Academic literature on the topic 'Haçlı'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the lists of relevant articles, books, theses, conference reports, and other scholarly sources on the topic 'Haçlı.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Journal articles on the topic "Haçlı"

1

Saday, Barış. "Hussitlere Karşı Haçlı Savaşları: Orta Çağ Avrupası’nda Dinî Şiddet." Gazi Akademik Bakış 17, no. 34 (2024): 87–105. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1498723.

Full text
Abstract:
Hussit Haçlı Savaşları, Bohemya’daki askerî faaliyetlerin hacmi ve içerikleri bakımından doğaları gereği dinî olarak nitelendirilmektedir. Bu faaliyetlerin başlatıcıları, katılımcıları ve savunucuları bahsi geçen dinî doğayı kazandırmaktadır. John Huss’un 1415’te Constance’ta yakılmasının ardından Bohemya’nın Çekçe konuşulan topraklarında başlayan dinî reform hareketi, kendisini ulusal terimlerle tanımlayan ve iyi belirlenmiş bir siyasî toplulukla özdeşleşmiştir. Lüksemburglu Sigismund, 1420’de iradesini Bohemya’ya zorla dayatmaya karar verdiğinde reform hareketini benimseyen grupların geniş bir koalisyonu, ki “Tanrı Yasası” (lex Dei) olarak yorumladıkları şeyi savunmak için askerî güç kullanmaya karar verdiler. Sigismund’un kötü şöhretli işgali, Papalık vasıtasıyla haçlı seferi olarak ilan edilmiştir. Koalisyonun bu savunmayı bir din savaşı olarak algılaması muhtemeldir. Ancak seçilmiş imparatorun bunun haçlı seferi şeklini alması gerektiği konusundaki anlaşması, şüphesiz rakiplerinin çatışmanın kutsal karakterine dair hislerini keskinleştirmektedir. Haçlı Seferleri dışında, Orta Çağ’da dinî doktrinlerin saldırıya karşı böylesine sürekli ve organize bir şekilde savunulmasının bir örneği olmadığı gibi, Reformasyon’a kadar da benzer bir durum bulunmamaktadır. Hussit Haçlı Savaşlarında dinsel bir savaş yürüten bir grup insan, aynı görüşe sahip bir başka grupla karşı karşıya gelmiştir. Haçı takanlar, sıradan olmayan kadehi savunanlarla savaşmıştır. Çalışmamız, Hussit merkezli olarak Bohemya topraklarındaki reform hareketlerini ve onun neticesindeki askerî seferleri ele almayı amaçlamaktadır. Böylece Papalık kurumunun dini araçsallaştırarak siyasî amaçlar için kullanılmasını “Hussit Haçlı Seferleri” üzerinden irdelemektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Gölgesiz Karaca, Sevtap. "Birinci Haçlı Seferi’nin Türk-Haçlı İlişkileriyle İlgili Batılı Kaynakları." Cihannüma: Tarih ve Coğrafya Araştırmaları Dergisi 4, no. 1 (2018): 61–92. http://dx.doi.org/10.30517/cihannuma.441639.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Seçkin, Abdurrahman. "11.-13. Yüzyıl Haçlı Seferlerinin Gürcü Krallığı Üzerine Yansımaları." Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 26, no. 1 (2025): 121–36. https://doi.org/10.17494/ogusbd.1596205.

Full text
Abstract:
Haçlı seferlerinde Gürcistan’ın rolünü belirleyen en önemli unsur coğrafi konumudur. Gürcistan birçok siyasi birime beyliklere (Eristavlıklara) ayrılmış olmasına rağmen Kafkasya üzerindeki geçiş kontrolünü elinde tutmaktaydı. İmparatorluklar için Gürcistan âdeta bir sıçrama tahtasıydı. Hiçbir Haçlı seferi Gürcistan’ı hedef almamıştır. Gürcü ordusu da herhangi bir Haçlı seferine katılmamıştır. Gürcistan, Haçlı seferlerinin sadece ideolojik yönden destekçisi olmuştur. Haçlılarla Gürcüler arasındaki ilk temas, 1097-1098 kışında Antakya Kuşatması sırasında Antakya'nın Kara Dağı'ndaki Gürcü manastırlarının açlık çeken Batı birliklerine yiyecek göndermesiyle gerçekleşmiştir. Gürcüler; Kral IV. Davit, Kral Tamar ve Kral V. Giorgi (Brtskinvale-Parlak) dönemlerinde Haçlı devletleriyle kurulan temaslar neticesinde bölgede cereyan eden seferlerde rol almaya başlamıştır. XIII. yüzyılda Gürcü Krallığı, Beşinci Haçlı Seferi'nin liderlerine bir ittifak teklif etmiştir. Buna göre Haçlılar, Eyyubi İmparatorluğu'nun kuzey eyaletlerine saldıracaktı. Fakat bu plan gerçekleşmedi çünkü Moğol İmparatorluğu'nun yükselişi bunun uygulanmasını engelledi. Böylece Gürcistan ile Batılı güçler arasındaki askerî iş birliği arzusu XV. yüzyılın ortalarına kadar devam etti. Bu çalışmada Haçlı seferleri dönemindeki ve sonrasındaki Haçlı-Gürcü ilişkileri, Gürcü kaynakları temel alınarak incelenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

ALTINAY, Ramazan, and Esra ÇEÇEN. "I. Kılıç Arslan’ın Anadolu’daki Beka Mücadelesinde I. Haçlı Seferi’ne Karşı Diplomatik Girişimleri." Gazi Akademik Bakış 16, no. 32 (2023): 339–57. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1315226.

Full text
Abstract:
Türkiye Selçukluları, Haçlılar tarafından İslam ve Türk varlığını sona erdirmek için girişilen ve “Haçlı Seferleri” olarak bilinen saldırılara karşı verdikleri mücadelelerle ortaçağ Anadolu Türk tarihine damgalarını vurmayı başarmışlardır. Sultan I. Kılıç Arslan, 1097 yılı Haçlı Seferi’nde başkenti İznik’i kaybetmesinin ardından Haçlılara karşı kurduğu diplomatik girişimlerle devletin bekasını korumaya ve Türklerin Anadolu’da kalıcı olmalarını sağlamaya çalışmıştır. Haçlı saldırılarına büyük bir cesaret ve akıllı bir diplomasiyle karşı çıkan Sultan I. Kılıç Arslan, beka mücadelesinde yapılması gereken her şeyi yapmaya gayret etmiştir. Bu makalede I. Haçlı Seferi’nin gerçekleşme nedenleri, Türkiye Selçuklu Devleti’nin diplomatik ilişkilerde bulunduğu siyasi teşekküller, 1097 yılı Haçlı Seferi’nde İznik’in teslimi konusunda Bizans ile yürütülen diplomasi, Sultan I. Kılıç Arslan’ın 1097 ve 1101 yılı Haçlı Seferleri’ne karşı diğer Türk devlet, beylik ve emirleriyle kurduğu diplomatik ilişkiler ile bu ilişkilerde elde edilen başarılar sonucunda Haçlı ordularının Merzifon, Konya ve Ereğli’de imha edilmeleri incelenecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Altan, Ebru. "Haçlı Ordularının Anadolu'da Geçtiği Yollar." Belleten 65, no. 243 (2001): 571–82. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2001.571.

Full text
Abstract:
Haçlı Seferleri döneminde (1096-1291) Doğu'ya dokuz büyük sefer düzenlenmiştir. Bu seferler sırasında yalnızca Birinci Haçlı Seferi orduları 1097'de Anadolu'yu çapraz kesen yolu geçerek güneye inmeyi başarmışlardır. 1101 Yılı Haçlı Seferleri orduları Türkiye Selçuklu Devleti ve Danişmendli topraklarından geçmeye teşebbüs etmişler, fakat Sultan I. Kılıç Arslan tarafından Orta Anadolu'da imha edilmişlerdir. İkinci Haçlı Seferi orduları 1147/48'de yine Türkiye Selçuklu Devleti'nin topraklarından geçmeye çaba göstermişlerse de bunu başaramamışlar, ancak Bizans'a ait Ege bölgesi topraklarından geçerek Antalya'ya ulaşabilmişlerdir. Üçüncü Haçlı Seferi'ne katılan Alman ordusu ise 1190'da kısmen Türk topraklarından kısmen de Bizans arazisinden geçerek güneye Silifke'ye inmiştir. Bu çalışmamızda bahsedilen Haçlı ordularının Anadolu'daki yürüyüş yollarını kaynaklara dayanarak ve bu konudaki araştırma eserlerinde verilen bilgileri de göz önüne alarak açıklamaya çalışacağız.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Aktan, Ali. "Memlûk-Haçlı Münasebetleri." Belleten 63, no. 237 (1999): 411–52. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.1999.411.

Full text
Abstract:
Haçlı seferleri, papalığın teşvikiyle, Avrupalıların İslâm âlemine karşı birlikte düzenledikleri seferlerin genel adıdır. Dinî sebep başta olmak üzere siyasî ve iktisadî çeşitli sebeplerle yapılan bu seferlerin ilki 1097 yılında gerçekleştirilmiştir. Türklerin Anadolu'ya yerleşme ve kendilerine yeni bir vatan kurma mücadelesi devam ederken, Bizans İmparatoru Türklere karşı Avrupa'dan yardım istedi. Bu çağrı, papalığın teşvik ve propagandası sayesinde çok büyük ilgi gördü. Öyle ki, normal bir askerî yardımın boyutlarını aşan ve sayıları yüz binlerle ifade edilen, her milletten Hıristiyan'ın bulunduğu çok büyük bir ordu Anadolu'ya yöneldi.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Altınay, Ramazan, and Habibe Ceren Dağdeviren. "Haçlı Devletleri Döneminde Kadın Algısı, Siyasi Evlilikler ve Devlet Yönetiminde Kadınların Rolü." Journal of History Culture and Art Research 10, no. 3 (2021): 95–109. http://dx.doi.org/10.7596/taksad.v10i3.3126.

Full text
Abstract:
Bu araştırmada Haçlı Seferleri dönemindeki kadın algısı, siyasi evlilikler ve devlet yönetiminde kadınların rolünün ne olduğu incelenmektedir. Orta Çağların en büyük askerî harekâtlarından biri olan Haçlı Seferleri, Batılı Hıristiyanlar ile Doğulu Müslümanları karşı karşıya getiren ve 1096 yılında başlayıp 1291 yılında Latin Hıristiyanların Doğu'da Akka’dan çıkartılmalarına kadar süren ve sekiz büyük askeri seferi kapsayan yaklaşık iki yüz yıllık bir dönemi kapsamaktadır. Araştırmanın giriş bölümünde Haçlı Seferlerinin tarihsel süreci incelendikten sonra seferlerin yapıldığı dönemdeki kadın algısı ve kadınların seferlere karşı yaklaşımı incelenmeye çalışılmıştır. Daha sonra Haçlı devletlerinde (Urfa Haçlı Kontluğu (1098-1144), Antakya Prinkepsliği (1098-1268), Kudüs Krallığı (1099-1291) ve Trablus Kontluğu (1109-1289) soylu kadınlarla yapılan evliliklerin siyaset üzerindeki etkisi tartışılmıştır. Araştırmanın bu bölümünde soylu kadınlarla yapılan evliliklerin siyaset üzerindeki etkisi ile ilgili çok sayıda örneğe yer verilmiştir. Verilen örnekler ışığında, Haçlı devletlerinin yöneticilerinin, oluşturdukları siyasi organizasyonu devam ettirebilmek, güçlendirmek ve hâkimiyet alanlarını genişletebilmek için çıkarlar doğrultusunda anlaşmalar yapmak ya da savaşmak gibi faktörlerin yanı sıra evlilik yoluyla kurulan ilişkilere de önem verdikleri sonucuna varılmıştır. Soylu kadınlar ya da yerel yöneticilerin kızları ile yapılan evlilikler yolu ile kurulan akrabalık ilişkilerinin bazen hâkimiyet alanlarını genişletmek ve hatta tehdit oluşturan güçlere karşı ittifak sağladıkları gibi, bazen devletlerin devamının bu evlilikler sayesinde gerçekleştiği tespiti yapılmıştır. Böylece Haçlı Seferleri esnasında, Orta Çağlar’ın olumsuz kadın algısına rağmen, soylu kadınların siyasi ilişkilerde devleti yönetecek konuma kadar yükselerek siyasette etkin bir rol üstlendikleri sonucuna ulaşılmıştır. Çalışma bu yönüyle Haçlı devletleri dönemindeki kadın rollerini inceleyerek kadınların tarih boyunca üstlendikleri rollerin anlaşılması noktasında genel bir bakış açısı sunmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

BAYAR, Umut, and Sait Emre ÇİFTÇİ. "Role of Smyrniote Crusades on the Loss of Dominance of Western Anatolian Principalities in Aegean Sea." Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 12, no. 1 (2021): 174. http://dx.doi.org/10.33537/sobild.2021.12.1.15.

Full text
Abstract:
İzmir Haçlı Seferi, Haçlıların 1291'de Akka'yı kaybetmesinden sonra düzenlediği Haçlı harekâtları arasında en etkilisidir. Bu sefer sayesinde Aşağı İzmir adı verilen Liman Kale 1402'ye kadar Hristiyanların elinde kalmıştır. XIV. yüzyılda Türk denizci Ghazileri Ege Denizi'ndeki pek çok yerde akınlarda bulunmuştu. Önce Menteşe Beyliği'yle başlayan bu faaliyetler XIV. yüzyılın ikinci çeyreğinde Aydın Beyliği'yle devam etmiştir. Bu beylikte en kuvvetli lider olarak ön plana çıkan Aydınoğlu Umur Bey'in etkinlikleri Papalık dâhil Akdeniz'de bulunan Katolik güçlerinin tepkisi çekmiştir. Bu nedenle ona karşı harekete geçmekte gecikmediler. Avignon Papaları İzmir'de Haçlı egemenliği için özel bir çaba harcamışlardır. Kıbrıs Krallığı, Venedik ve Papalık donanmaları hep birlikte Umur Bey'e karşı mücadele ettiler. İki aşamalı olan İzmir Haçlı Seferi'nin birinci aşaması başarıyla sonuçlansa da ikinci aşaması sonuçsuz neticelenmiştir. Bu tarihten sonra Hospitalye şövalyeleri ile Kıbrıs Krallığı başarıyla sonuçlanan 1365 tarihli İskenderiye Haçlı Seferine katıldılar. Pek çok girişime rağmen ilerleyen yıllarda bütün Hristiyan âlemi doğuda yükselen yeni Osmanlı tehdidiyle baş başa kalacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

KALELİ-, Emrullah. "Haçlı Seferlerinde Yamyamlık Hadiseleri." Turkish Studies - Historical Analysis Volume 14 Issue 2, Volume 14 Issue 2 (2019): 217–31. http://dx.doi.org/10.29228/turkishstudies.22912.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

ÖZER, Serkan. "Haçlı Tarihi Yazımında Pıerre L'ermıte: Sıradan Bir Keşiş mi, Haçlı Seferinin Mi." Journal of Turkish Research Institute, no. 67 (January 1, 2020): 493–522. http://dx.doi.org/10.14222/turkiyat4277.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
More sources

Dissertations / Theses on the topic "Haçlı"

1

Altınbağ, Senem Duru Akhan Galip. "Halı dokuyanlarda karpal tünel sendromu sıklığı /." Isparta : SDÜ Tıp Fakültesi, 2001. http://tez.sdu.edu.tr/Tezler/TT00068.pdf.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Books on the topic "Haçlı"

1

Runciman, Steven. Haçlı seferleri tarihi. Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1986.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Kanat, Cüneyt. Sorularla haçlı seferleri. Yeditepe, 2013.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Erer, Râşid. Türklere karşı Haçlı seferleri. Kaknüs Yayınları, 2002.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Oskay, Ünsal. Tek kişilik haçlı seferleri. İnkılap, 2000.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Yıldız, Kerime. Post - Modern haçlı seferi: Sinema. Bilge Kültür Sanat, 2019.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Karakuş, Nadir. Haçlı seferlerinde av ve avcı. Çizgi Kitabevi, 2020.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Reha, Günay, and Sabuncu Ayyüz, eds. Kumkale: Toros eteklerinde bir haçlı kalesi. Ege Yayınları, 2007.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Demirkent, Işın. Urfa haçlı kontluğu tarihi, 1098-1118. Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1990.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Perinçek, Doğu. Tayyip Erdoğan'ın yüce divan dosyası: Haçlı irtica. 2nd ed. Kaynak Yayınları, 2007.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

Perinçek, Doğu. Tayyip Erdoğan'ın yüce divan dosyası: Haçlı irtica. 2nd ed. Kaynak Yayınları, 2007.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
More sources

Book chapters on the topic "Haçlı"

1

İnce Sancaklı, Fatma. "Trabzon Rum Devleti (1204-1263)." In Tarih Alanında Seçme Yazılar-IV. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub177.c868.

Full text
Abstract:
1095-1291 yılları arasında gerçekleştirilen haçlı seferlerinin başlamasının sebebi Bizans Devleti’nin batıdan istemiş olduğu yardımdır. Bu dönemde Bizans Devleti, bir taraftan Selçuklular, bir taraftan Çaka Bey tehlikesi diğer taraftan ise Peçeneklerin yaratmış olduğu karışıklıklar karşısında zor durumda kalan Bizans Devleti, batıdan yardım istemiştir. Batılılar da bu çağrı üzerine sözde doğudaki dindaşlarına yardım etmek maksadıyla bu seferleri düzenlemişlerdir. Ancak batının asıl niyeti, doğudaki dindaşlarını kurtarmak değil, doğunun zenginliklerini ele geçirebilmektir. Haçlıların bu niyetini fark eden Bizans Devleti de ilk seferden itibaren, haçlılara karşı bir takım önlemler almıştır. Onlara iaşe konusunda zorluklar çıkarmış, vermiş oldukları rehberler sayesinde onları sarp yollardan Anadolu’ya göndererek, Türklerin önüne atmış ve onlara birçok konuda yardımcı olmamışlardır. Bütün bu yaşananlar, haçlılarda, Bizans Devleti’ne karşı ön yargı ve nefretin oluşmasına sebebiyet vermiştir. İşte iki taraf arasında yaşanan bütün bu sorunlar, IV. Haçlı Seferi’nin yönünün Bizans Devleti’ne çevrilmesine sebebiyet vermiştir. IV. Haçlı Seferi henüz başlamadan, haçlılar ve Venedik Devleti arasında bir anlaşma yapılmıştır. Bu anlaşmaya göre, Venedik, seferin düzenlenmesi için haçlılar için bir filo hazırlayacak, haçlılar da bu filoya karşılık Venedik’e 85.000 mark ödeyecekti. Ancak Venedikliler, bu paranın büyük bir kısmının ödemesini yapamamışlardır. İşte tam bu esnada yaşanan Bizans tahtında yaşanan sorunlar, haçlıların, Venediklilere vermeyi taahhüt ettikleri parayı ödemek için büyük bir fırsat olmuş ve bundan dolayı da asıl hedefinden saparak, Bizans Devleti üzerine yönelmiştir. IV. Haçlı Seferi sonrasında, İstanbul, haçlılar tarafından yağmalanmış, İstanbul’da Latin devleti kurulmuş, Trabzon’da, İznik’te ve Balkanlarda da Bizans Devleti’nin varisler tarafından devletler kurulmuştur. İstanbul’un Latinler tarafından işgalinden sonra Trabzon’a kaçan Bizans tahtı varislerinden Aleksios ve David kardeşler tarafından kurulan Trabzon Rum Devleti bu anlamda önemlidir. Bu bildiride Trabzon Rum Devleti’nin 1204-1263 yılları arasındaki dönemi izah edilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

"Orta Çağ Avrupa'sında Masumiyetin Kutsal Yolculuğu-Çocuk Haçlı Seferleri." In SOSYAL, İNSAN VE İDARİ BİLİMLERDE YENİLİKÇİ ÇALIŞMALAR. DUVAR PUBLISHING, 2023. http://dx.doi.org/10.59287/siibyc.723.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Ötenkaya, Yusuf. "Eyyûbî Soyunun Gölgesinde Kalmak: Memlûk Devleti’nin Oluşum Yıllarında Sultanın Meşruiyeti Meselesi." In Tarih Alanında Seçme Yazılar-VI. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub397.c1744.

Full text
Abstract:
Mevcut Memlûk literatürün temel argümanına göre Memlûk Devleti’nin müstakil bir devlet olarak ortaya çıkmasını sağlayan hadiseler Haçlı ve Moğol istilalarına dayanmaktadır. Bu yıkıcı olayların neden olduğu boşluk hâli başarılı bir şekilde Memlûklar tarafından doldurulmuştur. Ancak buna rağmen Memlûk Devleti’nin oluşum yıllarında Eyyûbî soyunun gölgesinde kaldıkları bilinen bir gerçektir. Devletlerini meşru bir zeminde inşa ederken aynı zamanda Eyyûbîler ile mücadele içerisinde olmuşlardır. Bu mücadeleler büyük oranda Dımaşk Meliki en-Nâsır Yûsuf ile olan çekişmelere dayanmaktadır. Diğer taraftan Memlûklar Eyyûbîlere karşı yapılan savaşları Abbâsî Halifeliği’nin naibi sıfatı ile yapmışlardır. Stratejik bir hamle yaparak mevcut meşru unsura karşı daha üst siyasal-dinî gücün meşruiyetinden istifade etmişlerdir. Fakat bununla birlikte Sâlihiyye-Bahriyye ümerasının bir taraftan devlet idaresini şekillendirmeleri diğer taraftan da kendi içlerinde anlaşmazlık yaşamaları ümera arasında dahilî sorunlara neden oluyordu. Nitekim Sâlihiyye mensuplarının Eyyûbî soyunun pasifize edilmesine şiddetle karşı çıkarak çevredeki Eyyûbî meliklerine iltica ettikleri görülmektedir. Dolayısıyla Memlûklar’ın oluşum yıllarında Eyyûbî soyunun meşru bir güç unsuru olarak kalmaya devam ettiği anlaşılmaktadır. Bu çalışmada Memlûklar’ın devletleşmesine yol açan hadiseler ele alınmakla birlikte Eyyûbî soyunun geçici olarak nasıl kullanıldığı ortaya konulacaktır. Bunu gerçekleştirirken dönemin kronikleri merkeze alınacak ve tarihsel olduğu kadar sosyo-psikolojik bir yöntem takip edilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Amanjani, Salimeh. "Uşak Seccadelerinin Tarihsel Çerçevesi Üzerine Bir İnceleme." In Geleneksel Türk Sanatlarında Güncel Çalışmalar. Özgür Yayınları, 2024. https://doi.org/10.58830/ozgur.pub612.c2607.

Full text
Abstract:
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Uşak ili en önemli dokuma merkezlerinden biri olarak ön plana çıkmıştır. Özellikle halı dokuma alanında uygulanan teknikler ve motifleriyle uluslararası alanda büyük bir üne kavuşmuştur. Bu bağlamda Uşak seccadelerinin tarihi, halıcılık sanatının incelikleriyle ve zenginlikleriyle doğrudan ilişkilidir. Aynı zamanda Anadolu’nun halı kültürünü, sanatını ve inceliklerini gösteren önemli eserlerin başında gelmektedir. Uşak seccadeleri, 15. ve 16. yüzyılda yani klasik dönemde cami ve saraylarda namaz kılmak için kullanılmıştır. Seccadeler genellikle mihrap motifiyle işlenmiş, bitki motifleri ve geometrik desenlerle süslenmiştir. 17. ve 18. yüzyıla gelindiğinde, Uşak seccadeleri üzerinden Avrupa’ya ihracat yapılmaya başlanmıştır. Avrupa’ya gönderilen seccadeler kilise ve saraylarda bir dekor unsuru olarak kullanılmıştır. 19. yüzyıl ve sonrasında ise Uşak seccadelerinin üretimi azalmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun son zamanlarında fabrika üretiminin olması, geleneksel seccadelerin üretiminin zayıflamasına neden olmuştur. Fakat bu gelenek yine de korunmaya devam edilmiştir. Ancak günümüzde Uşak seccadelerine geçmişte olduğu gibi günümüzde de ilgi duyulmaya devam etmektedir. Bununla birlikte modern Uşak halıcıları tarafından bu seccadelerin geleneksel özellikleri ve desenleri korunmakta, yaşatılmaya devam edilmektedir. Bu bağlamda çalışmada, Uşak seccadelerinin dünü ve bugünü tarihsel bir perspektiften ele almayı amaçlamaktadır. Böylece Türk İslam sanatında bu seccadelerin akademik alandaki çalışmaları, tarihsel süreci, geleneksel motif ve desenleri ve üretimi ile ilgili bir literatür sunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Sevimli, Özge. "Uyum Gösterme Eğiliminin Performans Üzerindeki Etkisinde Misyon ve Vizyon Özgünlüğünün Aracı Rolü: Gaziantep İli Halı Sektörü Örneği." In İşletme Alanında Seçilmiş Konular. Özgür Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub448.c1919.

Full text
Abstract:
Günümüzde gelişen teknoloji, artan rekabet ve küreselleşmeyle beraber işletmeler stratejilerini özenli ve titizlikle yapmaları gerektiğinin farkına varmışlardır. Stratejinin ana temellerinde misyon ve vizyon unsurları yer almaktadır. Misyon ve vizyon unsurları işletmenin ana temellerini, amaçlarını ve hedeflerini oluşturur. Açık ve net şekilde oluşturulan misyon ve vizyon ifadeleri çalışanlar üzerinde olumlu etkiler bırakır, ilham verir ve tek bir amaç altında birleştirir. İşletmelerin misyon ve vizyon ifadeleri gelecekte hedeflerini ve planlarını ortaya koymada önemli kavramlardır. Misyon ve vizyon ifadelerine sahip olmayan çok az kuruluş vardır, fakat bu ifadeler incelendiğinde bazı işletmelerin ifadeleri oldukça benzer bazı işletmelerin ise anlaşılmayan ve karmaşık ifadelere sahip oldukları görülmektedir. Aslında misyon ve vizyon ifadelerinin açık ve anlaşılır şekilde olması ve diğer işletmelerden farklı olması gerekmektedir. Çoğu işletmelerin misyon ve vizyon ifadelerin doğru kullanılmadığı, sadece yapmış olmak için yaptıkları düşünülmektedir. Bu bağlamda, çalışmanın amacı Gaziantep ilinde faaliyette bulunan halı sektöründeki firmaların misyon ve vizyon oluşturmada uyum gösterme eğilimlerin performansları üzerindeki etkileri araştırılmaktadır. Araştırmada Gaziantep ili halı sektöründe üretim yapan firmaların web sitelerinden ya da kataloglarından misyon ve vizyon ifadeleri araştırılıp özgün olanlarla özgün olmayanlar ayrıştırılıp üst düzey yöneticilerle üç değişkenden oluşan bir anket çalışması yapılacaktır. Bu veriler ışığında özgün olan firmalar ile özgün olmayan firmalar karşılaştırmalı analize tabi tutulup aralarında başarı açısından fark var mı yok mu? Performansları üzerindeki etkilerine bakılacaktır. Hem çalışan hem de işveren için yararlı olmak adına yapılan çalışmanın her iki tarafa ışık tutma niteliği taşıması hedeflenmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Yaz, Cemile Emel. "Makine Halılarında Hav İpliği Olarak Kullanılan Sentetik Polimerler." In 21. Yüzyılda Mühendislikte Çağdaş Araştırma Uygulamaları Üzerine Disiplinler Arası Çalışmalar- VI. Özgür Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub426.c1853.

Full text
Abstract:
Halılar, yaşam alanlarının vazgeçilmez bir unsurudur ve eski çağlardan beri kullanılmaktadır. Gerek el halısı gerekse makine halısı üretiminde her dönem yüksek prestije sahip olan yün elyaf arzının artan tüketim talebine yetişememesi, yüksek maliyeti ve tüketici beklentilerinin daha fonksiyonel ürünlerden yana olması nedeniyle, uzun yıllardır makine halıcılığında hav ipliği materyali olarak doğal elyaflardan ziyade sentetik lifler tercih edilmeye başlanmıştır. Hav ipliği üretiminde kullanılan başlıca sentetik lifler polipropilen, akrilik, poliamid ve polyesterdir. Her polimer, spesifik karakterdedir ve halıda kullanım performansları açısından birbirlerine göre avantaj/dezavantajlara sahiptir. Bu çalışmada, sentetik polimerlerin fiziksel ve mekanik özelliklerinin, halı hav ipliği kullanım performanslarına etkileri değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

SOBUTAY, Erman, Çağrı BILGIÇ, and Yunus YAVUZ. "Robotik Gastrik Bypass." In Bariatrik ve Metabolik Cerrahi Genel Prensipler ve Yenilikler II. İstanbul Üniversitesi–Cerrahpaşa Üniversite Yayınevi, 2024. http://dx.doi.org/10.5152/8503.

Full text
Abstract:
Günümüzde, bariatrik cerrahi morbid obezite ve yandaş hastalıklarının tedavisinde en etkili yöntem olarak kabul edilmektedir. Gastrik bypass diğer bariatrik cerrahi prosedürlere kıyasla komplikasyon sıklığında hafif bir artış yaratsa da uzun dönemde kilo kaybı ve komorbiditelerin iyileşme oranları üzerine etkisi daha iyidir. Laparoskopik Roux-en-Y gastrik bypassın 1994 yılında tanımlanmasından sonra açık teknik yerini hızla laparoskopiye bırakmıştır. Laparoskopinin açık cerrahiye göre daha az ameliyat sonrası ağrı, daha kısa hastane yatışı ve daha hızlı günlük hayata geçiş gibi üstün avantajları olmasına karşın obez hastalara özel bazı teknik kısıtlamaları da vardır. Yeni milenyumun başlangıcında robotik cerrahinin bariatrik prosedürlerde kullanılmaya başlanılmasından sonra bu kısıtlamaların robotik cerrahi ile aşılabileceği düşünülmüştür. Laparoskopi ile robotik gastrik bypassın karşılaştırıldığı birçok çalışma, robotik cerrahinin güvenli olarak uygulanabileceğini göstermektedir. Özellikle elle yapılan robotik gastrojejunal anastomozlar, çok düşük kaçak oranlarıyla robotik yaklaşımın potansiyel faydalarını ortaya çıkarmaktadır. Robotik cerrahi, revizyonel cerrahi veya hiatal herni onarımı gibi ek cerrahilerin varlığında avantajlar sunmaktadır. Robotik cerrahide maliyet tartışmalı bir konu olmaya devam etmektedir. Birçok çalışma robotik cerrahinin laparoskopiye göre daha maliyetli olduğunu göstermektedir. Ancak bunun aksini gösteren çalışmalar da bulunmaktadır. Robotik cerrahi ile komplikasyon oranlarının ve hastaneye yeniden başvurunun azaltılabilmesi, elle yapılan anastomozlar ile stapler kullanımının azaltılması maliyete olumlu yansıyan etkenler olarak gösterilmektedir. Şimdiye kadar birçok çalışmanın çoğunlukla laparoskopiyle eşdeğer sonuçlar gösterdiği göz önüne alındığında, robotun bariatrik prosedürler için kullanılmasını haklı çıkarmak için maliyetlerin geleneksel laparoskopiye benzer tutulması gerekmektedir. Robotik cerrahi alanı sürekli olarak gelişmektedir ve yakın gelecekte bariatrik cerrahi de bu gelişmelerden daha fazla fayda göreceği öngörülebilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Conference papers on the topic "Haçlı"

1

KARACA, Erdem. "«Das Interessante Blatt» Özelinde Resimlerle Gazi Mustafa Kemal Paşa (1920-1938)." In 10. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-6042-5.26.

Full text
Abstract:
Avusturya’da çıkan «Das interessante Blatt», 1882-1939 yılları arasında haftalık bir gazete olarak yayın hayatını sürdürmüştür. Haberlerin birçoğunda resim kullanımına yer veren gazete, Gazi Mustafa Kemal Paşa (Atatürk) söz konusu olduğunda da aynı anlayışı devam ettirmiştir. Yapılan taramalar sonucunda, 1920-1938 yıllarına ait resimler tespit edilerek okuyucularla ve araştırmacılarla buluşturulmak istenmiştir. Resimlerin hangi durumlarla ilgili olduğuna bakıldığında ise, şu gelişmelerin ön plana çıktığı görülmektedir: Türkiye’nin milli kıyamı. Türk Zaferi – Küçük Asya’da Yunan ordusunun çöküşü. İsmet Paşa ve kurmaylar. Savaş gemilerinin getirdiği İngiliz piyadelerinin İstanbul’u boşaltmaları. Türk Ordusu’nun İstanbul’a girişi. General Mustafa Kemal Paşa’nın, TBMM’de Lozan’daki müzakerelere ilişkin hükümet açıklaması. Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa ve eşi Latife Hanım. Ankara Millet Meclisi adına İstanbul’a giren Milli Birlikler. Türkiye’de, dini yetkilerle sınırlı olan halifenin görevden alınmasıyla ilgili iç çekişmeler. M. Kemal Paşa’ya karşı planlanan suikast girişimi. Türkiye’nin yaratıcısı Kemal Paşa’ya ait anıtlar. İstanbul’da bir sokakta oy kullanma çadırı. Kemal Paşa suikastçılarının infazı. Yeni Türkiye: İş yerlerinin kapalı olduğu ilk Pazar. İskenderun Sancağı’nda Suriye’nin bağımsızlığı lehinde ve aleyhinde gösteriler. Madame Tussaud’un Kemal Atatürk’e ait balmumu heykeli. Türkiye’de kadının özgürleşmesinin gelişimi; Cumhurbaşkanı Kemal Atatürk, uygulamalı derslerin de verildiği modern bir kız okulunu ziyaret ediyor. Kemal Atatürk’ün evlatlık kızının bombardıman uçağıyla Balkanlar turunu tamamlaması. Yeni Türkiye’nin kurucusunun ölümü; eski ve yeni cumhurbaşkanları. Diğer taraftan, gazetede paylaşılan bazı resimlerin altında birtakım değerlendirmelere de yer verilmiştir. Bu bağlamda 19 Ekim 1922’de paylaşılan bir yazıda şu bilgiler neşredilmiştir: Mudanya'da yürütülen arabuluculuk müzakereleri Türk taleplerine dayalı bir anlaşma ile sonuçlanmıştır. İstanbul tarafsız bir statüde bırakılırken, Trakya'nın Yunanlılar tarafından boşaltılmasına karar verilmiştir. Gelinen noktada Sevr Barış Antlaşması'ndan sonra haritadan silinmiş gibi görünen Türkiye, bir anda yeniden canlanmış ve saygı görmeye başlamıştır. Bir gerçek varsa o da “Kendinden vazgeçmeyen hiçbir kimse/şey kaybolmaz”. İstanbul Hükümeti’ne karşı gösterdiği cüretkâr tavrı nedeniyle isyancı ilân edilerek idam cezasına çarptırılan Kemal Paşa, an itibarıyla Türkiye'nin en güçlü adamı haline gelmiştir. Bu durumda artık Süleyman'ın tacını başına geçirebileceğine haklı olarak inanabilirdi. Sultan VI. Mehmed (Vahdeddin), her zaman sadece iktidar partisinin insafına kalmış sahte bir hükümdardı.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

GÜLLÜ, Ramazan Erhan. "Millî Mücadele Sırasında İstanbul Merkezli Milliyetçi Siyaset Söylemlerine Karşı Mustafa Kemal Paşa’nın Tavrı." In 10. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-6044-9.08.

Full text
Abstract:
Mondros Mütarekesi’nin imzalanması sonrası İstanbul’da birçok siyasî grup, çeşitli cemiyet ve partilerle siyaset hayatına yeniden dâhil olmuşlardı. Mustafa Kemal Paşa’nın Samsun’a geçişi sonrası başlatılan Millî Mücadele hareketi İstanbul’daki siyaset hayatı üzerinde de etkiliydi. Erzurum ve Sivas kongreleri ile Millî Mücadele hareketinin kendi kurumsal yapısını oluşturması, otoritesini de güçlendirmişti. Bu gelişmeler karşısında İstanbul’da Millî Mücadele’ye tamamen karşı olan siyasî gruplarla birlikte Millî Mücadele’yi haklı ve meşru gördüğünü ifade eden, kendilerinin de milliyetçi politikalar savunduklarını vurgulayan siyasî gruplar ortaya çıkmıştı. Millî Türk Fırkası, Sulh ve Selâmet-i Osmâniyye Fırkası ve Millî Ahrar gibi fırkalar/partiler bu gruplardan bazılarıydı. Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da faaliyet yürüten bu siyasi partilerin Millî Mücadele yanlısı bir politikaya sahip olduklarına inanmamaktaydı. Ona göre bu faaliyetler tamamen Millî Hareket’i İstanbul’a bağlama çabalarının bir parçasıydı. 1919 seçimleri esnasında bu tavrını açıkça göstermişti. Kara Vasıf, İstanbul’daki seçimleri kontrol etmek amacıyla Heyet-i Temsiliye tarafından İstanbul’a gönderilmişti. Kara Vasıf İstanbul’daki birçok grubun Millî Mücadele hareketi ile birlikte çalışabileceğini düşünmesine rağmen Mustafa Kemal Paşa bu görüşü doğru bulmuyordu. Paşa, bu tavırları İstanbul’daki siyasi grupların Anadolu hareketine karşı bir siyasi oyunu olarak görüyordu. Fakat onlarla açıktan bir çatışma içerisine girmek de istemiyordu. Bu yüzden İstanbul’daki gruplarla ilişkilerini iyi tutmak istiyor, bu gruplar arasından bazı etkili isimleri kendi tarafına alarak kendisi de onlara karşı bir hamle yapmayı arzuluyordu. Câmi (Baykurt), İsmail Subhi (Soysallıoğlu) ve Bekir Sami (Kunduk) gibi isimler, Sivas Kongresi’nden beri Mustafa Kemal Paşa’nın bu politikayla yanına çektiği isimlerdi ve sonradan da Ankara Hükümeti ile birlikte çalışmaya devam etmişlerdi. Bunlara karşılık Mustafa Kemal Paşa, örneğin Prens Sabahattin gibi isimlerin kendi listelerinden aday olması gibi teklifleri kabul etmemişti. İstanbul’daki siyasî partilerle kurumsal bir ittifaka da girmemişti. İstanbul’un resmen işgalinden sonra bu partilerin çoğu Ankara’daki Büyük Millet Meclisi’ni meşru görmeyerek İstanbul’da siyasete devam etmişlerdi. Mustafa Kemal Paşa sonraki dönemlerdeki beyanlarında, bu durumun siyasî olarak kendisinin haklılığını gösteren en bariz bir delil olduğunu ifade etmişti. Bu tebliğde, İstanbul’daki siyasi partiler ile Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye arasındaki ilişkiler, milliyetçi siyasî söylem bağlamında ele alınacaktır. Zaman aralığı 1919 seçim süreci ve İstanbul’un resmen işgali ile sınırlandırılacak, işgal sonrası yaşananlar aynı bağlam üzerinden genel bir değerlendirmeye tâbi tutulacaktır. Temel kaynaklar olarak o dönemde mevcut siyasî partilerin sözcüsü olarak yayımlanan gazeteler, Mustafa Kemal Paşa ve Heyet-i Temsiliye üyelerinin yazışmaları, süreçte etkin olan isimlerin sonraki yıllarda yayımladıkları hatıralar kullanılacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Özen, Elife Sariye. "Atık Halı Lifi ile İyileştirilmiş Killi Zeminlerin Donma-Çözülme Etkisi Altında Performansının Araştırılması." In Zemin Mekaniği ve Geoteknik Mühendisliği 18. Ulusal Konferansı. LookUs Scientific, 2023. http://dx.doi.org/10.5505/2022zmgm.ss-57.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Balamirzə oğlu Məmmədov, Aydın. "XX ƏSRİN İKİNCİ YARISI AZƏRBAYCAN TARİXŞÜNASLIĞINDA İBTİDAİ CƏMİYYƏTƏ DAİR TƏDQİQAT ƏSƏRLƏRİNDƏ ƏHALİ MƏSKUNLAŞMASI MƏSƏLƏLƏR." In I INTERNATIONAL CONFERENCE ON HUMANITIES AND SOCIAL SCIENCE. https://aem.az/, 2021. http://dx.doi.org/10.36719/2709-4197/2021/1/1/7-10.

Full text
Abstract:
Açar sözlər: Azərbaycan tarixşünaslığı, ibtidai cəmiyyət, əhali məksunlaşması, əhali artımı, tarixi demoqrafiya Key words: Azerbaijani historiography, primitive society, population settlement, population growth, historical demography Azərbaycan ərazisində insanların məskunlaşması bəşər tarixinin ən qədim dövrü olan ibtidai icma quruluşundan başlayır. Bu konsepsiya öz əksini Məmmədəli Hüseynovun 1970-80-ci illərdə nəşr olunmuş “Azərbaycan arxeologiyası (daş dövrü)”, “Azərbaycanın qədim paleolit dövrü”, “Azərbaycanda paleolit” və d. qiymətli əsərlərində geniş şəkildə tapmışdır (Гусейнов М.М. Археология Азербайджана (каменный век). Баку, АГУ, 1975, 162 с; Гусейнов М.М. Древний палеолит Азербайджана: культура Куручай и этапы её развития: 1,500,000-70 тысяч лет назад. Баку, Элм, 1985, 71 с; Гусейнов М.М. Палеолит Азербайджана (в соавторстве с А.К. Джафаровым). Баку, Элм, 1986, 17 с). M.Hüseynov haqlı olaraq, Vətənimizin əlverişli iqlimə, rəngarəng relyefə, təbii-coğrafi xüsusiyyətlərə malik olması kimi amilləri əsas götürərək burada ulu əcdadlarımızın hələ alt paleolit, daha dəqiq desək artıq şell-aşel dövründən üzü bəri məskunlaşması üçün hər cür şəraitin olması qənaətinə gəlmişdir: I Beynəlxalq Humanitar və İctimai Elmlərin Əsasları Konfransının Materialları / (24 dekabr 2021) Materials of the I International Conference on Humanities and Social Science / (24 December 2021) DOI: https://www.doi.org/10.36719/2709-4197/2021/1/1 8 “Bütün bu amillər ilk insanların Azərbaycan ərazisində hələ şell-aşel dövründə yayılmasını göstərir” (Huseynov, 1973: 23).
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

ATABEY, Figen. "MUSTAFA KEMAL (ATATÜRK) PAŞA’NIN 7.ORDU KOMUTANLIĞI GÖREVİNE İLİŞKİN BELGELER IŞIĞINDA GENEL BİR DEĞERLENDİRME." In 9. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2021. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-4794-5.28.

Full text
Abstract:
Mustafa Kemal (Atatürk) Paşa, 5 Temmuz 1917’de Bağdat’ı İngilizlerden almak üzere 1917 yılının Haziran ayında teşkil edilen Yıldırım Ordular Grubunun 7.Ordu Komutanlığına atanmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Filistin-Suriye cephesinde uygulanması gereken strateji ve taktik konusunda Grup Komutanı Mareşal Falkenhayn ile anlaşamadığından 7.Ordu Komutanlığı görevinden istifa ederek, 1917 yılının Ekim ayı ortalarında İstanbul’a gelmiştir. 7. Ordu Komutanlığı görevinde iken Mustafa Kemal Paşa’nın başta Başkomutan Vekili Enver Paşa olmak üzere devletin ileri gelenlerine dört gün arayla gönderdiği 20 ve 24 Eylül 1917 tarihli raporlarından neredeyse tam bir yıl sonra, Yıldırım Ordular Grubu Komutanlığı Filistin-Suriye cephesinde büyük bir bozguna uğramıştır. Mustafa Kemal Paşa, bahse konu raporlarda devletin en üst makamlarına Filistin-Suriye cephesinde Osmanlı Ordusu aleyhine gelişebilecek tehlikeleri büyük bir öngörü ile bütün çıplaklığıyla göstermiştir. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’a gelmesinin ardından 7 Kasım 1917’de Ordu Komutanı sıfatıyla Genel Karargâh emrine verilmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın 7.Ordu Komutanlığı görevinden çekilmesinden yaklaşık üç hafta sonra İngiliz kuvvetleri Birüssebi- Gazze hattını ele geçirmişlerdir. Neredeyse dokuz ay kadar uzun bir süre harp cephelerinden ayrı kalan Mustafa Kemal Paşa, Filistin Cephesi’nde durumun kritikleşmesi üzerine, bizzat Sultan VI. Mehmet Vahdettin tarafından 7 Ağustos 1918’de ikinci defa Filistin’de bulunan 7. Ordu Komutanlığına atanmıştır. Mustafa Kemal vaktiyle istifa ederek haklı sebeplerle bıraktığı bir ordunun komutanlığına yeniden atanmışsa da artık Filistin ve Suriye üzerindeki düşman taarruzunun önüne geçmek imkânsız bir hâl almıştır. Nitekim Mustafa Kemal Paşa’nın cepheye gelmesinden kısa bir süre 19 Eylül 1918 tarihinde İngiliz General Allenby komutasındaki İngiliz Ordusunun genel taarruzu başlamıştır. Mustafa Kemal Paşa yine de İngiliz kuvvetlerinin genel saldırısını değerlendirmiş ve bu öngörü ile önceden tedbir almış, üç ordu arasından ordusunu en az kayıpla zamanında çekebilmeyi başarmıştır. 7.Ordu Komutanı Mustafa Kemal’in, Halep civarında orduyu yoktan var ederek yeniden düzenlemesi sonucu 26 Ekim 1918’de İngiliz birlikleri ve Şerif Faysal önderliğindeki Arapların ilerleyişlerini Halep’in kuzeyinde Katma mevkiinde durdurmayı başarmıştır. Bu noktada Mustafa Kemal’in bütün çabası mütarekeye dek İngiliz ve Arap birliklerine kuvvet kaptırmamak ve gerekirse çekilerek anayurt topraklarında bir savunma hattı oluşturmaktı. Mustafa Kemal Paşa bu hattı, Misak-ı Milli sınırı olarak belirlemiş ve ordusunu İskenderun istikametine doğru çekmeyi başarmıştır. Bu çalışma, Mustafa Kemal (Atatürk) Paşanın Birinci Dünya Savaşı’nda Filistin-Suriye cephesinde iki kez atanmış olduğu 7.Ordu Komutanlığı dönemindeki faaliyetlerini ve olaylara ilişkin değerlendirmelerini, belgeler ve bölgede görev yapan subayların hatıratları merkezinde ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography