To see the other types of publications on this topic, follow the link: Halde.

Journal articles on the topic 'Halde'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 50 journal articles for your research on the topic 'Halde.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Rongé, Jean-Luc. "Le rapport de la HALDE." Journal du droit des jeunes 266, no. 6 (2007): 25. http://dx.doi.org/10.3917/jdj.266.0025.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

d'Allivy Kelly, Delphine. "Discriminations ? Les étrangers saisissent la Halde." Plein droit 78, no. 3 (2008): 43. http://dx.doi.org/10.3917/pld.078.0043.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

MARTIN, NATHAN JOHN. "ROUSSEAU'S AIR CHINOIS." Eighteenth Century Music 18, no. 1 (February 5, 2021): 41–64. http://dx.doi.org/10.1017/s1478570620000615.

Full text
Abstract:
ABSTRACTAmong its various ancient and extra-European examples, the celebrated Plate N of Jean-Jacques Rousseau's Dictionnaire de musique includes a melody of Chinese provenance. Scholars have proposed three possible sources for the melody: Jean-Joseph-Marie Amiot, Jean-Baptiste Du Halde and the Abbé Prévost. By synthesizing the known sources and introducing additional archival evidence I establish that Rousseau took the melody from Du Halde, not Prévost – and definitely not Amiot. Along the way, I provide an account of Amiot's extant manuscripts and their circulation in Enlightenment Paris. These details begin to suggest the broader panorama of the French Enlightenment's encounter with China and the networks of trade, diplomacy and proselytization that facilitated it.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Meral, Orhan, Ahsen Kaya, and Ekin Özgür Aktaş. "Adli Tıp Pratiğinde Nadir Görülen Bir Olgu: Dekompresyon Hastalığı." Bulletin of Legal Medicine 23, no. 3 (December 23, 2018): 205–8. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2018345610.

Full text
Abstract:
“Vurgun” olarak da bilinen “Dekompresyon Hastalığı”, basınç altında kan ve dokularda çözünen inert gazın (Nitrojen, Helyum gibi) oluşturduğu kabarcıkların yol açtığı bir durum olup, genellikle dalgıçlarda görülmektedir. Azalan basıncın etkisiyle kanda çözünmüş halde bulunan bu inert gazlar, çözünmüş halden serbestleşerek damar ve dokular içerisinde dokunun beslenmesini engelleyen kabarcıklar oluşturmaktadır. Bu durum tamamen herhangi bir belirti vermeyebileceği gibi, basit bir yorgunluk ve dispneden, parapleji ve hatta ölüme kadar varan geniş bir yelpazede patolojilere de sebep olabilmektedir. Adli Tıp polikliniğine adli rapor istemi ile başvuran, alınan öyküye göre denizde 27 metre derinlikten hızlıca su yüzeyine yükselme sonucu “Dekompresyon Hastalığı” gelişen 41 yaşında erkek olgu, adli tıp pratiğinde nadir görülen bir olgu olması ve bu tür olgulardaki adli tıbbi yaklaşıma dikkat çekilmesi amacıyla sunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Seyfulliyevna Tulabayeva, Ruhsara. "TAHİR MELİK’İN “ELVEDA” ÇOCUKLUK ROMANINDA ZAMAN VA ÇOCUK KARAKTERİNİN YORUMU." SCIENTIFIC WORK 57, no. 08 (August 4, 2020): 79–81. http://dx.doi.org/10.36719/aem/2007-2020/57/79-81.

Full text
Abstract:
Makalede, yazar Tahir Melik’in Elveda Çocukluk adlı eseri analize çekilir. Çocuk karakterine ait ruhsal değişimler zaman etkeni çerçevesinde incelenir. Çocuğun ruh halindeki değişimler, zamanın eser olayları ile uygun halde ilerlemesi gibi hususlara değinilir. Anahtar kelimeler: Zaman, mekan, çocuk karakteri, karakter, olay örgüsü, süje çizgisi, ruhsal değişim, ruh hali, facia, eğitim
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Belorgey, Jean-Michel. "Les faits, les normes, et les régulateurs. La HALDE." Vie sociale 4, no. 4 (2006): 27. http://dx.doi.org/10.3917/vsoc.064.0027.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Lerheim, Birgitte. "Å lære ved å stå saman og halde avstand." Prismet 71, no. 1 (April 7, 2020): 3–4. http://dx.doi.org/10.5617/pri.7875.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Dohlen, Michael. "Schwermetall-Verlagerung mit dem Bodensickerwasser aus einer rekultivierten Halde." Wasser und Abfall 9, no. 5 (May 2007): 18–22. http://dx.doi.org/10.1007/bf03247482.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Kern, Sylvie. "Les discriminations fondées sur l'âge dans le rapport 2006 de la Halde." Retraite et société 51, no. 2 (July 20, 2007): 281–85. http://dx.doi.org/10.3917/rs.051.0281.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

GÜZEL ÖZBEK, Ayça, and Cansu ŞENGÜL. "Örgütlerde Mobbing, Whistleblowing ve Örgütsel Özdeşleşme Arasındaki İlişki Üzerine Bir Araştırma: Stajyer Avukatlar Örneği." International Journal of Social, Political and Economic Research 7, no. 3 (September 3, 2020): 556–74. http://dx.doi.org/10.46291/ijospervol7iss3pp556-574.

Full text
Abstract:
Örgütlerde mobbing uzun yıllardır önlenmeye çalışılan sorunlardan biridir. Sistematik bir yıldırma davranışı olan mobbing özellikle çalışma hayatının başındaki bireylerde ciddi sorunlara yol açmaktadır. Avukat adaylarının daha donanımlı halde mesleğe başlaması amacıyla planlanan staj döneminde adayların yeni girdikleri örgütle ilgili algıları da önemlidir. Bu algılar avukatın örgütüyle özdeşleşmesini ve örgütte gördüğü sorunları dile getirmesini sağlayacak bir bakış açısı geliştirmesinde rol oynamaktadır. Bu çalışmada avukat adaylarının mobbing algıları ile örgütsel özdeşleşme ve whistleblowing davranışları arasındaki ilişkinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırmanın sonucuna göre avukat adaylarının adliye çalışanlarının ve yanlarında staj gördükleri avukatların kendilerine mobbing uyguladığını düşündüğü ortaya çıkmıştır. Ancak Türkiye literatürüyle uyumlu olarak; mobbing ile whistleblowing ve özdeşleşme arasında anlamlı bir ilişki ortaya çıkmamıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

Gün, Berk, Cemil Çelik, Gözde Yeşiltepe, Esra Gürlek Olgun, and Mehmet Tokdemir. "Postmortem Olarak Saptanmış Nadir Görülen Konjenital Perikardiyal Kist." Bulletin of Legal Medicine 25, no. 3 (December 19, 2020): 249–52. http://dx.doi.org/10.17986/blm.1471.

Full text
Abstract:
Konjenital perikardiyal kistler çok nadirdir ve birçok vakada tesadüfen saptanmasına karşın nadiren yaşamı tehdit edici semptomlara neden olabilir. 23 yaşındaki postpartum dönemdeki kadın olgunun yapılan otopsisinde saptanan perikardiyal kistin ve atrioventriküler (AV) nodda yağlanmaya bağlı değişikliklerin kişinin ölümü üzerindeki etkisini tartışmayı amaçladık. Adli tahkikatta; emzirme döneminde olan kadının bir süredir göğüs ağrısı şikâyeti olduğu yazılıydı. Yapılan otopsisinde; perikardın dış yüzüne asılı halde, sol akciğer üst loba komşu 7,5x7,5x4 cm boyutunda, oval yapıda, unilokuler, intakt, içerisinde berrak sıvı bulunan kistik yapı görüldü. Histopatolojik incelemede; AV nodda yağlanmaya bağlı değişiklikler izlendi. Olgumuzda mediastendeki kistin yer kaplayıcı etkisi sonrası gelişen aritmi, sağ ventrikül çıkış yolu tıkanıklığı, kardiyak bası gibi komplikasyonların ve AV nodda yağlanmaya bağlı değişikliklerin ölümüne sebebiyet verdiği değerlendirildi.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

Fontier, Rémy. "La HALDE ou Haute Autorité de Lutte contre les Discriminations et pour l'Égalité." Journal du droit des jeunes 257, no. 7 (2006): 16. http://dx.doi.org/10.3917/jdj.257.0016.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

Kılıç, Kızbes Meral. "Erken çocukluk döneminde bebeklik/çocukluk amnezisi ve otobiyografik bellek gelişimi." Erken Çocukluk Çalışmaları Dergisi 3, no. 2 (October 4, 2019): 541. http://dx.doi.org/10.24130/eccd-jecs.1967201932156.

Full text
Abstract:
Kişinin kendi geçmişindeki düşünceleri, duyguları ve davranışları hakkındaki anılarından oluşan otobiyografik bellek, çeşitli işlevleri bakımından çocuğun gelişiminde önemli bir kavramdır. Otobiyografik belleğin benlik gelişimine etkisi büyüktür. Kişilerin benlik devamlılığını, öz-düzenleme ihtiyaçlarını karşılayabilmelerini ve geçmiş yaşantı ve deneyimlerinden edinilen dersler sayesinde şimdi ve gelecekteki davranışlar hakkında çıkarsamalarda bulunup planlama yapabilmeyi sağlayan otobiyografik bellek, sosyal ilişkiler için de temel öneme sahiptir. Kişisel geçmişimizde sürekliliği sağlayan otobiyografik bellek gelişimi çoğu yetişkin yaşamının ilk üç-dört yılını hatırlayamadığı bebeklik/çocukluk amnezisinin bitiminde başlamaktadır. Erken dönem deneyimleri ilerleyen yaşlarda kritik öneme sahiptir. Hatırlanamadığı halde yetişkin yaşamını önemli derecede etkileyen bebeklik/çocukluk amnezisi, üzerinde uzunca süredir çalışılmış bir konudur. Bu çalışmada, otobiyografik bellek, otobiyografik belleğin gelişimi ve bebeklik/çocukluk amnezisi incelenmiş ve çocuk gelişimi bağlamında bazı önerilerde bulunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

Rohrbasser, Jean-Marc, and Isabelle Landry-Deron. "La preuve par la Chine. La "Description" de J.-B. Du Halde, jesuite, 1735." Population (French Edition) 57, no. 6 (November 2002): 930. http://dx.doi.org/10.2307/1534741.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

Durmuş, Üzeyir. "İmâm Mâlik'ten Nakledildikleri Halde Matbû’ Muvatta’ Nüshalarında Yer Almayan Sahîhayn Rivâyetleri Üzerine Bir Araştırma." Çukurova Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi (ÇÜİFD) 18, no. 2 (December 28, 2018): 796–824. http://dx.doi.org/10.30627/cuilah.470547.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

Kobr, Miroslav, and Ivan Linhart. "Geophysical survey as a basis for regeneration of waste dump Halde 10, Zwickau, Saxony." Journal of Applied Geophysics 31, no. 1-4 (February 1994): 107–16. http://dx.doi.org/10.1016/0926-9851(94)90050-7.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

Sikko, Svein Arne, and Benedikte Grimeland. "Kritisk matematisk literacy i ein inquiry-basert kontekst på småskulesteget." Nordisk tidsskrift for utdanning og praksis 14, no. 1 (January 28, 2020): 104–17. http://dx.doi.org/10.23865/up.v14.2065.

Full text
Abstract:
Undersøkande og utforskande arbeidsmåtar (Inquiry-based learning, IBL) blir trekt fram som mogelege inngangar til læring der ein utviklar ei spørjande haldning og auka motivasjon. Matematisk literacy er ikkje eit veldefinert omgrep, men har i ulike avskuggingar og diverse kontekstar blitt halde fram og brukt knytte til kva matematikk kan bety i samfunnet. Mykje av litteraturen om IBL og matematisk literacy er sentrert om høgare klassesteg. Vi undersøkjer kva det kan tyde for elevane å vere kritiske i matematikk på dei lågaste klassestega. Data er henta frå IBL-inspirerte økter på byrjinga av andre steget der elevane jobba med addisjon med bruk av norske myntar. Vi identifiserte fleire kjenneteikn ved IBL knytte til lærar- og elevroller, læringsmiljø og klasseromskultur; og fann døme på at elevane kunne vere kritiske på måtar som er viktige for å utvikle matematisk kunnskap.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

CİĞERİM, Erşan, Gökhan ÖZER, and Mehmet Şahin GÖK. "ENTELEKTÜEL SERMAYE VE BİLGİ YÖNETİMİNİN FİRMA PERFORMANSINA ETKİSİ." Business & Management Studies: An International Journal 8, no. 5 (December 25, 2020): 4611–45. http://dx.doi.org/10.15295/bmij.v8i5.1644.

Full text
Abstract:
Günümüzde işletmelerin entelektüel sermaye birikimleri ile bilgi yönetim stratejilerinin, organizasyon verimliliği açsından çok daha fazla önem kazandığı görülmektedir. İşletmelerin sahip oldukları fiziksel varlıkların önemi günümüzde de devam ediyor olmakla birlikte içerisinde bulunduğumuz teknoloji çağında bilgi temelli varlıkların önemi iyice ön plana çıkmıştır. Bu anlamda bilgi yönetimi, bilgiyi (i) yaratma, (ii) geçerli kılma, (iii) sunma, (iv) dağıtma ve (v) uygulama aşamalarını bünyesinde barındıran önemli ve kapsamlı bir süreçtir. Bu süreçlerin en başında ise işletmelerde örtük halde bulunan entelektüel sermaye kavramı gelmektedir. Günümüz bilgi çağında, işletmelerin sahip olduğu en önemli güç, sahip oldukları entelektüel sermaye ve inovasyon yetkinlik düzeyi olarak tanımlanabilir. Bu bağlamda bu çalışma kapsamında, Deloitte firmasının yayınladığı Technology Fast 50 2018 listesinde yer alan şirketler baz alınarak işletmelerin entelektüel sermaye, bilgi yönetimi, inovasyon ve firma performansı ilişkisi analiz edilmiştir. Çalışma literatüre ve uygulamaya yönelik sonuçları bakımından önem taşımakta ve gelecek araştırmalara ışık tutucu özelliğe sahip bulunmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

Belorgey, Jean-Michel. "D’ici et d’ailleurs, entre aide et Haute Autorité de Lutte contre les Discriminations et pour l’Égalité (halde)." Migrations Société N° 131, no. 5 (2010): 105. http://dx.doi.org/10.3917/migra.131.0105.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

Goossaert, Vincent. "Isabelle Landry-Deron, La Preuve par la Chine. La « Description » de J.-B. Du Halde, jésuite, 1735." Archives de sciences sociales des religions, no. 126 (April 1, 2004): 47–112. http://dx.doi.org/10.4000/assr.2352.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

Wilis Hestiningsih and Riky Novarizal. "Upaya Dalam Menangani Korban Kekerasan Seksual Pada Anak (Studi Pada Dinas Pemberdayaan Perempuan Perlindungan Anak dan Pengendalian Penduduk Keluarga Berencana Kabupaten Pelalawan)." SISI LAIN REALITA 5, no. 2 (September 6, 2021): 19–33. http://dx.doi.org/10.25299/sisilainrealita.2020.vol5(2).7629.

Full text
Abstract:
This research purpose is to know kriminogen factor that cause of criminal action sexual violence of children of Pelalawan Regency and to knows hpw does the effort of woman and children department and inhabitant control planed family in cope with criminal action sexual violence of children at Pelalawan Regency. This research is descriptive empirical. The date uses is primer date interview and secunder date through book. Collection technique is from study case and literature study. Analyst date technique did by used, collective, and selection date from thr study case add connecting by the theory and principle with law of norin from literature study. Based from the research result shows that effort to take in halde sexual violence of children can do as SOP that unchanged it strated from society complaint, reaching victims, management case, temporary collecting, mediation, accompanying victims and evaluation activity towards sub district and lillages in Pelalawan Regency. The effectiveness of this effort gave to the sexual violence of children at Pelalawan Regency was not effective yet,so that needed social awareness to words sexual violence of children.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

ESGÜN, Toros Güneş. "Leviathan’ın Hayaletleri: Schmitt ve Neumann’da Hukuk ve Devlet." Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 58, no. 1 (October 5, 2018): 905. http://dx.doi.org/10.33171/dtcfjournal.2018.58.1.42.

Full text
Abstract:
20. yüzyıl siyaset felsefesine damgasını vuran en önemli tartışmalardan ikisi, yeni bir siyasal biçim olarak totaliter devletin tanımlanma biçimi ve hukuk devleti idealinin eleştirisidir. Almanya’da Weimar Cumhuriyeti ve ardından gelen Üçüncü Reich’taki siyasal problemler üzerinden Alman devlet kuramı bu iki tartışmada merkezi konumda olmuştur. Nazi hukukçularının Üçüncü Reich’a hukuksal temellerini kazandırmak için verdiği uğraş, sosyal demokrat hukukçular tarafından savaş sonrası dönemde çokça eleştirilmiştir. Bu çalışmada Nazi hükümetinin başhukukçusu olarak bilinen Carl Schmitt ile Frankfurt Okulu düşünürlerinden Franz L. Neumann’ın hukuk devleti eleştirileri üzerinden hukuk ve devleti nasıl tanımladıkları ve bu iki kavramı birbiriyle nasıl ilişkilendirdikleri ele alınacaktır. Zira her iki düşünür de kendi devlet tanımlarında Hobbes’un Leviathan’ını temel aldıkları halde birbirlerine zıt sonuçlara ulaşmış ve Nazi Devleti’nin hukuksal yapısı üzerinden nasıl bir devlet olarak adlandırılacağı üzerine itilafa düşmüşlerdir. Neumann, Nazi devletinde Leviathan’ın ölümünü ve Behemoth’un doğuşunu görürken, Schmitt’e göre Leviathan’ın ölümüne sebep olan hukuk devleti idealidir ve ancak totaliter bir “Lider Devleti” [Führerstaat] onu diriltebilir. Her iki düşünür arasındaki hukuk ve devlet kavramları hakkındaki bu tartışma, siyaset felsefesi geleneğindeki “hukuk antinomisi” olarak adlandıracağımız problemi canlandırmıştır. Söz konusu tartışmayı ele alarak bu antinomiyi yorumlamak, günümüzde hukuk devletini yeniden düşünmek için elverişli bir başlangıç sunmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

Arcia Gil, Ángel. "Desarrollo de un sistema de monitoreo de cultivos basado en vehículos aéreos no tripulados y sensores RFID." Investigación y Pensamiento Crítico 8, no. 2 (April 27, 2020): 27–43. http://dx.doi.org/10.37387/ipc.v8i2.142.

Full text
Abstract:
Aunque existen diversos estudios y aplicaciones de drones y de sistemas rfid enfocados a mejorar la producción agrícola en otros países, la implementación en Panamá es prácticamente nula, ya que los sistemas de monitoreo son rudimentarios o en su mayoría a base de observaciones físicas que consumen tiempo y que representan un elevado costo de horas-hombre. En este sentido, se desarrolló un prototipo de monitoreo de cultivos basado en vehículos aéreos no tripulados (drones) y sensores de humedad con tecnología de transmisión rfid (identificación por radio frecuencia), con el objetivo de mejorar los procesos en los ciclos de producción agrícola, reduciendo tiempo y costos a los productores nacionales, y potenciando el ahorro de pesticidas, agua y otras materias primas que hoy en día son administrados ineficientemente. El presente trabajo detalla el diseño e implementación del prototipo con pruebas de los componentes individuales y prueba de concepto del sistema integrado, para monitorear cultivos de maíz en la Granja Escuela Casiciaco Haren Halde de la USMA (GECHA), ubicada en Las Minas, provincia de Herrera, para en el futuro implementar el modelo en granjas de productores en la región de Azuero.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

Örnek Büken, Nüket. "İstanbul Sözleşmesi Bağlamında Kadın Sünneti." Kadın/Woman 2000, Journal for Womens Studies 20, no. 1 (May 27, 2019): 17–42. http://dx.doi.org/10.33831/jws.v20i1.48.

Full text
Abstract:
Sosyal aktivistler ve feministler arasında, kadın sünneti (FGM- Female Genital Mutilation-, kadının genital yaralanması) ile mücadele önemli bir politika hedefidir. Bazen kadın sünneti veya kadın genital kesimi olarak adlandırılan FGM, kadınların ve kız çocuklarının klitorisini cinsel arzularını azaltmak ve cinsel onurunu evlilik öncesi korumak için kesmektir. Kadın sünneti ve kadın genital kesimi olarak tanımlanan iki kavram konusunda, hafif bir karışıklık da vardır. Aslında, iki terim birbirinin yerine kullanılabildiği halde, farklı iki çağrışım taşıdıkları da aşikârdır. Çoğunlukla müslüman ülkelerde yaygın olduğu söylenen uygulamanın muazzam bir maliyeti vardır: birçok kız kan kaybı veya enfeksiyon nedeniyle ölür. Çoğu travmatize olmuştur. Hayatta kalanlar evlilik ve gebelik süresince olumsuz sağlık etkileri yaşayabilirler. Irak Kürdistanı'ndan yeni bilgiler, sorunun Ortadoğu'da da yaygın olduğunu ortaya koymaktadır. Bu makalede önce konu ile ilgili ilgili kavramlar/terminoloji verilecek ve uygulanan farklı yöntemlerin/tiplendirilmesi değerlendirilecektir. Daha sonra bu işlemin gerekçesi, tarihçesi ve dinler açısından önemi, Batı’da klitoridektomi, bu uygulamanın kadın cinselliği ve kadın düşmanlığı ile ilişkisi ve İstanbul Sözleşmesi’nde kadın sünneti incelenecektir. İlgili konunun kadın bakış açısından ve feminist terminolojiden yeniden değerlendirilmesi ve bu konuda daha sonra yapılması muhtemel daha kapsamlı çalışmalara öncül olması amacını taşımaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

Doğan, Kamil Hakan, Şerafettin Demirci, and Sermet Koç. "Önce Öldürüldü Sonra Yakıldı Cinayet Kurbanlarının Yakılarak Ortadan Kaldırılmaya Çalışılması." Bulletin of Legal Medicine 16, no. 2 (August 1, 2011): 49–53. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2011162725.

Full text
Abstract:
Katiller, kurbanlarını ortadan kaldırmak ya da tanınmalarını engellemek amacıyla zaman zaman cesedi yakmak, ıssız yerlere gömmek, denize ya da akarsuya atmak gibi yöntemler uygulamaktadır. Bu tür olgularla karşılaşıldığında, ölümün üzerinden ne kadar süre geçmiş olursa olsun, çok dikkatli ve ayrıntılı bir otopsi yapılmalı, kimlik tespiti ve ölüm nedenine yönelik tüm bulgular değerlendirilmelidir. Bu çalışmada, 2000-2008 yılları arasında Konya Adli Tıp Şube Müdürlüğü tarafından Konya il merkezinde ve adli tıp uzmanı tarafından Konya'ya bağlı ilçelerde öldürüldükten sonra cesetleri yakılan olgular değerlendirilmiştir. İncelemeye alman dönemde toplam 10 olgu tespit edilmiştir. Olguların yaşları 16 ile 58 arasında değişmekte olup, ortalama yaş 35±13 bulunmuştur. Cinayet yöntemleri açısından değerlendirildiğinde; bağla boğma üç olgu ile en fazla kullanılan yöntemdir. Altı olgu açık arazide yakılmıştır. Yangın ortamından çıkartılan ya da dış ortamda yanmış halde bulunan cesetlerle karşılaşıldığında, kişinin yanığa ölümden önce mi yoksa sonra mı manız kaldığının araştırılması önem taşımaktadır. Eğer kişi önce öldürülmüş, daha sonra yakılmış ise otopside solunum yollarında hiperemi ve konjesyon, is ve kuram bulaşıkları gibi yaşam sırasında yanığa maruz kalma sırasında ortaya çıkabilecek bazı özellikler görülmemektedir. Bu tür olgularda orijin tespiti için, tam ve doğru bir olay yeri incelemesi ve ayrıntılı bir otopsi yapılmalı, kimlik tespiti için genetik inceleme yapılmalı ve gerçek ölüm nedeni ortaya konmalıdır.Anahtar kelimeler: Cinayet, yanıklar, adli tıp
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

KABAY, Turgay. "Tarımsal Kuraklık." Academic Perspective Procedia 2, no. 2 (October 27, 2019): 128–33. http://dx.doi.org/10.33793/acperpro.02.02.17.

Full text
Abstract:
Son yıllarda küresel ısınma sonucunda iklimlerde büyük değişiklikler meydana gelmektedir. Bu değişiklikler dört mevsimde de görülen düzensiz yağışlar, kuraklık, düşük ve yüksek sıcaklık olarak sayılabilinir. Özellikle kuraklık insan hayatını olumsuz etkileyen iklim olaylarından biridir. Genellikle literatürlerde Meteorolojik Kuraklık, Hidrolojik Kuraklık Tarımsal Kuraklık olmak üzere üç tip kuralık tipi vardır. Tarımsal kuraklık bitkileri ve hayvansal üretimi çok etkilemektedir. Bitkinin kök bölgesinde, büyüyüp gelişmesi için yeterli nem bulunmaması durumu tarımsal kuraklık olarakta tanımlanır. Büyüme periyodu boyunca, bir bitkinin suya ihtiyaç duyduğu kritik döneminde topraktan suyu alamaması durumunda tarımsal kuraklık meydana gelir. Tarımsal kuraklık, toprağın derinlikleri doymuş halde olsa bile ürün verimlerini ciddi oranda düşürebilir. Yağışların ve su temininin azalması gibi nedenlerden dolayı üreticilerin üretim yaptığı bitkiyi sulama yapamamakta veya kısıtlı sulama yapma zorunda kalmaktadır. Bu durum ise üretim yapılan bitkide verim azalmasına neden olmaktadır. Böylece üretici yaptığı harcamayı karşılayamamakta ve zarar etmektedir. Ayrıca kuraklığın yani sulamanın uzun süre yapılamaması durumundada bitkiler su alamadığından dolayı bitkilerde kurumalar ve zararlanmalar büyük boyutlara ulaşmakta ve ürün alınamamaktadır. Bu ise tam bir kuraklık felaketi sayılabilir. Bu kuraklık şartlarından kurtulmak amacıyla plansız artezyenlerin artması sonucunda arazilerde yüzey çöküntüleri ve çukurlaşmalar artmaktadır. Bu nedenle kuraklık nedeniyle oluşan tarımsal kayıpların önlenmesi için alınana tedbirlerde konu ile ilgili kurumlardan destek alınmalı ve tavsiyelere uylmalıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

Schweitzer, Louis. "D comme droit... ou discrimination�: la HALDE, entre les rigidit�s de la loi et la vraie vie des gens." Apr�s-demain N�7,NF, no. 3 (2008): 43. http://dx.doi.org/10.3917/apdem.007.0043.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

Wu, Huiyi. "Alien Voices under the Bean Arbor: How an Eighteenth-Century French Jesuit Translated Doupeng xianhua 豆棚閒話 as the “Dialogue of a Modern Atheist Chinese Philosopher”*." T’oung Pao 103, no. 1-3 (August 28, 2017): 155–205. http://dx.doi.org/10.1163/15685322-10313p04.

Full text
Abstract:
This article examines an eighteenth-century French Jesuit’s translation of the final chapter of the early Qing collection of vernacular stories Doupeng xianhua 豆棚閒話 (Idle Talks under the Bean Arbor), which became a “philosophical dialogue” of a “modern atheist Chinese philosopher.” The trajectory of the text is examined by analyzing the layers of meaning superposed upon it by a succession of agencies: the original author Aina Jushi 艾衲居士, a Jiangnan literatus who philosophized on the fall of the Ming dynasty; Father François-Xavier Dentrecolles, the Jesuit missionary who translated the text with extensive commentaries of his own to make a case against atheism; the Parisian editor Jean-Baptiste Du Halde who published the translation in the landmark of Jesuit sinology, Description de l’Empire de la Chine et de la Tartarie chinoise (1735); the engravers in Paris and the Hague who remolded its cosmological diagrams to conform to their own scientific and aesthetic standards; and finally, its European re-translators and readers, some of whom used it as a weapon against the Jesuits and the Catholic Church. The gains and losses of the Doupeng xianhua during this process are discussed, as well as the new light brought by the French translation on its circulation in Qing China. Finally, the challenge this atypical case poses to received narratives of the Sino-Western cultural exchange through the Jesuit mission is assessed. Cet article examine la traduction au XVIIIe siècle, par un jésuite français, du dernier chapitre du recueil de contes vernaculaires Doupeng xianhua 豆棚閒話 (Propos oisifs sous la tonnelle des haricots), qui devient un « dialogue philosophique » d’un « philosophe chinois athée moderne ». La trajectoire de ce texte est retracée en analysant les strates successives de sens superposées sur ce texte grâce à des acteurs divers : l’auteur de l’original Aina Jushi 艾衲居士, un lettré du Jiangnan qui a philosophé sur la chute de la dynastie des Ming ; le missionnaire jésuite François-Xavier Dentrecolles qui a traduit le texte avec une profusion de commentaires de son propre cru contre l’athéisme ; l’éditeur parisien Jean-Baptiste Du Halde qui a publié cette traduction dans la Description de l’Empire de la Chine et de la Tartarie chinoise (1735), un monument de la sinologie française ; les graveurs à Paris et à La Haye qui ont retravaillé les diagrammes cosmologiques conformément à leurs propres normes scientifiques et esthétiques ; et enfin, les re-traducteurs et lecteurs européens de ce texte, certains desquels l’ont utilisé contre les jésuites et l’Église catholique. La conclusion évoque les gains et les pertes du Doupeng xianhua au cours de ce processus et l’éclairage que peut apporter cette traduction française sur la diffusion de l’original dans la Chine des Qing. Elle envisage enfin le défi posé par ce cas atypique aux récits conventionnels sur la médiation des jésuites dans les échanges culturels entre la Chine et l’Europe.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

Arslankaya, Seher, Cem Ozkurt, and Selin Dokme. "Kurumsal Bilgi Yönetimi Modeli (EKMM) İmalat Sektöründe Faaliyet Gösteren Bir İşletmede Uygulama Örneği." Academic Perspective Procedia 3, no. 1 (October 25, 2020): 678–85. http://dx.doi.org/10.33793/acperpro.03.01.122.

Full text
Abstract:
Günümüz koşullarında kurumlar için rekabet ve mükemmelliyetçilik ve bu doğrultuda müşteri memnuniyeti ön plana çıkmaktadır. Bu kapsamda kurumların rekabette üstünlük, süreçlerde mükemmellik ve müşterinin memnuniyetini sağlaması noktasında bilgi kavramı önem kazanmaktadır. Gelişen ve gelişmesi istenen tüm süreçlerin bilgi temelinde oluştuğu kabul edilmektedir. Bu doğrultuda ne bildiğini bilmeyen ve sahip olduğu bilgiyi yönetemeyen kurumların geriye doğru gittiği gözlemlenmektedir. Bütün bunların neticesinde büyük ve değerli olan bilginin elde edilmesi, saklanması ve yönetilmesi kurumlar açısından zaruri bir ihtiyaç haline gelmektedir. Kurum içindeki süreçlerde süreçlerin kişiden bağımsız hale gelmesi, bilgi akışının şeffaf halde olması, mevcutta tüm kademelerde olan bilgiye hakim olunması ve kurum performansının iyileştirilmesi bilgi yönetiminin temelleri arasındadır. Bu kapsamda kurumsal içerikli bilginin yönetilebilmesi için birçok bilgi yönetim modeli geliştirilmiştir. Bu çalışmada imalat sektöründe faaliyet gösteren bir işletmenin tüm kademeleri için Kurumsal Bilgi Yönetimi Modeli (Bilgi Kulesi) uygulanmıştır. Uygulama sonuçları kurum için değerlendirilip puanlandırılmış ve mevcut durum ortaya konmuştur. Ayrıca firma için eksik ve / veya gelişmeye açık görülen kısımlara öneriler sunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

Bilgin, Nursel Gamsız, Halis Dokgöz, and Hakan Kar. "Beyin Ölümü Gerçekleşmiş Adli Olgularda Organ Transplantasyonunda Adli Tıp Uzmanlarının İnisiyatifi." Bulletin of Legal Medicine 14, no. 3 (December 1, 2009): 126–31. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2009143698.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada, beyin ölümü gerçekleşmiş adli olgularda hastanın yüksek yararı gözetilerek organ naklinin gerçekleştirilmesi konusunda adli tıp ve hukuk açısından tartışılması amaçlanmıştır. Olgu: 16 yaşmda, erkek, mutfak tüpü ile zehirlenme öyküsü ile Silifke Devlet Hastanesi’den entübe halde Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesine sevk edildiği, yapılan muayenede; bilincin kapalı, pupillerin fiks dilate, ışık refleksinin bilateral (-), GKS’nın 3 olduğu, Reanimasyona yatırıldığı, BT’de subaraknoid kanama, beyin ödemi saptandığı, medikal tedavi başlandığı, tedaviye yanıt vermediği, aile tarafından transplantasyona izin verildiği, 18.04.2007 tarihinde beyin ölümü tanısı konulduğu, operasyon planlandığı belirtilen hastayla ilgili adli olgu ve de transplantasyon için donör olması nedeniyle Adli Tıp Ana-bilim Dalına bilgi verildi. Adli Tıp Anabilim Dalı tarafından Cumhuriyet Savcısı ile yapılan görüşmede; alman organların ölüme katkısının olmasının beklenmeyeceği ve organ nakli için gerekli operasyonun yapılmasından sonra otopsinin yapılabileceği yönünde görüş bildirildi. Cumhuriyet Savcısı tarafından prosedüre onay verildikten sonra operasyona alındı. Operasyon sonrası ölü muayene ve otopsi işlemi yapıldı. Adli ölüm olgularında organ transplantasyonu söz konusu olduğunda postmortem muayenenin ne zaman yapılacağı, ölüm ihbarının transplantasyondan önce mi yoksa sonra mı yapılacağı gibi problemler yaşanabilmektedir. Alıcı hastanın yüksek yararı prensibi ile 2238 sayılı kanunun ll.maddesinde belirtilen “yaşamı organ ve doku nakline bağlı olan kişilere ve naklinde ivedilik ve tıbbi zorunluluk bulunan durumlar” kavramı göz önünde bulundurularak donör olan adli olgularda süreçte Adli Tıp Anabilim Dallarının etkin rol alması gerektiğini düşünmekteyiz.Anahtar kelimeler: Beyin ölümü, organ transplantasyonu, adli olgu
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
31

Işıklı, Şevki, and Şirvan Önce. "Siyasal Zehirlenme, Semptomları ve Sosyal Medya." AJIT-e: Online Academic Journal of Information Technology 11, no. 42 (October 17, 2020): 143–69. http://dx.doi.org/10.5824/ajite.2020.03.006.x.

Full text
Abstract:
Bu metinde, John Naisbitt’in yüksek teknoloji toplumlarındaki teknolojik olarak zehirlenmiş bölgeleri tanımlamak için geliştirdiği teknolojik zehirlenme nosyonundan hareketle siyasal zehirlenme nosyonu geliştirilmiştir. Siyasal zehirlenme, tüm toplumsal süreçleri etkisi altına alan ve semptomları önceden tespit ve teşhis edilebilen bir toplumsal anomali durumudur; apolitik süreçleri bile aşırı, yoğun ve hızlı biçimde siyasallaştırır. Bu metinde tanımlanan siyasal zehirlenme ve semptomları, bürokrasi başta olmak üzere medya, iletişim ve dinde kolayca tespit edilebilir. Çünkü bu kurumlar tarihsel geçmişleri yüzünden aşırı siyasallaşmaya daha açıktır. Semptomların tümünü sergileyen bir toplum, virüsle enfekte olmuş, virüs bulaşmış ve enfekte olmuş bir bünye gibidir; paralize olmuş halde kendinden beklenen işlevlerini yerine getiremez. Tümüyle gözlenebilir olan bu altı semptom, kişisel ve apolitik olanın siyasallaşma seviyesini ve siyasal zehirlenme yoğunluğunu da tanımlarlar. Üstelik aşırı siyasallaşmanın sosyal medya ve toplumsal ilişkiler üzerindeki etkisini, teknolojik bağlamda görünür kılar. Yatay mimarisi ve etkileşimlilik karakterleriyle ana akım medyadan farklılaşmış olsa da sosyal medya, siyasal zehirlenmeye karşı bağışık değildir. Kullanıcılarını zehirleyen yüksek sanallık teknolojileri gibi güçlü, yaygın ve popüler siyasal etki de kitle iletişim kanalları ve sosyal medya aracılığıyla kişi ve kurumları zehirlemektedir. Siyasal zehirlenme, internet tabanlı iletişim teknolojileriyle yalnızca yayılmaz, aynı zamanda medyanın kendisini de zehirler. Teknoloji ile siyaset arasındaki ilişkiye odaklanan bu araştırmada elde edilen sonuçlar, siyasal zehirlenmenin yaygın internet ağları ve teknolojik zehirlenmeye paralel işleyen bir süreç olduğunu göstermektedir. Bu yüzden siyasal zehirlenme nosyonu, yeni türden sosyoteknik ve dijital olgular listesine dahil edilebilir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
32

Demi̇rtaş, Mehmet. "XIX. Yüzyılın İlk Yarısında İstanbul’da Kamu Düzenini Bozan Gruplara Karşı Yürütülen Mücadele." Belleten 81, no. 291 (August 1, 2017): 481–524. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2017.481.

Full text
Abstract:
Başkent İstanbul yüzyıllar boyunca insanların ilgi odağı olmuş bir şehirdi. Şehrin nüfusu fetihten itibaren sürekli artmıştır. Osmanlı ülkesinin her tarafından, hatta ülke dışından çeşitli sebeplerle İstanbul'a insanlar gelmiştir. Gelenlerin bir kısmı kalıcı surette yerleşmek istemişken, bazıları işlerini halletmek için gelmek zorunda kalmış, sonra geri dönmüştür. İstanbul'a gelenlerin bir bölümü ise geçimini temin etmek üzere, gerektiğinde geçici surette barınmayı düşünmüştür. Ancak bu insanlar, şehirde nüfus artışına sebep oldukları gibi bir kısmı iş bulamadığı için geçim derdine düşmüş ve zamanla serseri bir hayat yaşayarak halkı rahatsız etmeye başlamıştır. Devlet, nüfus artışı ve bundan kaynaklanan sıkıntıların önüne geçmek için çeşitli tedbirler almış ve uygulamıştır. Özellikle başıboş gezen, işsiz, kanunsuz yollara başvurarak geçinmeye çalışan ve halkı rahatsız eden gruplar sürekli denetim altında tutulmaya, kontrol edilmeye ve şehirden uzaklaştırılmaya çalışılmıştır. Hırsızlık, yankesicilik, soygun, gasp, cinayet gibi olaylara karışan grupları bu çerçevede ele almak mümkündür. Bunun yanı sıra tezkeresi olmadığı halde dilencilik yaparak, başkasının sırtından geçinmeyi alışkanlık haline getiren dilenciler de bu gruplardandı. Bunlara, sayıları çok az olmakla birlikte gayri ahlakî yollara tevessül eden insanları da ilave etmek mümkündür. Arşiv kayıtlarında genellikle serseri taifesi olarak geçen bu kanun dışı gruplar, XIX. yüzyılın ilk yarısında İstanbul'da toplum hayatını tehdit eden unsurlar olarak dikkati çekmektedirler. Bu makalede, XIX. yüzyılın ilk yarısında İstanbul'da, kanun dışı grupların toplumun hayatını olumsuz yönde etkileyen faaliyetleri, devletin bunlara karşı verdiği mücadele ve aldığı tedbirler ele alınmaya çalışılacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
33

Özdöl Kutlu, Serap. "Erbaba'dan İçi Buğday Dolu Minyatür Bir Çömlek ve Çatalhöyük Kanıtları Bağlamında, Neolitik Dönemde Boğa Sembolizmi ve Ritüel." Belleten 82, no. 293 (April 1, 2018): 1–30. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2018.1.

Full text
Abstract:
Erbaba'da, içi karbonlaşmış buğday kalıntıları ile dolu minyatür bir çömlek ele geçmiştir. Bu çömlekçik, Neolitik dönemin tipik pişirme kaplarından mineral içerikli, kanca tutamaklı ve şişkin gövdeli çömleklerin, pişirme kabı olamayacak kadar küçük bir formunu oluşturmaktadır. Söz konusu küçük çömleği işlevsel ve sembolik açılardan değerlendiren bu çalışma, Erbaba'daki ve Çatalhöyük'teki kanıtlardan yola çıkarak, MÖ yak. 6600 yıllarından itibaren görülen bu pişirme kaplarının boğa başlarını (bukranyum) simgelediğini ve hayvan biçimli ritüel kapları olan ritonların öncülleri sayılabileceğini öne sürmektedir. Çatalhöyük'ün erken tabakalarında ritüelistik sistem büyük oranda, yabani erkek sığırın toplu halde avlanması ve açık alanlarda tüketilmesi, sonra kalıntıların evlerin içine yerleştirilip, sergilenmesi ve birer "rölik" gibi yeni nesillere aktarılması üzerine kurulmuştur. Orta tabakalardan sonra sosyal organizasyonda görülen değişim, evlerin artan ekonomik bağımsızlığı ve evcil sığırın da günlük hayata girmesi ile birlikte ritüel anlayışının değiştiği, eskinin nadir ve tahrik gücü yüksek, coşkulu ritüellerinden (imgesel), daha sık ve kolay, ev-merkezli ve coşku oranı düşük ritüellere (dogmatik) bir geçiş olduğu anlaşılmıştır. Bu gelişmelere bağlı olarak boğa sembolizmi ev içi sabit uygulamalardan çanak çömlek gibi hareketli nesneler üzerine taşınmaya başlamıştır. Böylece erken tabakalarda ev dışında yapılan yabani boğa ziyafetlerinin yerini, kazılarda çok az sayıda bulunan özel çömlekler içinde pişirilen yemeklerle yapılan "ev içi kutlamaları" almış olabilir. İçlerinde kemikli etlerin pişirildiği tespit edilen bu kaplarda, büyük olasılıkla buğdayın da eşlik ettiği bir tür günümüzdeki "özel gün" yemeği "keşkek"i andıran Prehistorik bir şölen yemeği yapılmış olabilir. Bu yeni uygulama, belirli sosyal gruplar ya da tüm aileler tarafından, belirli günlerde ya da günlük kutlamalar şeklinde gerçekleştirilmiş olabilir. Belki de bu tür bir kutlama, bu dönemle birlikte Çatalhöyüklüler'in sofrasına girmeye başlayan, bir bakıma "ev içine alınmış evcil boğanın temsili kurban edilmesi" idi. Kabın kendisi, yerleşmenin başından sonuna kadar en güçlü sembollerden biri olan boğayı andırıyor ve içinde boğa eti pişiyordu -kuşkusuz diğer hayvanların eti de pişmiştir. Varsıl Çatalhöyük'e göre oldukça küçük boyutlu Erbaba ve çevresindeki yerleşmelerde bu türde uygulamalarla ilgili herhangi bir bilgi kaynağımız olmasa da, tarif edildiği gibi olası bir şölen anı, Çatalhöyük dahil tüm bu yerleşmelerde yiyeceğin ve hayatta kalmanın kutsandığı ve kutsallığın tüm insanlara geçtiği bir ritüelin bir parçası olarak düşünülebilir. Bu çalışma, sonuç olarak içlerinde Erbaba'nın da yer aldığı Geç Neolitik yerleşmelerin tümünde seramikler üzerinde rastladığımız boğa sembolizminin, Çatalhöyük'teki gibi dogmatik bir hale gelmiş yaygın bir sembolü ve daha çok evlerin içinde uygulanan "ev-merkezli" bir ritüel anlayışını temsil ediyor olabileceğini öne sürmektedir. Bu olası ritüel, aynı zamanda Neolitik toplumların sosyal sistemlerini sürdüren ideolojik ve birleştirici bir işlev de görmüş olmalıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
34

Halde, C., A. M. Hammermeister, N. L. Mclean, K. T. Webb, and R. C. Martin. "Soil compaction under varying rest periods and levels of mechanical disturbance in a rotational grazing system." Canadian Journal of Soil Science 91, no. 6 (November 2011): 957–64. http://dx.doi.org/10.4141/cjss2011-026.

Full text
Abstract:
Halde, C., Hammermeister, A. M., McLean, N. L., Webb, K. T. and Martin, R. C. 2011. Soil compaction under varying rest periods and levels of mechanical disturbance in a rotational grazing system. Can. J. Soil Sci. 91: 957–964. In Atlantic Canada, data are limited regarding the effect of grazing systems on soil compaction. The objective of the study was to determine the effect of intensive and extensive rotational pasture management treatments on soil bulk density, soil penetration resistance, forage productivity and litter accumulation. The study was conducted on a fine sandy loam pasture in Truro, Nova Scotia. Each of the eight paddocks was divided into three rotational pasture management treatments: intensive, semi-intensive and extensive. Mowing and clipping were more frequent in the intensive than in the semi-intensive treatment. In the extensive treatment, by virtue of grazing in alternate rotations, the rest period was doubled than that of the intensive and semi-intensive treatments. Both soil bulk density (0–5 cm) and penetration resistance (0–25.5 cm) were significantly higher in the intensive treatment than in the extensive treatment, for all seasons. Over winter, bulk density decreased significantly by 6.8 and 3.8% at 0–5 and 5–10 cm, respectively. A decrease ranging between 40.5 and 4.0% was observed for soil penetration resistance over winter, at 0–1.5 cm and 24.0–25.5 cm, respectively. The intensive and semi-intensive treatments produced significantly more available forage for grazers annually than the extensive treatment. Forage yields in late May to early June were negatively correlated with spring bulk density.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
35

DUMAN, Ahu Zeynep, and Hasan TAŞÇİNTEN. "Kazdağlarında Bir Tahtacı Köyü Doyran: Ritüel ve İnanç Pratikleri." ALEVİLİK–BEKTAŞİLİK ARAŞTIRMALARI DERGİSİ, no. 22 (December 27, 2020): 239–334. http://dx.doi.org/10.24082/2020.abked.299.

Full text
Abstract:
Tahtacı Alevileri günümüzde Akdeniz, Ege ve Marmara bölgelerinde dağınık halde yaşamaktadır. Uzun yıllar ağaç işçiliğiyle uğraştıkları için “Tahtacı” olarak adlandırılan bu Alevi zümre, diğer Alevi toplulukları gibi ocak merkezli bir yapılanma gösterir. Tahtacı Alevileri Yanyatır ve Hacı Emirli olmak üzere iki ocağa bağlıdır. Yanyatır Ocağı’nın merkezi İzmir Narlıdere, Hacı Emirli Ocağı’nın merkezi Aydın Kızılcapınar köyüdür. Bu iki ocak içerisinde en fazla talibe sahip olan Yanyatır Ocağı’dır. Çalışma alanımız olan Balıkesir Edremit’e bağlı Doyran köyü ve Kazdağlarındaki Tahtacı yerleşim birimlerinde Yanyatır Ocağı’na bağlı dede ve talip toplulukları yaşamaktadır. Sözlü tarihe göre Tahtacı Alevileri eski adı İda Dağı olan Kazdağlarına Fatih Sultan Mehmet’in davetiyle gelmiştir. Fatih Sultan Mehmet İstanbul’u almak ve Midilli’de çıkan isyanları bastırmak amacıyla kullanacağı gemilerin kerestelerini biçtirmek için Toros Dağlarındaki Tahtacı Alevilerini bölgeye iskân ettirmiştir. 16. yüzyılda bölgeye iskân edilen Tahtacı Alevileri, günümüzde de Kazdağlarında yaşamaktadırlar. 1950’lili yıllara kadar ağaç işçiliği ile hayatlarını sürdüren topluluk üyeleri son elli yılda büyük oranda orman işçiliğini bırakarak farklı mesleklerle hayatlarını sürdürmektedirler. Tahtacı Alevi topluluklar, kapalı toplum özelliğini en güçlü muhafaza eden Alevi zümrelerdendir. Kazdağlarında yaşayan Tahtacı toplulukları inanç ve ritüel dünyaları bağlamında kapalı toplum olarak varlıklarını sürdürmektedirler. Çalışmamıza konu olan Doyran köyünde de geleneksel Tahtacı kültürüne ait inanç ve pratikler yaşatılmakta ve genç kuşaklara aktarılmaktadır. Makalede sunduğumuz veriler, Doyran köyü örnekleminde Geleneksel Tahtacı Alevi kültürüne ait önemli bir birikimi gözler önüne sermektedir. Doyran köyü özelinde toplanan veriler kendisi de Doyran köylü olan Hasan Taşçinten tarafından uzun yıllar alan derleme çalışmaları ile elde edilmiştir. Çalışmamızda Hasan Taşçinten’in topladığı derleme verilerinin ritüel ve inanç pratikleri ile ilgili olanları tasnif edilmiş, yorum ve analizlerle değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
36

Alleton, Viviane. "Isabelle Landry-Deron. La preuve par la Chine. La « Description » de J.-B. Du Halde, jésuite, 1735. Paris, Éditions de l’EHESS, « Civilisations et sociétés-110 », 2002, 428 p." Annales. Histoire, Sciences Sociales 61, no. 6 (December 2006): 1489–90. http://dx.doi.org/10.1017/s0395264900030171.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
37

Burlakoti, Rishi R., Derek Lynch, Caroline Halde, Tom Beach, Sabitri Dahal, and Samir C. Debnath. "Organic agriculture project in Nepal: An international twinning partnership program initiative." Canadian Journal of Plant Science 92, no. 6 (November 2012): 997–1003. http://dx.doi.org/10.4141/cjps2011-198.

Full text
Abstract:
Burlakoti, R. R., Lynch, D., Halde, C., Beach, T., Dahal, S. and Debnath, S. C. 2012. Organic agriculture project in Nepal: An international twinning partnership program initiative. Can. J. Plant Sci. 92: 997–1003. Agriculture is the major occupation in Nepal, contributing 32% of total gross domestic product (GDP) and 75% of the country's exports. The traditional way of farming using low inputs (inorganic fertilizers and pesticides) provides opportunities to adopt organic farming for diversified crops, with potential domestic markets and export markets in Japan and Europe. With a goal of improving the livelihood of rural ethnic marginalized farmers of the mid-western hill of Nepal, an international development project was started through a joint effort of the Agricultural Institute of Canada (AIC), Sustainable Agriculture Development Program (SADP) Nepal, the Canadian Society of Agronomy (CSA) and the Canadian Society for Horticultural Science (CSHS). The project, entitled “Research and support to organic agriculture in Tanahu district of Nepal”, commenced in April 2010. Canadian team members visited Nepal in December 2009 and 2010. To date, the project has successfully strengthened the organizational capacity of the lead organization (SADP, Nepal), conducted a baseline assessment study in the project area, assessed the potential domestic market for organic product, promoted organic farming among the ethnic marginal farmer groups (Kumal and Darai), and identified and established a strong collaborative project link with the agricultural university and scientific societies of Nepal. A proposed further 5-yr (2011 to 2016) project aims to change the traditional subsistent farming to commercial organic farming in the target area and aims to improve the livelihood of the farmers through better income generation from organic farming. The project will include scientific research on organic farming led by the Agriculture and Forestry University, Nepal, in collaboration with other scientific societies of Nepal. The CSA and CSHS will provide technical input, advice for the project, and monitor and supervise the project progress.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
38

Bryant, Curtis W., and Gary L. Amy. "Seasonal and In-Mill Aspects of Organic Halide Removal by an Aerated Stabilization Basin Treating a Kraft Mill Wastewater." Water Science and Technology 21, no. 4-5 (April 1, 1989): 231–39. http://dx.doi.org/10.2166/wst.1989.0226.

Full text
Abstract:
Levels of total organic hallde (TOX) in a Kraft mill wastewater ranged from 26,000 to 60,000 µg/l. An aerated stabilization basin (ASB) proved capable of removing one-third to one-half of both the total TOX as well as lower molecular weight (<l,000) TOX. Influent. TOX levels varied as a function of in-mill production activities. Removal of specific size fractions of of organic halide were influenced to different extents by influent variations and seasonal effects. The major removal mechanism appears to be biosorption of TOX onto settling biomass, followed by anaerobic dehalogenation within the benthal layer of the ASB.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
39

Hale, Adrian. "Gender bender agenda: Dame Edna, k. d. lang and Ivana Trump." European Journal of Humour Research 4, no. 3 (October 15, 2016): 1. http://dx.doi.org/10.7592/ejhr2016.4.3.hale.

Full text
Abstract:
This paper asserts that we accept or reject humorous texts discursively on the basis of what we perceive as authorial agendas. This “authorial agenda spotting” is activated by discursive “triggers”, which identify, filter, reject, endorse, or otherwise subjectively interpret the discourse of a textual author. This study was prompted by observing the negative reception of a humorous text by a predominantly Muslim postgraduate student cohort who signalled cultural identity and social cohesion by rejecting a text which subverted gender performance according to their discursive expectations. The study sought to compare this triggered effect with the reception of the same text by a distinctly pre-disposed audience comprised of same-sex-attracted bloggers. This reception in turn was contrasted with the reception of the text by mainstream media reviewers. The text itself seems to spark these discursive triggers in all three audiences. It is taken from “The Dame Edna Treatment” (2007), a TV-media entertainment programme, which features the celebrity guests k. d. lang and Ivana Trump being “interviewed” by the Australian comedian Barry Humphries in character as “Dame Edna”.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
40

Hale, Adrian. "“I get it, but it’s just not funny”: Why humour fails, after all is said and done." European Journal of Humour Research 6, no. 1 (June 13, 2018): 36. http://dx.doi.org/10.7592/ejhr2018.6.1.hale.

Full text
Abstract:
Failed humour can be explained by communicative gaps, at either the semantic or pragmatic levels, but sometimes, after all is ‘said and done’, people resist humour for purely discursive reasons. Some may recognise the divisive nature of a humorous text, and experience conflicting feelings. Others may welcome humour purely because of its appeal to ideology, while the text itself may not be considered as being very funny. Then there are people who ‘go along with the joke’ purely to avoid losing face. Political humour is a site of great power, where the stakes are high. For example, Donald Trump rejected Baldwin’s SNL parody, finding his ‘alter ego’ “unwatchable” and “not funny”. Other politicians, and members of the public, however, choose to respond to political humour in diverse ways. The reception of humour, therefore, is more complex than it appears. We might resist humour because of a deficiency in linguistic competence, but we might also resist humour because of literacy competence. This paper will theorise that there exists a ‘default setting’ in a person’s discourse, such that when encountering an instance of humour, we all employ a discursive defence mechanism (DDM), and that there are ‘triggers’ which provoke this DDM.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
41

Doğay, Ahmet. "From the Editor in Chief." Pegem Eğitim ve Öğretim Dergisi 4, no. 3 (September 1, 2014): v. http://dx.doi.org/10.14527/c4s3e.

Full text
Abstract:
Değerli bilgi üretici ve tüketicileri, Bir kez daha herkese merhaba. Pegem Eğitim ve Öğretim Dergisi'nin (PEGEGOG) yeni bir sayısıyla daha sizlerle birlikte olmaktan duyduğum mutluluğu paylaşmak istiyorum. Matbaadan yeni çıkan her dergi fırından yeni çıkmış ekmeğin kokusu gibi çarpıyor insanı. Her zamanki gibi dergimizin bu sayısının yayımlanmasında emeği geçen değerli yazar ve hakemlerimize teşekkürlerimi sunmak istiyorum. Bu sayıyla sunduğumuz yeni bilgilerin siz değerli bilgi tüketicisi okurlarımıza ve eğitim uygulamalarına katkılar getirebilmesini diliyorum. Bilgi, yeni bilgilerin oluşmasına yaptığı katkı ve uygulamadaki kullanımı ile değer kazanmaktadır. Titizlikle ve bin bir emekle üretilen bilgilerin ülkemizdeki eğitim uygulamalarının niteliğine katkı yapması beklenir. Böylelikle üretilen bilgiler değer kazanır. Aksi halde sadece akademik ilerlemeler için üretilen bilgilerin topluma ve eğitime etkisi sınırlı olacaktır. Bir araştırmanın yeni bilgi üretimine ve eğitim uygulamalarına katkı yapabilmesinin ilk koşulu araştırmanın önemli bir eğitim sorununa odaklanmasıdır. Veri toplama kolaylığı ya da zaman kısıtlılığı nedeniyle bazen göreceli olarak daha önemsiz konulara odaklanıldığı gözlemlenmektedir. Bazen de toplanan veriler analiz edilirken uygun çözümleme yöntemlerinin seçilmediği görülmektedir. Her sayıda yapmaya çalıştığım gibi bu sayıda da dergimize gönderilen makalelerin niteliğinin arttırılması amacıyla gözlemlediğim bazı noktalar üzerinde durmak istiyorum. Araştırmanın beklenen amacına ulaşabilmesi için geçerli ve güvenilirliği belirlenmiş olarak toplanan verilerin uygun çözümleme yöntemleri kullanılarak analiz edilmesi gerekmektedir. Örneğin, birbiriyle ilişkili iki ya da daha fazla bağımsız değişkenin bulunduğu bir araştırmada, grupların bağımsız değişkenler açısından ne derece farklılaştığını belirlemek için bağımsız gruplar t testi ya da varyans analizi yapmak yerine verileri manova ile analiz etmek daha uygun olacaktır. Ancak burada dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, parametrik testlerin kullanımında gerekli önkoşulların test edilme gereğidir. Bilindiği gibi parametrik istatistik tekniklerinin uygulanabilmesi bazı koşullara bağlıdır. Bu koşulların test edilerek verilerin uygunluğu analize başlamadan belirlenmelidir ve verilerin analizi kısmında bu koşulların sağlanıldığı bilgisine yer verilmelidir. Eğer parametrik testlerin koşulları sağlanamıyorsa uygun bir nonparametrik test seçilmelidir. Analiz edilen verilerin yorumlanmasında sadece olasılık değerlerini (p) kullanmak yeterli olmamaktadır. Zira olasılık (p) değeri verilerin toplanıldığı örneklem sayısına duyarlı bir değerdir. Ortalamalar arasındaki aynı farklılık küçük örneklemlerden elde edilen verilerin analizinde istatistiksel olarak anlamlı çıkmazken daha büyük bir örneklemden elde edilen verilerin analizinde anlamlı çıkabilmektedir. Bu nedenle farklılık ya da ilişkilerin anlamlandırılmasında etki büyüklüğünün hesaplanmasında yarar vardır. Etki büyüklüğü bağımsız değişken ya da değişkenlerin bağımlı değişkenler üzerindeki etkisini belirlemek için daha uygun ve etkili bir yöntemdir. Etki büyüklüğü değerleri veri analizi programlarında kolaylıkla hesaplanabilmektedir. Bu sayıda, hakem değerlendirme süreci tamamlanan ve daha önce doi numarası verilen altı makale yer almaktadır. Eğitim bilimlerinin çeşitli alanlarında yapılan bu çalışmaların siz değerli bilgi üretici ve tüketicilerine yararlı olmasını ve eğitim uygulamalarına katkı yapmasını diliyor, gelecek sayıda buluşmak dileğiyle saygılarımı sunuyorum.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
42

Doğanay, Ahmet. "From the Editor in Chief." Pegem Eğitim ve Öğretim Dergisi 4, no. 4 (December 1, 2014): v. http://dx.doi.org/10.14527/c4s4e.

Full text
Abstract:
Değerli bilgi üretici ve tüketicileri, Sizleri bir kez daha Pegem Eğitim ve Öğretim Dergisi'nin (PEGEGOG) yeni bir sayısıyla daha buluşturmaktan duyduğumuz mutluluğu paylaşmak istiyorum. Siz değerli yazar, hakem ve okuyucuların katkısıyla yeni ufuklara doğru koşar adım ilerleyen dergimizin yeni sayısıyla birlikte iki müjdeli haberi paylaşmak istiyorum. Birincisi, dergimiz Avrupa'nın en büyük ve önemli dizinlerinden biri olan Index Copernicus'ta da taranmaya başladı. Index Copernicus değerlendirme kurulunca dergimizin oldukça yüksek bir puanla dizinlemeye kabul edildiği anlaşılmaktadır. İkinci olarak da, artık dergimizin bir İngilizce dil editörü var. Bu konudaki katkı ve destekleri için dergimizin yayımcısı Pegem Akademi adına Servet SARIKAYA'ya ve yardımcı editörümüz Serkan DİNÇER'e teşekkürlerimi sunuyorum. Sevgili arkadaşım Dr. Meral ŞEKER'e de aramıza hoş geldin diyorum. Artık güçlenen ekibimizle SSCI'de taranma hedefimize daha emin adımlarla ilerleyeceğimi düşünüyorum. Bu sayıda sizlerle paylaşmak istediğim konu alan yazın taraması. Bilindiği gibi bilim birikimli bir süreçtir. Araştırma yapılan konuda birikmiş bilgi birikimini eleştirel bir yaklaşımla incelemeden yeni bir araştırmaya başlamak mümkün değildir. Bununla birlikte alan yazın taraması araştırmacıya yalnızca araştırılan konudaki bilgi birikimini görmeyi sağlamaz; kavramsal bir çerçeve oluşturmaya, ele alınan sorunu sınırlamaya, araştırmanın amacını soru ya da denece olarak belirlemeye ve alan yazındaki boşluğu görme gibi amaçlara da hizmet eder. Alan yazın taraması sorunla ilgili var olan kuramsal bilgilerin ve araştırma sonuçlarının eklektik bir yaklaşımla üst üste dizildiği bir bölüm olmaktan çok mevcut araştırma bulgularının ve kuramsal bilgilerin eleştirel bir değerlendirmesinin yapılarak, sentezlendiği bir bölümdür. Bu konuda bize ulaşan makalelerde en çok karşılaştığımız sorunlardan biri, araştırma değişkenleriyle ilgili kuramsal açıklamalara daha çok yer verilmesi ve ilgili araştırma bulgularının eleştirel bir bakış açısıyla değerlendirilmemiş olmasıdır. Yine sıkça karşılaşılan sorunlardan biri de, alan yazın taraması sonuçlarını sunarken araştırmacının kendisinin yokluğudur. Bu kısım her ne kadar sorunla ilgili başkalarının ürettiği bilgilere dayalı da olsa, merkezde araştırmacı olmalı ve kendi bakış açısıyla bulduklarını sentezlemelidir. Aksi halde alan yazın taraması bir alıntılar manzumesine dönüşmektedir. Alan yazın taramasında dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi de güncellik sorunudur. Bilimsel bilgi değişerek çoğaldığından, taramada mümkün olduğunca yeni kaynaklara ulaşmak gerekmektedir. Bin dokuz yüz elli, altmışlarda üretilen bir bilgi sosyal bilimlerin dinamikliği göz önüne alındığında muhtemelen gönümüzde değişmiştir. Bu nedenle en fazla on yıllık bir zaman dilimindeki birincil kaynaklarla alan yazın taramasını sınırlı tutmakta yarar vardır. Bu sayıda her zaman olduğu gibi, hakem değerlendirme süreci tamamlanan ve daha önce doi numarası verilen altı makale yer almaktadır. Eğitim bilimlerinin çeşitli alanlarında yapılan bu çalışmaların siz değerli bilgi üretici ve tüketicilerine yararlı olmasını ve eğitim uygulamalarına katkı yapmasını diliyor, gelecek sayıda buluşmak dileğiyle en içten saygılarımı sunuyorum.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
43

Maneiro, Santiago Emmanuel. "Schopenhauer y la India. Una relectura de El mundo como voluntad y representación." LOGOS Revista de Filosofía 136, no. 136 (January 29, 2021): 93–117. http://dx.doi.org/10.26457/lrf.v136i136.2878.

Full text
Abstract:
Nuestro estudio se estructura en tres hipótesis intrínsecamente entrelazadas, que intentaremos confirmar a lo largo de éste: en primer lugar, sostenemos que en relación al mundo como representación (Vorstellung) y como voluntad (Wille), Schopenhauer se apoya casi exclusivamente en el Vedānta, mientras que en sus referencias a “la negaci.n de la voluntad” (die Verneigung des Willens zum Leben) hay una innegable alusión al budismo. En segundo lugar, sostenemos que la filosof.a de Schopenhauer, a diferencia del sistema de Hegel, coincide casi totalmente con las especulaciones románticas. Y por último, que a pesar de una indiscutible fascinación por la India y de subrayar sus coincidencias fundamentales con el pensamiento hindú, la filosofía de Schopenhauer se inscribe en la tradición europea y en el discurso orientalista. Palabras clave Voluntad, representación, nirvana, nada, orientalismo. Referencias Buda (1999), Anguttara Nikāya, trad. Almudena Haurie Mena, Madrid, Edaf. ------ (1999), Majjhima Nikāya, trad., intr. y notas de Amadeo Solé-Leris y Abraham Vélez de Cea, Barcelona, Kairós. Du Halde, J. B. (1736), The General History of China, Containing a Geographical, Historical, Chronological, Political, and Physical Description of the Empire of China, Chinese-Tartary, Corea and Thibet (vol. 3), Trans. by Richard Brokes, London: John Watts. Cross, S. (2013), Schopenahuer’s Encounters with Indian Thought. Representation and Will and Their Indian Parallels, University of Hawai’i Press, Society for Asian and Comparative Philosophy, n° 24. Halbfass, W. (2013), India y Europa. Ejercicio de entendimiento filosófico, trad. Oscar Figueroa Castro, México, Fondo de Cultura Económica. Hegel, G. W. F. (1987), Lecciones sobre filosofía de la religión (vol. 2), Madrid, Alianza. Koeppen, K. (1857), Die Religion des Buddha und Ihre Entstehung, erster Band, Berlin, Ferdinand Schneider. Magee, B. (1997), The Philosophy of Schopenhauer, Oxford, Clarendon Press. Said, E. W. (2015), Orientalismo, trad. María Luisa Fuentes, Barcelona, Debolsillo. Śaṁkara (2003), La esencia del vedanta, trad. Eleonora Berla, Barcelona, Kairós. Schopenhauer, A. (2009), Schopenhauer, A., El mundo como voluntad y representación (vol. 1 y 2), trad. intr. y notas de Pilar López de Santa María, Madrid, Trotta. --------------------- (2006), La voluntad en la naturaleza, trad. Miguel de Unamuno, Alianza, Madrid. --------------------- (2009), Parerga y Paralipómena (vol. 1 y 2), trad. intr. y notas de Pilar López de Santa María, Madrid, Trotta. Simmel, G. (1950), Schopenhauer y Nietzsche, trad. Francisco Ayala, Buenos Aires, Anaconda. Zimmer, H. (1979), Filosofías de la India, trad. J. A. Vázquez, Buenos Aires, Editorial Universitaria.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
44

Malvestuto, Vincenzo, and Sergio Ascoli. "A deliquescence model for alkali halide nuclei." Meteorologische Zeitschrift 10, no. 1 (March 15, 2001): 37–43. http://dx.doi.org/10.1127/0941-2948/2001/0010-0037.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
45

Hale, Michelle L. "The Navajo Local Governance Act (LGA): A Help or Hindrance to Grassroots Self-Government?" American Indian Culture and Research Journal 42, no. 1 (January 1, 2018): 91–114. http://dx.doi.org/10.17953/aicrj.42.1.hale.

Full text
Abstract:
The 1998 Navajo Local Governance Act (LGA) expands local control over local matters for the 110 community-governed chapters across the Navajo Nation. The expectation is that decentralized decision-making, planning, program implementation, and funds management may improve effectiveness and efficiency across all levels of Navajo government. This paper examines the viability of this approach to locally governed communities, describes obstacles experienced by aspirant LGA communities that struggle to meet Navajo Nation-established standards in financial management and administration, and argues for continued education and training to help realize local empowerment for the Navajo people.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
46

Sugiura, Minoru, and Toshiihiro Kumazawa. "New High Color Rendering Compact Metal Halide Lamp." JOURNAL OF THE ILLUMINATING ENGINEERING INSTITUTE OF JAPAN 75, Appendix (1991): 9. http://dx.doi.org/10.2150/jieij1980.75.appendix_9.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
47

Haude, Reimund. "Der - verzögerte - Ersatz eines Homonyms: Marginaster Haude 1995." Neues Jahrbuch für Geologie und Paläontologie - Monatshefte 1999, no. 5 (May 26, 1999): 292–94. http://dx.doi.org/10.1127/njgpm/1999/1999/292.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
48

Şahin, Cemile. "Hocazâde Süleyman Şevket’in Gözünden Lozan Sonrası Kıbrıs Türkleri / Cyprus Turks After Lausanne Through the Eyes of Hocazâde Süleyman Şevket." Journal of History Culture and Art Research 8, no. 2 (July 1, 2019): 450. http://dx.doi.org/10.7596/taksad.v8i2.2064.

Full text
Abstract:
<p><strong>Abstract</strong></p><p>After Turkey had approved formally that Cyprus was under the British rule with the Treaty of Lausanne, some of the Turkish Cypriot population that were accepted as Turkish citizens stayed in the island through British nationality, many Turkish Cypriots had to leave the island but in the later period, the challenges that the Turkish Cypriots experienced continued to increase. When compared with the Greek Cypriots, the challenges that the Turkish Cypriots who were quite backward in political, social and economic terms had were ignorance, poverty, non-organizing problem, and migration. Hocazade Süleyman Şevket, who was among the intellectuals trying to find valid solutions by examining the situation of the Turkish Cypriots, wrote articles about the situation of the Turkish Cypriots in the newspaper, Soz, one of the important newspapers of Cyprus. Süleyman Şevket frequently expressed his anxiety about the future of Turkish Cypriots and he also stated issues such as the inability to unity, ignorance, and poverty that were common among Turks dragged them into disaster and emphasized that these issues could be resolved only by modeling the Turkish Republic and the reform movements. In this study, the issues that the Turkish Cypriots had in education, culture and social life in the post-Lausanne period are discussed based on the article “How are the Turkish Cypriots?” by Süleyman Şevket. In addition, archival documents and other related reports of this period are examined comparatively.</p><p><strong>Öz</strong></p><p>Lozan Antlaşması’yla Kıbrıs’ın İngiliz yönetimine geçtiğinin Türkiye tarafından resmen onaylanması üzerine, o güne kadar Türk tebaası olarak kabul edilen Kıbrıslı Türklerden bir kısmı İngiliz uyruğuna geçerek adada kalırken, çok sayıda Kıbrıslı Türk de adadan göç etmek zorunda kalmış, ancak bundan sonraki süreçte, Kıbrıs Türkleri için yaşanan sıkıntılar artarak devam etmiştir. Kıbrıs Rumları ile mukayese edildiğinde; siyasal, toplumsal ve iktisadi bakımdan oldukça geri oldukları gözlenen Kıbrıs Türklerinin yaşadıkların sorunların başında, cehalet, yoksulluk, örgütlenememe sorunu ve göç yer almıştır. Kıbrıs Türklerinin içinde bulundukları durumu inceleyerek, geçerli çözüm yolları bulmaya çalışan aydınlar arasında bulunan Hocazade Süleyman Şevket, Kıbrıs’ın önemli gazetelerinden olan Söz gazetesinde, Kıbrıs Türklerinin durumu ile ilgili yazılar kaleme almıştır. Süleyman Şevket, Kıbrıs Türklerinin geleceğinden duyduğu endişeyi sıklıkla dile getirmiş olup, Türkler arasında yaygın olan; birlik olamama, cehalet ve fakirliğin, onları her geçen gün felakete sürüklemekte olduğunu, bu sorunların, Türkiye Cumhuriyeti ve inkılap hareketlerinin örnek alınarak çözülebileceğini ifade etmiştir. Bu çalışmada, Süleyman Şevket’in, “Kıbrıs Türkleri Ne Halde?” başlıklı yazısından yola çıkılarak, Lozan sonrası dönemde Kıbrıs Türklerinin eğitim, kültür, ekonomik ve sosyal hayatta yaşadıkları sıkıntılar ele alınmıştır. Ayrıca, bu döneme ait arşiv belgeleri ve konu ile ilgili diğer raporlar da mukayeseli olarak incelenmiştir. </p>
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
49

Rusmandani, Pipit, Riandy Sholeh Setiawan, and Yan El Rizal Unzilatirrizqi D. "Evaluasi Fasilitas Halte Dan Penentuan Kebutuhan Halte Di Kota Tegal." Jurnal Keselamatan Transportasi Jalan (Indonesian Journal of Road Safety) 7, no. 1 (June 2, 2020): 40–58. http://dx.doi.org/10.46447/ktj.v7i1.74.

Full text
Abstract:
Tempat perhentian angkutan atau halte atau shelter adalah tempat untuk menaikkan dan menurunkan penumpang, biasanya ditempatkan pada jaringan pelayanan angkutan. Penelitian tantang halte telah dilakukan oleh beberapa peneliti sebelumnya baik dilihat dari sis teknis maupun dari sisi persepsi pengguna. Karena pada dasarnaya penyediaan halte ini selain keandalan dan kinerja, salah satu faktor yang dapat mempengaruhi minat masyarakat untuk menggunakan angkutan umum adalah kenyamanan dan estetikadari fasilitas pendukungnya. Penelitian ini bertujuan untuk mengevaluasi fasilitas halte dan keberaan halte serta menentukan kebutuhan halte baik dari sisi teknis aksesibilitas maupun persepsi masyarakat. Penelitian ini menghasilkan kesimpulan Kebutuhan penyediaan halte mengedepankan pelayanan dari angkutan umum itu sendiri dan kebutuhan dari masyarakat baik dari tata letaknya maupun desain halte agar tercapai pelayanan yang optimal serta dapat menguruangi penggunaan angkutan pribadi dan meningkatkan penggunaan angkutan umum. Dari 27 halte eksisting terdapat 4 unit halte harus dibongkar/pindah, sedangkan 23 unit masih dapat melayani pelayanan angkutan. Berdasarkan hasil analisis kebutuhan diperoleh kebutuhan halte tambahan sebanyak 24 unit.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
50

Harefa, Wilsen. "Analisis Kelengkapan Utilitas Halte Transmetro Pekanbaru Jalan Pasir Putih dan Jalan Pandau Permai." JURNAL TEKNIK 12, no. 2 (November 29, 2018): 124–31. http://dx.doi.org/10.31849/teknik.v12i2.1836.

Full text
Abstract:
Trans Metro Pekanbaru sebagai transportasi umum massal yang menggunakan bus sebagai transportasi pilihan bagi masyarakat Pekanbaru, pembangunan halte sebagai tempat pemberhentian untuk menurunkan dan menaikkan penumpang yang di lengkapi dengan bangunan. Dalam Pembangunan halte di Jalan Pandau Permai dan Jalan Pasir Putih, calon penumpang Trans Metro Pekanbaru mengeluhkan akan kondisi bangunan halte. Saat pemberhentian bus di halte sering mengakibatkan kemacetan, bus berhenti pada ruas jalan disebabkan halte tidak memiliki ruang khusus untuk berhenti. Pemilihan lokasi halte maupun fasiltas-fasilitas halte yang di butuhkan sangat perlu dalam pembangunan halte, dalam pembangunan kebutuhan halte telah di atur oleh direktur jenderal perhubungan darat sesuai dengan Surat Keputusan Nomor: 271/HK.105/DRJD/96 “Pedoman Teknis Perekayasaan Tempat Perhentian Kendaraan Penumpang Umum”. Oleh sebab itu di lakukanya analisi kelengkapan utilitas halte di jalan pandau permai dengan menggunakan metode penelitian kualitatif sebagai pedoman dalam penilitian ini. Dari 11 halte yang telah di analisis nilai persentasi tertinggi kelengkapan yang sudah ada sebesar 36,36 % dan nilai terendah 9,09 % dari hasil persentase penilaian kelengkapan berada pada kondisi kurang lengkap. Masih banyak kekurangan fasilitas-fasilitas yang harus di lengkapi dalam pembangunan halte, agar dapat merasakan kenyamanan dalam menggunakan halte dan dapat menjadi sarana transportasi umum untuk mengurangi pertumbuhan penggunaan kendaraan pribadi.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography