To see the other types of publications on this topic, follow the link: Stratejik Güç.

Journal articles on the topic 'Stratejik Güç'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 50 journal articles for your research on the topic 'Stratejik Güç.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Konukcu, Yasemin. "Devletlerin küresel ve bölgesel güç olma stratejileri." International Journal of Economics, Politics, Humanities & Social Sciences 1, no. 3 (2018): 203–14. https://doi.org/10.5281/zenodo.2540180.

Full text
Abstract:
Bu makalenin temel amacı, küresel ve bölgesel düzeyde etkin devletlerin, nüfuz alanı oluşturmak için kullandıkları araçları analiz etmektir. Bu çerçevede, hegemonya kavramı değerlendirilmekte ve doğrudan baskı uygulamanın ötesinde faaliyet gösteren kurumsal ve kültürel yapılar irdelenmektedir. Hegemonya kavramı, uluslararası ilişkiler literatüründe köklü bir paradigma olarak, tek taraflı dayatmaların yetersizliğine vurgu yapmaktadır. Hegemonya niteliğinde güç ise, paylaşıma açık olan veya dengesizlikleri ortaya koymayan stratejik bir güç özelliği gösterir. Bu çerçevede kurumsallaşma, küresel ölçekte hegemonya oluşturmanın temel stratejik adımı niteliğindedir. Bölgesel devletler ise, çeşitli unsurları organize edere, güçlerini pekiştirme arayışındadırlar. Bu çalışmada her iki düzeydeki devletlerin izledikleri stratejiler ele alınarak, çok kutuplu dünya düzeninin dinamikleri değerlendirilmiştir.   The main purpose of this article is to analyze the tools that active states at the global and regional level use to create the domain of influence. In this framework, the concept of hegemony is assessed and institutional and culutral structures that operate beyond direct oppression are examined. The concept of hegemony emphasizes the inadequacy of unilateral imperatives as a rooted paradigm in the literature of international relations. The power of hegemony is a strategic power feature that is open to sharing or does not introduce imbalances. In this context, institutionalization is the main strategic step creating hegemony on a global scale. On the other hand, regional states, seek to reinforce their powers by organizing various elements. In this study, the dynamics of the multi-polar world order were evaluated by considering the strategies that the states at both levels were following.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Isbılen, Samet. "ABD-RUSYA REKABETİ VE ARKTİK’TE DEĞİŞEN STRATEJİK DENGELER." Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 34, no. 1 (2025): 691–709. https://doi.org/10.35379/cusosbil.1589070.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, Arktik bölgesindeki hızla değişen jeopolitik dinamikleri, özellikle Amerika ve Rusya arasındaki güç rekabetini incelemektedir. Son yıllarda, bölge, küresel ısınmanın etkisiyle değişen çevresel koşulların tetiklediği stratejik ve ekonomik fırsatlar nedeniyle uluslararası ilişkiler disiplininde yoğun bir ilgi odağı haline gelmiştir. İklim değişikliği, eriyen buzullar ve yeni deniz ticaret yollarının ortaya çıkışı, bölgeyi enerji kaynakları, ticaret ve askeri strateji açısından küresel güç dengelerinin merkezine taşımaktadır. Çalışmada, ABD ve Rusya’nın Arktik politikaları, resmi belgeler, akademik yayınlar ve uluslararası raporlar temel alınarak karşılaştırmalı bir perspektifle analiz edilmiştir. Bu bağlamda, ABD'nin NATO iş birliğiyle bölgedeki askeri varlığını artırma çabaları ile Rusya’nın KDR üzerindeki hâkimiyet stratejisi karşılaştırılmıştır. Rekabetin yalnızca bölgesel değil, küresel güvenlik, enerji piyasaları ve uluslararası ilişkiler üzerinde derin etkiler yaratabileceği değerlendirilmiştir. Ayrıca, bölgedeki altyapı eksiklikleri ve çevresel riskler gibi zorluklar ele alınmış, bu sorunların stratejik planlama ve uluslararası iş birliği ile çözülebileceği vurgulanmıştır. Çalışma, Arktik’in karmaşık jeopolitik yapısını anlamaya ve bölgenin küresel dengelerdeki önemini ortaya koymaya yönelik bir analiz sunmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Özdemir, Ahmet. "İran-Suudi Arabistan Güç Mücadelesi." Uluslararası İlişkiler ve Politika Dergisi 5, no. 1 (2025): 75–90. https://doi.org/10.62334/ulipod.1564286.

Full text
Abstract:
Bu çalışmanın amacı, İran ve Suudi Arabistan arasındaki güç ve nüfuz mücadelesini kapsamlı bir şekilde analiz etmektir. Bilindiği üzere, İran ve Suudi Arabistan, Ortadoğu’da jeopolitik dengeyi şekillendirmek için tarihsel, ideolojik ve stratejik farklılıkları üzerinden uzun süredir güç ve nüfuz mücadelesi vermektedir. İran, bölgesel etkinliğini artırma hedefi doğrultusunda nükleer kapasite geliştirme arayışını sürdürürken, Suudi Arabistan bu süreci başından beri engellemeye çalışmakta ve İran’ın nükleer faaliyetlerine karşı sert bir duruş sergilemektedir. İki ülke, menfaatlerinin çatıştığı alanlarda Şii-Sünni eksenli dini kimlikleri stratejik birer araç olarak kullanarak Ortadoğu’da baskın güç olma hedefiyle hareket etmektedir. Bu çalışma, İran ve Suudi Arabistan’ın resmi devlet kaynaklardan elde edilen verileri içerik analiz yöntemiyle değerlendirerek, İran’ın nükleer güç olma çabaları çerçevesinde Suudi Arabistan-İsrail ilişkileri ve bölgesel dinamikleri analiz etmektedir. Belge çözümlemesi yöntemiyle yapılan analizde, ABD’nin 2018 yılında İran nükleer anlaşmasından çekilmesiyle uygulamaya koyduğu yaptırımların Tahran’ı Çin-Rusya eksenine yaklaştırdığını ortaya koymaktadır. Suudi Arabistan ise bir yandan ABD ile nükleer iş birliği müzakerelerini sürdürürken, diğer yandan çeşitli ülkelerle anlaşmalar yaparak enerji diplomasisini çeşitlendirmiştir. Bu kapsamda Suudi Arabistan’ın özellikle 2023’te Çin arabuluculuğunda İran ile ilişkilerini yeniden başlatması, bölgedeki dengeleri etkilemiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Boztürk, Hasan. "AB’nin Doğu Akdeniz’deki normatif gücü: GKRY örneği." JOURNAL OF AWARENESS 10, no. 1 (2025): e2769. https://doi.org/10.26809/joa.2769.

Full text
Abstract:
Avrupa Birliği’nin (AB) 2004 genişlemesi yeni bir dönemin başlangıcı olmuştur. AB, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) de aralarında olduğu on yeni üyeyle tarihinin en büyük genişlemesini yaşamıştır. Bu genişleme ile birlikte AB yeni komşular edinirken yeni sorunlarla da sınırdaş olmak durumunda kalmıştır. GKRY’nin AB üyeliği sorunlu bir şekilde gerçekleşirken, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC) yok sayılmıştır. Bu sorunlar Doğu Akdeniz’deki gerginliklerle birlikte yeniden gün yüzüne çıkarken, Türkiye ile Yunanistan ve GKRY arasındaki deniz yetki alanlarındaki anlaşmazlıklar gündeme gelmektedir. GKRY’nin stratejik hedeflerine bakıldığında üyesi olduğu AB’nin hedefleriyle çelişmektedir. AB normatif güç olma iddiasındayken, GKRY’nin hedefleri kimi zaman realist yaklaşımlarla açıklanabilmektedir. Bu çalışma Doğu Akdeniz’de AB’nin politikalarının normatif güç temelli yaklaşımlar bağlamında incelenmesini ve GKRY’nin ulusal çıkar temelli yaklaşımlarıyla birlikte ele alınmasını hedeflemektedir. Çalışma sonuçları üyesi olduğu AB’nin aksine GKRY’nin normatif güç temelli yaklaşımları gerçekleştirme olasılığının düşüklüğünü ortaya koymaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Yürük, Emre. "Osmanlı Dış Politikasında Kriz Yönetimi: Osmanlı – İran/Zend Hanedanlığı Krizi (1765-1779)." İran Çalışmaları Dergisi 9, no. 1 (2025): 219–48. https://doi.org/10.33201/iranian.1627820.

Full text
Abstract:
1765-1779 yılları arasında gerçekleşen Osmanlı-İran/Zend Hanedanlığı Krizi, 18. yüzyılın sonlarında kriz yönetimi, diplomasi ve bölgesel güç dengeleri açısından önemli bir vaka çalışmasıdır. Basra’nın jeopolitik ve ekonomik önemi etrafında şekillenen kriz, Osmanlı yetkilileri ile Zend hükümdarı Kerim Han arasındaki anlaşmazlıklardan kaynaklanmıştır. Korsanlık faaliyetleri, İranlı hacıların durumu ve Osmanlı’nın iç işlerine müdahale gibi meseleler, gerilimin artması ve Zend kuvvetlerinin Basra’yı kuşatıp geçici olarak işgal etmesiyle sonuçlanmıştır. Osmanlı’nın yanıtı, kaynakların kısıtlı olduğu ve güç dengelerinin değiştiği bir dönemde, temkinli diplomasi ile gecikmiş askeri müdahale arasında bir denge kurma çabasını yansıtmaktadır. Çalışma, Türk dış politikası bağlamında, Osmanlı-İran/Zend Hanedanlığı Krizi, sınır güvenliği, bölgesel istikrar ve güç dengesi stratejilerinin sürekliliği gibi konularda fikirler sunmaktadır. Kriz yönetimi süreci ve sonuçlarının analizi, modern Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası diplomasideki stratejik önceliklerinin tarihsel temellerini vurgulayarak dış politika yaklaşımlarındaki sürekliliği gözler önüne sermektedir.Çalışma, Türk dış politikası bağlamında, Osmanlı-İran/Zend Hanedanlığı Krizi, sınır güvenliği, bölgesel istikrar ve güç dengesi stratejilerinin sürekliliği gibi konularda fikirler sunmaktadır. Kriz yönetimi süreci ve sonuçlarının analizi, modern Türkiye’nin bölgesel ve uluslararası diplomasideki stratejik önceliklerinin tarihsel temellerini vurgulayarak dış politika yaklaşımlarındaki sürekliliği gözler önüne sermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Zengin, Alperen Kürşad. "Türkiye’nin Büyük Stratejisi ve Türk Devletleri Teşkilatı." Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi 12, Türk Devletleri Teşkilatı (2025): 306–17. https://doi.org/10.16985/mtad.1628123.

Full text
Abstract:
dinamikleriyle kendi içinde değerlendirilmelidir. Bu çalışmada uluslararası sistemin belirsizlik üzerine kurulduğu iddia edilmektedir. Belirsizlikle birlikte uluslararası sisteme haiz yönetilemeyen bölgeler oluşmuş aynı zamanda güç boşlukları meydana gelmiştir. Bölgesel ve yükselen güçlerin politikaları tabii olarak bu yapısal dinamiklerden etkilenmiştir. Böylece bu devletler hem kendi jeopolitiklerinde hem de küresel alanda faaliyet gösterecek hale gelmiş, milli güvenlik temelinde bölgeselleşmenin yaygınlaşması kendini göstermiştir. Bu çalışmada bölgesel ve yükselen güç olduğu ön kabulüyle Türkiye’nin büyük stratejisinin bu dinamiklerden etkilendiği iddia edilmiştir. Bu bakımdan Türkiye’nin stratejik özerkliğini sağlayarak bölgesel güç statüsünü perçinlemesi içinde bulunduğu jeopolitiğin güvensiz alanlarını ortadan kaldıracaktır. Türkiye’nin büyük stratejisinin geleceğe yönelik tasavvurunun da Türk Dünyası ile olan ilişkileriyle neticelenebileceği ve Türk Devletleri Teşkilatı bünyesinde yapılacak faaliyetlerin daha kurumsal ve sürdürülebilirlik taşıyacağı düşünülmektedir. Çalışmanın kavramsal boyutta ilgilendiği büyük stratejiyi derinlemesine inceleme kaygısı yoktur, çünkü bu durum çalışmanın kapsamının genişlemesine ve böylelikle odağının kaymasına neden olacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Sarı, Muhammed Ziya. "TEKNO-MİLLİYETÇİLİK ÇERÇEVESİNDE ABD VE ÇİN ARASINDAKİ KUANTUM TEKNOLOJİ YARIŞININ DEĞERLENDİRİLMESİ." ESAM Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar Dergisi 6, no. 1 (2025): 23–42. https://doi.org/10.53662/esamdergisi.1609028.

Full text
Abstract:
Bu araştırma, Tekno-Milliyetçilik (TM) çerçevesinde ABD ile Çin arasındaki kuantum teknolojilerdeki rekabeti ele almaktadır. Çalışma kapsamında, iki ülkenin kuantum teknolojilerdeki Tekno-Milliyetçi politikaları doküman analizi yöntemiyle incelenmiş ve söz konusu rekabetin küresel güç dengeleri ve jeopolitik dinamikleri nasıl etkilediği tartışılmıştır. Son yıllarda ABD’nin kuantum teknolojilerine ilişkin politikalarının merkezinde, ulusal güvenlik ve stratejik üstünlük arayışının bulunduğu görülmektedir. Bu amaçla, ABD bir yandan müttefikleriyle iş birliğini güçlendirirken, diğer yandan Çin’e yönelik teknoloji transferini sınırlamaya ve kendi ulusal inovasyon kapasitesini geliştirmeye öncelik vermektedir. “National Quantum Initiative” gibi girişimler aracılığıyla akademi, endüstri ve kamu sektörü arasında kapsamlı bir koordinasyon mekanizması kurulmaya çalışılmakta; kritik kuantum teknolojilerine ayrılan yatırımlar stratejik bir öncelik haline getirilmektedir. Özellikle Biden yönetimiyle birlikte, Çin’in teknolojik ilerlemesini yavaşlatmak ABD’nin kuantum politikalarının temel hedeflerinden biri haline gelmiştir. Diğer tarafta Çin, “Made in China 2025” ve askeri-sivil entegrasyon stratejileri sayesinde kuantum teknolojilerindeki gelişimini devlet destekli programlarla hızlandırarak bağımsız bir teknoloji altyapısı oluşturmayı hedeflemektedir. Micius uydusu gibi projelerle kuantum iletişim alanında elde ettiği başarılar, küresel rekabetin seyrini etkileme potansiyeline sahiptir. Bu bağlamda Çin, ABD’nin Tekno-Milliyetçilik yaklaşımına karşılık vererek kendi stratejik hamlelerini ihtiva eden Tekno-Milliyetçi politikalar geliştirmektedir. Sonuç olarak, kuantum teknolojilerde Tekno-Milliyetçi eğilimlerin ağır bastığı bu yarış, ABD ve Çin arasındaki ekonomik, teknolojik ve jeopolitik rekabetin daha da derinleşmesine yol açmakta, yalnızca iki ülke arasındaki ilişkileri değil, küresel siyaseti, teknoloji ekosistemini ve stratejik iş birliklerini de dönüştürmektedir. Gelecekte, kuantum üstünlüğünü elde edecek tarafın, küresel güç dengeleri üzerinde ve jeopolitik güç yarışında belirleyici bir rol oynaması beklenmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Duman, Ömer. "DOĞU AKDENİZ ENERJİ JEOPOLİTİĞİ VE BÖLGESEL GÜÇ MÜCADELESİ BAĞLAMINDA SAHİLDAR DEVLETLERİN ULUSAL GÜVENLİK ALGILARI." Akademik Hassasiyetler 12, no. 27 (2025): 632–66. https://doi.org/10.58884/akademik-hassasiyetler.1554152.

Full text
Abstract:
Doğu Akdeniz, stratejik konumu nedeniyle uzun zamandır jeopolitik güç mücadelelerinin odak noktası olmuştur. 20.yüzyılın son çeyreğinden itibaren Doğu Akdeniz havzasında hidrokarbon rezervlerinin keşfedilmesiyle bölgenin enerji jeopolitiği ve bölgesel güç mücadelesi çetin bir hal almıştır. Bu anlamda Doğu Akdeniz’de doğal gazın keşfedilmesi ile enerji ve bölgesel güç mücadelesinde etkili olan sahildar ve sahildar olmayan devletler Doğu Akdeniz’e yönelik dış politikalarında değişikliğe gitmişlerdir. Bu tarihten itibaren, Doğu Akdeniz'deki etkili kıyı devletleri deniz yetki alanlarını belirlemek, sondaj faaliyetleri yürütmek, doktrinler ilan etmek, zirveler düzenlemek ve doğal gaz boru hattı projeleri planlamak gibi önemli girişimlerde bulunmuştur. Böylece bu devletlerin girişimleri ile Doğu Akdeniz’de ulusal çıkarların korunması hedeflenmiştir. Öyle ki, Doğu Akdeniz'deki kıyı devletleri bölgesel çıkarlarını zedeleyecek her türlü eylemi ulusal güvenliklerine doğrudan bir tehdit olarak algılamaktadır. Doğu Akdeniz havzasındaki önemli sorunlar da kıyıdaş devletlerinin ‘‘ulusal güvenliğine tehdit’’ niteliğini taşımaktadır. Bu çalışma Doğu Akdeniz'deki sahildar devletlerinin dış politika kararlarında ulusal güvenliğe nasıl öncelik verdiklerini incelemektedir. Bu çalışma, ulusal güvenlik ve stratejik çıkarların Doğu Akdeniz'e kıyısı olan devletlerin dış politika kararlarını temelden şekillendirdiği sonucuna varmakta ve bu devletlerin jeopolitik stratejilerine eleştirel bir bakış açısı sunmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Sezer, Sevgi. "Uluslararası Siyasette Büyük Güç Rekabeti: ABD, Çin ve Rusya’nın Politik Ekonomik Stratejileri." Fiscaoeconomia 9, no. 2 (2025): 1022–38. https://doi.org/10.25295/fsecon.1608387.

Full text
Abstract:
Günümüzün jeopolitik bağlamında, büyük güç rekabetinin yeniden canlanması, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Rusya’yı uluslararası politikaya yönelik stratejik yaklaşımlarını yeniden gözden geçirmeye ve yeniden dengelemeye yöneltmiştir. Bu çalışma, modern uluslararası düzendeki politik-ekonomik taktiklerine vurgu yaparak, Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Rusya arasındaki büyük güç rekabetinin dinamiklerini araştırmayı amaçlamaktadır. Araştırma, Amerika Birleşik Devletleri’nin rakiplerinden çok daha ağır basan askeri, ekonomik ve teknik avantajların bir kombinasyonu ile hâkimiyetini nasıl sürdürdüğünü göstermektedir. Buna karşılık, Çin ve Rusya’nın çıkarları, özellikle Avrasya genelinde ekonomik iş birliğini ve jeopolitik etkiyi teşvik eden Kuşak ve Yol Girişimi (BRI) gibi programlar aracılığıyla daha koordineli hale gelmiştir. Böylesi bir ilişki, özellikle Çin’in yapay zekâdaki atılımlarının Amerikan hâkimiyetine doğrudan bir tehdit olarak görüldüğü askeri teknoloji alanında Amerika Birleşik Devletleri için stratejik endişeler ortaya koymaktadır. Çalışma, küresel yönetişim ve bölgesel istikrar için verilen bu mücadelenin sonuçlarını incelemektedir. ABD, müttefikleri güçlendirerek ve ekonomik cezalar uygulayarak algılanan Çin ve Rus etkisine yanıt verdi ve aynı zamanda liberal demokratik ilkeleri temsil etmeye çalışmıştır. Ancak, yükselen Çin-Rus işbirliği bu politikaya meydan okuyor, çünkü her iki ülke de uluslararası düzeni kendi çıkarlarına uyacak şekilde yeniden şekillendirmeyi amaçlamakta ve ABD’nin savunduğu liberal enternasyonalizmi baltalamaktadır. Son olarak, bu yaklaşım, günümüzün büyük güç ilişkilerini tanımlayan askeri, ekonomik ve diplomatik taktiklerin karmaşık etkileşimini vurgulamakta ve gelecekte çok kutupluluğun ve stratejik rekabetin uluslararası politikada daha belirgin hale geleceğini ima etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

İsmayıl, Elnur. "Bölgesel Güç Rekabetinde Moldova’nın Güvenliği ve Ayrılıkçı Bölgeler Sorunu." Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 10, no. 19 (2024): 1–26. https://doi.org/10.32739/uskudarsbd.10.19.145.

Full text
Abstract:
Doğu Avrupa’da Ukrayna ile Romanya arasında yer alan Moldova, Sovyetler Birliği’nin yıkılması sonucunda bağımsızlığını kazanan 15 devletten biridir. Rusya’nın kendi nüfuz alanında gördüğü Moldova’nın Ukrayna sınırında bulunması, Romanya açısından taşıdığı stratejik önem ve potansiyel olarak Avrupa Birliği ve NATO’ya üyelik girişimleri bu ülke üzerindeki Rusya-Batı rekabetini artırmıştır. Kremlin’in Moldova’da iktidardaki AB yanlısı koalisyona karşı uzun bir dönem Batı’ya entegrasyona ve Romanya ile birleşmeye karşı çıkan Komünist ve Sosyalist partileri desteklemiştir. Nitekim Rusya’nın Mart 2014’te Kırım’ı işgaliyle başlayan kriz sürecinde ve Şubat 2022’de Ukrayna’ya askerî müdahalesinden sonra Transdinyester sorununa farklı yaklaşımlar Moskova-Kişinev arasındaki siyasi krizi tekrar ortaya çıkarmıştır. Rusya’nın saldırgan politikalarının bir sonraki hedefinin stratejik konumda bulunan Transdinyester mi olacağı sorusu gündeme gelmiştir. Soğuk Savaş sonrası dönemde Moldova, tekrar jeopolitik bir soru olan “Quo vadis?” ile yüzleşmektedir. Makalede Moldova’nın Transdinyester ve Gagavuzya bölgelerindeki ayrılıkçılık sorununun güncel durumu anlatılmakta, Rusya’nın Kırım’ın işgali, Moldova iktidarının AB ve NATO’ya entegrasyon çabasının Kremlin’le ilişkilerini nasıl etkileyeceği ve Transdinyester’in Rusya tarafından işgal edilme olasılığı değerlendirilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

RZAYEVA, Roida. "Türk Dünyası ve Stratejik Siyasetin Felsefesi: Yumuşak Güç ve Medya." Sakarya Üniversitesi Türk Akademi Dergisi 2, no. 2 (2023): 140–48. http://dx.doi.org/10.62122/sautad.1393599.

Full text
Abstract:
Son zamanlarda vuku bulan politik, ekonomik veya kültürel birçok olay Türk devletlerinin refahının, kalkınmasının ve güvenliğinin yüksek düzeyde karşılıklı bağımlı ve bunların kesişen boyutlarının olduğunu bir daha sergilemiştir. Günümüzde bölgesel kuruluşların ortak stratejik vizyon oluşturmak adına önemi daha da artmaktadır. Bu tarz platformlardan daha fazla karşılıklı destek ve dayanışma sağlamak için faydalanılmaktadır. Bu amaçlara hizmet eden platformlardan biri de Türk Devletleri Teşkilatıdır. Dünya çapındaki hızlı değişimler karşısında bölgesel düzeydeki ihtiyaçları karşılamak için Türk Dünyasının jeopolitik düzlemde ortaya çıkan gerçeklere adapte olması gerekmektedir. Özellikle bu durum son zamanlarda vuku bulan savaşlar nedeniyle daha da büyük önem kazanmıştır. Bu nedenle, Türk dünyasının özellikle enformasyon ve medya alanında uyum ve dönüşüm kapasitesinin artırılması gün geçtikçe önem kazanmaktadır. Bu da mevzubahis alanda son trendleri takip ederek ve uygulayarak mümkündür. Modern siyasette “yumuşak güç” aracı olarak bir medya politikası oluşturma ihtiyacı bağlamında bilgi akışının analiz edilmesine ve belirli bir sorunun çözümüne yönelik yeterli ve zamanında yaklaşımların belirlenmesine ihtiyaç vardır. Bu bilgiler ekseninde, Türk dünyasının ortak değerler, gelenekler, tarih kapasitesinden faydalanarak enformasyon ve medya alanının ideolojik silaha dönüştürülmesi küresel dinamiklerin farkındalığına dayanan bir vizyon geliştirme amaçlarına hizmet etmektedir. Modern sosyo-politik gerçekliğin analizi bilgi güvenliğinin sağlanması ihtiyacını ortaya koymaktadır. Bu bağlamda, medyanın devlet-politik, sosyo-kültürel ve toplumun diğer alanlarının dönüşümündeki rolü göz önüne alındığında, toplumu medya araçları aracılığıyla yönetme becerilerinin geliştirilmesi önem arz etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

Taban, Muhammed Hayati. "Sistem Düzeyinde Sorulara Stratejik Düzeyde Cevaplar: Yıllık Tehdit Değerlendirmesi Belgeleri." SAVSAD Savunma ve Savaş Araştırmaları Dergisi 35, no. 1 (2025): 175–98. https://doi.org/10.54078/savsad.1676470.

Full text
Abstract:
Uluslararası sistemin kaç kutuplu olduğu realist yaklaşımların temel sorduğu sorulardan biridir çünkü kutup sayısı birbirine benzeyen aktörler olan devletlerin davranışını doğrudan etkileyen faktörlerden biri olarak kabul edilir. Sistemin tek, iki veya çok kutuplu olması uluslararası ilişkilerin anarşik yapısıyla birleştiğinde istikrarı doğrudan etkilemektedir. Nitekim sistemde devletler arası savaşların olduğu dönemlerde realizmin yükselmesi ve kutupluluğa dair sorular sorması doğaldır. Rusya Federasyonu-Ukrayna Savaşı ve Çin Halk Cumhuriyeti’nin yükselişi günümüzde bu soruların daha sık sorulmasına neden olmaktadır. Bu çalışma sistem düzeyinde bir soruyu, Amerika Birleşik Devletleri istihbarat topluluğu tarafından stratejik düzeyde üretilen bir istihbarat ürünü olan Yıllık Tehdit Değerlendirme belgeleri üzerinden cevaplandırmayı amaçlamaktadır. Bu amaçla çalışma Python programlama dili kullanarak kelime analizi ve konu modelleme analizi gerçekleştirmektedir. Çalışmanın sonuçları 2017 yılı itibarıyla ABD’nin büyük güç rekabetini Yıllık Tehdit Değerlendirmesine taşımaya başladığı, 2021 itibariyle de büyük güç rekabetini kabul ettiğini göstermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

Soofizadeh, Abdolvahid. "SAFEVÎ DEVLETİNİN KURULUŞ SÜRECİNDE “EHL-İ İHTİSAS” VE ÖNEMİ." Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, no. 113 (March 24, 2025): 105–16. https://doi.org/10.60163/tkhcbva.1574149.

Full text
Abstract:
Safevî Devleti, başlangıçta bir tarikat olarak ortaya çıkan ancak zamanla siyasi bir güç haline gelen önemli bir devlettir. Safevî Tarikatı’nın kuruluş sürecinde “Ehl-i İhtisas” olarak bilinen bir grup, tarikatın liderliğini ve stratejik kararlarını yönlendirmede kritik bir rol oynamıştır. Bu grup, özellikle küçük yaşta olan Şah İsmail’in tahta çıkışında etkili olmuş, stratejik kararlar alarak Safevî Devleti’nin kurulmasına zemin hazırlamıştır. 14. ve 15. yüzyıllarda Safevî tarikatı, Akkoyunlu ve Karakoyunlu devletlerinden bazen destek alsa da bazen de baskı görmüştür. Ancak Şeyh Safiyyüddin’in soyundan gelen liderler, tarikatı ayakta tutmayı başarmış ve özellikle Şeyh Cüneyd döneminden Türkmen Kızılbaş aşiretlerinin desteğini kazanmışlardır. Bu aşiretlerin yardımıyla Safevî tarikatı askeri ve siyasi gücünü artırmış ve sonunda Şah İsmail’in tahta çıkmasını sağlayan süreci başlatmıştır. Şah İsmail’in tahta çıkışından sonra Ehl-i İhtisas içerisinden seçilen kişiler “Halîfetü’l-hulefâ” unvanına sahip olmuşlardır. Ancak zamanla bu makamın gücü azalmıştır. Safevî Devleti’nin kuruluş sürecinde Ehl-i İhtisas’ın rolü, tarikatın siyasi bir güç haline gelmesinde ve devletin stratejik yöneliminde kritik bir öneme sahiptir. Bu nedenle, bu grubun faaliyetleri ve tarihsel önemi, özellikle devletin kuruluş sürecinde ele alınmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

Tarçın, Uğur. "Türk Devletleri Teşkilatı’nda Askeri İş Birliği: Stratejik Bir Perspektif." Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi 12, Türk Devletleri Teşkilatı (2025): 244–67. https://doi.org/10.16985/mtad.1628507.

Full text
Abstract:
Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), Orta Asya, Kafkasya ve Türkiye'yi kapsayan stratejik bir coğrafyayı içine alır. Bu bölge enerji nakil hatları, doğal kaynaklar ve ticaret yollarının merkezindedir. Ancak bu bölge, güç mücadelesi, terörizm, göç, sınır ihlalleri ve hibrit tehditler gibi ciddi güvenlik sorunlarıyla karşı karşıyadır. Bu bağlamda, TDT askeri iş birliğinin güçlenmesi, üye ülkelerin savunma kapasitelerini geliştirmek ve bölgesel istikrarı artırmak adına hayati bir rol oynayabilir. Türkiye, savunma sanayii, askeri eğitim, sağlık ve kültür gibi alanlarda üye ülkelere destek sunabilecek güçlü imkanlara sahiptir. Jeopolitik olarak Rusya, Çin ve ABD gibi küresel güçlerin rekabet sahasında yer alan TDT, etkili ve kurumsal bir iş birliğiyle; düzenli diyalog ve ortak projeler aracılığıyla hem üye ülkeler arasındaki iş birliğini derinleştirebilir hem de bölgesel kalkınmayı teşvik ederek bu dinamiklere karşı daha sağlam bir duruş sergileyebilir. Belirli alanlarda başlatılan iş birliklerinin zamanla daha kapsamlı ve güçlü politik birlikteliklere dönüşmesi mümkündür. Bu çalışmada, uluslararası teoriler ve istatistikler ışığında TDT’nin karşılaştığı zorluklar ve fırsatlar analiz edilmiş, askeri ve ekonomik iş birliğini artırmaya yönelik stratejik öneriler sunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

Verdikhanov, İlgar, and Yüksek Lisans Öğrencisi. "Doğu Akdeniz’de güç mücadelesi: sorunlar çerçevesinde kiyidaş devletlerin tutumlari." InterConf, no. 45(201) (May 20, 2024): 222–46. http://dx.doi.org/10.51582/interconf.19-20.05.2024.023.

Full text
Abstract:
Doğu Akdeniz, dünya tarihi boyunca önemli bir coğrafyada yer almış ve birçok medeniyete, üç büyük tek tanrılı dine ev sahipliği yapmıştır. Ancak bulunduğu konum nedeniyle uzun süre barışın sağlanamadığı bu bölge, 2000'li yıllarda hidrokarbon kaynaklarının keşfedilmesiyle yeniden bir mücadele merkezi haline gelmiştir. Küresel güçlerin de ilgisini çeken Doğu Akdeniz, özellikle 2011'den itibaren bölgesel devletlerin mücadele alanı olmuştur. Bu durum, bölgedeki jeopolitik ve stratejik önemi daha da artırmıştır. Bu çalışma, Doğu Akdeniz'in tarihsel, stratejik ve ekonomik önemine dikkat çekerek, deniz yetki alanlarının paylaşımı konusunda Türkiye ve diğer kıyıdaş devletlerin tutumlarına ilişkin tespitler yapmaktadır. Makalede, 1982 yılında Birleşmiş Devletler Deniz Hukuku Sözleşmesi (BMDHS) ile tanımlanan münhasır ekonomik bölge kavramı, Doğu Akdeniz'deki deniz yetki alanları uyuşmazlığıyla birlikte uluslararası hukuk kuralları çerçevesinde incelenecektir. Bu bölgedeki doğalgaz ve petrol yatakları uyuşmazlıkları, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin (GKRY) diğer devletlerle yaptığı münhasır ekonomik bölge anlaşmaları nedeniyle artmıştır. Ancak Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti (KKTC), bu anlaşmaların uluslararası hukuk kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek kabul etmemektedir. Bu nedenle, GKRY tarafından verilen petrol ve doğalgaz arama ruhsatları hukuki açıdan incelenmelidir. Bu çalışma, Türkiye liderliğinde Doğu Akdeniz'deki sorunların adil çözümü için uygulanacak ilkeleri ve olası çözümün nasıl olabileceğini ortaya koyması bakımından önemlidir. Araştırmannın amacı, bölgedeki sorunların çözümüne katkı sağlamaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

Ateşeceloğlu, Seyhan, and Bülent İmamoğlu. "Patlayıcı Maddeler: Sınıflandırma, Günümüz Uygulamaları ve Geleceğe Yönelik Yönelimler." Black Sea Journal of Engineering and Science 8, no. 3 (2025): 59–60. https://doi.org/10.34248/bsengineering.1607313.

Full text
Abstract:
Antik Çağ’da askerî ve kültürel amaçlarla sınırlı bir kullanım alanına sahip olan patlayıcı maddeler, barut, dinamit ve modern patlayıcıların icadıyla, hem askerî hem de sivil alanlarda geniş bir kullanım alanına ulaşarak stratejik bir önem kazanmıştır. Bu stratejik önem, bilimsel ve teknolojik yeniliklerle desteklenmiş; devletlerin “bölgesel güç”, “küresel güç” ve “süper güç” olma hedefleri doğrultusunda hızlanan silâhlanma yarışlarıyla daha da artmıştır. Bu çalışmada, patlayıcı maddelerin bağ yapıları, temel elementleri ve atom çekirdek ağırlıkları gibi kriterler detaylı bir şekilde incelenmiş; bu sayede, patlayıcı maddelerin kapsamlı bir sınıflandırmasının yapılması hedeflenmiştir. Araştırma kapsamında, nitel yöntem kullanılarak ulusal ve uluslararası literatür taranmış ve mevcut sınıflandırmaların büyük ölçüde kimyasal patlayıcı maddelere odaklandığı, buna karşın nükleer patlayıcıların ihmal edildiği tespit edilmiştir. Bu eksikliği gidermek amacıyla, kimyasal ve nükleer patlayıcıları bir arada ele alan bütüncül bir sınıflandırma sistemi geliştirilmiş ve bir maddenin, patlayıcı olarak kabul edilebilmesi için gerekli kriterler belirlenmiştir. Ayrıca çalışmada, patlayıcı maddelerin yıkıcı ve yapıcı potansiyelleri ile kullanım alanları değerlendirilmiş; mevcut durumları ve gelecekteki potansiyel yönelimleri bütüncül bir yaklaşımla ele alınmıştır. Çevreye duyarlı ve sürdürülebilir patlayıcı madde teknolojilerinin geliştirilmesi için disiplinler arası araştırmaların teşvik edilmesi gerektiği vurgulanmıştır. Bu kapsamlı analizle, patlayıcı maddeler konusundaki mevcut bilgi birikimine katkıda bulunarak hem akademik literatüre hem de pratik uygulamalara değer sağlanması amaçlanmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

Duran, Hasan, and Yusra Toprak. "Narendra Modi Dönemi Hindistan Dış Politikasının Dönüşümü." Journal of Applied And Theoretical Social Sciences 4, no. 3 (2022): 275–98. http://dx.doi.org/10.37241/jatss.2022.67.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, 2014 yılında Narendra Modi liderliğinde iktidara gelen Baharatiya Janata Parti (BJP) hükümetinin Hindistan'ın dış politikasına ilişkin amaçları, önceki hükümetlerden farklı olan politikaları ve bu politikaların sonuçlarına odaklanmaktadır. Narendra Modi liderliğindeki yönetim, Doğu’ya Hareket Et, Önce Komşuluk politikası gibi atılımlarla Hindistan’ın bölgede önemli bir güç olarak tanınmasını sağlamayı; çok kutuplu dünya düzenini gerçekleştirmek amacıyla stratejik özerklik kavramı çerçevesinde Hindistan’ın uluslararası ve bölgesel çıkarlarının korunmasında güçlü devletlerle karşılıklı iş birliğine dayalı ilişkiler sürdürmeyi ve yumuşak güç unsurlarına vurgu yapmayı Hindistan’ın dış politika önceliği olarak belirlemiştir. Çalışmada diplomasinin etkin bir araç olarak kullanıldığı söylem ve politikaların önceki hükümetlerden farklı olarak Hindistan yakın çevresine ve uluslararası sisteme etkisi değerlendirilmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

Kavoğlu, Samet, and Ergün Köksoy. "Yumuşak Güç ve Kamu Diplomasisine Karşılaştırmalı Bir Bakış: Rusya ve Ukrayna Üzerine Bir İnceleme." İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 11, no. 2 (2024): 788–804. http://dx.doi.org/10.17336/igusbd.1272971.

Full text
Abstract:
Yurttaşlık bilincinin arttığı toplumlarda, örgütlü gruplar başta olmak üzere genel olarak kamuoyu siyasal aktörler üzerinde etki oluşturmaktadır. Kamu diplomasisi de siyasal süreçlerde etki üretme kapasitesine sahip hedef ülke kamularına dönük yumuşak güç temelli faaliyetleri tanımlamaktadır. Bu çalışma Rusya ve Ukrayna’nın yumuşak güç ve kamu diplomasisi yaklaşımlarına ve kaynaklarına odaklanmaktadır. Çalışmada tarafların kamu diplomasisi yaklaşımları ve faaliyetleri doküman analizine dayalı betimleyici incelemeyle araçlar, aktörler, yöntemler, hedef kamular, taktik ve stratejik iletişim çabaları ekseninde mercek altına alınmıştır. Araştırma bulgularından hareketle Rusya’nın büyük güç olma iddiasıyla küresel ölçekte kamu diplomasisi faaliyetleri yürüttüğü görülmekle birlikte “Yakın Çevre” doktrini ekseninde etnik Rusların yaşadığı eski SSCB ülkelerine dönük yoğun çalışmaların olduğu da görülmektedir. Ukrayna kamu diplomasisi incelendiğinde ise faaliyetlerin Dışişleri Bakanlığı Kamu Diplomasisi ve İletişim Genel Dairesi, Ukrayna Kültür Vakfı ve Ukrayna Enstitüsü tarafından yürütüldüğü; faaliyetlerde öne çıkan temaların da Rusya’dan ayrışan beynelmilel Ukrayna milli kimliği oluşturmak ve Ukrayna’yı Avrupa kültür havzası içerisinde konumlandırmak olduğu bulgulanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

Akbaş, Arif. "Orta Doğu’da Güç Dengeleri: Suriye Krizi ve İran’ın Stratejik Hamleleri (1990-2020)." TESAM Akademi Dergisi 12, no. 1 (2025): 13–40. https://doi.org/10.30626/tesamakademi.1407137.

Full text
Abstract:
Bu makaledeki amacımız İran’ın dış politikası, İran hükümeti ile diğer devletlerarasındaki ekonomik, askeri ve sosyal ilişkileri Türkiye’yi de etkileyen boyutuyla açıklanmaktır. Makalede verstehende yöntemi kullanılmıştır. Coğrafya ve jeopolitik İran’ın dış politikasını belirlemede çok önemli bir faktördür. 1979’daki İran Devrimi’nin ardından Ayetullah Humeyni, Şah Muhammed Rıza Pehlevi’nin Amerikan yanlısı dış politikasını terk etmiş ve Orta Doğu’daki varlığını Şii dünyası eksenini kuşatacak şekilde bir yönelime girmiştir. Eski rejim yerine yeni kurulan İslam Cumhuriyeti’nin Orta Doğu’daki son yirmi yıllık dış politikası, yüzüncü yılına giren Türkiye’yi yakından ilgilenmektedir. Ayrıca sahada İran ve Türkiye siyasetleri çoğu zaman çatışmaktadır. İran kendisini çevreleyen ülkelere mezhepsel dinamikler üzerinden sıklıkla tesir etmeye çalışmaktadır. Ülke kendi içinde İslami devrimi teşvik ederken, bir yandan da Batılı ve gayrimüslim etkileri ortadan kaldırmaya yönelik pragmatist bir tutum sergilemektedir. Bu ise Doğucular ile Batıcılar arasında sıkıntılı bir sürecin yaşanmasına neden olmaktadır. Araştırma bulgumuz İran-Irak Savaşı’nın sona ermesinden bu yana İran’ın yeni dış politikası küresel konumu üzerinde dramatik bir etki yaratmaktadır. Coğrafya kaderdir, ama Orta Doğu’da bu kaderin iplerini çeken güçler her zaman değişir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

Çelik, Saadet. "Stratejik Araştırma Merkezlerinin Bilgi-İktidar İlişkileri Çerçevesinde Tarafsızlık Sorunsalı." Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 35, no. 1 (2025): 235–47. https://doi.org/10.18069/firatsbed.1569881.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada stratejik araştırma merkezlerinin iktidar ilişkileri bağlamındaki işlevlerini inceleyerek bilgi ve iktidar arasındaki etkileşimleri vurgular. Çalışma, stratejik araştırma merkezlerinin uzmanlıkları sayesinde kamu politikalarının belirlenmesinde etkili bir aktör haline gelirken aynı zamanda iktidar yapılarına hizmet eden bir bilgi kaynağı olarak da işlev gördüğüne dikkat çeker. Bu süreçte, bilgi sahibi olanların karar alma süreçlerinde daha etkili oldukları ve politikaların şekillenmesinde belirleyici oldukları ortaya konur. Stratejik araştırma merkezleri, bilgi ve iktidar dinamiklerini bir araya getirerek politika yapım süreçlerine ve iktidarın üretimine önemli katkılarda bulunmaktadır. Stratejik araştırma merkezleri faaliyetlerini sürdürürken siyasi, ekonomik ve toplumsal iktidar ve güç odaklarıyla olan ilişkileri, ürettikleri bilginin nesnelliği üzerine bazı değerlendirmeleri gündeme getirmektedir. Bu durum, bilginin nasıl üretildiği ve kullanıldığı konusundaki sorgulamaları ve tarafsızlık anlayışını tartışmaya açmaktadır. Nitekim bu merkezler, iktidarın üretiminde ve politikaların yönlendirilmesinde vazgeçilmez bir işlevi üstlenmiş olduğu gibi taraflı olma riskini de taşıyabilmektedir. Bu çalışma, stratejik araştırma merkezlerinin özellikle Türkiye merceğinden politika yapım süreçlerindeki ve iktidar üretimindeki etkilerini ve bu etkilerin bilgi ve iktidar dinamikleri bağlamında nasıl şekillendiğini ve taraflı olma hali üzerinde durmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

Emir, Mehmet. "Avrupa Birliği’nin Gelişen Orta Asya Politikası: Ekonomi ve Güvenlik Stratejisinin Karşılaştırmalı Analizi (1991-2023)." Gazi Akademik Bakış 18, no. 35 (2024): 75–96. https://doi.org/10.19060/gav.1598498.

Full text
Abstract:
Soğuk Savaşın bitişinden sonra Avrupa Birliği’nin Orta Asya devletleri ile kurduğu ilişkiler özellikle ekonomi ve güvenlik stratejileri çerçevesinde şekillenmiştir. Orta Asya tarihsel süreçte Avrupa Birliği’nin yanı sıra Rusya, Çin ve ABD gibi aktörler için de stratejik ve vazgeçilemez bir bölgedir. Bu makale Soğuk Savaş sonrasında Orta Asya bölgesindeki büyük güç mücadelelerine rağmen Avrupa Birliği’nin kararlı ve istikrarlı bir şekilde sürdürdüğü çıkar motivasyonunu analiz etmektedir. Çalışmada Avrupa Birliği’nin gerek bölgesel aktörler gerekse de büyük güçlerle ekonomi ve güvenlik odağındaki stratejik ilişkileri kapsamlı bir şekilde değerlendirilmektedir. Makale Realist Teori çerçevesinde bölgesel ekonomi ve güvenlik stratejilerini analiz ederek Avrupa Birliği’nin Orta Asya politikası hakkında Uluslararası İlişkiler alanına özgün katkılar sağlamayı amaçlamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

KEMİKSİZ, N. Neşe. "Kızıldeniz’de Güvenlik: Bölgesel Sorunlar, Güç Mücadelesi ve Terörizm." Gazi Akademik Bakış 14, no. 27 (2020): 331–56. http://dx.doi.org/10.19060/gav.839025.

Full text
Abstract:
Akdeniz ile Hint Okyanusu’nu bağlayan kritik bir suyolu olarak uluslararası petrol taşımacılığı ve doğu-batı ticareti için hayati bir rota durumunda olan Kızıldeniz, stratejik konumu nedeniyle uluslararası jeopolitik hesaplara konu olmuş, büyük güçler arasında rekabet ve çatışma alanı oluşturmuştur. Soğuk Savaş’ın sona ermesiyle Sovyet tehdidinin ortadan kalkması ve Körfez bölgesindeki gelişmeler, Kızıldeniz’in askeri önemini bir ölçüde azaltmış, ancak El Kaide kaynaklı terörist faaliyetlerin artması, dikkatleri yeniden Kızıldeniz’e yöneltmiştir. 11 Eylül 2001’deki terör saldırılarından sonra ABD terörizmle mücadele amacıyla bölgedeki güvenlik altyapısını güçlendirmiş, Somali ve Yemen’deki gelişmeler terörle ve korsanlıkla mücadele amacıyla bölgeye yabancı askeri güçlerin konuşlanmasına yol açmıştır. Son yıllarda Çin’in Kuşak Yol Girişimi’nin hız kazandırdığı küresel ve bölgesel rekabet, Kızıldeniz’de ticari ve askeri çıkarların iç içe geçtiği askeri üs ve liman elde etme yarışına yol açmıştır. Kızıldeniz, Suudi Arabistan ile İran arasındaki güç mücadelesinin yeni alanı olarak da önem kazanmıştır. Yemen’deki gelişmeler, Kızıldeniz’de Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır askeri mevcudiyetinin artmasına yol açmıştır. Bu ülkelerin İsrail ile yakın ilişkileri dikkate alındığında Kızıldeniz’in “Arap-İsrail Gölü’ne” dönüşmekte olduğu görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

AKGÜNLÜ, Hande Gürsoy. "TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİNDE GÜÇ İLİŞKİSİNİN STRATEJİK BOYUTU VE TEDARİKÇİ TATMİNİ ÜZERİNE BİR ARAŞTIRMA." Öneri Dergisi 11, no. 44 (2015): 147. http://dx.doi.org/10.14783/od.v11i44.5000080008.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

Harunoğulları, Muazzez. "Doğu Akdeniz: Stratejik-Politik Hedefler ve Askeri Girişimler." Ege Coğrafya Dergisi 34, no. 1 (2025): 101–24. https://doi.org/10.51800/ecd.1629192.

Full text
Abstract:
Doğu Akdeniz, karmaşık jeopolitik dinamikler, tarihi rekabetler, zengin hidrokarbon kaynakları ile karakterize edilen bir bölgedir. Enerji güvenliği, büyük güç rekabeti, uluslararası güvenlik endişeleri, askeri girişimler ve iş birlikleri, devlet dışı aktörlerin yükselişi gibi çok sayıda faktör bölgede etkisini göstermektedir. Bu çalışmanın amacı, Doğu Akdeniz’de enerji alanında askeri ve ekonomik etkilerini artırma amacı güden devletlerin stratejik, politik ve askeri hedefleri ile askeri girişimleri ve iş birliklerini bölgedeki gelişmeler ışığında ele almaktır. Bu bağlamda çalışma, bölgedeki hidrokarbon kaynak keşifleri, stratejik, politik ve askeri dinamikleri ve iş birliklerini değerlendirmektedir. Çalışmada nitel araştırma yöntemleri kapsamında durum çalışması (case study) ve doküman analizi (document analysis) metotlarından yararlanılmıştır. Doğu Akdeniz, stratejik geçiş yolları ve enerji kaynaklarıyla jeopolitik önem taşımaktadır. Bölgede keşfedilen zengin doğal gaz rezervleri, küresel ve bölgesel aktörlerin ilgisini çekmiş ve Münhasır Ekonomik Bölge anlaşmazlıklarını artırmıştır. Bölgedeki ülkeler arasında enerji iş birlikleri ve askeri ortaklıklar gelişmiştir. Doğu Akdeniz, enerji güvenliği ve jeopolitik rekabetin odak noktası olmaya devam etmektedir. Bölge ülkeleri arasındaki askeri ve diplomatik girişimler, uzun vadede dengenin nasıl şekilleneceğini belirleyecektir. Bölgedeki anlaşmazlıkların giderilebilmesi için, ülkeler arası diplomatik çabaların arttırılması, askeri gerginliklerin azaltılması, ekonomik iş birliklerinin geliştirilmesi gerekmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

Sansar, Fatih. "Endülüs’ün Hristiyanlaştırılmasında Öncü Bir Figür: Kastilya Kontluğu." Korkut Ata Türkiyat Araştırmaları Dergisi, no. 15 (April 28, 2024): 1039–45. http://dx.doi.org/10.51531/korkutataturkiyat.1440289.

Full text
Abstract:
Kastilya Kontluğu, Orta Çağ İspanya’sında son derece önemli bir siyasi ve askeri güç olan Kastilya Krallığı’nın öncüsüdür. Kastilya Kontluğu, bölgede Müslümanlar tarafından fethedilen toprakların Reconquista faaliyetleri kapsamında yeniden ele geçirilmesinde kilit rol oynayan kontluk ve krallıklardan birisidir. Kastilya Kontluğu’nun kuruluş süreci İber Yarımadası’ndaki karmaşık ve dinamik bir toplumsal yapının yansımasıdır. Reconquista sürecinde elde edilen başarılar ve siyasi etkileşimler Kastilya Kontluğu’nun zamanla krallığa dönüşmesine zemin hazırlamıştır. Nitekim kontluk, zikredilen süreçte İber Yarımadası’ndaki diğer krallıklar ve kontluklar ile diplomatik ilişkiler içinde bulunarak bölgenin genel siyasi dinamiklerine kayda değer nitelikte katkıda bulunmuştur. Kontluğun kuruluş dönemi sınırları genişletmek amacıyla sık sık rekabete dayalı çatışmalar ve ittifaklarla geçmiştir. Bu durum Kastilya Kontluğu’nun stratejik toprak kazanımları ve evlilik yoluyla güçlenmesini sağlamıştır. Son olarak kontluğun tarihsel bağlamda stratejik önemi vurgulanarak kontluktan krallığa dönüşüm sürecine değinilmiştir. Bu çerçevede Kastilya Kontluğu’nun tarihsel konjonktürde stratejik önemi değerlendirilip Reconquista sürecine olan katkıları ve bölgesel politika üzerindeki etkileri ele alınmıştır. Böylece bölgedeki Hristiyan oluşumlar üzerine ilgi duyan araştırmacılara önemli bir katkı sağlanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

Aydın, İsmail. "Büyük Güç Mücadelesine Dönüş ve Dördüncü Sanayi Devrimi Liderlik Yarışının Stratejik Bir Boyutu: 5G ve Huawei." Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 24, no. 3 (2024): 1241–66. http://dx.doi.org/10.18037/ausbd.1425426.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, Büyük Güç Mücadelesi bağlamında 5G’nin ve özellikle Huawei’nin neden Çin ile Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arasında çatışma alanı haline geldiği sorusuna yanıt aramaktadır. ABD, Çin’i siyasal sistem olarak ötekileştirirken konuya siber güvenlik tehdidi olarak yaklaşmaktadır. Çin ise konuya, ABD’nin dördüncü sanayi devrimi mücadelesinde Çinli şirketleri akamete uğratma girişimleri şeklinde karşılık vermektedir. Çalışma, Büyük Güç Mücadelesi bağlamında literatürdeki ABD-Çin tartışmaları ile başlayacaktır. Sonrasında yüzeydeki ticaret savaşına dair gelişmeler aktarılacak ve akabinde savaşın ilk nasıl başladığı anlaşılmaya çalışılacaktır. Sonraki bölümde, konunun derinlerinde yatan nedenlere ulaşabilmek için, 5G’nin ne olduğu, dünyada neleri nasıl değiştirmesinin beklendiği ortaya konacaktır. Takip eden bölümde ise, Huawei’nin hedef tahtasında olmasının koşullarını oluşturan teknolojik arka plan ortaya konmaya çalışılacaktır. Sonuç bölümünde, ABD ve Çin arasındaki çatışmanın, Dördüncü Sanayi Devrimi liderliğinin ve sonuç olarak küresel liderliğin hem ülkesel hem de coğrafi olarak değişim mücadelesinin 5G özelinde nereye evrildiği bilimsel veriler ışığında cevaplanmaya çalışılacaktır. Çalışma metodolojik olarak nitel bir araştırma olarak tasarlanmış ve çalışmada doküman analizi yöntemi kullanılmıştır. Bu çalışmada, literatürde yer alan tartışmaların yanı sıra, konu ile ilgili sektörel aktörlerin yayınlarından, gerek uluslararası ilişkiler gerekse elektrik-elektronik mühendisliği literatüründeki bilimsel çalışmalardan ve uluslararası yayınları ve haberleri içeren ampirik verilerden faydalanılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

DOĞAN, Diren, and Muharrem GÜRKAYNAK. "Gri Bölgede Stratejik Anlatılar: Büyük Güç Rekabeti Bağlamında Çin ve Batı Yaklaşımlarının Karşılaştırmalı Analizi." Küresel Politika Çalışmaları Dergisi 1, no. 2 (2025): 1–30. https://doi.org/10.29329/kurepol.2024.1112.1.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

Kızgındemir, Mustafa Can. "Erişilebilir İkon Projesinin Grafik Tasarımda Duygusal Tasarım Kapsamında İncelenmesi." Sanat ve Tasarım Dergisi, no. 35 (20. Yıl Armağan Sayısı) (May 22, 2025): 695–711. https://doi.org/10.18603/sanatvetasarim.1516072.

Full text
Abstract:
Grafik tasarım, kitle iletişiminde görsel estetiğin ötesine geçerek, hedef kitlenin duygularını harekete geçirme ve toplumsal farkındalık yaratma gücüne sahiptir. Son yıllarda, bu güç, duygusal tasarım yaklaşımıyla daha stratejik ve planlı bir şekilde kullanılmaktadır. Bu çalışma, Susanne Koefoed tarafından tasarlanan Uluslararası Erişim Sembolü'nden Sara Hendren ve Brian Glenney’nin geliştirdiği Erişilebilir İkon Projesi'ne kadar sembolün tarihsel evrimini ve yeni biçiminin grafik tasarımda duygusal tasarım bağlamındaki rolünü incelemektedir. Ayrıca, We The 15 ve Texas Ramp Project gibi projeler üzerinden, erişilebilirlik temalı grafik tasarımın toplumsal etkileri değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

Uğur, Ömer, and Nur Çelik Efşan. "Avrupa Birliği İklim Değişikliği Politikası: Politik Fırsatlar İçin İtici ve Destekleyici Faktörler." Uluslararası Ekonomi, İşletme ve Politika Dergisi 8, no. 2 (2024): 305–27. http://dx.doi.org/10.29216/ueip.1474284.

Full text
Abstract:
Kuruluşundan bugüne entegrasyon amaçlarını ekonomik alanla sınırlı bırakmayarak genişleten AB’nin çevreci adımları 1987 Avrupa Tek Senedi’yle ete kemiğe bürünmüş ve çevre konusu resmen AB’nin ortak politikası haline gelmiştir. AB’nin çevre politikası oluşturma arzusu normatif amaçlar taşımakla kalmayıp bir Birlik stratejisi olarak yerini almıştır. Bu bağlamda, bu çalışmanın amacı AB çevre politikasının gelişim sürecinin AB bütünleşme sürecindeki önemini ortaya koymaktır. Çalışmada çevre politikalarının yalnızca normatif bir amaca hizmet etmediği, AB’nin ekonomik ve siyasi bütünleşme sürecine de katkılar sunan stratejik bir alan olduğu açıklanmaktadır. Çalışmanın evreni AB olup, örneklemi iklim değişikliğinde politik fırsatlar için itici ve destekleyici faktörlerdir. Ele alınan itici faktör parametreleri; normatif ve sivil güç, önlem ilkesi, bilimsellik ilkesi, uluslararası işbirliği ve etkili çok taraflılık, sürdürülebilir kalkınma ve iklim göçünün güvenliği ilkeleridir. Çalışmada nitel araştırma tekniklerinden yararlanılmış ve literatür taraması yapılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

Özsoy, Bahar. "Azerbaycan’ın Ulaşım Hatları Politikası ve Zengezur Koridoru." Asya Studies 8, no. 29 (2024): 143–56. http://dx.doi.org/10.31455/asya.1524555.

Full text
Abstract:
1994 yılında Azeri-Çırak-Güneşli petrol yataklarının işletilmesini ve ihraç edilmesini öngören Asrın Anlaşması’nın imzalanması ile Azerbaycan, dış politika stratejisini belirleyerek uluslararası sisteme entegre olmanın ilk adımını atmıştır. Enerji diplomasisinden elde edilen başarı ile Azerbaycan yumuşak ve sert güç unsurlarına yatırım yapmıştır. Elde edilen gelirle Bakü yönetimi ülke refahını artırmış, sanatsal ve kültürel organizasyonlara dahil olarak uluslararası imajını iyileştirmiş ve askeri olanak ve imkânlarını genişletmiştir. Uygulanan politikanın sağladığı avantajla 28 Eylül 2020 tarihinde başlayan ve 44 gün devam eden Vatan Muharebesi ile Azerbaycan 26 yıl aradan sonra kendi topraklarına geri dönmüştür. İkinci Karabağ Savaşı’nın ardından Azerbaycan yönetimi hızlı bir şekilde “Böyük Qayıdış” adı verilen dönüş programını başlatarak işgalden kurtarılan bölgelerde yenileme ve imar çalışmalarına hız vermiştir. 10 Kasım 2020 tarihinde imzalanan üçlü mutabakatın maddelerinden biri olan ulaşım ve ticaret bağlantılarının oluşturulmasını öngören karar Azerbaycan yönetiminin savaş sonrasındaki öncelikli konu başlıklarındandır. Doğu-Batı ve Kuzey-Güney koridorlarındaki stratejik önemi nedeniyle Azerbaycan, demiryolu ve karayolu altyapısının yanı sıra liman ve lojistik merkezlerin geliştirilmesine yönelik bir politika izlemektedir. Özellikle Rusya-Ukrayna Savaşı’nın ardından Azerbaycan’ın içinde bulunduğu Orta Koridor’un artan önemi Azerbaycan’a yeni fırsatlar sunmaktadır. Bu çalışma ulaşım ve ticaret bağlantılarının sağlanmasında Azerbaycan’ın stratejik ehemmiyetini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda çalışmada Türk Dünyası açısından Sovyet sonrası dönemin en büyük bütünleşme adımını oluşturacak olan Zengezur Koridoru bağlamında Azerbaycan’ın ulaşım hatları politikası ve jeopolitik önemi incelenmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
31

Emir, Mehmet. "FRANSA VE ALMANYA’NIN BÖLGESEL VE KÜRESEL STRATEJİLERİ VE KARŞILAŞTIRMALI ANALİZİ (2010-2024)." Pamukkale University Journal of Social Sciences Institute, no. 67 (March 10, 2025): 195–215. https://doi.org/10.30794/pausbed.1509973.

Full text
Abstract:
Fransa ve Almanya günümüz dünyasında uluslararası ilişkiler alanında en güçlü aktörler arasında yer almaktadır. Her iki aktörün de izlediği bölgesel ve küresel stratejiler dikkatle takip edilmektedir. Fransa ve Almanya’yı izledikleri stratejiler yönüyle özgün kılan en önemli unsur ise her iki devletinde ulusal kimlik ve değerleriyle beraber Avrupa Birliği’nin (AB) başat aktörü olmalarından kaynaklanmaktadır. Dolayısıyla Fransa ve Almanya ulusal çıkarlarını gerçekleştirme çabasının yanı sıra AB kurumsal yapısının güçlendirilmesi konusunda da uyumlu stratejiler benimsemek zorundadır. Bununla beraber müttefikleriyle ilişkileri de bir diğer önemli stratejik unsurdur. Sahip olunan politik, ekonomik ve askeri kapasitelerde izlenecek stratejileri doğrudan etkilemektedir. Çalışma günümüzde devam eden Ukrayna-Rusya Savaşı, Kuzey Afrika ve Orta Doğu bölgesinde yaşanan gerilim ve şiddet olaylarının yanı sıra yükselen güç Çin’e yönelik stratejik yaklaşımlarda benzerliklerin olduğu kadar farklılıkların olduğunu da göstermektedir. Ancak geniş bir bakış açısıyla her iki aktörün de ulusal çıkarlarını gerçekleştirme çabalarının yanı sıra müşterek hareket edebilme potansiyelini de uyumlu bir şekilde değerlendirdikleri görülmüştür.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
32

YALÇINKAYA, Alaeddin, and Soner DOĞAN. "Russia’s Middle East Policy: The Period of Putin." Asia Minor Studies 11, no. 2 (2023): 206–20. http://dx.doi.org/10.17067/asm.1232080.

Full text
Abstract:
Rusya, Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra iç sorunlarla uğraştığı için Orta Doğu başta olmak üzere küresel sorunlara yeterli ilgiyi gösterememiştir. 2000’li yıllarda iktidarı ele geçiren Vladimir Putin, ülke içerisindeki sorunları kısa süre içerisinde çözerek, Rusya’nın SSCB dönemindeki etkinliğine ulaşması için dış politikada aktif arayış içerisinde olmuştur. Amerika’da yaşanan 11 Eylül saldırıları nedeniyle uluslararası arena da kaos durumunun ortay acıkmasıyla Putin, eski Sovyet Cumhuriyetleri başta olmak üzere SSCB’nin nüfuz kurduğu ülkeler ile ikili ilişkileri yeniden canlandırmaya başlamıştır. Putin, SSCB’nin yıkılmasıyla başlayan ABD’nin tek kutuplu süper güç modelini etkisiz hale getirmek ve Rusya’nın yeniden süper güç olduğunu hatırlatmak için çevre ülkelerde askeri operasyonlara başlamıştır. Bu kapsamda 2008 Gürcistan müdahalesi ve 2014’te Kırım'ın işgal edilmesi ile somut adımlar atmaya başlamıştır. Putin’in Orta Doğu politikası, Sovyetleri dönemindeki etki alanını genişletmek ve pasifleşen ilişkilerin yeniden canlanması için aktif diplomasi atağı başlatmıştır. 2011 yılında başlayan Arap Baharı olayları ile Rusya, Suriye, Mısır, Irak, Libya ve Körfez ülkeleriyle ikili ilişkileri yakınlaştırmıştır. Rusya’nın bu ülkelerde iktidardaki isimleri desteklemesi, ilgili devletler tarafından memnuniyetle karşılanmış ve ikili ilişkilere pozitif katkı sağlamıştır. Bu durum ise Putin’in Orta Doğu’daki nüfuzunu güçlendirmiştir. Bu çalışmada Putin'in Orta Doğu'da yeniden etkinlik kurma politikası incelenmiştir. Rusya’nın yakın çevre politikasını güçlendirdikten sonra Orta Doğu'da siyasi, askeri ve ekonomik etkinliğini geliştirmesi, yeni üsler kurması, vekâlet savaşları veya doğrudan müdahalelerle yeni dönemin belirleyici aktörleri arasına girmesi, öncelikle Sovyet sonrası Avrasyacı yaklaşımın genişletilmesi olarak değerlendirilmektedir. Jeopolitik avantajlarını bu süreçte ustaca kullanan Putin Rusya’sının stratejik dönüşümü, Realist büyük güç politikasını yeniden gündeme getirdiği sonucuna varılmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
33

Çiçek, Aylin Ece. "TÜRKİYE'NİN YAPAY ZEKA TABANLI SİBER GÜVENLİK STRATEJİSİ: ULUSAL GÜVENLİĞİ GÜÇLENDİRMEK VE KÜRESEL SİBER YÖNETİŞİME YÖN VERMEK." Yönetim Bilimleri Dergisi 23, no. 56 (2025): 993–1012. https://doi.org/10.35408/comuybd.1584175.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, Türkiye’nin siber güvenlik yaklaşımını yapay zekâ (YZ) stratejileri üzerinden, ulusal güvenlik ve uluslararası iş birliği bağlamında analiz etmektedir. Dijital dönüşüm, çeşitli kritik sektörleri yeniden şekillendirirken, siber güvenlikte YZ’nin rolü vazgeçilmez hale gelmiştir. Büyük miktarda veri işleyebilme, örüntü tanıma, bağımsız karar verme ve yanıtları otomatikleştirme yeteneğiyle YZ, savunma mekanizmalarının etkinliğini artırarak siber tehditlerle mücadelede güçlü bir araç haline gelmiştir. Avrupa ile Orta Doğu arasındaki stratejik konumunun getirdiği artan dijital risklerle karşı karşıya kalan Türkiye, kritik altyapısını korumak ve dışa bağımlılığı azaltmak amacıyla ulusal siber güvenlik stratejilerine YZ’yi entegre etmiştir. Türkiye’nin siber güvenlik hedefleri yalnızca ulusal güvenliği sağlamakla sınırlı kalmayıp NATO ve AB gibi bölgesel ve küresel güvenlik yapılarıyla iş birliğine de katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu makale, Türkiye’nin YZ tabanlı siber güvenlik çabalarıyla bölgesel istikrar sağlayıcı bir güç olarak nasıl konumlandığını incelerken, bu teknolojilerin getirdiği mahremiyet, gözetim ve insan denetimi gibi etik soruları da ele almaktadır. Realizm ve orta büyüklükte güç yaklaşımını uygulayarak, Türkiye’nin YZ destekli siber güvenlik stratejilerinin sadece ulusal altyapıyı korumakla kalmayıp, aynı zamanda uluslararası siber güvenlik normlarına katkı sağladığını ortaya koymaktadır. Türkiye’nin YZ tabanlı siber güvenlik stratejisinin sürdürülebilir başarısının, etik standartlar, şeffaflık ve insan haklarına bağlılıkla mümkün olacağı vurgulanmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
34

Asker, Ali, and Ali Çiçek. "Türk Devletleri Teşkilatı için Stratejik Kamu Diplomasisi Önerisi." Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi 12, Türk Devletleri Teşkilatı (2025): 65–95. https://doi.org/10.16985/mtad.1611609.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, Türk Devletleri Teşkilatı (TDT) için bölgesel iş birliğini güçlendirmeyi, uluslararası görünürlüğü artırmayı ve Türk kimliğinin ortak değerlerinin telkin ve teşvik etmeyi amaçlayan kapsamlı bir kamu diplomasisi stratejisi önermektedir. Bilindiği üzere bir ortaklık düzlemindeki kamu diplomasisi, üye devletlere birleşik bir imaj yansıtmak, ortak kültürel ve tarihi varlıklardan yararlanmak ve küresel sahnede yumuşak güç oluşturmak için bir platform sunar. Bu bağlamda TDT’nin tarihini, kurumsal yapısını ve hedeflerini inceleyerek kültürel bir forumdan siyasi ve ekonomik açıdan daha entegre bir bölgesel organa doğru evrilme sürecini ele almak zarureti doğmaktadır. Bunun yanında TDT’nin jeopolitik konumu ve küresel diplomasi alanında yumuşak gücün artan önemine binaen koordineli bir faaliyet stratejisine duyulan ihtiyacı da ayrıca vurgulamak gerekir. Bu çalışmada TDT için eğitim diplomasisi, insani yardım, kültürel tanıtım, medya stratejisi ve dış politika koordinasyonuna odaklanarak ortak kamu diplomasisi faaliyetlerinin potansiyel alanları incelemektedir. Ayrıca Avrupa Birliği, ASEAN ve Körfez Arap Ülkeleri İşbirliği Konseyi gibi diğer bölgesel örgütlerdeki başarılı modellerden yola çıkarak, TDT bünyesinde kamu diplomasisinin kurumsallaştırılması, mevcut eğitim ve kültür kurumlarından yararlanılması ve kapsamlı bir medya stratejisi oluşturulması konusunda tavsiyeler sunulmaktadır. Bu bağlamda bölgesel dayanışma ve uluslararası etki için bir araç olarak kamu diplomasisinin önemi vurgulanarak TDT üyelerine diplomatik ve kültürel erişimlerinde bu yaklaşıma öncelik vermeleri önerilmektedir. Uluslararası sistemde yaşanana yoğun dönüşüm, çekişme ve gerilimler ortamında başarılı bir iş birliği platformunun ileri düzeye taşınması bakımından TDT, koordineli bir kamu diplomasisi sayesinde yumuşak gücünü artırabilir, bölgesel birliği teşvik edebilir ve küresel diplomasi alanında kilit bir aktör olarak konumlanabilir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
35

Pamukcu, Gülden. "SOSYAL STATÜ BAĞLAMINDA NEZAKET STRATEJİLERİ: MOLİERE’İN KİBARLIK BUDALASI ÖRNEĞİ." Uluslararası Dil Edebiyat ve Kültür Araştırmaları Dergisi 8, no. 1 (2025): 120–34. https://doi.org/10.37999/udekad.1612462.

Full text
Abstract:
Dilin sosyal statü ve güç ilişkilerini yansıtma yetisi, iletişimde stratejik kullanımları da beraberinde getirir. Nezaket stratejileri, bireyler arasındaki sosyal mesafeyi, güç farkını ve yükümlülük derecesini düzenlemek için kullanılan dilsel araçlardır. Bu çalışmada, Fransız oyun yazarı Jean-Baptiste Poquelin ya da bilinen adıyla Molière’in Kibarlık Budalası’nda sosyal statü farklarının nezaket stratejilerinin kullanımı üzerindeki etkisi ve bu stratejilerin maddi ve manevi çıkarlar doğrultusunda manipülasyon aracı olarak nasıl işlev gördüğü incelenmiştir. Bu araştırmanın amacı, dilin yüksek ve düşük sosyal statüdeki karakterler tarafından manipülatif bir şekilde kullanılarak nezaketi basit bir kibarlık göstergesi olmaktan çıkarıp nasıl bir kontrol ve sosyal etki aracına dönüştüğünü incelemektir. Nitel metin analizi yöntemiyle eserdeki ilgili diyaloglar incelenmiş, Brown ve Levinson’un Nezaket Kuramı çerçevesinde olumlu ve olumsuz nezaket stratejilerinin manipülatif kullanımı ortaya koyulmuştur. Amerikalı sosyolog Erving Goffman’ın Yüz Koruma Kuramı, İngiliz filozof Herbert Paul Grice’in İşbirliği İlkesi Kuramı ve Fransız sosyolog, antropolog ve filozof Pierre Bourdieu’nün Sembolik Sermaye Kuramı da analiz sürecine dahil edilmiştir. Elde edilen bulgular, eserdeki ana karakter olan Mösyö Jourdain’in sosyal statü arzusu ve zaaflarının, eserdeki diğer karakterler tarafından manipülatif nezaket stratejileri aracılığıyla sistematik olarak sömürüldüğünü göstermektedir. Bu durum, dilin nezaket stratejileri aracılığıyla bir kontrol ve çıkar sağlama aracı haline geldiğini ortaya koymaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
36

TÜYSÜZOĞLU, Göktürk. "Neoklasik Realizm ve Küçük Devlet Yaklaşımı Çerçevesinde Kosova Dış Politikası’nın Değerlendirilmesi." Gazi Akademik Bakış 15, no. 30 (2022): 87–113. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1131108.

Full text
Abstract:
Yugoslavya’nın dağılması sürecine eklemlenen son zincir olan Kosova, bağımsızlık ilanından bu yana siyasal statü tartışmalarıyla yoğrulan bir ülkedir. Kosova, demografik ve ekonomik anlamda olduğu kadar, ulusal kapasite ve güç unsurları ve bu unsurların algılanış şekli itibarıyla da küçük devlet olma özelliklerini kendisine eklemlemiştir. İzlediği dış politika itibarıyla küçük devlet olmanın gerektirdiği biçimde hareket ettiği söylenebilecek olan Kosova’nın, geleceğini ABD ve AB’nin bölge stratejilerine entegre ettiği de ifade edilebilir. Stratejik kültür ve izlenen genel dış politika kalıpları itibarıyla ortaklaştığı belirtilebilecek Kosovalı siyasal aktörlerin birbirlerinden farklılaştığı noktalar da bulunmaktadır. Siyasal değişimi de beraberinde getiren bu farklılaşmayı inceleyebilmek için de neoklasik realizmin kavramsal çerçevesine başvurmak doğru bir yaklaşım olabilecektir. Böylece, ideolojik konumlanma, algı ve çıkarların Kosova dış politikasına nasıl yansıdığı değerlendirilebilecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
37

GÖKSU, Oğuz. "Public Diplomacy and Soft Power of Türkiye in the 21st Century: Structure, Means and Messages." Erciyes İletişim Dergisi 10, no. 2 (2023): 845–70. http://dx.doi.org/10.17680/erciyesiletisim.1273435.

Full text
Abstract:
Türkiye’nin son yıllarda dış politika, enerji, savunma sanayii ve turizm konularında attığı adımlar, başta Türk Cumhuriyetleri, Balkanlar, Kafkasya ve Orta Doğu ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmesi ve Batı ülkeleriyle diyaloğunu artırması, uluslararası düzeyde daha etkin duruma gelmesini sağlamıştır. Türkiye, yumuşak güç unsurları çerçevesinde dünyaya kendini daha iyi anlatma gayreti içerisine girmiştir. Bu minvalde Türkiye, pragmatik bir perspektifle politikalarını, kültürel niteliklerini ve yumuşak güç unsurlarını özellikle tarihsel bağları olan coğrafyada yabancı kamuoylarına anlatmaya başlamıştır. Türkiye, hakkında dünya kamuoyunda oluşturulmuş yanlış, ön yargılı bilgilerin, izlenimlerin ve algıların en fazla olduğu ülkelerden biri olarak imajını restore etmek, tanıtımını yapmak ve ilişki inşa etmek gibi amaçlara ulaşmak için kamu diplomasisi politikaları geliştirmektedir. Bu çalışmada kamu diplomasisi bağlamında Türkiye’nin yabancı kamuoylarıyla neden ve nasıl bağ kurduğu, bu süreçte hangi iletişim araçlarını nasıl kullandığı incelenmektedir. Ayrıca, Türkiye’nin uluslararası topluma, komşu ülkelere ve İslam dünyasına verdiği mesajlar tartışılmıştır. Metodolojik açıdan retrospektif arşiv tarama tekniğinden yararlanılmış ve kamu kurumlarının faaliyet raporları doküman analizine tabi tutulmuştur. Çalışma, Türkiye’nin kamu diplomasisi politikalarında kurumsal düzeyde yapılan operasyonel faaliyetleri ortaya koyması açısından önemlidir. Sonuç olarak Türkiye, kamu diplomasisini dış politikanın tamamlayıcı unsuru olarak görmekte ve kültürel, tarihsel, dinsel ve dilsel bağların diriltilmesini hedeflemektedir. Türkiye, sürdürülebilir kamu diplomasisi politikaları uygulamaya, stratejik iletişim çerçevesinde yumuşak gücünü devreye sokmaya ve bütüncül bir kamu diplomasisi vizyonu geliştirmeye başlamıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
38

CANYURT, Dilek. "Hafız Esad’ın Kararları: Olasılık Teorisi Bağlamında Bir İnceleme." Gazi Akademik Bakış 15, no. 30 (2022): 329–50. http://dx.doi.org/10.19060/gav.1131229.

Full text
Abstract:
Suriye’ye yaklaşık 30 yıl hâkim olmuş olan Hafız Esad ülkenin siyasi tarihinde önemli bir lider olarak dikkat çekmektedir. Esad sadece bir lider değil aynı zamanda ülkede tek güç sahibi de olabilmiştir. İnşa ettiği rejim Baas partisi şemsiyesi altında şekillenmiş ve bu parti Esad’ın adeta kurumsallaşmış hali olmuştur. Ölümünden sonra da Baas rejimi İç Savaş ortamına rağmen Suriye’de, oğlu Beşar Esad ile devam etmektedir. Hafız Esad’ın bu denli güçlü olabilmesi hem şahsi hayatında hem de siyasi hayatında vermiş olduğu kararlar sayesindedir. Esad’ın stratejik kararları Suriye’nin de geleceğini belirlemiştir. Politika çalışmalarında lider analizleri önemli bir alan olarak dikkat çekmektedir. Lider çalışmalarına genellikle karar verme teorileri içerisinde yer verilmektedir. Bu çalışmada da Esad’ın kararları analitik örnekler üzerinden karar verme teorileri içerisinde yer alan olasılık teorisinin bakış açısıyla analiz edilmiştir. Sonuç olarak, Esad’ın hayatında vermiş olduğu önemli kararların, olasılık teorisinin varsayımlarını desteklediği tespit edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
39

Kocatepe, Ömer Faruk. "Türk Devletleri Teşkilatı’nın Genişleme Stratejisinde Gözlemci Üyelik Statüsünün Rolü." Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi 12, Türk Devletleri Teşkilatı (2025): 215–43. https://doi.org/10.16985/mtad.1603769.

Full text
Abstract:
Bu çalışma, Türk Devletleri Teşkilatı’nın (TDT) genişleme stratejisinde gözlemci üyelik statüsünün oynadığı rolü incelemektedir. Gözlemci üyelik statüsü, uluslararası kurumlarda yaygın bir uygulama olmasına rağmen, akademik literatürde yeterince derinlemesine ele alınmamıştır. Literatürde bu kavram genellikle Birleşmiş Milletler (BM) bağlamında, dekolonizasyon süreçleri ve devlet niteliği kazanmamış toplumlarla ilişkiler gibi özel vakalar çerçevesinde tartışılmaktadır. Soğuk Savaş sonrası dönemde ise gözlemci üyelik, bazı uluslararası örgütler üzerinden, devletlerin yumuşak güç kazanma ve diplomatik tecrübe edinme aracı olarak değerlendirilmiştir. TDT, gözlemci üyelik statüsünü yalnızca kurumsallaşmasının bir aracı olarak değil, aynı zamanda etkisini artırmak ve Türk dünyasının küresel görünürlüğünü pekiştirmek için stratejik bir fırsat olarak görmektedir. Bu bağlamda, TDT’nin gözlemci üyelik politikası, üye ülkelerin ikili ilişkilerinin ötesine geçerek, Türk dünyasının dayanışmasını ve iş birliğini güçlendirme çabası olarak öne çıkmaktadır. Çalışmada Macaristan, Türkmenistan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin (KKTC) gözlemci üyelikleri incelenerek, gözlemci üyelik statüsünün TDT’nin genişleme stratejisine katkısı ele alınmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
40

Yalçın, Bahar. "ENTELEKTÜEL SERMAYE VE BİLEŞENLERİNE İLİŞKİN KAVRAMSAL BİR ANALİZ." İzmir Dayanışma Dergisi 7, no. 1 (2024): 39–52. http://dx.doi.org/10.69599/izd.2425.

Full text
Abstract:
Günümüzün hızla değişen bilgiye dayalı dünya düzeninde tüm işletmeler açısından rekabet gücünü artırmak ve sürdürülebilir kılmak, stratejik açıdan son derece önem taşımaktadır. Bilgi ekonomisi sürecine geçilmesi ile birlikte bilgi odaklı faaliyetler ile değer yaratma olgusu, günümüz iş dünyasında fark yaratarak başarılı olma yönünde önemli bir dinamizm oluşturmaktadır. İşletmeler değer yaratma süreçlerinde, finansal varlıklarının ötesine geçerek bilgi, beceri, deneyim ve çalışanlarının sahip olduğu yetkinlikler gibi entelektüel unsurlarla güç kazanmaktadırlar. Bilgiye dayalı varlıklar olarak önem kazanan entelektüel sermaye, tüm işletmelerin başarıya ulaşmasında etkin olan soyut olan varlıkları ifade etmektedir. Entelektüel sermayenin anlaşılması ve sınıflandırılmasına ilişkin çalışmalarda onun modern işletmeler için kritik bir varlık olarak taşıdığı öneme ilişkin değerlendirmelere vurgu yapıldığı görülmektedir. Çalışmamızda bu görüşlerden yola çıkılarak işletmelerin piyasa değeri ile bilanço değeri arasındaki olumlu fark şeklinde ifade edilen entelektüel sermaye kavramı ve bileşenlerinin doğasına yönelik kavramsal bir inceleme yapılmıştır. Ayrıca bilgi yönetimi, örgütsel öğrenme, yenilikçilik ve inovasyon kavramlarına entelektüel sermaye ile olan etkileşimleri açısından yer verilmiştir. Bilgi çağında entelektüel sermaye ve onu oluşturan bileşenlerin, başarılı iş ortamlarının sürdürülebilirliği açısından taşıdığı stratejik önem dikkate değerdir. Bu bağlamda Entelektüel Sermaye ve onu oluşturan temel bileşenler olarak; insan sermayesi bağlamında çalışanların sahip olduğu bilgi ve beceriler, yapısal sermaye bağlamında organizasyonel süreçler, sistemler ve kültür, ilişkisel sermaye bağlamında ise dış ilişkiler ve ağların önem kazandığı vurgulanarak literatürde yer alan görüşler kapsamında değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
41

Çelik, İbrahim. "Türkiye'nin Marmara Bölgesindeki Deniz Üstü Rüzgâr Enerjisi Santrallerinin Teknik, Ekonomik ve Çevresel Yönlerden Karşılaştırmalı Değerlendirmesi." Mühendislik Bilimleri ve Araştırmaları Dergisi 7, no. 1 (2025): 70–82. https://doi.org/10.46387/bjesr.1599970.

Full text
Abstract:
Günümüzde deniz üstü rüzgâr enerjisi santrallerinin (DÜRES) fizibilitesine yönelik çalışmalar ülkeler için stratejik öneme sahiptir. Bu çalışmada, Türkiye'nin Marmara ve Ege Denizi kıyılarında altı aday bölge belirlenmiştir. Bu aday bölgelerden üçü Çanakkale kıyılarından, birisi Balıkesir kıyılarından, ikisi ise Bursa kıyılarından seçilmiştir. Bu aday DÜRES bölgelerine göbek yükseklikleri 90 m ile 105 m arasında değişen dört farklı tipte rüzgâr türbini yerleştirilmiştir. Aday DÜRES’ler için 100 m yükseklikteki aylık ortalama rüzgâr hızı değerleri, rüzgâr frekansı değerleri, ortalama rüzgâr hızı güç yoğunluğu, Weibull dağılımları, ölçek ve şekil parametreleri, küresel rüzgâr atlası kullanılarak WAsP yazılımından elde edilmiştir. Bu değerler, her bir DÜRES’in yıllık enerji üretimi, kapasite faktörü, engellenen emisyon miktarı ve karbon sertifikası gelir değerini hesaplamak için kullanılmıştır. Bu hesaplamalar RETScreen Expert yazılımı tarafından gerçekleştirilmiştir. Ayrıca aday DÜRES’ler için seviyelendirilmiş enerji maliyeti System Advisor Model programı kullanılarak belirlenmiştir. Çalışma bağlamında, 24 adet aday DÜRES teknik, çevresel ve ekonomik açılardan karşılaştırmalı olarak değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
42

Kaynak, Akif Bahadır. "Kaya Gazı Devriminin Gölgesinde Doğu Akdeniz’de Enerji Keşifleri: İş Birliği için Fırsat mı, Çatışma için Gerekçe mi?" Üsküdar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 8, no. 14 (2022): 68–89. http://dx.doi.org/10.32739/uskudarsbd.8.14.102.

Full text
Abstract:
Son on yıl içerisinde doğalgaz piyasalarına arz yönlü en önemli katkılardan birini sağlayan Doğu Akdeniz’deki keşifler, bölge jeopolitiği açısından da önemli etkiler yaratmıştır. Yeni yer altı zenginliklerinin ortaya çıkarılması hem yaratacağı rant sebebiyle hem de stratejik etkisinden dolayı tüm siyasi aktörlerin iştahını kabartmaktadır. Doğu Akdeniz’de de geniş bir coğrafyaya yayılan doğalgaz keşiflerinin benzer bir dinamiği harekete geçirme ihtimalinden söz edilebilir. Üstelik doğalgazın boru hatlarıyla taşınmasından sıvılaştırılarak hedef pazarlara sevk edilmesine kadar çeşitlendirilebilecek bir dizi seçenek bu rekabeti daha da artırmakta ve tarafların çatışma ihtimalini artırmaktadır. Özellikle Arap Baharı ve Suriye İç Savaşı ile tırmanan siyasi gerilimlerin de en azından bir yönüyle bu dinamikle irtibatı olduğunu söylemek mümkündür. Diğer taraftan, klasik liberal perspektif bu yeni buluntuların ülkeler arası iş birliği fırsatları doğurabileceğini, çatışma zemini hazırlamak bir yana karşılıklı çıkar temelinde inşa edilecek bir barış fırsatı sunabileceğini öngörmektedir. Ana hatlarıyla bu farklı iki çekim gücünün bölgesel güç dinamikleri açısından ele alınması Doğu Akdeniz jeopolitiğinin anlaşılması için önem taşımaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
43

KARAOĞLU, Orhan, and Seyedmohammad SEYEDI ASL. "China’s Approach to Iran and Saudi Arabia in the Middle East in Terms of Geopolitical Balance of Power." TESAM Akademi Dergisi, April 24, 2023. http://dx.doi.org/10.30626/tesamakademi.1211827.

Full text
Abstract:
Güç dengesi, uluslararası ilişkiler teorisyenlerinin tartıştığı ana konulardan biridir. Teorisyenlerin her biri güç dengesinin etkilerini özellikle jeopolitik açısından açıklamaya çalışmaktadırlar. ABD ve Çin arasındaki jeopolitik mücadele küresel ve bölgesel politikalarda giderek daha fazla hissedilir hale gelmiştir. Bu jeopolitik mücadelenin yaşandığı en önemli bölgelerden biri Orta Doğu’dur. ABD’nin Çin ile ticaret konusundaki stratejik ve jeopolitik rekabetindeki artış, Çin’in Körfez bölgesindeki davranışında birçok değişikliğe yol açmıştır. Pekin’in rakiplerini dengeleme ve çok taraflılığı artırmaya yönelik dış politikası, Çin’in Orta Doğu ile bağlarını derinleştirmesini sağlamıştır. Basra Körfezi, çeşitli jeopolitik, jeo-ekonomik ve jeo-stratejik nedenlerle dünya siyasetinde her zaman özel bir yere ve öneme sahip olmuştur. Diğer taraftan Suudi Arabistan ve İran’ın Çin ile işbirliği ve stratejik denklemlerindeki rollüleri ve konumları her geçen gün yeni boyu kazanmaktadır. Bu çalışma Çin’in dış politika yönelimlerinde bu ilişkinin neden ve etkilerinin jeopolitik güç dengesi bağlamında ele almaktadır. Zira Çin hem Suudi Arabistan ve hem İran’la stratejik ilişikler kurmuştur ve bu ikili ilişkiler her geç gün daha da derinleşmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
44

YILUZAR, Havva. "STRATEGIC HUMAN RESOURCE MANAGEMENT BASED ON RESOURCE DEPENDENCE THEORY: A THEORETICAL REVIEW." Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, November 3, 2023. http://dx.doi.org/10.20875/makusobed.1374406.

Full text
Abstract:
Stratejik insan kaynakları yönetimi, İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY)’nin temel meselelerinin stratejik anlamda incelenmesinin neleri içerdiğini açıklamayı benimseyen bir kavramdır. Açık bir sistem içerisinde örgütler kıt kaynakları yönetmeye çalışarak çevreye uyum sağlamayı ve rekabet avantajı elde ederek güç kazanmayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda, stratejik İKY uygulamalarının örgütün stratejisi ile uyumlu olması rekabet avantajı kazanmada önem teşkil etmektedir. Kaynak Bağımlılığı Kuramı, örgütlerin yaşamlarını sürdürmesi ve rekabet avantajı elde etmesi için örgütler arasındaki ve örgüt içindeki güç ilişkilerini açıklamaya çalışarak örgütlere bu ilişkileri yönetme konusunda stratejiler sunmaktadır. Örgütlerin stratejik planlama süreci boyunca yetenekli ve ikame edilemeyen çalışanlara olan ihtiyacı, insan kaynaklarının rolünü oldukça önemli hale getirmektedir. Dolayısıyla, güç ve politik düzlemde yer alan İK departmanının değerli ve kıt kaynaklar üzerindeki kontrolü sebebiyle örgütteki gücü artabilir ve bu bağlamda İKY uygulamalarının stratejik olmayan belirleyicilerini Kaynak Bağımlılığı Kuramı temelinde anlamak gerekmektedir. Bu çalışmada, İKY uygulamalarının stratejik olmayan belirleyicilerini anlamak için stratejik İKY’nin Kaynak Bağımlılığı Kuramı’na dayanarak incelenmesi amaçlanmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
45

İnan, Emre. "Caydırıcılık Stratejisinde Stratejik Kültür ve Kurum Etkileri: Barack Obama-Donald Trump Başkanlık Dönemleri Siber Güvenlik Politikalarının Karşılaştırılması." Ankara Üniversitesi SBF Dergisi, May 13, 2025, 1–32. https://doi.org/10.33630/ausbf.1628859.

Full text
Abstract:
Zorlayıcı diplomasinin bir aracı olan caydırıcılık stratejisi, Soğuk Savaş dönemi güç ilişkilerinde belirleyici etkiye sahip olmuştur. Bu sebeple alana ilişkin çalışmalar, bu döneme dair nükleer silah ve güç dengesi gibi yapısal faktörlerinden önemli ölçüde etkilenmiştir. Bununla birlikte yakın dönemde karşılaşılan siber tehditlere karşı yürütülen caydırıcılık stratejilerini anlamak için güç dengesi ilişkilerine ilaveten devlete ait iç değişkenlerin analize dahil edilmesi gerekmektedir. Bu çalışmada; siber tehditlere karşı yürütülen caydırıcılık stratejisinde stratejik kültür ve kurum etkisi araştırılmıştır. Neoklasik realizm kuramsal çerçevesine başvurulan çalışmada, vaka analizi ve süreç takibi yöntemleri uygulanmıştır. Örnek vaka olarak ABD siber caydırıcılık politikaları ele alınmış ve Barack Obama ve Donald Trump dönemleri karşılaştırılmıştır. Analiz sonucunda güç dağılımı ve tehdit algılaması gibi yapısal faktörlerin güvenlik politikalarına belirli bir yön verdiği, ancak stratejik kültür ve kurum değişkenlerinin aynı bağlamsal koşullar altında farklı caydırıcılık uygulamalarını doğurduğu bulgusuna varılmıştır. Elde edilen bulgular, dış politika analizinde yapısal faktörler ile birlikte iç değişkenlerin kullanımına örnek teşkil eden kuramsal bir katkı sunmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
46

DİNÇEL, Yusuf. "Stratejik İstihbarat Kapsamında Suudi Arabistan’ın ve İran’ın Batı Balkanlar’daki Faaliyetleri." Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler Dergisi, September 18, 2023. http://dx.doi.org/10.14782/marmarasbd.1244537.

Full text
Abstract:
Devletler, istihbarî bir faaliyete girişmeden önce, kendilerine yol göstermesi açısından stratejik
 istihbarat kavramının ortaya koymuş olduğu enstrümanlardan faydalanırlar. Stratejik istihbarat,
 istihbarat kavramını dar bir perspektiften ele almaktan ziyade, geniş bir çerçevede değerlendirmeye
 çalışır. Stratejik istihbarat, planlı bir faaliyetin sonucu olup, derinlemesine analiz yapıldıktan sonra
 ortaya konur. Uzun dönemleri kapsayan planlamalar, stratejik istihbaratın başat özelliklerinden biridir.
 Bu çalışmada, Suudi Arabistan’ın ve İran’ın Batı Balkanlar’daki faaliyetleri, stratejik istihbaratın uzun
 vadeli yaklaşımı çerçevesinde değerlendirilmektedir. Bu iki ülke, Batı Balkanlar’a nüfuz edebilmenin
 öncelikli koşulunu din faktörü olarak belirlemiştir. Hem Suudi Arabistan hem de İran, bölge ülkelerinde
 politik faaliyetlerini yürütebilmek için ideolojik motif unsurunu ağırlıklı olarak kullanmaktadır.
 Suudi Arabistan, Selefiliği benimseyerek İran ise Şiilik üzerinden bölgede faal olmaya çalışmaktadır.
 Bölgede kurdukları vakıflar ve dernekler aracılığıyla Batı Balkanlar’daki Müslüman topluluk üzerinde
 ağırlıklarını artırmak istemektedirler. Suudi Arabistan ve İran, yumuşak güç unsurlarından istifade
 ederek, halk nezdinde dikkat çekmeyi, istihbarî bir yöntem olarak benimsemektedirler. İran, bölgeye
 gönderdiği din adamları sayesinde Şii ideolojiyi yaymak istemektedir. Bu çalışmada, özellikle İran’ın
 yumuşak güç ve sert güç unsurlarını (istihbarat faaliyetleri kapsamında) kullanmasıyla, bölgede politik
 bir ağırlık tesis etmeyi amaç edindiği ortaya konmuştur. Suudi Arabistan’ın ve İran’ın bölge üzerindeki
 güç mücadelesi, farklı yönleriyle ele alınmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
47

DENİZ, Taşkın. "YÜKSELEN GÜÇ ÇİN HALK CUMHURİEYTİ'NİN STRATEJİK HAMLELERİ." Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi 50, no. 50 (2014). http://dx.doi.org/10.17755/esosder.39372.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
48

DOĞANLAR, Muhammet Enes. "“The Chinese Challenge to American Primacy: Has China Won?”." Doğu Asya Araştırmaları Dergisi, June 14, 2023. http://dx.doi.org/10.59114/dasad.1300118.

Full text
Abstract:
Giriş 
 Çin’in, geçtiğimiz 50 yılda uluslararası toplumdan izole bir ülke olmaktan çıkarak ekonomik güç haline gelmesi onu bugünün en önemli küresel aktörlerinden biri haline getirmiş ve uluslararası sistemin başat gücü Amerika Birleşik Devletleri’nin (ABD) stratejik rakibi olmasını sağlamıştır. Özellikle 2017 yılında Donald Trump’ın ABD Başkanı olmasıyla birlikte iki ülke arasında başlayan ticaret savaşları, stratejik rekabeti tırmandırmıştır. Joe Biden’ın 2021 yılında ABD Başkanı seçilmesiyle birlikte stratejik odak noktasını Asya-Pasifik bölgesine kaydırmasıyla söz konusu küresel güç rekabeti daha tehlikeli bir noktaya gelmiştir. Tecrübeli diplomat Kishore Mahbuba’nin bu eseri, en basit haliyle Çin’in ABD’nin küresel üstünlüğüne karşı meydan okumasını konu edinmektedir. 
 Çin ve ABD arasındaki jeopolitik çekişmenin önümüzdeki on veya yirmi yıl boyunca süreceğini iddia eden Mahbubani, (s.1) kitabını dokuz bölümde toparlayarak küresel rekabetin iç yüzüne odaklanmaktadır. İki büyük gücün -özellikle de ABD’nin- iç ve dış politikada yaptıkları hatalar üzerinden argümanlarını sıralayan Mahbubani, Çin’in revizyonist bir güç olup olmadığı tartışmasıyla devam etmiş; ABD’nin siyasi ve ahlaki felsefesindeki dönüşümüne de vurgu yaparak yükselen bir güce karşı nasıl tavır alacağını incelemiştir. Bunun yanı sıra Mahbubani, büyük güç rekabetinde diğer ülkelerin tavrının nasıl olacağını da ortaya koyarak çelişkili bir sonuca varmıştır. Mahbubani, her ne kadar kitabın çarpıcı başlığına bir yanıt vermese de Çin ve ABD arasındaki büyük güç rekabeti hakkında önemli fikirler vermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
49

SİRADAG, Abdurrahim. "Türkiye’nin Afrika’da Yumuşak Gücünün Yükselişi: Sebepler, Dinamikler ve Engeller." International Journal of Political Studies, August 31, 2022. http://dx.doi.org/10.25272/1icps.1117810.

Full text
Abstract:
2005 yılından itibaren Adalet ve Kalkınma Partisi (AK Parti) hükümetleri ile birlikte Afrika kıtası Türk Dış Politikasında önem kazanmaya başlamıştır. Türkiye'nin yumuşak güç politikası, Afrika ile çok taraflı ilişkilerin geliştirilmesinde en önemli araçlardan biridir. Türkiye son yıllarda Afrika ülkeleriyle askeri ve savunma alanlarında önemli işbirlikleri yapmaktadır. Örneğin Türkiye'nin yurtdışındaki en büyük askeri üssü 2017 yılında Somali'de açıldı. Ancak Türkiye'nin yumuşak gücü, kıta ile siyasi, ekonomik, sosyal ve güvenlik alanlarında ilişkileri derinleştirmek için çok önemli bir stratejik zemin hazırlamaktadır. AK Parti hükümetleri Türkiye’nin Afrika ile ilişkilerini ideolojik bir boyuttan stratejik bir boyuta taşıyarak Afrika kıtasının Türkiye için stratejik bir anlamı olduğunu ortaya koymuştur. Araştırma, Türkiye'nin Afrika'ya yönelik yumuşak güç stratejisinin tarihi, coğrafi, siyasi ve ekonomik dahil olmak üzere bir dizi faktör ve dinamikten etkilendiğini savunuyor. Bu çalışma, Türkiye'nin Afrika'daki yumuşak güç politikasını kavramsal bir çerçevede ve bütüncül bir yaklaşımla analiz ederek literatüre katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
50

TOKMAK, Ahmet, and İlyas KARA. "Türk Devletleri Teşkilatı Ülkelerinin Yurtdışında Yerleşik Yaşayan Vatandaşlarına Yönelik Uygulamalarının Analizi." MANAS Sosyal Araştırmalar Dergisi, April 27, 2023, 677–90. http://dx.doi.org/10.33206/mjss.1251578.

Full text
Abstract:
Tarih boyunca çeşitli sebeplerle yaşadıkları coğrafyalardan ayrılarak farklı ülkelerde diaspora oluşturan Türkler bugün 20 milyon kişilik potansiyeli ile siyasi, toplumsal ve ekonomik olarak önemli bir güç haline gelmişlerdir. Günümüzde ise var olan siyasi sınırlar ve ulus devletlerin inşa sürecinin tamamlanması göç gerçeğini farklı bir boyuta taşımıştır. Yaşanan savaşlar, ülke içinde gerçekleşen karmaşa ortamı, salgın hastalıklar, ekonomik faktörler vb. sebeplerle gerçekleşmeye devam eden göçler diasporalara yönelik yürütülecek faaliyetlerin önemini her geçen gün daha da arttırmaktadır. Bu kapsamda Türk Devletleri Teşkilatı Türk dünyası ülkelerinin potansiyellerini ortaya çıkarması açısından stratejik bir kurum olarak varlığını sürdürmektedir. Tarihsel arka planlarına bakıldığında Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkelerinin bağımsızlık süreçlerinin acılı ve sancılı süreci bağımsızlıklarıyla birlikte vatandaşlık bilincinin geliştirilmesi konusunda özel bir farkındalık ortaya çıkarmıştır. Bu farkındalık günümüzde üye ülkelerin soydaşlarına yönelik politikalarına ve faaliyetlerine etki etmektedir. Bu çalışmada Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkeleri olan Türkiye, Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan ve Özbekistan devletlerinin diasporalarına ilişkin politikaları genel yapı ve işleyiş açısından ele alınmaya çalışılmıştır. Nitel bir araştırma olarak yürütülen bu çalışmanın verileri ilgili ülkelerin resmi iletişim ağlarında servis edilen haberlerden seçilmiştir. Çalışma sonuçlarına göre Türk dünyasında tek milletin birden fazla diasporası olmaz anlayışının her geçen gün güç kazandığı ve bu durumun ülkelerin diaspora politikalarına yön verdiği belirlenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography