To see the other types of publications on this topic, follow the link: Kültürel asimilasyon.

Journal articles on the topic 'Kültürel asimilasyon'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 30 journal articles for your research on the topic 'Kültürel asimilasyon.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Levendoğlu, Mehmet Fuat. "Turizm, Küresel İnsan Hareketliliği ve Kültürleşme." Göç Dergisi 10, no. 1 (2023): 3–23. http://dx.doi.org/10.33182/gd.v10i1.863.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada küreselleşme ve küresel insan hareketliliği kaynaklı kültürleşme kavramı, özellikle sosyal antropoloji disiplini çerçevesinde değerlendirilmiştir. Kültürleşme kavramının tanımı ve tarihçesi üzerinde durularak, kavramın antropoloji ile ilişkisi açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca; göç ve göçmenler bakımından kültürleşme olgusu tartışılarak, çeşitli coğrafyalardaki turizm ve seyahat organizasyonlarında gerçekleşen kültürel insan teması sonucu ortaya çıkan kültürleşmelerden örnekler verilmiştir. Yine kültürleşme kavramı çerçevesinde asimilasyon, gönüllü asimilasyon, senkretizm, etnik kimlik ve kültür şoku kavramları da ele alınarak, kültürleşme sonucu ortaya çıkan insan ilişkileri ve toplumsal davranışlar gözden geçirilmiştir. Son yıllarda bilimsel anlamda kültürleşme süreçlerini anlama yönündeki çalışmalarda büyük mesafeler kat edilmiştir. Bugüne kadar kültürleşme konusunda yapılan araştırmaların çoğu, azınlık gruplarının tutum ve tercihlerini ön planda tutmuştur. Azınlıkların baskın kültürlere uyumu, kültürlerarasılık, çokkültürlülük, toplumsal çeşitlilik ve etnik farklılık, yine son zamanlarda sosyal araştırmalarda önemli bir yere sahip olmuştur. Toplumların veya kültürlerin teması sonucu, ya bir kültürde ya da temas eden her bir kültürde, kültürleşme olgusu veya kültürel değişme gerçekleşebilir. Ve genellikle kültürleşme süreçleri sonrası, bireylerin davranış, tutum, biliş, kişilik, dil, ilişki ve kültürel yönelimleri etkilenip değişebilir veya senkretik yapılar oluşabilir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Serbestoğlu, İbrahim. "Yunanistan’a Geçiş Sürecinde Tesalya Müslümanlarının Durumu." Belleten 78, no. 283 (2014): 1075–98. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2014.1075.

Full text
Abstract:
Yunanistan'ın bağımsızlığı Balkan coğrafyasında yeni bir dönemin başlangıcıydı. Bu dönem Balkan milletlerinin ulus-devletleşmesi olarak adlandırılabilir. Balkan ulus-devletleri kuruldukları andan itibaren topraklarını genişletme ve egemenlik sahalarında homojen bir kültür oluşturmaya çalıştılar. Bu süreç Balkan Türklerinin asimilasyon, şiddet ve göçlerle karşı karşıya kalmasına neden oldu. Tesalya Müslümanları da 1881'den itibaren topraklarının Yunanistan'a bırakılmasıyla bu sürece dâhil oldular. Verimli arazileri ellerinden alındı. Dini ve kültürel değerlerini yansıtan yapıları tahrip edildi. Yunan idaresine geçtiklerinde sayıları 40.000 civarında olan Müslümanlar aradan geçen kırk yılda birkaç hane kalmıştı.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Acar, Özlem, and Bilgay Duman. "Irak Türkmenleri’nin Türkmen Dilini ve Kültürünü Koruma Çabaları." Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, no. 15 (April 28, 2024): 1681–98. http://dx.doi.org/10.51531/korkutataturkiyat.1455494.

Full text
Abstract:
Irak Türkmenleri, tarih boyunca karşı karşıya kaldıkları asimilasyon politikaları, baskılar ve çatışmalara karşı kültür ve dil açısından kimliklerini korumaya çalışmaktadırlar. Yaklaşık 1500 yıl boyunca varlığını sürdüren bu toplum, özellikle Baas Rejimi döneminde ve 2003’den sonra yaşanan iç savaşlar ve çatışmalar nedeniyle ciddi baskılarla karşılaşmıştır. Ayrıca 2003’deki ABD işgali sonrasında meydana gelen siyasi yapı değişiklikleri, Türkmenlerin sosyal ve politik hayatta maruz kaldıkları değişimleri önemli ölçüde etkilemiştir. Anayasal düzenlemeler, sosyal politikalar ve Arap milliyetçiliğinin yükselişi, Türkmenlerin, Irak toplumunda marjinalize olmasına yol açmıştır. Türkmenler, siyasi etkinlikleri konusunda sürekli engellerle karşılaşmış, içe dönük bir yapı sergileme, kültürel varlıklarını koruma ve milli kimliklerini muhafaza etme yolunu seçmişlerdir. Türkmenlerin kültürel ve siyasi haklarının sistematik bir şekilde göz ardı edilmesi, Irak içinde karmaşık bir kimlik ve varoluş mücadelesi içerisinde olmalarına neden olmuştur. Bu zorlu dönemler, günümüzde Türkmenlerin hak arayışlarını ve Irak’taki konumlarını anlamak için kritik bir arka plan sağlamaktadır. Türkmenlerin, Irak’taki zorlu siyasi ve sosyal koşullar içerisinde, etnik ve kültürel kimliklerini koruma ve geliştirme çabaları, Irak’ın sosyal dokusunun ve etnik çeşitliliğinin anlaşılması açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir. Türkmenlerin bu süreçte karşılaştıkları engeller ve elde ettikleri başarılar, Irak’taki etnik ve mezhep temelli çatışmaların yoğun olduğu bir ortamda, toplulukların güvenliğini ve haklarını koruma konusundaki genel zorlukları yansıtmaktadır. Türkmenler, Irak Anayasası ve yasal düzenlemelerde belirli bir korumaya sahip olmalarına rağmen, nüfus ve siyasi güç açısından daha güçlü gruplarla rekabet etmek zorunda kalmaktadırlar. Bu bağlamda, Türkmenlerin Irak’ta nasıl bir konum sergiledikleri, etnik kimliklerinin bütünlüğünü koruma çabaları ve genel olarak Irak’taki etnik ve politik dinamikler içindeki yerleri önem taşımaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

FAZLIOĞLU, Damla Hayriye, and Ahmet KILINC. "Feridun Zaimoğlu’nun Siebentürmeviertel Adlı Eseri ile Yüksel Pazarkaya’nin Oturma İzni Eserlerinin Türk Kültür Öğeleri Bakımından Karşılaştırılarak İncelenmesi." Siirt Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 11, no. 1 (2023): 40–60. http://dx.doi.org/10.53586/susbid.1293832.

Full text
Abstract:
İkinci Dünya Savaşı sonrasında ekonomisini kalkındırmak isteyen Almanya iş gücüne ihtiyaç duymuş ve diğer ülkeler yanında Türkiye ile de 30 Ekim 1961’de işçi göçü anlaşması imzalamıştır. Bu anlaşmanın ardından Almanya’ya resmi olarak işçi göçü başlamıştır. Türkiye’den Almanya’ya giden göçmen işçiler geçici bir süreliğine Almanya’da kalıp, çalışıp ve biraz para biriktirip geri dönmeyi planlamışlardır. Fakat Almanya hükümetinin daha sonra bu göçmen işçilere tanıdığı Aile Birleşimi Hakkı sayesinde ailelerini de yanlarına alan Türk göçmen işçiler Almanya’ya tamamen yerleşmeye başlamışlardır. Bu göçmenlerden bazıları, göçmenlerin Almanya’da yaşadıkları sıkıntıları, hissettikleri duyguları ve çektikleri vatan özlemini dile getirmek için kaleme sarılmışlardır. Böylelikle yeni bir edebiyat kolu sayılacak “Türk Göçmen Edebiyatı” ortaya çıkmış ve Türk göçmen yazarlarının eserleri bu kavram altında ele alınmıştır. 
 Bu çalışmada Türk göçmen işçilerinin Almanya’ya gitmesiyle beraber ortaya çıkan Türk Göçmen Edebiyatı’ndan seçtiğim birinci ve ikinci kuşak yazarlarının eserlerinde Türk kültürünü yansıtma derecesi incelenmiş ve karşılaştırılmıştır. Çalışmada birinci kuşak yazarı Yüksel Pazarkaya’nın “Oturma İzni” adlı eseri ve ikinci kuşak yazarı Feridun Zaimoğlu’nun “Siebentürmeviertel” adlı eseri ele alınmıştır.
 Çalışmanın ilk bölümünde göç; kavramsal, tarihsel, toplumsal ve kültürel açıdan ele alınmıştır. Kültür hakkında bilgiler verilmiştir. Kültürleme (Enkulturation), kültürleşme (Akkulturation), asimilasyon (Assimilation) ve entegrasyon (Intergration) kavramları açıklanmıştır.
 Çalışmanın temelini oluşturan son bölümde ise Yüksel Pazarkaya’nın yirmi üç öyküden oluşan “Oturma İzni” adlı öykü kitabı ve Feridun Zaimoğlu’nun “Siebentürmeviertel” adlı romanı Türk kültürünü yansıtan ögeler bakımından analiz edilip karşılaştırılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Satılmış, Selahattin. "XIX. Yüzyılda Nesturiler ve İngiliz Misyonerlik Faaliyetleri." Belleten 71, no. 261 (2007): 653–88. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2007.653.

Full text
Abstract:
Osmanlı Devleti'nde diğer gayrimüslim tebaanın yararlandıkları bütün ayrıcalıklardan yararlanan Nesturiler, din ve kültürlerini serbestçe yaşayabilmişler ve bu hoşgörü ortamında XVI. yüzyıldan XX. yüzyıla kadar, aşağı yukarı dört yüz yıl kadar, dinsel ve kültürel bakımdan hiç bir asimilasyona maruz kalmadan varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Osmanlı ile İran devletleri arasındaki sınır bölgesinde (Van-Musul-Urmiye üçgeni arasında) sıkışarak, XIX. yüzyıla kadar dış dünyadan ve uygarlıktan ayrı kalarak uzun bir tecrit dönemi yaşayan Nesturiler, Kürt kabileler tarafından etrafları çevrilmiş vaziyette hayatlarını sürdürmüşlerdir. Bu dönemde dışarıdaki Hıristiyan dünyasından, sadece kendilerini Katolik Kilisesiyle birleştirmek isteyen Fransız misyonerler ile ilişki kurmuşlardır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Tiryaki, Sevgi, and Ümit Akca. "Bauman'ın Sosyolojisi ve Bazı Temel Kavramları." 8gen-ART 2, no. 1 (2022): 16–31. http://dx.doi.org/10.53463/8genart.202200141.

Full text
Abstract:
Çağdaş sosyologların önde gelen isimlerinden biri olan Zygmunt Bauman, aynı zamanda yirminci yüzyılın ilk çeyreğinin sonunda Polonya’da doğan bir Yahudi olarak, dünya siyasi tarihinin önemli bir kısmını yaşamış bir isimdir. Hem yaşadığı yüzyıl için, hem de yirmi birinci yüzyıl sosyal bilimleri için önemli bir düşünürdür. Bauman postmodernliğin, ''özgün planını gerçekleştiremeyen modernlik'' şeklinde yorumlanabileceği fikrinden yola çıkarak, sosyolojisini bu fikirle temellendirmiştir. Bauman, modern aklın toplumları düzenleme ve sınıflandırma çabasının, ırkçılığa ve kültürel asimilasyona neden olduğu kanısındadır. Bauman’a göre bu çabayı gösterenler, siyasi yönetim ile entelektüellerdir. Bauman bu eleştirileri ile modernitenin krizde olduğunu ilan eder. Çalışmalarının çoğunluğunda bu modernlik eleştirilerinden yola çıkan Bauman'ın görüşleri, postmodern anlayışa uzanmaktadır. Bauman, çalışmalarında açık bir şekilde modernlik - postmodernlik kıyaslaması sunmamaktadır fakat günün anlayışının, modern anlayışla aynı olmadığını belirtmesi bu ayrımların fark edilmesine imkân vermektedir. Ayrıca modernlik, müphemlik, modern soykırım ve yabancılık olguları da kitaplarında önemli bir yer tutmaktadır. Bauman'ın detaylı bir şekilde analiz ettiği bu kavramlara ve olgulara çalışma kapsamında yer verilmektedir.
 Bauman’ın eserleri ve kendisiyle ilgili yazılan makaleler, bu çalışmanın ana kaynağını oluşturmaktadır. Ayrıca bu çalışmada, eserlerinin çoğu Türkçeye kazandırılmış olan Bauman’ın sosyoloji anlayışının ana kuramsal ve kavramsal çerçevesini ortaya koymak amaçlanmaktadır
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

IŞIKHAN, Buse. "Entegrasyon Aşamaları ve Kültürel Aktarım Süreci Açısından Avatar (2009) Filminin İncelenmesi." Abant Sosyal Bilimler Dergisi, November 9, 2023. http://dx.doi.org/10.11616/asbi.1327858.

Full text
Abstract:
Göçmenin orijinal kültüründen vazgeçmeden ev sahibi toplumla bütünleşmesi anlayışı, entegrasyon kavramını asimilasyon kavramından ayıran en temel farktır. Diğer yandan Milton Myron Gordon (1964) asimilasyonun daha net anlaşılabilmesi için analitik bir ayrım ortaya koymuştur. Bunun neticesinde yedi asimilasyon aşaması oluşturmuştur. Yöntem olarak bu yedi asimilasyon aşaması referans alınarak entegrasyon aşamaları uyarlanmıştır. Asimilasyon aşamalarındaki kriterler entegrasyon aşamalarında da kullanılmıştır. Bu entegrasyon aşamalarıyla James Cameron’un yönettiği Avatar (2009) filmi değerlendirilmiştir. Bütün entegrasyon aşamalarına filmde denk gelen örnekler olduğu görülmüştür. Böylece oluşturulan entegrasyon aşamalarının örneklerle daha net bir şekilde açıklanması amaçlanmıştır. Özellikle entegrasyon aşamalarının oluşturulma sebebine makale boyunca değinilmiştir. Bu çerçevede entegrasyon ve asimilasyon anlayışları arasındaki ayrım ele alınmıştır. Bununla birlikte filmde kültür aktarım süreçlerine değinilmiştir. Filmde geçen Na’vi halkının toplumsal örgütlenmesi detaylı bir şekilde incelenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

ŞEN, Aygün. "BELLEĞİ VE KİMLİĞİ GERİ KAZANMAK: SAMİ KADINLARIN BİRİNCİ ŞAHIS BELGESELLERİ." Kültür ve İletişim, July 23, 2022. http://dx.doi.org/10.18691/kulturveiletisim.1126237.

Full text
Abstract:
Avrupa’nın tek Yerli halkı olarak tanımlanan ve Fenno-İskandinavya’da Sapmi adı verilen bölgede yaşayan Samiler uzun yıllar yerleşimci toplumların baskısı altında yaşamış, ulus devletlerin kurulmasıyla toprakları İsveç, Norveç, Finlandiya ve Rusya sınırları arasında bölünmüştür. Yirminci yüzyılın ortalarına kadar devam eden medenileştirme adı altındaki asimilasyon süreci Sami halkına ve kültürüne büyük zarar vermiş, pek çok Sami’nin Yerli kültüründen utanç duymasına, kimliğini reddetmesine yol açmıştır. Küresel Yerli Hareketinin etkisiyle 70’lerde yükselen modern Sami hareketi ve kültürel canlandırma süreci, ulus devletlerin asimilasyon politikalarına son vermek için politik zeminde mücadele ederken kültürel belleği ve kimliği onarmayı amaçlamaktadır. Kültürel canlandırma sürecinin bir parçası olarak ortaya çıkan Sami sineması, ana akım medyada aşağılayıcı klişelerle temsil edilen Samilerin kimliklerine sahip çıkma, öykülerini ve tarihlerini kendi perspektiflerinden anlatma, temsillerin kontrolünü geri alma girişimidir. Çalışmada ele alınan birinci şahıs belgeselleri, resmi tarihin görmezden geldiği asimilasyon sürecini, ebeveynleri yatılı okul travmasına maruz kalmış kadın yönetmenlerin gözünden anlatır. Bu filmler, aile albümlerinin, arşiv belgelerinin, kişisel tanıklıkların birleştirilmesi yoluyla Sami kolektif belleğini onarır, karşı-anlatılar inşa ederler.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

AKÇAY AKDOĞAN, Belgin Sena. "20.yy. Faşizminin Tarihsel Dayanağı: İspanya’dan Örnekler." Çekmece Sosyal Bilimler Dergisi, January 28, 2024. http://dx.doi.org/10.55483/cekmece.1409744.

Full text
Abstract:
Çalışmanın temel amacını 20.yy.da meydana gelen İspanya faşist rejiminin kollektif hafıza ve tanık olmuşluklarla bir bağlantısı olup olmadığı sorusu oluşturmaktadır. Eğer tarih ilerlemeci bir bilimse – bu noktada döngüsel ya da lineer olması fark etmemektedir- içinde yaşadığımız çağın her olayını modernitenin getirisi olarak sunmak tarihi moderniteyle birlikte başlatmak anlamına gelmektedir. Halbuki çalışma özelinde İber Yarımadası’nda 20. yüzyıl faşizminin ve milliyetçiliğinin köklerinin hem yarımadanın multi kültürel yapısına hem de bu yapının oluşturduğu derin ayrılıklara dayandığı görülmektedir. O nedenle bu ayrılıkları anlayabilmenin yolu Franco rejiminin oluştuğu yüzyıla odaklanmaktan ziyade İber Yarımadası ve İspanyol tarihini incelemekten geçmektedir. Gerek Ferdinand ve Isabella evliliği dönemi, gerekse sömürgelerdeki proto ayrımcılık izleri 20.yy. İspanya’sının sıfır noktasını oluşturmaktadır. Ayrıca her ne kadar ortaçağ boyunca saf kan yasaları yaygın olsa da İspanya’nın sahip olduğu kozmopolit kültürün İspanyolları biyolojik ırkçılıktan ziyade kültürel ırkçılığa yönelttiği, bu noktada da asimilasyon politikalarının devreye girdiği görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

AKTAY, Sonnur, and Zulfikar BAYRAKTAR. "SSCB DÖNEMİ KÜLTÜR POLİTİKALARINA GENEL BİR BAKIŞ." Folklor Akademi Dergisi, February 15, 2023. http://dx.doi.org/10.55666/folklor.1194932.

Full text
Abstract:
Sovyetler Birliği, içinde farklı inanç, dil ve kültürden halkların bir arada yaşadığı ve bu halkların yıllar içinde birbirini benimseyip, kabullendiği ya da kabullenmeye mecbur bırakıldığı bir coğrafyadır. Yüzlerce yıllık Çarlık Rusya İmparatorluğu’nun yıkılarak yerine Sovyetler Birliği’nin inşa edilmesi dil, din, eğitim, sanat gibi birçok alanda farklılık yaratmıştır. Çarlık Rusya’nın uyguladığı sömürge faaliyetleri, SSCB ile “halkların kardeşliği, eşitlik, özgürlük, demokrasi, komünizm, sosyalizm” sloganları başlığı altında, farklı yöntemlerle uygulanmaya devam edegelmiştir. SSCB dönemi kültür ve dil politikaları, alfabe değişikliği, eğitim, din, sinema, tiyatro, kültür ve sanat alanında yapılan faaliyetler bu çalışmanın ana konusunu oluşturmaktadır. Çalışmada Ekim Devrimi’yle birlikte kurulan Sovyetler Birliği’nin iki ana karakteri olan Vladimir Lenin (1870-1924) ve Josef Stalin’in (1878-1953) geliştirdiği kültür politikalarına, uygulanan yaptırımlara, dil, eğitim, sinema ve tiyatro alanında gerçekleştirilen faaliyetlere değinilmiştir. Sovyetler Birliği’nde uygulanan kültür politikalarının çok yönlü bir konu olması ve içinde farklı birçok kavramı barındırması sebebiyle bu çalışma sözü edilen alt başlıklarla sınırlandırılmış ve genel hatlarıyla değerlendirilmiştir. Çalışmada ayrıca kültür politikasının tanımına, Rusya’da kültür politikası alanında yapılan çalışmalara, geliştirilen kuramlar ve kuramcılara yer verilmiştir. Makalede bunun yanında, yeni hükümetle birlikte toplumun yeniden yapılandırılma sürecinde etkili olan fikirler, Sovyetler Birliği’ne bağımlı olma maksadıyla yerel kültürlerin etkisini azaltmaya yönelik yaptırımlar ve halkın kültürel dokusunu tahrip edecek türdeki asimilasyon faaliyetleri ele alınmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

GÖÇMEZ, Ensar, and Celaleddin ÇELİK. "KÜLTÜRLEŞME ÖLÇEĞİNİN TÜRKÇEYE UYARLANMASI: GÜVENİRLİK VE GEÇERLİK ÇALIŞMASI." Bilimname, September 25, 2023. http://dx.doi.org/10.28949/bilimname.1342184.

Full text
Abstract:
Tarih boyunca insanlar, çok farklı nedenlerle (savaş, doğal afet, ekonomik vb.) bireysel ya da kitlesel olarak farklı coğrafyalara göç etmişlerdir. Göç sonucunda farklı kültürler temasa geçtiğinde, bireyler ve topluluklar kültürleşme adı verilen bir süreçle birbirlerinin kültürlerini etkilemekte hem göçmenlerin hem de ev sahibi bireylerin yaşamları göç öncesine göre farklılaşmaktadır. Bu çalışmanın amacı Declan T. Barry (2001) tarafından geliştirilen EAAM (the East Asian Acculturation Measure) adlı ölçeğin Türkçe’ye uyarlanarak geçerlik ve güvenirliğini yapmaktır. Barry’nin kültürleşme ölçeği asimilasyon, bütünleşme, ayrışma ve marjinalleşme olmak üzere dört boyut üzerinden 6 başlıktan (evlilik, kültürel gelenekler, dil, sosyal etkinlikler, arkadaşlar ve müzik) oluşmaktadır. Ölçeğin yapı geçerliliğine ilişkin yapılan açıklayıcı faktör analizi ve doğrulayıcı faktör analizi özgün ölçekteki gibi dört boyutlu modeli destekleyen sonuçlara ulaşılmıştır. Kültürleşme ölçeği ve alt boyutları arasında yapılan korelasyon analizi sonucunda istatistiksel olarak anlamlı ilişkiler bulunmuştur. Kültürleşme Ölçeği ve alt boyutları arasında anlamlı bir korelasyon katsayısı bulunması ölçeğin alt boyutlarının benzer yapıları ölçtüğünü göstermektedir. Yapılan analizler sonucunda ölçeğin dört boyutlu özgün yapısının göçmenlerin kültürleşme düzeyini belirlemede geçerli ve güvenilir olduğunu ortaya koymaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

SEVİM, Oğuzhan, and Musa MERCAN. "Beyaz Gemi Romanında Kişiler Dünyası." Türkiye Eğitim Dergisi, May 28, 2023. http://dx.doi.org/10.54979/turkegitimdergisi.1291636.

Full text
Abstract:
Cengiz Aytmatov eserleriyle yaşadığı toplumun kültürünü, geleneklerini ve göreneklerini dünyaya duyurmuştur. Kırgız edebiyatının güçlü kalemlerinden biri olan Cengiz Aytmatov, eserlerinde savaş, yokluk, ayrılık, asimilasyon, mankurtlaşma, kültürel köklerden uzaklaşma gibi kavramları işlemiştir. Eserleriyle milletinin geçmişini, tarihini, acılarını, kahramanlıklarını ve deneyimlerini ölümsüzleştirmiştir. Kendi toplumunun değerlerini oluşturan normları kendi penceresinden ele almış ve okuyucuya aktarmıştır. Eserlerinde Orta Asya bozkır yaşantısına ışık tutmuştur. 
 Bu çalışmada Cengiz Aytmatov’un Beyaz Gemi romanındaki kişiler dünyası incelenmiştir. Yazar oluşturduğu kahramanlarla doğru-yanlış, iyi-kötü ikilemini gözler önüne sermiştir. Bu yönüyle Beyaz Gemi romanı ele alınmıştır. Kahramanların kişiler dünyası başkarakter, norm karakter(ler), kart karakter(ler) ve fon karakter(ler) başlıklarıyla kategorize edilmiştir. Romandan alıntılar yapılarak kahramanların belirgin özelliklerinin ortaya çıkarılması amaçlanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

ŞENGÖZ, Murat. "KEMALİZM ÜZERİNE BİR DÜŞÜNCE NOTU." Uluslararası Sosyal Bilimler Akademi Dergisi, April 8, 2023. http://dx.doi.org/10.47994/usbad.1215840.

Full text
Abstract:
Kemalist felsefe, ilkesel olarak toplumda huzur, refah, barış ve güven iklimin tesis edilmesi noktasında önemli bir potansiyele sahiptir. Bu kapsamda Kemalizm benimsediği ilkeler nispetinde, etnik ve mezhepsel ayrımcılığa, toplumun bir kesiminin yok sayılarak sesinin kısılmasına, her türlü emperyal, tahakküm, asimilasyon ve tenkil politikalarına karşı korunaklı bir kale hükmündedir, çünkü Kemalizm homojen bir etnisite tarifinden ziyade kültürel bir birlikteliği tarif eder, çoğulculuğu temsil eder. Nitekim Kemalist düşünce, laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletinin teminatı olarak kuşatıcı ve kapsayıcı bir paradigmayı temsil etmektedir. Bu kapsamda bu çalışmanın amacı, bilhassa tenkit ile tahkir sınırlarına riayet, ifrat ve tefrit tuzağına düşmeden ve gereksiz övgü ve yergilerden de imtina etmek ve Mustafa Kemal Atatürk’ün aydınlanmacı ve vizyoner kişiliği merkeze alınmak suretiyle, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucu felsefesi Kemalizm üzerinden yapılan tartışma ve istismarlarla alakalı olarak özgün bir değerlendirme gerçekleştirmektir. Bu çalışma, bir hermenötik bir nitel araştırmadır. Yapılan araştırmada kullanılan tüm doküman ve yayınlar, literatür tarama tekniği ile elde edilen ikincil veri kaynaklarıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

Elmacıoğlu, Gülistan. "Kültürel Çeşitlilik Yönetiminde Farklı Yaklaşımlar: Kültürel Çoğulculuk, Kozmopolitanizm ve Radikal Kozmopolitanizm." Uluslararası Kültürel ve Sosyal Araştırmalar Dergisi (UKSAD), May 11, 2024. http://dx.doi.org/10.46442/intjcss.1423270.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada amaç, kültürel çeşitlilik yönetiminde geliştirilen farklı yaklaşımların farklılıkları ve benzerlikleri üzerinden teorik tartışmalar ışığında bütünleşik bir analizini yapmaktır. Ulus-devletlerin ve uluslararası sistemin savaşlar, ekolojik felaketler, kıtlık, yoksulluk, iklim krizi, sağlık, eğitim ve iş gücü gibi nedenlerle ana vatanlarını terk etmek zorunda kalanlar için çoğul toplumsal yapıların demokratik bir kültürel zeminde barışçıl ve huzurlu yaşamaları için bulmuş olduğu çözümler kültürel çeşitliliği yönetmenin farklı yaklaşımlarını işaret etmektedir. Bu yaklaşımlar liberal demokrasilerde ortaya çıkan asimilasyoncu yaklaşım, kültürel çoğulculuk ve kültürel çoğulculuk temelinde hukuki ve siyasi bir proje olarak geliştirilen çok kültürlülük ile son olarak kozmopolitanizm ve radikal kozmopolitan görüşlerdir. Çalışmada bu yaklaşımlar tarihsel süreçteki izdüşümleri, yapılan kuramsal/kavramsal tartışmalar ve politik varsayımlarıyla irdelenmektedir. Asimilasyoncu yaklaşım, kültürel çoğulculuk/çokkültürlülük, kozmopolitanizm ve radikal kozmopolitanizm karşılaştırmalı şekilde irdelenmektedir. Çalışma, asimilasyonu, kültürel çoğulculuğu/çok kültürlülüğü, geleneksel kozmopolitanizmi ve radikal kozmopolitanizmi kültürel çeşitlilik yönetiminde benzerlikleri, farklılıkları ve eksiklikleri üzerinden ele alarak; karşılaştırmalı bir analizle birbirlerinden ayrıldıkları hususları ve ortaklıklarını ortaya koymaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

SEÇKİN, Yaşar, and Hamit ÖNAL. "ALMANYA'DA TÜRK MÜZİĞİ EĞİTİMİ: KÖLN ÖRNEĞİ." Mecmua, March 26, 2024. http://dx.doi.org/10.32579/mecmua.1425065.

Full text
Abstract:
Türk tarihinde göç ve göç yolları oldukça önemli bir sosyolojik olgu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu göçlerin en büyüklerinden birisi de 1950-60’lı yıllarda başta Almanya olmak üzere Avrupa’ya olandır. O tarihten bu yana Almanya’ya göç eden Türkler, Almanya’da sadece çalışarak ekonomiye katkıda bulunmayıp, sosyal anlamda da adeta bir kültür elçiliği görevi üstlenmişlerdir. Kültür ve sanat, bir toplumun asırlarca biriktirip sahip çıktığı ve günümüze kadar geliştirerek yaşattığı en kıymetli değerleridir. Müzik ise bu yapı içinde önemli bir yere sahiptir ve Türkiye dışında yaşayan gurbetçi vatandaşlarımız açısından farklı bir anlam ifade etmektedir. Özellikle Almanya’da yaşayan vatandaşlarımız bir taraftan yabancı bir toplum ile uyumlu yaşamanın yollarını ararken diğer taraftan içgüdüsel, doğal ve insancıl olarak kendi kültürüne sahip çıkmanın çabasında olmuşlardır. 
 Almanya’ya ilk gelen Türkler, memleket özlemi ile kendi kültürüne daha fazla sahip çıkmıştır. Daha sonraki dönemlerde ise özellikle Almanya’da doğan yeni kuşak gençlerin adım adım bu konulardan uzaklaştığı, günümüzde dördüncü kuşak nüfusun ise neredeyse kendi kültüründen tamamen uzaklaştıklarını söyleyebiliriz. Bunda memleketten uzakta geçim çabası içinde ayakta kalma mücadelesi yanında, Almanya’nın başlangıçtan günümüze kadar uyguladığı asimilasyon, adaptasyon ve entegrasyon politikaları da etkili olmuştur. 
 Böyle bir kültürel çöküş karşısında, sadece söz ve müzik olmaktan daha fazla anlama gelen Türk müziğine sahip çıkmak önemli bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu amaçla yapılan çalışmada, Almanya’nın Köln şehrinde yer alan ve Türk müziği eğitimi veren üçü resmi, altısı vakıf ve dernek, dördü ise özel olmak üzere 13 kuruluştaki Türk müziği faaliyetlerinin ortaya çıkarılması hedeflenmiştir. Çalışmada farklı türlerde on üç kuruluştan elde edilen bulgular sonucunda, en çok Türk halk müziği ve bağlama eğitiminin tercih edildiği tespit edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

TÜMTAŞ, Mim Sertaç, and Ayberk Can KÖSE. "YÜZ YILLIK CUMHURİYETİN GÖÇ TARİHİ." Stratejik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi, October 23, 2023. http://dx.doi.org/10.30692/sisad.1371261.

Full text
Abstract:
Özet: Türkiye’nin ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasal yapısını etkileyen ilk göç hareketi, 19. yüzyılda Osmanlı’nın toprak kaybetmeye başlamasıyla birlikte, kalan toprak parçasına doğru Kafkas coğrafyası ve Balkanlardan gelen göçtür. Ardından yaşanan göç ise Türkiye’nin kuruluş aşamasında, yine Balkan ülkelerinden olan Yunanistan’da kalan Müslüman Türklerle ülkemizde bulunan Rum nüfusu kapsamı içerisine alan mübadele göçüdür. 1950’li yıllar ise hudutlarını çizen ve ekonomik, siyasal, kültürel ve sosyal alanda bir dizi devrimler gerçekleştiren ülkemizin dönüm noktalarından birini teşkil etmektedir. Çünkü bu tarihte başlayan ve uzun yıllar devam eden göç hareketi bizzat ülke sınırları içerisinde gerçekleşmiştir. Kırsal çözülme kaynaklı kırdan kente göçün meydana gelmesiyle birçok kişi, kentlerdeki mevcut ekonomik alana eklemlenmeye başlamıştır. İkinci Dünya Savaşı’ndan büyük bir kayıpla ayrılan Almanya’nın bu dönemde iş gücü eksikliği yaşaması ise Türkiye ile Almanya arasında bir anlaşmanın ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu doğrultuda sürecin ilerlemesiyle farklı Avrupa ülkeleriyle de anlaşmalar imzalayan Türkiye, tarihinde ilk kez kitlesel olarak dışarıya göç vermiştir. Yıl 1989’u gösterdiğinde Bulgaristan’da maruz kaldıkları asimilasyon politikaları sonucunda yerinden olan Müslüman Türk nüfus, 1950-1951 yılında yaşanan zorunlu göç sürecini ikinci defa yaşayarak, Türkiye’ye doğru yola koyulmuştur. 1980’li ve 1990’lı yıllarda ülkemizin Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde meydana gelen ve artarak devam eden çatışma ortamı ise bölgede yaşayan insanların zorunlu göç ediminin vuku bulmasını sağlamıştır. 2011 yılında ise Suriye’de başlayan iç savaşın neden olduğu ve Türkiye tarihi açısından son derece ciddi etkileri olan Suriyelilerin Türkiye’ye zorunlu göçü başlamıştır. Bu göç hareketi sonucu milyonlarca insan, istikrarsız ve güvencesiz topraklardan akın akın, kitlesel bir şekilde ülkemize doğru yola koyulmuştur. Son olarak ise Afganistan’da yaşanan siyasi ve ekonomik istikrarsızlıklardan dolayı son 10 yıl içinde büyük bir kısmı düzensiz göçmen olmak üzere yüzbinlerce Afganistan vatandaşı Türkiye’ye göç etmiştir. Yüzyıllık tarihin genel özeti bizlere göstermektedir ki Türkiye, topraklarının her bir karışına yayılan köklerinde, göç olgusunu deneyimleyen ve bununla birlikte meydana gelen etkileri bünyesinde barındıran bir ülkedir. Türkiye göç ile harmanlanmıştır. Dolayısıyla ülkemizin bugün dahi ekonomik, kültürel, siyasal ve sosyal alanlarındaki sıkıntıları, deneyimlemiş olduğu göç tarihinden bağımsız düşünmek hatalı bir eğilim olacaktır. Tüm bu bilgiler ışığında çalışma, sınırlılıkları içerisinde Türkiye’nin yüz yıllık tarihinde meydana gelen kitlesel göç hareketlerinin vurgulanması hedeflemiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

KARTAL, Emre. "Uygur Savaşı: Çin’in Müslüman Azınlığına Karşı Yürüttüğü İç Operasyon Kitap İncelemesi." Doğu Asya Araştırmaları Dergisi, December 13, 2023. http://dx.doi.org/10.59114/dasad.1402810.

Full text
Abstract:
Sean R. Roberts tarafından 2020 yılında kaleme alınan ve Princeton University Press tarafından yayımlanan “The War on the Uyghurs: China’s Internal Campaign Against a Muslim Minority” eseri yayınlandığında pek çok araştırmacı ve basın mensubu tarafından Batılı bir akademisyen tarafından yayımlanmış en derli toplu ve zamanlaması başarılı kitap olarak nitelenmiştir. Bu özellik bir ön söz yazan eski BM Özel Yetkili Anti-Terörizm Raportörü ve uluslararası yargıç Ben Emerson tarafından da kitabın başında vurgulanıyor. Kitaptan bağımsız olarak Ruanda ve Yugoslavya’daki soykırımların, uluslararası suçların yargılanmasında yer alan Emmerson bazı ifadelerini çok önemli görüyorum. Emmerson Raportörlük görevi sebebiyle dünyanın pek çok yerinde çalışmalar yaptığını ifade ederek şunları söylüyor: “Bunların hiçbirinde bir toplumun tamamına yönelen bu denli toptancı bir saldırıya ya da tamamen masum insanların etnik ya da dini gerekçelerle topyekun hapsedildikleri bir uygulamaya şahit olmadım.” Doğu Türkistan’da tarihi geçmişi bulunan ve yakın zamanda “toplama kampları”, “kültürel soykırım”, “asimilasyon”, “şiddet olayları” gibi pek çok unsuru olan Çin azınlık politikalarının ne denli ağır sonuçlar ortaya çıkardığı uluslararası toplum tarafından da fark edilmesi son derece önemlidir. Değerlendireceğimiz kitap da bu noktadan konuya yaklaşmakta, Doğu Türkistan’daki soykırım politikalarının tarihi kökenlerine inerek konuya başlamakta ve günümüzdeki Çin tezlerini de merkeze alarak önemli bir kaynak niteliği taşımaktadır. Bu noktada kitabın Türkçeye çevrilmesi ve Ötüken Neşriyat gibi Türk dünyası konusunda hassas, millî yayın çizgisine sahip bir yayın evi tarafından yayımlanması da son derece kıymetlidir. Bu noktada çevirmenlere ve kitabın editörüne de teşekkür etmek hakkı teslim etmek olacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

RZAYEV, Rameş. "Erken Dönem Azerbaycan Aydınlanmasında (Maarifçiliğinde) “İslam” Algısı ve “Ötekilik” Muhtevası." Vakanüvis - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, March 13, 2024. http://dx.doi.org/10.24186/vakanuvis.1321541.

Full text
Abstract:
Azerbaycan’da Maarifçilik (Aydınlanma) olgusunun tesisine ilişkin Çarlık Rusyası politikalarının ne derecede belirleyici olduğu tartışmaları “İslam dini” temelinde sorgulanmaktadır. Çarlık Rusyası etkisiyle gerçekleşen 19. yüzyılın ikinci yarısı yapısal ve kuramsal dönüşümleri Azerbaycan maarifçiliğini meşrulaştırmada belirleyici olduğu çalışmanın esas korelasyonunu oluşturmaktadır. Doğu ve Batı ayrımında gerçekleşen maarifçilik akımı Azerbaycan tarihinde karmaşık ve gergin bir döneme tesadüf etmiştir. Tahakküme dayalı ve “öteki” prosedürü çerçevesinde dizayn edilmeye çalışılan Azerbaycan toplumunun sosyal-kültürel ve siyasi-ekonomik hayatı “tektipli” şekile sokularak kendisini göstermektedir. Maarifçilik akımı toplumunun maruz kaldığı asimilasyon ve entegrasyon yaklaşımlara karşı direnişte Çarlığın hegemonik diktasını aşamadığı söylenebilir. Yeni bir toplum inşa etme tartışmalarında entelektüellerin (maarifçilerin) tutumu çalışmamızın temel problematik konularından biridir. Bu noktada maarifçiliğin arka plan formülasyonunun tam olarak ne olduğu problemi çözülmeye muhtaçtır. Çarlık Rusyası’nın Azerbaycan’a dönük Avrupamerkezçi (“medenileştirme” veya “ehlileştirme”) politikaları “Türk-Müslüman” kimliğini yozlaştırmaqdan ibaret olduğu tespiti mühimdir. “Yeni” kimliğin bir model olarak sunulması ya da tasarlanması noktasında dönem maarifçilerinin (Mirza Kâzım Bey, Abbaskulu Ağa Bakıhanov, Mirza Şefi Vazeh, İsmail Bey Kutkaşanlı ve Mirza Fetali Ahundov) görüşleri ve tavırları Avrupamerkezçi Aydınlanma düşüncesinin ideolojik ve kültürel etkileriyle dogma haline gelmiştir. Anahtar Kelimeler: Azerbaycan, İslam, Maarifçilik, Modernleşme, Ötekilik. 
 
 
 
 Perception of "Islam" in Early Azerbaijani Enlightenment and the Content of “Otherness”
 Abstract
 
 The debates on how decisive the policies of the Tsarist Russia regarding the establishment of the phenomenon of Enlightenment in Azerbaijan are questioned on the basis of the "religion of Islam." The structural and theoretical transformations of the second half of the 19th century, which took place under the influence of Tsarist Russia, constitute the main correlation of the study, which was decisive in legitimizing Azerbaijani Enlightenment. The Enlightenment movement, which took place in the East and West, coincided with a complex and tense period in the history of Azerbaijan. The social-cultural and political-economic life of the Azerbaijani society, which is based on domination and tried to be designed within the framework of the "other" procedure, manifests itself by being "uniform." It can be said that the resistance against the assimilation and integration approaches that the Enlightenment movement was exposed to could not overcome the hegemonic dictatorship of Tsarism. The attitude of intellectuals in discussions of building a new society is one of the main problematic issues of our study. At this point, the problem of what exactly the background formulation of enlightenment is needs to be resolved. It is important to determine that the Eurocentric ("civilization" or "domestication") policies of Tsarist Russia towards Azerbaijan consisted of corrupting the "Turkish-Muslim" identity. The views and attitudes of the intellectuals of the period (Mirza Kazımbek, Abbasgulu agha Bakikhanov, Mirza Shafi Vazeh, Ismail bey Gutgashinli and Mirza Fetali Akhundov) at the point of presenting or designing the “new” identity as a model became dogma with the ideological and cultural effects of the Eurocentric Enlightenment thought. 
 Keywords: Azerbaijan, Islam, Enlightenment, Modernization, Otherness.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

GALATA, Yasin Cemal. "AY YILDIZIN İZİNDE KIBRIS VE IRAK TÜRKLERİ." Türk Dünyası Araştırmaları, February 14, 2023. http://dx.doi.org/10.55773/tda.1221641.

Full text
Abstract:
Mezar taşları bir milletin kültürel genetik kodlarıdır. Türkler eski zamanlardan itibaren önem verdikleri mezar taşlarını geçmişten günümüze korumuş ve kollamışlardır. Geniş Avrasya coğrafyasındaki Türk mezar taşlarında Türk boy damgaları, Türk yazıtları, çeşitli ortak kültürel motiflerin yanı sıra ay yıldız sembolü de sıklıkla işlenmiştir.
 Osmanlı idaresinin sona ermesiyle farklı zaman dilimlerinde katliamlara ve kültürel asimilasyona tabi tutulan Kıbrıs ve Irak Türkleri milli bir sembol olan ay yıldızlı mezar taşları aracılığıyla günümüze kadar korumuşlardır. İki farklı coğrafyada ay yıldızla işlenmiş ortak mezar taşları kültür birliğinin en önemli ispatıdır. Kıbrıs’ta 1950’lerde başlayan Türklere yönelik mezalime karşı milli duygular mezar taşlarına işlenmiştir. Irak Türkmeneli (Telafer, Erbil, Altunköprü, Kerkük, Tuzhurmatu, Tavuk, Mendeli)bölgesinde Osmanlı’nın son dönemlerinden başlamak üzere yapılmış ay yıldız motifli mezar taşları günümüze kadar taşınmıştır. 
 Kıbrıs ve Irak Türkmeneli bölgeleri Türk Dünyasının iki önemli coğrafyasıdır. 2012 ve 2018 yıllarında Irak’ın Erbil, Altunköprü, Kerkük ve Tuzhurmatu şehirlerine, 2017 ve 2018 yıllarında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne yapmış olduğumuz saha araştırmaları kapsamında elde ettiğimiz mezar taşlarında ay yıldız simgesi üzerinden iki farklı coğrafyanın ortak paydalarını sunacağız.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

Yılmaz, Engin. "Bulgaristan Türkleri çocuk edebiyatı metinlerinin “çocukluk sosyolojisi” bakımından değerlendirilmesi." Turk Dunyasi Dergisi, October 27, 2023. http://dx.doi.org/10.24155/tdk.2023.226.

Full text
Abstract:
Çocuk, günümüzde “toplumsal özne” olarak kabul edilmekte; dinsel, kültürel, ekonomik referanslarla analiz edilmektedir. Genç bir disiplin olan çocukluk sosyolojisi tekil olarak çocuğu değil, toplumsal özellikleri ışığında bütünleyici bir anlayışla çocukluk dönemini ele almaktadır. Kendine özgü bir metodolojisi olan çocukluk sosyolojisi, çocuğun yaşadığı toplumdaki “sosyal kodlar”ı incelemekte ve çocuğu vazgeçilmez bir “sosyal aktör” olarak kabul etmektedir. Bu araştırmada, Bulgaristan Türkleri çocuk edebiyatı metinlerinin çocukluk sosyolojisi bakımından değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Bilindiği üzere Bulgaristan, nüfusunun yaklaşık yüzde onunu teşkil eden Türklerin yaşadığı ülkelerden birisidir. Bulgaristan’daki Türk nüfusun kültürel erozyona ve sosyal asimilasyona karşı uzun bir zamandan beri mücadele ettiği bilinmektedir. Yaşanan bütün zorluklara ve insan hakları ihlallerine rağmen Bulgaristan Türkleri; öz kültürünü yaşatıp gelecek nesillere aktarmada aile, din, dil, edebiyat, folklor, mimari vb. kültürel kurumlar ve sivil toplum teşkilatları aracılığıyla ciddi bir çaba göstermektedirler. Bulgaristan’da çocuklara yönelik edebiyat; dergi, gazete, kitap vb. aracılığıyla gelişmektedir. Araştırmada; Atıf Akgün tarafından hazırlanan Bulgaristan Türkleri Çocuk Edebiyatı (Dönemler-Temsilciler-Türler) adlı kitabın “Bulgaristan Türkleri Çocuk Edebiyatından Örnek Metinler” bölümünde yer alan çocuk şiirleri, “dezavantajlı çocuklar”ın eğitimine etki eden dört önemli faktör olan “aile, okul ve öğretmen, sosyal çevre, küreselleşme araçları ve sosyal medya” bakımından ayrıntılı olarak incelenmiştir. Araştırma, betimleyici yöntem ışığında doküman taraması tekniği ile yapılandırılmıştır. Araştırmanın sonunda, oluşturulan kahramanlar/tiplemeler ve edebî metinler aracılığıyla, Bulgaristan Türklerinin çocuğu yalnızca çeşitli sosyal ve çevresel tehditlere karşı korunması gereken pasif birey olarak değil, yaşadığı topluma değer katan, beslendiği kültürün devamlılığını sağlayan aktif birey olarak algıladığı tezine ulaşılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

MEMİŞ, Gülcan. "Gaspıralı İsmail Bey'in Fikir Dünyasında Ármin Vámbéry'nin Yeri." Türk Dünyası Araştırmaları, December 6, 2022. http://dx.doi.org/10.55773/tda.1177745.

Full text
Abstract:
Çarlık Rusya, 16. Yüzyıldan itibaren İdil-Ural Bölgesinde bir kültür emperyalizmi olan Ruslaştırma ve Asimilasyon siyasetini uyguluyordu. Bu baskı ve yıldırma politikası, 19. Yüzyıla gelindiğinde Türk halklarını fazlasıyla yıpratıyordu. Kırım Tatar Türklerinden Gaspıralı İsmail Bey, 1880 yılından itibaren edebi, fikri ve basın çalışmalarında Ruslaştırma ve Asimilasyon siyasetini eleştirel bir dille ele alarak Tatar millî uyanış sürecine yön verdi. Onun bu çalışmaları, Macaristan’da yaşayan Türkolog Ármin Vámbéry tarafından desteklendi. Gaspıralı İsmail Bey’in eserleri incelendiğinde gençlik yıllarından itibaren Ármin Vámbéry’nin fikirlerinden etkilendiği görülmektedir. Özellikle Tercüman Gazetesi’nde yayımlanan edebi eserleri, Ármin Vámbéry’ye bakış açısını yansıtmasından dolayı tarihi kaynak niteliğindedir. Gaspıralı İsmail Bey ile Ármin Vámbéry’nin fikirleri arasındaki etkileşim, 1905 yılında başlayan Tatar millî uyanış hareketiyle birlikte daha da artmıştır. Ármin Vámbéry’nin, Tercüman Gazetesi’nde yayımlanan yazıları bunun kanıtıdır. İşte biz bu makalemizde Gaspıralı İsmail Bey’in düşünce dünyasının ürünleri olan eserlerinden yola çıkarak, Ármin Vámbéry, Gaspıralı İsmail Bey’in fikir dünyasında nasıl bir yere ve öneme sahiptir, sorusu üzerinde duracağız.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

Dogan, Zhyldyz. "Kırgız Destanlarıyla Cengiz Aytmatov Romanlarında Kadının Gücü ve Geleneği Koruyucu Kimliği." Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, November 24, 2023. http://dx.doi.org/10.51531/korkutataturkiyat.1317308.

Full text
Abstract:
Türk toplumları içinde çok güçlü bir kültür yapısına ve edebi geleneğe sahip olan Kırgızlar, zaman içinde savaşlar, baskılar ve pek çok olumsuz durumlar yaşasa da bu olaylar onların milli hafızalarının oluşmasına engel olmayıp bilakis güçlendirmiştir. Yaşadıkları acı olayları sayısız edebi esere yansıtarak kuşaktan kuşağa aktaran Kırgız Türkleri, kültürel birikimlerini ve kimliklerini, asimilasyona uğratmadan bugüne kadar yaşatmayı başarmışlardır. Kırgız Türklerinde örf, adet ve geleneklerin kesintiye uğramadan yaşamasını ve milli hafızanın canlı kalmasını sağlayan en temel unsur ise güçlü ve sağlam bir yapıya sahip olan aile kurumlarıdır. Erkeğin yanında kadına da büyük bir önem veren ve sorumluluk yükleyen Kırgız Türkleri, sosyal hayatın yanı sıra aile kurumu içerisinde kadını en üst makama oturtarak söz sahibi yapmışlardır. Sağlam bir ulus bilinci içerisinde yetişen Kırgız kadını da atalarından aldığı bu mirası ve terbiyeyi çocuklarına aktararak zor bir coğrafyada, güç koşullar altında, tarihini ve kültürünü bilen nesiller yetiştirmeyi başarabilmiştir. Bu makalede, Kırgız destanlarıyla, Cengiz Aytmatov romanlarındaki kadın tiplerinin gücü ve geleneğe bağlılığı gibi benzer özellikler ele alınmıştır. Çalışmanın amacı, Kırgız destanlarındaki kadınlarla, modern Kırgız romanlarındaki kadınların aradan geçen yüzyıllara rağmen milli kimliklerini ve geleneklerini muhafaza ederek yozlaşmaya karşı verdikleri mücadeleyi ortaya koymaktır. Bu bağlamda makaleye konu olan destanlar, Manas Destanı, Kız Darıka Destanı, Cañıl Mırza Destanıyla; Romanlar ise Gün Olur Asra Bedel, Toprak Ana ve Cemile adlı eserlerle sınırlandırılmış ve çalışmanın kapsamı belirlenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

BÜKEN, Gülay. "Sean R. Roberts, Uygur Savaşı Çin'in Müslüman Azınlığına Karşı Yürüttüğü İç Operasyon, İstanbul: Ötüken Neşriyat, 2023, 327 s." Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi, December 4, 2023. http://dx.doi.org/10.46400/uygur.1383171.

Full text
Abstract:
Görsel ve kültürel antropoloji alanlarında çalışmalar yürüten Sean R. Roberts 1990'da Doğu Türkistan'a yapmış olduğu ilk yolculuktan itibaren Uygurlar alanında çalışmalar yapmaktadır. Roberts'ın Uygur Savaşı Çin'in Müslüman Azınlığına Karşı Yürüttüğü İç Operasyon adlı kitabı, 2020 yılında Princeton University tarafından yayınlanmıştır. M. Bahadırhan Dinçaslan ve Uygur Türkleri üzerine çalışmaları olan Muhammed Akif Kalaycı'nın çevirisini yaptığı eser 2023'te Ötüken Neşriyat tarafından okuyucu ile buluşturulmuştur. Eser, yüksek lisans ve doktora çalışmaları, Uygurlarla yapılan söyleşiler, elde edilen belgeler ve videolardan hareketle hazırlanmış, uzun süreli kapsamlı bir çalışmadır.
 1949'dan itibaren Çin baskısı ve esareti altında basın özgürlüğünden, insan haklarından uzak olan Doğu Türkistan ile ilgili yayınların Uygur Türklerinin asimilasyona, ayrımcılığa uğradığı ve bir milletin yok edilmesiyle ilgili Çin'in politikalarını içerirken Roberts’ın eseri, olayı “kültürel soykırım” ve “terörizm” tanımı ile Uygurların itibarsızlaştırıldığı bir bakış açısıyla diğer eserlerden farklılık göstermektedir.
 Kitabın kapağında Çin askerlerinin barikatı önünde protestocu iki Uygur kadının bulunduğu bir fotoğrafa yer verilmiştir. Bu da Uygurların savaşını ve Çin’in kendileri üzerinde yürüttüğü operasyonu kabul etmediklerini göstermektedir.
 Roberts’ın eseri Uygur Savaşı, Türklerin ana vatanı olan topraklarda 1933 ve 1944’te devlet kurmuş, Çin işgalinin ardından her fırsatta bağımsızlığını kazanmak için savaş veren Uygur Türklerinin “terörizm” tanımı ile Çin'in işgalini meşrulaştırmaya çalışmasının haklı bir tutumu yansıtmadığı görüşüyle, Uygur Türklerinin savaşında “terörizm” kapsamına alınması için yeterli kanıtın olmadığını ve yerli halkın hakkı olanı istediği gerçeğine ışık tutacak niteliktedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

TAŞDEMİR, Melike. "Kur'ân-ı Kerîm Perspektifinden Kültürleşme Stratejileri." Journal of Analytic Divinity, May 17, 2023. http://dx.doi.org/10.46595/jad.1281398.

Full text
Abstract:
Toplumların göç sonucuyla birbiriyle etkileşimleri geçmişten günümüze kadar var olan bir gerçektir. Bu etkileşimlerin sağlıklı sonuçlar vermesi ancak toplumların beraber yaşama becerileri ile mümkün olabilmektedir. Beraber yaşama becerilerinin sağlanma sürecinde geçirilen değişimler kültürleşme kavramı ile incelenmiştir. Kültürleşme, farklı toplumların birbirine uyum sağlama süreçlerinde etkili olan bir kavramdır. Kültürleşmenin sağlanmış olması göç sürecinin başarılı bir şekilde yönetilebildiği anlamına gelmektedir. Bu makalede kültürleşme stratejileri Kur’ân-ı Kerim’de yer alan hicret hadiseleri bağlamında incelenmektir. Makalenin amacı, kültürleşme stratejilerinden asimilasyon, ayrışma, bütünleşme ve marjinalleşmenin Kur’ân-ı Kerim’de yer alan yansımalarının anlaşılmasıdır. Belirtilen amaç doğrultusunda çalışmada, öncelikle John W. Berry’nin ortaya koyduğu “Kültürleşme Stratejileri” incelenmiş, ardından Kur’ân’ın göç kavramına dair yaklaşımına değinilerek kültürleşme stratejileri ayetler ışığında ele alınmıştır. Bu araştırmada tarihsel dökümantasyon yöntemi kullanılmıştır. Sonuç olarak Kur’ân’ın kültür ve dinin korunmasını önemsediği ve stratejilere bakış açısını toplumda huzuru sağlamak amacıyla şekillendirdiği anlaşılmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

ALTINTAŞ, Ömer Faruk. "Almanya’nın İslam Politikası: Alman İslam Konferansına Dair Bir İnceleme." Turkish Journal of Diaspora Studies, March 14, 2024. http://dx.doi.org/10.52241/tjds.2024.0071.

Full text
Abstract:
Almanya’da önemli oranda Müslüman nüfus yaşamakta ve sayıları da yıllar geçtikçe artmaktadır. Söz konusu Müslümanların çoğunluğunu 1961 yılında imzalanan iş gücü antlaşması çerçevesinde Türkiye’den Almanya’ya çalışmaya gidenler ve onların nesilleri oluşturmaktadır. Son on yılda buna Suriye iç savaşı neticesinde Almanya’ya göç eden kalabalık bir nüfus eklenmiştir. Almanya’daki Müslümanlar geçen altmış yıl içerisinde din, kültür ve kimliklerini muhafaza etmek için kurumsallaşmış ve toplumda görünürlük ve etkinlikleri artmıştır. Özellikle 2000’li yıllardan itibaren küresel düzeyde İslam ve Müslümanlar bağlamında yaşanan gelişmeler sonrasında Almanya da ülkede yaşayan Müslüman nüfus ile ilgili politikalar geliştirmeye başlamıştır. Önceleri göçmenler ya da yabancıların ülkeye uyumu ile başlayan tartışmalar, sonraları entegrasyon, asimilasyon, ekstremizmle mücadele, radikalleşmenin önlenmesi gibi öncelikle olumsuz çağrışımları olan başlıklar ile devam etmiştir. Bu konular esasen Almanya’da İslam politikasının da öncelikli gündemidir. Makalede Almanya İslam Politikası, bunun kurumsal yansıması olan Alman İslam Konferansı üzerinden değerlendirilmekte; ele alınan konular, yaptırılan araştırmalar, tavsiyeler, ortaya çıkan uygulama ve projeler incelenmekte bunların genel olarak Almanya’daki Müslümanlar özelde de Türk diasporası üzerindeki etkileri üzerinde durulmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

ÇOLAK, Fatih. "TÜRKİSTAN’DA YAHUDİ VARLIĞI VE ONLARIN SEYAHATNAMELERE YANSIMALARI." Karadeniz Araştırmaları, March 21, 2023, 43–66. http://dx.doi.org/10.56694/karadearas.1267646.

Full text
Abstract:
Yahudiler kutsal toprakları olan Kenan’dan (Filistin) defalarca başka coğrafyalara göç etmek zorunda kalmışlardır. Çoğu kez göçtükleri yerlerden geri dönmemişler ve oralarda yaşamlarına devam etmişlerdir. Göçüp yerleştikleri bölgelerden birisi de Türkistan’dır. Türk-İslam medeniyetinin doğduğu topraklar olan Türkistan’da yüzyıllardan beri Yahudi varlığı söz konusudur. Burada yaşayan Yahudilere Türkistan Yahudileri, özelde de Buhara Yahudileri denmektedir. Bu Yahudiler bölgede İslamiyet başta olmak üzere farklı birçok kültürün etkisi olmasına rağmen benliklerini, kültürlerini ve inançlarını kaybetmemişlerdir. Ancak, yaşam tarzlarıyla ve pratikleriyle dünyanın diğer yerlerindeki Yahudi gruplarından farklılık arz etmektedir. Türkistan şehirlerinde kendilerine ait mahallelerde yaşamlarını sürdürmüşler, genelde de farklı zanaat dallarıyla meşgul olmuşlardır. Türkistan’ın Ruslar tarafından istilasıyla birlikte kendilerine Ruslar tarafından özel haklar verilmiş ve bazı ticaret kollarına hâkim olmuşlardır. Fakat Çarlık Rusya’sının yıkılması ve Sovyetler Birliği’nin kurulmasıyla birlikte diğer milletler gibi Türkistan Yahudileri de asimilasyon politikalarına tabi tutulmuşlardır. Bunun neticesinde ve özellikle de Sovyetler Birliğinin dağılmasından sonra fırsatını bulanlar başta İsrail olmak üzere ABD, Avusturalya ve Kanada’ya göç etmişlerdir. Günümüzde az da olsa Buhara başta olmak üzere Türkistan’ın bazı büyük şehirlerinde Yahudiler yaşamlarını devam ettirmektedirler. Bu çalışmada tarih boyunca Türkistan’daki Yahudi varlığı ele alınacak ve onların Seyahatnamelere yansımaları irdelenmeye çalışılacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

TİRYAKİ, Salih. "DİJİTAL DİASPORANIN SERÜVENİ: DİJİTAL DİASPORA ÇALIŞMALARININ BİBLİYOMETRİK ANALİZİ." Nevşehir Hacı Bektaş Veli Üniversitesi SBE Dergisi, August 15, 2023. http://dx.doi.org/10.30783/nevsosbilen.1296038.

Full text
Abstract:
Dijital teknolojilerin gündelik hayattaki kullanım sıklığının artması beraberinde birçok geleneksel toplumsal olgu ve kurumun değişmesine yol açmıştır. Çeşitli sebeplerden dolayı ana vatanlarını terk etmek zorunda kalan toplulukları ifade etmek için diaspora kavramı da bu süreçte önemli değişikliklere uğramıştır. Günümüz dijital teknolojileriyle birlikte diaspora toplulukları birbiriyle etkileşime geçmek, kimlik deneyimlerini genişletmek, kendilerini ifade etmek için dijital alanlara yayılmış durumdadır. Bu çalışmada, önemli bir inceleme alanı olan dijital diasporaya ilişkin yapılan akademik çalışmalar bibliyometrik yöntem kullanılarak incelenmiştir. Çalışmada Web of Science veri tabanından elde edilen 62 araştırma makalesi VOSviewer yazılım programında görselleştirilmiş ve çalışmaların bibliyometrik verilerine ilişkin bilgiler haritalandırılmıştır. Çalışma sonucunda dijital diaspora konulu çalışmaların 2000’li yılların başından itibaren araştırılmaya başlandığı ancak bu konudaki çalışmaların 2020-2022 yılları arasında arttığı belirlenmiştir. En fazla çalışma yayımlayan ülkelerin başında Amerika Birleşik Devletleri gelirken, dijital diaspora çalışmalarının “iletişim” alanında (11) yoğunlaştığı belirlenmiştir. Çalışma sonucunda ayrıca dijital diaspora konulu araştırmaların, kimlik, kültür, asimilasyon ve dijital bölünme gibi kavramlarla ilişkisi çok az incelendiği gibi Twitter ve YouTube gibi ağlar üzerine yapılan çalışmaların da eksik kaldığı belirlenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

ÖZDEMİR, Muharrem. "Kıbrıs Türk Milli Mücadelesinin Belgeseller Aracılığıyla Aktarımı: “Göçün Hikâyesi Arpalık” Belgeseli Analizi." Anemon Muş Alparslan Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, July 19, 2023. http://dx.doi.org/10.18506/anemon.1240416.

Full text
Abstract:
Toplumların varlık mücadelesi içerisinde neleri başarıp hangi badireleri atlattığı, hiç kuşkusuz ki bir toplumun geleceğine ışık tutan en önemli unsurlardan birisidir. Günümüz dünyasında da iletişim araçlarının etkinliğini arttırdığı, gündelik hayatın dijital mecralar üzerinden algılarla yönlendirilerek toplumsal inşa için kurgulamalar yapıldığı görülmektedir. Bu bağlamda sözlü, yazılı, sesli ve görsel ağırlıklı basının yerini, hepsini bir ortamda barındıran internete, dijital mecralara bıraktığı gözlemlenmektedir. Salgın süreci ve hızlı gelişen dijital mecralar bu alanların aktif kullanılmasına ve yeni neslin internette daha fazla vakit geçirmesini de beraberinde getirmiştir. Toplumsal olayları aktarım da bu bağlamda evim geçirmiş ve uzun soluklu belgesellerden daha kısa ve özgün anlatımlı çalışmalara dönüşmüştür.
 Sözlü tarih çalışmaları yapılırken kurgudan uzak sıradan görüşmelerin de belgesel senaryosuna sıklıkla aktarıldığı, sözlü tarih çalışması formatı yerine günlük program formatında hazırlandığı sıklıkla görülmektedir. Sözlü tarih çalışmalarından oluşan Belgesel filmlerinin resmi tarihin farklı bölümlerine ışık tutması, bilinmeyenin yeni yetişen nesile akademik çalışmalarla aktarılması enformasyon çağı olarak nitelendirilen içerisinde yaşadığımız çağda büyük önem arz etmektedir.
 Bu çalışmada, bir sözlü tarih çalışması olan Göçün Hikâyesi Arpalık Belgeselinin hazırlık aşamasında görsel arşivlerden nasıl yararlanıldığı, senaryosuna hangi formatta ve nasıl aktarıldığı veriler ışığında analiz edilmiştir. Bu kapsamda, analiz edilen görsel veriler canlı tanıklarla mülakat yapılarak doğruluğu kanıtlanarak çalışmaya aktarılmıştır. Yapılan araştırma sonucunda yeni tarihsel verilere ulaşılmış, göç esnasında köylülerin neler yaşadığı, Güney Kıbrıs’ta kalan Arpalık Köyü’nde Türk eserlerinin ortadan kaldırıldığı, kültürel asimilasyona uğradığı da tespit edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

EKİCİ, Özcan. "Reasons for not realizing value transfer according to teachers' opinions." İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, August 20, 2023. http://dx.doi.org/10.17679/inuefd.1299310.

Full text
Abstract:
Değerler toplumun geneli tarafından kabul edilen, bireyin davranışları üzerinde etkili olan ve toplumsal bütünlüğü sağlayan özelliklerdir. Toplumlar fertleri arasında uyumun sağlanabilmesi ve toplumsal düzenin devamı için değerlerini aynı zamanda yeni nesillere aktarmak isterler. Çünkü değerlerin aktarılmaması durumunda toplumda birçok sosyal sorun ortaya çıkar. Günümüzde birçok sosyal sorunun ortaya çıkması nedeniyle, bu araştırmanın amacı ‘ değer aktarımının gerçekleşmemesinin nedenlerini’ öğretmen görüşleri doğrultusunda belirleyebilmektir. Araştırmanın amacı doğrultusunda bu çalışma temel nitel araştırmaya uygun olarak gerçekleşmiştir. Bu araştırmanın çalışma grubunu Diyarbakır il merkezinde ortaokullarda görev yapan toplam 51 Sosyal Bilgiler öğretmeni oluşturmaktadır. Araştırmada verilerin elde edilebilmesi için araştırmacı tarafından uzman görüşlerine başvurularak geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Görüşme sonunda elde edilen veriler içerik analizi ile çözümlenmiştir. Araştırma sonucunda değer aktarımının medyadaki olumsuz örnekler, toplumsal yapıdaki değişimler, teknolojik gelişmelere uyum sağlayamama, ebeveynlerin çalışma hayatında yer alması, bilgilerin davranışa dönüşmemesi, değerlere önem verilmemesi, okulda verilen eğitimin yetersizliği ve kültürel asimilasyonun etkisiyle gerçekleşmediği sonucuna ulaşılmıştır. Bununla birlikte değer aktarımının gerçekleşmesi durumunda bireyler arasında eşitlik, toplumsal hayatta huzur, fertler arası işbirliği, suç oranının azalması, farklılıklara hoşgörü, sorumluluk duygusunda artma, toplumsal sorunlarda azalma ve barış ortamının oluşacağı sonucuna ulaşılmıştır. Ayrıca değer aktarımının edebi eserler, toplumsal yaşam, dijital oyunlarla öğrenme, aile içi rol model olma, iletişim platformları, okuldaki eğitim yoluyla, sosyal çevreden etkilenme ve kitle iletişim araçları yoluyla gerçekleşebileceği sonucuna ulaşılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

SEZİK, Murat. "Güneş Batıdan mı Doğacak Son Göç Dalgasının Dünya Üzerindeki Etkileri." Uluslararasi Akademik Birikim Dergisi, May 31, 2022. http://dx.doi.org/10.53001/uluabd.2022.36.

Full text
Abstract:
Göçler geçmişten günümüze insanlığı etkileyen en önemli sosyal hareketliliklerden biridir. Bunlar arasında uluslararası göç çok boyutluluğu, karmaşık yapısı ve dinamizmi ile dünyanın yeniden şekillenmesinde oldukça etkili olmuştur. 1980’li yıllarla beraber artan düzensiz göçmenlerin yönünün, batı ülkeleri olduğu görülmektedir. Ağırlıklı olarak Asya, Afrika ve Yakın Doğu ülkelerinin kaynak oluşturduğu düzensiz göçmen hareketliliği başta gelişmiş batılı kapitalist ülkeleri tedirgin etmiş ve Türkiye, Yunanistan, Bulgaristan ve diğer Balkan ülkeleri göçmenlerin geçiş rotaları üzerinde yer almasından dolayı gelişmiş batılı ülkeler açısından sınır koruma görevi üstlenen bekçi konumunda düşünülmüştür. Modern dünyanın merkezi ve zenginlik kaynağı olarak görülen Batı’ya, canlarını tehlikeye atarak ulaşan az sayıda şanslı göçmen, burada insan olarak görülmekten ziyade “öteki” ve “sorun” olarak değerlendirilmekte ve bu coğrafyanın önemli bir kısmında insanla varlık arasında bir yere konumlandırılmaktadır.Her konuda liberal değerleri ön plana taşıdığını iddia eden Batı ülkelerinin ve toplumlarının göç konusunda muhafazakâr bir tutuma sahip olması, savunduğu değerlerle yaşadığı çelişkiyi ortaya koyması bakımından incelenmeye değerdir. Zira liberalizmin bireysel özgürlüğe yaptığı vurgu, bireylerin nerede yaşayacaklarını belirleme hakkına gelince anti liberal bir kalıba girmektedir. Liberal (!) gelişmiş batılı ülkeler tarafından önemli bir problem olarak görülen göçmen sorununun giderilmesinde uygulamaya sokulan çalışmalardan biri, toplum içerisinde eritme (asimilasyon) politikaları olurken diğeri de bütünleştirme (entegrasyon) politikaları olarak belirlenmiştir. Bu çalışmada tüm dünyayı etkileyen ve 1990’lı yıllarda başlayan son göç dalgasının kültür ve inanç haritalarının yeniden oluşabileceği ve batının alışılmış inanç kalıplarında “yeniden doğuş” şeklinde tezahür edecek yaklaşımların gelişebileceği iddia edilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography