Academic literature on the topic 'Roma Dönemi'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the lists of relevant articles, books, theses, conference reports, and other scholarly sources on the topic 'Roma Dönemi.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Journal articles on the topic "Roma Dönemi"

1

Yıldız, Sevil. "PRINCIPATUS DÖNEMİ BÜROKRASİSİNDE HUKUKÇULARIN YERİ." İnönü Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dergisi 16, no. 1 (2025): 140–52. https://doi.org/10.21492/inuhfd.1643257.

Full text
Abstract:
Roma’da bir bürokratik yapının varlığından ancak Principatus dönemi itibariyle söz edilebilir. Bu, ilk imparator Augustus’un temellerini attığı bir yapıdır. İmparator Augustus, Cumhuriyet Dönemi’nden kalan magistra’lıkların görev tanımlarına yeni bir düzen vermiş, yeni bir memuriyet sistemi ve memurluk makamları kurmuştur. Bu kapsamda özellikle consilium princips, praefectus’lar ve imparatorluğa bağlı bürolar öne çıkmış, dönemin hukukçularının bu memuriyetlerde görevlendirildikleri görülmüştür. İmparator Hadrianus Dönemi’ne dek, yaklaşık olarak 144 yıl boyunca Augustus’un kurduğu sistem büyük bir değişim göstermemiş ancak gelişmiştir. İmparator Hadrianus ise bu sistemde önemli değişiklikler ve yenilikler yapmış, sisteme ileri bir yön vermiştir. İmparator Hadrianus Dönemi’nden İmparator Severus Alexander Dönemi sonuna dek devlet memurlukları oldukça gelişmiş, hukukçuların bu memurluklardaki etkinliği artmıştır. Böylece Klasik Dönem hukukçularının bürokratik yapı içindeki varlıkları Roma İmparatorluğu’nun hukukî ve idarî alanlarında önemli derecede etkili olmuştur. Hadrianus Dönemi’ne dek bürokraside yer alan hukukçuların Roma hukukunun gelişiminde oynadıkları önemli rol, Cumhuriyet Dönemi’nden Geç Principatus Dönemi denebilecek İmparator Hadrianus Dönemi’ni de içine alan zamana ait hukukun “hukukçuların hukuku” olarak tanımlanmasına yol almıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Kapuci, Umut. "Aydın Arkeoloji Müzesi’nden Bargasa/Piginda Heykeltıraşlık Eserleri." Denizli İli, Tavas İlçesi, Yaka Mahallesi’ndeki Kilise Kurtarma Kazısı ve Artemis Sibyrallis’e Ait Yeni Bir Yazıtın Ön Değerlendirmesi 1, no. 2 (2021): 23–40. http://dx.doi.org/10.53538/arm.2021.1/02.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada, günümüzde Aydın Arkeoloji Müzesi’nde korunan ve Aydın ili, Bozdoğan ilçesi, Bozdoğan İlkokulu’ndan getirilerek müzeye kazandırılan bir büst ile birlikte figürlü bir masa ayağı parçası ele alınmıştır. Amaç, tekil örnekler olsa da Karia Bölgesi’nin Roma İmparatorluk Dönemi heykeltıraşlık literatürüne katkı sağlayarak Bargasa/Piginda buluntusu eserleri bilim dünyasına sunmaktır. Bu doğrultuda plastik eserlerin tipolojik ve stilistik açıdan ait oldukları dönem özellikleri ve heykeltıraşlık merkezleri belirlenmeye çalışılmıştır. Figürlü masa ayağı bu çalışmada ilk kez değerlendirilmekte, daha önce kataloğu yayımlanmış büst ise farklı önerilerle yeniden ele alınmaktadır. Çalışma içeriğinde irdelenen eserlerin kazı malzemesi olmaması ve envanter kayıtlarında buluntu durumları ile ilgili bilgi bulunmaması nedeniyle genel olarak Karia Bölgesi ve yakın coğrafyadaki Roma İmparatorluk Dönemi heykeltıraşlık eserleriyle analoji yoluyla tarihlenebilmiştir. Araştırma içeriğinde değerlendirilen figürlü masa ayağı parçası için Roma İmparatorluk Dönemi’nde İS 1. yüzyılın ikinci yarısı -Flaviuslar Dönemi-, privat erkek büstü için İS 3. yüzyılın ikinci çeyreği -Asker İmparatorlar Dönemi- tarihi önerilmektedir. Analojik değerlendirmeler sonucunda, incelenen yontuların Aphrodisias, Tralleis ve Nysa gibi yakın merkezlerdeki eserlerin stil özelliklerini yansıttığı anlaşılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

ALTUNBEĞ TURGUT, Ceren. "Roma Dönemi Şehircilik Anlayışı." Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı 17, no. 26 (2019): 273–302. http://dx.doi.org/10.17518/canakkalearastirmalari.585372.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Gürler, Binnur. "Tire'de Bulunmuş Erken Roma Devrine Ait Cam Eserlerden Oluşan Mezar Grubu." Belleten 63, no. 236 (1999): 15–22. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.1999.15.

Full text
Abstract:
İzmir'in ilçelerinden biri olan Tire kent merkezinin güney doğusundadır. Yazılı kaynaklarda adından Tyrra, Apateira ve Arkadiupolis olarak bahsedilmektedir. Roma dönemi kaynaklarındaki adı ise Teira'dır. Son Pergamon kralının ölümünden sonra kent Roma egemenliğine geçmiştir. Bu dönemde kente ait toprakların bir kısmı Ephesos'daki Artemis Tapınağı'nın kutsal alanı içerisinde kalıyordu.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Erol, Derya. "Thyateira Kenti Bazilikası Buluntusu Bir Grup Seramik." Journal of Social Science 9, no. 17 (2025): 120–30. https://doi.org/10.30520/tjsosci.1620905.

Full text
Abstract:
Thyateira’nın Hellenistik dönemde Seleukos tarafından kurulan bir katoikia olduğu düşünülmektedir. Thyateira, Pergamon krallığına bir kent olarak İ.Ö.133 yılı sonrasında Roma egemenliğine girmiştir. Roma egemenliği altında Asia Minor eyaletinde hem ekonomik hem de siyasi açıdan önemli bir kent olabilmeyi başarmıştır. Roma döneminde Asia Eyaleti'nin önemli kentlerinden biridir. 2024 yılında yeniden başlatılan kazı çalışmaları, 1970'lerde açığa çıkarılan Bazilika'da devam etmiştir. Bu çalışmalarda elde edilen seramik buluntular, özellikle kandiller ve unguentariumlar, bu çalışmanın temelini oluşturmaktadır. İncelenen kandiller, Roma dönemi seramik üretim tekniklerini ve sembolik kullanım alanlarını göstermektedir. Ayrıca, unguentariumlar, bulundukları bağlam ve tarihlendirme yöntemleriyle kentin dönemleri hakkında ipuçları sunmaktadır. Yapılan incelemeler, kentin İ.Ö. 4-3. yüzyıla kadar uzanan geçmişine ışık tutmuştur. Elde edilen verilerle görülmektedir ki Thyateira Hellenistik dönemde sadece bir katoikia olarak kurulan küçük bir askeri karakol olmaktan çıkmış gelişkin bir Hellenistik dönem kentlerinden birisi haline gelmiştir. Roma İmparatorluk döneminde ise kent hem ticaret yollarının kavşak noktasında yer alması hem de pek çok alanda üretimde bulunan bir kent olarak bölgede çok büyük ekonomik ve kültürel etkinliği bulunmaktadır. Bu buluntular, Thyateira’nın üretim ve ticaret ağlarındaki önemini daha iyi anlamaya yönelik değerli veriler sağlamakla birlikte kentin tarihsel gelişimini ortaya çıkarmayı sağlayacak bulgular sunmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

KIZGUT, İsa. "Rhodiapolis Roma Dönemi Anıt Mezarı." PHASELIS, no. 3 (December 29, 2017): 329–42. http://dx.doi.org/10.18367/pha.17020.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

BİLİK, Necmettin. "ANADOLU'DA ROMA EYALETLERİ: AUGUSTUS DÖNEMİ." Journal Of History School 10, no. XXIX (2017): 527–36. http://dx.doi.org/10.14225/joh1079.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Kapuci, Umut. "Kuzey Karia’dan Eros Desmios Yontuları." Trakya Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi 15, no. 29 (2025): 155–73. https://doi.org/10.33207/trkede.1467453.

Full text
Abstract:
Bu makale içeriğini Aydın Arkeoloji Müzesi’nde korunan iki Eros yontusu oluşturmaktadır. Söz konusu eserler müzeye 1972 ve 1977 yıllarında satın alma yoluyla kazandırılmıştır. Buluntu yeri, dolayısıyla buluntu durumu belirsiz olan Eros yontuları; çalışma kapsamında tipoloji, stil ve ikonografi bağlamında ele alınmaktadır. Bu doğrultuda söz konusu Eros heykelleri için atölye, ekol ve tarihleme önerileri sunulmaktadır. Çalışma içeriğinde incelenen yontuların arkeolojik kazı buluntusu olmaması dolayısıyla buluntu durumları ile ilgili herhangi bir bilgi bulunmamaktadır. Bu bağlamda anılan heykeltıraşlık eserleri Batı Anadolu özelinde Karia Bölgesi ve yakın coğrafyada yer alan yerleşimlere ait Roma İmparatorluk Dönemi plastik eserlerle analoji yöntemi kullanılarak tarihlendirilmektedir. Çalışma kapsamında ele alınan Eros yontularının Attis ikonografisine benzer biçimde Desmios tipinde betimlendiği belirlenmiştir. Söz konusu yontularda Roma İmparatorluk Dönemi içerisinde İS 2. yüzyıl dönem özellikleri görülmektedir. Dolayısıyla E.1 Eros yontusu için Geç Hadrianus-Erken Antoninuslar, E.2 örneği için ise Geç Antoninuslar-Erken Severuslar Dönemi önerilmektedir. Analojik değerlendirmeler sonucunda; stilistik açıdan her iki yontunun da Aphrodisias antik kenti heykeltıraşlık ekolü özelliklerini yansıttığı anlaşılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Zeynep, Mehlika Uluçam Kırbağ, and Zeynep Kutlutaş Hicret. "Anadolu Figürlerinde Kadın Ayakkabıları: Roma Dönemi." SOCIAL SCIENCES STUDIES JOURNAL 10, no. 11 (2024): 2142–47. https://doi.org/10.5281/zenodo.14218468.

Full text
Abstract:
Kadim medeniyetlere ev sahipliği yapan Anadolu topraklarında giyim kuşam k&uuml;lt&uuml;r&uuml;n&uuml;n de olduk&ccedil;a zengin olduğu hem yazılı kaynaklarda hem de g&ouml;rsel vesikalarda yer almaktadır. Bu verilerle ilgili yapılan bir&ccedil;ok &ccedil;alışmada ayakkabı, giyimin bir aksesuarı gibi kabul edilerek incelenmiştir. Ancak ayakkabı kadın, erkek, &ccedil;ocuk başta olmak &uuml;zere bir&ccedil;ok farklı kategorilerde ve bir&ccedil;ok farklı kullanım alanlarında hem tasarım hem de m&uuml;hendislik bilgisi i&ccedil;eren başlı başına bir bilimdir. T&uuml;rkiye&rsquo;de Anadolu&rsquo;da ayakkabı &uuml;retimi ve tarihiyle ilgili &ccedil;alışmalar son yıllarda hız kazanmış olsa da kaynakların birbirini tekrar etmesi ve &ccedil;alışmaların spesifik konular &ccedil;er&ccedil;evesinde yapılamaması modellerin tarihi gelişimiyle ilgili boşluklara neden olmuştur. Bu &ccedil;alışmada da betimleme y&ouml;ntemi kullanılarak Roma d&ouml;neminden g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze ulaşan Anadolu fig&uuml;rlerindeki kadın ayak giysileri araştırılmıştır. B&ouml;ylece hem Roma d&ouml;nemine ait k&uuml;lt&uuml;r varlıklarında kadının yerinin yazılı kaynaklarla kıyaslanması ama&ccedil;lanmış hem de araştırma sınırları i&ccedil;erisinde Roma d&ouml;neminde kadınların giydiği ayakkabı modelleri belirlenmiştir. &Ccedil;alışma Afrodisias M&uuml;zesi ve &Ouml;ren Yeri, Hierapolis M&uuml;zesi ve Antalya M&uuml;zesi&rsquo;nde bulunan Roma kadın fig&uuml;rlerindeki ayak giysileriyle sınırlandırılmıştır. G&ouml;rseller yerinde incelenerek fotoğraflanmıştır. <strong>Anahtar Kelimeler:</strong> &nbsp;&nbsp;Ayakkabı, Roma Ayakkabıları, Kadın, Ayakkabı Tasarımı
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

KOÇYİĞİT, Oğuz. "Tabae Roma Dönemi Kırmızı Astarlı Seramikleri." Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi 3, no. 1 (2018): 135–54. http://dx.doi.org/10.31454/usb.419860.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
More sources

Books on the topic "Roma Dönemi"

1

Bilim, Cahit Yalçın. Tarihi yarımada Sultanahmet: Roma-Bizans - Osmanlı dönemi. Onbir Yayınları, 2018.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Taner, Aksoy, and Bakan Muhittin, eds. Kocaeli ve çevresi tarihi II: Roma dönemi Bithynia. Kocaeli Yüksek Öğrenim Derneği, 2007.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Emra, Durukan, and Başgelen Nezih, eds. Kappadokia'da, Argaios Dağı çevresinde Hellenistik-Roma dönemi mezarları ve ölü kültü: Gräber und Totenkult in der Hellenistisch - Römischen Zeit in der Umgebung des Argaios in Kapadokien. Arkeoloji ve Sanat Yayınları, 2012.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Eliuz, Ülkü, Gülşah Şişman, and Elif Öksüz Güneş. Tanzimat dönemi roman okumaları. Kesit Yayınları, 2018.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Çeçen, Kâzım. İstanbulʾun Osmanlı dönemi suyolları. Renk Ajans, 1999.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Ökse, A. Tuba. Ilısu barajı inşaat sahası kurtarma kazıları III : Roma imparatorluk dönemi ve orta - yakın çağ yerleşmeleri Salvage excavations in the construction area of the Ilısu dam III: Roman empire period and middle - new ages sites. Mardin Müze Müdürlüğü, 2018.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Eliuz, Ülkü, Gülşah Şişman, and Burak Armağan. Servet-i fünûn dönemi roman okumaları. Kesit Yayınları, 2020.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Eliuz, Ülkü. Cumhuriyet dönemi roman okumaları - I: 1923 - 1950. Kesit, 2021.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Delemen, İnci. Antik dönemde beslenme. Ege Yayınları, 2001.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

Çolak, Adnan. Antik dönem sikkeler kataloğu 2017: Antik Yunan medeniyetleri, Roma, Bizans, Pers İmparatorluğu ve Artuklu Beyliği sikkeleri. Adnan Çolak, 2017.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
More sources

Book chapters on the topic "Roma Dönemi"

1

Sönmez, Barış Emre. "Philomelion’dan Roma İmparatorluk Dönemi Adak Hekate Heykelciği." In Sosyal Bilimler Üzerine Araştırmalar - II. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub56.c184.

Full text
Abstract:
Bu çalışma Antik Dönem’de Phrygia Paroreia’sı olarak adlandırılan bölgede yer almakta olan bugün Konya iline bağlı Akşehir ilçesinde bulunan Konya Akşehir Müze Müdürlüğü’ne bağlı Nasreddin Hoca Arkeoloji ve Etnografya Müzesi’nde sergilenmekte olan Hekate heykelciğini kapsamaktadır. Eserin belli kısımlarında eksiklikler olmasına rağmen tek parça olarak bulunması ve özellikle baş kısmının korunması eseri değerlendirmemize olanak sağlamaktadır. Hekate heykelciği bölgede yerel kutsal alanların varlığını göstermektedir. Heykelcik için belirlenen tipolojik ve ikonografik özellikleri ile birlikte değerlendirildiğinde, bölgedeki ya da yerleşim yerindeki inanç yapısını ve adak kültürlerini belirlemek önemlidir. Heykelcik büyük bir olasılıkla ya ev içi bir külte ya da adak sunusu olarak kullanılmasına işaret etmektedir. Hekate heykelciği ikonografik ve stilistik değerlendirmesi yapılmış olup, M.S. 2. yüzyılın ilk yarısına tarihlendirilmesi için uygun görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Çetinkaya Özsarı, Elif. "Hikâye ve Roman." In Erken Çocukluk Dönemi Edebiyatı. Ankara Pegem Akademi Yayıncılık, 2020. http://dx.doi.org/10.14527/9786257228169.05.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

ERSOY, Akın, Sarp ALATEPELİ, Gözde ŞAKAR, and Ozan ÇAKMAK. "İZMİR / SMYRNA KAZISI OSMANLI DÖNEMİ İZLERİ." In CUMHURIYETIN BIRINCI YÜZYILINDA ANADOLU’DA TÜRK DÖNEMI ARKEOLOJI ÇALISMALARI. Türkiye Bilimler Akademisi, 2023. http://dx.doi.org/10.53478/tuba.978-625-8352-61-0.ch10.

Full text
Abstract:
The archaeological excavations of Smyrna / İzmir, which started about 100 years ago in the Smyrna Agora and continued intermittently in the last century, have yielded important data on the ancient building elements and urban fabric of the city, and these data have contributed to the literature in terms of the awareness of the history and archaeology of Izmir. Since 2007, the excavation and documentation works carried out within the scope of ‘Excavation, Research and Restoration Works of the Ancient City of Smyrna’ have yielded important data on the city’s Hellenistic, Roman and Byzantine Periods, as well as the structures and finds of the Turkish Period. In this context, the excavations carried out in various sectors in the historical city center of Izmir, which has been continuously inhabited for 2500 years, are especially important for the elucidation of the limited data on the Ottoman Period of the city. This article discusses the Turkish-Muslim cemeteries in and around the Smyrna Agora, Ottoman Period buildings and finds, and the masjid structure in Kadifekale based on the findings of the studies carried out to date. In addition, the results of the excavations at the Çuha Bedesteni and İzmir Economic Congress Building, which are being carried out under the supervision of the İzmir Museum Directorate and the Excavation Directorate of the Ancient City of Smyrna in the historical city center, and the results of the ground drillings carried out within the scope of the infrastructure and superstructure works carried out in Kemeraltı were also shared. While the fountains, cisterns and dwellings in and around the Smyrna Agora, which bear witness to the Ottoman Period of Smyrna, indicate the existence of civil and commercial life in the area, the variety of small finds uncovered during the excavations shows that Smyrna, which came to the fore as a port city, became an important export and import center in time and maintained this importance until the mid-19th century. For more detailed information, please refer to the Extended Abstract at the end of the text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

PEKTAŞ, Kadir. "ESKİ FOÇA OSMANLI MEZARLIĞI." In CUMHURIYETIN BIRINCI YÜZYILINDA ANADOLU’DA TÜRK DÖNEMI ARKEOLOJI ÇALISMALARI. Türkiye Bilimler Akademisi, 2023. http://dx.doi.org/10.53478/tuba.978-625-8352-61-0.ch07.

Full text
Abstract:
Foça has an important place in terms of tourism with its bays, archaeological remains and unspoilt natural structure. Our first investigations in the Ottoman Cemetery, which is a part of the historical texture protected by archaeological sites, medieval castle and historical houses in the district centre, started in 2011. Foça (Phokaia), whose excavations revealed that the first foundation of the city dates back to 3000 BC, was one of the important port cities where Ionian culture developed in ancient times. Turkish rule in Foça, which witnessed the historical changes experienced by Western Anatolia, started in the XIth century with Çaka Bey for a short time. Foça, which was later taken over by Eastern Rome, became an important commercial colony after the agreements made with the Genoese. During the reign of Fatih in 1456, Foça and its surroundings were definitively annexed to the Ottoman lands. As a result of our excavation and inventory studies, it is understood that the cemetery, where intensive burials were made from the first half of the XVI. century, was used until the XX. century. When the excavations continue, it can be estimated that the date of the gravestones can be dated back to the middle of the XVth century when Foça came under Ottoman control. It was determined that the cemetery was actually spread over a wider area, and that it reached its present state after the urbanisation activities. During the studies, the entire area was plankotised and the numbered stones were placed in the general cemetery plan. On the part of the 2nd plot facing the alleyway, there are remains of a vaulted building probably from the Roman period. In the area opposite to this, the remains of the building, which survived at the foundation level during the recent excavations, must belong to the Turkish period. For more detailed information, please refer to the Extended Abstract at the end of the text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

BORAN, Ali. "SİLİFKE KALESİ KAZI ÇALIŞMALARI (2011- 2022)." In CUMHURIYETIN BIRINCI YÜZYILINDA ANADOLU’DA TÜRK DÖNEMI ARKEOLOJI ÇALISMALARI. Türkiye Bilimler Akademisi, 2023. http://dx.doi.org/10.53478/tuba.978-625-8352-61-0.ch23.

Full text
Abstract:
Silifke is a district of Mersin province, currently located in the Mediterranean Region. Silifke Castle is located in the south of the region called Rough Cilicia in history, on the west side of the city, on the route that provides passage from the Mediterranean coast to Central Anatolia, at the intersection of land and sea trade. Silifke Castle was built at a point overlooking all roads, controlling both the trade route and the port. After the Silifke Castle excavations (2011-2022); Four periods have been identified: Roman, Byzantine, Karamanid and Ottoman Periods. It is understood that Silifke Castle was built in the Roman Period, and that it took its final shape by adding the defensive moat around the castle, the B-1 entrance gate, the A-16 military place adjacent to the walls, the church, the chapel, and some of the public and civil buildings in the Byzantine Period. After Silifke Castle was conquered by the Karamanids, the church in the center of the castle was converted into a mosque as a symbol of the Conquest, and the walls, moat, fortress veil and the spaces inside the castle began to be shaped according to the needs of the Turks. During the Ottoman Period, the settlement pattern inside the castle took its final shape. Thus, the castle, which is an important element of the medieval Turkish urban fabric, shows itself in the Silifke castle settlement pattern with the general characteristic of Turkish-Islamic cities. The settlement structure inside the castle was renewed according to need during the Ottoman Period. Rough-cut masonry, which is the traditional masonry of the region and built without the use of mortar, was applied in the interior spaces of the castle. With the excavations, the texture of the settlement inside the castle; It has been determined that the residences and social buildings belonging to the administration in the west, the mosque and the commercial buildings developed around it in the middle, and the residences and social buildings belonging to the public and the military in the east. Excavation findings are one of the most important data in identifying the castle. Excavation findings provide us with a wide range of data, from the art environment to daily life and aesthetic tastes of the Roman, Byzantine, Karamanid and Ottoman periods. The majority of the findings reflect the Turkish- Islamic period, and how the settlement pattern developed in every area we work can be followed.Each piece, especially architectural plastics, ceramics, metal, glass, stone, bone and wooden findings, is of great importance to us. These findings allow us to establish a bond with the master who made the work and the person who used it, understand their practices, and share this with today’s people.It also tells us about the social taste of that period, the technology they used, the exchange and solidarity between societies or different tastes. After the Silifke Castle excavation (2011-2022); It has been revealed that the castle has been used since ancient times and continued its effectiveness in the Roman and Byzantine periods. From the architectural remains and small artifacts identified, it is understood that Silifke Castle was inhabited until the last times of the Karamanoğlu and Ottoman Periods. Thus, it was revealed that Silifke Castle is one of the rare ruins in Anatolia that display the castle-city feature of the Turkish period. For more detailed information, please refer to the Extended Abstract at the end of the text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Demir, Muzaffer. "Antikçağda İki Deprem Karşılaştırması: Gediz (Hermos) Vadisi (MS 17) Ve Antakya (Antiokheia) Depremleri (MS 115)." In Tarih Alanında Seçme Yazılar- II. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub70.c245.

Full text
Abstract:
MS 17 Hermos (Gediz) Vadisi ve MS 105 Antiokheia depremleri gerek şidddetleri ve gerekse yol açtıkları insan kaybı açısından Roma döneminin en büyük depremlerindendir. Bu sebeple antik dönem tarihçileri bu depremler hakkında daha detaylı bilgiler sunmaktadır. Tacitus MÖ 17 depreminin Hermos Nehri vadisi boyunca başta Sardeis (Manisa/Salihli) ve Magnesia (Manisa) olmak üzere en az 12 büyük kentin yıkımına yol açtığını ve deprem sonrasında Tiberius’un vergi muafiyeti de dâhil restore edilmeleri için depremden zarar gören bu kentlere yardımlarda bulunduğunu nispeten detaylı olarak aktarmaktadır. Plinius, Strabon, Cassius Dio, Seneca ve Velleius Paterculus gibi yazarlar da bu deprem hakkında kısa bilgiler sunmaktadır. Bu yazarların dışında deprem sonrası yardımlarından dolayı Tiberius’u onurlandıran yazıtlar ve nümizmatik kaynaklar ve inşaat faaliyetleriyle ilgili arkeolojik deliller de bulunmaktadır. Öte yandan MS 115 Antiokheia depremi de şiddetli olup başta Antiokheia olmak üzere çevre kentlerde çok büyük can ve mal kaybına sebep olmuştur. Her ne kadar bu depreme değinen antik yazar sayısı az olsa da, antik dönem yazarları içinde Cassius Dio bu depremin şiddeti, sebep olduğu can ve mal kayıpları, yol açtığı coğrafi değişimler ve topografik zararlar hakkında antik depremler içinde en canlı ve detaylı tanımlamayı yapmaktadır. Ioannes Malalas, Cassius Dio gibi muhtemelen deprem dönemine yakın bir zamanda yaşayan ve yerel bir kronik yazarından faydalanmıştır ve depremi kentte yaşamış olan Traianus’un deprem sonrası Antiokheia’daki restorasyon çalışmalarını detaylandırmaktadır. Bu çalışmada bu iki depremin karşılaştırılmasının sebebi her iki depremin şiddeti ve yol açtığı siyasi ve sosyo-kültürel sonuçların benzer olmasıdır. Tacitus’ta MS 17 depremini yaşayanlardan biridir. Bu söz konusu depremden kendisi de etkilendiğinden MS 115 depremi hakkında daha detaylı bilgi verme ihtimali dikkatlerden kaçmamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

GÖK, Sevinç, Serdar ÜNAN, Seher ALTUNKAYNAK DUĞAN, and Begüm BUĞDAYCI. "KÜTAHYA KALESİ KAZILARI." In CUMHURIYETIN BIRINCI YÜZYILINDA ANADOLU’DA TÜRK DÖNEMI ARKEOLOJI ÇALISMALARI. Türkiye Bilimler Akademisi, 2023. http://dx.doi.org/10.53478/tuba.978-625-8352-61-0.ch29.

Full text
Abstract:
Located in the city center of Kütahya, the citadel is situated on a hill overlooking the city. Taking into consideration the wall construction technique, it is thought that the present city walls and the bastions of the citadel, in particular, have been constructed during the Byzantine Period. Kütahya Citadel, known to have been inhabited during the Roman, Byzantine, Seljuk and Ottoman periods, is formed by three sections as Upper Citadel, Inner Citadel and Lower Citadel. Drawn up in 2020 with the authorization of the Kütahya Cultural Heritage Preservation Board, a recovery excavation has been performed within the scope of the “Kütahya Castle Lighting Project”. In the castle, canals have been opened around the restaurant and cafeteria, which have been built unauthorizedly within various periods since the seventies, and electrical cables and electricity supply panels have been placed. Both the cable ducts and the apparatus required for the lighting have been laid without inflicting any damage to the area, and the processes have been designed to be recyclable. Regular excavations have been initiated in the 2021 excavation season, and excavations have been conducted in ZZ-21, AB-21 and ZZ-22 grids in the Upper Citadel. Leveling works have been performed in the 10x10 trenches determined in the inner part of the 28th and 29th bastions. Alternative walls in brick and coarse stone order as well as coarse stone wall systems have been identified. Ceramics are amongst the first small finds unearthed within the two excavation seasons. Glazed and unglazed ceramic finds from the Roman, Byzantine, (Beylik) Principalities and Ottoman periods generally consist of plates, bowls, jugs, jars, cooking pots and bowls. Two silver coins minted in Constantinople (Istanbul) and Egypt during the Ottoman Period are also amongst the substantial finds recovered. Apart from coins, various metal objects and glassware finds appear as other artifacts unearthed. For more detailed information, please refer to the Extended Abstract at the end of the text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

BEYAZIT, Mustafa, and Meryem CANSEVEN. "KALE-İ TAVAS (TABAE ANTİK KENTİ) ÖREN YERİ VE KAVAKLIPINAR MEVKİİ KALE-İ TAVAS MEZARLIĞI KAZILARI." In CUMHURIYETIN BIRINCI YÜZYILINDA ANADOLU’DA TÜRK DÖNEMI ARKEOLOJI ÇALISMALARI. Türkiye Bilimler Akademisi, 2023. http://dx.doi.org/10.53478/tuba.978-625-8352-61-0.ch21.

Full text
Abstract:
This study covers the evaluations of the history of the Kale-i Tavas city which was an undisrupted settlement spanning from prehistoric times until the 1950s of the Republican Period, of its transformation into a Turkish-Islamic city and the excavation findings. Located 1,5 km on the southwest of the Kale province of Denizli, the city has sustained its importance due to its location as a gateway connecting the costal and inner regions since its foundation until the time of its relocation. Being situated on a naturally fortified rock structure has made the city which was referred to as Tabae, Taba, Tabas and Tabenon in ancient sources which meant “rock” a center of attraction in every period. Even though there is no certain information about its foundation, it is understood that it was a place of continues settlement from prehistoric ages. Found on the south of the Tabai (Tavas) Plain, the city was the soul settlement amongst other cities in the plain to mint silver coins. Information on the pre-Alexander period of the Ancient City of Tabae is limited. The city had gained the status of “polis” during the rule of the Seleucids and continued to main its importance during the Roman Era. Tabae which had sent representatives to councils during the Byzantine Era was transformed into a Turkish-Islamic city in the 12th Century after the Turkish conquest of the region. The city which had been alternating between the Menteshe Principality and the Ottoman rules for a certain time finally became Ottoman territory in 1424. Based on the information given by the travelers about the Turkish- Islamic period of Kale-i Tavas, it is understood that Kale-i Tavas had been a prospering city with its Turkish-Islamic structures surrounded by city walls. Kale-i Tavas, which had been within the borders of the Menteshe Sanjak until 1887, was bound to Denizli after this date and continued its existences until the decision of its relocation due to the threat of landslide in 1954 during the Republic Period. With the excavations the have been uninterruptedly carried out since 2007, many findings that will shed light on the past of the Ancient City of Kale-i Tavas (Tabae) have been unearth. Among the excavation findings are statue fragments all dating to the Roman Era, ceramic artifacts belonging to various different civilizations spanning from the Bronze Age to the 1960s and coins pertaining to the Hellenistic, Roman, Byzantine and Turkish-Islamic periods. As was considered a part of Kale-i Tavas’s history, the cemetery had also been included in the excavation activities since 2015. Three groups of gravestones have been identified in the Kale-i Tavas Cemetery which constitutes one of the most important Turkish-Islamic cemeteries with its more than 3000 headstones which include tombstones that continue the Central Asian tradition, inscribed tombstones dating to the Ottoman Era and headstones that carry the Ottoman tradition even though it had been made during the Republic Period. For more detailed information, please refer to the Extended Abstract at the end of the text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

YAVUZ, Mehmet, and Levent ALNIAK. "TRABZON İÇ KALE KAZISI." In CUMHURIYETIN BIRINCI YÜZYILINDA ANADOLU’DA TÜRK DÖNEMI ARKEOLOJI ÇALISMALARI. Türkiye Bilimler Akademisi, 2023. http://dx.doi.org/10.53478/tuba.978-625-8352-61-0.ch31.

Full text
Abstract:
Historically, the city of Trabzon consisted of three separate sections, namely the Lower Fortress, the Middle Fortress and the Upper Fortress (Inner Fortress) sections. Considering its strategic location and its status fit for an administrative center, it is highly probable that the first walled city construction was made in the Inner Fortress (Upper Fortress) section. The structural features of the walls both at the north-western and north-eastern parts of the Inner Fortress (Upper Fortress) section and the first archaeological findings confirmed this view. The first observer to mention the existence of Trabzon as Trapezus in ancient written sources was Xenophon, who returned to Greece with “tens of thousands” of soldiers in 400 BC from Persia. Based on this source Trabzon was a city intact around 400 BC, and therefore its known history dates back to 2500 years. However, the German historian Jakob Fallmerayer Pausanias, known for his work “History of the Empire of Trabzon”, argued that the core inhabited area of Trapezus was Trabzon, which still exists today, and that its foundation dated back 4500 years ago. Considering that the transition to a sedentary agricultural life was during the Neolithic period around 2000 BC, this view is likely to be accurate. Until February and August 2021, no scientific archaeological excavation or drilling work had been carried out either inside or outside the city walls of old Trabzon, which has been inhabited since ancient times. With the permission of the General Directorate of Cultural Heritage and Museums of the Ministry of Culture and Tourism, in 2021 archaeological drilling was carried out for a month in the northeastern part of the Lower Hisar in Trabzon for the first time in history, and important architectural remains from the Roman Period were found in addition to minor Hellenistic finds. Following this significant discovery, at the end of August of the same year, long-term, planned and systematic archaeological excavations were initiated at the Inner Fortress section under the presidency of Trabzon Museum and under the coordination and academic supervision of Prof. Mehmet Yavuz from Karadeniz Technical University. The third phase of these archaeological studies was carried out at the bottom of the city wall behind the Women’s Groceries Market in the Lower Hisar section, and the works that began in December 2021 continued until the end of July 2022. During the rescue excavations, the ancient harbor structure uncovered during the excavation of the construction foundation was fully unearthed. The first archaeological excavations in these three different places yielded a large number of ceramic artifacts, coins, glass, metal and bone artifacts belonging to the Roman, Byzantine, Komnenos and Ottoman Periods, starting from the Hellenistic Period. For more detailed information, please refer to the Extended Abstract at the end of the text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

Akarsu, Yağmur. "Roma İmparatorluğu Ekonomisinin Değerlendirilmesi." In Sosyal Bilimlerde Akademik Araştırma ve Değerlendirmeler- VI. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub402.c1782.

Full text
Abstract:
Roma İmparatorluğu, istisnai büyüklüğü ve süresi sayesinde, tarımsal bir dünya imparatorluğu bağlamında ekonomik kalkınmayı incelemek için en iyi fırsatlardan birini sunmaktadır. Aynı zamanda Roma ekonomisi, organik yakıtlara dayanması ve tarım ile hane içi üretimin hakim olması bakımından tipik bir modern öncesi ekonomiydi. Gelişimsel açıdan, Doğu Akdeniz ve Yakın Doğu'nun Helenistik ekonomilerinin genişlemesinin devamı ve doruk noktası olarak görülebilir. Sonuç olarak, ticaret ve taşımacılık en başından beri Roma ekonomisinin merkezindeydi ve Roma'nın daha sonraki genişlemesi, erken dönemlerden itibaren, yalnızca siyasi gücün yayılmasıyla değil, aynı zamanda kısmen hükümet politikası tarafından oluşturulan ve kısmen de piyasa etkileşimi yoluyla ortaya çıkan sıkı bir ekonomik bağlantı ağının ortaya çıkmasıyla da karakterize edildi. Para birimi ve takas sistemi, Roma ticaretinin ve taşımacılığının gelişmesinin ve genişlemesinin ayrılmaz bir parçasıydı. Tarım, Roma ekonomisinin temelini oluşturuyordu ve muhtemelen nüfusun %80'inden fazlasını meşgul ediyordu. Temel ürünler arasında geleneksel Akdeniz üçlüsü olan zeytin, üzüm ve tahıllar yer alıyordu. Tarımsal uygulamalara ilişkin kanıtlar son derece az olsa da, genellikle tarım yöntemlerinde göreceli bir teknolojik istikrar olduğu varsayılır. Ancak Akdeniz tarım yöntemleri ve bitki türleri Avrupa da dahil olmak üzere geniş bir alana yayılmış ve özellikle kolonilerin etrafındaki kırsal alanların organizasyonunda büyük gelişmeler yaşanmıştır. Gerileme belirtileri ilk olarak ikinci yüzyılın sonlarına doğru görünür hale gelir. Büyük ölçekli imparatorluk madenleri ve taş ocakları ikinci yüzyılın son çeyreğinde terk edilir ve bunu sikkelerdeki ince metalin güçlü bir şekilde değer kaybetmesi izler. Büyük ölçekli işleme ve üretim tesislerine yapılan yatırımlar ciddi ölçüde azalır, birkaç yeni inşaat yapılır ve bazıları kullanım dışı kalır ya da daha küçük ölçekte devam eder. Sonuç olarak, Roma İmparatorluğu tarih boyunca birçok ekonomik gelişme ve kriz dönemleri atlatmıştır. Fakat Roma İmparatorluğu’nun iktisadi sistemi, ticareti, tarımı ve sanayi alanlarındaki başarısı birçok modern kavramın temellerinin atıldığı bir dönem olarak tarihe geçti.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Conference papers on the topic "Roma Dönemi"

1

MENGEŞ, Yeter. "Türkiye’nin İtalyan Tehditi Nedeniyle Batı İttifakına Katılması Sürecinin İtalyan Kamuoyunda Yansımaları (1939-1940)." In 10. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2024. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-6044-9.18.

Full text
Abstract:
Lozan Barış Antlaşması’ndan sonraki dönemde Türk-İtalyan ilişkileri dostluk ve düşmanlığın birbirinin içinde olduğu bir süreç halinde dalgalanarak devam etmiştir. Bu dönemde Roma İmparatorluğu’nu canlandırma hayalleri kuran Mussolini tarafından emperyalist politikalar dile getirilmektedir. Habeşistan’ı işgal ve ilhak eden İtalya, Menteşe Adaları’nda mevcut askerî gücüyle uluslararası barış ve kolektif güvenlikten yana bir politika izlemekte olan Türkiye için açık ve yakın bir tehdit meydana getirmektedir. İtalya’nın Arnavutluk’u işgale başlamasıyla Türkiye, İtalya’nın kendisine karşı yarattığı tehdit nedeniyle geleneksel tarafsızlık politikasından ayrılarak İngiltere ve Fransa ile yakınlaşmıştır. Bu süreç sonunda Üçlü İttifak Antlaşması 19 Ekim 1939 tarihinde imzalanmıştır. Bu antlaşmaya göre Akdeniz’de İtalya tarafından bir saldırı başlatılması halinde; Türkiye, İngiltere ve Fransa karşılıklı yardımlaşacaklardır. Türkiye böylece tarafsızlık politikasından ayrılarak, İngiltere ve Fransa’nın yanında yer almış oluyordu. Bu durum İtalyan kamuoyunda oldukça olumsuz olarak karşılanmış, İngiltere’nin İtalya ve Almanya’yı “kuşatma” politikasının bir ürünü olarak değerlendirilmiştir. Bu çalışmanın amacı yukarıda açıklanan döneme ilişkin İtalyan diplomatik belgeleri, İngiliz diplomatik belgeleri, dönemin İtalyan basını ve telif eserlerden faydalanarak Türkiye’nin İtalyan tehditi nedeniyle batı ittifakına katılmasına ilişkin sürecin İtalyan kamuoyundaki yansımalarını incelemek ve aydınlatmaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Aziz HILAYIF, Sevsen. "KEMAL TAHİR'İN KURT KANUNU ROMANINDA İKNA YÖNTEMLERİ VE TEHDİT." In I V . I N T E R N A T I O N A L C O N G R E S S O F L A N G U A G E A N D L I T E R A T U R E. Rimar Academy, 2022. http://dx.doi.org/10.47832/lan.con4-11.

Full text
Abstract:
Asıl adı İsmet Kemalettin DEMİR olan Kemal TAHİR, 20. yüzyıl Türk edebiyatının en önemli hikaye, roman ve senaryo yazarlarındandır. 13 Mart 1910 tarihinde İstanbul'da dünyaya gelen yazar, 63 yıllık bir ömrün ardından 21 Nisan 1973 tarihinde, memleketi İstanbul'da vefat etmiştir. Devlet Ana, Kurt Kanunu ve Yol ayrımı gibi Türk edebiyatına damga vuran sayısız eser üretmiş olan yazar, pek çok ödüle de layık görülmüştür. Kurt Kanunu, Kemal TAHİR'in en önemli romanlarından biridir. 1969 yılında ilk baskısı yapılan eser; Kanlı Tuzak, Sürek Avı ve İnsanlık Sorunu adında üç başlığı havidir. Bu muhteşem eserin konusu ise 1926 Türkiye'sinde geçen bir suikast girişimidir. Yapılması planlanan bu suikast, dönemin Cumhurbaşkanı ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu olan Mustafa Kemal Atatürk'e karşı düzenlenmiş ve başarılı olamamıştır. Polisiye tadında ilerleyen ve birtakım tehdit ve ikna konularında derin analizlerin yapıldığı roman, bu özellikleriyle diğer romanlardan ayrılmaktadır. Eserin konusu, bir devlet büyüğünü içerdiği dolayısıyla hakkında çeşitli soruşturmalar yapılmıştır. Dönemin Türkiye coğrafyasını da görmemiz açısından tarihi bir değeri de haiz olan eserin öne çıkan başlıkları tehdit ve ikna yöntemleridir. Karşıdaki kişiyi bir amaç doğrultusunda gözdağı vermek suretiyle yıldırma politikasına tehdit denir. Tehdit, esasında bir ikna yöntemidir. Erdemli ve ahlaki bir davranış olmayan ve etik kurallarına uymayan bu kavram, eşkıya olarak tabir edilebilecek kişi veya kişiler tarafından yapılır. Baskıcı bir zihniyetin ürünüdür. Çalışmaya bu kapsamlı özetle başlanılarak ardından 20. yüzyıl Türk Edebiyatının yetiştirmiş olduğu en önemli yazarlarından biri olan Kemal TAHİR'in hayatı, edebi kişiliği ve eserleri tanıtıldıktan sonra tehdit ve ikna yöntemleri kavramları üzerinde durulacak ve Kurt Kanunu Romanı hakkında geniş izahat verilecektir. Son olarak Kemal TAHİR'in Kurt Kanunu romanında tehdit ve ikna yöntemleri tarafımızca işlenilecektir
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

CEYLAN, Yağmur. "SALGIN HASTALIKLARIN DİSTOPİK ESERLERDEKİ YANSIMALARI: “BİR KÖRLÜK DENEMESİ” ÖRNEĞİ." In COMMUNICATION AND TECHNOLOGY CONGRESS. ISTANBUL AYDIN UNIVERSITY, 2021. http://dx.doi.org/10.17932/ctc.2021/ctc21.031.

Full text
Abstract:
İnsanlık tarihi boyunca birçok salgın hastalık baş göstermiş, bu hastalıklar romanlara ve filmlere sıkça konu olmuştur. Covid-19 virüsünün yayılması, salgın hastalıkları konu alan eserlerin yeniden gündeme gelmesine ve yeni dönem eserlerinde bu konunun tekrar ele alınmasına neden olmuştur. Saramago’nun 1995 yılında kaleme aldığı Körlük isimli roman da temelde “Peki, bütün insanlar aniden ve hiçbir sebep yokken kör olsa ne olur?” sorusuna cevap arayan distopik bir eserdir. Yazar, körlük imgesi üzerinden modern dünyadaki çatışmaları, vicdanı ve ahlaki değerlerin çöküşünü ele alırken aynı zamanda okuyucuya estetik bir zevkte vermeyi amaçlar. Aynı isimle sinemaya da uyarlanan eser günümüzde dâhi güncelliğini korumaktadır. Çalışmada Körlük romanı, aslından uyarlan Blindless (2008) filmi ile karşılaştırılmıştır. Yöntem olarak literatür taraması, metin çözümlemesi ve içerik analizi kullanılmıştır. Karşılaştırma yapılırken içinde bulunduğumuz 2020 yılında ortaya çıkan ve etkisi bütün dünyayı saran Covid-19 virüsünün toplumsal etkilerinin tartışılması amaçlanmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

ÇELEBİ, Mevlüt. "ATATÜRK’ÜN BİLİNMEYEN BİR RÖPORTAJI." In 9. Uluslararası Atatürk Kongresi. Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, 2021. http://dx.doi.org/10.51824/978-975-17-4794-5.46.

Full text
Abstract:
Modern Türkiye’nin kurucusu Atatürk hakkında yapılan çalışmalar devam etmektedir. Bu, onun hakkında yeni bilgi ve belgelerin ortaya çıkmaya devam ettiği anlamına da gelmektedir. Söz konusu çalışmalarda yabancı araştırmacıların da büyük katkısı olmaktadır. Bildirimizde Atatürk’ün şimdiye kadar ortaya çıkarılamamış, bilinmeyen bir röportajını inceliyoruz. Röportaj, İtalyan kökenli G. Filippucci Giustiniani tarafından yapılmıştır. Biz bu mülakata, adı geçen gazetecinin Türkiye ve Yakın Doğu ülkelerine yaptığı seyahatlere ait hatıralarının bulunduğu 1924’te yayınlanan Dieci anni di viaggi politici in Oriente, Dieci anni di viaggi politici in Oriente, Turchia-GreciaEgitto-Palestina-Siria (1914-1924) başlıklı kitabında rastladık. Yazar, Atatürk ile mülakatı 1923’te yaptığını yazmış ve mülakatın sonunda da Corriere Italiano notunu düşmüştür. Corriere Italiano gazetesi, 9 Ağustos 1922-28 Temmuz 1923 tarihleri arasında yayınlanan Il Giornaledi Roma gazetesinin yerine 11 Ağustos 1923’te yayınlanmaya başladı. Mülakatın sonundaki nottan hareketle Il Giornale di Roma ve Corriere Italiano’nun gazetelerinin 1923 ve 1924 yıllarına ait kolleksiyonlarını taradığımız halde bu mülakata rastlayamadık. Giustiniani’nin bu dönemde Türkiye hakkındaki çeşitli yazılarına İtalyan gazetelerinde rastladık. Tahminimiz, bu mülakatın yayınlanmak üzere Corriere Italiano gazetesine gönderildiği fakat yayınlanmadığı yönündedir. Mülakatın ne zaman yapıldığı hakkında kesin bir bilgiye sahip değiliz. Kitabın ilk sayfasında yer alan resimden, görüşmede Atatürk’ün Giustiniani’ye imzalı bir fotoğrafını verdiğini anlıyoruz. Fotoğrafın ay kısmında 7 rakamı olduğu okunuyor. Yazar, görüşmenin İzmir’de Göztepe’de yapıldığını not etmiştir. Buradan hareketle, Mustafa Kemal Paşa’nın 1923 yılının 27 Temmuz-2 Ağustos günleri arasında Göztepe’de kaldığını bildiğimizden, görüşmenin 27-31 Temmuz 1923’te yapıldığını düşünüyoruz. Mülakatta Mustafa Kemal Paşa’nın zaferden sonrasına dönük planları, kurduğu Halk Partisi, demokrasi, yabancılar ve yabancı sermaye hakkındaki düşünceleri ve özellikle kadınlarla ilgili düşüncelerini öğrenmek mümkündür. Yazar Giustiniani, Atatürk ve eşi Latife Hanım hakkında son derce gerçekçi gözlem ve tespitlerde bulunmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

SOĞUKKUYU, Bahar. "GRAFİK TASARIMDA KADIN ARKETİPLER: HANDMAID’S TALE ÖRNEĞİ." In COMMUNICATION AND TECHNOLOGY CONGRESS. ISTANBUL AYDIN UNIVERSITY, 2021. http://dx.doi.org/10.17932/ctc.2021/ctc21.085.

Full text
Abstract:
Yayınlandığı dönemde ses getiren romanların sinemaya ve/veya diziye uyarlanması, görüntülerin egemen olduğu günümüz medyasında sıklıkla görülmektedir. Margaret Atwood’un 1985 yılında yazdığı distopik roman Handmaid’s Tale/Damızlık Kızın Öyküsü, 2017 yılında aynı isimle diziye uyarlanarak yayınlanmaya başlamıştır. 69. Emmy Ödülleri’nde dram dalında en iyi dizi ödülünü kazanan Handmaid’s Tale, aynı zamanda bilim-kurgu ve gerilim de içermektedir. Handmaid’s Tale’in birçok distopya romanı gibi tekrar gündeme gelmesinin arkasındaki sebeplerden biri, içeriğinde güncel siyasi rejimlerin farklı bakış açılarıyla eleştirilmesidir. Bu çalışmada Handmaid’s Tale romanı için hazırlanan kitap kapak tasarımlarının, biçimsel açıdan grafik tasarım unsurları, biçim ve içerik bağlamında ise göstergebilim yöntemi dikkate alınarak incelenmesi amaçlanmaktadır. Görsel tasarım elemanı olarak renk, kimliğini kanıtlayan tasarımlar için simgesel minimalist anlatım amacıyla da kullanılabilmektedir. Kırmızı ile siyah kullanılarak, dizi aracılığıyla geniş kitleler tarafından tanınan kadın arketip Offred (Elisabeth Moss), sıklıkla görsel yorumlamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Tasarımlarda kağıtların kesilerek eksiltilmesi, Gestalt yasalarından gözün tamamlama yasası gibi yöntemlere dayanan grafiksel çözümlemeler görülmektedir. Çalışmada, Handmaid’s Tale için hazırlanan kitap kapak tasarımları, bir romanın/konunun minimal, anlaşılır grafik tasarım ürünleri olarak oluşturulması bakımından göstergebilimsel olarak incelenmiştir. Kitap kapak tasarımında kullanılan tasarım öğelerinin işlevleri, romanın içeriğini yansıtması bakımından sorgulanacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography