To see the other types of publications on this topic, follow the link: Hadis/sünnet.

Journal articles on the topic 'Hadis/sünnet'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 50 journal articles for your research on the topic 'Hadis/sünnet.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Hatiboğlu, İbrahim. "Hadis ve Sünnet Terimlerine Farklı Bir Yaklaşım: Fazlurrahman'ın Hadis ve Sünnet Ayırımı." Marife 1, no. 1 (2001): 33–47. https://doi.org/10.5281/zenodo.3343096.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

MANAS UULU, Tynchtykbek. "Oryantalistlerin Hadis, Sünnet ve Sahâbe Kavramlarına Yaklaşımları." Scientific Journal of Faculty of Theology, no. 24 (June 28, 2018): 137–53. http://dx.doi.org/10.52754/16947673_2018_24_8.

Full text
Abstract:
Oryantalistlerin İslâm’la ilgili araştırmaları hem Türkiye hem de diğer müslüman ülkeler tarafından yoğun bir şekilde takip edilmiş ve eleştiri mahiyetinde eserler kaleme alınmıştır. Biz bu yazımızda özellikle XIX. ve XX. yüzyıldaki bazı oryantalistlerin hadis, sünnet ve sahâbe kavramlarına nasıl yaklaştığını araştırma konusu yaptık. Araştırmamız oryantalistlerin hepsini kapsamadığı için bütün oryantalistlerin aynı kanaatleri taşıdığı iddiasında değiliz. Aynı şekilde çalışmamız oryantalistlerin hadis araştırmalarındaki amaçlarını ve gelecek tasarımlarını da kapsamaktadır. Oryantalistlerden sünnet, hadis ve sahâbe kavramlarına önyargılarla yaklaşanlar olmakla birlikte, objektif ve insaflı olanları da vardır. Oryantalistlerin bu konularla ilgili görüşlerinin bilinmesinin, onların İslâm ve Hz. Muhammed (sav) hakkındaki algılarını kavramakta yarar sağlayacağı kanaatindeyiz.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Ahatlı, Erdinç, and Kudret Çimen. "Kazanlı Halim Sâbit Şibay’ın Hadis ve Sünnet Bilgisi." Sakarya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (SAUIFD) 27, no. 1 (2025): 158–76. https://doi.org/10.17335/sakaifd.1637077.

Full text
Abstract:
1900’lü yılların başında Kazan bölgesinden Türkiye’ye göç eden Halim Sâbit Şibay (1883-1946), Ziya Gökalp’ın (1876-1924) fikir ve düşüncelerinin yayılmasında büyük katkılar sağlamış bir müderristir. O, “İslâm Mecmûası’nın nâşiri” olarak meşhur olmuş, Gökalp’in “ictimâî usûl-i fıkıh” teorisini fıkıh usûlünün kaideleri çerçevesinde temellendirmeye çalışmıştır. Yazılarında fıkhın nas ve örf olmak üzere iki kaynağı olduğunu ve şeriatın örfe de nas seviyesinde önem verdiğini dile getiren Halim Sâbit, örfü müstakil bir kaynak olarak görmüştür. Örfe istinâden verilen hükümlerin bağlayıcı olacağı görüşünden hareketle örfî alanın genişletilmesi ve ibadet ile muamelât alanlarının birbirinden ayrılmasının gerekli olduğunu ifade etmiştir. II. Meşrûtiyet’in ilanı sonrası yayımlanan mecmûalarda siyer, İslâm hukuku ve din sosyolojisi alanlarında pek çok makale neşreden Halim Sâbit, bu yazılarında hadis ve sünnete sık sık atıf yapmış ve onları mesned olarak göstermiştir. Halim Sâbit’in fikir ve düşünceleri üzerine pek çok çalışma yapılmış ancak hadis ve sünnete bakışı şu ana kadar çalışılmamıştır. Bu bağlamda makalemizin amacı Halim Sâbit Şibay’ın hadis ve sünnet bilgisini tespit etmektir. Çalışmamız iki bölümden ibarettir: İlk bölümde Halim Sâbit’in hadis ve sünnete bakışı, diğer bölümde ise yazılarında hadis kullanımı araştırılmıştır. Halim Sâbit’in mecmûalardaki makaleleri, MEB İslâm Ansiklopedisi’nde yayımlanan maddeleri ve matbû eserleri okunmuş, elde edilen veriler tasnîf ve analiz edilmiştir. Araştırmamız neticesinde onun mesned olarak yer verdiği hadisleri çoğu zaman kaynaklarıyla zikrettiği, bazen hadislerin sıhhat ve senedleri hakkında açıklamalar yaptığı ve hadis ilminde belli düzeyde vukûfiyeti olduğu tespit edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

ORHAN, Abdullah. "İMÂM-I RÂBBÂNÎ’NİN MEKTÛBÂT’INDA HADİS VE SÜNNET ANLAYIŞI." Journal of Social Sciences 72, no. 72 (2024): 190–211. http://dx.doi.org/10.29228/sobider.78267.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Duderija, Adis. "İlerlemeci İslam Düşüncesinde Sünnet Kavramı." Darulhadis İslami Araştırmalar Dergisi, no. 6 (June 30, 2024): 73–82. http://dx.doi.org/10.61216/darulhadisdergisi.1477027.

Full text
Abstract:
Bu makalede, ilerlemeci İslam düşüncesinde ‘sünnet’ kavramının doğasını ve kapsamını açıklıyorum. İslam’ın klasik dönemindeki hadis-temelli sünnet kavramının aksine, ilerlemeci İslam’daki sünnet kavramının, bu kavramın İslam düşüncesinin oluşum döneminde nasıl algılandığıyla güçlü benzerlikleri olduğunu iddia ediyorum. Bu bağlamda, ilerlemeci İslam’daki sünnet kavramının İslam teolojisi ve ahlakına yönelik geniş bir bağlamsalcı ve rasyonalist yaklaşım içerisinde işlediğini, genel bir ahlaki-davranışsal somutlaşmış kavram olduğunu gösteriyorum. İslam itikadının bir kaynağı olarak görülmediği gibi, hermenötik amaçlar doğrultusunda Kur’an ile organik ve simbiyotik bir ilişki içinde bulunmasına rağmen, gayri metluv bir vahiy biçimi olarak da değerlendirilmemektedir. Son bölümde, sünnet kavramına yönelik bu yaklaşımın, aile ve ceza hukukuna ilişkin olanlar gibi klasik İslam hukuku/ahlakında bu kavramla ilişkilendirilen birçok norm, değer ve uygulamayı ortadan kaldırarak, ilerlemeci İslam’da sahip olduğu bazı somut sonuçları tartışıyorum. Bu bağlamda, normatif sünnete yönelik ilerlemeci İslam yaklaşımının, İslam yorum geleneğinin, klasik İslam kelamı ve İslam hukuk usulünün hermenötik sınırları içinde işleyen bir sünnet kavramı temelinde savunulan ahlaki ve epistemolojik açıdan geçerliliğini yitirmiş norm, değer ve uygulamalardan kurtulmasını nasıl sağladığını vurguluyorum.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Acar, Yusuf. "Hadis Metinlerini Anlamada Öznellik Sorunu -'Sahabenin Sünnet Anlayışı' Özelinde-." Marife 1, no. 3 (2001): 153–60. https://doi.org/10.5281/zenodo.3343146.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

YÜKSEK, Ali, and Yusuf GÖKALP. "Ehl-i Sünnetin Fıkıh Usûlü Anlayışı." Scientific Journal of Faculty of Theology, no. 29 (December 26, 2020): 7–25. http://dx.doi.org/10.52754/16947673_2020_29_1.

Full text
Abstract:
Hz. Peygamber hayatta iken Müslümanlar arasında itikadi veya siyasi bir farklılaşma söz konusu değildi. Onun vefatından sonra Müslümanlar arasında bir takım ihtilaflar vuku bulmaya başladı. Söz konusu bu ihtilaflar neticesinde karşı karşıya kalınan problemlere çözüm üretme noktasında Müslümanlar arasında metodik açıdan farklı yaklaşımlar ortaya çıkmaya başladı. Sahabenin önde gelenleri başta olmak üzere ilimle uğraşanlar dini konularda kaçınılmaz olarak içtihatlarda bulundular. Ortaya çıkan bu farklı metodik yaklaşımlar inanç, ibadet ve sosyal yaşamın şekillenmesinde etkili oldu. Ortaya çıkan yaklaşımlar daha sonra genel olarak hukuk alanında “Ehl-i Hadis” ve “Ehl-i Rey” olarak isimlendirilirken inanç alanında ise “Ehl-i Sünnet” ve “Ehl-i Bidat” olarak isimlendirilmeye başlandı. Biz bu çalışmamıza Ehl-i Sünnet kavramının nasıl algılandığı ve bu ekolünün fıkıh usûlü anlayışının ne olduğunu ortaya koymaya çalıştık. Yine, Ehl-i Sünnet fıkıh usulü ekolleri arasında ne gibi farklar olduğunu da değindik. Ayrıca konu bütünlüğü açısından Ehl-i Sünnet fıkıh usulü kitaplarının temel konuları hakkında da bilgi vermeyi uygun gördük.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Gültekin, Hikmet. "İmam Hatiplerin Hadis Bilgileri ve Sünnet Algıları (Uşak İli Örneği)." Mevzu - Sosyal Bilimler Dergisi 2 (September 30, 2019): 93–128. https://doi.org/10.5281/zenodo.3463843.

Full text
Abstract:
İmam hatipler toplum adına çok önemli bir görev ifa etmektedirler. Günümüzde bu görevin başarılı bir şekilde yürütülmesi için lise seviyesinde bir eğitime sahip olmak ve sadece geleneksel yöntemleri kullanmak yeterli değildir. Bundan dolayı imam hatiplerin görevlerini başarıyla yapabilmeleri ve toplumda var olan saygınlıklarını sürdürebilmeleri için dini ilimlerde yeterli ve toplum ortalamasının üstünde bir kültüre sahip olmaları zorunluluk arz etmektedir. Bu kapsamda en çok lazım olan dini ilimlerden birisi de hadis ilmidir. Son yıllarda medya yoluyla hadislere yönelik yapılan olumsuz propagandalar imam hatiplerin hadis ilmi konusunda daha donanımlı olmalarını gerekli kılmaktadır. Çünkü hadisler Hz. Peygamber’in sünnetlerini bize aktaran vesikalardır. Hadisleri reddetmek aynı zamanda on dört asırdır kabul edilip yaşanan sünnetleri de reddetmek anlamına gelmektedir.  İmam hatiplerin hedef kitlesi olan toplum fertleri günümüzde bilgiye kolay ulaşmakta ve duydukları her şeyi sorgulamaktadırlar. Özellikle orta yaş ve altı, her konuda olduğu gibi dini konularda da daha akılcı düşünmekte ve bilimsel izahlar beklemektedirler. Bir kitaptan sadece okumak suretiyle aktarılan bilgiler bu kesimi yeterince ikna etmemektedir. İmam hatiplerin en üst seviyede eğitim almaları, bilgi ve kültür yönünden hedef kitleyi tatmin edecek düzeyde bulunmaları, projeleri ve faaliyetleriyle topluma cami dışında da liderlik yapmaları hedef kitlenin beklentilerinin karşılanması açısından son derece önemlidir. Bu makalede imam hatiplerin hadis ve sünnet konusundaki bilgi ve algıları, eksikleri ve beklentileri Uşak ilinde görevli 135 imam hatibe uygulanan anket cevaplarına göre tespit edilmeye çalışılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

KAYA, Süleyman. "Üç Sahîfe Üzerinden Tefsir-Hadis İlişkisine Dair Bir Değerlendirme." Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 10, no. 2 (2022): 302–23. http://dx.doi.org/10.33931/dergiabant.1165078.

Full text
Abstract:
Bu makalede, erken dönemin en önemli üç sahîfesi olan Sahîfetü Ali b. Ebî Talha, Sahîfetü Abdullah b. Amr b. Âs ve Sahîfetü Hemmâm b. Münebbih üzerinden tefsir-hadis ilişkisi ele alınmıştır. Sahîfetü Ali b. Ebî Talha tamamen garîbu’l-Kur’ân, diğer iki sahîfe tümüyle hadis içeriklidir. Mevcut içeriği ile Sahîfetü Ali b. Ebî Talha’da hadis, diğer iki sahifede de âyet yoktur. Tefsirin en önemli veri kaynağının sünnet olduğu düşünüldüğünde muhtevalarının bu denli ayrışmaması beklenirdi. Üstelik hadis sahîfeleri, inançtan ibadete, ahlâktan muâmelâta ayetlerle birebir ilişkili birçok hususu ele almaktadır. Dahası sahîfelerin isnad edildiği şahıslar, Kur’ân’ın baştan sona ezberlenme geleneğinin arttığı ve toplum nezdinde merkezi bir yer edindiği dönemde yaşamışlardır. Makalede, tefsir-hadis iç içe olması beklenirken sahifelerin içeriğinin neden böyle şekillenmiş olabileceği üzerinde durulmuş; mevcut muhtevaları üzerinden tefsir-hadis ilişkisinin nasıl değerlendirilebileceği açıklanmaya çalışılmıştır. Girişte konunun önemine vurgu yapılmış, sonra üç sahîfenin tarihsel önemine değinilmiştir. Ardından sahîfelerin içerik değerlendirmesine yer verilmiştir. Sonra da ulaşılan veriler ışığında ilgili eserler üzerinden tefsir-hadis ilişkisinin nasıl kurulabileceğine dair değerlendirme yapılmıştır. Çalışmanın bütününde hangi kanaatlere ulaşıldığı sonuç kısmında belirtilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

ZAHİTOĞLU, İrfan. "MOLLA HÜSREV'İN SÜNNET - HADİS ANLAYIŞI ("Miratül-Usûl fi Şerhi Mirkâtil-Vusû." Route Educational and Social Science Journal 7, no. 46 (2020): 678–701. http://dx.doi.org/10.17121/ressjournal.2557.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

Deniz, Şakir. "Ebû İshâk eş-Şîrâzî’ye Göre Fiilî Sünnet ve Delâleti." GİBTÜ İslami Araştırmalar Dergisi 5, no. 2 (2024): 36–54. https://doi.org/10.56477/gibtuislamad.1486699.

Full text
Abstract:
Hadis usulü eserlerinde fiilî sünnet kavramıyla ifade edilen Hz. Peygamber’in (s.a.s.) fiilleri, fıkıh usulünde ef‘âlu’r-Resûl kavramıyla ele alınmaktadır. Hz. Peygamber’e aidiyetinin tespit edilmesi açısından kavlî ve takrîrî sünnetle aynı kriterlere sahip olan fiilî sünnet, delâletinin tespiti açı-sından farklı olmaktadır. Bu farklılık ilk dönemden itibaren İslam âlimleri tarafından tartışıla gelmiştir. Bu âlimlerden biri olan Ebû İshâk eş-Şîrâzî (ö. 476/1083), günümüze ulaşan ilk usûlü fıkıh eserlerinden bir kısmının müellifi olması hasebiyle onun fiilî sünnetin delâletiyle ilgili gö-rüşleri önem arz etmektedir. Konuya dair ihtilafları eserlerinde Ef‘âlu’r-Resûl başlığı altında zik-reden Şîrâzî, tercih ettiği görüşleri naklî ve aklî delillerle savunmuş; karşıt görüşleri eleştirmiştir. Ona göre fiilî sünnet, delâlet açısından ibadet maksadıyla yapılan ve ibadet maksadıyla yapılma-yan olmak üzere iki türlüdür. İbadet maksadıyla yapılan fiiller ise bir emre ittibâ, bir emrin beya-nı ve ibtidâi/mücerred yani yeni bir hükmün inşası maksadıyla yapılan fiiller şeklinde üç kısma ayrılır. Bu son kısımdaki fiiller, şer‘î hükmü bilinen ve şer‘î hükmü bilinmeyen olmak üzere iki şekildedir. Bu itibarla fiilî sünnetin delâlet ettiği hükümler, bu kısımlara göre değişmektedir. Bu çalışmada bunlara temas edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

Karaca, Muhammed, and Mustafa Öztoprak. "İbn Battûta'nın (ö. 770/1368-69) Seyahatnâmesi'ne Göre Anadolu'da Hadis-Sünnet Kültürü." Uluslararası Dorlion Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi (DASAD) 2, no. 1 (2025): 1–23. https://doi.org/10.5281/zenodo.14850199.

Full text
Abstract:
<em>Ibn Battuta was a Muslim traveler who lived in the 14th century. During his thirty-year-long travels, he stopped by Anatolia when he was in his thirties, stayed there for three or four months, stayed in dervish lodges, zawiyas and dervish lodges, mostly in close contact with the public, and recorded the people's knowledge, manners and customs regarding religion. Wherever he went, he first paid attention to the religious and cultural life of that place. He evaluated the scientific and cultural situations he encountered on the basis of his own knowledge. The geography he lived in and the religious sciences he had learned up to that point were the aspects on which he based his evaluation of events. The perspective of a traveler has revealed a photograph blended with culture. The article is within the framework of Seyahatname. From the information in the work, the scientific and cultural situation of the Anatolian people has been determined. As a result of the study, it was understood that many events that Anatolian people do in daily life are based on circumcision culture. &nbsp;However, &nbsp;the basis of the deeds in the &nbsp;Sunnah &nbsp;is &nbsp;unknown. &nbsp;It &nbsp;has &nbsp;been &nbsp;severed &nbsp;from &nbsp;its &nbsp;original &nbsp;roots, &nbsp;but &nbsp;its &nbsp;application &nbsp;content is culturally religious and it is thought that it will at least have a divine counterpart. It has been observed that the religious and cultural situation in Anatolia is a religious culture in some cases and an acculturated religion in others. However, when considered in terms of both aspects, it is understood that the common point is that religion, especially the culture of circumcision, directs our people's lives as a compass. Considering these points, it has been determined that Seyahatn&acirc;me literature, especially Ibn Battuta's work, has a rich content in terms of Anatolia. In the article, the sampling method was used and the religious and cultural basis of each sample and its health status were determined; Every state, thought and action has been compared with its original foundations.</em> Keywords:&nbsp; Hadith, Sunnah, Ibn Battuta, Travel Book, Culture
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

Balık, Emrah, and Muhammet İkbal Çalış. "Çok Partili Hayata Geçişte Kur’an ve Tefsir: Ehli Sünnet Dergisi Örneği." Tefsir Araştırmaları Dergisi 9, no. 1 (2025): 141–61. https://doi.org/10.31121/tader.1638583.

Full text
Abstract:
Türkiye’de 1946 yılında başlayan çok partili hayatla birlikte tek parti döneminin katı laiklik politikaları yumuşamış, başta Diyanet’in etkisinin artırılması olmak üzere din ve vicdan özgürlüğü, dinî tedrisat gibi alanlarda kısmi iyileştirmeler meydana gelmiştir. Çok partili hayata geçiş yılları, aynı zamanda yayın hayatının yeniden canlanarak çeşitlenmesine ve çoğalmasına zemin hazırladığı için de önem arz etmektedir. Nitekim irşat faaliyetlerinin ön planda tutulduğu İslâmcı dergilerde, toplumu bilgilendirme gayesiyle Kur’an, tefsir, hadis, fıkıh ve İslâm tarihi gibi konulara yer verilmiştir. İslâmi ilimleri konu edinen Ehli Sünnet Dergisi de başta gençler olmak üzere Müslümanlara İslâm dininin kaidelerini öğretmeyi şiar edinmiştir. Bu bağlamda makale, tek parti döneminden çok partili hayata geçiş sürecinde yaşanan siyasi kırılma ve değişim karşısında, Kur’an ve tefsirin Ehli Sünnet Dergisi özelindeki durumunu tespit etmeyi amaçlamaktadır. Derginin başyazarı ve imtiyaz sahibi olan Abdurrahim Zapsu’nun (v. 1958) kaleme aldığı yazılardaki yansımalar doküman analizi yöntemi ile tespit edilmiştir. Aynı zamanda genellikle müstear isimle neşrettiği tefsir köşesindeki tefsirin mahiyeti, müfessirin özellikleri, tefsirde kullanılan metot ve tefsirde yer verilen güncel meselelere dair konular incelenmiştir. Mayıs 1950’den sonra yeniden canlanan dinî hayatın, dergiler düzleminden hareketle tespit edilmesi, çok partili hayat dönemindeki gelişmelerin doğru bir şekilde anlaşılmasına yardımcı olacaktır. Nitekim birçok İslâmcı dergide olduğu gibi Ehli Sünnet Dergisi’nde de Mayıs 1950’den önceki yaklaşım ile sonrası arasında belirgin bir farklılık müşahede edilmektedir. Zira yayın hayatına başladığı 1947 yılından 1949-50 yılına kadar temkinli bir yayın politikası takip eden Ehli Sünnet Dergisi, bu tarihlerden itibaren başta din ve laiklik hususunda olmak üzere daha cesur yazıları konu edinmiştir. Söz konusu tarihî farklılık tefsir köşesinde de temayüz etmektedir. Zira 1949 yılına kadar tefsirde güncel konulara neredeyse hiç yer verilmeyen Ehli Sünnet Dergisi’nde, çok partili hayata geçişte ve din eğitimi hususundaki gelişmelerde önemli bir rol üstlenen Şemsettin Günaltay’ın, medrese kökenli bir başbakan olarak bu yılda göreve başlamasıyla birlikte söz konusu mesafeli duruş belirgin bir şekilde değişmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

Şahin, Ünal. "Ehl-i Sünnet ile Şîa Fıkhındaki Küllî Kaidelerin Kavramsal Çerçevelerinin Karşılaştırılması." Eskiyeni, no. 53 (June 30, 2024): 715–46. http://dx.doi.org/10.37697/eskiyeni.1406773.

Full text
Abstract:
Ehl-i sünnet ve Şîa fıkhında yer alan küllî kaidelerin kavramsal çerçevelerinin incelendiği bu çalışma, konuya dair ilk araştırmadır. Makalede her iki mezhepte küllî kaide olarak telakki edilen ilkeler arasındaki farkların ana hatlarıyla gösterilmesi hedeflenmektedir. Bununla beraber her bir kaidenin müstakil olarak çalışılması dahi mümkündür. Bu araştırmada, Ehl-i sünnet tarafından küllî kaideler için belirlenen özelliklerin, Şîa fıkhında ne oranda dikkate alındığı gösterilmeye çalışılmıştır. Ayrıca Şîa fıkhındaki küllî kaidelerde öne çıkan hususların neler olduğunun icmalen belirlenmesine gayret edilmiştir. İnceleme neticesinde, Şîa’nın inanç geleneğinde olduğu gibi mantıkî önermeler olarak kabul edilen küllî kaideler bağlamında da Ehl-i sünnet fıkhı ile arasında birçok farklılık olduğu görülmüştür. Küllî kaidelerin fıkhın bir alt disiplini olması, fürû fıkıhta ise metodolojik ihtilafların bulunması doğaldır. Nitekim dört Sünnî mezhep bu kaideleri kendine özgü sistematiği içerisinde ele almış ve farklı hükümler beyan etmiştir. Öte yandan dört Sünnî mezhebin üzerinde ittifak ettiği onlarca küllî kaide de mevcuttur. Fakat Şîa’nın küllî kaideleri ideolojik kurgular ile farklı yorumladığı ve Ehl-i sünnet’ten çok farklı bir yaklaşım tarzı ortaya koyduğu görülmektedir. Konunun çok geniş olması nedeniyle araştırmada, son dönemde Şiî bilginlerce derlenen Dürûsun fi’l-kavâʻidi’l-fıkhiyye isimli eser merkeze alınmıştır. Mezkûr çalışma ekseninde Şîa’nın diğer kavâid-i külliyye literatürüne de sıklıkla atıfta bulunulmuştur. Şîa’nın küllî kaideler konusunda bilhassa Ehl-i sünnet’in hadis ve fıkıh kaynaklarını görmezlikten geldiği açıktır. Şîa’nın teolojisinin ayrılmaz parçası olarak görülen masum imamlar teorisi, küllî kaidelerde de yoğun şekilde işletilmektedir. Ayrıca Ehl-i sünnet ile Şîa arasındaki keskin ayrım noktalarından olan sahabeye karşı tutum da Şîa’da objektif olmaktan oldukça uzaktır ve sahabeye karşı ideolojik yaklaşım sergilemektedirler.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

Özmen, Ramazan. "Ahmed b. Yahyâ b. el-Murtazâ'nın Tabakâtu'l-Mu'tezile Adlı Eseri Üzerine Bir Değerlendirme." Journal of The Near East University Faculty of Theology 9, no. 1 (2023): 120–27. http://dx.doi.org/10.32955/neu.ilaf.2023.9.1.09.

Full text
Abstract:
İslam düşünce tarihindeki en renkli ve karizmatik fırkalardan birisi, şüphesiz İslâm’ın ilk rasyonalistleri olarak adlandırılabilecek olan Mu’tezile fırkasıdır. İslâm’da akılcı düşüncenin öncüleri olan Mu’tezile’nin tarihinin incelenmesi aynı zamanda genelde İslâm düşünce tarihinin özelde ise kelam tarihinin incelenmesi demek olacaktır. Biz bu çalışmada Ahmed b. Yahyâ b. el-Murtazâ'nın Tabakâtu'l-Mu'tezile adlı eserini inceleyerek Mu’tezile’nin bazı yönleri hususunda bilgiler aktarmış olacağız. Çalışmada deskriptif bir yöntem kullanılmıştır. Eser baştan sona taranmış ve dikkat çekici bilgiler çalışmaya yansıtılmıştır. Gerekli görülen bazı yerlerde eserde dile getirilen bazı fikirlere eleştiriler yöneltilmiştir. Çalışmamız İbnu’l-Murtazâ’nın Tabakâtu'l-Mu'tezile adlı eserinin tasvîrî bir yöntemle tanıtılmasından ibarettir. İlgili eser özellikle Mu’tezile’nin hadis ve rivâyetlere yaklaşımı açısından mercek altına alınmıştır. İslâm'da hadis ve sünnetin yeri etrafındaki tartışmaların tarihi çok gerilere gitmektedir. Bu tartışmalar gündeme geldiğinde ise ilk akla gelen itikâdî fırkalardan birisi Mu'tezile olmaktadır. Ancak hadis ve Mu'tezile yan yana zikredildiğinde, genelde ehl-i sünnet çevrelerinde zihinlerde oluşan ilk düşünce tamamen olumsuzdur. Bu kısa kitap kritiği çalışması çerçevesinde Mu’tezile’nin hadise karşı yaklaşımı ile ilgili önemli ip uçları tespit edilmiştir. En azından Tabakâtu'l-Mu'tezile çerçevesinde Mu’tezile’nin hadis inkarcısı bir fırka olarak tanımlamayacağı sonucuna ulaştığımızı söylememiz mümkündür. Eserden edindiğimiz intibaların en önemlilerinden birisi de şudur: Mu’tezile kendini ana İslâmî eğilimden ayrıştırmak yerine kendini İslam dininde merkezde konumlandırmaya önem vermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

Sait UZUNDAĞ, Mehmet. "Ebû'l-Velîd el-Bâcî'nin (ö. 474/1081) Hadis ve Sünnet ile İlgili Görüşleri Üzeri." Journal of Turkish Studies 13, Volume 13 Issue 17 (2018): 321–37. http://dx.doi.org/10.7827/turkishstudies.13750.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

YAZICI, Yunus. "İSÂ B. EBÂN IN HANEFÎ USÛLÜNDEKİ YERİ VE HADİS-SÜNNET İLE İLGİLİ BAZI GÖRÜŞLERİ." Journal of International Social Research 11, no. 58 (2018): 879–93. http://dx.doi.org/10.17719/jisr.2018.2601.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

Karan, Cuma. "Baskılar Karşısında Tevhidî Duruş Sergileyen İmam Buhârî Üzerine Psikososyotarih (PST) Bir Değerlendirme." GİBTÜ İslami Araştırmalar Dergisi 5, no. 2 (2024): 1–15. https://doi.org/10.56477/gibtuislamad.1496420.

Full text
Abstract:
Mâverâünnehir, İslam dünyasının önemli ilim merkezlerinden biri olarak pek çok âlim yetiştir-miştir, bunlar arasında İmâm Buhârî, hadis ilminde zirve isimlerinden biri olarak öne çıkmakta-dır. İmam Buhârî, tevhidî duruşu ve bu duruşunun psikososyotarihsel arka planı ile dikkat çek-mektedir. Kur’ân ve Hz. Peygamber’in pratiğini temel alarak, sahih hadisleri tespit etmek için titiz çalışmalar yapmıştır. İlk eseri olan et-Târîḫu’l-kebîr, ravîlerin biyografilerini inceleyerek hadis ilminde sağlam bir temel atmıştır. İmam Buhârî, Mu‘tezile, Cehmiyye ve Havâric gibi akım-lara karşı ehl-i sünnet inancını savunmuş, bu uğurda büyük baskılar ve mihnelere maruz kalmış-tır. Fikri duruşundan ödün vermeyerek güçlü akımlara ve devlet baskısına karşı direnmiştir. Mes-lektaşlarının bile baskıları karşısında boyun eğmeyen Buhârî, bu süreçte şehirden şehire hicret etmek zorunda kalmış ve dönüş yolunda vefat etmiştir. Yaşadığı dönemde çalışmaları yeterince anlaşılmamış olsa da, vefatının ardından Sahîh eseri, Kur’ân’dan sonra en güvenilir kaynak olarak kabul edilmiştir. İmam Buhârî’nin sağlam inancı, ilmî titizliği ve baskılara karşı gösterdiği direnç, eserin sonraki dönemlerdeki değerini artırmıştır. Bu çalışma, Buhârî’nin tevhidî duruşunu ve bu duruşun psikososyotarihsel arka planını analiz etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

AVCI, Oğuzhan. "Yusuf Acar, Bukhari-Shafii Relationship in the Eser-Ra'y Separation, (Konya: Hikmetevi Buplications, 2022), 358 Page, ISBN: 9786257756631." Tevilat 4, no. 2 (2023): 525–32. http://dx.doi.org/10.53352/tevilat.1405522.

Full text
Abstract:
İslam toplumunun kültürel yapısının farklılığı, tarihi süreçte farklı konuların ve fikri tartışmaların zeminini oluşturmuştur. Eser-re’y ayrışması, süregelen bir tartışma olarak güncelliğini korumaya devam etmektedir. Ehl-i hadis ve ehl-i re’y arasındaki şiddetli tartışmaların re’y tarafını kelamcılar ile Hanefilerin, eser tarafını ise hadisçiler ile diğer üç mezhebin oluşturduğu bilinmektedir. Bu çekişmeler zaman zaman mezhepsel taassuba ve vahim tabloların oluşmasına sebebiyet vermiştir. Bu durumu, ilk dönemlerde ve sonraki süreçlerde mezhep temsilcileri ve taraftarlarınca yazılan eserlerde görebilmek mümkündür.&#x0D; Yusuf Acar’a ait “Eser-Re’y Ayrışmasında Buhârî-Şâfiî İlişkisi” adlı çalışmada Buhârî’nin İmam Şâfiî’ye muhalefet ettiği görüşlerin tespit ve değerlendirmesi yapılmaktadır. Acar, Buhârî’nin Şâfiî ile aynı tarafta olduğu anlayışının doğruyu yansıtmadığını ilmi verilerden hareketle izaha çalışmıştır. Kitabın giriş kısmında eser-re’y bağlamında Buhârî’nin Şâfiî’ye olan muhalif görüşleri bağlamında el-Câmiu’l-müsned’in incelenmesiyle iddiaların irdeleneceği ifade edilmiştir. İki bölümlük eserin birinci bölümünde; eser-re’y tartışmalarının tarihi alt yapısı, Şâfiî’nin ve Buhârî’nin durumları ve hadis-sünnet üzerine bazı mülahazalar izah edilmeye çalışılmıştır. İkinci bölümde Buhârî’nin Şâfiî’ye muhalefet ettiği konular değerlendirilerek, aralarındaki ilişki ortaya konulmaya çalışılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

Fatih, Mehmet YILMAZ. "Ebû Dâvûd'un Sünnet Bölümü Özelinde Ehl-i Hadis ve Diyobend Ekollerinin İtikat Anlayışları - Azîmâbâdî ve Sehârenfûrî Örneği-." Mevzu - Sosyal Bilimler Dergisi, no. 6 (September 15, 2021): 119–64. https://doi.org/10.5281/zenodo.5506873.

Full text
Abstract:
İsl&acirc;m&rsquo;ın ilk d&ouml;nemlerinden itibaren zuhur eden farklı itikad&icirc; grupların teşekk&uuml;l&uuml; ile birlikte akaide dair &ccedil;eşitli konular da g&uuml;ndeme gelmiş hatta bu meseleler ilgili ekollerin rengini belirleyen birer unsur h&acirc;line d&ouml;n&uuml;şm&uuml;şt&uuml;r. Tarih boyunca tartışılan bu mevzular, son d&ouml;nemlerde din&icirc; ve itikad&icirc; alanlarda bir&ccedil;ok d&uuml;ş&uuml;nce sisteminin ortaya &ccedil;ıktığı ve İsl&acirc;m coğrafyasının &ouml;nemli bir b&ouml;l&uuml;m&uuml;n&uuml; teşkil eden Hint Alt Kıtası&rsquo;nda da m&uuml;nakaşa konusu olmuştur. Bu bağlamda b&ouml;lgede &ouml;zellikle Şah Veliyullah ed-Dihlev&icirc;&lsquo;nin oluşturduğu hadis merkezli yaklaşım, kendisinden sonraki sistemlere de etki etmiş neticede Ehl-i Hadis, Diyobend, Ehl-i Kur&rsquo;an ve Aligarh gibi belli başlı medreseler v&uuml;cut bulmuş ve bunlar arasında yer alan bazı gruplar hem s&uuml;nnet hem de itikat anlayışları itibarıyla birbirlerinden de ayrışmışlardır. Mezk&ucirc;r faaliyetleri yaklaşım tarzları itibarıyla İsl&acirc;m&rsquo;ın klasik değerlerini &ouml;ne &ccedil;ıkarmayı hedefleyenler ve Batı &ouml;nc&uuml;l&uuml;ğ&uuml;nde İsl&acirc;m d&uuml;ş&uuml;ncesine yeni bir y&ouml;n vermeyi ama&ccedil;layanlar şeklinde iki grupta toplamak m&uuml;mk&uuml;nd&uuml;r. Ancak bir makale boyutunu aşacağı gerek&ccedil;esiyle bu &ccedil;alışmada s&ouml;z&uuml; edilen yapılar arasından sadece hadislerle ameli temel prensip kabul eden Ehl-i Hadis ile Hanef&icirc; yaklaşımın temsilcisi niteliğinde olan Diyobend ekollerinin itikat anlayışları &uuml;zerinde durulacaktır. Bu doğrultuda her iki ekol&uuml;n hadis alanında &ouml;nde gelen isimlerinden Az&icirc;m&acirc;b&acirc;d&icirc; ve Seh&acirc;renf&ucirc;r&icirc;&rsquo;nin, Eb&ucirc; D&acirc;v&ucirc;d&rsquo;un <em>es-S&uuml;nen</em> isimli eserinin S&uuml;nnet b&ouml;l&uuml;m&uuml; &ouml;zelinde şerhlerinde yer verdikleri a&ccedil;ıklamalar &uuml;zerinden bahse konu d&uuml;ş&uuml;nce sistemlerinin akaide ilişkin değerlendirmeleri g&uuml;ndeme taşınacaktır. Zira <em>Kit&acirc;b&uuml;&rsquo;s-S&uuml;nne</em>&rsquo;lerin &ouml;zeti mahiyetinde olan ilgili b&ouml;l&uuml;m, İsl&acirc;m itikat esaslarını belirleyen rivayetleri ihtiva etmekte ve hadis merkezli itikat anlayışını yansıtmaktadır. Dolayısıyla bu b&ouml;l&uuml;mdeki konular arasında yer alan; imanın mahiyeti, kadere iman, bidatlerden sakınmak, ehl-i hev&acirc;ya karşı takınılacak tavır, Kur&rsquo;an&rsquo;ın mahl&ucirc;k olmadığı, vahy-i gayr-i metl&uuml;v, peygamberleri birbirlerine &uuml;st&uuml;n tutmamak, sah&acirc;bede efdaliyet, kabir azabı, şefaat, m&uuml;şrik &ccedil;ocuklarının ahiretteki durumu ve r&uuml;&rsquo;yetullah meseleleri belirlenen &ccedil;er&ccedil;evede sırasıyla ele alınıp değerlendirilmeye tabi tutulacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

ÖZÇELİK, Sait, and Mehmet DİLEK. "İbn Cemâa’nın Münâsebâtü Terâcimi’l-Buhârî Li-Ehâdîsi’l-Ebvâb Adlı Eserinin İncelenmesi." Turkish Academic Research Review - Türk Akademik Araştırmalar Dergisi [TARR] 8, no. 3 (2023): 1352–64. http://dx.doi.org/10.30622/tarr.1326491.

Full text
Abstract:
Kur’an’ın yorumu ve hayata aktarılmış şekli olan sünnet -onun sözle ifadesi olan hadisler- İslam’ın ikinci temel kaynağı olması yönüyle Müslümanların her zaman ilgi odağı olmuştur. Bu ilginin oluşmasında, Kur’an’ın Peygamber’e itaati, ittibâyı ve karşı gelmemeyi emretmesi ve Hz. Peygamber’in sözlerini ezberleyerek muhafaza etmeye ve başkalarına aktarmaya ashabını teşvik etmesi önemli rol oynamıştır. Bu nedenle hadislerin rivayeti, tespiti, tedvini ve tasnifi üzerinde önemle durulmuş ve bu çalışmaların sonucunda geniş bir hadis literatürü oluşmuştur. Hicri ikinci asırda başlayıp üçüncü asırda altın çağını yaşayan tasnif döneminde yaşanan siyasi, itikadi ve fıkhi tartışmalar bu dönemde yazılan hadis kitaplarının teşkilinde önemli bir rol oynamıştır. Buhârî (ö. 194/870)’nin böyle bir dönemde sahih hadisleri toplamak ve yaşanan sıkıntılara çözüm üretmek amacıyla yazdığı kısaca el-Câmiu’s-Sahîh ismiyle bilinen eseri günümüze kadar ümmetin takdir ve kabulünü kazanmıştır. Buhârî’nin hadis ilminde otorite kabul edilmesi ve eserinin itibar kazanmasında hadislerin sıhhati noktasında gösterdiği hassasiyetin yanında ince bir düşünce ve derin anlayışla oluşturduğu bab başlıklarının da önemli bir rolü olduğu inkâr edilemez bir gerçektir. Bu nedenle eserindeki hadislerin anlaşılmasına yönelik birçok eser kaleme alındığı gibi bab başlıklarındaki fıkhi görüşlerini tespit etmek ve bab-hadis uyumunu ortaya koymak için de eserler yazılmıştır. Bu çalışmada, İbnü’l-Müneyyir’in (ö. 683/1284) bu alanda yazdığı ve günümüze ulaşan en eski çalışma olan el-Mütevâri alê terâcimi ebvâbi’l-Buhârî adlı eseri üzerine İbn Cemâa’ın (ö. 733/1333) yaptığı ihtisar çalışması olan Münâsebâtü terâcimi’l-Buhârî li-ehâdîsi’l-ebvâb adlı eserinin incelenmesi ve literatüre katkısının tespiti amaçlanmaktadır. Ayrıca bir ihtisar çalışması olan Münâsebât’ın sadece özet niteliğinde olup-olmadığı, müellifin kendi görüş ve tercihlerini eserine yansıtıp yansıtmadığı ve varsa esere yönelik eleştirileri tespit edilmeye çalışılacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

DEMİRER, Macit, and Ari̇f DURĞUN. "Meslek Yüksekokulu Öğrencilerinin Hadis ve Sünnet Algısı Üzerine Bir Araştırma: Seben İzzet Baysal Meslek Yüksekokulu Örneği." Abant İzzet Baysal Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 8, no. 2 (2020): 613–48. http://dx.doi.org/10.33931/abuifd.806652.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

SEYHAN, Ahmet Emin. "Teorinin Pratiğe Yansımış Hâli: Hz. Muhammed’in Örnekliği." Süleyman Demirel Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, no. 51 (December 30, 2023): 136–60. http://dx.doi.org/10.59149/sduifd.1376998.

Full text
Abstract:
Kur’ân-ı Kerîm, İslâm’ın aslî kaynağıdır. Onu tebliğ, tebyin, ta’lim ve yaşayarak temsil görevi öncelikle Hz. Muhammed’e daha sonra ise onun ümmetine aittir. Hz. Peygamber bu vazifesini yapmış, teoriyi pratiğe dönüştürmüş, Kur’ân’ı anlama ve uygulama çabasının ürünü sünnetini Müslümanlara miras bırakmış ve ahirete irtihal etmiştir. Hz. Muhammed, tebliğ ve beyan ettiği Kur’ân-ı Kerîm’e uygun bir hayat yaşamış, ona aykırı hiçbir söz söylememiştir. Bu bakımdan Kur’ân-ı Kerîm ile sünnet “et ile tırnak” gibi ayrılmaz bütündür. Kur’ân-ı Kerîm gonca ise sünnet-i seniyye onun “açılmış gül” hâlidir. Sahih sünnet, Kur’ân-ı Kerîm’in nebevî tefsiri ve hayata açılımıdır. Kur’ân-ı Kerîm anayasa ise sahih sünnet anayasaya uygun yasalardır. Bu itibarla, her iki kaynağın ilkeleri doğru anlaşıldığında Müslümanların çözemeyecekleri hiçbir problem yoktur.&#x0D; Bu makalede Kur’ân’ın ahlakıyla ahlaklanan, onu yaşanan hayata dönüştüren, bu nedenle de “yaşayan Kur’ân” olarak adlandırılan Hz. Muhammed’in sünnetinin “bireysel, toplumsal ve evrensel boyutları” ele alınmıştır. Zira günümüze kadar yapılan ilmî çalışmalarda genellikle “sünnetin bireysel boyutu” ön plana çıkartılmış, ancak Müslümanlara çok önemli vazife ve sorumluluklar yükleyen diğer iki boyut büyük oranda ihmal edilmiştir. Bu nedenle çalışmanın temel amacı “sünnetin toplumsal ve evrensel boyutlarına” dikkat çekmek, bunların doğru anlaşılmasına ve Müslümanların sünnet tasavvurlarının olumlu anlamda şekillenmesine katkı sağlamaktır. Çalışmada yöntem olarak Kur’ân-ı Kerîm başta olmak üzere Hz. Peygamber’in hayatından bahseden tarih, siyer ve temel hadis kaynakları referans alınmış, sünnetin üç boyutu belirlenirken bu eserlerdeki rivayetler analiz edilmiş, konu üç ayrı başlıkta incelenmiş ve makalenin hacmini zorlamamak amacıyla sınırlı sayıdaki örnekle iktifa edilmiştir. Zira Hz. Peygamber’in yirmi üç yıllık risâlet hayatında ortaya koyduğu pek çok bireysel, toplumsal ve evrensel sünnetleri vardır.&#x0D; Çalışmanın sonunda Hz. Peygamber’e itaat ve ittibâ etmekle görevli ümmet-i Muhammed’e birçok vazife düştüğü neticesine ulaşılmıştır. Mü’minler, üsve-i hasene olan Hz. Peygamber’in sünnetinin toplumsal ve evrensel boyutlarını öğrenmek, hem kendilerinin hem de tüm insanlığın maddî ve manevî problemlerine çareler üretmekle mükelleftir. Mü’minler, sünnetin temsil ettiği bütün ilke ve hedefleri göz önünde bulundurarak yeni bir yorumla “toplumsal, bölgesel ve evrensel ölçekte devam eden savaş, zulüm, sömürü, açlık, kıtlık, baskı, işkence ve çevre sorunlarıyla” mücadele etmek, bunlara köklü ve kalıcı çözümler bulmak zorundadır. Mü’minler, “sadece bireysel sünnetleri” yeterli görür, ancak sünnetin toplumsal ve evrensel boyutlarını ihmal ederlerse içine düştükleri sıkıntılardan kurtulamaz, dünyadaki mazlumların umudu olamaz, İslâm medeniyetini yeniden güçlü bir şekilde inşa edemez ve “hayırlı ümmet olma” vasfını kaybederler. Zira her bir Müslüman kendi kişisel hidayetiyle birlikte tüm insanlığın hidayetini hedeflemek, bunun için canıyla ve malıyla Allah yolunda mücadele etmek, sahâbe gibi İslam’ı tebliğ ve temsil etmek, yeryüzünde barış ve adaleti sağlamak, Hz. Peygamber’in sünnetini “insanlığın örnek alacağı bir modele” dönüştürmek zorundadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

Şentürk, Recep. "Critical methods on hadith: self-reflexivity in hadith scholarship." Hadis Tetkikleri Dergisi 3, no. 2 (2005): 37–56. https://doi.org/10.5281/zenodo.2668502.

Full text
Abstract:
Hadis rivayeti &ouml;z eleştiriyi kesintisiz bir şekilde kullanan bir ilim dalı olmuştur. &Ouml;z eleştiri &ccedil;abasının neticesi olarak ortaya muhtelif edeb&icirc; tarzlar ve literat&uuml;r &ccedil;ıkmıştır. Bunlar arasında, Hadis Us&ucirc;l&uuml;, hadis rivayet metotlarını eleştirirken, Fıkıh us&ucirc;l&uuml; hadislerin hukuk&icirc; yorumlarını eleştirmiş, Rical İlmi ise hadis ravilerinin eleştirel bir şekilde incelenmesi g&ouml;revini &uuml;stlenmiştir. Her bir edeb&icirc; tarz, hadis rivayetinin farklı bir boyutunu eleştirel bir şekilde inceleyen rasyonel bir &ccedil;abanın &uuml;r&uuml;n&uuml; olup, unvanı ne olursa olsun hi&ccedil; bir hadis &acirc;limi, daha sonra gelen nesiller tarafından eleştiri &uuml;st&uuml; g&ouml;r&uuml;lmemiştir. Bu da bize hadis ilminde &ouml;z eleştirinin son derece kapsamlı bir şekilde ve objektif kriterlerle y&uuml;r&uuml;t&uuml;ld&uuml;ğ&uuml; konusunda bilgi vermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

Dokgöz, Derviş. "Teheccüd Namazının Tasavvuf Yaşamındaki Yeri ve Önemi." Türkiye İlahiyat Araştırmaları Dergisi 9, no. 1 (2025): 180–203. https://doi.org/10.32711/tiad.1559378.

Full text
Abstract:
Temel hadis kitaplarında yer alan, “Farz namazdan sonra en faziletli namaz gece namazıdır.” şeklindeki hadisin, İslâm’ı Hz. Peygamber’in sünnetine birebir muvafık şekilde yaşamayı hedefleyen tasavvufî yaşama elbette bir yansıması olacaktır. Teheccüdün önemine dair Hz. Peygamber’in benzer hadisleri ve teşvikleri yanında Kur’ân’da da gece ibadetinin etkisinin insan maneviyatına daha tesirli olduğu belirtilmiş ve bu namazı kılanlar övülmüştür. Bu durumlar teheccüd namazına tasavvuf ehlince yüksek bir önem atfedilmesine sebep olmuştur. Öyle ki teheccüd, ruhi/manevi ilerlemenin sağlanmasında önemli uygulamalardan birisi haline gelmiş durumdadır. Bu makalemizde temel tasavvuf eserlerinde teheccüd namazına dair sûfî müelliflerin görüşleri ele alınıp incelenmiştir. Bunun sonucunda teheccüdün tasavvuf yaşamında üzerinde önemle durulan uygulamalar arasında olduğu, salikin manevi gelişiminde oldukça etkili olan hususlardan birisi olarak görüldüğü, fıkhî olarak hükmü sünnet konumunda olsa bile manevi tekâmüle etkisi nedeniyle çoğu mutasavvıf tarafından mutlaka düzenli şekilde yerine getirilmesi gereken bir ibadet şeklinde değerlendirildiği tespitleri yapılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

Kazvînî, Mirza Muhammed Han. "Tārih-i Beyhaḳ. Mirzā Muḥammed Hān Ḳazvini". Belleten 51, № 199 (1987): 407–16. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.1987.407.

Full text
Abstract:
Beyhak, en önemli şehri bugünkü Sebzevar olan Horasan'a bağlı bir bölgenin eski adıdır. Tarihler, devlet adamlarından, şeyhlerden, hadis ve fıkıh alimlerinden bahseden kitaplar, şair tezkireleri, her devirde bu bölgeden çok sayıda alim ve yazarın çıktığını yazarlar. Bunlara örnek olarak, Sunen u delailu'n-nubuvvet'in yazarı, ehli sünnet alimlerinin en tanınmışlarından Ebu Bekr Ahmed b. El-Huseyin Beyhakî'yi; Tarih-i Beyhakî olarak bilinen Tarih-i Mes'udî'nin yazarı, Gaznelilerin saray kâtibi ünlü tarihçi Ebu'l-Fazl Muhammed b. el-Huseyin Beyhakî'yi; yazma bir nüshasının fotokopisi elimizde bulunan ve konumuz olan Tarihi Beyhak'ın yazarı Ebu'l-Hasan 'Ali b. Zeyd Beyhakî'yi ve daha pek çoğunu gösterebiliriz. Tarih-i Beyhak'ın konusu, adından da anlaşılacağı gibi, İran'ın bu bölgesinin tarihinden, oraya mensup olan alim, edip, şair, seyyid, vezir, saray kâtibi, filozof, tabib gibi kimselerin tanınmışlarının hayat hikayelerinden, eskiden beri orayı yurt edinmiş veya başka yerlerden oraya göçmüş büyük ailelerin soy kütüklerinden ve hatta bir ölçüde o bölgenin coğrafyası hakkında verilen bilgilerden ibarettir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

Yılmaz, Selahattin. "İslâm Hukuku Açısından Kadınların Bayram Namazına Katılmaları." Türkiye İlahiyat Araştırmaları Dergisi 8, no. 1 (2024): 157–80. http://dx.doi.org/10.32711/tiad.1421689.

Full text
Abstract:
Bu çalışma kadınların bayram namazına gelmelerini ve bununla ilgili hususları ele almaktadır. Çalışmada öncelikle hadislerde meselenin nasıl geçtiği tespit edilmiş daha sonra fakihlerin konuyla ilgili değerlendirmeleri ortaya konarak İslam hukukunun delilleri açısından neticeye ulaşılmaya çalışılmıştır. Hadis kaynaklarında hiçbir namaz için kadınların cemaate gelmeleri emredilmediği halde Resûlullah (s.a.s.) tarafından genç-yaşlı farketmeksizin kadınların bayram namazına katılmalarının emredildiği ve kadınların da bayram namazına katıldıkları ifade edilmektedir. Ancak sahih olan bu rivayetlere rağmen fakihlerin kadınların bayram namazına gelmelerine sıcak bakmadıkları görülmektedir. Bu konu fakihler tarafından değerlendirilirken daha çok fitne meydana gelip gelmemesi üzerinden değerlendirilmiştir. Bu sebeple fakihler daha çok yaşlı kadınların bayram namazına gelebileceklerini, genç ve gösterişli kadınların ise fitneye sebep olabileceklerinden gelmelerinin mekruh olduğunu veya gelmemeleri gerektiğini ifade etmişlerdir. Bu araştırma kadınlar için genç-yaşlı farketmeksizin bayram namazına gelmelerinin meşru kılındığını, bunun onlar için de dinin şiârına ait müekked bir sünnet-ibadet olduğunu ve bu sebeple umumen terkedilmemesi gerektiğini ortaya koymaktadır. Kadınların erkekler gibi bayram namazına katılmaları önemli bir sünnetin ihyası, bayramın şiârının ve birlik beraberliğinin bir gereğidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

AĞAOĞLU, Mustafa Vacid. "Rukn al-Dīn ‎al-Samarqandī’s ‎Work Titled ‘Risālat al-rūḥ/Risalah of Soul’: Analysis and Investigation". Kader 21, № 2 (2023): 576–610. http://dx.doi.org/10.18317/kaderdergi.1372608.

Full text
Abstract:
Ruh meselesi, İslâm ilim ve düşünce tarihinin önemli ve merkezî konularından biri olmuştur. Zira ruh, insanı oluşturan iki unsurdan birini teşkil etmektedir; insan konusu ise hiç şüphesiz İslâm medeniyetinin önemi haiz meseleleri arasında yer almış ve bu konu İslâm entelektüellerini pek meşgul etmiştir. Bu bağlamda İslâm ilim ve düşünce havzasında biri naslardan hareketle diğeri ise Antik Yunan felsefesinden esinlenerek başlıca iki ana ruh tanımı inşa edilmiştir. Kelâmcılar ruhu, “latif bir cisim” olarak telakki etmişlerdir. Filozoflar ise onu, “soyut bir cevher” şeklinde tasavvur etmişlerdir. Kelâm ve felsefe arasındaki ruha dair bu ihtilaf, sadece fiziksel anlamda münhasır kalmamıştır; eskatoloji boyuta kadar giderek asırlarca süren bir polemiğe sebep olmuştur. Klasik-sonrası İslâm düşüncesinde, birçok konuda olduğu gibi bu mesele sadedinde de felsefenin etkisi diğer geleneklerin üzerinde görülmüştür. Öyle ki mezkûr dönemde ve sonraki süreçlerde kelâmî perspektiften ele alınan ruha dair eserler, felsefî perspektifi es geçememiştir. Bu bağlamda kelâmcı perspektif, kendisiyle ihtilaf ettiği ve özellikle meselenin bir ucu eskatolojik eksene uzandığı için filozoflara karşı eleştirilerini yapmış ve onların bu yöndeki tasavvurlarının çürütülmesini önemli bulmuştur. Mezkûr dönemin, yani klasik-sonrası İslâm ilim ve düşüncesinin bariz isimlerinden biri de Mâtürîdî ve Hanefî mezheplerine mensup Ebû Muhammed Rükneddin Ubeydullah b. Muhammed b. Abdilazîz es-Semerkandî (ö. 701/1301)’dir. Semerkandî, kelâm, Kur’an ilimleri, tefsir, fıkıh, hadis ve tasavvuf gibi alanlarda pek çok eser ve risâleler kaleme almıştır. Müellifin kaleme aldığı ve günümüze kadar ulaşan eserleri/risâleleri arasında; insanî-nâtık ruha dair “Risâletü’r-rûḥ” adlı bir eseri de yer almaktadır. Eserini bir giriş ve on fasıl/bölümden oluşturan Semerkandî, bir yandan naslardan beslenerek bir diğer yandan kısmî de olsa aklî argümanlardan hareketle; kelâmî ve tasavvufî bir üslup kullanmıştır. Eser, ruh konusunu ve bu bağlamda insanın mahiyetini, ruhun tanımı ve mahiyetini, bu sadette Ehl-i Sünnet ve filozofların görüşleri arasında karşılaştırma ve filozoflara yönelik eleştiriler, eskatolojiğe dair meâd meselesi, mutasavvıfların ruha dair düşünceleri, yine müellifin hadis olarak nitelendirdiği “nefsini bilen Rabbini bilir” sözü üzerinden Allah tasavvuru ve benzeri hususları ihtiva etmektedir. Bir mütekellim olarak ve Ehl-i Sünnet çizgisinden giderek Semerkandî, söz konusu risâlesinin ana problemi “insan” denildiğinde anlaşılması gerekenin ne olduğu, ruhun mahiyeti, meâdın hangi surette gerçekleşeceği ve bu meseleler üzerinden filozoflara yönelttiği eleştiriler ekseninde dönmektedir. Araştırma ve incelemelerimiz neticesinde mezkûr risâlenin henüz tahkîk ve neşrinin yapılmadığı görülmüştür. Yine incelemelerimiz sonucunda söz konusu risâlenin iki el yazma nüshasına ulaşılmıştır. Elinizdeki bu çalışma, Semerkandî’nin Risâletü’r-rûḥ adlı eserinin tahkîkli neşri ve inceleme kısmını kapsamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

Batur, Ahmet. "Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ’nın el-ʻUdde fî Usûli’l-fıkh Adlı Eseri Çerçevesinde Sünnet Anlayışı". İslami İlimler Dergisi, № 40 (28 березня 2025): 321–47. https://doi.org/10.34082/islamiilimler.1616382.

Full text
Abstract:
İslâmî ilimlerin tedvin edilmesiyle birlikte, diğer alanlarda olduğu gibi fıkıh usûlü alanında da ulemâ pek çok eser telif etmiştir. Bu âlimlerden biri de farklı ilim dallarında birçok eseri bulunan Hanbelî fıkıh âlimi Ebû Ya‘lâ el-Ferrâ’dır (öl. 458/1066). Hanbelî mezhebinde önemli bir yere sahip olan Ebû Ya‘lâ, kelâm, tefsir ve hadis ilimlerinde olduğu gibi fıkıh ve fıkıh usûlü ilimlerinde de önemli bir farklılığa sahiptir. Bu farklılığı, fıkıh usûlü ile ilgili “el-ʻUdde fî usûli’l-fıkh” adlı eserinde sergilemiştir. Söz konusu eser, Hanbelî mezhebinin ve Hanbelî fıkıh eğitiminin önemli ve usûl konularının tamamını ihtiva eden ilk sistematik Hanbelî usûl kitabı olma özelliğine sahiptir. Fıkıh usûlü yazımında mütekellim ve fukahâ metot ayrılığının esasını, mezhep imamlarından gelen rivâyet ve görüşler doğrultusunda usûl kurallarının tesisi düşüncesi teşkil etmektedir. Bu düşünceden hareketle eserin, fukahâ metoduyla yazıldığı söylenmiştir. Zira müellif eserde, usûl kurallarını mezhep imamından gelen rivâyet ve görüşler istikametinde oluşturmaya itina ve gayret göstermiştir. Eser, geniş muhtevası, mezhep içi ve mezhep dışı usûlî görüşlere yer vermesi ve bu görüşleri delilleriyle ele almasıyla dikkat çekmektedir. Eserde, mezhebin kurucusu Ahmed b. Hanbel’e (öl. 241/855) nisbet edilen görüşler aktarılır, değerlendirilir ve kimi zaman aralarında tercihte bulunulur veya başka bir görüşe kani olunur. Mesela; zayıf haberle amel konusunda Ahmed b. Hanbel’in amel edilmesiyle ilgili olan mutlak görüşünü aktarmak ve yorumlamakla yetinen Ebû Yaʻlâ, itikadî konularda haber-i vâhidin hücciyetini kabul etmeyerek muhalefet eder. Bu çalışmada, Ebû Ya‘lâ’nın zikredilen eserinden hareketle onun sünnet ile ilgili anlayışının tespiti hedeflenmektedir. Ebû Ya‘lâ’nın konuyla ilgili yaklaşımını tam olarak belirleyebilmek ve ilgili görüşler arasında mukayese yapabilmek için Hanbelî ve diğer mezheplerden bazı İslam hukukçularının sünnet ile ilgili görüşleri de değerlendirilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

İder, Cengiz. "Şiî Müfessir Seyyit Abdullah Şübber ve el-Cevheru’s-Semîn Adlı Tefsiri." Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 12, no. 1 (2025): 443–64. https://doi.org/10.51702/esoguifd.1564593.

Full text
Abstract:
Kur’ân’ı Kerim, Allah’ın yeryüzüne gönderdiği son ilahî kitaptır. Bu ilahî kitap üzerine her dönemde farklı alanlarda birçok çalışma yapılmış ve yapılmaya da devam etmektedir. Ehl-i sünnet âlimler tarafından yazılan tefsirler olduğu gibi Hz. Peygamber ve ashabın takip ettiği yola aykırı düşünce yapısına sahip kimseler tarafından da tefsirler yazılmaktadır. Bu aykırı düşünce yapısına sahip gruplardan biri olarak Şîa, geçmişten itibaren kendi görüşleri doğrultusunda Kur’ân hakkında çalışmalar yapmıştır. Genel olarak Şîa’nın tefsir anlayışı Hz. Ali’nin ve onun soyundan gelenlerin imameti etrafında şekillenmektedir. Bu da tefsirlerinde zorlama ve kabulden uzak te’villere başvurmalarına neden olmaktadır. Çalışmamızın konusu, 1188 yılında Necef’te doğmuş ve 1242 yılında vefat etmiş olan Seyyit Abdullah Şübber b. Seyyit Muhammed Ridâ el-Hüseynî el-Kâzimî’nin hayatı ve el-Cevheru’s-Semîn adlı eseridir. İlim ehli bir ailede dünyaya gelen Şübber, nesep olarak Hz. Ali’ye, mezhep olarak ise Şîa’nın İsnâaşeriyye koluna mensuptur. Şübber, ilk olarak ilim tahsiline âlim olan babasının yanında başlamıştır. Daha sonra farklı birçok âlimden ders almış ve hayatı boyunca birçok âlim de yetiştirmiştir. Velûd bir âlim olan Şübber, tefsir, fıkıh, hadis ve lügat alanında birçok eser yazmıştır. Çalışmanın kapsamı, Şübber’in hayatı ve el- Cevheru’s-Semîn tefsiri ile sınırlandırılacaktır. Çalışmada üzerinde durulacak konularda çalışmanın ana kaynağı olan Şübber’in el-Cevheru’s-Semîn adlı eseri incelenecektir. Ardından Ehl-i sünnet âlimlerinin görüşlerine yer verilecek ve en sonunda ise bir değerlendirme yapılıp konu sonlandırılacaktır. Çalışmanın Şîa gibi önemli bir mezhebin Kur’ân ilimleri, fıkıh, akâid ve farklı konulardaki görüşlerini kapsaması açısından önemli olduğu söylenebilir. Şîi müfessirler Kur’ân âyetlerini tefsir ederken, inandıkları mezhebin görüşlerine sıkı bir şekilde bağlıdırlar. Bu bağlamda öncelikle Ehl-i beyt’in ve imamların sözleri gelmektedir. Şayet bir âyet hakkında hem Ehl-i beyt hem de dışından gelen bir rivayet varsa her ne kadar Ehl-i beyt rivayetinin isnadında bir kopukluk olsa dahi yine de bu rivayet tercih edilmektedir. Bunun en önemli sebebi ise âyetleri Hz. Ali ve imamlarla irtibatlandırma çabası gelmektedir. Şîa mezhebine mensup âlimlerin ekserisi bu konuda delil bulmadığında Kur’ân’ın tahrif edildiği iddiasını ortaya atmaktadır. Bu şekilde Hz. Ali ve imamlar konusundaki âyetlerin Kur’ân’dan çıkarıldığını iddia etmektedirler. Bu manada çalışma sonucu Şîi müfessir Şübber’in de tefsir anlayışında aynı yaklaşımı benimsediği görülmüştür. Kur’ân’ın levh-i mahfûz ve imamların yanında korunduğunu ve bunların dışında kalan Kur’ân’ların ise korunmadığını söylemektedir. Şübber, tefsirinde rivayet metodunu pek çok yerde kullanmakta ve nakillerin çoğunu Ehl-i beyt imamlarından yapmaktadır. Tefsirinde Kur’ân ilimlerine, kıraat farklılıklarına, fıkhî görüşlere, kelamî ve ahir zamanla irtibatlandırılan konulara geniş yer vermektedir. Zikredilen konularda Şübber, mezhep taassubundan kaynaklanan zorlama ve kabulden uzak te’vil ve tefsirlerle bağlı bulunduğu mezhebin görüşlerini güçlendirmeye çalışmakta ve âyetleri Ehl-i beytle irtibatlandırmaktadır. Şîa nezdinde önemli görülen imamet, velayet ve vasî gibi konulara zorlama te’villerle delil bulmaya çalışmakta, ilgili olmayan yerlerde dahi imamlardan ve Ehl-i beytten yaptığı nakillerle bağlantı kurmaktadır. Şübber, bazı yerlerde Ehl-i sünnet âlimlerinin görüşlerine yer vermekle birlikte bu yerlerde dahi Şîa mezhebinin görüşlerine öncelik vererek bunları tercih etmektedir. Ayrıca Şübber, bazı konularda Ehl-i sünnet âlimleri ile aynı görüşü paylaşmaktadır. Neticede bu çalışmamızla Şîa mezhebine mensup bir âlimin tefsir metodolojisi ve nihayetinde zikri geçen mezhebin görüşleri ortaya çıkarılmaya çalışılacaktır. Akabinde Ehl-i sünnet ile arasındaki farka dikkat çekilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
31

KAYA, Emrah. "Sufism and Inspiration as an Epistemological Means in the Thought of Ibn Taymiyya." Cumhuriyet İlahiyat Dergisi 20, no. 1 (2016): 11–34. http://dx.doi.org/10.18505/cuid.238958.

Full text
Abstract:
ÖZ: Bu makalenin amacı Selef anlayışına dayalı bir geleneğin savunucusu olarak tanınan İbn Teymiyye’nin tasavvufa ve tasavvufî bilginin temel aracı olan ilhama yaklaşımını çalışmaktır. Tasavvufî ıstılahları genel sûfî anlayıştan farklı bir şekilde yorumlayan İbn Teymiyye birçok kimse tarafından katı bir tasavvuf karşıtı olarak görülmüştür. Ayrıca İbn Teymiyye’nin sürekli olarak Kur’an, hadis ve Selefin düşüncelerini dinî bilginin temeli olarak sunması onun ilham ve rasyonel metotlar ile elde edilen bilgiye sıcak bakmadığı, bunlara epistemolojisinde yer vermediği düşüncesinin ortaya çıkmasına ve zaman içinde gelişmesine neden olmuştur. Hâlbuki araştırmamızın sonucunda İbn Teymiyye’nin tasavvufu belli şartlar ile kabul etmesinin yanı sıra ilhamın epistemolojik değerini de onayladığı sonucuna ulaşılmıştır. O, tasavvufu erken dönem ve sonraki dönem tasavvuf olarak incelerken, ilhamı doğaüstü olayların bir alt kategorisi olarak gördüğü ilim bâbında ele almaktadır. Tasavvufun ve ilham ile gelen bilginin Kur’an, sünnet ve Selefin düşünceleri ışığında test edilmesi gerektiğine inanan İbn Teymiyye’nin yaptığı reddetmek değil, kendi kriterleri doğrultusunda meseleyi detaylı olarak incelemektir. Bu nedenle, konuyu eleştirel ve betimsel olarak ele alan makalemiz İbn Teymiyye’nin tasavvufa ve tasavvufî bilginin temel dayanağı olan ilhama yönelik tutumuna odaklanmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
32

ÇAĞDAŞ, Yasin. "الأخبار وأنواعها عند أبي الحسين البصري في سياق المعتمد". HADITH, № 11 (31 грудня 2023): 25–57. http://dx.doi.org/10.61218/hadith.1343385.

Full text
Abstract:
Basra Mûtezilesi’nin son halkasında yer alan Ebu’l-Hüseyin el-Basrî, (ö. 436/1044) Mûtezile mezhebinin son dönem görüşlerini yansıtması nedeniyle incelenmesi gereken bir âlimdir. Son dönem Mûtezilî âlimlerin hangi görüşe sahip olduklarını ve ilk dönem ile son dönem arasında hangi farkların oluştuğunu anlama ve anlamlandırma açısından el-Basrî’nin görüşlerini bilmek önem arz etmektedir. Bu çalışmada incelenen ve el-Basrî’nin fıkıh usûlü alanında kaleme aldığı “el-Mu’temed fî Usûli’l-Fıkh” adlı eseri ise müteahhirûn usûl düşüncesi kaynaklarındandır. el-Basrî, bir usulcü ve kelamcı olsa da, kendisinden önceki âlimlerin yolundan giderek eserinde hadis ve sünnet konusu ile ilgili ayrı bir bölüm açmış ve burada haberler kısmına dair özel bir bölüm ayırmıştır. Bu bölümlerde haber konusuna dair birçok konu ayrıntılı bir şekilde ele alınmıştır. Makalede el-Basrî’nin “el-Mû’temed” adlı eserinden yola çıkılarak haber ve çeşitleri ile ilgili değerlendirmelerine yer verilmiştir. Bu kapsamda el-Basrî’ye göre haber, haberin tanımı, mütavâtir ve haber-i vâhid kavramları, haberlerin delil değeri, bu haberlerle ilim meydana gelip gelmediği, bu haberlerle gelen bilgilere göre amel etmenin mümkün olup olmadığı gibi meseleler araştırılmış ve değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
33

Aktulga Gürbüz, Sevda. "Şam’ın Zengin Tasavvufî Kültüründe Yetişen Bir Âlim ve Âbid: Ubeydullah b. Muhammed Semerkandî ve Risaleleri Bağlamında Tasavvufî Görüşleri." Diyanet İlmi Dergi 61, no. 2 (2025): 725–58. https://doi.org/10.61304/did.1584080.

Full text
Abstract:
Bu çalışmanın konusu, Şam’ın zengin tasavvufî ve kültürel mozaiğinin bir parçası olarak eserler üreten Ubeydullah es-Semerkandî’nin çeşitli kütüphanelerde bulunan yazma eserlerinden yola çıkarak tasavvufî düşüncelerini ortaya koymaktır. Semerkant’ta doğan, Memlükler döneminin zengin ilim ve kültür ortamında Şam’da müderrislik yapan Ubeydullah es-Semerkandî; tefsir, hadis, kelam, fıkıh ve tasavvufa dair önemli eserler yazmıştır. Müellifin tasavvufa ait olan el yazmaları yazarı belli olmayan mecmua eserler içerisinde istinsah edilmiştir. Kendi el yazmalarının bazı yerleri yıpranmış, bazısı da silinmiş olmasına rağmen yazdıkları anlaşılabilir durumdadır. Bu yüzden çalışmamız genellikle müellifin el yazması nüshalarına bakılarak hazırlanmıştır. Semerkandî’nin hayatı ve tasavvufî kişiliği hakkında kaynaklarda sınırlı bilgi bulunsa da tasavvufî risâlelerinde "şeyhim" olarak andığı Seyfeddin Bâharzî’den hareketle, Kübreviyye tarikatının Bâharziyye koluna mensup olduğu düşünülmektedir. Tasavvufun çeşitli konularına değinmesi ise geniş bir tasavvuf kültürüne sahip olduğuna işaret etmektedir. Müellif; Ehl-i sünnet mutasavvıflarının görüşleri çerçevesinde tarîkat-şeriat-hakikat, mürid-mürşid, tevbe, zikir, kalp, ruh, rü’yetullah ve rü’yetü’n-nebî gibi kavramlar hakkında görüşlerini ortaya koymuştur. Amacımız zengin bir tasavvufî birikime sahip olan Semerkandî’nin tasavvufî görüşlerine değinerek yapılacak akademik araştırmalara katkı sağlamaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
34

Şentürk, Recep. "Social and literary structure of Isnad: A historical perspective." Hadis Tetkikleri Dergisi 2, no. 1 (2004): 31–50. https://doi.org/10.5281/zenodo.2668487.

Full text
Abstract:
Bu makale hadis rivayetinin, sosyal yapı ile ilişkisini ortaya &ccedil;ıkarmayı ama&ccedil;lamaktadır. &Ccedil;alısmada s&ouml;zel ve sosyal s&uuml;re&ccedil;lerin birbirini etkiledikleri, dolayısıyla Birinin diğerine indirgenemeyeceği fikri savunulmaktadır. Değişen s&ouml;zel yapının isnadın sosyal yapısına belirgin bir etkisinin olduğuna işaret edildiği gibi, isnadın sosyal yapısının s&ouml;zel yapıya etkisinin bulunduğu da g&ouml;sterilmeye &ccedil;alışılmaktadır. Tahlilde, dilbilim, edebi analiz, rivayetbilim ve sosyal network analizi gibi nispeten yeni y&ouml;ntemler, İsl&acirc;m medeniyetinin ayırt edici &ouml;zelliklerinden olan hadis rivayet ağı sisteminin daha iyi anlaşılmasını sağlamak i&ccedil;in kullanılmıştır. Ayrıca hadis rivayet ağının dinamik ve değişken yapısı hadisin sosyal ve s&ouml;zel boyutlarının birbiri ile etkileşiminin incelenmesi suretiyle g&ouml;sterilmeye &ccedil;alışılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
35

Gümüşoğlu, Hasan. "İtikad Açısından Mütevâtir Olmayan Haberin Bilgi Değeri / The Informatıon Value of Non-Mutawatir Khabar with Regard to Faith." Journal of History Culture and Art Research 6, no. 2 (2017): 279. http://dx.doi.org/10.7596/taksad.v6i2.601.

Full text
Abstract:
&lt;p&gt;&lt;strong&gt;&lt;span&gt;Abstract&lt;/span&gt;&lt;/strong&gt;&lt;/p&gt;&lt;p&gt;&lt;span&gt;It is important to know under what conditions khabar expresses true knowledge because it is obligatory that the creed should be built on indisputably true information. Although the theologians agree that mutawatir khabar gives certain information, they have different ideas about non-mutewatir khabar.&lt;/span&gt;&lt;/p&gt;&lt;p&gt;&lt;span&gt;While the scholars of hadis remark that khabar-i wahid gives certain information provided that they are authentic, the Kharijites and majority of Mutazilites remarked that it does not express certain knowledge about creed. It can be said that the Sunni scholars follow a way between the hadis scholars and the Mutezilis. The Sunni scholars, who agree that non-mutawatir khabar gives certain information under certain conditions, remark that some non-mutawatir khabars can be used as evidences about creed provided that they lay down the needed conditions and be supported by indirect evidences (qarinah). However, rejecting a belief which wer determined by means of non-mutawatir khabar is not considered, by Sunni scholars, as infidelity (kufr) but as innovation (bid’at) and aberration. This study deals with the debates on this topic and tries to assess the information value of mutawatir and non-mutawatir khabar.&lt;/span&gt;&lt;/p&gt;&lt;p&gt;&lt;strong&gt;Öz&lt;/strong&gt;&lt;/p&gt;&lt;p&gt;İtikadî esaslar, doğruluğu kesin bilgiler üzerine bina edilmesi zorunlu olduğundan, bir haberin hangi şartlarda doğru bilgi ifade edeceği önemli bir konudur. Kelamcılar, mütevâtir haberin kesin bilgi ifade ettirdiği noktasında görüş birliği içerisinde olmakla birlikte mütevâtir olmayan haberlerin bilgi değeri konusunda, farklı görüşler sahip olmuşlardır.&lt;/p&gt;&lt;p&gt;Hadisçiler, genel manada haber-i vâhidin sahih olması durumunda doğru bilgi ifade edeceğini belirtirken, Mu’tezile’nin ekseriyeti ve Hâricîler, haber-i vâhidin itikadî konularda ilim icap ettirmediğini söylemişlerdir. Ehl-i sünnet’in ise hadisçiler ile Mu’tezile arasında orta bir yol takip ettiği söylenebilir.&lt;/p&gt;&lt;p&gt;&lt;span&gt;Mütevâtir olmayan haberlerin belirli şartlar dahilinde kesin bilgi gerektirdiğini ifade eden Ehl-i sünnet, söz konusu şartları taşıması veya karinelerle desteklenmesi durumunda tevâtür derecesine ulaşmayan bazı haberlerin itikadî hususlarda delil olabileceğini belirtmiştir. Bununla birlikte tevâtür derecesine ulaşmayan haberle sabit olan itikadî bir meseleyi kabul etmemek, Ehl-i sünnet tarafından küfür olarak görülmeyip, bidat ve dalalet olarak değerlendirilmiştir. Bu makale konu ile ilgili bu tartışmaları ayrıntılı bir şekilde incelemekte ve mütevatir haber ile mütevatir olmayan haberin bilgi değerinin ne olduğunu incelemektedir.&lt;br /&gt;&lt;/span&gt;&lt;/p&gt;
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
36

Tuncer, Eyyüp. "Malay Dünyasında Reformist Bir Hareket Olarak Kaum Muda: Endonezya ve Malezya Örneği." Tetkik, no. 2 (October 2, 2022): 337–79. http://dx.doi.org/10.55709/tetkikdergisi.2022.2.74.

Full text
Abstract:
20. yüzyılın başında Malay dünyasında ortaya çıkan Kaum Muda hareketinin temel amacı İslam’ın temel kaynaklarına dönmekti. Nitekim bu hareketin içinde olan kişilerin ortak paydası saf olarak nitelendirdikleri “Orijinal İslam”a dönmek ve bunun zıddı olan “geleneksel İslam” anlayışından toplumu kurtarmaktı. Bu bağlamda “Kur’ân ve Sünnete Dönüş” mottosu etrafında birleşip ıslah, tecdit ve içtihatı savunmuşlardır. Taklit, hurafe, bidat ürünü olduğunu düşündükleri bütün uygulamalara karşı sert bir tavır takınmışlardır. Kaum Muda ilk dönemlerde Vehhâbî daha sonra ise el-Menâr ekolünden ciddi bir şekilde etkilenmişlerdir. Malezyalı reformistler ise buna ilaveten Dihlevî-Sindî ekolüyle sıcak bir temas hâlinde olmuşlardır. Bu noktadan hareketle düşüncelerini gazete ve dergi gibi yayınlarla, açtıkları eğitim kurumları ve kurdukları dini teşkilatlarla yaymaya çalışmışlardır. Ancak bu düşüncelerini yaymak kolay olmamış ve gelenekselci İslam anlayışını temsil eden Kaum Tua hareketiyle karşı karşıya gelmişlerdir. Bunun neticesinde Malay dünyasında dini konularla alakalı olarak ciddi tartışmalar yapılmış ve bu hususta önemli bir reddiye literatürü ortaya çıkmıştır. Ayrıca Kaum Muda Kur’ân ve Sünnet iddiasına bağlı olarak başta tefsir olmak üzere hadis gibi alanlarda birçok yeni eseri Malayca-Endonezce literatürüne kazandırmıştır. * Bu makale, 2. Türkiye Sosyal Bilimler Sempozyumu’nda sözlü olarak sunulan ancak tam metni yayımlanmayan “Malay Dünyasında Reformist Bir Hareket Olarak Kaum Muda: Endonezya ve Malezya Örneği” adlı tebliğin içeriği geliştirilerek ve kısmen değiştirilerek üretilmiş hâlidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
37

Ata, Mehmet Mahfuz. "İBN KEMAL’İN DİRAYET TEFSİR YÖNTEMİNİN ÖZGÜNLÜĞÜ." Asya Studies 8, no. 27 (2024): 159–68. http://dx.doi.org/10.31455/asya.1393381.

Full text
Abstract:
Âyetleri yorumlamada Ehl-i sünnet çizgisinde hareket eden ve Hanefî-Mâtürîdî mezhebinin görüşünü benimseyen İbn Kemal’in tefsiri dirayet ağırlıklı bir eserdir. Tefsirinde edebî, nahvî tahlillerin, belâgî inceliklerin ve lugavî izahların yoğun biçimde işlendiği görülmüştür. Osmanlı dönemi müfessirlerince yaygın olarak takip edilen dil, lügat ve belâgat ilimlerine ağırlık vererek Kur’ân’ı tefsir etme yöntemi, İbn Kemal tarafından geliştirilerek uygulanmıştır. Onun tefsirinde istişhat için genellikle âyet, hadis, şiir ve kıraat gibi veriler öncelikli olarak kullanılmıştır. Genelde Zemahşerî geleneğini takip eden müellifin tefsirinin en önemli kaynakları arasında el-Keşşâf ve Envârü’t-Tenzîl tefsirleri yer almaktadır. İbn Kemâl sözü edilen bu iki tefsirdeki görüşler hakkında kimi zaman detaylı incelemelerde bulunmuş, kimi zaman eleştiriler yöneltmiştir. Ayrıca o tefsirinde zikredilen eğilimleri kıraat, kelam, belâgat, lügat ve dil yönünden değerlendirmelerde bulunmuştur. Özellikle edebî sanatlarla ilgili açıklamalarında kendi tercih ve yorumlarını özlü bir şekilde ortaya koymuş, özgün yorumlar yaptığı tesbit edilmiştir. Bu çalışmada, Tefsîru İbn Kemal Paşa’nın dirâyet metodolojisindeki tefsir yöntemi ele alınmıştır. Müellifin âyetlerin amaç ve gayelerini özet bir şekilde belirtmesi, özellikle filoloji, nahiv, belâgat gibi hususlar merkeze alınarak âyetler özlü bir şekilde yorumlanması hedeflenmiştir. Ayrıca birçok bâtıl düşünceye karşı kararlı bir duruş sergilemesi, veciz üslubu, eleştirel bir metoda sahip olması, meseleleri kavrayışı ve derinlemesine işlemesi sebebiyle Tefsîru İbn Kemal Paşa incelenmeye değer bulunmuştur. Araştırma alanımız yazılı kaynakları içerdiğinden dolayı bu konuda doküman analizi yöntemi kullanılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
38

SEYHAN, Ahmet Emin. "Mehmet Görmez’in Hadis ve Sünneti Doğru Anlama Çabalarına Katkısı ve Teklif Ettiği İlkeler Üzerine Bir Değerlendirme." Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi, September 27, 2023. http://dx.doi.org/10.47502/mizan.1274262.

Full text
Abstract:
Mehmet Görmez 2010-2017 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanı olarak görev yapmış, akademik çalışmalarını hadis alanında yürütmüş, kurduğu İslâm Düşünce Enstitüsü’nde metodoloji konusundaki çalışmalarını devam ettiren günümüz hadis araştırmacılarındandır. Görmez, uzun yıllar hadis ilmiyle meşgul olması nedeniyle hadis ve sünnetle ilgili tartışmaların en önemli sebeplerinden birinin “anlama ve yorumlama konusundaki usûl ve yöntem eksikliği” olduğunu fark etmiş ve konuyu doktora tezi olarak çalışmıştır. O, Sünnet ve Hadisin Anlaşılması ve Yorumlanmasında Metodoloji Sorunu isimli tezinde “yeni bir metodolojiye ihtiyacın kaçınılmaz olduğunu” ifade etmiş, 2020 yılında yayınladığı Sünnet ve Hadisi Anlama Kılavuzu’nda hadis ve sünnet tartışmalarının doğru zeminde yapılmasına katkı sunmak amacıyla kırk iki ilkeden oluşan yeni bir usûl teşebbüsünde bulunmuştur. Görmez’in eserinde teklif ettiği prensiplerin değerlendirilmesine yönelik çalışmaların kemiyet ve keyfiyet bakımından yetersiz oluşu bu makalenin yazılma nedenidir. Makalede onun hadis ve sünnet anlayışı, Ehl-i hadis ve Ehl-i Kur’ân’a bakışı, Türkiye’deki hadis ve sünnet tartışmalarına yaklaşımı, hadis ve sünneti doğru anlama ve yorumlama çabalarına katkısı incelenmiş, önerdiği ilkelere yöneltilen bazı tenkitler değerlendirilmiştir. Çalışmada Görmez’in her biri ayrı araştırmaların konusu olan görüşleri yerine sadece hadis ve sünnete dair olanlar ele alınmıştır. Makalenin amacı Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış bir hadis hocasının hadis ve sünnet anlayışını tespit etmek, hadis ve sünneti doğru anlama çabalarına katkısını tahlil etmek ve ortaya koyduğu usûle yönelik bazı tenkitleri değerlendirmektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
39

KALAÇ, Rıdvan. "Şark Müderrislerinin Hadis ve Sünnet Algıları: Van Örneği." Şırnak Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, April 8, 2023. http://dx.doi.org/10.35415/sirnakifd.1239118.

Full text
Abstract:
Günümüzde Doğu Anadolu Bölgesi’nde aktif olarak geleneksel eğitim veren çok sayıda medrese bulunmaktadır. Bu medreseler devlet desteği olmadan toplum desteğiyle ayakta durmayı başarmış ve doğu toplumuna rehberlik etme ve onların dini hayat tarzını yönlendirme noktasında önemli bir misyon üstlenmiştir. Bu anlamda son dönemde medreseleriyle ön plana çıkan illerden birisi de Van’dır. Buradaki medreselerin eğitim müfredatına bakıldığında hadis ilminin de öğretildiği ve müderrislerin hadis ve sünnet konusunda önemli bir birikime sahip oldukları görülmektedir. Bu araştırmanın amacı, Van’da tedris faaliyeti yürüten bu medreselerdeki bazı müderrislerin hadis ve sünnet algılarını incelemektir. Araştırmanın verileri, Van ilinde aktif faaliyet sürdüren medreselerden seçilen bir örneklem grubunun müderrislerine açık uçlu sorulardan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formları aracılığıyla toplanmıştır. Bu veriler ışığında müderrislerin hadis ve sünnet yaklaşımları, sünnetin dindeki konumu, sünnetin vahiy mahsulü olup olmadığı, Hz. Peygamber’in helal veya haram kılma yetkisinin olup olmadığı ve Hz. Peygamber’in sünneti denilince ilk olarak akıllarına ne geldiği gibi pek çok konu hakkında anlamlı bulunan tespitler paylaşılmıştır. Araştırmada tespit edilen önemli bir husus, müderrislerin hadis ve sünneti, Kur’an’ın tefsiri ve beyanı olarak görmeleridir. Ancak bunun yanında müderrisler, hadis ve sünnetle ilgili bazı konularda farklı yaklaşımlar da sergilemişlerdir. Örneğin müderrislerin büyük bir kısmı (14 kişi), hadis ve sünnetin birbirinden farklı manalara sahip olduğunu düşünmektedir. Bu yaklaşımı benimseyen 8 müderris, sünnet ile hadis arasında umum-husus ilişkisi olduğunu belirtmişlerdir. Diğer taraftan hadis ve sünnetin aynı anlama geldiği görüşünün de altı katılımcı tarafından benimsendiği ortaya çıkmaktadır. Müderrislerin hadis ve sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bazı önemli görüşleri tespit edilmiştir. Örneğin müderrislerden 13 kişi sünnet ve hadisin tamamının vahiy mahsulü olduğunu savunurken geri kalanlar ise sadece bir kısmının vahiy mahsulü olabileceğini ifade etmişlerdir. Hadis ile sünnetin vahiy ile olan ilişkisine dair bu yaklaşıma sahip olanların yarısından fazlasının (11 kişi), savundukları düşüncelerinde tenakuz yaşamışlardır. Nitekim bu katılımcılar sünnet ve hadisin tamamının vahiy kaynaklı olduğunu ifade ederken tıp hadisleriyle ilgili kendilerine yöneltilen soruda beklenilenin aksine cevap vermiş ve tıp hadislerinin bir kısmının veya tamamının tecrübeye dayandığını savunmuşlardır. Müderrislerin tamamına yakını, sünnetin Kur’an gibi bağlayıcı olduğunu savunmuşlardır. Katılımcılardan üç kişi sünnetin tamamını bağlayıcı görmemektedir. Bunlara göre Hz. Peygamber’in beşer vasfıyla yaptıkları ile yaratılış icabı sevdiği veya haz etmediği şeylerin bağlayıcılığı yoktur. Yine müderrislerin bir kısmının zihinlerinde ahlaki sünnetler öncelikliyken bir kısmında ise şekli sünnetler önceliklidir. Müderrislerin yarısına yakını (8 kişi) Kütüb-i sitte’ye önemli bir değer atfetmiştir. Bu katılımcılar, bu eserlerdeki hadislere güven duyduklarını, bir hadisin bu eserlerden birisinde nakledilmesi durumunda kabul edeceklerini ifade etmişlerdir. Geri kalan katılımcılar ise isnad ve metinle ilgili araştırmalardan sonra hadislerin sıhhatlerinin tespit edileceğini düşünmektedir. Müderrislerin günümüzde Kur’aniyyun diye popüler olan grup hakkında fikir sahibi oldukları görülmektedir. Müderrislere göre bu grubun asıl amacı Kur’an’ın mesajını ortadan kaldırmaktır. Müderrislerin zihin dünyalarında Suyûtî ve Gazâlî önemli bir yer edinmiş görünmektedir. Bilhassa Suyûtî’nin Arapça gramer konusundaki yetkinliği, hadis alanına da teşmil edilmiştir. Müderrisler, Suyûtî’nin büyük bir münekkit muhaddis olduğunu ve bundan dolayı onun hadislerine sorgusuz sualsiz itimad edeceklerini belirterek bu hususta tam bir teslimiyet örneği sergilemişlerdir. Son olarak müderrislerin büyük bir kısmı günümüz hutbe ve vaazlarında hadise yeterince önem verilmediğini düşünmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
40

KUTLUAY, İbrahim. "Şîa’da İlelü’l-Hadîs İlmi ve Zayıf Hadisle Münasebeti." Mizanü'l-Hak: İslami İlimler Dergisi, September 14, 2022. http://dx.doi.org/10.47502/mizan.1109936.

Full text
Abstract:
Zâhiri sahih görünen hadisin isnad ya da metnindeki inkıta, irsal, tedlîs, idrac, iklab, teâruz, tashîf gibi gizli ve kapalı kusurları inceleyen bir ilim olarak ilelü’l-hadîsin, hadis ilimleri içinde önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu ilimde söz sahibi olabilmek için hadis râvilerinin hâllerine, isnadlara ve hadis metinlerine vukûfiyet, güçlü bir hafıza, tecrübe ve uzmanlık gerekmektedir. &#x0D; Dikkat çekicidir ki ilelü’l-hadîs konusunda Ehl-i sünnet’e nisbetle Şiî ulemânın daha az çalışması bulunmaktadır. Şîa hadis usulü eserlerinde, Ehl-i sünnet kaynaklarında ilelü’l-hadisle ilgili verilen bilgiler tekrar edilmiştir. Zira bu ilmi, sadece Şîa hadis kaynakları üzerinde örneklerle inceleyen yeterli çalışma bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu çalışma; illet ve ilelü’l-hadîs konusunda Ehl-i sünnet ve Şîa arasında bir fark olup olmadığı, cerh ve taʻdîl ilmi sayesinde tespit edilen zayıf hadis ile muallel hadisin münasebeti, Şîa’da ilelü’l-hadîs konusunda nispeten az çalışma yapılmasında Kütüb-i Erbaa’daki ahbâr hakkındaki özellikle Ahbârîler’in yaklaşımların etkisi şeklinde üç soruya cevap aramaktadır: Bu çerçevede Şiî âlimler tarafından telif edilen hadis usulü eserlerinde verilen bilgileri ve ilelü’l-hadîs konusunda telif edilmiş az sayıdaki eseri esas alarak Şîa’nın ilelü’l-hadîs ilmine bakışı değerlendirilecek ve büyük ölçüde Tûsî’nin Tehzîbü’l-ahkâm’ı esas alınarak illetin sebebi ve illetli hadislerin nasıl tespit edildiği üzerinde durulacaktır. &#x0D; Literatür taraması ve bilgilerin analizinin metot olarak benimseneceği çalışmamızda illet ve ilelü’l-hadîs konusu, Ehl-i sünnet usûl ve ilel kaynaklarındaki bilgilerle Şîa kaynakları mukayese edilerek Ahbârî ve Usûlî ekollerin illet konusuna yaklaşımları değerlendirilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
41

Ünügür Tekin, Peyman. "Mütekaddimûn Dönemi İmāmiyye Şīʿası’nda Sünnet Anlayışı: İmāmiyye’ye Göre İmamların Sünnetinden Söz Edilebilir mi?" Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, 30 травня 2024. http://dx.doi.org/10.33227/auifd.1434664.

Full text
Abstract:
İmāmiyye mezhebine göre imamların sünnetin kaynağı mı yoksa onun aktarıcısı mı olduğu hususunda farklı görüşler söz konusudur. Son dönemde İmāmī müellifler tarafından yapılan hadis ve sünnete dair çalışmalarda, sünnetin mahiyetinin daha ziyade müteahhirûn dönemi İmāmī uṣūlcülerinin görüşleri üzerinden ele alındığı görülür. İmāmiyye’nin teşekkül sürecinde hakim olan sünnet anlayışının keyfiyetiyse çoğunlukla göz ardı edilir. Oysaki teşekkül sürecinde rol oynayan mütekaddimûn dönemi ulemasının yaklaşımı, mezhebin sünnet anlayışının şekillenmesinde mühim bir etkiye sahip olmalıdır. İmāmiyye’nin hadis ve sünnet anlayışına dair Türkiye’de yapılan çalışmalar arasında, bu mezhebe göre sünnetin mahiyetini doğrudan konu alan bir çalışma tespit edilememiştir. Meseleye satır aralarında değinen çalışmalardaysa daha ziyade çağdaş İmāmī çalışmalar kaynak alınmış, bilhassa mütekaddimûn dönemi eserleri ve dolayısıyla bu dönemde hâkim olan sünnet anlayışı göz ardı edilmiştir. Batı’da yapılan çalışmalardaysa meselenin daha ziyade imamların bilgisinin kapsamı bağlamında ele alındığı görülür. Ancak bunlarda da yine imamların sünneti olgusunun üzerinde ayrıntılı şekilde duran bir çalışmaya rastlanmamıştır. Dolayısıyla bu çalışmada imamların sünneti meselesi merkeze alınmış; mütekaddimûn döneminde mezhep ulemasınca ortaya konan sünnet anlayışının tespiti ve bu doğrultuda mütekaddimûn dönemi ulemasına göre imamların Hz. Peygamber’e ilave olarak müstakil bir sünnet ihdas edip etmedikleri hususunun açıklığa kavuşturulması amaçlanmıştır. Çalışmada mütekaddimûn döneminde etkin olan hem aḫbārī hem de uṣūlī ulema tarafından kaleme alınan hadis, fıkıh, uṣūl ve sair eserlerdeki sünnet kullanımları araştırılarak kelimenin imamlara nispetle kullanılıp kullanılmadığı ve buna ilave olarak fıkıh ve uṣūl eserlerinde imamlardan nakledilenlere sünnetvari bir fonksiyon yüklenip yüklenmediği belirlenmeye çalışılmıştır. Söz konusu tespitler yapılırken imamlara atfedilen ilahi bilgilendirmeye muhatap olma ve ismet niteliklerinin, imamların sünneti görüşüyle ilişkilendirilip ilişkilendirilemeyeceği hususu da irdelenmiştir. Mütekaddimûn dönemi eserleri üzerindeki incelemeler aracılığıyla, sünnetin şerʿī ahkamla sınırlandırılarak yalnızca Hz. Peygamber ile ilişkilendirildiği, şerʿī ahkam konusunda hüküm koyma yetkisinin yalnızca Hz. Peygamber’e has kılınarak imamlara bunlar üzerinde -ekleme ya da çıkarma bakımından- herhangi bir tasarruf yetkisi öngörülmediği sonucuna ulaşılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
42

YILMAZ, Orhan. "HADİS/SÜNNET IŞIĞINDA KIZ ÇOCUKLARINA VERİLEN DEĞER." Amasya Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, June 30, 2017, 173. http://dx.doi.org/10.18498/amauifd.325834.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
43

Eren, İsa. "Bir "Gerçek sünnet" denemesi İddiasının İz Sürümü: İsmail Mansur Cûda Özelinde İnceleme." Gumushane Universitesi Ilahiyat Fakultesi Dergisi (GIFAD), December 19, 2024. https://doi.org/10.53683/gifad.1583836.

Full text
Abstract:
Mısır, modern dönemde hadis ve sünnete karşı eleştirel yaklaşımlar açısından merkezi konumda olan bir ülkedir. Müslümanların sünnet algısını sorunlu bulan bazı yazar ve aydınlar, “gerçek sünnet” iddiasıyla birtakım arayışlara yönelmiştir. Bu çerçevede eser telif edenlerden birisi de İsmail Mansûr Cûda’dır. Fikrî geçmişi selefî düşünceye dayanan Cûda, seksenli yılların ortasında yaşadığı değişimle hadisleri ve geleneği eleştirmeye başlamıştır. Tebsîrü'l-ümme bi hakîkati's-sünne adlı eseri selefî camia başta olmak üzere ülkede büyük bir infial yaratmıştır. Cûda, sünnetin varlığını reddetmeyen; ancak eleştirel yaklaşımın neticesinde amel edilecek sünneti oldukça sınırlandıran metoduyla bilinmektedir. Sünneti tamamen reddedenleri İslamî ilimlerde derinliği bulunmayan kişiler olarak gören Cûda, Kur’an’daki resule itaat ve ittiba gibi kavramların, sünnete bağlılığı zorunlu kıldığını düşünmektedir. Diğer yandan sahâbe döneminde sağlıklı işleyen hadis tetkik sürecinin tâbiîn sonrasında sekteye uğradığını vurgulamaktadır. Ezher’in engellemesinin yanı sıra aile fertlerinin de eserin online baskısına dahi karşı çıkması müellifin bilinirliğine ve fikirlerinin yayılmasının önüne geçmiştir. Hadis ve sünneti savunma amacıyla yazılan eserlerde görüşlerine kısmen yer verilmektedir. Bu çalışmada modern dönemde Mısır’da bir “gerçek sünnet” tecrübesi iddiasıyla telif edilen eserin değerinin tartışılması ve nihayetinde benzeri eserlerle mukayesesi amaçlanmaktadır. Bu amaç doğrultusunda Cûda’nın mezkûr eserindeki görüşlerinin, bütüncül bir bakış açısıyla ve tutarlı olup olmaması ekseninde incelenmesi hedeflenmektedir. Böylece modern dönemde yapılan hadis tartışmalarının arka planına dönük bir panorama çizme imkânı elde edilecektir. Mezkûr eserin bilimsel bir bakış açısıyla incelenmesi, hadis ve sünnetin doğru anlaşılması ve Mısır’daki eleştirel yaklaşımın tarihi seyri açısından önem arz etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
44

TATLI, Mustafa. "The Evaluation of Firâsah Narration According to Ahl al-Sunnah and Shia in the Context of Common Hadiths." Tasavvur / Tekirdağ İlahiyat Dergisi, June 30, 2022. http://dx.doi.org/10.47424/tasavvur.1094524.

Full text
Abstract:
Ehl-i sünnet ve Şîa arasındaki ortak noktalardan biri, sahip oldukları müşterek hadislerdir. Son yıllarda iki mezhebi yakınlaştırmanın bir aracı olarak görülen ortak rivayetlerden bahsedilse de detaylara inildiğinde lafız ve yorum bakımından bazı farklılıkların olduğu anlaşılmaktadır. Müşterek hadislerin bir kısmı ise Şîa ve Ehl-i sünnette tamamen aynı lafızlarla nakledilmiştir. İki mezhep bu tür hadislerde anlam yönünden farklı değerlendirmelere gidebilmiştir. Şîa’daki bir hadisin lafız farklılıkları mezhep içi oluşumun takibini sağlarken bu durumun bir benzeri, Ehl-i sünnet için hadislere yüklenen yorumlarda görülmektedir. Bu tespitlerin müşahhas bir örneği olarak, iman kapsamındaki soyut kavramları içeren firâset hadisini ele almak mümkündür. İki bölümden oluşması planlan çalışmanın ilk kısmında firâset hadisinin Ehl-i sünnet içerisindeki sıhhat durumu ve hadise yüklenen anlam üzerinde durulmuştur. Hadis, tefsir ve tasavvuf kaynaklarının araştırılması neticesinde Sûfî alimlerin bu hadise daha fazla yoğunlaştıkları görülmüştür. Şîa ve Ehl-i sünnet kitaplarında neredeyse metin olarak aynı şekilde geçen firâset hadisi, Ehl-i sünnet içerisinde özellikle sûfîlerin bilgi elde etme yollarından firâset anlayışının delili olarak kabul edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
45

ERYILMAZ, Hasan. "SAHİH HADİS ANLAYIŞININ VAHYİN ANLAŞILMASINDAKİ ROLÜ." Tevilat Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesi Dergisi, June 1, 2022. http://dx.doi.org/10.53352/tevilat.1096165.

Full text
Abstract:
Yüce Allah’ın vahiy kanalıyla insanlığa hitanındaki maksat; mesajın okunması, anlaşılması ve hayata tatbik edilmesidir. Hz. Muhammed de peygamberlik vazifesi devam ettiği müddetçe söz, fiil ve takrirleri ile bu maksada katkı sağlamaya çalışmıştır. Dolayısıyla Kur’an ve sünnet arasındaki bu korelasyon dikkate alındığında sünnetin en öncelikli görevlerinden biri de Kur'an'ı açıklamak olduğu söylenebilir. Bu nedenle Sünnî paradigma içerisinde ilâhî mesajın anlaşılmasında öncelikli başvuru kaynağı hiç kuşkusuz sünnetin sonraki nesillere aktarılmasında etkin bir yere sahip olan rivâyetler olmuştur. Bu rivâyetler ise isnad ve metin terkipleri ile müteşekkil olup, isnadında bulunan isimlere göre kıymet görmüşlerdir. Ehl-i sünnet içerisinde en sağlıklı rivâyetler Hz. Muhammed’e en yakın sahabeye izafe edilenlerdir. Bu durum ehl-i sünnet çevreler tarafından hadisin güvenirliliğini ve sağlamlığını artıran bir nokta olarak değerlendirilirken Şia açısından bir kusur olarak telakki edilebilmektedir. &#x0D; Bu makale ile dinin kemale ermesi ile ilgili olarak ana çıkış noktası sayılan “Bugün sizin için dininizi kemale erdirdim, size nimetimi tamamladım, sizin için din olarak İslâmiyet’i beğendim” (Mâide 5/3) âyetinin Sünnî ve Şiî hadis kaynaklarında bağlam ve arka plan ifade eden rivâyetler çerçevesinde yorumlanması ve bu yorumlara etki eden zihnî alt yapının tesiri ortaya konmaya çalışılacaktır
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
46

Bilen, Mehmet. "MOLLA HALİL es-SİİRDÎ'NİN SÜNNET/HADİS İLE İLGİLİ GÖRÜŞLERİ." e-Şarkiyat İlmi Araştırmaları Dergisi/Journal of Oriental Scientific Research (JOSR), April 30, 2019. http://dx.doi.org/10.26791/sarkiat.558742.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
47

Asar, Muhammet Ali. "TÜRKİYE’DEKİ ÇAĞDAŞ HADİS ARAŞTIRMALARINDA POLEMİKLERİN ZEMİNİ ÜZERİNE BİR İNCELEME." Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi, September 15, 2024. http://dx.doi.org/10.33415/daad.1479323.

Full text
Abstract:
Hadis ilmi eleştiri, tartışma, polemik vb. kavramlarla isimlendirilen zengin bir literatüre sahiptir. Hicrî ikinci asrın başlarından itibaren ortaya çıkmaya başlayan bu eserlerde genellikle sünnetin mahiyeti, dindeki yeri vb. konuların yoğunlukla işlendiği görülmektedir. İman, sünne, red, tevhîd, i’tisam vb. isimlerle anılan kaynaklar hadis ilminde tür edebiyatının da güzel örneklerini temsil etmektedir. Hadis ilminin sosyo-politik, ilmî, akademik, siyasî ve kültürel faktörlerle ilişkisini sergileyen polemik türü araştırmalar hadis tarihi boyunca görülmüştür. Bu tür çalışmaların Türkiye çağdaş hadis araştırmalarındaki varlığı da bilinmektedir. Günümüz hadis araştırmalarında tartışmalar sünnet ve hadisin dindeki yeri, hadis tespit yöntemleri, metin tenkidi, anlama ve yorumlama çerçevesinde yoğunlaşmaktadır. Bu makalede; Türkiye’deki hadis araştırmalarında tartışmaların tarihi ve güncel nedenleri incelenerek, ortaya çıkış sebepleri üzerinde fikir yürütülmekte, polemiklerin tarihi ve çağdaş zemini ortaya konmaktadır. Çağdaş polemiklerin izi sürülerek ülkemiz hadis çalışmalarının Batı ve İslam dünyasındaki hadis çalışmaları ile etkileşimi irdelenmektedir. Türkiye’deki çağdaş hadis araştırmalarındaki polemiklerin oluşumunda hadis ve sünnete dair tarihi tartışmaların, oryantalistlerin iddialarının, İslam dünyasında yaygınlaşan sünneti inkâr söylemlerinin ve sünnetin dindeki yeri tartışmalarının, toplumun ihtiyaçları ile akademisyenlerin ilgi alanlarının etkisi görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
48

KILIÇ, Bilge. "IGNAZ GOLDZIHER’İN HADİS EDEBİYATI VE KAVRAMLARINA YAKLAŞIMLARI." Dokuz Eylül Ünivesitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, December 2, 2022. http://dx.doi.org/10.21054/deuifd.1178216.

Full text
Abstract:
Hz. Peygamber’in risaleti boyunca temsil ettiği ve örneklediği İslâm dininin iki tezahür biçimi vardır. Bunlardan biri onun mübarek sözleri ‘Hadis’ iken, diğeri de fiili uygulamaları olan ‘Sünnet’tir. ‘Sünnet’ doğal olarak ümmetin onları aynen taklit edip devam ettirmesiyle varlığını sürdürmüş, ‘Hadis’ ise kısmen yazı ile büyük ölçüde de hafızanın yardımıyla ezberlenerek korunmuş ve sonraki nesillere aktarılmıştır. Yazılı olarak muhafaza edilen hadisler zamanla tedvin ve tasnif edilmiş, bunun sonucunda Musannef, Muvatta, Câmi‘, Sünen ve Müsned gibi isimlerle anılan Hadis edebiyatı ortaya çıkmıştır. Hadis edebiyatının oluşumu ve gelişimi batılı araştırmacıların çalışmalarına konu edilmiştir. Oryantalistler, kendi perpektifleriyle Hadis edebiyatına ve kavramlarına ilişkin doğrudan veya dolaylı olarak bir takım değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Özellikle Ignaz Goldziher (1850-1921), Hadis edebiyatının evrelerini bir çok açıdan ele almış, hadis kaynaklarını ve kavramlarını geniş bir şekilde mütaala etmiştir. &#x0D; Bu makalede, Goldziher’in “Muhammedanische Studien” isimli eseri özelinde hadislerin yazıyla kaydı, tedvini ve tasnif süreci ile ilgili yaklaşımı ele alınacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
49

TABARA, Eyup. ""DİN GÖREVLİLERİNİN HADİS’E YÖNELİK TUTUM VE BİLGİ DÜZEYLERİ: ELAZIĞ ÖRNEĞİ" İsimli Kitabın Tanıtımı." Akademik Platform İslami Araştırmalar Dergisi, June 3, 2022. http://dx.doi.org/10.52115/apjir.1116516.

Full text
Abstract:
İslam dininin iki önemli kaynağı vardır; Kur’an-ı Kerim ve Sünnet. Bu iki kaynaktan Kur’an âyetlerinin günümüze kadar mütevatir yolla geldiği görüşünde icma vardır ve bu ayetlerin doğruluğu hakkında herhangi bir tartışma gündeme gelmemekle birlikte birtakım müteşabih ayetler hakkında farklı görüşler, yorumlar ortaya konmuştur. Genel çerçevede Sünnet’i oluşturan hadisler hakkında ise öteden beri pek çok tartışma yapılagelmiştir. Bu sözlerin Hz. Peygamber’e aidiyeti noktasında raviler, metinler hadis alimleri tarafından ciddi şekilde tenkide tabi tutulmuş; bu çalışmaların sonucunda hadisler, “sahih, hasen, zayıf ve mevzu (uydurma) hadis” olarak sınıflandırılmıştır. Günümüzde pek çok din görevlisi, hadislerin sıhhat derecesine bakmadan kulaktan duyma edindiği bilgileri hutbede, vaazlarda hadis diye cemaate aktarmaktadır. Bu bağlamda din görevlilerinin hadis hakkındaki bilgi düzeylerinin tespit edilmesi önem arzetmektedir. Söz konusu çalışmamız, bu ihtiyaç üzerine kaleme alınan “Din Görevlilerinin Hadis’e Yönelik Tutum Ve Bilgi Düzeyleri: Elazığ Örneği” isimli çalışmanın tanıtımını amaçlamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
50

YARBA, Rıdvan. "Yeni Doğan Çocukların Kulağına Ezan ve Kāmetin Okunması ile İlgili Rivayetlerin Tahrîc ve Değerlendirmesi." İslami İlimler Dergisi, March 13, 2023, 129–56. http://dx.doi.org/10.34082/islamiilimler.1264734.

Full text
Abstract:
İslâm dininin ikinci kaynağı olan Sünnet/hadisler, tarih boyunca toplumu dönüştürücü etkiye sahip olagelmiştir. Bu anlamda Sünnet, günümüze kadar gelen birçok dini uygulamaya mesnet teşkil etmiştir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bazı uygulamaları Kurʾân’daki belirli ayetlerin fiile dökülmüş hâli iken, Fıtır sadakası gibi hakkında sarih bir ayet bulunmayan uygulamaların ise daha çok teşrîʿ göreviyle ilgili olduğu söylenebilir. “Yeni doğan çocukların kulağına ezan (ve kāmet) okuma” şeklindeki uygulamanın da bunlardan biri olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışma, akîkayla da ilişkili olan bu uygulamaya dayanak gösterilen rivayetleri tespit etmeyi, sıhhat durumlarını araştırmayı, uygulamanın fıkhî açıdan hükmünü ve hikmetini ortaya koymayı hedeflemektedir. Hicrî ilk beş asırda tasnif edilen hadis kaynakları merkeze alınarak yapılan tarama neticesinde, uygulamaya kaynaklık eden rivayetlerin Peygamber’in (s.a.v.) azatlı kölesi Ebû Râfiʿ (öl. 40/660), torunu Hz. Hüseyin (öl. 61/680), amca oğlu İbn Abbâs (öl. 68/687-8) ve kayınbiraderi İbn Ömer’e (öl. 73/693) dayandırıldığı tespit edilmiştir. Sened açısından sahîh hadis için aranan sıhhat şartlarını taşımadıkları bununla birlikte zayıflık dereceleri bakımından birbirlerinden farklı oldukları anlaşılan söz konusu rivayetler, “takviye ve amel edilebilirlik” açısından da birtakım değerlendirmelere tabi tutulmuştur. Uygulamanın ahkâma/amele dair olması hasebiyle hadis kitaplarının yanı sıra fıkıh kitapları da taranmak suretiyle konuyla ilgili hangi rivayetlerin zikredildiği ve uygulama için hangi fıkhî hükmün verildiği gibi konulara açıklık getirmeye çalışılmıştır. Böylece “yeni doğan çocukların kulaklarına ezan (ve kāmet) okuma” uygulaması ve ona ilişkin rivayetler hakkında bütüncül bir değerlendirme yapmaya gayret edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography