To see the other types of publications on this topic, follow the link: Sultan Abdülaziz.

Journal articles on the topic 'Sultan Abdülaziz'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 47 journal articles for your research on the topic 'Sultan Abdülaziz.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Kara, Serdal. "19. Yüzyıl Bir Bektaşi Şairinden Sultan Abdülaziz’e Övgü: İstiḫrâc-I Ḥıfẓî". Fırat Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi 35, № 2 (2025): 395–404. https://doi.org/10.18069/firatsbed.1552267.

Full text
Abstract:
Çalışma konumuz 19. yüzyıl Bektaşi şairlerinden Hıfzî’nin İstiḫrâc-ı Ḥıfẓî adlı manzum eseridir. Hıfzî bu eserinde Sultan Abdülaziz’in tahta çıkması ile oluşabilecek muhtemel sonuç, anlam ve beklentiler üzerinde durmaktadır. Toplam kırk beş beyitten oluşan metin 8+8 on altılı hece ölçüsü ile yazılmıştır. Metinde gerek ses tekrarı gerek iç kafiye ve gerekse de rediflerle ahenk sağlanmaktadır. Metin şekil dışında konu ve içerik bakımından; farklı tasavvufi inançları bünyesinde eriterek İslamiyet öncesi Türk unsurları ihtiva eden ve 15. yüzyılda ananesi oluşan Bektaşilik anlayışı ile ilgili unsurlar içermektedir. Bunun yanı sıra metinde baskı dönemleri sonrası Sultan Abdülaziz’i özlemle bekleyiş ve Sultan Abdülaziz’e övgü ile ilgili duygu ve düşüncelere de yer verilmektedir. Çalışma giriş, dil özellikleri, metin ve sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. Giriş bölümünde Bektaşilik inancı ve Bektaşiliğin diğer tarikatlarla olan ilişkisi hakkında bilgi verilmekte, Sultan Abdülaziz dönemine kadar olan Bektaşilik tarihi genel olarak değerlendirilmektedir. Daha sonra metnin gerek şekilsel ve gerekse de muhteva açısından özelliklerine değinilmekte ve manzume şairi hakkındaki bilgilere yer verilmektedir. Dil özellikleri bölümünde yazım ve ses özellikleri üzerinde durulmakta ve ses özelliklerinden dudak uyumu ele alınmaktadır. Dil özellikleri sonrası metnin çeviri yazısına yer verilmektedir. Son olarak metin ile ilgili elde edilen bulguların değerlendirildiği sonuç bölümü yer almaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

KARAKOÇ, Ercan, and Gökhan DURAK. "The Reign of Sultan Abdulaziz in the American Press." Gazi Akademik Bakış 14, no. 28 (2021): 199–224. http://dx.doi.org/10.19060/gav.948942.

Full text
Abstract:
Sultan Abdülaziz, Osmanlı Devleti’nin siyasi ve ekonomik yönden zorlu bir döneminde tahtta geçti. 19’uncu yüzyıl boyunca imparatorluk Balkan coğrafyasında ve özellikle Eflak-Boğdan bölgesinde yaşanan isyanlar nedeniyle dağılma noktasına gelmişti. Devletin maliyesi neredeyse çökmüştü. Dâhilde ise Genç Osmanlıların etkisiyle önemli bir muhalefet cephesi oluşmuştu. Bu muhalefet zamanla askeri ve siyasi bürokrasi içerisinde güçlendi ve Abdülaziz’in tahtan indirilip V. Murad’ın padişah olmasında kritik bir rol oynadı. Bu çalışmada Abdülaziz döneminde gerçekleşen önemli olaylar ile tahtan indirilmesi sonrasında yaşanan hadiselerin bazı Amerikan gazeteleri ile Amerikan Dışişleri kaynaklarında nasıl yer aldığı incelenmiştir. İmparatorluğun son dönemi farklı belgelerle Osmanlı tarihine yeni bir bakış açısı kazandırılarak değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Ünal, Uğur. "Sultan Abdülaziz Döneminde Bosna Nizâmiye Alayları (1861-1876)." Belleten 81, no. 290 (2017): 227–42. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2017.227.

Full text
Abstract:
Osmanlı Devleti'nin köklü reformlar yaptığı 19. yüzyılda askerî alanda da önemli gelişmeler yaşanmış; bu gelişmelere bağlı olarak Osmanlı Ordusu'nun yapısında değişiklikler vuku bulmuştur. Bu yüzyılın ikinci yarısında özellikle askere alma sisteminin yeniden ele alındığı görülmektedir. Ancak bu kapsamda başta Bosna olmak üzere birtakım sıkıntıların yaşandığı da vâkıâdır. Makalede Sultan Abdülaziz'in tahta çıktıktan sonra bu konuda yaptığı kararlı çözüm arayışları ile Bosna'da yerel halktan kurulu Nizamiye Alaylarının kuruluş süreci ve bilhassa Ahmed Cevdet Paşa'nın burada yaptığı çalışmalar, dönemin arşiv kaynakları ve gazeteleri ışığında ele alınmıştır. Çalışmada Sultan Abdülaziz'in emriyle teşkiline başlanan Nizamiye Alaylarının kuruluş aşamalarına dair öncelikle Osmanlı Arşivinde bulunan Taşra Evrakı Bosna Müfettişliği fonundan yararlanılmıştır. Ayrıca İrade, Mühimme Kalemi Evrakı ve Cevdet fonlarından da geniş ölçüde istifade edilmiştir. Bosna Nizamiye Alaylarına dair, Sultan Abdülaziz devri ile ilgili teferruatlı bilgiler içeren dönemin süreli yayınlarından Ceride-i Askeriye ve Takvim-i Vakayi gibi yayınlar da incelenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

YAŞAROĞLU, Hasan. "Osmanlıda Bir Darbe Sultan Abdülaziz Örneği Ve Yıldız Mahkemesi." Journal of Turkish Studies 11, Volume 11 Issue 1 (2016): 197. http://dx.doi.org/10.7827/turkishstudies.9487.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

Kaşıkçı, Rıdvan. "Ahmed Esad Pasha's Struggle for Power During the Reign of Sultan Abdulaziz." Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, no. 25 (June 15, 2025): 340–54. https://doi.org/10.21021/osmed.1581580.

Full text
Abstract:
This study emphatically highlights the power struggle of Ahmed Esad Pasha with the most influen-tial figures of the era, including Mahmud Nedim Pasha, Mehmed Rüşdü Pasha, Hüseyin Avni Pasha, and Midhat Pasha, during Sultan Abdülaziz's reign. Furthermore, the key aspects of Ahmed Esad Pasha's life are highlighted. He was educated in the West, served as the director of the Mekteb-i Osmani in Paris, the only school opened by the Ottoman Empire in Europe, and gained the appreciation of prominent figures such as Grand Vizier Ali and Keçecizade Fuat Pasha. This led to his rapid advancement in the ranks. Ahmed Esad Pasha served as grand vizier twice, albeit briefly, during the reign of Sultan Abdülaziz. This period was characterized by constant changes of grand viziers following the deaths of Ali and Fuat Pashas. He used his time in opposition to identify deficiencies in cities he governed, namely Ankara, Shkodër, Sivas, and Konya, and to initiate reconstruction projects. This study uses various sources to discuss the critical points of Ahmed Esad Pasha's life. These include the Directorate of State Archives, Ottoman Archives, periodicals from the period, memoirs, and secondary sources.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Görür, Emel. "Reception, Accommodation, and Farewell of the Sultan Abdülaziz in Britain." Tarih Dergisi / Turkish Journal of History, no. 83 (August 2, 2024): 111–44. http://dx.doi.org/10.26650/iutd.1446043.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Çapar, Onur. "Sultan Abdülaziz Devrinde Tersane-İ Âmire’ye Demir Tedariki Meselesine Dair İki Layiha Etrafında Yapılan Müzakereler." Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, no. 83 (January 30, 2025): 186–207. https://doi.org/10.51290/dpusbe.1577582.

Full text
Abstract:
Zırhlı gemi çağına girmeye çalışan Osmanlı Devleti, Abdülaziz zamanında bu yeni gemi tiplerini İngiltere’ye sipariş vermenin yanında kendi imkânlarıyla zırhlı gemiler inşa etme düşüncesindeydi. Bu amacı açıkça belli eden bürokrasi zırhlı gemi inşası için tersanenin ihtiyaç duyacağı demir madeninde dışa bağımlı kalmamak, kendi öz imkânlarıyla demiri temin edip dışa bağımlılıktan da kurtulmayı hedefliyordu. Devlet bu amaçla 1864 ve 1867’de sırayla Samakov ve Bosna demir madenlerindeki miktarı öğrenmek ve bu demirin İstanbul’a nakli imkânlarını araştırmak için görevlilere iki layiha hazırlatmıştır. Ardından bu layihalar üzerinden Osmanlı bürokrasisi uzun uzun müzakerelere girişmiş ve neticesinde demir madenlerinin İstanbul’a naklinin hayli pahalı olacağı ve bu nedenle de şimdilik vazgeçilmesi sonucuna ulaşılmıştır. Layihalar etrafında yürütülen tersaneye demir ihtiyacı ve demir madenleri tartışması Osmanlı Devleti’nin bir sanayileşememe sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu makale sözkonusu layihalar çerçevesinde Sultan Abdülaziz döneminde donanmaya demir tedariki ve Osmanlı bürokrasinin bu konudaki politikasını incelemeye yöneliktir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Duran, Saltuk. "Transportation, Steamships and the Rise of Postal Protectionism in the Ottoman Empire under the Reign of Abdülaziz (r. 1861–1876)." DIYÂR 1, no. 1 (2020): 84–107. http://dx.doi.org/10.5771/2625-9842-2020-1-84.

Full text
Abstract:
This paper aims to examine the increasingly protectionist policies of the Ottoman government against the foreign steamship postal services operating between the imperial ports under the reign of Sultan Abdülaziz (r. 1861-1876). This remarkable phenomenon has both local and international dimensions. First of all, rising postal monopoly claims of the Ottoman government against the foreign postal services on its territory are the striking consequences of increasing autonomy of the local steamship networks in the Ottoman Empire. In other words, foreign postal services had lost their utility in the Empire as a result of the development of the local postal services. Nevertheless, the Ottoman Postal Administration under Abdülaziz manifested substantial deficiencies in relation to its services outside the Empire. By adopting protectionist policies, the Ottoman government aimed to eliminate financial and political threats to the Empire that were coming through foreign postal channels. Finally, at an international level, the protectionism of the Ottoman government was a local response to the globalisation of postal communications.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

USLU, Recep. "Abdülaziz Meragizâde Hakkında Yeni Bulgular ve Sultan II. Mehmed’e Şâhişube Makam Hediyesi." Journal Of Social Humanities and Administrative Sciences 51, no. 51 (2022): 466–72. http://dx.doi.org/10.29228/joshas.61786.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

Yazıcı, Nesimi. "İsmail (Tuncu) Bey’in Hâtıra-i Seyahât’inde Sultan Reşad’ın Rumeli Ziyareti: Kosova." Belleten 78, no. 283 (2014): 1099–134. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2014.1099.

Full text
Abstract:
Osmanlı sultanlarının çok yönlü faydalar temin etmek amacıyla yurt içi gezilere çıkmaları, özellikle II. Mahmud'la başlamış ve II. Abdülhamid hariç, son dönemlere kadar devam etmiş bir uygulamadır. Bu çerçevede Abdülmecid ve Abdülaziz, ülkenin çeşitli yörelerini içeren, kısa veya oldukça da uzun süreli muhtelif gezilere çıkmışlardır. Bu serinin son örneğini ise Sultan Reşad'ın 5-26 Haziran 1911 tarihleri asında gerçekleştirdiği Rumeli ziyareti oluşturmuştur. Sultan Reşad'ın bu gezisinde, dönemin sadrazamıyla üst düzey görevlilerin de refakat ettiği kalabalık bir heyetle birlikte İstanbul'dan başlayarak Çanakkale, Selanik, Üsküp, Priştine, Manastır gibi merkez ve çevreleri ziyaret edilmiş, bölge halkının Osmanlı yönetimine bağlılıklarının güçlendirilmesi hedeflenmiştir. Rumeli'nin Osmanlı yönetiminden tamamen ayrılmasının hemen öncesinde yapılan bu gezinin en önemli ziyaret noktasında ise Murad-ı Hüdâvendigâr'ın türbesi ve burada geniş katılımla kılınacak Cuma namazı bulunmaktaydı. Bu tebliğimizde biz, gezinin özellikle de bu bölümünü yani Priştine ve Meşhed-i Hüdâvendigâr diye de isimlendirilen Sultan Murad türbesinin ziyaretiyle burada kılınan Cuma namazını, bizzat padişahın heyetinde yer alan ve dikkatli bir gözlemci olduğunda şüphe bulunmayan İsmail (Tuncu) Bey'in yayınlanmamış Hâtıra-i Seyahât ismini verdiği seyahat notlarını merkeze alarak değerlendirmeye çalıştık. Böylece, aslında iyi bilinen bu gezinin, merkezinde bulunan, Sultan Reşat'a birinin gözüyle nasıl göründüğünü ortaya koymayı hedefledik.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

Yurtbilir, Mustafa Murat. "19. Yüzyıl Avrupa Diplomasisi içinde Oryantal Yer Arayışlar: Sultan Abdülaziz’in 1867 Avrupa Gezisine Bir Bakış." Eklektik Sosyal Bilimler Dergisi 2, no. 1 (2024): 129–60. http://dx.doi.org/10.61150/eklektik.2024020105.

Full text
Abstract:
Sultan Abdülaziz’in 21 Haziran-7 Ağustos 1867 tarihlerinde geniş bir heyet ile gerçekleştirdiği Avrupa gezisi Osmanlı diplomasisi için önemli bir dönüm noktasıdır. Zira bu ziyaret bir Osmanlı Sultanının ilk Avrupa gezisidir ve Osmanlı seçkinlerine devletlerinin Avrupa’da nasıl algılandığı konusunda ilk elden bilgi sağlamıştır. Aynı zamanda bu gezide Sultan Abdülaziz ve yanındakiler Avrupa’nın güçlü devletleri ile kendi gelişmişlikleri arasında 19. yüzyılın sonundaki büyük farkı yerinde gözlemlemişlerdir. Bu ziyaret 1854-1856 Kırım Savaşı ile 1876-1878 yıllarındaki 93 Harbi arasındaki dönemin tam ortasında Girit İsyanı’nın en zor zamanlarında gerçekleşmiştir. Osmanlı bürokrasisi 1815 Viyana Kongresi sonrası kurulan Avrupa düzeninde kendilerine Düvel-i Muazzama içinde yer aramaktaydılar. Bu minvalde Avrupa gezisinin ilk amacı Osmanlı’nın ancak 1856 Paris Antlaşması ile kabul ettirebildiği “büyük Avrupa devleti” kimliğinin teyidi ve buradan hareketle sınırlarının dokunulmazlığına güvence sağlanmasıdır. Osmanlı devlet adamları için Kırım Savaşı esnasında sağlanan İngiliz ve Fransız ittifakının devamı da Rus tehdidinin önünün alınması için elzemdi. Ziyaretin bir diğer amacı ise Girit İsyanı esnasında Avrupa devlet adamlarının ve kamuoyunun sempatisini kazanmaktı. Bu çalışma Sultan Abdülaziz’in 1867 Avrupa gezisinin gelişimini neden ve sonuçlarıyla incelemektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

SÖNMEZ, Merve Cemile. "Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın İtalya Seyahati (1884)." Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi 59, no. 1 (2019): 453. http://dx.doi.org/10.33171/dtcfjournal.2019.59.1.23.

Full text
Abstract:
Gazi Ahmet Muhtar Paşa özellikle Yemen, Girit İsyanlarında ve 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşındaki başarılarıyla bilinen değerli bir Osmanlı askeri ve sadrazamıdır. Ömrünün büyük bir bölümü savaşlarla ve isyanları bastırmakla geçen paşaya döneminin padişahları tarafından değer verilmiş ve paşa yüksek rütbelerle ve nişanlarla taltif edilmiştir. Paşa, Sultan Abdülaziz ile birlikte Avrupa seyahatine çıkmasından yaklaşık yirmi sene sonra Sultan II. Abdülhamit tarafından o dönem iyi ilişkiler sürdürülen Almanya ve İtalya'ya birer yıl arayla “fevkalade elçi” sıfatıyla gönderilmiştir. Bu seyahatlerin amacı hem Avrupa'daki askeri gelişmeleri takip etmek, hem de padişah tarafından krallara gönderilen hediyeleri götürmekti, herhangi diplomatik bir neden içermemekteydi. Bu çalışmada, Gazi Ahmet Muhtar Paşa'nın 1884 yılı Ocak ayında İtalya'ya yaptığı seyahat Osmanlı arşiv belgelerine, Osmanlı ve İtalya basınına göre incelenmiştir. Paşa ayrıca beraberindekilerle birlikte gün gün ne yaptıklarını, kral ve kraliçe ile görüşmelerini, hangi konulardan bahsedildiğini, neler yaşadıklarını ve nerelere gittiklerini rapor haline getirmiş ve padişaha layiha olarak sunmuştur. Bu layiha Osmanlı Devleti ve İtalya tarihleri açısından önemli bazı detaylar içermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

ÇAĞ, Galip. "Sultan Abdülaziz Dönemi Balkanlar’ına İmgesel Bir Bakış: Balkanlaşma Kavramının Ortaya Çıkışına Dair Bir Önerme." Vakanüvis - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi 5, no. 1 (2020): 1–17. http://dx.doi.org/10.24186/vakanuvis.687339.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

Kırpık, Cevdet. "II. Abdülhamid Döneminde Kayseri İptidai Mektepleri (1876-1908)." Belleten 87, no. 308 (2023): 153–93. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2023.153.

Full text
Abstract:
Osmanlı Devleti’nin son yüzyıllık döneminde en önemli yenileşme alanlarından biri de eğitimdi. İlkokul düzeyindeki eğitim yüzyıllardır Sıbyan Mektebi yahut Mahalle Mektebi denilen okullar aracılığı ile sürdürülmekteydi. Bu okullar, XIX. yüzyılın ikinci yarısında öğrencileri makul süreler içerisinde okuryazar yapamama başta olmak üzere genel anlamda verdikleri eğitimin niteliği nedeniyle eleştiriye uğradı. Eğitim alanındaki yenilikler II. Mahmud döneminde başlayıp Sultan Abdülmecid ve Sultan Abdülaziz dönemlerinde devam etti. Bu dönemlerde diğer düzeylerde önemli adımlar atıldıysa da ilkokul seviyesindeki eğitimde aynı ölçüde bir değişim yaşanmadı. 1869 tarihli Maarif-i Umumiye Nizamnamesi’nin çıkarılmasından sonra Batı tarzında eğitim veren örnek ilkokullar açılmaya başladı. Daha sonra “iptidai” adıyla sıbyan mekteplerinden ayrışacak olan bu okulların sayısı II. Abdülhamid döneminde hızla arttı. Kayseri’deki ilk iptidai mektebi 1893’te açıldı; zamanla sayıları arttı. Dersler sıbyan mekteplerinin aksine Maarif Nezareti tarafından belirlenen öğretim programı kapsamında verilmekteydi. Bu çalışmada şehirdeki iptidailerin açılması, görev yapan öğretmenler ile arşiv kayıtlarının nispi zengin içerik sunması nedeniyle dört erkek ve iki kız iptidaisindeki eğitim-öğretim faaliyetleri (dersler, sınavlar, başarı başarısızlık vs.) ve öğrencilere dair (sayı, yaş vs.) bilgiler verilmektedir. Bilgilerin önemli bir kısmına bu altı okulda öğrenim gören öğrencilerin imtihan cetvellerinin incelenmesi ile ulaşılmıştır. Bu çalışma yalnız Kayseri iptidai mektepleri hakkında değil, aynı zamanda geniş sınırlara sahip Osmanlı Devleti’ndeki ilkokul eğitiminin genel özellikleri hakkında da fikir verecektir. Çalışma, arşiv belgeleri ile bahse konu iptidailerde öğrenim görmüş bazı öğrencilerin anıları ve diğer kaynaklardan yararlanılarak hazırlanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

Dal, Dilara. "The Ottoman Naval Academy and the Development of Naval Training in the Reign of Sultan Abdülaziz (1861–1876)." Mariner's Mirror 104, no. 3 (2018): 279–301. http://dx.doi.org/10.1080/00253359.2018.1487674.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

Toker, Hikmet, and Halil İbrahim Erbay. "The Musical Performance Presented for Sultan Abdülaziz at the Crystal Palace - As an Example Using Music as a Diplomatic Tool." Musicologist 2, no. 1 (2018): 32–48. http://dx.doi.org/10.33906/musicologist.439311.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

Thake, Conrad. "Envisioning the Orient: The New Muslim Cemetery in Malta." Muqarnas Online 33, no. 1 (2016): 221–51. http://dx.doi.org/10.1163/22118993_03301p009.

Full text
Abstract:
This paper analyzes a project for a new Muslim cemetery in Malta that was realized in 1873–74. It investigates the process of commissioning and implementing the project through an intricate set of relationships between the colonial authorities in Malta, then a British island-colony in the Mediterranean, and the Ottoman, Tunisian, and Moroccan authorities. It considers the key roles played by the various institutional agents and protagonists involved in conceptualizing and executing the project, from the Ottoman sultan Abdülaziz I, acting through his political and cultural interlocutor, the Ottoman consul Naoum Duhany, to Emanuele Luigi Galizia, the Maltese architect who designed the cemetery, and the British colonial authorities who permitted its construction. This paper also explores issues relating to the forms of neo-Ottoman architectural representation during the late nineteenth century, as it was actively promoted within a Western European cultural context and, in this case, on the peripheral edge, far removed from the traditional cosmopolitan urban centers. The Ottoman patronage of an overtly exotic and Orientalist building complex, “exported” to a British colonial outpost in the Mediterranean, gives rise to a series of political and ideological issues. This case study serves to provide broader and revisionary insights into the current discourse on Orientalism, not as a closed and binary system but rather as an open-ended and flexible form of artistic representation.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

GÜVEN, Gülay Sain. "Dr. Safiye Ali; Diligent, Determined, Resolute and Compassionate." OSMANGAZİ JOURNAL OF MEDICINE 45, özel (2023): 45–51. http://dx.doi.org/10.20515/otd.1395616.

Full text
Abstract:
Türkiye’nin ilk Türk kadın doktoru olan Safiye Ali, 1894 yılında, İstanbul’da doğmuştur. Babası, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid'in yaverlerinden Ali Kırat Paşa’dır. Trablusgarp, Balkan ve I. Dünya Savaşları gölgesinde geçen eğitim hayatı şüphesiz doktor olma isteğini etkilemiştir. Amerikan Koleji'nden mezun olduktan sonra, Türkiye’de tıp eğitimi alması mümkün olmadığı için Almanya'ya giden Safiye Ali tüm zorluklara rağmen, okul tatillerini bile gönüllü olarak polikliniklerde çalışarak tıp eğitimini başarıyla bitirmiştir. Uzmanlık eğitimini de Almanya’da kadın ve çocuk hastalıkları alanında yapar. Tıp Fakültesinden arkadaşı Dr. Ferninand Krekeler (Ferdi Ali) ile evlenip İstanbul’a dönen Safiye Ali’nin diploması onaylanır ve Türkiye Cumhuriyeti'nin ilk kadın doktoru olma unvanını alır. Uluslararası kongrelerde Türkiye'yi temsil etmiş, Hilal-i Ahmer ve Himaye-i Etfal Cemiyetlerinde ve Süt Damlası kurumunda çocuk ve kadın sağlığına çok önemli hizmetler vermiştir. Türk Kadınlar Birliği'nde aktif rol almıştır. Ancak bu kurumlarda çıkan anlaşmazlıklar, kendisi ve arkadaşlarının uğradığı haksızlıklar gönül kırıklığı yaratınca istifa ederek Almanya’da dönmüştür. II. Dünya Savaşı boyunca, bombalar altında ve kanserle mücadele ederken doktorluk yapmaya devam etmiştir. Safiye Ali’nin azmi, çalışkanlığı, dik duruşu, kadın- çocuk sağlığına ve koruyucu hekimliğe verdiği önem, yıllar geçtikçe daha iyi anlaşılmaktadır. Bu yazım; bundan tam 100 yıl önce, tüm zorluklara rağmen hayallerinin peşine düşen, hedeflerinden vazgeçmeyen ve ilim için uzak ülkelere tek başına gitmekten çekinmeyen, doğrularından şaşmayan, meslektaşı olmaktan büyük onur duyduğum, maalesef kıymeti yeterince anlaşılamamış çok değerli Safiye Ali’ye bir saygı duruşudur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

BAYINDIR, Abdullah. "Hanry Martiny Rifeles in The Army of The Ottoman Empire." JOURNAL OF HISTORY AND FUTURE 8, no. 3 (2022): 859–85. http://dx.doi.org/10.21551/jhf.1176344.

Full text
Abstract:
It is obvious that recently, the Ottoman empire has been working hard about the military reclamation, specially attached importance to infantry soldiers training. In that time the term’s conditions made it needful to modernise the army.It is known the sultan Abdülaziz (1886/1876) has critical efforts about that issue.in this context weapons that infantry soldiers used to have considered to change and was bought quite a number rifle from America. We can understand,the goverment had prefered the Henry-Martini’s rifles alongside nearly the similar the Winchester brand rifles. From 1872 the goverment has decided to buy from these brand’s rifles, The goverment has ordered rifles about 600,000 predominantly the brand of Hanry martini,and served hem to the army’s usage. In the war of Ottoman Empire Russia (93 war) has been observed the advantage of the rifles and the advantage in the army by the goverment. They paid attantion predominantly the use of the modern weapon traning In the military schools,soldiers practically learned about rifle,meintenance,pieces,repair and cleaning.the work we centre on is about the infantry soldiars during the in these years 1882-1893. A quite valuable information has been presented in the book was written by the Comte De Waldersee that named German executed who was a high ranked soldier.Among of these informations the usage stage of the weapons by the soldiers has been covered into visiually and with the details.The work evaluated from the ottoman turkish to the modern turkish by transcription.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

GÜMÜŞ, İlker. "Cihanzâde Ailesi Vakıfları[1]." Erdem, no. 82 (June 1, 2022): 46–78. http://dx.doi.org/10.32704/erdem.2022.82.046.

Full text
Abstract:
Bir efsaneye göre Cihanzâde sülalesinin hikâyesi, 1522 yılında Aydın’ın Amazon bölgesinde başlamıştır. Bu efsane bize Cihanzâde ailesinin Kanuni Sultan Süleyman tarafından Koçarlı ovasının kendilerine yurtluk olarak verilmesiyle güç kazandığını, tarım ve ticaretle uğraşarak bölgenin en güçlü ailelerinden biri olduğunu söylemektedir. Yapılan araştırmalar, Menderes Türklerinin önce Koçarlı’nın Mazın (Amyzon) bölgesinde yerleşip daha sonra Aydın (Meandros)’da yaşadığını göstermektedir. Menderes Türklerinden oldukları anlaşılan Cihanzâdeler, arşiv kayıtlarında kendilerinden Aydın Güzelhisarı ve Sobuca âyanları olarak bahsetmektedir. Cihanzâdeler; “voyvoda”, “âyan”, “muhassıl vekili”, “dergâh-ı âli ser-bevvabı (kapıcıbaşısı)”, “kâtiplik” ve “kadılık” gibi önemli devlet görevlerini uhdelerinde bulundurmaları, bölgedeki âyan aileleriyle akrabalık kurmaları ve bu ailelerin bölgenin ileri gelen zengin ve soylu aileleri olmasından dolayı bölgesel bir siyasi aktör olma imkânına da kavuşmuşlardır. Cihanzâde ailesinin kimi zaman akçeye fazla zam yapmasından dolayı payitahta şikâyet edildiği ve halkla çekişmede olduğu, kimi zaman da kendi içlerinde mal ve mülk mücadelesinde olduğu görülmektedir. XIX. yüzyıl sonlarında ise aile arşiv belgelerine göre mal ve mülklerini iyi yönetememesi sebebiyle borçlandığı anlaşılmaktadır. Bütün bunların sonucunda aile; Osmanlı’nın son döneminde ekonomik gücünü zamanla kaybetmiş, sahip olduğu mülk ve topraklarını zengin vakıflar kurarak koruma yoluna gitmiştir. Cihanzâde Abdülaziz Efendi vakfını konu alan Arel’in yayınlarının dışında ailenin vakıflarını ele alan yayınlar bulunmamaktadır. Bunun yanı sıra Cumhurbaşkanlığı devlet arşivi, Cihanzâde aile arşivi, Vakıflar Genel Müdürlüğü arşivi ile ailenin Aydın coğrafyasında bulunan mezar taşları kaynak alınarak ilk kez detaylı bir Cihanzâde ailesi şeceresi oluşturulmuştur. Yapmış olduğumuz arşiv ve yayın taramalarında ailenin vakıflarını doğrudan ele alan ve bir bütünlük içinde inceleyen bir yayın bulunmadığı tespit edilmiştir. Bu makalede 1522-1923 yılları arasında varlığını sürdüren Cihanzâde ailesinin önemli şahsiyetlerinin yanı sıra ailenin 1736 yılında ilk vakıflarını, 1882 yılında da son vakıflarını kurdukları on dört vakıf tanıtılmaya çalışılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

YİNER, Abdulnasır. "Sultan Abdülaziz'e Darbe ve Meçhul Ölüm." Journal of Turkish Studies 12, Volume 12 Issue 16 (2017): 531–44. http://dx.doi.org/10.7827/turkishstudies.11603.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

SELÇUK, Bahir. "SULTAN ABDÜLAZİZ'E SUNULMUŞ BİR SİYASETNÂME ÇEVİRİSİ:KAVALALI HÜSEYİN KÂZIM'IN "RİSÂLE-İ SECİYYE"Sİ." Adiyaman University Journal of Social Sciences, no. 12 (January 1, 2013): 191. http://dx.doi.org/10.14520/adyusbd.544.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

KURTÇU, Erdal. "Sultan Abdülaziz Han’ın besteciliği ve eserleri üzerine Rauf Yekta Bey'in harf inkılabı öncesi yazıları." RumeliDE Dil ve Edebiyat Araştırmaları Dergisi, December 21, 2022. http://dx.doi.org/10.29000/rumelide.1222176.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada, Sultan Abdülaziz Han’ın besteciliği ve eserleri üzerine Rauf Yekta Bey’in kaleme aldığı, 1909 yılında Osmanlı Türkçesi ile yayımlanan “Cennet Mekân Sultan Abdülaziz Han ve Fenn-i Nefis-i Musiki” ile “Aziziye Sirtosu” isimli makaleleri incelenmiştir. Bu doğrultuda, günümüz müzik literatürü içerisinde bulunmayan bu tarihi belgelerin çevriyazımı ile alan yazına kazandırılmasının yanı sıra Sultan Abdülaziz Han’ın besteci yönü hakkında Rauf Yekta Bey’in görüşlerinin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Osmanlı İmparatorluğu’nun 32. padişahı olan ve 1861-1876 yılları arasında hüküm süren Sultan Abdülaziz Han; resim, şiir ve hat gibi çeşitli sanatlarla ilgilenmiş ayrıca müzik alanında ortaya koyduğu eserleriyle bu alandaki başarısını kanıtlamıştır. Batı müziği alanında eser besteleyen ilk Osmanlı sultanı olmakla birlikte, eserlerinin bazıları Avrupa’da yayımlanmış ve ilgiyle karşılanmıştır. Rauf Yekta Bey, Sultan Abdülaziz Han’ı “müzik sanatının inceliklerini bilen” ve “üstat olarak addolunacak” derecede bir sanatkâr olarak tanımlamaktadır. Rauf Yekta Bey’in bu araştırma kapsamında incelenen yazıları ve güncel kaynaklardan edinilen bilgilerle birlikte, Sultan Abdülaziz’e atfedilen eser sayısı 10 olarak belirlenmiştir. Bu eserler; Bi-huzurum nale-i mürg-i dil-i divaneden, Ey nev-bahar-ı hüsnü an, Ettiğinden utanmazsın, Elemdir felek devrinde kârım, Hicaz Sirto ve Batı müziği formlarında bestelediği Invitation ala Valse, La Gondolle Barcarolle, La Harpe Caprice, Melancholy ve Polka isimli eserlerdir. Buna karşı, yaşadığı dönem itibarıyla aradan geçen uzun tarihsel süreç düşünüldüğünde, günümüze ulaşamamış ya da Osmanlı arşivlerinde konuyla ilgili günümüz Türkçesine aktarılmamış belgelerin bulunabilmesi ihtimali, Sultan Abdülaziz’e ait eserlerin sayısının belirtilen sayının üzerinde olabileceği yönünde bir değerlendirmeyi gerekli kılmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

ercivan, ahmet. "Sultan Abdülaziz in Avrupa Seyahatinin Osmanlı Modernleşmesine Etkisi." Akademik Tarih ve Dusunce Dergisi, October 25, 2024. http://dx.doi.org/10.46868/atdd.2024.791.

Full text
Abstract:
1867 senesinde yurt dışına bir seyahat gerçekleştiren Osmanlı Sultanı Abdülaziz, bu seyahatin etkisiyle dönüşte birçok yenilik hareketi gerçekleştirmiştir. İlk defa bir Osmanlı padişahının gerçekleştirdiği bu yurt dışı seyahati Osmanlı modernleşmesinde ayrı bir öneme sahiptir. Bu seyahat Abdülaziz’in fikirlerinin ve dolayısıyla devlet politikasının da değişmesini sağlamıştır. Bu sayede Sultan Abdülaziz tarafından başta Fransa ve İngiltere olmak üzere dönemin birçok Avrupa devleti bizzat gezilip görülmüştür. Bu seyahat Sultan Abdülaziz üzerinde büyük tesirler bırakmıştır. Avrupa’ya seyahat fikrinin ortaya çıkmasında, özellikle Balkanlar’da ve Girit’te meydana gelen sorunlar etkili olmuştur. Sultan Abdülaziz hem bu sorunları çözmek hem de Avrupa ile olan ilişkileri düzeltmek amacıyla davet üzerine Avrupa’ya seyahate çıkmıştır. Avrupa seyahatinin gerçekleşmesinde dönemin kudretli paşaları Âli ve Fuad paşaların etkisi büyük olmuştur. Aynı şekilde Avrupalı devletler de bu seyahati özellikle istemişlerdir. Çünkü Osmanlı Sultanının aynı zamanda halifelik sıfatı da bulunuyordu. Bu sayede Müslümanlar üzerinde etkili olabilirlerdi. Bu çalışmada Sultan Abdülaziz’in Avrupa’ya yaptığı seyahatin çerçevesinde Osmanlı modernleşmesine olan etkisi ele alınmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

., İİF Araştırma Grubu. "Mustafa Fazıl Paşanın Sultan Abdülaziz''e Mektubu." İktisat İşletme ve Finans 11, no. 127 (1996). http://dx.doi.org/10.3848/iif.1996.127.5364.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

Okcu, Semih, and Melike Yanar. "CALLİSTO GUATELLİ’NİN SULTAN ABDÜLAZİZ’İN MÜZİKAL KİMLİĞİ ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ." Yegah Müzikoloji Dergisi, August 13, 2024. http://dx.doi.org/10.51576/ymd.1521862.

Full text
Abstract:
ÖZ Bu çalışmada, Osmanlı İmparatorluğu’nun 19. yüzyıldaki alaturka-alafranga müzik anlayışı incelenmiştir. Dönemin padişahı Sultan Abdülaziz’in, hocası olan Callisto Guatelli’den aldığı batı müziği eğitimi ile algısına farklı bir yön verip Türk müziğinin yanı sıra batı müziğine karşı ilgi duymaya başlamasıyla kendini bu alanda geliştirip eserler kaydettiği bilgisine ulaşılmıştır. Bunların sonucunda ise şark ve garp müziği entegrasyonunun sağlandığı ve müzikal özelliklerinin harmanlandığı görülmüştür. Sultan Abdülaziz’in, Guatelli Paşa’dan aldığı derslerle batı müziğindeki ilerleyişini görmek, iki bestekârın eserleri hakkında yapılan araştırmalar ve incelemelerle mümkündür. Bu bağlamda çalışma içerisinde Sultan Abdülaziz tarafından bestelenen “Valse Davet (Invitation à la Valse)” ve Guatelli Paşa’nın bestelediği “Aziziye Marşı” eserinin analizi yapılmıştır. Bu iki eser nezdinde yapılan incelemeler sonucu, dönemin müzikal anlayışının nasıl değiştiği ve batı müziğinin Osmanlı’daki yeri açığa çıkmaktadır. Bu çalışmanın amacı, Osmanlı İmparatorluğu’nun bestekâr padişahlarından biri olan Sultan Abdülaziz’in, sanat anlayışında kullandığı tekniklerin işleyişini bilimsel bir çalışma ile ortaya koyup hem bestekârın hem de hocasının eserlerini analiz ederek dönemin müzikal yaklaşımını yansıtmaktır. Bu anlamda, Abdülaziz Han tarafından Türk ve Batı müziği unsurlarının bir arada icra edilmeye başlandığı örnek eserlerle kanıtlanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

AKŞAHİN, İbrahim Ege. "Ironclad Shipbuilding Project At Tersâne-i Âmire In The Reign Of Sultan Abdülaziz." Kadim, October 7, 2022. http://dx.doi.org/10.54462/kadim.1174774.

Full text
Abstract:
Bu makalede Osmanlı Devleti’nin Sultan Abdülaziz devrinde başlatmış olduğu zırhlı gemi inşa teşebbüsleri ve bu teşebbüsler neticesinde Tersâne-i Âmire’de inşa edilen zırhlı gemilerin teknik özelliklerine yer verilecektir. Tersâne-i Âmire’de üretilmiş olan ilk zırhlı geminin hangisi olduğuna dair farklı bilgiler kıyaslanarak bir neticeye varılmaya çalışılacaktır. Çalışmada Osmanlı bahriyesinin en önemli karar alma mercii olan Meclis-i Bahriye’nin defterlerinden ve Başkanlık Osmanlı Arşivi’nin çeşitli fonlarında bulunan evraktan istifade edilmiştir. Makalenin kapsamı yalnızca Osmanlı Devleti’nin zırhlı gemi projesi ve bu proje kapsamında inşa edilmiş olan zırhlı gemiler olduğundan Sultan Abdülaziz devrinde İngiltere ve Fransa’dan satın alınmış olan zırhlı gemilere dair bilgilere ihtiyaç duyulmadıkça yer verilmemiştir. Esasında bu çalışma aynı zamanda Osmanlı Devleti’nin teknolojik gelişmeleri ve bilhassa da askerî teknolojilerin gelişimini yakından takip etme eğilimini gözler önüne sermektedir. Osmanlı Devleti tarafından teknolojilerin doğrudan satın alım yoluyla transfer edilmesinin yanı sıra bu teknolojilerin üretimi noktasında da kayda değer bir çaba ortaya konulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

GİDER, Mahmut. "KERKÜKLÜ ŞEYH MUHAMMED SALİH EFENDİ’NİN SULTAN ABDÜLAZİZ CÜLÛSİYESİ." Bingöl Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, February 2, 2021. http://dx.doi.org/10.29029/busbed.851317.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

GÖKÇE, Evren. "Sultan Abdülaziz Döneminde Mâbeyn-i Hümâyûn'da Mâbeyncilik (Kurenâlık) Görevi." 19 Mayıs Sosyal Bilimler Dergisi, August 8, 2021. http://dx.doi.org/10.52835/19maysbd.930060.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

ÖZ, Ümmehan. "SULTAN ABDÜLAZİZ DÖNEMİ CEYBİ HÜMAYUN HAZİNESİNİN GİDERLERİ (1861–1876)." Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, January 3, 2022. http://dx.doi.org/10.47088/utad.1041058.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
31

İbrahim, Ege AKŞAHİN. "Sultan Abdülaziz Devrinde Tersâne-i Âmire'de Zırhlı Gemi İnşa Projeleri." October 15, 2022. https://doi.org/10.54462/kadim.1174774.

Full text
Abstract:
Ironclad Warship Building Projects at the Imperial Naval Arsenal in the Reign of Sultan Abdulaziz: This article focuses on the ironclad warship-building attempts initiated by the Ottoman Empire during the reign of Sultan Abdulaziz as well as the technical characteristics of these ironclad ships built in the Imperial Arsenal (Tersâne-i Âmire) as a result of these attempts. The article aims to determine the first ironclad ship built in this shipyard based on an evaluation of existence evidence. In the study, the records of the Naval Council (Meclis-i Bahriye), the most important decision- making organ of the Ottoman navy, as well as the documents in the various classifications of the Presidency Ottoman Archives are used. Since the scope of the article is limited to the ironclad ship-building project of the Ottoman Empire and the ships built under this project, the ironclad ships purchased from England and France during the reign of Sultan Abdulaziz are not discussed except for comparison. This study also reveals that the Ottoman Empire tried to follow the technological developments, especially in the field of the military, very closely. Apart from transferring new technologies through direct purchase, the Ottoman Empire made significant efforts to develop and produce these technologies locally.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
32

Yazıcı, Mehmet Yunus. "HÜSNÎ VE HZ. ALİ’NİN AHİDNÂMESİNİN SULTAN ABDÜLAZİZ İÇİN YAPILAN BİR TERCÜMESİ." Türk Kültürü ve Hacı Bektaş Veli Araştırma Dergisi, October 29, 2024. https://doi.org/10.60163/tkhcbva.1550587.

Full text
Abstract:
Hüseyin Hüsnü Paşa, 19. yüzyıl Türk edebiyatında Hüsnî mahlasıyla şiirler yazarak divan tertip etmiş bir devlet adamıdır. Hz. Ali’nin Mısır’a vali olarak tayin ettiği Mâlik el-Eşter’e; Emirnâme, Ahidnâme, Vasiyetname adlarıyla anılan bir mektup gönderdiği kabul edilmektedir. Geleneğimizde yer alan bu eseri Hüsnü Paşa Arapçadan Türkçeye çevirmiştir. Mütercim, söz konusu tercümeyi Selânik’te vali olarak görev yaptığı sırada gerçekleştirmiştir. Tercümenin ismini, Sultan Abdülaziz’e sunmasından ötürü Terceme-i Ahd-i Azîz koymuştur. Mezkûr tercümenin neşri, incelenmesi ve Hüsnü Paşa’nın hayatı çalışmamızın konusunu teşkil etmektedir. Terceme-i Ahd-i Azîz’in yazma eser kütüphanelerinde ikisi mücellet biri evrak hâlinde olmak üzere üç nüshasına ulaşılmıştır. Araştırmamızın amacı ulaşılan bu nüshalardan hareketle eserin tenkitli metni oluşturup mezkûr tercümeyi umumi bir inceleme ile tanıtmaktır ve Hüseyin Hüsnü Paşa’nın hayatını arşiv belgeleri ve yeni kaynaklarla oluşturmaktır. Bu minvalde ilk olarak okuyucuyu konuya hazırlamak ve Ahidname tercümelerinin önemini vurgulamak maksadıyla Türklerdeki siyasetname/ nasihatname geleneğinin ehemmiyeti üzerinde kısaca durulacaktır. Sonrasında makalenin ilk bölümünde Mâlik el-Eşter ve Ahidname/ Emirname tercümeleri literatürü hakkında kısaca bilgi verilecektir. İkinci bölümde Hüseyin Hüsnü Paşa’nın biyografisi yeni bilgi ve belgeler ışığında yazılacaktır. Ayrıca tertip ettiği Divan ve Manzûme-i Hüsn-i Eser kısaca tanıtılacaktır. Üçüncü bölüm Terceme-i Ahd-i Azîz’in incelemesi hakkındadır. Burada eserin dili, aidiyeti, muhtevası, ismi, sunulduğu kişi üzerinde durulup eser hakkında umumi inceleme yapılacaktır. Metin bölümünden hemen önce tespit edilen üç nüshanın tavsifi yapılacaktır. Son bölümde tespit ettiğimiz üç yazma nüshası üzerinden tenkitli metin oluşturulacaktır. Sonuç bölümünde Ahidname tercümesinin gerçekleştirilmesinin ardındaki nedenler tarihsel açıdan tartışılacak ve eserin bütünündeki kolektif yapı ve ileride yapılabilecek çalışmalar üzerinde durulacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
33

KARAKÖSE, Hasan. "MUCUR İLÇESİNİN İDARİ YAPISI (OSMANLI’DAN GÜNÜMÜZE KADAR)." Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, December 28, 2023. http://dx.doi.org/10.47088/utad.1353906.

Full text
Abstract:
Mucur’un tarih öncesi dönemlere uzanan bir tarihi vardır. Eski Hitit Krallığı, Frigler, Pers Krallığı, Makedonyalılar ve Kapadokya Krallığı hakimiyetinde kalan Mucur, Bizans İmparatorluğu hakimiyetinden sonra, uzun yıllar Anadolu Selçuklu Devleti idaresi altında bulunmuştur. Bu devletin zayıflaması üzerine Eratnaoğulları, Karamanoğulları, Kadı Burhaneddin Ahmet Devleti ve Dulkadiroğulları’ndan sonra Fatih döneminde Osmanlı idaresi altına girmiştir. Bu tarihten itibaren köy statüsünde olan Mucur’un Sultan Abdülaziz döneminde idari yapısı farklılık arz etmektedir.
 Sultan Abdülaziz döneminin en önemli gelişmelerinden birisi 1864 tarihinde ilan edilen “Vilayetler Nizamnâmesi”dir. Bu tarihlerden önce Osmanlı idari yapısı eyâlet yapısı esası üzerine binâ edilmişti. Avrupaî tarzda idârî yapılanmayı esas alan “Vilâyet Nizâmnâmesi” ile Osmanlı merkez ve taşra teşkilatlarında yeni idârî düzenlemeler yapıldı. 
 Yeni düzenlenen idârî yapılanmaya göre kaynaklarda daha önceleri köy statüsünde olan Mucur 1868 yılında bucak olmuştur. Osmanlı dönemi tapu kayıtlarına göre 1310 (1892-1893) tarihlerinde kaza olarak gözükmektedir. Fakat muhtemeldir ki başka kaynaklar bu tarihi değiştirebilir ve Mucur’un kaza olmasını daha da önceki bir tarihe getirebilir. Bu bakımdan Mucur idari yapılanmasında sağlıklı bilgiye ulaşmak için diğer arşiv kaynaklarından faydalanma yoluna gidilecek, Cumhuriyet öncesi ve sonrası Mucur’a bağlı köylerdeki idari değişiklikler incelenecektir. 
 Mucur’un 1864 Vilâyet Nizamnâmesi’nden önceki Osmanlı dönemlerinde idarî konumu, tarihi önemi, hangi eyalet veya vilayete bağlı olduğu, bu dönemlerde idari yapılardaki değişiklikler üzerinde çalışma yapılacak,1864-1927 tarihli İl İdaresi Kanunu ile taşra yönetim kanunlarına kadar idârî düzenlemelerin nihâî değişiklikleri açıklığa kavuşturulacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
34

Elibol, Çağrı. "Korkmaz, Mehmet, Bahriyede bir Ömür: Sultan II. Abdülhamid'in Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa, Selenge Yayınları, 292 Sayfa, İstanbul 2022, ISBN: 9786257459396." Harp Tarihi Dergisi, September 2, 2024. https://doi.org/10.61348/htde.1504205.

Full text
Abstract:
Mehmet Korkmaz'ın "Bahriyede Bir Ömür: Sultan II. Abdülhamid'in Bahriye Nâzırı Hasan Hüsnü Paşa" adlı eseri, Osmanlı donanmasının önemli bir döneminde kilit rol oynamış Hasan Hüsnü Paşa'nın hayatını ve kariyerini detaylı bir şekilde incelemektedir. Eser, Paşa'nın ailesi, eğitimi, meslek tecrübesi ve gerçekleştirdiği önemli görevler üzerinden 19. yüzyıl Osmanlı denizciliğine ışık tutmaktadır. Hasan Hüsnü Paşa, Sultan Abdülaziz ve II. Abdülhamid dönemlerinde Osmanlı donanmasında çeşitli kademelerde görev almış, 1877-78 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Karadeniz Umum Kumandanlığı yapmış ve nihayetinde Bahriye Nazırlığı'na atanmıştır. Yazar, birincil kaynaklara dayanarak Paşa'nın kariyerini ve dönemin Osmanlı denizciliğini titizlikle analiz etmiş, böylece hem biyografik hem de dönemin monografisi niteliğinde önemli bir eser ortaya koymuştur. Kitap, Osmanlı denizciliği ve modernleşme dönemi üzerine çalışan araştırmacılar için Hasan Hüsnü Paşa'nın kariyeri üzerinden dönemin askeri, siyasi, ekonomik ve sosyo-kültürel dinamiklerine ışık tutan değerli bir kaynak niteliğindedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
35

Çankaya Bayraklı, Zehra. "Âdile Sultan ın Fatih de Kurduğu Okuma Vakfının Sosyo-Ekonomik Yönleriyle İncelenmesi/A Socio-Economic Analysis of the Reading Foundation Established by Âdile Sultan in Fatih." Kadin ve Demokrasi Dernegi, June 23, 2023. http://dx.doi.org/10.21798/kadem.2023.126.

Full text
Abstract:
Âdile Sultan; Osmanlı Padişahı II. Mahmud’un kızı olarak sarayda üst düzey eğitim almış, Sultan Abdülmecid, Abdülaziz, V. Murad ve Sultan Abdülhamid’in hükümranlık dönemlerini görmüş, yazmış olduğu divanıyla Osmanlı hanım sultanları arasında önemli bir yere sahip entelektüel bir kadındır. Ayrıca döneminde kadınların toplumda çok fazla görünür olmamasına rağmen Âdile Sultan yaptırmış olduğu hayır eserleriyle, katıldığı meclisler, yapmış olduğu ziyaretlerle, düğünüyle hatta vefatıyla hep kamunun yoğun takip ettiği bir kişilik olmuştur. Görkemli, şatafatlı bir yaşam süren Âdile Sultan’ı yakınlarının ard arda gelen ölümleri daha mütevâzı, hayırsever ve fukaraperver bir insana dönüştürmüştür. Bu makale Âdile Sultan’ın Nakşidil Valide Sultan’ın türbesinde sabah namazlarında Kur’an-ı Kerim okunması için kurmuş olduğu vakfını konu edinmektedir. Bir para vakfı olan bu vakfın vakfiyesinde okunan Kur’an-ı Kerim’lerden hâsıl olacak sevabın Âdile Sultan’ın annesi Zernigâr Kadın Efendi’ye ve babaannesi Nakşidil Valide Sultan’ın ruhuna hediye edilmesi istenmektedir. Ayrıca Âdile Sultan vakfiyesinde bizzat kendisine hayattayken selameti, öldükten sonra ise ruhu için okunan Kur’an-ı Kerimlerin armağan edilmesini istemektedir. Bu vakıf iki yönüyle dikkat çeker: Öncelikle küçük ölçekli vakıfların kurulmasına imkân sağlayan Osmanlı vakıf sistemindeki para vakıflarının pratikteki uygulamasını göstermektedir. Diğer yandan ağırlıklı olarak kadınlar tarafından vefat etmiş yakınlarının ruhlarına hediye edilmek üzere türbe gibi mekânlarda gerçekleştirilen Kur’an tilaveti vakıflarının bir örneği olmasıdır. Bu vakıflar vakfedenin vefat eden yakınına vefâsını gösterir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
36

Bayburt, Berrin. "II. MAHMUT TÜRBE ALANINDAN TARİHE İLİŞKİN ÇIKARIMLAR VE TARİH ÖĞRETİMİNE İLİŞKİN ÖNERİLER." ASYA STUDIES, June 24, 2024. http://dx.doi.org/10.31455/asya.1473170.

Full text
Abstract:
Tarih, geçmiş dönemlerde yaşamış bireylerin ve toplumların hayatlarına ilişkin neden-sonuç ilişkisine dayanan çıkarımlarda bulunan ve değerlendirmeler yapan bir bilim dalıdır. İnsanların belli bir çevrede yaşamaları gerçeğinden hareketle tarihin konusunu oluşturan olay ve olguları çevreden ayrı düşünmek ve ele almak bu anlamda imkansızdır. Bu çerçeveden hareketle gerçekleştirilen bu araştırmanın amacı; İstanbul’un Fatih ilçesinde yer alan Sultan II. Mahmut, Sultan Abdülaziz ve Sultan II. Abdülhamit ile Osmanlı dönemi önemli şahsiyetlerinin mezarlarının bulunduğu tarih alanı örneğinden hareketle Meşrutiyet Dönemi ve Cumhuriyet Tarihi’ne ilişkin çıkarımlarda bulunmak suretiyle mezarlıkların okul dışı öğrenme ortamları olarak yararlanılabilecek bir kaynak olduğunu ortaya koymaktır. Bu amaç doğrultusunda İstanbul ili Fatih ilçesi Sultanahmet mevkiinde bulunan ve halkın ziyaretine açık tarihi mezar alanı ziyaret edilmiş ve Sultan II. Mahmut Türbesi’nin de bulunduğu alanda mezarları bulunan şahsiyetlerin bir kısmıyla ilgili literatür taraması yapılarak veriler elde edilmiştir. Elde edilen veriler, belli bir tarihi döneme ait bir konu ele alınırken mezarlıklar örneğinde olduğu gibi tarihsel alan ziyaretlerinin konuya farklı açılardan bakılmasına katkı sağlarken; karşılaştırma, eleştirme, araştırma becerileri konusunda öğrencilere yol gösterici olacağına işaret etmektedir. Tarihi bir olaya farklı pencerelerden bakmanın, konuların derinlemesine incelenmesine önemli katkı sağladığı bilinen bir gerçektir. Bu bakımdan gerçekleştirilen çalışmanın tarih öğretiminde okul dışı öğrenme ortamlarından yararlanma noktasında örnek göstermesi beklenmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
37

Karadoğan, Umut C., and Hürol Erbay. "OSMANLI DEVLETİ’NİN SON DÖNEMLERİNDEN CUMHURİYET’İN İLK YILLARINA OPERA SANATININ TÜRKİYE’DE GELİŞİMİ." Vakanüvis - Uluslararası Tarih Araştırmaları Dergisi, July 6, 2024. http://dx.doi.org/10.24186/vakanuvis.1467067.

Full text
Abstract:
Opera, bir sahne üzerinde çok sesli orkestra eşliğinde drama, dans ve müzik sanatının tüm inceliklerini kullanılmasıyla ortaya konulan, repliklerin şarkılar eşliğinde söylendiği “ince” sanat anlayışının kombinasyonu olan bir daldır. XVI. yüzyılın sonunda İtalya’nın Floransa şehrinde ilk örnekleri görülen operanın, XVII. yüzyıldan itibaren sırayla Almanya, İngiltere ve Fransa’ya oradan da tüm dünyaya ulaştığı bilinmektedir. Osmanlı Devleti’nde ise Avrupa tarzında çok sesli musiki ve opera XVIII. yüzyıldan sonra yurtdışına gönderilen elçiler ve III. Selim, II. Mahmud, Sultan Abdülmecid, Sultan Abdülaziz ve hatta II. Abdülhamid gibi Batı tarzı bu sanata ilgisi olan sultanlar vasıtasıyla başlamıştır. Böylece XIX. yüzyılın ilk yıllarından itibaren yabancı toplulukların Osmanlı Devleti’ne gelerek sanatlarını icra etmelerinin de önü açılmıştır. Cumhuriyet Türkiye’sinde ise dönemin yönetim kademesi bu sanat dalı ile yakından ilgilenmiş, ülkenin Avrupa ile uyum sağlama sürecinde, söz konusu “ince sanatların” tesirini fark etmiş ve özellikle gençlerin operaya, klasik musikiye olan alakalarını artırabilmek adına modern konservatuarların kurulmasına, yurt dışına öğrenciler gönderilmesine, dönemin meşhur yabancı sanatkârlarının ülkeye davet edilmesine önem verilmişlerdir. Yapılan çalışmada, XIX. Yüzyıldan itibaren Osmanlı coğrafyasında başlayan Avrupa tarzı sanat anlayışının Cumhuriyet Türkiye’sine aktarılması noktasında yaşanan değişim ve gelişmelerin düzenli bir biçimde anlatılması amaçlanmıştır. Bu sebeple çalışma içerisinde arşiv belgeleri, birinci elden kaynakların yanı sıra konuyla alakalı sair basılı eserlerden de yararlanılmaya gayret edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
38

Çakmak, Biray. "Payıtaht İstanbul’da Modern Eğitimin İzini Sürmek: Eyüp Kız Rüşdiye Mektebi (1875-1914)." Osmanlı Medeniyeti Araştırmaları Dergisi, May 12, 2024. http://dx.doi.org/10.21021/osmed.1449158.

Full text
Abstract:
Osmanlı Devleti Tanzimat Dönemi’nde maarif alanında önemli düzenlemeler yaptı. Öncelikle ihtiyaç duyduğu beşerî sermaye sorununu çözmek amacıyla modern mektepler açtı. Abdülmecit Döneminde ilk erkek rüşdiye mektebi 1847 yılında İstanbul’da açıldı. Daha sonra İstanbul ve taşradaki önemli idari merkezlerde yeni erkek rüşdiye mektepleri hizmete girdi. Abdülaziz Dönemi’nde İstanbul ve taşrada erkek rüşdiye mektepleri açılmaya devam edildi. İlk kız rüşdiye mektebi ise 6 Ocak 1859 tarihinde Sultan Ahmet’te Cevri Kalfa Kız Rüşdiyesi adıyla açıldı. Yaklaşık on yıl sonra Eylül 1869 tarihinde İstanbul’da yedi kız rüşdiye mektebi daha faaliyete geçti. 1877 yılına gelindiğinde İstanbul’da Sultan Ahmet, Şehzade, İbrahim Paşa, Aksaray, Eski Ali Paşa, Üsküdar, Gülfem Hatun, Atpazarı ve Eyüp kız rüşdiye mektepleri hizmet vermekteydi. Eyüp Kız Rüşdiye Mektebi 1875 yılında açıldı. Çalışmada Eyüp Kız Rüşdiye Mektebi değişim ve süreklilik temelinde ele alınmış, açılışı, personeli, talebe sayısı, tahsil süresi, binaları ve müfredatı ortaya konulmuş, işlevi tespit edilmek amacıyla mezunların izi sürülmüştür. Arşiv belgeleri ile matbu kaynaklar ve araştırma eserlerinin kullanıldığı çalışmada 1875 yılında açılan Eyüp Kız Rüşdiye Mektebi’nin muhacir iskanı sebebiyle 1881 yılında kapandığı, 1884 yılında yeniden açıldığı, muallimelerinin Darülmuallimat mezunu olduğu, kiralık hanelerde hizmet verdiği için sık sık taşındığı, talebe ve mezun sayısının az olduğu, bazı mezunların tahsillerine Darülmuallimat’ta devam ettikleri, mezuniyetlerini müteakip İstanbul ve taşradaki mekteplerde muallime olarak göreve başlayarak kamusal hayata girdikleri görülmüştür.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
39

KIRCA, Ersin. "Dönemin Yazarlarının Gözünden Kemankeş Kara Mustafa Paşa (1639-1644)." Hazine-i Evrak Arşiv ve Tarih Araştırmaları Dergisi, December 19, 2023. http://dx.doi.org/10.59054/hed.1389910.

Full text
Abstract:
Kemankeş Kara Mustafa Paşa (ö. 1644), okuma yazma bilmemesine rağmen, XVII. yüzyılda iktidara gelen başarılı sadrazamlardan biridir. Koçi Bey'in tavsiyeleri ve Kemankeş Mustafa Paşa'nın yöneticiliği sayesinde, Sultan İbrahim’in saltanatının ilk dört yılında (1639-1644) sorunsuz bir devlet yönetimi sergilenmişti. Bu süreçte sikke tashihi yapılarak paranın ayarı düzeltilmesiyle paralel olarak ülkede ticaret canlanmış, gıda ve ihtiyaç maddelerinde bolluk yaşanmıştı. Ayrıca arazi tahriri yaptırılmış, kapıkulu askerlerinin sayısı azaltılmış, sarayın gereksiz masrafları kısılarak hazinenin gelirleri arttırmıştı. Kemankeş Mustafa Paşa bu başarılarına rağmen, devleti tek başına yönetme hususundaki aşırı kararlılığı, onu kendisine rakip olabilecek kişileri bir şekilde merkezden uzaklaştırma ya da hile ile öldürtme yoluna sevk etmiştir. Kendine rakip olarak gördüğü Silahdar Yusuf Paşa'ya karşı yeniçerileri el altından kışkırtma teşebbüsü ise onun idamına neden olmuştur. Onun ölümünden sonra 1656 yılına kadar devlet siyasi ve ekonomik bir kaosa sürüklenmiştir. Kemankeş Kara Mustafa Paşa hakkında daha önce yapılan çalışmalar daha çok Naîmâ ve Kâtib Çelebi'nin verdiği bilgiler ekseninde ele alınmıştır. Bu makalede Anonim Osmanlı Vekayinamesi, Abdurrahman Hibrî Efendi, Kâtib Çelebi, Evliya Çelebi, Topçular Kâtibi Abdülkadir Efendi, Kara Çelebizâde Abdülaziz Efendi, Vecihî, Ahmed bin Yakub, Mehmed Halife, Solakzâde Mehmed Hemdemî, Naîmâ Mustafa Efendi gibi Osmanlı tarihçileri ile Habsburg Elçisi Rudolf Schmid'in anlatılarından yola çıkılarak Kemankeş Mustafa Paşa'nın icraatları ve kişiliği değerlendirilmiş, ayrıca bu yazarların görüşleri karşılaştırılmalı olarak ele alınmak suretiyle konuya yeni bir bakış açısı kazandırılması amaçlanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
40

Eraslan, Selcan Alperay, and Oğulcan Avcı. "BİR DOSTLUĞUN İNŞASI: PORT ELIZABETH AZİZİYE CAMİ." History Studies International Journal of History, November 15, 2022. http://dx.doi.org/10.9737/hist.2022.1107.

Full text
Abstract:
17. yüzyıldan itibaren Hollandalılar tarafından köleleştirilerek Güney Afrika’ya yerleştirilen Malaylar, Müslüman olmalarına rağmen dini kısıtlamalarından dolayı İslamiyet esaslarını tam olarak öğrenememiş; bununla birlikte bölgedeki din adamlarının yanlış dini ritüelleri sebebiyle bazı uygulama hataları yapılmıştır. Bölgeden hacca giden bazı kimselerin döndüklerinde bu hataları düzeltmek istemeleri ise birtakım tartışmalara sebep olmuştur. Bunun üzerine dönemin hilafet makamı olan Osmanlı Devleti’nden yardım istenmiştir. Osmanlı Devleti talebi kabul etmiş ve din alimi olan Ebu Bekir Efendi’yi bölgeye göndermiştir. Böylece ilk karşılıklı etkileşim ve iletişim başlamıştır. Ebu Bekir Efendi’nin burada bulunduğu sırada önceki yıllarda Port Elizabeth’de inşasına başlanan ancak bitirilemeyen cami, Sultan Abdülaziz Han Döneminde Osmanlı Devleti’ne başvurularak yardım talep edilmesi üzerine, bitirilmiş ve bu vesileyle Aziziye adını alan caminin gölgesinde uzun yıllar devam edecek bir dostluk ve kardeşlik bağı bina edilmiştir. 1900 yılında Aziziye Camisi’nin satılarak yıkılması gündeme gelince bölgede yaşayan Müslümanların yardım istedikleri makam yine Osmanlı Devleti olmuştur. Osmanlı Devleti bu satışı önleyememiş olsa da Güney Afrika Müslümanlarının devlete ve hilafet makamına olan gönül bağı devam etmiştir. Güney Afrika’daki Müslümanlar Osmanlı Devleti’nin kendilerini kucaklayıcı tavrını ve yardımlarını hiçbir zaman unutmamış, emperyalist devletlere karşı Trablusgarp Savaşı’ndan Millî Mücadele’nin kazanılmasına kadar devam eden mücadele yıllarında Türk milletinin yanında yer almışlardır. Bu çalışmada Güney Afrika’da özelinde bölge Müslümanları ile Osmanlı Devleti arasındaki ilişkiler incelenmiş ve Aziziye Camisi’nin bu ilişkinin inşa sürecindeki yeri konu edinilmiştir. Bu bağlamda caminin inşa süreci ve akıbetine değinilerek Aziziye Camisi’nin sanat tarihi disiplini açısından değerlendirilmesi amaçlanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
41

YILDIZ, Samet. "Sultan Abdülazize Dâir." TURAN International Journal of Social Sciences and Humanities, January 1, 2025. https://doi.org/10.54785/turan.74.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
42

BAŞ, Osman Fırat. "Polonyalı General Taczanowski’nin Sultan Abdülaziz’e Yazdığı Tezkere." HUMANITAS - Uluslararası Sosyal Bilimler Dergisi, March 15, 2022, 232–53. http://dx.doi.org/10.20304/humanitas.973898.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
43

Zeka, Semih. "KİŞİLER BAĞLAMINDA AYŞE KULİN’İN HER YERDE KAN VAR ADLI ROMANI ÜZERİNE BİR İNCELEME." Uluslararası Dil Edebiyat ve Kültür Araştırmaları Dergisi, June 10, 2024. http://dx.doi.org/10.37999/udekad.1461323.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada Ayşe Kulin’in “Her Yerde Kan Var” isimli romanına Sultan Abdülaziz’in hal’ini gerçekleştiren ve bu hal’den doğrudan etkilenen kişilerin hangi yönleriyle yansıdığının incelenmesi amaçlanmıştır. Çalışma Ayşe Kulin’in “Her Yerde Kan Var” isimli romanının müstakil olarak ilk defa ele alınması bakımından önem arz etmektedir. Çalışmada nitel araştırma yönteminin durum çalışması deseni kullanılmış, veri toplama aracı olarak doküman incelemesinden yararlanılmıştır. Araştırmanın veri toplama kaynağını Ayşe Kulin’in 2019 yılında yayımlanan “Her Yerde Kan Var” isimli romanı oluşturmaktadır. Elde edilen verilerin analizi, nitel araştırma yaklaşımına uygun olarak tümevarımsal içerik analizi ile gerçekleştirilmiştir. Çalışmanın sonucunda yazarın çoklu anlatıcı tekniği ve ben anlatıcı diliyle romanda yer alan kişileri farklı bilinçlerden ve birbirlerinden farklı ve hatta birbirine zıt özellikleriyle yansıttığı görülmüştür. Yazarın Sultan Abdülaziz’e darbe gerçekleştiren kişilerin olumsuz özelliklerini vurgularken bu darbenin muhataplarını da tamamen kusursuz göstermediği tespit edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
44

Yuksel, Ahmet Turan. "The Young Ottomans and Ali Suâvi." Marife Dini Araştırmalar Dergisi, December 19, 2024. https://doi.org/10.33420/marife.1536919.

Full text
Abstract:
This study deals with the Young/New Ottomans Society, which emerged in the last period of Ottoman history, and the prominent views of Ali Suavi, one of the members of this society, such as Nationalism, Constitutionalism, Populism, Patriotism and Civil Disobedience. During the establishment of Young Ottomans, the French Revolution of 1789 was the beginning of a new era in every field for the Ottomans, as for other states of the period. In this period, the concepts of equality in social and political life, nation and nationalism began to be seen in the Ottoman geography. As a matter of fact, independence movements that wanted to separate from the Ottoman administration emerged, especially in the Balkan geography. Among these, the Serbian Revolt of 1804 and the Greek Revolt of 1821 are noteworthy. In this process, the Ottoman administration had to take new steps, and this situation manifested itself primarily in military reforms. The reforms brought about close contact and influence with Europe. Meanwhile, students, diplomats and government officials were sent abroad. In this context, the Ottomans started diplomatic relations with France and England. These developments brought new ideas and approaches to the Ottoman agenda, such as constitutionalism and parliament, innovations in the field of education, and equality in the legal field. The new situation continued during the periods of Mahmud II, Abdulmecid and Abdulhamid II and led to different developments. During the reign of Mahmud II (1808-1839), Sublime Porte was established, and the Janissary Military System was abolished. Additionally, new approaches have come to the fore in the field of education. After Mahmud II, during the reign of Abdülmecid (1839-1861), the 1839 Gülhane Hatt-ı Hümâyunu, or Tanzimat, was declared. In this way, the equality of all Ottoman citizens was accepted. With all these developments, the Ottoman administration widely opened its doors to Europe and the influences coming from there. The Young/New Ottomans who emerged in this process started their activities with the claim of bringing the Ottoman Empire to the same level as Europe by putting these ideas and concepts into their programs. Şinâsi's writings in Tasvir-i Efkar guided the formation process of the Young Ottomans. The Young Ottomans were primarily followers of the state concept expressed in the Tanzimat Edict. Six people who came together at a picnic in the Belgrade Forest in the summer of 1876 during the reign of Sultan Abdülaziz (1861-1876) are known as the founders of the society. These names included Mehmed, Nuri, Reşad, Namık Kemal, Âyetullah and Refik Bey. At this stage, they were strongly opposing the management approach of Grand Vizier Âlî Paşa. Considering the Tanzimat Edict, they were in a more conservative position. They adopted three main views: Constitutionalism, Parliament and Ottomanism. At this point, the fact that almost all of them worked as clerks in the Translation Chamber, which started operating during the reign of Mahmud II, played a role in my being influenced by these ideas. The activities of the Young Ottomans, whose basic idea was based on Europe, also caused conflict with the administration. One of the leading names of the community is Ali Suavi. Born in Istanbul in 1839, Suavi lived during the reigns of Sultan Abdulmecid, Abdulaziz, Murad V and Abdulhamid II. He received his primary education at Davud Paşa Junior High School. At the same time, he received religious education by attending lecture circles in mosques. He completed his pilgrimage at the age of eighteen. On his return from pilgrimage, he worked as a clerk at Serasker Kapısı, Dersaadet Attendance Office, and as a teacher at Bursa Rüşdiye, and also taught at Simav Rüşdiye. Later, he was appointed as the Director of Tahrirat in Plovdiv. However, he had a falling out with Governor Ata Bey on the grounds that he encouraged people to revolt in his speeches, and he was removed from his post. Suavi, who met Namık Kemal in this process, joined the formation. Suavi, who also wrote articles in newspapers, became an ardent defender of the society's ideas, especially in his articles in Muhbir newspaper. In 1867, Muhbir was closed and Suavi was exiled to Kastamonu. With the invitation of Mustafa Fazıl Paşa, he escaped from Kastamnu and went to Paris. From here, Suavi went to London and continued to publish the Muhbir newspaper and defend the ideas of the Young Ottomans. Suavi, who returned to Istanbul in November 1876, participated in the struggle against the rule of Abdulhamid II, defining it as a regime of oppression with the influence of European states. In this context, he was killed in the Çırağan Incident (May 20, 1878), which was initiated to kidnap Murad V from the Çırağan Palace where he was imprisoned and bring him back to the Ottoman throne. This historical event, in which Suavi was at the forefront, is also known as the Ali Suavi Incident.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
45

AZİZATA, Fatih Serkan. "Birinci Jön Türk Hareketinde (Genç/Yeni Osmanlılarda) Milli Egemenlik İzleri." Aksaray Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, January 23, 2023. http://dx.doi.org/10.52791/aksarayiibd.1159639.

Full text
Abstract:
Genç Osmanlılar Cemiyeti, Türk fikriyatına milli egemenlik fikrini olmasa da, millet fikrini yerleştirmiş bir siyasi cereyandır. Nihayeti meşrutiyetin ilan edilmesine ulaşan bu hareket, Osmanlı’dan sonra kurulacak yeni Türk devletinin, milli egemenlik esasına dayalı olarak ku-rulması adına bir başlangıç niteliğinde olmuştur. Bu çalışmada Genç Osmanlılar Cemiyetinin kısa hikayesine değinildikten sonra, Cemiyetin önemli ideologlarından Mustafa Fazıl Paşa, Namık Kemal, Ziya Paşa ve Ali Suavi’nin, ileride tesis edilecek milli egemenlik idaresine kapı aralayacak kimi fikirlerine değinilmiştir. Mustafa Fazıl Paşa’nın Sultan Abdülaziz’e yazdığı mektup ile başlayan meşrutiyet talebi sürecinde, Namık Kemal’in, millet ve milli egemenlik adına ortaya koyduğu fikirleri; Ziya Paşa’nın millet meclisi kurulması ile ilgili beyanları ve Ali Suavi’nin, laiklik, Türkçülük ve demokrasi kavramlarına dair yazdığı yazılar çalışmanın gövde-sini oluşturmuştur. En nihayetinde Birinci Jön Türk Hareketinin (Genç/Yeni Osmanlıların), Türkiye’de 1920’de tesis edilecek milli egemenlik idaresinin sağlanması adına ne denli önemli bir rol oynadığı değerlendirilerek çalışma tamamlanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
46

SOYSAL, Umut, and Ali Emre ÖZYILDIRIM. "Filibeli Ahmet Efendi Örneğinde Tanzimat Dönemi Edebi Patronaj İlişkilerinin İşleyiş Süreci." Balkanlarda Türk Dili ve Edebiyatı Araştırmaları, July 11, 2023. http://dx.doi.org/10.47139/balted.1314740.

Full text
Abstract:
Türk edebiyatının en uzun periyodu sayılan İslam etkisinde gelişen Türk edebiyatı, edebiyat tarihçileri tarafında divan edebiyatı, klasik Türk edebiyatı, eski Türk edebiyatı gibi tanım ve tariflerle adlandırılmaktadır. 15. yüzyıldan itibaren klasik örneklerini veren Türk edebiyatının bu dönemi, 19. Yüzyılın ortalarından itibaren Osmanlı Devleti'nde yaşanmaya başlanan siyasi, iktisadi ve idari dönüşümden doğrudan etkilenmiş, Tanzimat süreci ile birlikte batı etkisinde, yeni şekil ve içeriklerle üretilen bir edebiyat oluşmaya başlamıştır. Söz konusu edebi dönem, batı tesirinde gelişen Türk edebiyatı olarak bilinmektedir. Ancak bu dönüşüm süreci çok hızlı ve ani olmamış, klasik dönemdeki tür, şekil ve içeriklerin değişmesi zaman içerisinde gerçekleşmiştir. Bu değişim sürecinden doğrudan etkilenmeyen klasik şiir geleneğini bir başka unsuru, şairlerce şiirlerin yazılış ve sunuluş süreçleridir. Şairler bu dönemde de şiirlerini yine belirli bir memduha/patrona sunmuşlar, bu şiirleri karşılığında sosyal ve iktisadi beklentilere girmişlerdir. Balkan coğrafyasında yaşayan Osmanlı şairleri de Osmanlı edebiyatının en büyük koruyucusu ve hamisi olan padişahla edebi bir iletişim halinde olmuşlar, padişahtan bir takım talep ve beklentilerde bulunmuşlardır. Bu yazıda Abdülaziz devri şairlerinden olan ve Muhtar mahlası ile şiirler yazan Filibeli Ahmet Efendi'nin sultanla kurduğu edebi patronaj ilişkisi incelenmiş, Muhtar'ın sultana sunduğu şiir üzerinden Tanzimat dönemi devlet sanat ilişkisi hakkında bazı tespit ve değerlendirmelerde bulunulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
47

ÖZDEM KÖSE, Zeynep. "MAARİF SALNAMELERİNE GÖRE MAMURATÜLAZİZ VİLAYETİ’NDE EĞİTİM-ÖĞRETİM (1898-1904)." Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, January 7, 2023. http://dx.doi.org/10.53718/gttad.1218075.

Full text
Abstract:
Bugünkü Elazığ’ın eski adı olan Mamuratülaziz Osmanlı Devleti’nin önemli vilayetlerinden biridir. Başlangıçta Harput merkezli olan yerleşim 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren bugünkü Elazığ şehrinin bulunduğu Agavat mezraası denilen alana doğru kaymıştır. Buraya vali olarak atanan Hacı Ahmet İzzet Paşa zamanında, 1867 yılında mezraanın adı dönemin padişahı Abdülaziz’e ithafen Mamuratülaziz’e çevrilmiştir. Halkın kısaca Elaziz demeye başladığı isim zamanla Elazık ve Elazığ’a dönüşmüştür. 19. yüzyılın ikinci yarısında Mamuratülaziz Vilayeti’ne bağlı üç sancak bulunmaktadır. Bu sancaklar Mamuratülaziz, Malatya ve Dersim’dir. Bu araştırmada 19. yüzyılın sonu ve 20. asrın başına tekabül eden dönemde vilayetin genelindeki eğitim durumu tespit edilmeye çalışılmıştır. Araştırmada ana kaynak olarak Maarif Salnameleri kullanılmıştır. Bunun yanında 1894-1895’te basılan, Maarif-i Umumiye idaresinde bulunan bütün ibtidai, rüşdiye, idadi, âli, hususî mektepler, yabancı okullar ve kütüphanelerin istatistiğini barından kaynaktan istifade edilmiştir. Aynı zamanda konuyla ilgili araştırma ve inceleme eserlerden de yararlanılmıştır. 
 Sultan II. Abdülhamid dönemi (1876-1909) eğitim sistemi ve kurumlarında önemli gelişmelerin yaşanıp modern okulların tüm Osmanlı coğrafyasına yayıldığı bir dönemdir. İlköğretimden yükseköğretime kadar yenilikler yapılmış, ülkede ciddi bir eğitim birikimi meydana gelmiştir. İlköğretimde sıbyan mekteplerinin yerini yeni usulle eğitim veren ibtidailer alırken ortaöğretimde rüşdiyelerin sayısı artırılmıştır. Kız rüşdiyeleri ve askerî rüşdiyeler de buna dahildir. Yine ortaöğretim düzeyindeki idadiler ülkenin her bölgesinde açılmıştır. Öğretmen ihtiyacını gidermek için taşrada açılan öğretmen okullarının yanı sıra meslekî eğitime verilen öneme binaen vilayetlerin bazılarında ziraat okulları kurulmuştur. Yükseköğretimde ise yeni yüksekokullar açılmış, Mülkiye Mektebi geliştirilmiş ve Darülfünun tekrar kurulmuştur. Dönemin ibtidai, rüşdiye ve idadi derecesinde yaşanan gelişmeler Mamuratülaziz Vilayeti’nde de kendini göstermiştir. 
 II. Abdülhamid döneminde eğitimde yaşanan bu kurumsallaşmayla birlikte eğitimin durumunu gözler önüne seren çeşitli yayınların hazırlanması da gerçekleşmiştir. Okul tarihçelerinin hazırlanarak okulların genel durumu ve mezunları hakkındaki kitapların basılması ile 1894-1895’te ilk eğitim istatistiğinin yayınlanması bunlar arasında yer almaktadır. Eğitimle ilgili hazırlanan çalışmaların başında ise Maarif Salnameleri gelmektedir. Muhtevası bakımından oldukça zengin olan bu eserlerden II. Abdülhamid dönemi eğitim sistemiyle ilgili önemli bilgiler elde edilmektedir. Başta İstanbul ve bütün Osmanlı vilayetlerindeki ilk, orta, lise ve yükseköğretimi içeren bütün okulların hocaları, talebeleri, yönetimi, dersleri, imtihanları, kuruluş tarihleri gibi bilgiler bunlar arasındadır. Ayrıca dönemin sosyal, kültürel ve eğitim hayatına büyük katkısı olan kütüphane, gazete ve matbaalar hakkında da detaylı malumat bulunmaktadır. Maarif Salnameleri Osmanlı Devleti’nin kültür tarihini incelemek için de son derece önemli kaynaklardır. Bu nedenlerle araştırmada Maarif Salnamelerindeki bilgilerden hareketle, Mamuratülaziz Vilayeti’nde bulunan geleneksel eğitim kurumu olan medreselerle modern eğitim kurumları ibtidai, rüşdiye, idadiler ile gayrimüslim okulları ve yabancı okullar incelenmiştir. Vilayette yer alan kütüphaneler, Vilayet Matbaası ve Mamuratülaziz Gazetesi hakkında da malumat verilmiştir. Araştırmanın Osmanlı dönemi eğitim ve kültür çalışmalarına katkısının olacağı düşünülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography