To see the other types of publications on this topic, follow the link: Kendini gerçekleştirmek.

Journal articles on the topic 'Kendini gerçekleştirmek'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 50 journal articles for your research on the topic 'Kendini gerçekleştirmek.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Gözgü, Fahriye. "İnovasyon Temelli Bilgi Ekonomisinin Can Damarı: Yaşam Boyu Öğrenme." Bilim, Eğitim, Sanat ve Teknoloji Dergisi (BEST Dergi) 2, no. 2 (2018): 93–108. https://doi.org/10.46328/seat.v2i2.16.

Full text
Abstract:
Yirmi birinci yüzyılda toplumlar artık, kendini geliştiren ve yaşam boyu öğrenme becerilerine sahip bireylere gereksinim duymaktadır. Bireyin günlük hayatını topluma uyumlu bir şekilde sürdürebilmesi ve mesleğindeki gelişmeleri yakından takip edebilmesi de kendini yenilemesi ile mümkündür. Bireyin kendini sürekli yenilemesi ise, ancak yaşam boyu öğrenme ile sağlanabilir. Bilimsel, teknik, ekonomik ve sosyal değişmenin hızı karşısında insan kişiliğinin tam olarak gelişmesi için eğitimin, dünya ölçüsünde ve hayat boyu devam eden bir süreç olması gerektiği anlayışından hareket eden yaşam boyu eğitim; bireyleri toplum hayatında meydana gelen ekonomik, kültürel, siyasi değişimlerle baş edecek düzeye getirmeyi amaçlar. Yaşam boyu eğitim üç temel amaca yönelmiş bulunmaktadır. Bunlar, yaşam boyu öğrenmede fırsatlar yaratarak bireylerin kişisel gelişimini sağlamak, toplumsal bütünleşmeyi gerçekleştirmek ve ekonomik büyümeyi sağlamaktır. Bu çalışmada, yaşam boyu öğrenme kavramı ve kapsamı üzerine bir literatür taraması yapılarak, yaşam boyu öğrenme verileri ile inovasyon performansının belirleyicileri arasındaki ilişkinin, Türkiye’deki durumu incelenecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

HİSARCIKLILAR, Emel. "Yabancılaşmayı Bir Karakter Üzerinden Okumak: Peyami Safa’nın “Meral”i." Erdem, no. 83 (December 1, 2022): 111–34. http://dx.doi.org/10.32704/erdem.2022.83.111.

Full text
Abstract:
Yabancılaşma kavramı, toplum içerisinde yaşayan ve diğer bireylerle iletişim halinde olan kişinin, inandığı değerlerin, sahip olduğu düşüncelerin, hayat algısının; çevresiyle uyuşmamasından doğan bir çatışma hali sonucunda yavaş yavaş değişmesi ve kendini bulunduğu ortama ait hissetmemesi durumudur. Çeşitli düşünürler ve sosyologlar tarafından tanımlanan bu kavram hakkında incelemeler yapan bir isim de Melvin Seeman’dır. O, yabancılaşmayı beş boyut eşliğinde incelemiştir. Bunlar güçsüzlük, anlamsızlık, kuralsızlık, soyutlanma ve kendine yabancılaşmadır. Güçsüzlük, bireyin zihnindeki düşünceleri gerçekleştirmek için harekete geçememesi; anlamsızlık, varlığına ve dünyaya değer ifade eden bir anlam yükleyememesi; kuralsızlık, zihninde tasarladığı hedeflere ancak kuralları çiğneyerek ulaşabileceğini düşünmesi; soyutlanma, içinde yaşadığı topluma ve onun değerlerine bir anlam yükleyememesi ve kendine yabancılaşma, geleceğe dönük beklentileri birer birer yok olduktan sonra, derin bir ümitsizlik ve yalnızlığa düşmesidir. Sanat alanında eserlere çeşitli şekillerde yansıyan yabancılaşma, Türk edebiyatında da kendine yer bulmuştur. Bu çalışmada Peyami Safa’nın “Yalnızız” adlı romanının kişilerinden biri olan Meral karakteri, eserde bu konuyu en belirgin şekilde yansıtan karakter olarak Seeman’ın yabancılaşma teorisine göre incelenecektir. Meral karakteri bu doğrultuda incelendiğinde onun, kişisel özgürlük alanının sınırlandırıldığı endişesiyle bazı toplumsal kuralları ve değerleri çiğnediği, ahlaki olmayan durumlar içerisinde yer aldığı, ailesinin ve Samim’in tasvip etmediği arkadaşlıklar içinde bulunduğu görülmektedir. Samim’in ona yaptığı uyarılar ve ikisinin, hayat hakkındaki sohbetleri; kendisine karışılmasından, yaptıklarına müdahale edilmesinden hoşlanmayan Meral için bunaltıcı olmaktadır. Meral’i bunaltan etkenler; çevresindekiler tarafından hürriyetinin kısıtlanması yani iradesinin kontrol edilmek istenmesinin yanı sıra, yalnızlaşması hem de kalabalık içerisindeyken bile yalnız hissetmesidir. Meral’in, içine düştüğü kötü durumlar ve bu durumların, çevresindekiler tarafından tasvip edilmemesi ve özellikle de ağabeyi tarafından gördüğü baskı dolayısıyla kendisini değersiz, öz varlığını anlamsız hissettiği görülmektedir. Yaptıklarından dolayı zaman zaman vicdan azabı çekse de, kendi kendine yaptığı sorgulamalara cevap bulamayan Meral hayatını ve bu hayatı çekilmez hale getirdiğini düşündüğü kuralları anlamsız bulmaya başlamıştır. Karşısına çıkan zorluklarla mücadele etmek için gücünün kalmadığını düşünerek, sonunda öz varlığına dahi yabancılaşan Meral, kendisini sınırsız bir özgürlüğe kavuşturacağını düşündüğü kaçış düşüncesini gerçekleştiremeyince ölümü, kurtuluş için tek çare olarak görmüştür. İntiharı düşünmesine rağmen, romanın sonunda bir kaza sonucu yanarak ölen Meral’den geriye kalan not; onun yok oluşa sürüklenmesinin en önemli nedeninin hakikatte dünyadaki yalnızlığı olduğunu göstermektedir. İçine düştüğü yabancılaşma onu yalnızlığa, ümitsizliğe, kaçış ve ölüm düşüncesine doğru sürüklemiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Bostan, Nur Gamze. "Deprem Sonrası Oluşabilecek Gastroenterit Enfeksiyonları ve Önlemleri." İstanbul Gelişim Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi, no. 23 (August 31, 2024): 920–30. http://dx.doi.org/10.38079/igusabder.1260694.

Full text
Abstract:
Afet sonrası oluşabilecek enfeksiyon hastalıkları son derece önemli halk sağlığı tehditleridir. Doğal afetler, patojenlere maruz kalma riskini artırmaktadır. Ülkemizde meydana gelen Kahramanmaraş merkezli Hatay, Gaziantep, Adana, Osmaniye, Diyarbakır, Malatya ve Şanlıurfa olmak üzere birçok ilimizi etkileyen deprem felaketinden binlerce kişi etkilenmiştir. Bazı depremzedeler çadırlara, prefabrik yapılara yerleşmek ve tuvalet, kişisel hijyen ve gıda ihtiyaçlarını ortak alanlarda gerçekleştirmek durumunda kalmışlardır. Felaketten kurtulan depremzedeler, daha farklı bir hayati risk ile karşı karşıya kalmış durumdadır. Deprem sonucu işlevsiz hale gelen su sistemlerinin ve kanalizasyon sisteminin karışma riski çok yüksektir. Gıda ihtiyaçları, temiz su, hijyen yetersizliğinden dolayı oluşabilecek enfeksiyon hastalıklarının sayısı çok fazla olup gastroenterit enfeksiyonları bunlar içinde önemli bir yer tutmaktadır. İshal olguları kendini sınırlayıcı kısa bir enfeksiyondan, vücudun aşırı su kaybetmesi tablosu oluşturan dizanteriye kadar etki gösterebilmektedir. Ancak kendini sınırlayan hafif bir ishal olgusunda bile hijyen yetersizliği nedenli sağlıklı insanlara bulaş olabilir bu da bölgede salgınlara sebebiyet verebilmektedir. Gastroenterit enfeksiyonlarında en önemli etkenler; Escherichia coli, Vibrio cholerae, Shigella türleri, Giardia intestinalis, Entamoeba histolytica, Hepatit A, Hepatit E ve Rotavirüslerdir. Afet sonrasında oluşan su, gıda, barınma ve hijyen gibi ihtiyaçlar tam olarak karşılanamadığında gastroenterit enfeksiyonlarının görülmesi kaçınılmazdır. Özellikle çadır kentler gibi kalabalık yaşam alanlarında barınmak zorunda kalan depremzedeler, tuvalet, kişisel hijyen ve gıda ihtiyaçları için toplu kullanım alanlarında her zaman risk altındadır. Günümüze kadar olan doğal afetler sonrasında oluşan ishal salgınlarına bakıldığında nedenleri en başta plansız ve yetersiz donanıma sahip afet yönetimidir. Afet bölgesinde çalışan sağlıkçı ve gıda çalışanlarının bu konuda titizlik göstermesi aynı zamanda halkın bu konuda bilinçlendirilmesi önem arz etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

ÖZDEMİR, Şefika. "Pazarlama bilim yazınında piramidin tabanına pazarlama ve yoksulluk pazaryeri: Bibliyometrik bir araştırma." Business & Management Studies: An International Journal 11, no. 1 (2023): 184–207. http://dx.doi.org/10.15295/bmij.v11i1.2199.

Full text
Abstract:
Şirketler tarafından tüketici potansiyeli tam olarak değerlendirilmemiş ve ihtiyaçları tam olarak karşılanmamış ekonomik piramidin tabanında yer alan önemli büyüklükte bir pazar olarak yoksul tüketiciler dikkat çekmektedir. Nüfus verilerine göre dünya nüfusunun yarısından fazlası piramidin tabanında yer bireylerden oluşmakta ve bu pazarlar hızlı bir büyüme eğilimi göstermektedir. Gelişmekte olan ekonomilerde düşük ücretlerle günde 2 dolardan daha az parayla yaşayan tüketiciler piramidin tabanında yer alan bireyleri tanımlamaktadır. Piramidin tabanında yer alan bireylerin küresel pazar ekonomisine bütünleşmesi ve bundan faydalanması için bu alanda pazarlama stratejileri tasarlanmaktadır. Pazarlama stratejileri yoksullukla mücadele, ekonomik ve sosyal kalkınma için kendini bir çözüm önerisi olarak sunmaktadır. Piramidin tabanı pazarlar ve bu pazarlara yönelik stratejileri konu alan işletmecilik ve pazarlama alanında çok sayıda akademik çalışma bulunmaktadır. Araştırmada piramidin tabanına pazarlama konusuna ilişkin akademik ilgiyi ve çalışma yoğunluğunu ortaya koymak üzere bu alanda yapılan çalışmaların belirlenen kriterlere göre bibliyometrik analizi yapılmıştır. Bibliyometik analiz için Web of Science (WoS) veri tabanında yer alan yayınlar kullanılmıştır. Verilerin bilimsel haritalamasını gerçekleştirmek için VOSviwer 1.6.18 programında piramidin tabanına pazarlamaya ilişkin yayınların ortak yazarlık, ortak oluşum, bibliyografik eşleştirme, atıf, ortak atıf analizleri yapılarak bulgular değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Akkaya Türkol, Yeliz. "Gazzâlî’nin Kendini Gerçekleştirme Sürecinde Yaşadığı Bilinç Farklılıkları (el-Münkız Mine’d-Dalâl Merkezli Bir İnceleme)." İdrak Dini Araştırmalar Dergisi 5, no. 1 (2025): 79–93. https://doi.org/10.62297/idrak.1664964.

Full text
Abstract:
Maslow’a göre insanın kendisini gerçekleştirebilmesi için “ihtiyaçlar piramidi”nin doyuma ulaşması gerekir. Hümanist psikolojinin bu piramidinde fizyolojik ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sevgi ve ait olma ile saygı ihtiyaçları karşılandığında kişi kendini gerçekleştirebilmektedir. Maslow, kendini gerçekleştirme güdüsü tatmin olduğunda “aşkın bilinç deneyimleri” yaşanabileceğini belirtmiştir. Ona göre aşkın bilinç deneyimlerinde; bireyin tüm evrenle bir olma hissi bulunmakta, bilinç durumu değişerek kişi iç dünyasında gerçek hayattan farklı deneyimler yaşamaktadır. İslam dininin mistik yönü olan tasavvufta yer alan bilinç hâlleri ile aşkın bilinç deneyimleri arasında benzerlikler ve farklar göze çarpmaktadır. İslam tasavvufunda Maslow’un aksine; fiziksel ihtiyaçlar, güvenlik ihtiyacı, sevgi, ait olma, saygı ve diğer dünyevi ihtiyaçlar aç bırakıldığında ham görülen bilinç hâlinin olgunlaşması söz konusu olmaktadır. Böylece birey insan-ı kâmil olabilmekte ve metafizik deneyimler yaşayabilmektedir. El-Münkız Mine’d-Dalâl adlı otobiyografik nitelikteki eserinde Ebû Hâmid Muhammed el-Gazzâlî’nin (öl. 505/1111), kendini keşfetme süreci bağlamında çeşitli bilinç hâli farklılıkları deneyimlediği; bu deneyimlerin öncesine ve sonrasına ilişkin yaşantılarını ayrıntılı biçimde aktardığı görülmektedir. Bu çalışmada doküman incelemesi yöntemi ile modern psikolojide yer alan bilinç çeşitleri ile İslam tasavvufu açısından insanın kendisini keşfetmesi sürecinde yaşadığı krizleri nasıl atlattığı ve nasıl aşkın bilinç deneyimler yaşaması tek bir örnek üzerinden incelenecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Yıldız, Muhammet. "İsrail Dış Politikasının Temel Dinamikleri: Tarihsel Süreç Üzerinden Genel Bir Değerlendirme." Ahi Evran Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 11, Özel Sayı (2025): 34–53. https://doi.org/10.31592/aeusbed.1580980.

Full text
Abstract:
Dış politika, bir devletin sınırları dışında, kendini savunma veya hedeflerini gerçekleştirmek amacıyla siyasi, ekonomik, kültürel ilişkiler başta olmak üzere uyguladığı genel politikalar bütünüdür. Bu anlayışın sınırları, coğrafyanın önemine binaen sert ve yumuşak güç kavramları üzerinden yürütülebilir. Güvenlik, enerji, tarih veya dini idealler gibi birçok parametreler üzerinden ortaya konan stratejik kavramlar, dış politikanın temel unsurları olarak değerlendirilebilmektedir. İsrail’in kuruluşuna kadar yaşanan devletleşme çabalarında da belirtilen başlıkların olduğunu ifade etmek mümkündür. Nitekim Siyonizm fikriyle başlayan Filistin’de Yahudi devleti kurma hareketi, 1948 yılına kadar aşamalı olarak bu esaslar üzerinden gelişmiştir. Tarihsel perspektiften değerlendirildiğinde, ortaya çıkan tabloda, İsrail’in kuruluş sürecinde yaşanan faaliyetler ve ideallerin İsrail politikalarına yansıdığı açıkça görülmektedir. Bunda, birbirini besleyen dini ve tarihi kökler bulunduğu gibi gelecek kaygısı, güvenlik ve enerji kaynaklarının olduğu da açıktır. Ortadoğu’da yaşanan krizin özellikle I. Dünya Savaşı sonrasında Osmanlı Devleti’nin bölgeden çekilmesiyle yaşanan asayişsizlik ve İngiliz politikalarıyla gerçekleştiği bilinmektedir. Balfour Deklarasyonu’yla birlikte daha da derinleşen bu süreç, Filistin’de Arap-Yahudi çatışmasını körüklediği gibi İsrail devletinin kurulmasını da beraberinde getirmiştir. 1948’de bağımsız bir devlet olarak kurulan İsrail, yaşanan bu genel olaylar üzerinden siyasal faaliyetlerini geliştirmiş ve öncelikli politikasını, varlığını koruma üzerinden şekillendirmiştir. Esasında başta değinilen kuruluş sürecindeki tarihsel zemin, İsrail dış politikasının örtülü veya açık bir şekilde ana gövdesini oluşturmaktadır. Dolayısıyla ortaya konan bu araştırmada, tarihsel süreç ve konjonktürel gelişmeler üzerinden inşa edilen İsrail dış politikasındaki temel anlayış incelenmeye çalışılmıştır. Konu bütünlüğü içinde genel bir değerlendirme üzerinden hazırlanan bu makalede başta Siyonizm ve bu akımın temsilcilerinin faaliyetleri, İsrail’in kuruluş sürecinde yaşanan tarihsel hadiseler ve devletleşme süreci ele alındığı gibi; Yahudi devletinin kurulmasındaki itici faktörler açıklanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Öznur, ÖZDOĞAN. "KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME AÇISINDAN İNSAN-DİN İLİŞKİSİ." Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi 37, no. 1 (1997): 1. http://dx.doi.org/10.1501/ilhfak_0000000901.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

BALCI, Oktay. "KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET KAVRAMINI ANLAMAK." Journal of Social Sciences 30, no. 30 (2018): 500–510. http://dx.doi.org/10.16990/sobider.4467.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Gülay, Özdemir Akgündüz. "Prometheus Mitinde Bölünmüş İnsanın Birliğe Yolculuğu." International Journal of Social and Humanities Sciences Research 10, no. 100 (2023): 2922–33. https://doi.org/10.5281/zenodo.10045816.

Full text
Abstract:
Bu makalede Prometheus miti bağlamında insanın 'kendi olma' serüveninin olanağı ele alınmıştır. Mite ilişkin geleneksel anlatılar, Prometheus figürünün insanlığa armağanı olan ateşin, insanlığın gelişimindeki ve ilerleyişindeki katkısına ve ateşin sembolik anlamlarına odaklanır. Ateş, kimi zaman bir başkaldırıya, kimi zaman özgürlük ve yaratıcılığa kimi zaman da ıstırap ve sefalete neden olan bir sembol olarak okunur. Bu makalede ateş, insanın benlik bilincini ve kendinin farkındalığını edinme sürecinde, ona içkin olan ve ondaki dönüşümü olanaklı kılan ruhsal bir kıvılcım olarak düşünülür. Makale öncelikle kendini yaratma sorumluluğunu tek başına üstlenen çıplak insanın, ilk aşamada deneyimlediği düşüşe, ayrıma ve bölünmeye odaklanır. Kendinden bu kopuşu, bu bölünmeyi deneyimleyen insan, benliğin bir parçasıyla kendini özdeşleştirir. Bu özdeşleşme sonucunda öteki parçayı, kendindeki ötekiyi, göz ardı ederek eyleyen insanın dönüşümü olanaksızlaşır. Benliğin bir bütün olarak kendinin bilincine erebilmesi için, her iki parçanın karşılaşacağı bir ana ihtiyaç vardır. Makalede mitte belirginleşen Prometheus'un ve Epimetheus'un karşılaşma anı, sürekli kendini aşma ve dönüştürme olanağını gerçekleştiren yaratıcı, özgür insana bir model olarak ele alınır. Böylece bu karşılaşma ya da farkındalık anında, aynının ve farkın, özgürlük ve zorunluluğun, belirlenmiş olanın ve belirsiz olanın, tekrardaki farkın anlamı açığa çıkar ve insanın kendi olma serüveninde sınırsız olanakları açar.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

Yonuk, Alihan, Pınar İçemer, and Hüseyin Özçelik. "Ceramic wall panels in architecture within the scope of the study named "Evrenim"." International Journal of Innovative Research in Education 4, no. 3 (2017): 142. http://dx.doi.org/10.18844/ijire.v4i3.2552.

Full text
Abstract:
Geçmişten günümüze bakıldığında insanoğlunun barınmak amacıyla kullandığı ilk yerleşim alanları mağaralar olarak kabul edilir. Sert doğa koşulları, vahşi hayvanlar gibi tehlikelere karşi insanları koruyan ve hayatta kalmasına yardımcı olan bu birimler , çagdas mekan düzenlemelerinin ilk örnekleri sayılır. Fizyolojik ihtiyaçlar , güvenlik gereksinimi ve sonrasında da ihtiyaç duyduğu fonksiyonları ve etkinlikleri gerçekleştirmek için oluşturulan bu hacimler zaman içerisinde gelişip ilerleyerek mimarlığın temelini oluşturmuş ve mekan kavramı ortaya çikmistir. Kullanıcısının yaşantısını sürdürebilmesi için (yemek, temizlik, dinlenmek vs.) gereken eylemleri gerçekleştireceği bu alanlar mimari açıdan değerlidir. Bunun koşulu, fiziksel şartların sağlanmasının yanında , işlevselliğinin doğru kurulması ve insan-mekan ilişkisindeki psikolojik ve estetik ihtiyaçların karşilanabiliyor olmasındandır. Burada sanatın rolü büyüktür. Somuttan soyuta değişim gösteren bu gereksinimleri karşilamada bilişsel, estetik ve kendini geliştirmede sanat çok büyük katkılar sunar. Birey olma yönünde büyük ilerlemeler gösteren kişi, yaşayacağı mekanlarda fizyolojik ihtiyaçlar yanında estetik değerlerin de etkin biçimde yer alacağı özel mekanları oluşturmayı planlar. Mimari yapılarda sanat eserleri yolu ile bu özel mekanlar, daha anlamlı hale getirilebilir ve kullanıcısı ile arasındaki bağı güçlendirebilir. Bu bağı kuvvetlendirebilmek için mekanın kişiselleşmesi , bir kimliğe sahip olması , kullanıcısını duygusal açıdan destekleyebilmesi ve gereksinimlerini karşilayabilmesi beklenir. Mimari yapılarda yüzey değerlendirmek amacı ile uygulanan duvar seramikleri de bu gereksinimleri sağlamaları açısından önemlidir. Eğer tercih edilecekse, mimar ve sanatçı arasında sağlanan mutlak koordinasyonla uygulanacak eserler, yapı kimliğine önemli katkılar sağlayacaktır. Seramik yüzey çalismalari projeye başinda dahil edilmeli, eser için ayrılan alanların sirkülasyon, ışık, izlenme mesafesi gibi koşulları karşiladığından emin olunmalıdır. Doğru şekilde kurulmuş disiplinler arası ilişki ve işbirliklerinin, çagdas mimarlık ve seramik sanatı açısından nadir ve kıymetli olduğu bilinmektedir. Bu çalismada da buna örnek olarak 2016 yılında Hüseyin ÖZÇELIK tarafından, Ankara Numune Hastanesi Başhekimlik Binası için tasarlanıp uygulanan “ Evrenim ” isimli duvar seramiği ele alınmıştır. Tasarım tamamen öznel olup, uygulama ve montaj aşamaları ögrenci grubu ile paylaşilmıştır.
 Anahtar Kelimeler: Duvar seramiği, mimarlık, seramik, sanat eseri, mekân, tasarım.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

ULAŞ, Mehmet. "ÇOCUĞUN KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME SÜRECİNDE OYUN ALANLARININ ÖNEMİ." Route Educational and Social Science Journal 2, no. 5 (2015): 82. http://dx.doi.org/10.17121/ressjournal.260.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

Ramazan, TURAN, and TURAN Sümeyra. "Kendilik Bilinci Bağlamında İbn Bâcce'nin Tedbîru'l-Mütevahhid Kavramı İle F. H. Bradley'in Kendini Gerçekleştirme [Self-Realisation] Kavramları Üzerine Bir İnceleme." Mevzu - Sosyal Bilimler Dergisi, no. 7 (March 15, 2022): 175–94. https://doi.org/10.5281/zenodo.6355398.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, 12. yüzyılın Endülüslü İslam filozofu İbn Bâcce ile 20. yüzyılın İngiliz idealist filozofu olan Francis Herbert Bradley’in kendilik bilincine dair ortaya koydukları görüşleri incelemeyi amaçlamaktadır. Her iki filozofun temel ilgilerinden birisi insanın bireysel gelişimidir. İbn Bâcce, bu meseleyi kendisine has olarak ortaya koyduğu tedbirü’l-mütevahhid kavramı çerçevesinde izah ederken, Bradley, kendini gerçekleştirme [self-realisation] kavramıyla ortaya koymaktadır. İnsanın toplumsal bir varlık olduğu ve kendilik bilincinin ancak toplumda mükemmel hale geleceği konusunda hem fikir olan filozoflar ayrıntılarda birbirinden ayrılmaktadır. İbn Bâcce, bireysel gelişimin yalnız da mümkün olabileceğine vurgu yaparken Bradley, toplum olmaksızın kendini gerçekleştirmenin mümkün olmadığını belirtmektedir. Filozoflar, insanın özgür ve sorumlu bir varlık olduğu hususunda hemfikir iken din ile ahlak arasında kurdukları ilişkide birbirinden ayrılmaktadır. İbn Bâcce için din ile ahlak birbirinden ayrı alanlar değildir. Bradley ise bunları farklı alanlar olarak görür ancak Bradley, din ile ahlakın birbirini tamamlaması gerektiğine de dikkat çeker.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

Akkaya, Şahinde. "Self-Realization through Photography as an Existential Effort: the Case of Nan Goldin." Moment Journal 2, no. 2 (2015): 8–29. http://dx.doi.org/10.17572/mj2015.2.829.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

BULUT-, Safiye SARICI. "Eğitim Kendini Gerçekleştirmeyi Destekliyor Mu? Üniversite Öğrencilerinin Görüşleri." Turkish Studies-Educational Sciences Volume 16 Issue 1, Volume 16 Issue 1 (2021): 139–54. http://dx.doi.org/10.47423/turkishstudies.45384.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

KOÇ, Emel. "ONTOLOJİK/VAROLUŞSAL YALNIZLIK, BİRLİKTE VAROLUŞ VE KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME ÜSTÜNE." Journal of Social Sciences 54, no. 54 (2021): 43–76. http://dx.doi.org/10.29228/sobider.52424.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

Karahan, Ali, and Tuğrul Bakır. "Jungian Edebiyat Eleştirisi Bağlamında Cemal Süreya Şiirinde Kendini Gerçekleştirme Biçimleri." Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi / Journal of Turkish Language and Literature 62, no. 2 (2022): 371–405. http://dx.doi.org/10.26650/tuded2022-1152846.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

ARSLAN, Aysel, and Hasan GÜL. "A Research on the Effect of Self-Leadership on Life Commitment." Yönetim ve Ekonomi Dergisi 30, no. 4 (2023): 671–95. http://dx.doi.org/10.18657/yonveek.1245673.

Full text
Abstract:
ÖZ
 İnsanlar amaçları olan ve amaçlarını gerçekleştirmek için çaba gösteren sosyal varlıklardır. İnsanların ya da bir arada yaşayan insan gruplarının düşünce ve arzularının belirgin hale gelmesinde ve amaçlarına ulaşmalarında liderlik olgusunun payı büyüktür. Bireyleri ya da grupları belirlenen amaçlar doğrultusunda etkileyerek yönlendirme yeteneğine sahip olan liderler, kendi yaşamlarını da amaçları doğrultusunda düzenleyebilecek güce sahiptirler. Kendisini hedeflerine odaklayarak bu çerçevede tutum ve davranış sergileyen kişi aslında kendi kendisinin lideri olmaktadır. Her iki manada da liderlik örgütsel yaşam için önemli bir kavramdır. Örgütlerde istenilen, örgütsel amaçların gerçekleşmesi yanında bireysel hedeflere de önem verilmesi, her ikisinin birbirleriyle uyumlu bir biçimde gerçekleşmesidir. Böylece bireylerin mutlu ve verimli çalışmaları sağlanacak, yaşama olan bağlılıkları artacaktır. 
 Bu çalışmada bireylerin kendi kendine liderlik davranışlarının yaşam bağlılıklarına olan etkisi ölçülmek istenmiştir. Bu bağlamda hazırlanan anket Orta Karadeniz bölgesinde yer alan bir ildeki Ticaret ve Sanayi Odası üyelerinden oluşan bir örneklem grubu üzerinde uygulanmıştır. Elde edilen veriler SPSS programı ile analiz edilerek raporlanmıştır. Analizler sonucunda işletme sahiplerinin kendi kendine liderlik davranışlarının yaşam bağlılıklarını pozitif yönde ve anlamlı düzeyde etkilediği sonucuna ulaşılmıştır. 
 Anahtar Kelimeler: Kendi Kendine Liderlik, Yaşam Bağlılığı, Ticaret ve Sanayi Odası
 JEL Sınıflandırması: M1, M10, M12
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

TİRAKİ, Yeşim, Çiğdem BAKIR, Soydan SERTTAŞ, and Hasan TEMURTAŞ. "Evrişimsel Sinir Ağları ile Otomatik Yüz Tanıma Sistemi." Uluslararası Muhendislik Arastirma ve Gelistirme Dergisi 14, no. 3 (2022): 219–24. http://dx.doi.org/10.29137/umagd.1215694.

Full text
Abstract:
Kompleks bir yapıya sahip insan yüzünün tanımlanması zor ve karmaşık bir problemdir. Yüz tanımlamasıyla ilgili doğru özelliklerin, doğru bir şekilde nasıl tanımlanması gerektiği bir mühendislik problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Makine öğrenmesi ve görüntü işleme teknikleri kullanılarak fotoğraflardan yüz tespiti yapılabilmektedir. Yüz tanımada en önemli özellik bir veri tabanının olmasıdır. Veri tabanını kendimiz üretebildiğimiz gibi hazır tanımlanmış veri tabanları da kullanılabilir ya da örnek fotoğraflar vererek üçüncü bir program ile yapay görüntülerin üretilmesini sağlanabilir. Bu çalışmada OpenCV (Open Source Computer Vision) ile gelen veri tabanlarını kullanılmıştır. OpenCV aynı zamanda görüntüleri yeniden boyutlandırmak ve ondan öznitelik vektörleri oluşturmak için de kullanmıştır. Çalışmada, OpenCV kütüphanesi kullanarak modelin eğitimi için kullanılan Konvolüsyonel Sinir Ağları (CNN) ile otomatik yüz tanıma modeli gerçekleştirdik. Yüzler son derece dinamik olduğundan ve çözülmesi gereken daha fazla sorun ve zorluk içerdiğinden, sağlamlığı ve tanıma doğruluğunu iyileştirmek amacıyla bu tür zorlukları azaltmak için çalışmamızda diğer çalışmalardan farklı bir model sunduk. Çalışmamız 4 adımda gerçekleştirilmektedir. İlk adımda elde ettiğimiz farklı görüntülerden ön işleme adımlarını gerçekleştirerek daha başarılı sonuçlar üretmeyi amaçladık. Daha sonra, önerilen modeli farklı öznitelik çıkarma yöntemleriyle de karşılaştırdık. CNN ağı ile eğitim yaparak test verileri için yüz tanıma gerçekleştirdik ve sonuçları karşılaştırmalı olarak sunduk. Çalışmadaki sonuçlar, yöntemimizin çeşitli fotoğraflardaki yüzleri başarıyla tanımladığını göstermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

CENGİZ, Zeliha, Hilal YILDIRIM, and Sema KÖMÜRKARA. "HEMŞİRELERDE KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRME, PALYATİF BAKIMA YÖNELİK TUTUM VE DAVRANIŞLARI NASIL ETKİLER?" İnönü Üniversitesi Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksek Okulu Dergisi 8, no. 3 (2020): 578–89. http://dx.doi.org/10.33715/inonusaglik.728660.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

ERZENLİ ALTUNBAYRAK, Dilek, and Ferda Şule KAYA. "Üniversite Öğrencilerinin Kendini Gerçekleştirme Düzeyi ile Benlik Saygıları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi." İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 6, no. 2 (2019): 388–401. http://dx.doi.org/10.17336/igusbd.465990.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

Kayran, Mehmet Fatih, and Dilek Atçı. "Geçmişten günümüze gastronomi akımlarının toplumsal değişimler açısından değerlendirilmesi." Toros University Journal of Food, Nutrition and Gastronomy 3, no. 1 (2024): 69–81. http://dx.doi.org/10.58625/jfng-2476.

Full text
Abstract:
Gastronomi, toplumsal değişimlerin ve tarihsel dönüşümlerin önemli bir göstergesidir. Toplumsal değişimlerin gastronomiye etkisi incelendiğinde, yemek kültürünün toplum üzerindeki derin etkilerini görmek mümkündür. Bu bağlamda, gastronomi ve yemek kültürü, bireylerin kimlik oluşturma sürecinde ve toplumsal değişimin anlamlandırılmasında önemli roller üstlenmektedir. Çalışmanın amacı geçmişten günümüze gelen gastronomi akımlarının toplumsal değişimlerle ilişkisini değerlendirmektir. Bu çerçevede çalışmada, gastronomi alanında yaşanan değişimler ve toplumsal yansımaları alan yazın taranarak incelenmiştir. İnsanların yemek yeme alışkanlıkları, temel ihtiyaçları karşılama düzeyinden psikolojik tatmin, estetik ve kendini gerçekleştirme gibi daha derin faktörlere doğru evrilmiştir. Bu evrim, çeşitli mutfak akımlarının ortaya çıkmasına ve gastronominin sürekli olarak yenilenmesine yol açmıştır. Gelişen mutfak akımları insanoğlunun artık sadece karın doyurmak için değil aynı zamanda psikolojik tatmin, estetik ve kendini gerçekleştirme gibi faktörlerden de etkilenerek yemek yemeye yöneldiğini göstermektedir. Geçmişten günümüze gastronomi akımları, toplumların değişiminde önemli rol oynamıştır. Gastronominin dinamik yapısı göz önüne alındığında, ilerleyen dönemlerde üretim ve tüketim beklentilerinin değişebileceği ve mutfakta gelişen teknoloji ve bilimin artan etkisiyle yeni mutfak akımlarının doğabileceği ve toplumsal değişimlere etki etmeye devam edeceği söylenebilir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

ÜZÜMLÜ, Aytuğ MERMER. "MALUMUN İLAMI MI? KENDİNİ GERÇEKLEŞTİREN KEHANET Mİ? KAMUOYU ARAŞTIRMALARININ MEDYADA SUNUMU." Journal of Academic Social Sciences 143, no. 143 (2023): 1–12. http://dx.doi.org/10.29228/asos.70292.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

Elmas, Mehmet Fatih. "Kant’ta Mutluluğun Ahlaki Kılınması ile Ahlaklılık Temelinde Kurulan Dinsellik." Kilikya Felsefe Dergisi / Cilicia Journal of Philosophy 9, no. 2 (2022): 82–101. http://dx.doi.org/10.5840/kilikya20229219.

Full text
Abstract:
Düşünce tarihinin neredeyse her döneminde insanı ahlaki bir faile dönüştürebilmek amacıyla çeşitli kuramlar geliştirilmiştir. Bu kuramlarda genel olarak insanın ahlaki bir ilkeyi kendi eylemsellik alanına tatbik etmesi için gerekli olan şeyin ve erdemli davranışlarla erişilmesi hedeflenen mutluluğun ne olduğu üzerine bir düşünme faaliyeti gerçekleşir. Geliştirilen yanıtlar arasında şüphesiz çok seçkin bir yere sahip olan kuram, Kant’a aittir. Kant’a göre doğa alanında eğilim ve isteklere bağlı davranışlarla amaç olarak mutluluğa ulaşmak, insanı ahlaklı kılmaz. Bu bakımdan, insanı mutlu kılan şeyin değil, onu iyi yapan, bir ahlaki faile dönüştürmenin olanağını soruşturur. En yüksek iyiyi gerçekleştirmeyi, eğilim ve isteklere bağlı bir amaç olarak belirlenen çeşitli türden mutluluklara ulaşma çabasıyla eşitleyen tüm anlayışlar karşısında Kant, en yüksek iyiyi gerçekleştirmenin ilk koşulunu ahlaklılık, ikinci koşulu olarak –birinci koşul sağlandığı takdirde- ortaya çıkacağına inandığı mutluluk olarak belirler. Ona göre yalnızca ahlak yasasıyla belirlenen erdemli davranışların sonucunda gerçekleşeceği beklenen, aklın bir ideali olarak mutluluk insanı ahlaklı kılabilir. Nitekim özerk bir biçimde kendisi için koyduğu yasayla, akıl sahibi bir varlığını kişilik sahibi bir varlığa dönüştüren insan aynı zamanda ahlaki değer taşıyan davranışlarda bulunmanın sonucunda hep bir beklentisi olan bir varlıktır. İnsanın bu beklentisine yanıt, dinden gelir. Burada Kant, geliştirdiği ahlak öğretisinin mutluluk öğretisi olarak da adlandırılabilmesinin koşulunu ortaya koyar. Buna göre sırf akıl talep ettiği için insana ödevler yükleyen yasa zemininde temellenen en yüksek iyiyi gerçekleştirme isteğiyle, aklın yasa koyuculuğu altında yaşadığımız için içimizde doğan iyiyi gerçekleştirme arzusuyla dine yönelindiğinde ancak ahlak öğretisi bir mutluluk öğretisi olabilir. Bir başka deyişle, yalnızca ahlaklılık temelinde tesis edilen bir dinsellikle mutluluk ahlaki kılınabilir. Bu yazıda mutluluğun nasıl ahlaki kılınabildiği ya da mutluluğa layık olabilmek için ne yapılması gerektiği konusu irdelenip, en yüksek iyiye yönelen insana yüklenilen ödevlerin tanrısal buyruklar olarak benimsenmesiyle mutluluktan pay alma umudunu doğuran ahlak temelli din anlayışına dikkat çekilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

Mercan, Nuray. "Kendini Gerçekleştiren Kehanet Teorisi Bağlamında Kadınlarla İlgili Kalıp Yargılara Yönelik Bir Araştırma." Kadın/Woman 2000, Journal for Women's Studies 19, no. 1 (2021): 31–42. http://dx.doi.org/10.33831/jws.v19i1.268.

Full text
Abstract:
Kalıp yargılar; algılayışları, toplumsal gruplara ilişkin bilgileri inançlarımızı ve beklentileri içeren bilişsel yapılardır. Toplumsal cinsiyet kalıp yargıları, toplumsal cinsiyet beklentilerini doğurur ve bu beklentiler bizim diğerlerine bakışımızda birer algısal filtre görevi görürler. İnsanlar, sınıflandırma süreci yoluyla dünyayı birçok farklı toplumsal gruba ayırır ve bu toplumsal gruplara ilişkin bilgilerini, inançlarını ve beklentilerini içeren bilişsel bir yapı geliştirir. Araştırmanın amacı: Üniversitesi öğrencilerinin kadınlara yönelik yargı ve kalıp yargılara ne derece katılmaktadırlar?” sorusuna cevap aramaktır. Ayrıca, kendini gerçekleştiren kehanetin kalıp yargıların üzerinde oluşumu açıklanacaktır. Araştırma yöntem olarak anket tekniğiyle üniversite öğrencilerine yönelik olarak internet ortamında uygulanmıştır. Araştırmada, kadına yönelik toplam kırk iki kalıp yargı sorusu yöneltilmiştir. Kalıp yargılara yönelik düşünceler aritmetik ortalamalarla gösterilmiştir. Araştırmanın sonucunda bazı kalıp yargıların zaman içinde değiştiği bazıların ise hala ataerkil özellikler sergilediği yönündedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

BASTEM, Nuriye. "Ülker Köksal'ın Sacide ve Henrik Ibsen'in Nora Adlı Tiyatro Eserlerinde Kadının Kendini Gerçekleştirmesi." Journal of Turkish Research Institute, no. 53 (January 1, 2015): 75. http://dx.doi.org/10.14222/turkiyat1188.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

AKSOY SUGIYAMA, Ceren. "Book review: Emerging perspectives based on the study of a Japanese anthropologist on modernity regarding the daily practices of rural women." Antropoloji, no. 46 (October 29, 2023): 112–20. http://dx.doi.org/10.33613/antropolojidergisi.1359562.

Full text
Abstract:
Bu değerlendirmenin konusu olan eser, Japonya’nın Aichi İli’nde yer alan Chubu Üniversitesi, Uluslararası İlişkiler Bölümü’nde öğretim üyesi olan Noriko Nakayama’nın, Haziran 1992 - Haziran 1993 arasında Zonguldak-Ereğli’de gerçekleştirmiş olduğu alan çalışmasına dayanmaktadır. Bu yazı her ne kadar bu eserin bir değerlendirmesi olsa da bir yandan da antropolojinin kendine has-en azından bir zamanlar- yönelimlerinden biri olan dışarıdan bakışın bir toplumun kendine has durumlarını ortaya koymada yaratabileceği farkı ve sosyal bilimler literatüründe var olan her kavramın her coğrafyaya uygun genel bir reçete sunamayacağını göstermeye çalışacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

Kolburan, Şahide Güliz. "Kadın Cinayetleri Konusunda Nedensel Bir Değerlendirme: Sahip Olma Güdüsü." Bulletin of Legal Medicine 22, no. 3 (2017): 194–99. http://dx.doi.org/10.17986/blm.2017228672.

Full text
Abstract:
Ülkemizde giderek artan bir gündem oluşturan kadın cinayetleri sahip olma olgusu üzerinden araştırılmaya çalışılmıştır. Toplumsal cinsiyet kadınlık ve erkeklik algısı o toplum içinde konum rol ve görevlerin belirlenmesi açısından önemlidir. Çalışmada toplumsal cinsiyet algısından hareketle ortaya çıktığı düşünülen “sahip olma duygusu”, Fromm’un “olmak” ve “sahip olmak” kavramları ile açıklanmaya çalışılmıştır.
 Bu gözden geçirme çalışmasında kadın cinayetleri ve nedenleri konusunda yazılmış makale, kitap ve tezlerden, istatistik veriler için de Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu’nun 2017 yılına ilişkin verilerinden yararlanılmıştır.
 Fromm’un “olmak” kavramı insancıl ve varoluşçu kuramlarda da “kendini gerçekleştirme” olarak karşılığını bulmaktadır. İnsancıl kuramlarda kendini gerçekleştirme, psikolojik olarak tam sağlıklı insanı tanımlar. Fromm, “sahip olmayı” ise, sahip olunanı ele geçirmek, üzerinde hakimiyet kurmak ve dilediği şekilde kullanma hakkı olarak tanımlamaktadır. “Sahip olma”, ne pahasına olursa olsun, onun korunmasını da beraberinde getirdiğinden, sahip olunan nesnenin kaybedilmesi kişilik bütünlüğü için bir tehdit olarak algılanmaktadır.
 Çalışmalar genellikle, erkeklerin otoritelerine veya statülerine yönelik tehdit algıladıkları zaman şiddete başvurduklarını göstermektedir. Eril otorite erkeğin benliğini oluşturan temel öğe olarak algılanmaktaysa, karşı gelinmesi tamamen benliğe yapılmış bir saldırı olarak algılanmaktadır.
 Kadının sahip olunan bir nesne olarak algılanması, onu dilediği gibi kullanma ve gerektiğinde de ortadan kaldırma hakkını beraberinde getirmektedir. Bu toplumsal algının değişmesinde uzun süreli ve sistemli planlanan “olmak” temelli eğitimler önemlidir.
 Bireylerin namusun cinsiyet algısına odaklanması yerine; bireye saygı, kadın-erkek eşitliği ve evrensel dürüstlük, doğruluk olgularına odaklanması sağlanmalıdır. Namus olgusunun bireyin kendisine ait bir değer olduğu vurgulanmalıdır. Nesneye sahip olmak ve birey olmak arasındaki ilişkiyi değerlendirebilme konusunda farkındalık kazandırıcı etkinlikler, çalışmalar ve programlar planlanmalıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

Gürsoy, Ayşegül, and Gökçe Sinem Erbuğa. "11. KALKINMA PLANI HEDEFLERİ VE SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA AMAÇLARI DOĞRULTUSUNDA DEĞERLENDİRİLMESİ." Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 27, no. 1 (2025): 454–74. https://doi.org/10.16953/deusosbil.1564837.

Full text
Abstract:
Türkiye, sürdürülebilir kalkınmayı gerçekleştirmek adına 11. Kalkınma Planı ışığında kendine uzun soluklu amaçlar belirlemiştir. Söz konusu amaçlara erişme doğrultusunda her ne kadar iktisadi ve politik iklimin sürekli olarak değişmesi söz konusu olsa da Türkiye, amaçlarına ulaşma yolunda dengeli ve kararlı bir biçimde ilerlemektedir. Küresel ölçekte karşılaşılan iktisadi ve finansal belirsizliklerin artışı ve bu risklerin beraberinde getirmiş olduğu çok çeşitli riskler, kalkınma planlarını önemli hale getirmiştir. Bu risklerin sağlıklı bir biçimde yönetilebilmesi adına hazırlanmakta olan kalkınma planları, ulusların istikrarlı ve planlı bir sürdürülebilir kalkınma stratejisi izlemesine olanak vermektedir. Küresel boyutta teknolojik bilgi, beceri ve gücü elinde bulunduran uluslarla rekabet edebilmek ve değişen dünya düzenine ayak uydurabilmek için ülkeler yeterli rekabet gücüne sahip olmalıdır. Ülkelerin yoğun rekabet ortamında istikrarlı biçimde rekabet gücünü artırması ve sürdürülebilir kalkınma süreci yönetebilmesinin en önemli adımlarından birini inovasyon yeteneği oluşturmaktadır. Diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemiz de küresel rekabet gücü elde edebilmek amacıyla yalnızca sosyal, siyasal, coğrafi ve ekonomik yetkinliklerin yeterli sayılamayacağının farkındadır. Bu gerçekliği göz önünde bulundurarak teknolojik avantaj elde etmek ve serbest piyasanın yoğun rekabet savaşında en önlerde yer alabilmek için inovasyon gerçekleştirmektedir. İnovasyon gerçekleştirerek hem teknolojik açıdan fırsatlar elde etme hem de ekonomik açıdan güç elde etme amaçlanmaktadır. Gerçekleştirilen bu çalışma, Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma amaçları çerçevesinde yürüttüğü inovasyon politikasını belirli sektörler kapsamında karşılaştırmalar yaparak incelemektedir. Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığı liderliğinde oluşturulan 11. Kalkınma Planı’nda (2019-2023) yer alan kalkınma hedefleri ve bu doğrultuda izlenen politikalar incelenerek, belirlenen bu hedeflere ne derece erişildiği değerlendirilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerden biri olarak, Küresel İnovasyon Endeksi’nde hızlıca ilerleyen en belirgin ülke olduğu için Türkiye çalışma kapsamında yer almaktadır. Bu amaç doğrultusunda, ülkemizde yürütülen inovasyon çalışmalarının Küresel İnovasyon Endeksi’nden (GII) faydalanılarak analizi gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın literatüre katkıları, Türkiye’nin Küresel İnovasyon Endeksi’ndeki pozisyonunun yıllar boyunca nasıl değiştiğini vurgulaması ve özellikle de inovasyon ile sürdürülebilir kalkınmanın 11. Kalkınma planında ilk defa yer almasından dolayı detaylıca ele alınması olarak sıralanabilir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

Topdemir, Hüseyin Gazi. "İbn El-Heysem'in Işık Üzerine Adlı Çalışması." Belleten 61, no. 230 (1997): 43–66. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.1997.43.

Full text
Abstract:
İbn el-Heysem'in optik bilimine katkısı gerçekten olağanüstüdür. Öyle ki, kendisi çalışmalarıyla Antikçağ ve 17. yüzyıl arası optik tarihinin en önemli kişisi haline gelmiş, optik bilimini kökten değiştirerek, konuya getirdiği esaslı matematiksel inceleme tavrını olgunun fiziksel boyutunu da işin içine katarak ve son derece özenli ve ayrıntılı deneyler düzenleyerek, modern anlamda bir matematiksel fizik çalışmasını gerçekleştirerek optiği çok iyi işlenmiş bir bilim haline getirmeyi başarmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

Çardak, Umut, and Muhammed Özbey. "Bilişsel ve Fizyolojik Destek Sistemi Olarak Dijital Oyun Uygulamalarının Sistematik Analizi." AJIT-e: Online Academic Journal of Information Technology 11, no. 41 (2020): 27–41. http://dx.doi.org/10.5824/ajite.2020.02.002.x.

Full text
Abstract:
Teknoloji günümüz çağında hızla gelişmektedir ve bu gelişmenin sağlık alanındaki yansıması kaçınılmazdır. Teknolojinin sağlık alanındaki yansıması cerrahi alanda olduğu kadar standart tedavilerde de kendini göstermektedir. Fizyolojik ve bilişsel tedavilerde teknolojinin kullanımı, elektronik ve dijital ortamların geliştirilmesi ve sağlık alanına daha çok uygulanmaya başlaması ile bariz bir şekilde kendini göstermektedir. Sağlık alanında teknolojinin kullanıldığı alanlardan biri de çeşitli hastalıkların tedavi edilebilmesi amacı ile geliştirilen dijital oyunlar ve beraberinde kullanıldığı cihazlardır. Bu çalışmanın amacı; bilişsel ve fizyolojik destek sistemi olarak dijital oyunların sağlık alanında kullanımını gerçekleştiren deneysel çalışmaların sistematik analizin yapılarak sonuçlarının incelenmesidir. Bu kapsamda 2000-2019 yılları arasında ulusal ya da uluslararası dergilerde yayımlanmış makaleler, konu ile ilgili yapılan lisansüstü tez çalışmaları ve çeşitli kongrelerde sunulan bildiriler çalışma kapsamında incelenmiş, deneysel bir yöntem kullanan ve spesifik olarak bir dijital oyun platformu içeren 21 araştırma çalışmaya dahil edilmiştir. Analiz sonunda elde edilen bulgular tartışılarak oyunların sağlık alanında kullanımına ilişkin bazı önerilerde bulunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
31

IŞIKÇI, Erol, and Tuğrul Tekin TUNALILAR. "ÜNİVERSİTELERDE ORGANİZASYONEL YAPILARIN DÖNÜŞÜMÜ SÜRECİNDE YÖNETİCİ AKADEMİSYENLERİN DÖNÜŞTÜRÜCÜ LİDERLİK ÖZELLİKLERİNİN ROLÜ." İşletme Ekonomi ve Yönetim Araştırmaları Dergisi 5, no. 2 (2022): 452–67. http://dx.doi.org/10.33416/baybem.1126505.

Full text
Abstract:
Günümüzde birçok organizasyon; sosyal, kültürel, bilimsel ve teknolojik gelişmelerin gereği olarak ortaya çıkan ani ve sürekli değişmelere ayak uydurabilmek için kendini yenileme ve büyük değişimleri gerçekleştirme ihtiyacı duymaktadır. Söz konusu yönetsel paradigma değişikliklerinin evrimi ve dijital dönüşümün beraberinde getirdiği kolaylıklar ile yönetimde holakrasi, heterarşi gibi kavramlar ile düz yapılar, turuncu (teal) ve sarmal organizasyon yapıları hayatımıza girmiş durumdadır. Bu durum, yöneticilerin çalışanların kendilerini işlerine adayacakları bir iş iklimi yaratmak, esnek örgüt yapıları kurmak ve çalışanların mevcut teknolojik kolaylıkları ve fırsatları kullanmalarını destekleyecek şekilde organizasyon yapıları oluşturulmasına odaklanmaları gerekliliği sonucunu doğurmaktadır.
 Organizasyonların amacı insanları, işleri ve sorumlulukları doğru şekilde düzenleyerek hedefine ulaşmaktır. Kendini yenileme sorumluluğunu taşıyan kurumların başında üniversiteler gelmektedir. Üniversitelerde sözü edilen bu ihtiyacın karşılanabilmesi için bahse konu dönüşümleri gerçekleştirebilecek nitelikleri taşıyan yönetici akademisyenler gerekmektedir. Alanyazında yapılan çalışmalar incelendiğinde yönetici akademisyenlerin yaratıcılık ve yenilikçiliği teşvik eden, iletişim ve takım çalışmalarını kolaylaştıran dönüştürücü liderlik özelliklerinin teknolojik gelişmelerin çok yoğun olarak gerçekleştiği yüksek eğitim alanında sürdürülebilir başarı için gerekli olduğu değerlendirilmektedir. Yönetim alanındaki gelişmelerin sonucu ortaya çıkan yeni organizasyonel yapıların sunduğu esneklik, çeviklik, uyarlanabilirlik gibi yeteneklerin üniversitelerde ancak dönüştürücü liderlik özelliklerine sahip yönetici akademisyenlerle gerçekleştirilebileceği düşünülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
32

Tölük Aferin, Çiğdem. "Kadın, kadın sanatçıların femi̇ni̇st hareketler perspekti̇fi̇nde üreti̇mleri̇ ve Fri̇da Kahlo’nun çalışmalarına öykü denemeleri̇." Journal of Arts 4, no. 3 (2021): 167–75. http://dx.doi.org/10.31566/arts.4.3.04.

Full text
Abstract:
Bu araştırmada, kadına dayatılan rollerle, kadının sanatta ve sanatında nasıl ifade ettiği; kimlik, sosyal rol, toplumsal etkileşim, toplumsal cinsiyet, toplumsallaşması kapsamı incelenmiştir. Aynı zamanda bu konuda eserler gerçekleştiren önemli sanatçılara ve çalışmalarına yer verilerek kadının ve kadın sanatçıların toplumda konumlandırılışı eleştirel bir şekilde ele alınmıştır. Kökleri masal anlatıcılığına dayanan ve bilgi aktarımın en eski yollarından biri olan öykü anlatıcılığı da sanatçının kendini ifade etmesinde önemli bir yere sahiptir. Öykü anlatıcılarının eseri olan mitoloji ve tarih, kuşkusuz sözcüklere dayalıdır. Ancak bu öyküleri görselleştiren ressamlar, heykeltıraşlar ve sahne sanatçıları, ortaya koydukları eserlerle onları canlandırır ve sanatsal bir olguya dönüştürürler. Araştırmada, önemli feminist kadın sanatçılardan biri olan Frida Kahlo’nun çalışmaları üzerine öykü denemeleri yapılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
33

ERGÜLŞEN BAŞLAR, Gizem, and Ayşe NARİN. "ULUSLARARASI İŞLETMELERDE GLOBAL ÇALIŞANLARIN KARŞILAŞTIKLARI KÜLTÜRLERARASI İLETİŞİM ZORLUKLARI VE BU ZORLUKLARIN ÜSTESİNDEN GELMEDE GELİŞTİRİLEN STRATEJİLERİNİN ANLAŞILMASINA YÖNELİK BİR DURUM ÇALIŞMASI." Business & Management Studies: An International Journal 6, no. 3 (2018): 138–53. http://dx.doi.org/10.15295/bmij.v6i3.347.

Full text
Abstract:
Uluslararası işletmelerde global ekiplerin yerel ekiplerden farklılaştığı noktalar, global ekiplerde karşılaşılan zorluklar ve buna bağlı olarak bu ekiplerde görev almanın gerektirdiği niteliklerin incelenmesi amaçlanmaktadır. Araştırmada, nitel araştırma desenlerinden durum çalışması “case study” deseninin kullanılmış, bu çerçevede dünya üzerinde farklı coğrafyalarda üretim ve satış faaliyeti gerçekleştiren uluslararası bir işletmenin Türkiye’deki global ekip üyelerinden 8 kişi ile yarı yapılandırılmış görüşme formundan yararlanılarak derinlemesine görüşmeler yapılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemi ile analiz edilmiştir. Araştırma sonucunda, yüzyüze iletişimin sınırlı olduğu global ekiplerde karşı tarafı doğru anlayabilme ve kendini karşı tarafa doğru aktarabilme temelinde iletişim becerisinin kültürel farklılıklar ve sanal ortam bakımından yerel ekiplere göre daha fazla önem kazandığı görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
34

M., Naci KULA, and ÇAKMAK Hacer. "Abraham Maslow'un Kendini Gerçekleştirme Kavramının Aziz Nesefî'nin İnsan-ı Kâmil Kavramıyla Karşılaştırılması / Analogy Between the Concept "Self-Actualization" of Abraham Maslow and the Concept "Perfect Man" of Aziz Nasafi." Eskişehir Osmangazi Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi/ Journal of Eskişehir Osmangazi University Faculty of Teology 6, no. 11 (2019): 9–39. https://doi.org/10.5281/zenodo.3451349.

Full text
Abstract:
<strong>Abraham Maslow&rsquo;un Kendini Ger&ccedil;ekleştirme Kavramının Aziz Nesef&icirc;&rsquo;nin İnsan-ı K&acirc;mil Kavramıyla Karşılaştırılması<sup><strong><sup>[1]</sup></strong></sup></strong> <strong>&Ouml;z </strong>&nbsp;Araştırmanın ana hedefi, h&uuml;manistik psikoloji ile değişen insan algısının tasavvuf ilminde esas alınan insan algısıyla ne derece buluştuğu ve buluşma noktalarında iki ayrı perspektifin insanın tabiatı hakkında neler s&ouml;ylediğini ortaya koymaya &ccedil;alışmaktır.&nbsp;&Ccedil;alışma, h&uuml;manistik psikolojinin kurucusu olan Abraham Maslow&rsquo;un kendini ger&ccedil;ekleştirme teorisinin yeni, kapsayıcı ve olumlu bir insan algısı oluşturduğunu ortaya koymuştur. Bu algıya g&ouml;re insan b&uuml;t&uuml;nc&uuml;l olarak kendini ger&ccedil;ekleştirme potansiyelini &ouml;z&uuml;nde barındırmakta ve bu potansiyeli ger&ccedil;ekleştirmek i&ccedil;in de Maslow&rsquo;a g&ouml;re temel ihtiya&ccedil;larını giderdikten sonra onlardan bağımsız hale gelerek &ouml;zg&uuml;rleşmektedir. Aziz Nesef&icirc;&rsquo;ye g&ouml;re ise insan-ı k&acirc;mil, k&acirc;inatın kalbini temsil etmekte ve varlığın da en &uuml;st mertebesini ortaya koymaktadır. İnsanın varlığa gelmesini biyolojik varlığı oluştuğu sırada ge&ccedil;irdiği evreleri tasvir ederek ifade eden Nesef&icirc;, insanın nebat&icirc;, hayvan&icirc; ve nefsan&icirc; ruh sahibi olduğundan bahsedip insan olması i&ccedil;in ama insan&icirc; ruhu da kendisinde barındırması gerektiğini s&ouml;ylemektedir. Buna g&ouml;re insan&icirc; ruh&nbsp;insanın kendi varlığı i&ccedil;erisinde ur&ucirc;c etmesini kastetmekte, onu Allah&rsquo;a yakınlaştıran ara&ccedil; olmaktadır. <strong>Anahtar Kelimeler: </strong>Din Psikolojisi, H&uuml;manistik Psikoloji, Maslow, Nesef&icirc;, İnsan-ı K&acirc;mil, Tasavvuf, Kendini Ger&ccedil;ekleştirme, Temel İhtiya&ccedil;lar. <strong><em>Analogy Between the Concept &ldquo;Self-Actualization&rdquo; of Abraham Maslow and the Concept &ldquo;Perfect Man&rdquo; of Aziz Nasafi</em></strong> <strong>Abstract </strong>The main problem of the research is to analyze the intersection between the humanistic psychology and the perception of man in the Islamic mysticism and to underline the propositions of both approaches on the core of the man as reflected in these intersections.&nbsp;The research underlines the main aspect of Abraham Maslow&rsquo;s humanistic psychology. Therefore Maslow defends the idea of strong, deep and expansive nature of human being. In matters of this understanding, the human includes biologically a potential of self-actualization. And in the theory of Aziz Nesef&icirc; the man is the heart of the existence and the top of the creation. Therefore Nesef&icirc; explains the biological and mental development of a man and lays out the stages which he passed on. Ur&ucirc;c is the term which he named the way of fulfillment and pointes out the three methods to strike this path of s&uuml;l&ucirc;k. <strong>Keywords: </strong>Psychology of Religion, Humanistic Psychology, Maslow, Nesef&icirc;, The Perfect Man, Mystic, Self-actualization, Being Needs. [1] Bu makale, Eskişehir Osmangazi &Uuml;niversitesi BAP birimi tarafından desteklenen 2016-905 no&lsquo;lu, &quot;Abraham Maslow ve Aziz Nesefi&#39;de İnsan Algısı&quot; adlı projeden &uuml;retilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
35

TURAN, Fethi. "2013 Okul Öncesi Eğitim Programının “Pozitif Düşünce ve İyi Oluş” Açısından İncelenmesi." International Journal of Positivity & Well-Being 2, no. 2 (2024): 117–39. http://dx.doi.org/10.61518/ijpw-45.

Full text
Abstract:
Okul öncesi dönemde beyin gelişimi ve sinaptik bağlantıların kurulma oranı yoğun ve hızlıdır. Bu dönemde verilecek eğitimin rastlantılardan uzak, programlara dayalı yürütülmesi gereklidir. Bu araştırmada; 2013 Okul Öncesi Eğitim Programı’nı “Pozitif Düşünce ve İyi Oluş” açısından incelenmesi amaçlanmıştır. Nitel araştırma modeli ve doküman incelemesi yöntemi kullanılan çalışmada alanyazına dayalı olarak Pozitif Düşünme ve İyi Oluş Analiz Formu hazırlanmıştır. Formda beş ana öğe altında 57 alt öğe yer almaktadır. Araştırmanın bulgularına göre Okul Öncesi Eğitim Programı’nda en fazla kendini tanıma öğesinin sonra sırasıyla kendini gerçekleştirme, empati, grupla iletişim ve etkileşim ve toplumla iletişim ve etkileşim ana öğelerinin; alt öğeler açısından ise en çok sorumluluk alma, bağımsız düşünme, gelişim ve öğrenmeye açık olma, farklı bakış açılarına sahip olma, aldığı kararlara uygun davranma, belirlediği amaç doğrultusunda çaba gösterme, duygularını tanıma ile yaratıcı olma öğesinin yer aldığı görülmüştür. Ayrıca Programda Pozitif Düşünme ve İyi Oluş Analiz Formu’nda yer alan 12 alt öğenin az yer aldığı ve 12 alt öğenin ise hiç yer almadığı anlaşılmıştır. Elde edilen sonuçlar doğrultusunda yeni program geliştirme süreçlerinde, pozitif düşünme ve iyi oluşa ilişkin öğelerin dikkate alınması ve pozitif düşünme ve iyi oluşu destekleyecek kazanım ve göstergelere daha fazla yer verilmesi. öğretmenlerin pozitif düşünme ve iyi oluş hakkında bilgilendirilerek farkındalık kazanmaları sağlanmalıdır. Bu anlamda güncellenen 2024 yılı Okul Öncesi Programı’nda pozitif düşünme ve iyi oluş ile ilgili içeriğe daha fazla yer verildiği görülmüştür.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
36

ERDOĞAN, Barbaros Serdar, Erhan BUYRUKOĞLU, and Melek BAYINDIR. "Yöneticiliği Tercih Eden Beden Eğitimi Öğretmenlerinin Yöneticiliği Tercih Etme Sebeplerinin İncelenmesi." Spor ve Performans Araştırmaları Dergisi 14, no. 2 (2023): 209–20. http://dx.doi.org/10.17155/omuspd.1295797.

Full text
Abstract:
Araştırmamızda yöneticiliği tercih eden beden eğitimi öğretmenlerinin yöneticiliği tercih etme sebeplerinin incelenmesi amaçlanmıştır. Araştırma örneklemini Aydın genelinde 2022- 2023 eğitim öğretim yılında aktif olarak yönetici konumunda bulunan araştırmamıza gönüllü olarak katılan okul müdür ve müdür yardımcılarından oluşan toplam 182 beden eğitimi öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmamızda Köse (2008) in hazırlamış olduğu 30 madde 5 alt boyuttan (kendini gerçekleştirme ihtiyaçları, maddi ihtiyaçlar, sosyal ihtiyaçlar, saygı ihtiyaçları ve güvenlik ihtiyaçları) oluşan öğretmenlerin yöneticiliği tercihlerini belirlemeye yönelik ölçek kullanılmıştır. Araştırmamızda sonuç olarak; cinsiyet değişkeninde sosyal nedenler alt boyutunda istatiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu, eğitim değişkeninde saygı ihtiyaçları ve sosyal ihtiyaçlar alt boyutunda istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu, beden eğitimi öğretmenlerinin sportif uzmanlık branşlarında alt boyutlarda istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı, beden eğitimi öğretmenlerinin yönetici konumunda çalışmış oldukları okul türü değişkeninde istatistiksel olarak anlamlı bir farklılığın olmadığı, yöneticiliği tercih eden beden eğitimi öğretmenlerinin kıdem yıl değişkeninde ise sosyal ihtiyaçlar alt boyutunda istatistiksel olarak anlamlı bir farklılık olduğu görülmüştür.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
37

TOKUR, Behlül. "GAYE- ANLAM BAĞLAMINDA KENDİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK." December 31, 2013. https://doi.org/10.5281/zenodo.3265119.

Full text
Abstract:
Bu makale gaye-anlam bağlamında Tasavvufta yer alan nefis mertebelerinin nasıl psikoterapik bir işlev g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;n&uuml; konu almaktadır. Makale, b&uuml;t&uuml;nleşme ve i&ccedil; evrim yolunda insan-ı k&acirc;mil yolcusunun ge&ccedil;eceği yedi mertebenin tasavvufta ruhsal gelişimin ilerleme aşamaları olarak işlev g&ouml;rd&uuml;ğ&uuml;ne ve her aşamanın kişiliğin daha m&uuml;kemmel bir seviyeye d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m&uuml;ne katkıda bulunduğuna yer vermekte ve bu bağlamda kendini ger&ccedil;ekleştirme ve gaye-anlam ilişkisi &uuml;zerinde durmaktadır. ABSTRACT Self Actualization in terms of Aim-Meaning This article discusses how nefs stages ,which takes places in mysticism in terms of aim-meaning, function as psychotheraphy The article gives place seven stages which insan-ı kamil passenger will pass in the path of integration and internal evolution and each stages function as development stages of spiritual progress in Sufism and contributes to a greater level of personality transformation, so the article focus on self actualization and aim-meaning relationship
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
38

BİRİNCİ, Gökhan, and Gözde YENİPAZARLI. "FOTOĞRAF SANATINDA BİR SOYUTLAMA ESTETİĞİ OLARAK FOTOGRAM." İnönü Üniversitesi Kültür ve Sanat Dergisi, November 22, 2023. http://dx.doi.org/10.22252/ijca.1369816.

Full text
Abstract:
19.yy. da bulunuşundan günümüze kadar geçen süreçte fotoğraf, birçok teknik uygulamalar ile kendini yenileyen ve dönüştüren bir sanat dalıdır. Fotogram tekniği bu uygulamalardan biridir. Fotogram, kamerasız bir tekniktir ve ışığa duyarlı bir malzeme üzerine yerleştirilmiş nesnelerin birebir soyutlanmış temsilini üretir. Fotoğraf makinası olmadan fotoğraf üretme tekniği olan fotogram yöntemi, bu yeni ifade aracını keşfeden sanatçılar için heyecan kaynağı olmuştur. Fotogramın kendine ait tekniği sanatçıların kendi kişisel üslupları ile birleşip bir anlatım dili haline gelmiştir. Bu teknik; sanatçılar tarafından 1900’lü yılların başından itibaren bir deneysel dışavurum gibi görünmüş olsa da günümüzde bireysel ve özgün çalışmalar olarak yeniden karşımıza çıkmaktadır. Bu araştırmanın amacı, analog fotoğraf süreci içerisinde kendini var eden bu tekniğin dijital çağ ile birlikte geçirdiği dönüşümü saptamaktır. Bu amacı gerçekleştirmek için fotoğraf tarihinden referanslar belirlenmiş ve bu referanslar üzerinden analizler gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın temel bulgusu, fotogram tekniğinin başlangıçtan günümüze bir yandan uygulama alan ve araçları diğer yandan içerik bağlamında nasıl bir değişim gösterdiğinin saptanması olmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
39

HEKİMOĞLU, Fatma Gülsüm. "SANAT TERAPİSİ SÜRECİNDE AKTİF İMGELEM TEKNİĞİNİN JUNG PERSPEKTİFİNDEN DEĞERLENDİRİLMESİ." Dokuz Eylül Ünivesitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, December 18, 2023. http://dx.doi.org/10.21054/deuifd.1389151.

Full text
Abstract:
Carl Gustav Jung’un, yaşam mücadelesi sırasında iç alemindeki dinamikleri anlamlandırma süreci, yaşamının eşsiz bir sanat eseri haline dönüşmesini sağlamıştır. Yaptığı seyahatler, mitolojiye olan merakı, astroloji bilgisi, kadim teorilere yönelik hakimiyeti, farklı kültürlerden almış olduğu birikimler ve sanat ruhlu bir yapıda olması gibi bir dizi niteliği onun orijinal ve zengin bir ekol oluşturmasına zemin hazırlamıştır. Yarattığı kavramlar, teknikler ve yöntemler insanın doğasında mündemiç olan potansiyellerin keşfini ve varlığının ötesine geçişini sağlayan farkındalıkların anahtarı niteliğinde olmuş ve Sanat Terapisi (Art Therapy) alanının köklerini oluşturmuştur. Ayrıca ruhun derinliklerini bütünsel olarak keşfetmeye yol olmasıyla terapi alanında sıklıkla kullanılmış ve böylece onun bilinçdışı ile bilincin uzlaşımını ve bütünleşmesini sağlama amacı da kendini gerçekleştirmiştir. Sanat terapisinde aktif imgelemin kullanımı, kendini keşfetmek, kendini gerçekleştirmek, yeniden inşa etmek, iç dünyadaki yapılarla yüzleşmek, varlığının derin boyutlarıyla bütünleşmek isteyen bireyler için alternatif bir pusula niteliğinde olmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
40

KORKUT, Tahsin. "Turabdin Bölgesi İnziva Sütunları (Estuno) (Mor Yakup Manastırı İnziva Sütunu Örneği)." Ortaçağ Araştırmaları Dergisi, January 22, 2023. http://dx.doi.org/10.48120/oad.1091816.

Full text
Abstract:
Hıristiyanlığın doğuşundan hemen sonraki erken dönemlerden itibaren gelişim gösterdiği tarihi coğrafyalardan biri de günümüz Mardin İli ve civarını kapsayan Turabdin Bölgesidir. Bu yörede yaşayan kadim Süryani cemaati, henüz Hıristiyanlık Roma İmparatorluğu tarafından resmi din olarak ilan edilmeden bu inancı benimsemeye başladığı için inanç temelli mimari yapılaşma da IV. yüzyıldan sonra kendini göstermeye başlamıştır. Hıristiyanlık inancının ilk dönemlerinde; ibadet, dua, arınma ve inzivaya çekilme şeklinde görüldüğünden ruhaniler, bu amacı gerçekleştirmek için Süryanilerde olduğu gibi toplumdan ve yerleşim yerlerinden uzak mekanları tercih etmişlerdir. Hıristiyanlık tarihinde, ulaşılması zor yerler ve dağlık alanlarda kurulan ve kendini dine adayan insanların bir arada bulunduğu manastır yapılarına bağlı olarak gelişen ve çileci akımlara hizmet eden çeşitli inziva sütunları inşa edilmiştir. Kendisini inandığı din ve Tanrı için dünya ile bağını koparmaya çalışarak yalnız kalmak ve böylece huzura kavuşmaya çalışan iman sahipleri, bedensel isteklerine ve egolarına şiddetle karşı çıkarak bu inziva sütunlarında olağanüstü bir yaşam sergilemeye başlamışlardır. Bu makalede, Kültür ve Turizm Bakanlığı izinleriyle Turabdin bölgesinde sürdürdüğümüz arkeolojik yüzey araştırmaları neticesinde tespit etmiş olduğumuz, Mardin İli, Midyat İlçesi, Bethkustan Mahallesine bağlı Karagöl (Derkube) Mezrası’nda bulunan Mor Ya’kup Manastırının avlusundaki inziva sutünu hakkında bilgiler içermektedir. Bu bağlamda, öncelikle tarihte inziva anlayışı, Hıristiyanlık tarihinde inziva sütunu geleneğinin başlaması ve komşu sanat çevresine yansımaları dikkate alınarak inziva sütunlarında bir karşılaştırma yapılmış ve genel bir değerlendirme ile makale sonlandırılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
41

ÖZEL, Mesut. "Baba, Evlat ve Cellât; Şeytan Yoktur (2020) Filminde Roller, Dramaturjik Bir Değerlendirme." SineFilozofi, January 20, 2023. http://dx.doi.org/10.31122/sinefilozofi.1170603.

Full text
Abstract:
İnsana dolayısıyla toplumsala dair olanı anlamak için insanın kendine bir ayna tutması gerektiği uzun zamandır sosyolojinin kabul ettiği bir bakıştır. Bu farkındalık, toplumsal olanı anlamaya çalışan kişiye aynı anda araştırmasının hem öznesi hem de nesnesi olabilme imkânını da verir. Ayrıca pozitivist doğa bilimlerinin araştırma nesnelerinden farklı olarak insani olan görünümlerin büyük bir çoğunluğu göründüğü gibi değildir. Buna ek olarak toplumsal bir varlık olarak insan kendi yaratımı olan, kurumsallaştırdığı yapılarla kendini sınırlandırmayı da “başarmış” bir varlıktır. Ancak insan kendi yaratımı olan kültür, din, dil gibi kurumlarla/yapılarla kendini sınırlayabilirken bu sınırlamaları aşabilmek için çeşitli yöntemler de geliştirebilmiştir. İnsan dil ile düşünüp, yaratan, sembollere anlamlar yükleyen ve bunlar üzerinden anlam kategorileri, şemalar, temalar yaratan bir varlıktır. Öyleyse topluma ve toplumsala ulaşmak için bu sembollerden hareket etmek oldukça yararlı olabilir. Bu bağlamda bir semboller manzumesi olarak içinde sanatın birçok türünü sergileme kapasitesine sahip olan sinema da, içinden çıktığı toplumu anlamak için bir kaynak olabilir. Özellikle toplumsal kurumlar ve kuralların neredeyse tamamen esiri olmuş kapalı toplumları anlamak için bu toplumlara ayna tutan sanattan beslenmek sosyal bilimciler için oldukça verimli olacaktır.&#x0D; Bu çalışmada görece kapalı bir toplum olan İran toplumundaki sosyo-kültürel, siyasal bir olgu olan idam ve sonuç itibariyle bunu gerçekleştirmek için gerekli olan “görevi” yerine getirenlerin (cellât) ve/veya getiremeyenleri anlatan Şeytan Yoktur filmi, sosyolojik bir perspektifle, Goffman’ın dramaturjik yaklaşımı üzerinden değerlendirilmiştir. Öncelikle sosyolojik bazı kuram, kavram ve kavram setlerinden kısaca bahsedildikten sonra İran ve İran Sineması hakkında bilgi verilmiş sonrasında bunlar üzerinden bir cellâdı ve onun rol performansını inanılmaz bir duruluk ve gerçeklikle sunan filminin ağırlıklı olarak birinci bölümü değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
42

ZENGİN, Mehmet. "YÖNETiM YAKLAŞIMLARINDAN STRATEJİK YÖNETİM MODELİNİN İŞLETMELERİN GELECEĞINE ETKİLERI ÜZERİNE KAVRAMSAL BİR İNCELEME." İstanbul Ticaret Üniversitesi Girişimcilik Dergisi, May 25, 2023. http://dx.doi.org/10.55830/tje.1208569.

Full text
Abstract:
Ortak bir hedefi gerçekleştirmek üzere kurulan işletmelerin devamlılığının sağlanması şüphesiz ki yalnızca işletme paydaşları açısından değil, gerçekleştirilen faaliyetlerin ülke ekonomisine olan katkıları nedeniyle de büyük bir öneme sahiptir. Mikro ve makro düzeyde değerlendirilmesi gereken ekonomik faaliyetlerin işletme özelinde incelenerek, yönetsel fonksiyonların başarıyla uygulanıp uygulanmadığının tespiti ve işletmenin yol haritası olarak uzun bir dönemi kapsayan stratejik yaklaşımın öngörülerinin belirli periyotlarla değerlendirilmesi; tepe yönetiminin sürdürülebilir politikalara olan bakışını göstermesi açısından da özel bir ehemmiyet taşımaktadır. Hemen her alanda sınırların ortadan kalktığı günümüz küresel dünyasında işletmelerin yeniliklere ayak uydurması, iç ve dış çevre ile olan etkileşimini başarıyla yönetmesi, verimlilik artışını sağlayarak koruması, kendini sürekli yenilemesi, tehditleri görmesi, fırsatları değerlendirmesi ve ortak paydada geleceğini şekillendirmesi; elbette işletmenin benimsediği yönetim yaklaşımıyla yakından ilgilidir. Bu çalışmada çağdaş yönetim yaklaşımlarından stratejik yönetimin, işletmelerin geleceğinde oynadığı role dair kavramsal bir bakış ortaya konmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
43

ÖZTÜRK, Kaan Mert. "Tüketim Kültürünün Sosyal Medya Aplikasyonları İle Dönüşümü ve Entegrasyonu: Gösterişçi Tüketim Bağlamında Instagram Paylaşımları Üzerine Bir Araştırma." Yeni Medya Dergisi, December 15, 2022. http://dx.doi.org/10.55609/yenimedya.1120616.

Full text
Abstract:
Bireyin kendini gerçekleştirmek için bir imaj oluşturma mücadelesi söz konusudur. &#x0D; Botton’a göre bu imajın oluşum nedeni; bireyin toplum içinde bir yer edinme, bir statü kümesi içerisinde yer alma mücadelesi olarak değerlendirilmektedir. Tüketim kültürü kavramı, özellikle kapitalist ekonomi politik sistemlerde oluşan toplumsal yapının bir sonucu olarak ortaya çıkmış, bireylerin tüketme davranışlarının kültür ile olan ilişkisini ve sonuçlarının incelendiği bir alandır. Veblen’in Aylak Sınıfın Teorisi eserinde tüketimin gösteriş amaçlı bir eylem halini aldığı ifade edilmektedir. Toplum ve ekonomi arasındaki ilişkiyi sınıfsal farklılaşmalara da dayandırmaktadır. Veblen, gösterişçi tüketimin üst sosyal sınıf ve bunlara benzemeye çalışan diğer sınıflar tarafından gösteriş amaçlı olarak yapılan alışverişler olduğunu anlatmaktadır. Sosyal medya üzerinden bireyin kendini ifade etmesiyle birlikte ait olduğu kimliği, sosyal çevresinde oluşturmak istediği imajı, gittiği mekân, kullanmış olduğu eşya, satın aldığı ürünün markası ve tükettiği yiyecek ifade etmesine imkân sağlamıştır. Bireyin beğenilme ve toplumda yüksek statüde kabul görme çabasının sosyal medya aplikasyonlarıyla görsele dökmesi bireyin imajını sosyal çevresine sunmaya çalışması olarak görülmektedir. Bu çalışmada; mobil teknoloji ile hayatımıza entegre olan sosyal medya aplikasyonlarının tüketim kültürüne etkisi ve yol açtığı değişimler, gösterişçi tüketim kavramının sosyal medya aplikasyonları ile kazandığı yeni boyut, Instagram uygulaması üzerinden, gösterge bilimsel analiz yöntemiyle tüketim davranışlarını mütemadiyen paylaşan on farklı hesap üzerinden incelenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
44

Bekiroğlu, Doğa, and Serpil Kırel. "“Henüz Hiç Bir Şey Duymadınız” : Sesli Sinemaya Geçilirken Üretim Ve Temsil Pratiklerini Caz Şarkıcısı Filmi Üzerinden Hatırlamak." İlef Dergisi, April 5, 2024. http://dx.doi.org/10.24955/ilef.1427847.

Full text
Abstract:
Sinemanın ilk yıllarından itibaren üretimde etkin olan güç odakları ve iktidar dengeleri uyarınca ulus kurgusu, din, ırk, sınıf, kültür, etnisite, kimlik ve cinsiyete dair temsillerin bastırılarak, örtülerek ya da görünür kılınarak oluşturduğu hiyerarşik bir filmsel temsil repertuarı söz konusudur. Temsil düzenlemeleri üretildikleri dönemin gereksinimlerine karşılık gelecek biçimde durağan olmayan, değişkenlik gösterebilen öğelerdir. Kültürel malzeme olan filmlerin üretim dinamiklerinde etkin olan koşullar ve seyircisiyle karşılaşma anları temsile dair yorumlamalarda önem kazanır. Bu çalışmada sinemada ses öğesinin kullanılmasıyla da öncü bir konuma sahip olan Caz Şarkıcısı (The Jazz Singer) (1927) filminde öne çıkan temsiller dönemin üretim koşulları ve hassasiyetleriyle birlikte değerlendirilecektir. Caz Şarkıcısı, adından afiş düzenlemesine kadar üretildiği dönemin gündelik yaşamını ve popüler kültürünü meşgul eden caz müziğine ve siyah ırka dair çeşitli stereotiplerin sinemada üretilmeye devam edildiği bir geçiş filmidir. Yapım mantığı açısından caz müziğin popülerliğinden yararlanılan filmde; ulus kurgusu, ırk, etnisite, kimlik, cinsiyet ve kültüre dair temsil manevraları dikkat çeker. Anlatının ana karakteri caz şarkıcısı olup kendini gerçekleştirmek isteyen ve siyah olmayan biridir. Dönemin eğlence kültüründe yeri olan “blackface” performansı film aracılığıyla perdeye taşınırken filmdeki ana karakterin amacını gerçekleştirmek için geçirdiği değişimin ortaya konuluşu da yorumlanılması gereken bir kültürel malzeme sunar. Bu nedenle çalışmada siyahların yaşadıkları sorunların dile getirildiği caz şarkılarından sinema literatüründeki siyah temsiline dair kült filmlere de değinilmiştir. Ayrıca çalışma kapsamında Caz Şarkıcısı filmi aracılığıyla filmin anlatısında gündeme getirilen diğer temsil pratikleri dönemin popülerleşmeye çalışan sineması içindeki görünürlükleri kültürel çalışmalar ve sinema bağlamı açısında ortaya konulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
45

Çetin, Rabiye. "HÜSEYİN ATAY'IN KUR'ANÎ İLKELERLE TEMELLENDİRDİĞİ AHLAK ANLAYIŞI." Dini Araştırmalar, April 18, 2024. http://dx.doi.org/10.15745/da.1468061.

Full text
Abstract:
Hüseyin Atay’ın akademik çabasının merkezinde, insanı, içine doğduğu geleneğin tahakkümüne karşı akıl ve Kur’an’a dayanarak özgürleştirme ve özgünleştirme amacı bulunmaktadır. Onun temel motivasyonunu, Müslümanların içinde bulunduğu mevcut durumdan rahatsız olması ve bu duruma bir çözüm üretme amacı oluşturmaktadır. O, bu çabasıyla mevcut Müslüman düşünce geleneğinin hak ve hakikat zeminine dayanıp dayanmadığını tahkik ve tespit etmeyi hedeflemektedir. Söz konusu tahkik sürecinin metodolojisini din ile kültür ayrımı oluşturmaktadır. Bu bağlamda Atay’ın halkın, ulemanın ve Kur’an’ın dini şeklinde yaptığı tasnif, geleneksel din anlayışları içerisinde meşrulaşan yanlışların tespiti ve ayıklanmasına imkân sağlayacak niteliktedir. Ona göre Kur’an, akla, ilme, fıtrata, yaşamın farklı boyutlarında insanın karşılaşabileceği problemlere çözüm sunan bir din getirmektedir. Bu yapısıyla Kur’an, insanlara akıl ve fıtrat temelinde iradi davranışlarını şekillendirmesi için doğru-yanlış, maruf-münker, sevap-günah kavramları ile belirlenmiş bir ahlak önerisinde bulunmaktadır. Akıl ile din arasında tam bir mutabakat olduğunu kabul eden Atay’ın din anlayışının sacayağını bilgi, iman ve ahlak oluşturmaktadır. Ona göre İslam’ın getirdiği tüm iyilikler ve güzellikler din, dil, renk, etnik köken, coğrafya farkı gözetmeksizin herkesi kuşatacak şekilde adalet ve hakkaniyete, hukuk ve ilkeye göre davranmayı gerektirmektedir. Kur’an’ın amacının, insan ve onun mutluluğu olduğunu belirten Atay, insanın kendini gerçekleştirmesi ve mutluluğu elde etmesinin iki boyutu olduğunu belirtmektedir. Bu boyutlardan ilki, birey olarak insanın yetkinleşmesi; ikincisi ise toplum içinde hem cinsleri ile olan ilişkisinde adalet temelinde kendi varlığını gerçekleştirebilmesidir. Atay, birey olarak insanın yetkinleşmesini, kendi varlığını borçlu olduğu yaratıcıyı bilmesi, tanıması, O’nun dışında hiçbir varlık önünde eğilmemesi ve kendisini özgür kılan Allah’ın verdiği onuru korumasına bağlamaktadır. Toplumsal boyutta insanın yetkinleşmesinin ise yaşamsal fonksiyonlarını gerçekleştirmek ve ihtiyaçlarını gidermek amacıyla insanın hem cinsleriyle ve doğayla kurduğu ilişkide adalet ilkesine uygun davranmasıyla mümkün olacağını belirtmektedir. &#x0D; Bu çalışma Hüseyin Atay’ın, Kur’anî ilkelerden hareketle “İslam” kelimesi üzerine bina ettiği ahlak anlayışını irdelemeyi amaçlamaktadır. Bu çerçevede, Atay’ın bireysel ve toplumsal boyutuyla ahlaki özne olan insanın yapıp etmelerine yön veren, ahlakın kesişim noktasını oluşturan bilgi ve iman arasındaki ilişkiye dair görüşleri, Kur’an’da insan doğasına uygun bir formda sunulan ahlakî kök değerler çerçevesinde ele alınmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
46

OKUMUŞ, Ejder. "İbn Bâcce’nin Siyaset ve Yönetim Anlayışı." Mevzu – Sosyal Bilimler Dergisi, September 5, 2023. http://dx.doi.org/10.56720/mevzu.1338219.

Full text
Abstract:
Farklı sahalarda önemli eserler veren İbn Bâcce, siyaset felsefesinde mü-tevahhidin tedbiri teorisiyle siyaset ve yönetime dair özgün yaklaşımlar ortaya koyar. İbn Bâcce, öncelikle şehir, siyaset ve yönetimi toplumun vazgeçilmez bir veçhesi olarak ele alır. Mütevahhid insanın yönetimini de toplumun erdemli hale gelmesine temelli bir katkı olarak görür. Siyaset teorisine ait konuları esas itibariyle Tedbîrü’l-Mütevahhid risâlesinde ele alır. Bu makalede İbn Bâcce’nin mezkur eseri ekseninde siyaset ve yönetime yaklaşımı incelenmektedir. Çalışmanın amacı, İbn Bâcce’nin siyaset ve yönetim düşüncesini anlamaya çalışmak, siyasi, idari ve toplumsal boyutlarıyla ortaya koymak ve siyaset ile yönetime dair düşüncesinin ana noktalarının anlaşılmasına katkıda bulunmaktır. İbn Bâcce insanın nihai amacını gerçekleştirmek ve dolayısıyla mutluluğa erişmek için salih, erdemli siyasi topluluğa ve yönetime ihtiyacının olduğu görüşündedir. Bu görüşte erdemli toplum için erdemli yönetim ve devlet gereklidir. Erdemli toplum, devlet ve yönetimin olmadığı yerde erdemli insanlar, siyaset temelinde bir strateji geliştirerek kendini toplumdan ayırmalı ve kendi yönetimini kurmalıdırlar. Kendini yönetme ve toplumu erdemli yapma çabası olarak mütevahhidin yönetimi, insanın içinde yaşadığı bozuk ve erdemsiz toplumda erdemli bir insan olarak kalıp yaşamak için kendini toplumdan uzak tutma ve tek başına kalma stratejisi geliştiren insanın, eylemlerini akıl, düşünme ve hür iradeyle hedefleyip belirlediği bir amaç doğrultusunda düzenlemesi ve organize etmesi, yani yönetmesi anlamına gelir. İbn Bâcce, siyaset biliminin ve yöneticinin, yönetim konusunda doğruya erişmesi ve doğru yönetmesinin yolunun insanı bilmekten geçtiğini ileri sürer. Bu yak-laşımda insanı ve nefs ilmini bilmeden toplumu ve kendini yönetmek müm-kün değildir. Bundan dolayı toplum ve siyaset bilimlerini de içine alan medeni ilim ve medenî hikmetler alanında nefsin durumunu bilmeden doğru bir sonuca varma imkanı yoktur. İbn Bâcce, siyasetle ilgili yaklaşımlarını siyaseti de kapsayan sosyal bir bilim dalı olarak medenî ilim kapsamında ortaya koyma yoluna gider. Bu bağlamda İbn Bâcce siyaset bilimine önemli katkılarda bulunur. Bu katkılardan biri, toplumu yöneten ve yönetilen şeklinde iki tipte ele almasıdır. Buna göre insanlardan bazıları tabiatları gereği yöneten, bazıları ise tabiatları gereği yönetilen olarak konumlanırlar. Dolayısıyla toplumda tabiatı gereği yönetilir insanlarla tabiatı gereği başkan olan insanlar mevcuttur. Bu, iktidar olgusuna ve ilişkilerine dair köklü bir yaklaşımdır. İbn Bâcce’nin siyaset bilimine önemli katkılarından bir diğeri, tevahhüd teorisi olarak özetlenebilecek bir yaklaşım olan erdemsiz toplumda mütevahhid insanın kendini erdemli olarak yönetmesi ve toplum ile devletin erdemli hale gelmesi için gayret etmesiyle ilgili tezidir. Bu teziyle İbn Bâcce, toplumda siyaseti gerçekçi bir bakış açısıyla ele alır ve erdemli birey ve toplulukların toplumda yönetim adına çok önemli görevler ifa edebileceklerini ortaya koyar.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
47

Kaya, Semih Batur. "ANAYASACILIĞIN ULUSLARARASI HUKUK İLE ETKİLEŞİMİ: ANAYASALAŞMANIN KAVRAMSAL BOYUTLARI." Ankara Barosu Dergisi, December 2, 2024. https://doi.org/10.30915/abd.1559094.

Full text
Abstract:
Anayasacılık hak ve özgürlüklerin garanti edici fonksiyonunu ifa ettiği ilkeler ve kurumlar manzumesidir. Anayasa buradaki ilke ve kurguların somutlaştığı en üst düzeydeki hukuki belgelerdir. Bu doğrultuda anayasalaşma, ilerici haklar doktrinin harekete geçtiği bir alanı ifade etmektedir. Bu yönüyle anayasalaşma, anayasacılığın haklar paradigması ile ilgili ulus ötesi güçlü normatif iddialarda bulunmaktadır. Bu aynı zamanda ulusal üstü yapı ve kurumların işleyişine ilişkin önemli bir gerekçelendirme sunmaktadır. Dolayısıyla anayasalaşmanın yapılandırma eksenli kurucu bir hedef seçtiği ve bunu gerçekleştirmek için muhtemel işbirlikçi alanları aradığı giderek önem kazanan bir gerçekliktir. Gerçekten de ulusalın ötesinde anayasal normların doğuşu, geleneksel devlet anlayışını ve diğer uluslararası aktörün sahip olduğu statükoya dair kimlik değiştirme ve normatif olarak kendini sınırlamayla beliren yeni bir sürece işaret etmektedir. Böyle olunca, küresel toplulukların yönetişim standartları yararına gelişen anayasal normların, bunlara dair gerekli hukuki tutarlılığı sağladığı ve küresel hukuk devleti ve demokratik çoğulculuğu gerçekleştirebileceği görülmektedir. Çalışmamız tüm bu mülahazalar ekseninde anayasacılık anlayışının uluslararası hukuk bakımından da paradigma olarak ele alınmasını gaye edinmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
48

Babaroğlu, Ayhan, and Derya Yüksel Koçak. "Kadına Yönelik Namus Anlayışının Bir Türkiye Örnekleminde İncelenmesi." Avrasya Uluslararası Araştırmalar Dergisi, May 6, 2024. http://dx.doi.org/10.33692/avrasyad.1471059.

Full text
Abstract:
Namus kavramı, kadınlar ve erkekler için ahlaklı olma, dürüstlük, doğruluk gibi birçok olumlu değerle birlikte tanımlanır. Ancak ülkemizde namus kadınlarla özdeşleştirilmiştir. Bu çalışmada namus anlayışı bir Türkiye örneklemi üzerinden incelenmiştir. Kesitsel ve tanımlayıcı nitelikte tasarlanan araştırmada, Türkiye’nin yedi coğrafi bölgesinden, okuma-yazma bilen, 18 yaş ve üzeri gönüllü katılımcılar yer almıştır. Araştırmada verilerini elde etmek için Demografik Bilgi Formu ve Kadına ilişkin Namus Anlayışı Tutum Ölçeği kullanılmıştır. Araştırma sonucunda, katılımcıların kadına ilişkin namus anlayışlarının eşitlikçi yönde ve olumlu olduğu saptanmıştır. Bununla birlikte namus anlayışı açısından özü itibariyle geleneksel bakış açısının da varlığını sürdürdüğü söylenebilir. Araştırmada kadına yönelik namus anlayışının yaş, cinsiyet, eğitim düzeyi, evlenme şekli, aile tipi, algılanan gelir seviyesi, yaşanılan şehir ve bölgeye göre farklılaştığı saptanmıştır. Sonuç olarak namus anlayışının ve kadına bakış açısının cinsiyet temelinden kurtarılıp, eşitlikçi bir zemin üzerinde ele alınması gerekmektedir. Bunun için kadının birey olabilmesi ve kendini gerçekleştirebilmesi üzerinde durulmalıdır. Kadına ilişkin namus anlayışının eşitlikçi yönde evrilebilmesi için eğitim ve ekonomik güç, çalışma hayatında olmak bu kısır döngüyü kırmakta çok önemli iki faktördür. Eğitim, toplumsal cinsiyet eşitliğinin kazandırılmasında ve kadına yönelik namus algısında daha eşitlikçi bir düşünsel yapının oluşturulmasında önemli bir rol üstlenirken, kamusal alanın kurucu öğelerinden olan ekonomik güç ise kadının toplumda kendini var edebilmesi için kritik önemdedir. Daha da önemlisi toplumda kadına ilişkin namus anlayışının değişmesi ve kadının güçlenmesi için destek veren tüm siyasal ve toplumsal hareketlerin ortak hedefi bu konudaki zihniyet değişimini gerçekleştirmek olmalıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
49

AKBAŞ, Ayla. "Historical Figure who achieved self-actualization at a meta-motivational level: Mustafa Kemal Atatürk, the Great Leader." İş'te Davranış Dergisi, December 5, 2023. http://dx.doi.org/10.25203/idd.1313497.

Full text
Abstract:
Amaç: Hümanistik yaklaşım açısından kendini gerçekleştirmiş tarihi şahsiyetler arasında yer alan ulu önder Atatürk’ün Türk Milletine katkılarını siyasi, askeri, eğitim, sosyolojik ve kültürel gelişmeler açısından ortaya koymaktır. Atatürk’ün kendini gerçekleştirmenin ötesinde meta motivasyonel düzeye ulaşmış liderlik ve kişilik özelliğini açıklamaktır. &#x0D; Tasarım/Yöntem: Bu çalışmada doküman tarama yöntemi ile Atatürk’ün kendini gerçekleştirme ile bütünleşmiş ilişkiyi inceleyerek analiz edilmiştir.&#x0D; Sonuçlar: Çalışma sonucunda Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti’ni kurması, kazandığı savaşlar, kalıcı devrimleriyle siyasi ve askeri şahsiyet olarak mata motivasyonel düzeyde kendini gerçekleştirmesinin ötesinde kişilik, siyasi ve askeri dehasının, liderliğinin devam edegelen etkileri vurgulanmıştır. &#x0D; Özgün Değer: Atatürk ile ilgili farklı bilim dallarında farklı boyutlarda araştırmalar yapılmaya devam edilmektedir. Bu çalışma, hümanistik bir perspektiften kendini gerçekleştirme kavramının incelenmesi nedeniyle özgün bir değer taşımaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
50

Uçar, Recep, and Tuba Kurt. "DİN EĞİTİMİNDE İNSANIN ONTOLOJİSİNE KİERKEGAARDCI BİR BAKIŞ." İlahiyat Tetkikleri Dergisi, March 21, 2024. http://dx.doi.org/10.29288/ilted.1418340.

Full text
Abstract:
Ülkemiz din eğitiminde insana bakış, teolojisini İslam’a, felsefesini ilerlemeci-hümanist çizgide olan modern eğitim anlayışına dayandıran yaklaşımlara göre şekillenmektedir. Dolayısıyla din eğitiminde insanın ontolojisinin teorik arka planını, İslam düşüncesi ile ilerlemeci-hümanist geleneğin insan tasavvuru oluşturmaktadır. İslam düşüncesinin temelinde varlık âleminin merkezine cüz’i iradesi oranında özgür ve sorumlu bir insan tasavvurunun yerleştirildiği görülmektedir. İlerlemeci-hümanist paradigma ekseninde yürütülen modern eğitim sisteminde ise insana bakış, onun ilgi, ihtiyaç ve deneyimlerini merkeze alarak, bireyin kendini tanımasını ve kendini gerçekleştirmesini temel amaç olarak görmek şeklindedir. Bu durumda din eğitiminin insana bakışın eklektik bir ontolojiye dayandığı söylenebilir. İslam düşüncesinin ve günümüzün modern eğitim anlayışının insanı anlamaya, tanımaya ve eğitimi insanileştirmeye yönelik çabaları büyük bir bilgi birikimi olarak görülse de insanın kendi varlığına yönelik farkındalığı her iki yaklaşımın da eksik yönleri olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durumda din eğitiminde insanın varoluşuna yönelik farkındalığın nasıl sağlanacağı, temel kaynaklarının, referanslarının ve insana bakışın hangi zemin üzerinden inşa edileceği sorusu, din eğitiminin ontolojisi için temel bir problemdir. Araştırmanın amacı, din eğitiminde insanın ontolojisine İslam düşüncesinin ve modern eğitim anlayışının yaklaşımlarını eksik yönlerinden yola çıkarak bunu varoluşçuluğun temellerini atan Kierkegaard’ın somut insan anlayışına ulaştıran varoluş süreçleri temelinde şekillendirmeye çalışmaktır. Çalışmada kişinin birey olarak varoluşunun farkına varmasında din eğitiminin nasıl bir ışık tutacağının cevabı da aranmaya çalışılmıştır. Çalışmanın sonucunda din eğitiminde insanın ontolojisini yatay ve bireysel düzeyde değil, dikey ve metafizik olanla ilişkili bir zemin üzerinden oluşturmak gerektiği görülmüştür. Din eğitiminde bunu gerçekleştirmek, bireyin aklını ve kalbini tatmin etmek, öğretilenlerin yaşamda bir karşılığının olmasını sağlamak, öznel ve içsel dindarlık anlayışını oluşturmakla mümkün olacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography