz konusudur. Bunlardan birisi 1933’te Kazım Zafir Bey tarafından düşünülüp İstanbul Valiliği ve Belediyesi bünyesinde, Galata’da uygulamaya geçirilen Çocukları Kurtarma Yurdu’dur. Mustafa Kemal Atatürk’ün yol göstericiliğinde, İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Muhiddin Üstündağ’ın desteğiyle faaliyete geçen Çocukları Kurtarma Yurdu, kurucusu ve müdürü Kazım Zafir Bey’in öncülüğünde “öteki” çocukları topluma kazandırmayı amaçlamıştır. Ayrıca asayişin sağlanması yönüyle de büyük katkısı olan kurumun, bahsi geçen çocukların fiziksel ve ruhsal sağlıklarıyla ilgilenmede ve eğitilmelerinde yoğun çaba sarf ettiği görülmektedir. Psikolojik ve fiziksel kazanımlar içeren aktiviteleriyle ses getiren Çocukları Kurtarma Yurdu’nun işleyişi 1939 itibariyle değişikliğe uğramıştır. Hazırlanan çalışma, yurdun 1933-1939 arasındaki sürecini kapsamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

SADEGHİ, Mohammad Hossein. "“Doğu’nun Kahramanı” Mustafa Kemal Paşa’nın Farsça Gazetelerdeki Tasviri." In 10. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-6043-2.23.

Full text
Abstract:
İran ile Türkiyenin komşuluğu ve iki devlet arasında her türlü siyasi, kültürel ve ekonomik ilişkiler göz önüne alındığında, doğaldır ki bu ülkelerin herhangi birinde meydana gelen bir durum veya olay diğeri için de özel bir öneme sahiptir. Öyle ki, dönemin İran gazeteleri incelendiğinde Türkiye'deki mevcut durum hakkında önemli bilgilere ve bunların İran’daki yansımalarına ulaşılabilmektedir. Aynı şekilde Türkiye’deki gazeteler okunduğunda da İran ile döneme ait ilgili bilgiler elde edilebilmektedir. Bu durum, özellikle de ülkelerde özel koşulların mevcut olduğu tarihin kritik dönemlerinde daha fazla öne çıkmaktadır. Bu makale, İranlı aydınların Mustafa Kemal Paşa hakkındaki görüşlerini anlamak için Şafak-ı Sorh, Bidar, İran ve asıl odaklanılacak olan İkdam gibi döneme ait gazetelerde onunla ilgili bilgileri inceleyerek İranlı aydınların, Mustafa Kemal Paşa'ya bakışı, Mustafa Kemal’in olaylar karşısındaki tutumu ve izlediği politikaları ilk elden kaynaklar vesilesiyle aktarmaya çalışmaktadır. Buradan hareketle, Mustafa Kemal Paşa’nın Birinci Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı’ndaki rolü, bu bağlamda yaptığı konuşmalar, verdiği beyanatlar doğu devletlerinin dış politikadaki yeri ve hilafetin kaldırılması gibi konuların bu gazetede ele alınan en önemli konuların başında geldiği söylenebilir. Bu gazetelerde çıkan haberler ve yazılarda Mustafa Kemal Paşa’nın faaliyetleri ve mücadelesi hakkında İran kamuoyu bilgililendirilmiş ve Mustafa Kemal Paşa’dan bir kahraman ve kurtarıcı olarak bahsedilerek onun şahsiyeti ve mücadelesi İranlılara özellikle de İran devlet adamlarına bir örnek olarak sunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

GÜNAY, Nejla, and Rabia SARIKAYA. "Sulak Arazilerin Kurutulmasının Doğal Afetlerle İlişkisi ve Bu Afetlerin Toplum Hafızasındaki Yeri." In 10. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-6043-2.18.

Full text
Abstract:
İnsanoğlu, yüzyıllar boyunca Nil, Fırat, Dicle gibi nehirlerin deltalarında bulunan verimli, sulak arazilerin etrafını kendine yerleşim yeri olarak seçmiştir. Böylece tarımsal üretim ve hayvancılık alanlarında zorluk yaşamamıştır. Nüfusun artması, daha fazla üretime ihtiyaç duyulması, tarımsal alanların azalması gibi sebepler insanların doğaya hükmetme eğilimine girmesine yol açmıştır. Bataklık ve göllerin kurutulması, nehir ve dere yataklarının değiştirilmesi, ormanların yok edilmesi bu kapsamda değerlendirilebilir. Türkiye’de de nüfus artışı, ülkeye yapılan kitlesel göçler, tarım arazilerinin yetersiz kalması, sulak alanların sivrisinekler yoluyla bulaşan sıtma hastalığına sebep olması ve hükümetlerin bu hastalığı kökten ortadan kaldırma isteği gibi sebeplerle sulak arazilerin kurutulmasına yönelik çalışmalar yapıldığı görülmektedir. Sulak arazilerin çoğu fay hatları çevresinde çukurda kalıp suyla dolmuş alanlardır. Türkiye’de fayların hareketleri sonucunda oluşan ve coğrafi terim olarak “graben” şeklinde adlandırılan bu şekildeki alanlara Kahramanmaraş-Antakya Grabeni, Gediz Grabeni örnek gösterilebilir. Türkiye’de bataklıklar ve bazı göllerin kurutulmasıyla ilgili çalışmalara 1930’lu yıllardan itibaren rastlanmaktadır. Bu yıllarda Erzincan ve Çarşamba’da bataklık kurutulması için bazı makinaların alındığı tespit edilmektedir. Gediz ve Kahramanmaraş-Antakya grabenlerindeki bataklıklarla bazı göllerin kurutulma çalışmalarının 1950’li yıllarda hız kazandığı anlaşılmaktadır. Göl ve bataklıkların kurutulmasından sonra elde edilen tarım arazileri çiftçiye 10, 20 ve 40 dönüm şeklinde dağıtılmıştır. Bu arazilerde pamuk, şeker pancarı gibi endüstriyel değeri yüksek ve aynı zamanda su tüketimi fazla olan bitkiler yetiştirilmiştir. Bu durum su kaynakları kesilmiş alanların hızla çölleşmesine, toprağın çatlayıp yanmasına ve bu alanlardaki endemik bitki türleriyle hayvan varlığının yok olmasına sebep olmuştur. Bu da bu bölgelerdeki ekonomik faaliyetlerin çeşitliliğinin azalmasını ve beslenme alışkanlıklarının değişmesini beraberinde getirmiştir. Çiftçiler toprak verimsiz hale gelince bu alanları tarım dışı amaçlarla kullanmaya başlamış ve hatta bu arazilerin iskâna açılmasını sağlayıp üzerine çeşitli yapılar inşa etmiştir. Öte yandan yolu değiştirilen sular bazı yerleşim yerlerinde sel ve taşkınlar yaşanmasına yol açmıştır. Sulak arazilerin genellikle faylara yakın yerlerde bulunması da buralarda deprem yaşanması durumunda can ve mal kaybının boyutlarının çok yüksek olmasına sebep olmuştur. Bu gibi doğal afetler yaşandığında yerleşim yerlerinin yerinin değiştirilmesi en çok başvurulan çare olmuştur. Bu çalışma tarih ve biyoloji alanlarında yapılmış disiplinler arası bir araştırmadır. Bilindiği üzere doğal kaynakların sürdürülebilirliğinin sağlanmasında “Ekolojik Planlama” son derece önemlidir. Doğal kaynakların fiziksel – biyolojik – ekolojik yapı özelliklerinin irdelenmesi ve ekolojik hassasiyetlerinin saptanarak risk analizlerinin yerleşim yerlerinin planlama sürecinin öncesinde yapılması hayati önem taşımaktadır. Bu çalışmada, sulak alanların kurutulması, amacı dışında arazi kullanımı gibi doğal ekosistemlere yapılan antropojenik müdahaleler ile yerleşim yerlerinin değiştirilmesinin insanoğluna ve çevreye olan etkileri sebep ve sonuç ilişkisi bağlamında ele alınacaktır. Bu sayede bilinçsizce doğal ekosistemlere yapılan müdahalelerin sonuçlarının devlete ve millete ne gibi külfetler getirdiği ve getireceği üzerinde durulacak, ekolojik dengenin bozulmasının ekonomik, kültürel ve biyolojik sonuçları değerlendirilecektir. Çalışmada ayrıca yer değiştirmelerin en çok yaşandığı Antakya, Adana, Kütahya, Muş gibi bölgelerin afet geçmişlerinin ortaya konması amaçlanmaktadır. Bu çalışma sel, heyelan, deprem gibi konularla ilgili kurumlar için tarihsel veri sağlayacaktır. Doğal afetler sebebiyle göç etmek zorunda kalan veya belirlenen bölgelere iskân edilen insanların yaşadıkları zorluklarla muhtaç duruma düşenlere yapılan yardımlar da ele alınacaktır. Eski dönemlerle ilgili genel bilgiler verilecek olsa da bu çalışma Cumhuriyet dönemiyle sınırlı tutulacaktır. Çalışmada, Cumhurbaşkanlığı Cumhuriyet Arşivi’nden elde edilen belgeler, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde çıkarılan kanunlar, Resmî Gazete’de yayımlanan hükümet kararları ve çeşitli basın yayım kurumlarının haberleri, biyoloji-ekoloji alanında yazılmış bilimsel kaynaklar ve resmi kuruluşlara ait raporlar kullanılacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

KILIÇ, Fahri. "TÜRKİYE’DE CUMHURİYET DÖNEMİ YAYGIN HALK EĞİTİMİ: BOLU HALKEVİ ÖRNEĞİ." In 9. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2021. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-4794-5.23.

Full text
Abstract:
Halkevleri, açıldıktan kısa bir süre sonra Türkiye’nin dört bir yanına yayılmış, özellikle 1932-1951 yılları arasında Türkiye’nin toplumsal ve kültürel tarihinde önemli rol oynamıştır. Cumhuriyet’in kurulmasından sonra gerçekleştirilen İnkılâpların halka tanıtılması ve öğretilmesi için yaygın bir eğitim kurumu olan halkevleri, Dil-Edebiyat ve Tarih, Güzel Sanatlar, Temsil, Spor, İçtimaî Yardım, Halk Dershaneleri ve Kurslar, Kütüphane ve Neşriyat, Köycülük, Müze ve Sergi şubelerinden oluşan dokuz alanda faaliyet göstermiştir. Türkiye’de 19 Şubat 1932’de açılan ilk 14 halkevinden birisi olan Bolu Halkevi şubeleri ile birlikte önemli sosyo-kültürel faaliyetler yürütmüştür. Halkevi bünyesinde, kütüphaneler ve okuma salonları açılmış, mesleki kurslar düzenlemiş, konferanslar verilmiş, temsiller sergilemiş, balolar düzenlemiş, yöresel ve ulusal törenlerine katılmıştır. Çeşitli alanlarda kitap ve broşürler yayımladığı gibi düzenli olarak (1941-1942) yıllar arasında Duygular, (1944 -1947) yılları arasında da Abant adıyla bir dergi çıkartılmıştır. Bu çalışmada nitel araştırma yöntemlerinden doküman inceleme tekniği kullanılmıştır. İncelemede alan yazınının dışında, arşiv kaynakları, süreli yayınlar, tetkik eserler ve anılara başvurulmuştur. Elde edilen bulgular ışığında topluma Cumhuriyet ilkelerinin benimsetilmesi için oluşturulan Halkevlerinin kuruluşu, faaliyetleri ve Türkiye’nin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısına yaptığı katkı Bolu örneğinde ele alınmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

ŞİMŞİR, Sebahattin. "TÜRK – SOVYET İLİŞKİLERİ ÇERÇEVESİNDE CUMHURİYETİN ONUNCU YIL KUTLAMALARINA GELEN RUSLAR VE KARŞILIĞINDA RUSYA’YA DAVET EDİLEN TÜRK ÖĞRETMENLER VE FAALİYETLERİ." In 9. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2021. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-4794-5.68.

Full text
Abstract:
Türkiye Cumhuriyeti 1933 yılında kuruluşunun 10. Yıl kutlamalarını büyük bir coşku ile kutlamıştır. Bu kutlamalara dost ülkelerin temsilcileri de davet edilmiştir. Bu dost ülkelerin başında da Milli Mücadele yıllarından beri süren samimi münasebetleri ile Sovyet Rusya gelmektedir. Nitekim, Ruslar Harbiye Komiseri Voroşilov, Kızılodu Süvari Umum Müfettişi Budienni, İcra Vekilleri Heyeti Başkanı Krijinovski, Hariciye Komiseri Karahan ve Maarif Komiseri Bubnof ile kutlamalara katılmışlardır. Heyet kutlamalarla birlikte bazı sanayi ve ticari faaliyetler için de görüşme ve incelemeler yapma imkanı da bulmuştur. Bu seyahat neticesinde memleketlerine döndükten bir müddet sonra Rusya heyetinde yer alan Sovyetler Birliği Maarif Komiseri Bubnof Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti yetkililerine, “Her öğretim derecesinden seçilecek 40 kişilik bir muallimler heyetini, Sovyet Rusya’nın misafiri olarak, bir inceleme seyahatine davet ettiğini” 1936 yılı Haziran ayında yazmıştır. Bu davet üzerine Türkiye Cumhuriyeti Maarif Vekaleti yetkilileri ilkokul, ortaokul, lise ve üniversitede görev yapan öğretmenler arasından 40 kişiyi seçmiştir. Bunlardan Hıfzı Veldet Velidedeoğlu Üniversite adına geziye seçilen dört doçentten biri olarak geziye katılmış ve seyahat ile ilgili gözlemlerini yazıya aktarmıştır. Velidedeoğlu’nun gözlemlerinde bazen kafasındaki Sovyetler Birliğini bulamamanın hayal kırıklığı olsa da, böyle bir geziyi kaydederek 80 yıl sonra da olsa o günün Rusya’sını bize sunması taktire şayandır. Hele hele Türk-Sovyet ilişkilerinin gidişatında bazı sıkıntıların da başlamaya başladığı bir dönemde böyle bir gezinin yapılması ve kaleme alınması da anlamlıdır. Gerek onuncu yıl kutlamaları çerçevesinde Rusların Türkiye’deki faaliyetleri, gerekse Türk öğretmen heyetinin Rusya’daki faaliyetleri öncelikle iki devletinin belli bir meslek grubunun kaynaşmasını sağlamayı amaçladığı gibi, karşılıklı bilgi alış verişinin de hedeflenmiş olması önemlidir. Biz, bu çalışma ile karşılıklı bu ziyaretlerin iki devletin yetkilileri ve halkı üzerindeki etkilerini vesika, hatıra ve araştırmalara göre ele alacağız. Son günlerde bölge jeopolitiğinin yakınlaştırdığı ilişkilerin, Cumhuriyetin ilk yılları ve Atatürk dönemindeki siyasi, kültürel, ekonomik ve diğer alanlara etkisini ortaya koymaya çalışacağız.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Akbulut, Deniz, and Enes Metin Dönmez. "Kurumsal İtibar Yönetiminde Finansal Performansin Rolü: Pandemi Sürecinde Kurumlarin Yayinladiği Basin Bültenleri Üzerine Bir Analiz." In COMMUNICATION AND TECHNOLOGY CONGRESS. ISTANBUL AYDIN UNIVERSITY, 2021. http://dx.doi.org/10.17932/ctc.2021/ctc21.060.

Full text
Abstract:
Kuruluşlar tüm varlıklarında olduğu gibi itibarları söz konusu olduğunda da yönetime ihtiyaç duymaktadırlar. Başarılı bir kurumsal itibara sahip olunabilmesi kurumların mevcut itibarlarını nasıl yönettikleri ile yakından ilişkilidir. Uzun vadede oluşan kurumsal itibarın başlıca bileşenleri duygulara hitap etme, ürün ve hizmet kalitesi, vizyon ve liderlik, finansal performans, işyeri çevresi ve sosyal sorumluluk olarak kategorilendirilmiştir (Fombrun vd., 2013: 253). Bu bileşenlerden finansal performans özellikle kriz durumlarında öne çıkan temel faktörlerden biri olarak konumlanmaktadır. Finansal performans aynı zamanda hedef kitle ile kurulan tüm ilişkilerde güvenin oluşmasında etkili bir unsurdur. Dolayısıyla kuruluşların güven temelli sağlam bir kurumsal itibar oluşturabilmesi için finansal performanslarını iyi bir kurumsal iletişim stratejisi ile yansıtmaları gerekmektedir.2019 yılında tüm dünyayı etkisi altına alan Covid-19 pandemisi Türkiye’de de birçok kurumu ekonomik yönden olumsuz yönde etkilemiştir. Küresel bir kriz olarak nitelendirilebilecek olan bu durum karşısında kurumlar, krizi fırsata dönüştürebilmek amacıyla kurumsal itibar yönetimini destekleyici kurumsal iletişim faaliyetlerinde bulunmuştur. Kurumların paydaşları ve kamuoyu nezdindeki olumlu imajlarını sağlamlaştırmak amacı ile gerçekleştirilen bu faaliyetler içerisinde özellikle kurumların finansal performanslarının öne çıkarıldığı görülmektedir. Bu araştırma kapsamında Global Times (2020)‘nin Covid 19’un Ekonomi Üzerindeki Sektörel Etkisi raporunda verilen sektörlerden Türkiye’de otomotiv sektörü kapsamında faaliyet gösteren beş şirketin pandemi döneminde kurumsal web siteleri üzerinden yayınladıkları basın bültenleri finansal performans göstergeleri bağlamında içerik analizi yöntemi ile incelenmiştir. Araştırmanın amacı kuruluşların basın bültenlerinde finansal performanslarını yansıttıkları unsurları içeren stratejilerini kamuoyuna nasıl yansıttıklarını ortaya koymaktır. Araştırma sonucunda incelenen tüm basın bültenlerinde en çok yer alan finansal performans göstergesi “rekabet üstünlüğü” olarak saptanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Abdi, Abdishakur İbrahim, and Sevtap Gümüş. "Somali’de Yoksulluğun Azaltmasında Kadınların Tarımsal Faaliyetlerine Katılım Durumu: Hirshabelle Eyaleti Örneği." In International Students Science Congress. Izmir International Guest Student Association, 2021. http://dx.doi.org/10.52460/issc.2021.009.

Full text
Abstract:
Tarım, Somali'nin GSYİH'sinin % 65'sini, istihdamının % 45.8'sini ve ihracatının % 93'ünü sağlamaktadır. Kadın işgücünün en yoğun olduğu faaliyet alanlarının başında ise tarım sektörü gelmektedir. Ancak, kadınların tarımsal üretim faaliyetleri ve gıda güvenliğine önemli katkı sağlamalarına rağmen, birçok ülkede olduğu gibi, Somali’de de görünmez konumdadırlar. İşte bu çalışmada, Somali’de yoksulluğun önlenmesinde kadınların sosyo-ekonomik durumları ile tarımsal faaliyetlere katılım durumlarının incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın ana materyalini oransal örnek hacmi formülü kullanılarak yapılan hesaplama sonucunda 96 kadın ile yüzüyüze anketlerden elde edilen veriler oluşturmaktadır. Bu kapsamda, elde edilen veriler basit istatistiki yöntemler ile analiz edilmiştir. Çalışmada, farklı nitelikte çok sayıda bulgu elde edilmiş olup, görüşülen kadınların %22.8’sinin 31-40 yaş aralığında olması, %43.5’sinin okur-yazar olmaması, %77.2’sinin evli olması, %72.8’sinin tarımsal faaliyetlerin her aşamasına katılması ve farklı nitelikte sorunlarının olması, %27.2’ sinin 10 yıldan daha az tarımla uğraşması, %38.0’ inin kendi arazisinde ve %29.3’ ünün 1 hektar ve daha az araziye sahip olması, %93.5’sinin ise herhangi bir tarımsal kooperatife üye olmaması elde elde edilen bulgulardan bazılarıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

Çağatay, Ergin. "PANDEMİ SÜRECİNDE BANKALARIN KURUMSAL VATANDAŞLIK DAVRANIŞLARININ SOSYAL MEDYA ÜZERİNDEN İNCELENMESİ: HALK BANKASI, VAKIFBANK VE GARANTİ BBVA ÖRNEKLERİ." In COMMUNICATION AND TECHNOLOGY CONGRESS. ISTANBUL AYDIN UNIVERSITY, 2021. http://dx.doi.org/10.17932/ctc.2021/ctc21.061.

Full text
Abstract:
Küreselleşen dünyamızda kuruluşların topluma ve insanlığa fayda sağlamaları beklenmektedir. Bu beklentiler kurumsal düzeyde bir sorumluluk içermektedir. Özellikle pandemi gibi olağanüstü durumlarda kurumların çeşitli konularda sorumluluk üstlenerek “kurumsal vatandaşlıklarını” yerine getirmesi kurumsal itibar açısından da ele alınması gereken bir olgudur. Kurumsal vatandaşlık kavramı, işletmelerin çeşitli konularda devlete ve topluma karşı sorumluluk bilincini içermekte, aynı zamanda kurumsal itibarı korumada da önemli bir rol oynamaktadır (Tunçel, 2011, s.81). Fombrun’a göre (1996) kurumsal itibar; kurumların hissedarları, iş görenleri, yatırımcıları, müşterileri ve toplum tarafından algılanan değer, güvenirlik ve saygınlığının ifadesi olan ve zaman içerisinde meydana gelen değerlendirmelerin bütününü kapsar (Aktaran Çiftçioğlu; Gök, 2018: 184). Kurumsal vatandaşlık, kurumsal sosyal sorumluluk kavramıyla ilişkili olup içinde bulunduğumuz pandemi sürecinde; kurumların bu konunun üzerinde durup topluma destek vermesi kurumsal itibarları açısından önem taşımaktadır.2019 yılının Aralık ayında Çin’de ortaya çıkan ve hızla yayılan Covid-19 (Coronavirüs) salgını, insanlık üzerinde çeşitli yıkımlar yaratmıştır. Ekonomi ve iş dünyası bu yıkımlardan ciddi şekilde etkilenmiştir. Türkiye’de de hastalığın yayılmasını önlemek amacıyla iş ve ekonomi piyasasını etkileyen çeşitli tedbirler alınmış, toplumsal bir işbirliği ve dayanışma olgusu gündeme gelmiştir. Bu işbirliği ve dayanışma sürecinde bankalar da birer kurumsal vatandaş olarak çeşitli sorumluluklar üstlenmiş, hedef kitlelerine zor günlerinde destek olma çabası içine girmiştir. Bu araştırmada; Türkiye’de 2020 Mart ayından itibaren Covid-19 vakalarının yaşanmaya başlaması ile alınan pandemi tedbirleri kapsamında toplumsal düzeyde yaşanan sosyal ve ekonomik problemler çerçevesinde kamu ve özel bankaların toplumu desteklemek için ne tür faaliyetler yaptıkları ele alınmıştır. Tüm bankaların faaliyetlerini değerlendirmek mümkün olmadığından, Branding Türkiye’nin 2020 yılı için belirlediği “Türkiye’nin En Değerli 100 Markası” listesinde yer alan; Halkbank, Vakıfbank ve Garanti BBVA bankalarının Türkiye’de pandemi ile ilgili tedbirlerin başlamasından önceki ve başladıktan sonraki bir aylık zaman diliminde İnstagram paylaşımları incelenip yapılan çalışmalar içerik analizi şeklinde değerlendirilecektir. Sosyal medya günümüzde hedef kitleye ulaşmak amacıyla kurumların yoğun bir şekilde kullandıkları bir ortam olup; We Are Social ve Hootsuite’nin yayımladığı Dijital 2020 raporuna göre Türkiye’de İnstagram ‘En Fazla Kullanılan Sosyal Medya Platformlarında’ 2. sırada yer almaktadır. Bu yüzden araştırma, bu bankaların İnstagram hesapları üzerinden yapılacaktır.Çalışmada literatür taraması ve içerik analiziyle değerlendirme yapılmıştır. Araştırma, son yıllarda önem kazanan kurumsal vatandaşlık ve sorumluluk bilincinin somut örneklerle ele alınması ve kurumların toplumsal konulardaki desteğinin kurumsal itibarlarına nasıl bir katkı sağladığının anlaşılması konusunda bir örnek oluşturması yönünden önem taşımaktadır. Aynı zamanda kurumların, yüz yüze iletişiminin çok sınırlı olduğu pandemi günlerinde kurumsal vatandaşlık ve kurumsal sorumlulukları yansıtmada sosyal medyayı nasıl kullandıklarının değerlendirilmesi açısından da önemlidir. Sosyal medya üzerinden ölçüm ve değerlendirme fırsatının daha kolay olması çalışmanın sonuçlarının ölçümünü daha güvenilir kılmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography