To see the other types of publications on this topic, follow the link: Sürveyans.

Journal articles on the topic 'Sürveyans'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 38 journal articles for your research on the topic 'Sürveyans.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Demirbaş, Osman Burak, and Cansu Özbaş. "Türkiye ve Dünya'da Bulaşıcı Hastalık Bildirim Sistemlerinin Güncel Durumu ve Karşılaştırılması." Türkiye Sağlık Okuryazarlığı Dergisi 4, no. 3 (2024): 80–88. https://doi.org/10.5281/zenodo.10516622.

Full text
Abstract:
Bulaşıcı hastalıklar, yüzyıllardır insan sağlığı üzerinde ciddi tehditler oluşturmuş ve hala devam etmekte olan önemli bir sağlık sorunudur. Bu hastalıkların yarattığı salgınlar ve ölüm oranları, dünya genelinde sağlık sistemlerini etkilemektedir. Dünya’da ve Türkiye’de bulaşıcı hastalıkların erken teşhisi, kontrol altına alınması için çeşitli bildirim sistemleri geliştirilmiştir. Türkiye’de bildirimi zorunlu bulaşıcı hastalıklar A, B, C ve D grubu olarak sınıflandırılmıştır. Amerika’da bulaşıcı hastalıkların bildirimi ve izlemi Ulusal Bildirimi Zorunlu Hastalıklar Sürveyans Sistemi’nin (NNDSS) üzerinden yapılmaktadır ve sağlık departmanları, hastane ve laboratuvarlar gibi sağlık hizmeti sunan kuruluşlardan bu hastalıkların bildirimleri yapılabilmektedir. Bu bildirimler, hastalıkların yerel, eyalet ve ulusal düzeyde izlenmesini sağlar. Avrupa’da ise Avrupa Hastalık Önleme ve Kontrol Merkezi (ECDC), üye devletlerden bulaşıcı hastalıklarla ilgili sürveyans verilerini toplar, analiz eder ve yayınlar. Bu veriler, gösterge tabanlı hastalık sürveyansı ve olay tabanlı sürveyans olmak üzere iki temel veri kaynağından gelir. ECDC, üye devletlerden gelen verileri değerlendirir ve AB’nin belirlediği vaka tanımlarına uygunluğunu doğrular.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Erdem, Hüseyin Aytaç, Dilşah Başkol, Nilüfer Uzunbayır Akel, et al. "Salgın bizim işimiz: Karbapenem dirençli Enterobacteriaceae salgın yönetimi." Ege Tıp Dergisi 63, no. 2 (2023): 292–98. http://dx.doi.org/10.19161/etd.1371197.

Full text
Abstract:
Amaç: Sağlık bakımı ile ilişkili enfeksiyonların önlenmesinde el yıkama, çevre temizliği, izolasyon kurallarına uyum gibi temel uygulamalar ile birlikte Enfeksiyon kontrol komitesinin yürüttüğü aktif sürveyans ve personel eğitimi büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada karbapenem dirençli Enterobacteriaceae (KDE) salgın yönetim tecrübesinin aktarılması ve yapılan uygulamaların değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Gereç ve Yöntem: Organ Nakli Servis’inde 22.05.20 ile 14.06.20 tarihleri arasında yatan tüm hastalar çalışmaya dahil edilerek, verilerin toplanması ve geriye dönük değerlendirilmesi sırasında Enfeksiyon Kontrol Komitesi sürveyans kayıtları ve toplantı tutanakları kullanılmıştır. Bulgular: Organ Nakli Ünitesi’nde karbapenem dirençli Enterobacteriaceae enfeksiyonu/kolonizasyonu (5 enfeksiyon, 1 kolonizasyon) nedeniyle temas izolasyonunda izlenen hasta sayısının artması nedeniyle, enfeksiyon/kolonizasyonu olmayan hastalardan rektal sürüntü taraması yapılması planlanlanarak, 32 hastadan rektal sürüntü kültürü gönderildi. Tarama yapılan hastalardan sekizinde (8/32-%25) KDE kolonizasyonu saptandı. Enfeksiyon Kontrol Komitesi tarafından KDE yayılımının engellenmesi amacıyla yapılan uygulamalar, gözlemler ve eğitimler sonucunda izolasyondaki hasta sayısının (iki hasta) belirgin derecede azalmış olduğu gözlenmiştir. Sonuç: Standart önlemler ve temas izolasyonuna uyumsuzluk KDE kolonizasyonu ve ardından enfeksiyonların daha sık görülmesine neden olabilir. KDE’lerin yayılımının önlenmesinde el hijyeni ve temas izolasyon gibi temel önleyici tedbirleri birlikte Enfeksiyon kontrol komitesinin kararlı uygulama ve eğitimleri büyük önem taşımaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

BOZOK, Taylan, and Ali ÖZTÜRK. "Niğde ilinde üçüncü basamak bir hastaneden izole edilen bakterilerin tür dağılımı ve antibiyotik duyarlılıkları: üç yıllık değerlendirme." Mersin Üniversitesi Sağlık Bilimleri Dergisi 16, no. 1 (2023): 22–39. http://dx.doi.org/10.26559/mersinsbd.1174351.

Full text
Abstract:
Amaç: Artan bakteriyel enfeksiyonlar ve antimikrobiyal direnç (AMD) halk sağlığını tehdit etmektedir. Bu sorunun yönetiminde sürveyans çalışmaları büyük önem taşımaktadır. Bu çalışmada, çeşitli örneklerden izole edilen bakterilerin tür dağılımı ve antibiyotik duyarlılıklarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Yöntem: Mart 2018- Mart 2021 tarihleri arasında … Hastanesi Tıbbi Mikrobiyoloji Laboratuvarı’na gönderilen klinik örneklerinden izole edilen bakterilerin tanımlama ve antibiyotik duyarlılık test (ADT) sonuçları retrospektif olarak incelendi. Bakteriyolojik tanımlama ve ADT’ler için Vitek 2 otomatik cihazı kullanıldı. İzolatların antibiyotik duyarlılıkları EUCAST standartlarına göre değerlendirildi. Bulgular: Belirtilen tarih aralığında farklı klinik örneklerden toplam 6392 bakteriyel patojen izole edildi ve 6039 (%94.5) bakteri izolatına ADT yapıldı. Üreme tespit edilen örnek türleri arasında en sık idrar örneği (n=2982; %47.1) olmak üzere sırasıyla kan (n=1492; %23.6), trakeal aspirat (n=871; %13.8), yara (n=476; %7.5), balgam (n=154; %2.4) ve diğer klinik örnekler bunu takip etti. En sık tespit edilen bakteri türünün Esherichia coli (%28.4) olduğu görüldü. Genişlemiş spektrumlu beta-laktamaz (ESBL) pozitifliği E. coli için %22.6 ve Klebsiella spp. için %14.8 olarak bulundu. Staphylococcus aureus türleri içinde metisiline dirençli S. aureus (MRSA) oranı %45.6 olarak bulundu. Sonuç: Enfeksiyon hastalıkları ile mücadelede bölgesel bakteriyel etken ve antimikrobiyal direnç profilinin iyi bilinmesi ve sürveyans sistemlerinin doğru işletilmesi gerekmektedir. E. coli ve Klebsiella spp. türlerindeki artışa karşı önlem olarak ampirik tedavilerin yeniden gözden geçirilmesi yararlı olacaktır. Yüksek MRSA ve ESBL oranları bölgemizi tehdit edici bir unsur olmaya devam etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

SÜZÜK YILDIZ, Serap, Hüsniye ŞİMŞEK, Nilay ÇÖPLÜ, and Zeynep GÜLAY. "Ulusal Antimikrobiyal Direnç Sürveyans Sistemi (UAMDSS) Dış Kalite Değerlendirme Çalışmaları: 2011-2016." Mikrobiyoloji Bulteni 51, no. 3 (2017): 247–59. http://dx.doi.org/10.5578/mb.57421.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

DAVAS AKSAN, Aslı, and Raika DURUSOY. "The Evaluation of Communicable Disease Data in the New Surveillance System According to Development Level of the Region." Turkiye Klinikleri Journal of Medical Sciences 30, no. 5 (2010): 1655–64. http://dx.doi.org/10.5336/medsci.2009-14467.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

TURGUTKAYA, Kübra Ecem, and Emine Didem EVCİ KİRAZ. "Halk Sağlığı Alanında Makine Öğrenimi Analizinin Kullanımı." Journal of Intelligent Systems: Theory and Applications 7, no. 1 (2024): 27–29. http://dx.doi.org/10.38016/jista.1374240.

Full text
Abstract:
Yaklaşık olarak son on yılda, büyük veri ve yüksek işlem gücündeki ilerlemelerle desteklenen yapay zeka teknolojisi, hızlı bir gelişme göstermiş ve çeşitli uygulama alanlarında olağanüstü bir evreye girmiştir. Makine öğrenimi (MÖ), veri kümelerini kullanarak otomatik olarak öğrenen ve doğru tahminler ve öngörüler elde etmek için insan tarafından denetlenen veya denetlenmeyen sistemler oluşturmak için geliştirilen gelişmiş istatistiksel ve olasılıksal tekniklere dayanmaktadır. Bu yazıda halk sağlığı alanında kullanılan MÖ uygulamalarını araştırmak amaçlanmıştır. Bu uygulamalar 5 başlık altında incelenecektir. Bunlar; sağlık hizmeti kaynaklarının optimizasyonu, sürveyans, salgın tespiti ve acil durum yönetimi, sağlık davranışı analizi ve müdahale, hastalık teşhisi ve prognozu son olarak ise kişiselleştirilmiş tıp. Yıllar içinde teknoloji ilerledikçe, MÖ bu alanlardaki uygulamaların entegrasyonu, sağlık hizmetlerinin planlanması, dönüştürülmesi ve toplum sağlığı sonuçlarının iyileştirilmesinde daha da önemli bir rol oynayacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Bayındır Bilman, Fulya, and Mevliye Yetik. "Epidemiologic Factors in Pediatric Diarrhea Caused by Rotaviruses: Five-year Surveillance in Izmir, Turkey." Flora the Journal of Infectious Diseases and Clinical Microbiology 23, no. 4 (2018): 208–13. http://dx.doi.org/10.5578/flora.67164.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Güdül Havuz, Seda, and Funda Erdem. "Samsun Halk Sağlığı Laboratuvarında 2016-2018 Yılları Arasında İnfluenza ve Diğer Solunum Yolu Virüsleri Sürveyans Verilerinin Retrospektif Olarak Değerlendirilmesi." Flora the Journal of Infectious Diseases and Clinical Microbiology 26, no. 1 (2021): 172–82. http://dx.doi.org/10.5578/flora.20219918.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Samlıoğlu, Pınar, and Nisel Yılmaz. "KAN KÜLTÜRÜNDEN İZOLE EDİLEN ESCHERİCHİA COLİ, KLEBSİELLA PNEUMONİAE VE STAPHYLOCOCCUS AUREUS BAKTERİLERİNİN KÜMÜLATİF ANTİMİKROBİYAL DUYARLILIK VERİLERİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ." Kocatepe Tıp Dergisi 25, no. 3 (2023): 277–80. http://dx.doi.org/10.18229/kocatepetip.1225951.

Full text
Abstract:
AMAÇ: Bu çalışmada, kan kültürlerinden izole edilen Escherichia coli (E. coli), Klebsiella pneumoniae (K. pneumoniae), Staphylococcus aureus (S. aureus) bakterilerinin kümülatif antimikrobiyal duyarlılık verileri sunulmuş ve tedavi sürecinde antimikrobiyal seçimine katkıda bulunulması amaçlanmıştır. GEREÇ VE YÖNTEM: Çalışmaya Ocak 2021 - Aralık 2021 arasında laboratuvarımızda çalışılan kan kültürleri dahil edilmiştir. Her hasta için ilk izolat çalışmaya alınmıştır. Kan kültürlerinden izole edilen S. aureus, E. coli ve K. pneumoniae izolatlarının antimikrobiyal duyarlılık testi sonuçları retrospektif olarak incelenerek kümülatif antimikrobiyal duyarlılık raporları elde edilmiştir. BULGULAR: Çalışmamızda S. aureus'da metisilin direnci %31.4 bulunmuştur. E. coli izolatlarında %68, K. pneumoniae izolatlarının %88’inde GSBL saptanmıştır. E. coli izolatlarının gentamisin, amikasin, ve piperasilin+tazobaktam duyarlılığının sırasıyla %46, %66, %54 olduğu, K. pneumoniae izolatlarının amikasin, gentamisin, piperasilin+tazobaktam ve siprofloksasin duyarlılığının ise sırasıyla, %30, %21, %13 ve %10 olduğu bulunmuştur. SONUÇ: S. aureus izolatlarında ampirik tedavi için en uygun antibiyotiklerin vankomisin, teikoplanin ve linezolid olduğu; bu antibiyotiklere ek olarak gentamisin seçeneğinin olduğu görülmüştür. GSBL oluşturan E. coli izolatlarında sadece karbapenem grubu antibiyotikler tedavi için uygun bulunmuştur. GSBL pozitif K. pneumoniae için karbapenem direncinin de yüksek olduğu görülmüştür. Çalışmamızda elde edilen yüksek direnç oranları nedeniyle, düzenli sürveyans yapılması gerekmektedir. Karbapenemleri de kapsayan çoğul dirençli mikroorganizmalar için antimikrobiyal kombinasyonların etkinliğini test eden ileri çalışmalara ihtiyaç vardır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

Güner, Öner. "Global Surveillance Networks and International Health Regulations‎ in the ‎Early ‎Detection and Control of Epidemics‎." Life and Medical Sciences 1, no. 2 (2022): 69–78. https://doi.org/10.54584/lms.2022.12.

Full text
Abstract:
<strong>&Ouml;zet</strong> Bulaşıcı hastalık tehditlerine karşı bir siper olmak &uuml;zere d&uuml;nyada ayrıntılı bir k&uuml;resel sağlık sistemi geliştirilmiştir. Sistem, farklı paydaşlara hizmet eden &ccedil;eşitli resmi ve gayri resmi kuruluş ağlarından oluşur. Bu ağ farklı ama&ccedil;lara, y&ouml;ntemlere, kaynaklara ve hesap verebilirliğe sahip; farklı etki alanlarında (yerel, ulusal, b&ouml;lgesel veya k&uuml;resel d&uuml;zeyde) faaliyet g&ouml;steren kamu kuruluşları, k&acirc;r ama&ccedil;lı ve k&acirc;r amacı g&uuml;tmeyen &ouml;zel sekt&ouml;r kuruluşlarından oluşmaktadır. Mevcut k&uuml;resel sağlık sistemi, insan sağlığını korumak ve iyileştirmek i&ccedil;in &ouml;nemli &ccedil;alışmalar ger&ccedil;ekleştirmiştir. Bununla birlikte, d&uuml;nya uzun s&uuml;redir devam eden ve yeni ortaya &ccedil;ıkan veya yeniden &ouml;nem kazanan bulaşıcı hastalık tehditleriyle karşı karşıya kalmaya devam etmektedir. Bu tehditler, ciddiyet durumu ve risk ihtimalleri a&ccedil;ısından b&uuml;y&uuml;k farklılıklar g&ouml;stermekte ve her biri i&ccedil;in ayrı m&uuml;cadele dinamikleri gerekmektedir. Ayrıca, hastalık ve &ouml;l&uuml;m oranlarında olduğu gibi, bu enfeksiyonların farklılaşan bir dizi karmaşık sosyal ve ekonomik etkileri ve sonu&ccedil;ları da s&ouml;z konusudur. Mevcut haliyle k&uuml;resel sağlık sisteminin halihazırdaki bir dizi bulaşıcı hastalık tehdidine karşı etkili koruma sağlayıp sağlayamayacağı tartışılmaktadır. Son zamanlarda ortaya &ccedil;ıkan Ebola, Zika, dang humması, Şiddetli Akut Solunum Sendromu (SARS), Orta Doğu Solunum Sendromu (MERS), COVID-19, grip salgınları ve artan antimikrobiyal diren&ccedil; tehdidi nedeniyle bu sistem ciddi sınavlar vermektedir. Zayıf sağlık sistemleri, şehirleşme, k&uuml;reselleşme, iklim değişikliği, i&ccedil; savaşlar ve &ccedil;atışmalar ve insan ve hayvan pop&uuml;lasyonları arasında patojen bulaşmasının değişen doğası, bazı riskli b&ouml;lgelerdeki kontrols&uuml;z n&uuml;fus artışı mevcut endişeleri g&uuml;n ge&ccedil;tik&ccedil;e daha da artırmaktadır. Laboratuvar kazalarından veya kasıtlı biyolojik saldırılardan kaynaklanan insan kaynaklı salgınlar ise diğer potansiyel riskler olarak değerlendirilmekte ve uluslararası iş birliği ve koordinasyonu &ouml;nemli kılmaktadır.&nbsp;Uluslararası epidemiyolojik s&uuml;rveyans&nbsp;&lrm;sistemleri ve uluslararası sağlık t&uuml;z&uuml;ğ&uuml; d&uuml;zenlemeleri bulaşıcı hastalıkların salgın boyutlarına&nbsp;&lrm;ulaşmasını &ouml;nlemede ve k&uuml;resel riskleri en aza indirgemede kritik &ouml;nem taşıyan erken m&uuml;dahale uygulamaları ve ara&ccedil;ları olarak etki alanlarını genişletirken, erken uyarı s&uuml;rveyans sistemlerinin etkinliği yeni teknolojilerin de kullanılması ile geliştirilmektedir&lrm;&lrm;. <strong>Abstract</strong> An elaborate global health system has been developed around the world as a bulwark against&nbsp;&lrm;infectious disease threats. The system consists of various networks of formal and informal organizations serving different stakeholders. This network has different purposes, methods, resources and accountability; it consists of public institutions operating in different fields of influence (at local, national, regional or global level), profit-oriented and non-profit private sector organizations.&nbsp;The current global health system has done important work to protect and improve human health. However, the world continues to face long-standing and emerging or re-emerging infectious disease threats.&nbsp;These threats vary greatly in severity and probability of risk, and each requires separate struggle dynamics. In addition, as with morbidity and mortality rates, these infections have many complex social and economic effects and consequences that differ.&nbsp;&lrm;It is discussed whether the global health system with its current situation can provide effective protection against a number of communicable disease threats.&nbsp;Due to the recent emerging threats of Ebola, Zika, dengue fever, severe acute respiratory syndrome (SARS), Middle East respiratory syndrome (MERS), COVID-19, and influenza epidemics, and the increasing threat of antimicrobial resistance, this system is being put to the test.&nbsp;Weak health systems, urbanization, globalization, climate change, civil wars and conflicts, and the changing nature of pathogen transmission between human and animal populations, uncontrolled population growth in some risk areas aggravate current concerns.&nbsp;&quot;Human-induced outbreaks resulting from laboratory accidents&quot; or deliberate biological attacks are considered as other potential risks, making international cooperation and coordination important. International epidemiological surveillance systems and international health regulation coverage are expanding their scope as early intervention practices and tools that are critical in preventing infectious diseases from reaching epidemic levels and minimizing global risks. Also, the effectiveness of early warning surveillance systems is being improved with the use of new technologies&lrm;&lrm;.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

Bingöl, Hasan, and Mintaze Kerem Günel. "Hemiplejik Serebral Palsi’li Çocuklarda Aile Temelli Fizyoterapi Yaklaşımları." Çocuk ve Medeniyet Dergisi 7, no. 13 (2022): 96–114. http://dx.doi.org/10.47646/cmd.2022.274.

Full text
Abstract:
Serebral palsi (SP), gelişmekte olan beyinde meydana gelen ilerleyici olmayan lezyonların yol açtığı kalıcı motor bozuklukları tanımlayan bir grup hastalığı tanımlar. SP’ nin güncel sınıflandırılmasında yaygın olarak Avrupa SP sürveyans grubunun (Surveillance of Cerebral Palsy in Europe-SCPE) yaptığı sınıflandırma geçerlidir. Güncel sınıflandırmaya göre spastik alt tip, SP’nin en yaygın alt formudur (%77,4) ve bu tür ekilenime sahip bireylerin % 60’ında üst ekstremiteler etkilenir. Baskın olarak tutulan ekstremite dağılımına göre yapılan sınıflandırmada; günlük yaşam, kendine bakım, okul ve rekreasyonal aktivitelere bağımsız bir şekilde katılımda merkezi bir rol oynayan iki taraflı yeteneklerin etkilendiği ve spastik SP’nin yaygın alt türlerinden biri olan spastik hemiplejidir. Hemiplejik SP’li çocukların %99’u bağımsız veya yardımlı olarak yürümeyi başarabilmenin (KMFSS seviye I-III) yanı sıra pek çoğu normal okula gidecek kadar zekâ seviyesine sahiptir. SP alanındaki çığır açan çalışmaların giderek artması klinik ortamlarda daha modern ve etkili rehabilitasyon yaklaşımlarının kullanılmasını beraberinde getirmiştir. Önleyici tıp ve rehabilitasyon alanındaki çığır açan atılımlar; bu alanda çalışan profesyonelleri daha farklı düşünmeye ve modern çözümler aramaya zorlamıştır. Bu gelişmelere paralel olarak, hasarlı çocuk beyninde nöroplastisiteyi tetikleyen aktiviteye dayalı rehabilitasyon yaklaşımları daha ön plana çıkmaya başlamıştır. Bunun bir sonucu olarak da çocuğun ve ailenin fizyoterapi sürecine aktif olarak katıldıkları yaklaşımlar daha fazla ön plana çıkmıştır. Çünkü, aileler çocuklarıyla günlük aktivitelerde ve sosyal katılımda daha fazla zaman geçirdikleri için sağlık profesyonellerine nazaran çocuklarının performansı hakkında daha fazla bilgi sahibidirler. Bir başka anlatımla, aile temelli fizyoterapi yaklaşımlarında; ailelerin çocuklarının ihtiyaçlarını belirlemede ve verilecek rehabilitasyon türüne karar vermede uzman olarak kabul edilme fikri yatmaktadır. Sonuç olarak, hasarlı çocuk beyninde nöroplastisiteye yol açacak yoğun aktivite pratiklerine dayalı fizyoterapi yaklaşımlarının yoğun ve uzun süreli pratikler gerektirmesinden ötürü klinik ortamlarda kullanımları çoğu zaman mümkün olmamaktadır. Bundan ötürü, aile, çocuk ve (fizyo) terapist arasında pozitif ve dönüşümlü bilgi alışverişine imkân tanıyan aile temelli fizyoterapi yaklaşımları ön plana çıkmaya başlamıştır. Dolayısıyla bu derlemenin amacı hemiplejik SP’li çocuklarda aile temelli fizyoterapi yaklaşımlarını özetlemektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

Gökler, Mehmet Enes, and Selma Metintaş. "HALK SAĞLIĞI SÜRVEYANSIN DA SOSYAL MEDYANIN KULLANIMI." Eskişehir Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Halk Sağlığı Dergisi 4, no. 2 (2019): 210–18. http://dx.doi.org/10.35232/estudamhsd.542905.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

ALTAŞ, Ayşe Başak, Fatma BAYRAKDAR, and Gülay KORUKLUOĞLU. "Infl uenza Surveillance in Five Consecutive Seasons During Post Pandemic Period: Results from National Infl uenza Center, Turkey." Mikrobiyoloji Bulteni 50, no. 3 (2016): 401–17. http://dx.doi.org/10.5578/mb.27775.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

Ferhan Akgül, Ayşe, Medine Karataş, and Biray Öztürk. "Muğla Sıtkı Koçman Üniversitesi Tıp Fakültesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi Erişkin Yoğun Bakım Ünitelerinde 5 yıllık İnvaziv Araçla İlişkili Hastane Enfeksiyonları Sürveyansı." Türk Yoğun Bakım Derneği Dergisi 12, no. 1 (2014): 13–24. http://dx.doi.org/10.4274/tybdd.54254.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

GÖLBAŞI, Selva Dilan, and Selma METİNTAS. "Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19 Pandemisinde Küresel Sürveyans Çalışmaları." Eskişehir Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi Halk Sağlığı Dergisi, September 30, 2020. http://dx.doi.org/10.35232/estudamhsd.778746.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

BİLGİN, Melek, Hacer İŞLER, Eşe BAŞBULUT, and Esmeray MUTLU YILMAZ. "STENOTROPHOMONAS MALTOPHILIA KLİNİK SUŞLARINDA ANTİMİKROBİYAL DİRENÇ: 10 YILLIK SÜRVEYANS." ANKEM Dergisi, April 30, 2022, 16–22. http://dx.doi.org/10.54962/ankemderg.1107833.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

HAYKIR SOLAY, Aslı, Saadet ÜNSAL, Ali ACAR, et al. "HASTANELERDE SÜRVEYANS BİRİMİNİN KURULMASININ BULAŞICI HASTALIK BİLDİRİMLERİ ÜZERİNE ETKİSİ." Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, December 31, 2018, 250–55. http://dx.doi.org/10.24938/kutfd.408854.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

ÖNAL, Özgür, and Ömer KALAYCI. "TÜRKİYE DE COVİD 19 PANDEMİSİ; FİLYASYON, SÜRVEYANS VE TEMASLI TAKİBİ." SDÜ Tıp Fakültesi Dergisi, April 5, 2021. http://dx.doi.org/10.17343/sdutfd.901804.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

ARICI, Neslihan, Nilgün KANSAK, Rıza ADALETİ, et al. "In Vitro Efficacy of Ceftazidime-Avibactam in Carbapenem Resistant Klebsiella pneumoniae and Pseudomonas aeruginosa Isolates as Causative Agents of Ventilator-Associated Pneumonia." ANKEM Dergisi, August 22, 2023, 57–64. http://dx.doi.org/10.54962/ankemderg.1349997.

Full text
Abstract:
Ventilatör ilişkili pnömoni (VİP), yoğun bakım ünitesi (YBÜ) kaynaklı en ciddi enfeksiyonlardan biridir. Bu çalışmanın amacı, hastanemizde VİP etkeni olarak izole edilmiş karbapenem dirençli Klebsiella pneumoniae ve Pseudomonas aeruginosa izolatlarına karşı seftazidim-avibaktamın in vitro etkinliğini saptamaktır. Endotrakeal aspirat (ETA) tarama örneklerinde etken mikroorganizma ile kolonizasyon sıklığı, VİP ile ilişkili risk faktörleri ve hasta sağ kalım sonuçlarının belirlenmesi de amaçlanmıştır.&#x0D; Bu retrospektif çalışmaya, Eylül 2021- Aralık 2022 tarihleri arasında Haydarpaşa Numune Hastanesi YBÜ’nde yatan ve 48 saatten daha fazla mekanik ventilasyon desteği görmüş ve VİP tanısı almış hastalar ve ETA örnekleri dahil edildi. Suşların identifikasyonunda MALDI-TOF (VITEK-MS, bioMérieux, Fransa), antibiyotik duyarlılığının belirlenmesinde VITEK 2 otomatize sistemi (bioMérieux, Fransa) kullanıldı. Seftazidim-avibaktam duyarlılığı disk difüzyon yöntemi ile belirlenerek, dirençli bulunan suşlar ayrıca gradiyent difüzyon yöntemi (MIC strip, Liofilchem, İtalya) ile çalışıldı. Suşların antibiyotik duyarlılığı, European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing (EUCAST) kriterlerine göre değerlendirildi. Hastalara ait mikrobiyolojik veriler laboratuvar iletişim sistemi üzerinden, klinik bilgiler ise hastane iletişim sisteminde yer alan elektronik tıbbi kayıtlardan elde edildi.&#x0D; Çalışmaya VIP gelişen ve örneklerinden karbapenem dirençli K. pneumoniae (n=18) ve P. aeruginosa (n=22) izole edilen 40 hasta dahil edildi. K. pneumoniae izolatlarının %22.2’si, P. aeruginosa izolatlarının ise %86.4’ü seftazidim-avibaktama dirençli bulundu. K. pneumoniae üremesi olan hastaların %16.6’sında, P. aeruginosa üremesi olanların %31.8’inde sürveyans ETA örneklerinde aynı etkenlerle kolonizasyon varlığı saptandı. VİP öncesi, en sık kullanılan antibiyotiklerin meropenem ve piperasilin-tazobaktam olduğu görüldü. K. pneumoniae üremesi olan hastalarda mortalite %83.4 iken, P. aeruginosa üremesi olanlarda %95.5 idi.&#x0D; Çalışmamızda karbapenem dirençli P.aeruginosa izolatlarında belirlenen yüksek direnç oranının da işaret ettiği gibi, son seçenek antibiyotiklerden biri olan seftazidim- avibaktamın, ciddi enfeksiyonlarda zamanında ve etkin kullanımı için, düzenli direnç takibininin yapılması gereklidir. Ayrıca kolonizasyonu saptamada sürveyans ETA kültürlerinin alınması, olası VİP etkeni mikroorganizmaların önceden bilinmesi için önemlidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

KOÇALİ, Kaan. "Madencilik sektörü iş kazalarının kayıp iş günü ve cinsiyet risk faktörleri açısından sürveyans analizi." Bilimsel Madencilik Dergisi, July 5, 2022. http://dx.doi.org/10.30797/madencilik.1081296.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada Türkiye madencilik sektörünü oluşturan “05 - Kömür ve Linyit Çıkartılması”, “07 - Metal Cevheri Madenciliği”, “08 - Diğer Madencilik ve Taşocakçılığı” ve “09 - Madenciliği Destekleyici Hizmetler” kodlu işletmelerde meydana gelen iş kazalarının kayıp iş günü ve cinsiyet risk faktörleri göz önünde bulundurularak sürveyans analizi yapılmıştır. Çalışma kapsamında, Amerika Birleşik Devleti Ulusal Standartlar Enstitüsü (ANSI) tarafından madencilik sektöründe kullanılan Z16.1-1967 isimli standart kapsamında yapılan çalışmalar ülkemize uyarlanmıştır. 2012-2020 yılları arasında Sosyal Sigortalar Kurumu (SGK)’na kayıtlı toplam 60.852 işyerinde toplam 1.210.926 adet sigortalı işçi çalıştırılarak, yaşanan iş kazalarında 11.214’sini erkek, 547’sinin ise kadın çalışanın etkilendiği görülmüştür. Kaza geçiren sigortalı erkek çalışanların toplam 1.496.268 gün, sigortalı kadın çalışanların ise 5.959 gün iş görmezlik süresi geçirdiği bulunmuştur. Bir kadın sigortalı iş kazasına karşılık 205 adet erkek sigortalı iş kazası meydana geldiği ve erkek sigortalıların iş kazası geçirdiklerinde kadın sigortalılara oranla ortalama 268,72 günlük iş kaybına uğradıklarını hesaplanmıştır. İş kazasının ve kayıp iş gücünün en çok yaşandığı alt sektörler yıllık olarak tek tek analiz edilerek ortaya çıkan sonuçlar ile iş kazalarının önlenmesinde alınabilecek olan önlemler önerilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

ŞİMŞİR, İsmail, and Buse METE. "Bilim Haritalama Tekniği ile Tek Sağlık Çalışmalarının İncelenmesi." Online Türk Sağlık Bilimleri Dergisi, May 25, 2022. http://dx.doi.org/10.26453/otjhs.1063769.

Full text
Abstract:
Amaç: Bu çalışmada tek sağlık başlıklı akademik çalışmaların bibliyometrik analizinin sunulması amaçlanmaktadır.&#x0D; Gereç ve Yöntem: Web of Science veri tabanı kullanılarak başlıkta "tek sağlık" araması yapılmıştır. Belirli filtrelemeler sonunda Tek Sağlık alanında 1012 çalışma incelenmiştir. İlgili çalışmalar SCIMAT bibliyometrik analiz programına aktarılmış ve 3 döneme ayrılarak analiz edilmiştir. &#x0D; Bulgular: 1981-2010 döneminde veri sayısı 53, 2011-2015 döneminde 207, 2016-2021 döneminde 752'dir. Tek Sağlık'ta ilk dönemde ortaya çıkan temalar salgın hastalıklar, insanlar, yeni hastalıklar, tek sağlık, veterinerlik, hayvan sağlığı, kuş gribiydi. İkinci dönemde ortaya çıkan temalar arasında Nipah virüsü türleri, kuduz, insan sağlığı, brusella, ortaya çıkan enfeksiyonlar, salgın hastalıklar, epidemiyoloji, virüsler ve zoonozlar yer almaktadır. Son dönemde tek sağlık kapsamındaki çalışma temalarının oldukça geliştiği ve çeşitlendiği görülmektedir. &#x0D; Sonuç: Gelecekteki tek sağlık konularında araştırmacılar, küresel olarak bulaşıcı hastalıklar için aşırı ve kontrolsüz antibiyotik kullanımı, antibiyotik direnci, uluslararası sürveyans sistemlerinin kurulması, aşı geliştirme, aşılama, salgın riskleri ve yönetimi temalarını dikkate almalıdır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

BALTACI BOZKURT, Nurnehir, Ali ÖZTÜRK, and Tuğba AVAN MUTLU. "Rektal Sürüntü Kültürlerinden İzole Edilen Vankomisin Dirençli Enterokok Suşlarının Değerlendirilmesi." Van Sağlık Bilimleri Dergisi, September 1, 2023. http://dx.doi.org/10.52976/vansaglik.1246544.

Full text
Abstract:
Amaç: Bu çalışmada retrospektif olarak rektal sürüntü kültürlerinden izole edilen Vankomisin Dirençli Enterokok (VRE) suşlarının prevalansının belirlenmesi ve diğer antibiyotik ajanlara duyarlılık profillerinin değerlendirilmesi amaçlanmıştır.&#x0D; Materyal ve Metot: Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde beş yıllık zaman dilimi içinde 2543 rektal sürüntü örneğinde VRE oranları retrospektif olarak araştırılmıştır. İzole edilen suşların türlerinin belirlenmesi ve antibiyotik duyarlılıklarının saptanması amacıyla VITEK 2 compact (BioMérieux, Fransa) cihazından yararlanılmıştır.&#x0D; Bulgular: Retrospektif olarak incelenen 2543 örnekten, 38 (%2) Enterokok kökeni izole edilmiştir. Tüm örneklerin %1’i (n:22) VRE olarak tespit edilmiştir. En çok Enterococcus faecium türünde (%95, n:21) VRE izole edilirken, VRE pozitif suşların hepsi pediatri yaş grubunda ve yatarak tedavi gören hastalardan izole edilmiştir. Suşların antibiyotik duyarlılık testlerine göre en çok teikoplanin (n:33, %19) ve ampisilin (32, %18) direncine sahip olduğu belirlenmiştir. &#x0D; Sonuç: Çalışmada elde edilen VRE oranları ülkemizde yapılan diğer çalışmalara göre daha düşük oranda olduğu tespit edilmiştir. Hastanelerde VRE enfeksiyonlarına yönelik ilgili önlemlerin alınması, ilgili merkezlerde sürveyans kültürlerinin düzenli yapılması, kısıtlı antibiyotik kullanım politikalarının uygulanması ve sürekliliğin sağlanmasının büyük önem taşıdığı düşünülmüştür.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

KATIRCIOĞLU, Salih Fehmi, and Hasan Attila KESKİN. "Ksenotransplantasyon." Ankara Eğitim ve Araştırma Hastanesi Tıp Dergisi, April 24, 2023. http://dx.doi.org/10.20492/aeahtd.1270551.

Full text
Abstract:
Gözden geçirmenin amacı: Bu çalışmanın amacı, ksenotransplantasyondaki son ilerlemeyi vurgulamak ve sağlık sisteminin bir klinik deneyi onaylaması olası hale gelmeden önce kalan engelleri/adımları tartışmaktır.&#x0D; Bulgular: Klinik öncesi modellerde yaşamı destekleyen ksenogreftlerin uzun süreli hayatta kalması, ksenotransplantasyonun klinik deneylerinin tartışılmasına yol açmıştır. FDA onayına dayalı klinik kardiyak ksenotransplant raporları ve beyin ölümü gerçekleşmiş insanlara renal ksenotransplantlar, klinik denemelerin daha fazla değerlendirilmesine yol açmıştır. Transplant topluluğu ve bilim kurulları arasındaki tartışmalar, ksenotransplantların klinik bir denemesinin onaylanmasından önce kritik sonraki adımları belirledi. Bu adımlar, klinik bağışıklık bastırma protokolünün ve genetiği değiştirilmiş bir kaynak hayvandan alınan organın, en az 6 aylık tekrarlanabilir hayatta kalma süresine sahip insan olmayan primatlarda test edilmesini içerir. Ek olarak, uygun viral sürveyans protokolleri ve ksenogreftlerin uygun insan fizyolojisini desteklediğine dair onay, muhtemelen sağlık örgütü onayı için kritik unsurlar olacaktır. Son olarak, insan ölü modelinde yapılacak daha ileri çalışmaların, ksenogreftlere karşı insan immün ve fizyolojik tepkileri hakkında kritik bilgiler sağlaması muhtemeldir.&#x0D; &#x0D; Sonuç: Bu gözden geçirme, insan dışı hayvan modellerindeki mevcut ilerlemeyi ve insan ksenotransplantasyonuna ilişkin son çalışmaları vurgulamaktadır. Ayrıca, klinik bir ksenotransplantasyon denemesi onaylanmadan önce ulaşılması gereken kalan engelleri ve şu anda anlaşılan klinik gerekliliklerini gerekliliklerini de açıklamaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

ERDEM, Gokhan, and Dilek ÜNAL. "The Effect of Ventilator-Associated Pneumonia Prevention Bundles on Ventilator-Associated Event Rate in the Intensive Care Units of a Tertiary Care Hospital." Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, December 21, 2023, 642–48. http://dx.doi.org/10.35440/hutfd.1370783.

Full text
Abstract:
Amaç: Ventilatör ilişkili pnömoni (VİP) önlem demetlerine uyum ile VİP insidansının azaldığı gösterilmiştir. Ancak bu demetlerin Ventilatör ilişkili olay (VİO) insidansına olan etkisi hala tartışmalıdır. Bu çalışmanın amacı, bir eğitim araştırma hastanesinin yoğun bakım ünitelerinde (YBÜ) belirli bir dönemdeki VİO insidansı ve VİP önleme demetine uyumun araştırılmasıdır. Materyal ve metod: Bu çalışma, üçüncü basamak bir eğitim ve araştırma hastanesinin YBÜ’ lerinde Nisan - Haziran 2019 arasında VİO insidansı ve VİP önleme demetlerine uyumun araştırıldığı prospektif gözlemsel bir vaka kontrol çalışmasıdır. VİP önleme demeti oluşturuldu; VİO insidansı ise 2013 Amerika Birleşik Devletleri Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezi (CDC) sürveyans kriterlerine göre belirlendi. Hasta özelliklerinin ve YBÜ’ lerdeki hasta dağılımının ve VİO gelişimi üzerine etkileri araştırıldı. Bulgular: Araştırma 98 hasta ile tamamlandı. VİP önleme demetlerine uyum oranının YBÜ’ ler arasında %65 ile %85 arasında değiştiği saptandı. VİP önleme demetine uyumdaki her %10 azalmanın VİO gelişme riskini artırdığı diğer önemli risk faktörleri ile gösterildi. Sonuç: Hastanemiz YBÜ’ lerinde 2013 CDC kriterlerine göre VIO insidansı %20,4’tür. VIO gelişme riski, VİP önleme demetine düşük uyum, hasta özellikleri ve YBÜ tedavilerinden kaynaklanan birçok faktör ile artmaktadır. YBÜ’ lerinde VİP önlem demetlerine uyum bakımından farklılıklar konu ile ilgili eğitim faaliyetlerinin gerekliliğini göstermektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

Beder, Duygu, Fatma Esenkaya Taşbent, and Metin Doğan. "KAN KÜLTÜRLERİNDEN İZOLE EDİLEN PSEUDOMONAS AERUGINOSA SUŞLARININ YILLARA GÖRE ANTİBİYOTİK DİRENÇ PATERNİNİN İNCELENMESİ." ANKEM Dergisi, August 20, 2024, 71–78. http://dx.doi.org/10.54962/ankemderg.1512439.

Full text
Abstract:
Pseudomonas aeruginosa, yüksek mortaliteyle seyreden enfeksiyonlara yol açan fırsatçı bir patojendir. Bu çalışmanın amacı, 3. basamak bir üniversite hastanesinde yatan hastaların kan kültürlerinde tespit edilen Pseudomonas aeruginosa izolatlarının çeşitli antibiyotiklere karşı direnç profilinin belirlenmesidir. Bu çalışmada Ocak 2018-Aralık 2023 tarihleri arasında kan örneklerinden izole edilen Pseudomonas aeruginosa izolatlarının antibiyotik direnç profilleri retrospektif olarak incelenmiştir. Klinik izolatların tanımlanması ve antibiyotik duyarlılıkları European Committee on Antimicrobial Susceptibility Testing (EUCAST) önerileri dikkate alınarak konvansiyonel yöntemler, VITEK 2 Compact (bioMérieux, Fransa) ve Phoenix (BD Diagnostic Systems, ABD) otomatize sistemi kullanılarak yapılmıştır. En yüksek direnç imipenem (n=162, %39.4), meropenem (n=134, %32.6) ve piperasilin\tazobaktama (n=130, %31.6) karşı tespit edilmiştir. En düşük direncin kolistine (n=13, %3.1) karşı görüldüğü, en etkili diğer antibiyotiklerin ise amikasin (n=15, %3.6) ve tobramisin (n=17, %4.1) olduğu belirlenmiştir. Antibiyotiklerin direnç oranları yıllara göre incelendiğinde piperasilin\tazobaktam, seftazidim, sefepim, imipenem, meropenem, levofloksasin ve kolistin direnç oranlarında istatiksel olarak anlamlı fark saptanırken (p&amp;lt;0.05), siprofloksasin, amikasin, tobramisin ve gentamisin direnç oranlarında istatiksel olarak anlamlı fark görülmemiştir (p&amp;gt;0.05). Antibiyotik duyarlılık test sonuçlarına göre uygulanan tedavi protokolü ile direnç oranlarının azalacağı düşünülmektedir. Bu nedenle düzenli sürveyans takibi yapılmalı ve tedavide uygun antibiyotik kombinasyonları seçilmelidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

Kirişçi, Özlem, and Ahmet Çalışkan. "An Investigation of Vancomycin Resistant Enterococcus Grown in Rectal Screening Samples and Clinical Samples: Seven-Years Surveillance, A Retrospective Cross-Sectional Study." ANKEM DERGİSİ, 2020. http://dx.doi.org/10.5222/ankem.2020.105.

Full text
Abstract:
Vancomycin-resistant enterococci (VRE) are multidrug-resistant microorganisms that cause nosocomial infections, prolong hospital stay and cause mortality. Current recommendations are active surveillance, screening and contact isolation to prevent the spread of VRE positivity among patients. It has been observed that the failure of the systematic screening caused the spread of VRE and increased costs. It was aimed to determine vancomycin resistance rates in Enterococcus spp., which was grown from rectal swab samples and clinical samples sent for screening of hospitalized patients between January 2013 and May 2019, to investigate the distribution of resistant isolates to departments. A rectal swab sample for VRE screening was obtained from each patient admitted to intensive care units in our hospital, and subcultured onto VRE chromogenic medium (Gül Laboratories, Turkey). The susceptibility of the isolates to vancomycin (30 μg) was detected by Kirby-Bauer disk diffusion method in accordance with the Clinical and Laboratory Standards Institute (CLSI) criteria. The VITEK2 Compact automated system was used to determine the vancomycin susceptibility of enterococci isolated from clinical samples. VRE growth was detected in 316 (6 %) of the 5249 rectal swab samples sent to the laboratory, and vancomycin resistance was detected in 51 (3.9 %) of 1306 Enterococcus spp. from clinical specimens. Of the 51 isolates with vancomycin resistance, 80 % were isolated from urine, 14 % from blood, 4 % from wound, and 2% from joint fluid. While the VRE rate in rectal swab samples was 5.5 % in 2013, it increased to 11.6 % in 2019. Vancomycin resistance was 1.6 % in 2013 and peaked at 7.7 % in 2017 in Enterococcus spp. Twenty nine percent of the 51 clinical VRE isolates were grown from patients with VRE positive rectal swabs. The highest rate of VRE growth in rectal swab samples and culture samples was observed in the Anesthesia Intensive Care Unit. No relationship was found between VRE positivity decrease and increase rates of rectal swab and clinical samples over the years. In order to prevent the spread of VRE in the hospital environment, it is necessary to take surveillance cultures regularly in centers, to provide necessary training to hospital staff, to control the use of antimicrobials, and to ensure good cooperation between the microbiology laboratory and services.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
27

DAMAR ÇAKIRCA, Tuba. "Şanlıurfa İlinde HIV/AIDS: 114 Olgunun Retrospektif Analizi, Tek Merkez Deneyimi." Harran Üniversitesi Tıp Fakültesi Dergisi, December 27, 2022, 594–99. http://dx.doi.org/10.35440/hutfd.1185979.

Full text
Abstract:
Özet Amaç: Kliniğimizde takip edilen HIV/AIDS olgularının genel özellikleri ile klinik ve laboratuvar verilerinin irdelenmesidir. Materyal ve Metod: Bu retrospektif kesitsel çalışmaya Ocak 2020-Haziran 2022 tarihleri arasında merkezimizde takip edilen 114 HIV/AIDS hastası dahil edildi. Bulgular: Olguların %81.6’sı erkek olup, ortanca yaşı 34 yıl idi. En çok tespit edilen bulaş yolu cinsel ilişkiydi (%57.9 heteroseksüel, %37.7 homoseksüel). Tanıya götüren en sık neden %31.6 oranla klinik bulguların olmasıydı. Tedavi öncesi ortanca HIV-RNA değeri 49786,5 IU/mL, CD4 ortanca değeri 322 hücre/mm3 saptandı. Hastalar CDC Sürveyans Ölçütlerine göre sınıflandırıldığında; 21 hasta Evre 1, 58 hasta Evre 2, 28 hasta ise Evre 3’de iken tanı almıştı. CDC Klinik kategorilerine bakıldığında ise; 85 hasta kategori A, 22 hasta kategori B ve 7 hasta kategori C, yani AIDS evresindeydi. Başvuru sırasında en sık eşlik eden koenfeksiyonlar genital kondilom (%22.8) ve sifilizdi (%17.5). HLA-B57 testi 2 hastada pozitif saptandı. Kemik dansitometrileri yapılan 104 hastanın 51’inde osteopeni (%44.7), 6’sında osteoporoz (%5.3) saptandı. Hastaların %57.9’da Toxoplazma gondii IgG antikoru pozitifti. En çok başlanılan antiretroviral tedavi rejimi Tenofovir disoproksil/Emtrisitabin/Dolutegravir olup, en çok devam eden Tenofovir Alafenamit/ Emtrisitabin/Biktegravirdi. Sonuç: Sonuç olarak HIV/AIDS insidansı dünyada azalmasına rağmen, ülkemizde artmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda hastalarımızın cinsel kimliklerini daha rahat ifade edebildikleri ve bu nedenle bulaş yolu bilinmeyenlerin oranının azaldığı görülmüştür. Ek olarak, çalışmamızda AIDS evresinde başvuruların ve fırsatçı enfeksiyon görülme sıklığının azaldığı bununla birlikte cinsel yolla bulaşan diğer enfeksiyon oranlarının arttığı gözlenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
28

SEZGİN, Edanur, Neslişah ŞİYVE, Saadet Göksu ÇELİK, et al. "PANDEMİNİN İLK DÖNEMİNDE BİR ÜNİVERSİTE HASTANESİNDE SAĞLIK ÇALIŞANLARINDA COVID-19 KÜMELERİNİN EPİDEMİYOLOJİK İNCELEMESİ." Türkiye Halk Sağlığı Dergisi, November 20, 2022. http://dx.doi.org/10.20518/tjph.1103438.

Full text
Abstract:
Amaç: Çalışmanın amacı bir üniversite hastanesinde COVID-19 tanısı almış sağlık çalışanlarının hastane içinde oluşturdukları kümelerin epidemiyolojik olarak değerlendirilmesi ve bulaş özellikleri açısından incelenmesidir.&#x0D; Yöntem: Hastanemizde pandeminin başından itibaren COVID-19 olan çalışanların ve temaslılarının telefon görüşmesi ile takibi ve risk değerlendirmesi yapılmaktadır. Bu tanımlayıcı çalışmada, Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde 20 Mart 2020 ile 10 Eylül 2020 tarihleri arasında oluşan kümelerdeki epidemiyolojik veriler kullanılmıştır. Aynı birimde, aynı zaman diliminde 3 ve üzeri sağlık çalışanının tanı aldığı durumlar küme olarak kabul edilmiştir. Yaş, cinsiyet, meslek, semptom varlığı temas risk durumu gibi tanımlayıcı özellikler yanında her küme için bulaş zinciri takvimleri oluşturulmuştur. Atak hızları, %95 güven aralığı ile birlikte hesaplanmıştır. &#x0D; Bulgular: Çalışmada değerlendirilen tarihlerde toplam 98 sağlık çalışanı COVİD-19 tanısı almış, bu çalışanlar içinde toplam 4 küme tespit edilmiştir. Kümelerde toplam 19 olgu vardır, 9’u erkek (%47.4), 10’u kadındır (%52.6); yaş ortalaması 35.6 (±6.96)’dır. Olgulardan 8’i (%42.1) doktor, 6’sı (%31.6) hemşiredir. Kümelerdeki olgularla temaslı toplam 171 kişi vardır, toplam 314 temas değerlendirmesi yapılmıştır. Bu temaslılardan 14 kişi COVID-19 tanısı almıştır. Hastane içi sekonder atak hızı %8.19 (%95 GA: 4.74-13.05) bulunmuştur.&#x0D; Sonuç: Sağlık çalışanlarının yüksek riskli bir çalışma ortamı olmakla birlikte, kendi aralarındaki iş nedenli ya da sosyal temaslar da bu riski artırmaktadır. Küçük ve iyi havalandırması olmayan odaları paylaşmak, kalabalık çalışma ortamı, nöbet koşulları, uzun mesai saatleri hastane içi riski artıran nedenlerdendir. Çalışmamız, düzenli sürveyans ile toplanan verilerin belirli aralıklarla değerlendirilerek kümelerin epidemiyolojik özelliklerinin belirlenmesini sağlamış, bulaşın azaltılmasına yönelik önlemlerin alınmasına katkıda bulunmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
29

CİRİT, Osman Sezer. "İdrar Kültürlerinden İzole Edilen Mikroorganizmaların Antimikrobiyal Duyarlılık Paternlerinin Son On Yıldaki Değişimi." JOURNAL OF BIOTECHNOLOGY AND STRATEGIC HEALTH RESEARCH, September 23, 2023. http://dx.doi.org/10.34084/bshr.1359304.

Full text
Abstract:
Amaç: İdrar yolu enfeksiyonları, polikliniklere başvuran hastalara en sık antibiyotik reçete edilen enfeksiyonlardır. Bu çalışmanın amacı idrar kültürlerinde üreyen mikroorganizmaların antibiyotik direnç profillerindeki on yıllık değişimi değerlendirmektir. &#x0D; Gereç ve Yöntem: Mikrobiyoloji Laboratuvarı'na 01.01.2013 ile 31.12.2022 tarihleri arasında gönderilen idrar kültürü sonuçları retrospektif olarak değerlendirildi. Mikroorganizmaların tanımlanması ve antimikrobiyal duyarlılıkları iki ayrı sitemle, 2015-2016 yılları arasında BD Phoenix 100 (Becton Dickinson, Maryland, ABD) cihazıyla 2013-2014 ve 2017-2022 yılları arasında ise VITEK-2 kompakt sistemiyle (BioMérieux, Fransa) yapıldı. İzolatların antibiyotik duyarlılık sonuçları 2013-2015 yılları arasında Klinik Laboratuvar ve Standartlar Enstitüsü (CLSI) tarafından tanımlanan klinik sınır değerleri kullanılarak yorumlanırken 2015 sonrası EUCAST (Avrupa Antimikrobiyal Duyarlılık Testi Komitesi) kriterlerine göre değerlendirildi.&#x0D; Bulgular: En sık görülen mikroorganizma %49 ile Eschericha coli (E. coli) (4898) olurken ikinci en sık etken %13,8 ile Klebsiella spp. (1380) gibi gram negatif mikroorganizmalardı. E. coli ve Klebsiella spp’de en duyarlı antibiyotikler karbapenem ve aminoglikozid grubuyken E. coli’de ampisilin, siprofloksasin ve sefalosporinlere direnç yüzde 60’ın üzerindeyken bu oran Klebsiella spp’de %80 civarında tespit edildi. Çalışmamızda, PİP-TZP, seftazidim, karbapenemler, aminoglikozidler ve kinolonların Acinetobacter spp’ye karşı direnç oranları Pseudomonas spp’ye göre daha yüksekti. Genel olarak direnç Acinetobacter spp. ve Klebsiella spp’da daha ciddiydi ve tüm mikroorganizmaların direnç oranlarında yıllar içinde artış eğilimi vardı.&#x0D; Sonuç: Daha detaylı kümülatif antibiyogram raporlarının oluşturulması, bu raporların belirlenen sürelerde ilgili kliniklerle paylaşılması, hastanelerde enfeksiyon kontrol komiteleri ile uyum içerisinde çalışacak antimikrobiyal yönetim ekiplerinin oluşturulması, ülke çapında sürveyans programının yapılandırılması; ampirik tedavinin belirlenmesine, antimikrobiyal direnç gelişiminin önlenmesine ve hastane kaynaklı enfeksiyonların kontrolüne katkıda bulunacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
30

DİCLE, Yalçın, Elif AYDIN, and Duygu Kübra TUNA. "Doğu Anadolu Bölgesi’nde Tüberküloz Ön Tanılı Hastalara Ait Klinik Örneklerin Altı Yıllık Sonuçları ve Antimikobakteriyel İlaçlara Direnç Oranları." Van Sağlık Bilimleri Dergisi, January 21, 2023. http://dx.doi.org/10.52976/vansaglik.1191913.

Full text
Abstract:
Amaç: Çalışmada, tüberküloz ön tanısıyla laboratuvarımıza gönderilen numunelerin doğrudan mikroskopi ve kültür sonuçlarının karşılaştırılması aynı zamanda Mycobacterium tuberculosis kompleks izolatlatlarının antitüberküloz ilaçlara duyarlılıklarının araştırılması ve direnç oranlarının belirlenmesi amaçlanmıştır. Materyal ve Metot: 2013 ile 2018 tarihleri arasında laboratuvarımıza gönderilen 9244 klinik numune doğrudan mikroskopi ve kültür sonuçları değerlendirmeye alınmıştır. Tüberküloz otomatize kültür testleri ve birinci seçenek antitüberküloz ilaç duyarlılık testleri üretici firmanın tavsiye ettiği yöntemler doğrultusunda BACTEC MGIT 960 sistemi ile çalışılmıştır. Bulgular: Çalışmaya alınan 9244 örnekten 507 (%5,5)’si Mycobacterium tuberculosis kompleks olarak tanımlanmıştır. Bu pozitif örneklerden her hastaya bir izolat olacak şekilde 120 (%23,7) örneğe antibiyotik duyarlılık testi uygulanmıştır. Yıllara göre Mycobacterium tuberculosis kompleks pozitifliği 2013-2018 yılları arasında sırasıyla; %3, %5,8, %7,3, %5,9, %4,6, %6,8 olarak saptanmıştır. Tek antibiyotik dirençleri sırasıyla izoniazid 8 (%6,7), rifampisin 2 (%1,7), etambutol 1 (%0,8), streptomisin 4 (%3,3) ve pirazinamid 1 (%0,8) olarak bulunmuştur. İlaç direnci bakılan Mycobacterium tuberculosis kompleks örneklerinin 23 (%19,2)’ünde antitüberküloz ilaçlardan en az bir tanesinde direnç tespit edilmiş olup, bu örneklerin 4 (%3,3)’ünde çok ilaca direnç ve 2 (%1,7) örnekte de yalnızca rifampisin direnci tespit edilmiştir. Sonuç: İlimiz ve çevre illerden elde edilen bu pozitiflik oranları ülkemizin diğer pek çok yöresine göre daha düşük bulunmuştur. Sebepleri ise; tanı anında çalışılan numune oranının düşük olması, antibiyotik başlanıp basil yükü düşen hasta numunelerinin çalışılması, yayma/kültür pozitif akciğer tüberküloz hastalarının tedavi takip sürecinde alınan mükerrer numunelerinin negatif olması ve hastaların il dışı tanılı olması şeklinde sıralanabilir. Sürveyans çalışmaları ile direnç paternleri ortaya koyulmalı ve gerekli önlemler alınarak direnç gelişiminin takibi önem arz etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
31

CEYHAN, İsmail, and Hülya ŞİMŞEK. "History of the establishment of the National Tuberculosis Reference Laboratory in Türkiye." Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, December 15, 2023. http://dx.doi.org/10.31020/mutftd.1401090.

Full text
Abstract:
Tüberküloz (TB) çalışan bazı Göğüs Hastalıkları Hastanelerindeki Bakteriyoloji laboratuvarlarının yürüttüğü kültür çalışmalarını standartlaştırmak, tür tanımı ve ilaç duyarlılık testleri gibi ileri testler yapabilmek, metodolojik araştırmalar ve eğitim sağlamak amacıyla ilk kez 1951 yılında Dr. Aral Gürsel tarafından Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü bünyesinde “Tüberküloz Araştırma Laboratuvarı” kurulmuştur. Aral Gürsel laboratuvarın adını daha sonra “Tüberküloz Eğitim ve Araştırma Şubesi” olarak değiştirmiştir. Laboratuvar dönemin ihtiyaçlarına göre gelişmiş ve ismi de bu çerçevede değişikliğe uğramıştır. 1970 yılında ise “Tüberküloz Referans ve Araştırma Şubesi” olarak değiştirilmiştir. Ardından Türkiye genelinde çeşitli iller (Adana Ankara Antalya, Bursa, Çorum, Denizli, Diyarbakır, Elazığ, Erzurum, Eskişehir, İstanbul, İzmir, Kastamonu, Kayseri, Kocaeli, Samsun, Sivas, Trabzon, Van ve Zonguldak)’de 20 adet Bölge TB laboratuvarları kurulmuştur. Standardizasyonun sağlanması amacıyla Bölge TB laboratuvarlarından gönderilen üremiş mikobakteri suşlarının doğrulanması, türlerin belirlenmesi ve ilaç duyarlılık testleri referans laboratuvarında çalışılmaya başlanmıştır. Ayrıca Referans laboratuvarı birçok Göğüs Hastalıkları Hastanelerine TB laboratuvarı kurulmasına da öncülük etmiş ve eğitim sağlamıştır. 2011 yılına kadar Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanlığı’na bağlı “Ulusal Tüberküloz Referans Laboratuvarı” (UTRL) olarak mikobakterilerin mikroskopi, kültür, tür tayini ve ilaç duyarlılık testlerinin konvansiyonel ve moleküler yöntemler ile test edilmelerinin yanı sıra, eğitim, denetim, sürveyans ve dış kalite değerlendirme görevlerini sürdürmüştür. AR-GE faaliyetleri için ulusal ve uluslararası işbirliği yapmıştır. Testlerin ülke genelinde standardizasyonu için rehberler hazırlayarak tüm TB laboratuvarlarının kullanımını sağlamıştır. Ülke genelinde Mikobakteri çalışanlarına danışmanlık da yapmaktadır. Bu laboratuvar Hıfzıssıhha Enstitüsü’nün kapatılmasıyla 2011 yılında önce Türkiye Halk Sağlığı Kurumu’na 2017 yılında ise Sağlık Bakanlığı Halk Sağlığı Genel Müdürlüğüne devredilmiştir. UTRL yine aynı isimle görevlerini sürdürmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
32

ALIRAVCI, Işıl Deniz, and Selçuk KAYA. "COVID-19 ile enfekte sağlık çalışanlarında hastaneye yatış riskinin değerlendirilmesi." Troia Medical Journal, September 25, 2023. http://dx.doi.org/10.55665/troiamedj.1262723.

Full text
Abstract:
Amaç: Bu çalışmada Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesinde yatırılarak takip edilen COVID-19 enfeksiyonu tanısı doğrulanmış sağlık çalışanlarının klinik, laboratuar ve aşılanma verilerinin incelenmesi, breakthrough enfeksiyon oranlarının tespit edilmesi, literatürle karşılaştırılarak hastane ve yoğun bakım yatış risk parametrelerinin ortaya konması amaçlanmıştır.&#x0D; Yöntem: Bu retrospektif çalışmaya 6 Nisan 2020 - 1 Ocak 2023 tarihleri arasında Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Hastanesinde yatırılarak takip edilen gerçek-zamanlı polimeraz zincir reaksiyonu (RT-PCR) ile SARS CoV-2 viral nükleik asit testi pozitif olan COVID-19 enfekte sağlık çalışanları dahil edildi. Çalışmaya dahil edilen 12 olgunun demografik, klinik kayıtları ve dosyaları hastane bilgi yönetim sisteminden retrospektif olarak tarandı, aşılanma verileri hastane enfeksiyon kontrol hemşirelerinin tuttuğu sürveyans kayıtlarından alındı.&#x0D; Bulgular: Pandeminin başından itibaren çalışmanın yapıldığı otuziki aylık süreçte COVID-19 enfeksiyonu tanısı alan 760 sağlık çalışanından, 10’u(1.3%) serviste, ikisi (0.2%) yoğun bakımda yatırılarak takip edilmişti. Hastaların yaş ortalamalarının 39.1 yıl olduğu, serviste yatan hastaların ortalama yaşının 40.6±8.9 yıl olduğu, dokuzunun(%90) kadın iken, yoğun bakımda yatan iki hastanın yaş ortalamasının 36.0±2.8 yıl olup cinsiyetlerinin erkek(%100) olduğu izlendi. Yatan hastaların 8’inin(%66.6) ek hastalığı yoktu. Obezite, hipertansiyon, diyabet, astım hastalarda görülen komorbit hastalıklar arasındaydı. Hastaların kan gruplarına bakıldığında on iki hastadan 5’i (%41.6) B Rh+’ti. Yatan 12 hastanın 8'i aşılanmamıştı (%66.6).&#x0D; Sonuç: Çalışmamızda literatürden farklı olarak COVID-19 enfekte sağlık çalışanlarında daha düşük bir oranda servis ve yoğun bakım yatışı(1.3%, 0.2%) izlenmiş olup mortalite gerçekleşmemişti.Yoğun bakımdaki ağırlık kriterleri olarak lenfopeni, LDH, ferritin, beyaz küre yüksekliği tespit edilmiştir. Yatan hastaların ayaktanlara oranınının yıllara göre dağılımına bakıldığında aşılamanın hastaneye yatışı azalttığı görülmüştür.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
33

Dogan, Metin, and Selin Ugrakli. "Phenotypic and Genotypic Identification of Carbapenem-Resistant Klebsiella Pneumoniae and Determination of Antibiotic Susceptibility." Selcuk Tip Dergisi, June 1, 2023. http://dx.doi.org/10.30733/std.2023.01639.

Full text
Abstract:
Amaç: K. pneumoniae izolatlarında karbapenemaz genlerinin tanımlanması amaçlanmıştır. Hastalar ve Yöntem: Bu çalışmaya Temmuz 2016-Aralık 2017 tarihleri arasında örneklerden izole edilen çok ilaca dirençli 95 K. pneumoniae suşu dahil edilmiştir. Meropenem, tigesiklin ve kolistinin MIC değerleri Vitek 2, Etest ve Sıvı Mikrodilüsyon Yöntemleri (SMD) ile belirlenmiştir. Kategorik uyum (KU), Çok Büyük Hata (ÇBH) ve Büyük Hata (BH) oranları hesaplanarak değerlendirilmiştir. blaOXA-48, blaOXA-181, blaNDM-1, blaVIM, blaIMP ve mcr-1 kolistin direnç geni araştırılmıştır. Bulgular: SMD, Vitek 2 ve Etest ile izolatlarda belirlenen meropenem direnci sırasıyla; %70,5, %87,4, %81,1 olarak tespit edilmiştir. SMD yöntemine göre KU, ÇBH ve BH oranları Vitek 2 ve Etest için sırasıyla %69,5, %4,8 ve %20; %70,5, %1,5 ve %0 olarak belirlenmiştir. İzolatlarımızda en yüksek duyarlılık tigesikline karşı tespit edilmiştir. Tigesiklin için KU oranları Vitek 2 ve Etest ile %70,5 ve %95,8 olarak bulunmuştur. Vitek 2 tarafından belirlenen BH oranı, kabul edilebilir %7,6 (&lt;%3) sınırının üzerinde olarak saptanmıştır. Kolistin direnci SMD ile %48,4 olarak tespit edilmiştir. Kolistinin belirlenen KU; ÇBH; BH oranları Vitek 2/Etest için sırasıyla %86,3/%72,6; %17,4/%50; %10,2/%6,1 olarak bulunmuştur. Çalışmamıza dâhil ettiğimiz izolatlarda ağırlıklı olarak blaOXA-48 (%93,7) saptanmıştır. blaOXA-48, izolatların 56'sında (%59) tek başına, 33 izolatta (%34,74) ise blaOXA-181 genleriyle birlikte tespit edilmiştir. İzole OXA-48 pozitif suşlarda, OXA-181 ile birliktelik gösteren izolatlara göre daha düşük kolistin MİK seviyelerine rastlanmıştır. İzolatların %3,2 ’sinde blaNDM-1 geni tespit edilmiştir. PZR ile karbapenemaz kombine disk sonuçları izolatların %91,3’ünde uyumlu olarak bulunmuştur. Sonuç: OXA-48 direnç geni bölgemizde yaygınlığını korumaktadır. Bunun yanında blaOXA-48-benzeri gen bölgelerinin gerçek prevalansının ve direnç dinamiklerinin kapsamlı olarak ortaya konması, ulusal karbapenemaz sürveyans politikalarının gelişimine katkı sağlayacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
34

Kıymet, Elif, Elif Böncüoğlu, İlknur Çağlar, et al. "Evaluation of Infectious Diseases Surveillance Data in 2018 in Dr. Behcet Uz Children's Hospital." Journal of Dr Behcet Uz Children s Hospital, 2019. http://dx.doi.org/10.5222/buchd.2019.13471.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
35

BAKIR, Ayşe Betül, Hasan ZEYBEK, Hande TOPTAN, Mehmet KÖROĞLU, and Mustafa ALTINDİŞ. "2020-2021 Kış Sezonunda SARS-COV-2 ve Diğer Solunumsal Virüslerin Sürveyansı." JOURNAL OF BIOTECHNOLOGY AND STRATEGIC HEALTH RESEARCH, December 8, 2022. http://dx.doi.org/10.34084/bshr.1209930.

Full text
Abstract:
Amaç: Küresel COVID-19 salgını ve yeni varyantlar toplumu ciddi anlamda tehdit etmeye devam etmektedir. Bu çalışmada; Sakarya ilinde 2020-2021 kış sezonunda solunum yolu örneklerinde SARS CoV-2 ve diğer solunumsal virüslerin sürveyansının araştırılması amaçlanmıştır.&#x0D; Yöntem: Çalışma 2020-2021 arası Sakarya Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde saklanmış solunum yolu örneklerinden (Nasofarengeal sürüntü) gerçekleştirildi. Hastaların demografik bilgileri hastane kayıtlarından elde edildi. Çalışmaya alınan klinik örnekler Bio-Speedy® vNAT® transfer tüpü (Bioeksen, Türkiye) içerisinde muhafaza edilmiş ve üretici talimatları gereği herhangi bir ekstraksiyon işlemi yapılmamıştır. Sürüntü örneklerinden SARS CoV-2, Influenza A/B ve RSV nükleik asit varlığı gerçek zamanlı mültipleks Polimeraz zincir reaksiyonu (mRT-PCR) ile gerçekleştirildi. Tüm analizler Diagnovital Influenza A/B, SARS CoV-2, RSV multiplex Real Time PCR amplifikasyon kiti kullanarak BIO-RAD CFX-96 C1000 Touch Real-time system cihazında kaydedildi. &#x0D; Bulgular: ÜSYE/ASYE tanısı alan 200 hastanın %54,5 erkek, %45,5 kadındır. En sık saptanan klinik semptomlar; boğaz ağrısı %74, öksürük %73,5, halsizlik %71, ateş %57, burun akıntısı %56, baş ağrısı %48,5, hapşırık %41,5, koku/tat kaybı %39,5, ishal %36, nefes darlığı %31,5 ve miyalji %23,5 olarak tespit edildi. Örneklerin PCR pozitiflik oranları sırasıyla SARS COV-2 için %28,5 RSV %1,5 olarak analiz edildi. Çalışmada Influenza A/B için PCR pozitifliği tanımlanmadı. Hastalarda PCR sonuçları ve COVID-19 semptomları arasındaki istatistiksel anlamlılık dikkate alındığında; sırasıyla nefes darlığı (n=63), ateş (n= 62) ve hapşırık (n=56) semptomları istatiksel olarak anlamlıydı (p
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
36

Şen Taş, Sebahat, and Kadriye Kahveci. "Uzun Süreli Yoğun Bakım Ünitesi ve Palyatif Bakım Merkezinde Hastane Enfeksiyonlarının Sürveyansı; 3 Yıllık Analiz." Journal of Contemporary Medicine, November 15, 2017. http://dx.doi.org/10.16899/gopctd.353490.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
37

Kıratlı Yılmazçoban, Nursel. "COVID-19 Sewage Surveillance: Evaluation of Recovery Methods of SARS-CoV-2 from Wastewater." Türk Mikrobiyoloji Cemiyeti Dergisi, 2021. http://dx.doi.org/10.5222/tmcd.2021.66934.

Full text
Abstract:
Wastewater Based Epidemiology (WBE) is a successful environmental surveillance tool, which serves as a valuable information pool containing enormous data on public health. Efforts are being made globally to overcome the unprecedented worldwide spread of SARS-CoV-2 and its negative consequences on human health and the ecosystem. In this review, we present the difficulties encountered in detecting SARS-CoV-2 in wastewater and the comparison of methods used for virus concentration and measurement. A WBE framework adapted for SARS-CoV-2 is a key step towards the development of an early warning system. Monitoring virus spread through wastewater surveillance will reduce limitations of clinical tests. For effective management of virus control in asymptomatic cases, it should be considered that the virus has a long incubation period and continues to be transmitted during that period. Using optimized diagnostic protocols, developing disinfection strategies, and obtaining further scientific evidence on potential problems associated with waste water reuse will help improve the detection and control of future viral disease outbreaks
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
38

YAMAN, Akan, Aslı MEMİŞOĞLU, Yasemin MASAL, et al. "Characteristics of Healthcare Associated Infections in a Neonatal Intensive Care Unit in Turkey." Jinekoloji-Obstetrik ve Neonatoloji Tıp Dergisi, August 8, 2022. http://dx.doi.org/10.38136/jgon.994734.

Full text
Abstract:
Giriş: Sağlık hizmeti ile ilişkili enfeksiyonlar (SHİE), yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde (YYBU) neonatal mortalite, morbidite ve sağlık bakım maliyetini artıran risklerden biridir. SHİE'lerin özellikleri farklı bölgelerde ve zaman içinde önemli ölçüde farklılık gösterdiğinden, sürekli SHİE sürveyansı, enfeksiyon kontrolü için SHİE oranlarını ve sağlık bakımıyla ilişkili patojenleri belirlemek açısından önemlidir.&#x0D; Gereç ve Yöntemler: Türkiye'de üçüncü basamak bir referans merkezindeki SHİE'nin özelliklerini incelemeyi amaçladık. 2011-2013 yılları arasında YYBU'ye kabul edilen tüm yenidoğanlar bu çalışmaya dahil edildi. SHİE ile ilgili bilgiler “Ulusal Hastane Enfeksiyon Gözetim Ağı” ve Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri(CDC)’nin standartlarına göre toplanmıştır.&#x0D; Bulgular: Toplam yatan hasta sayısı 1030 idi. Bunların% 29'unda SHİE gelişti. SHİE'nin genel oranı ve yoğunluğu sırasıyla% 29.0 ve% 24.0 idi. Kan dolaşımı enfeksiyonları, SHİE 'lerin% 36.4'ü idi. En sık izole edilen mikro-organizmalar koagülaz negatif Staphylococci ve Klebsiella pneumonia idi. Ortalama metisilin direnci % 87, ESBL oranı% 79 ve VRE oranı % 40 idi.&#x0D; Sonuçlar: Bu çalışma, SHİE 'nin YYBU'de hala ciddi bir sorun teşkil ettiğini belirlemiştir. Sağlık bakımıyla ilişkili patojenler hakkında zamanında ve doğru epidemiyolojik bilgilerin mevcudiyeti, enfeksiyon kontrolü ve uygun ampirik antibiyotik seçimi için gereklidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography