Academic literature on the topic 'Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the lists of relevant articles, books, theses, conference reports, and other scholarly sources on the topic 'Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Journal articles on the topic "Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu"

1

YENİSOY ÖZKAN, Nilgün. "PUBLIC EDUCATION ACTIVITIES OF PUBLIC HOUSES AS A TOOL OF CULTURE AND MODERNIZATION." Uluslararası Ekonomi Siyaset İnsan ve Toplum Bilimleri Dergisi 6, no. 2 (April 15, 2023): 158–68. http://dx.doi.org/10.59445/ijephss.1252330.

Full text
Abstract:
Türk Kurtuluş Savaşı başarıyla neticelendikten sonra Türk milletini çağdaş medeniyetler düzeyine ulaştırabilmek için inkılaplar yapılmıştır. Bu inkılaplar sosyal, siyasi kültürel ve hukuki olarak değişim ve yenileşmelerin temelini oluşturmuştur. İnkılaplar ile birlikte Türk milleti dar kalıplardan kurtularak milli benliğini bulmuş ve bu istikamette yol almıştır. İnkılapların tüm halk tabanına yayılabilmesi için eğitim kurumlarına ihtiyaç duyulmuştur. Halkın hızlı bir şekilde eğitilmesi için mevcut eğitim kurumlarının yetersiz olduğu görülmüştür. Fakat örgün eğitim dışında kalan halk kitlelerinin eğitilmesi önemli bir problem olarak görülüyordu. Türkiye’de halk eğitimi ile ilgili çalışmalara ilk olarak Türk Ocakları’nda başlanmıştır. Osmanlı Devleti döneminde kurulan Türk Ocakları, Anadolu’da halk eğitimi konusunda büyük görevler üstlenmiştir. Türk Ocakları Türkiye Cumhuriyeti Devleti kurulduktan sonra da bir süre daha varlığını sürdürmüştür. Bu kurumun 1931 yılında kendini feshetmesinden sonra halk eğitimi görevi Halkevleri tarafından üstlenilmiştir. Atatürk’ün en önemli projelerinden biri olan halkevleri 19 Şubat 1932 tarihinde kurulmuştur. Atatürk’ün halkçılık ilkesi doğrultusunda Türk milletinin yapılan ve yapılacak olan inkılapları daha iyi bir şekilde özümsemeleri ve Türk modernleşmesinin gerçekleştirilmesi için halkevleri önemli çalışmalar yürütmüştür. Bu çalışmada halkevlerinin halk eğitimi hususunda kendi bünyesindeki çalışma kolları ile yürüttüğü faaliyet üzerinde durulacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Hayta, Necdet, and Tuğba Belenli̇. "Milli Mücadele Dönemi’nde Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti Tarafından Uygulanan Sosyal Politikalar." Belleten 80, no. 287 (April 1, 2016): 279–306. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2016.279.

Full text
Abstract:
Uzun yıllar süren savaşlar sonrasında başlayan ve üç yılı aşkın bir süre devam eden Türk Kurtuluş Savaşı, bilindiği üzere, çok zor maddi şartlar altında yaşam mücadelesi veren Anadolu'dan yürütülmüştür. Bu araştırmanın temel amacı, milli mücadelenin devam ettiği yıllarda TBMM Hükümeti tarafından, öncelikle savaş mağdurlarına olmak üzere, uygulanan sosyal politikaları tespit etmektir. Maddi anlamda büyük yoklukların yaşandığı ve neredeyse bütün kaynakların askeri harcamalara ayrıldığı bu dönemde, halk için yapılanlar diğer bütün dönemlere göre daha önemli ve anlamlıdır. Çalışmada TBMM Hükümeti'nin, resmi olarak devlet olmasının öncesinde, milli mücadele döneminin kendine has sorunları karşısında uyguladığı sosyal politikaları incelenmiştir. Öncelikli meselenin savaşın kazanılıp, bağımsızlığı elde etmenin olduğu bu dönemde, askeri harcamalardan sonra kalan her kuruşun halka hizmet için harcanması, takdire şayan bir olaydır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

YILDIRIM KIRIŞ, Özlem. "Perception of August 30 Victory Day during in the Democrat Party Period (1950 - 1960)." JOURNAL OF HISTORY AND FUTURE 9, no. 1 (March 30, 2023): 1–22. http://dx.doi.org/10.21551/jhf.1265358.

Full text
Abstract:
Mustafa Kemal Paşa’nın Başkomutanlık görev süresi 20 Temmuz 1922’de Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından süresiz şekilde uzatılmıştır. Taarruz hazırlıkları büyük bir gizlilik içerisinde sürdürülmüş ve 26 Ağustos 1922’de kesin taarruz emri verilmiştir. Türk Birlikleri ile Yunan birlikleri arasında 28 Ağustos - 30 Ağustos arası şiddetli çatışmalar meydana gelmiştir. 30 Ağustos’a kadar devam eden mücadelede Yunan kuvvetleri Dumlupınar’ın kuzeyinde Aslıhanlar bölgesinde yok edilmiştir. Mustafa Kemal Paşa’nın yönettiği bu muharebeye Başkomutanlık Meydan Muharebesi denilmiştir. Yunan Ordusu bu savaş sonucunda büyük oranda kayıp vermiş ve çok sayıda Yunan askeri esir düşmüştür. Türkiye tarihinin önemli dönüm noktalarından birisi olan 30 Ağustos zaferi her dönem olduğu üzere Demokrat Parti döneminde de çeşitli etkinliklerle kutlanmıştır. Bu çalışmada, 30 Ağustos zafer bayramı yıldönümü kutlamaları çerçevesinde Demokrat Parti dönemi 30 Ağustos zafer bayramı algısı değerlendirilmiştir. Demokrat Parti dönemi 30 Ağustos zafer bayramı yıldönümlerinde başta İstanbul, Ankara, İzmir olmak üzere yurdun her yerinde şehirler bayraklarla süslenmiş, gecede şehirler elektrikle aydınlatılmıştır. Törenlerde günün anlam ve önemini belirten konuşmalar yapılmış, gazetelerde yer bulan haberlerde ya da gönderilen tebrik mesajlarında Büyük Taarruzla ilgili bilgiler verilmiş ve zaferin önemi vurgulanmıştır. Öğrenciler, askeri birlikler ve halk tarafından törenlere büyük bir katılım sağlanmış kamuoyunda bu tarihi gün saygı, takdir ve büyük bir minnetle kutlanmıştır. Başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere Milli Mücadelenin kahramanlarına duyulan saygı ve Türk milletinin elde ettiği kazanımlar merasimlerde sıklıkla vurgulanan hususlar olmuştur. Yapılan konuşmalar ve basında yer alan haberlerde 30 Ağustos zaferinin Türk milletine layık olduğu hürriyet ve egemenliği kazandırmış olduğu vurgulanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

ANAMERİÇ, Hakan. "Türk Kızılayı’nın (Osmanlı Hilal-i Ahmer Cemiyeti) Savaş Esirlerine Kitap ve Kütüphane Hizmetleri (1912-1922)." Erdem, no. 58 (June 1, 2010): 19–44. http://dx.doi.org/10.32704/erdem.2010.58.019.

Full text
Abstract:
Hilal-i Ahmer Cemiyeti, Mecrûhîn ve Marzâ-yi Askeriyeye İmdad ve Muâvenet Cemiyeti1 adıyla Dr. Abdullah Bey ve Ömer Paşa öncülüğünde 11 Haziran 1868'de kurulmuş, sonradan bilinen adını almıştır. Ancak, Sırbistan-Karadağ (Hersek İsyanı, 1875-1877), 93 Harbi (Osmanlı-Rus Savaşı, 1877-1878) ve Teselya (Osmanlı-Yunan Savaşı, 1897) Savaşlarında kuruluş amacına hizmet edecek kadar etkinlik gösterememiştir. Hilal-i Ahmer Cemiyeti (HAC), nizamnamesinde belirtilen yardım faaliyetlerine tam anlamıyla Trablusgarp (1911-1912) ve I. ve II. Balkan savaşları (1912-1913) ile birlikte başlamıştır. Bu dönemde hem askerlere hem de sivil halka, başta temel sağlık hizmetleri olmak üzere, barınma ve beslenme gibi gereksinimlerinin karşılanmasında önemli görevler üstlenmiştir. OHAC, 1863'te kurulan Kızılhaç ile birlikte, savaş, doğal afet ve hastalık gibi durumlarda asker ve sivillere insani yardım faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Bu bağlamda, dünyanın en eski sosyal yardım kuruluşlarından biri olma özelliği de taşımaktadır. Sosyal yardım kapsamında asker ve felaketlerden etkilenmiş sivil halkın yanı sıra özellikle savaşlarda esir düşen askerler de ele alınmıştır. Savaş esirleri de tutuldukları yerlerde bu tür yardımlardan faydalanma hakkına sahip olmuşlardır. Bu bağlamda çalışmada Balkan savaşları, I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı sırasında OHAC'ın hem yaralı ve hasta hem de esir askerlerin yapmış oldukları kitap taleplerinin karşılanması, savaş sırasında halk eğitiminin ve temel eğitimin sürdürülmesi için yapmış olduğu kitap kampanyaları ve eğitici yayın taleplerinin karşılanması konusundaki faaliyetleri Türkiye Kızılay Derneği Arşivi'nden (TKDA) alınan belgeler ile birlikte ele alınarak örneklerle incelenecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

BELLİ, Onur. "İstiklâl Madalyalı Şair Necmeddin Sahir Sılan’ın Şiirlerine Balkan Savaşları’nın Yansıması." Erdem, no. 86 (June 1, 2024): 1–19. http://dx.doi.org/10.32704/erdem.2024.86.001.

Full text
Abstract:
Balkan Türklerini yaklaşık beş asırdır bulundukları vatan topraklarından sürgün eden 1912-1913 Balkan Savaşları, ardında derin yaralar ve acılar bırakmıştır. Bu kutsal topraklar ve ulu amaç doğrultusunda verilen mücadele büyük bir felaketle sonuçlanmıştır. Bu anlamda Balkan Savaşları, Balkan topraklarını acıyla kaplayan, kanla sulayan ve binlerce sivil halkın ölümüyle sonuçlanan bir savaş niteliği taşımaktadır. Balkan Savaşları’nın yaşandığı 1912- 1913 yılları arasında, binlerce asker ve sivil halk çatışmalar, salgın hastalıklar nedeniyle yaşamını yitirmiş savaşlar sırasında halk sefalet içinde kalmış ve Balkan Türkleri ilkel yollarla beş asırdır varlıklarını sürdürdükleri topraklarından sürgün edilmiştir. Türk tarihini derinden etkileyen, arkasında bir yıkım bırakan bu kanlı savaş ve Balkan Türklerine yapılan zulümler kaçınılmaz bir şekilde edebiyata yansımıştır. Ardında derin yıkım ve acı bırakan bu savaşın edebiyata yansıması düşünülemez. Bu açıdan 1912-1913 yıllarında Balkan Savaşları’nın Türk basınında kapladığı yeri görmek mümkündür. Ziya Gökalp, Aka Gündüz, Halid Fahri, Mehmet Âkif, Abdülhak Hamid ve Celal Sahir gibi birçok şair Balkan Savaşları’nı şiirlerinde konu edinmiştir. Balkanlar’da yaşanan zulümleri, şiirlerinde konu edinen şairlerden biri de Necmeddin Sahir Sılan’dır. Yazı hayatına şiirler kaleme alarak II. Meşrutiyet döneminde başlayan Necmeddin Sahir Sılan, hem Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine hem de Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşuna tanıklık etmenin getirdiği birikimini şiir ve düzyazılarında dile getirmiştir. 1912-1922 yılları arasında şiirler kaleme alan Necmeddin Sahir Sılan, şiirlerini dönemin önemli mecmua ve gazetelerinde yayımlatmıştır. Rübâb, Donanma, Türk Duygusu, Büyük Duygu, Servet-i Fünûn ve İnci/Yeni İnci mecmuaları ve Tasvir-i Efkâr, Tercüman-ı Hakikat, Anadolu’da Yenigün ve İleri gazeteleri bunlara örnek olarak gösterebilmektedir. Dönemin hafızasına yakından tanıklık etmiş olan Necmeddin Sahir’in şiirlerinde dönemlerde yaşanan savaşların, işgallerin ve halkı derinden etkileyen toplumsal olayların yansımasını görmek mümkündür. Bu bağlamda Necmeddin Sahir’in Trablusgarp Savaşı, Balkan Savaşları, Çanakkale Savaşı, Kurtuluş Savaşı gibi Türk tarihinde önemli yer edinen savaşları şiirlerinde konu edinmiştir. 1912 yılında yazı hayatına başlayan 1912-1913 yılları arasında İstanbul’da gazetecilik faaliyetleri yürüten Necmeddin Sahir Sılan, bu buhranlı yıllarda kaleme aldığı şiirlerinde Balkan Savaşları önemli yer tutmaktadır. Necmeddin Sahir, Balkan Savaşları sırasında harap olmuş şehirleri, insanların yaşadığı zulümleri kaleme aldığı şiirleriyle ölümsüzleştirmiştir. Bu çalışmada, Necmeddin Sahir Sılan’ın hayatı, yazı hayatı hakkında bilgi verilecek ve Balkan Savaşları’nın Tasvir-i Efkâr gazetesinde, Donanma, Türk Duygusu, Büyük Duygu, Tan mecmularında yayımlanan şiirlerine yansıması incelenecektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

Örmeci̇oğlu, Hilal Tuğba. "Cumhuriyetin İlk Yıllarında Köycülük Tartışmaları ve Numune Köyler." Belleten 83, no. 297 (August 1, 2019): 729–52. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2019.729.

Full text
Abstract:
19. yüzyılın sonu 20. yüzyılın başında yaşanan olaylar dünyanın birçok ülkesinde modernist toplumsal dönüşüm amaçlı yeni yönetimler ortaya çıkarmıştır. Bu yönetimlerin vurguladıkları ortak amaçları endüstrileşme-kentleşme ekseninde bir kalkınma olmakla birlikte sahip oldukları toplumsal ve teknolojik alt yapı bunun tam tersidir. Bu nedenle de birçoğunun gündeminde ekonomik, sosyal ve siyasal devamlılıklarını sağlama temeliyle sıkı sıkıya bağlı olan kırsal alan çalışmaları vardır. Bunlardan biri olan genç Türkiye'de ise kırsal alan modernleşmesi çalışmaları Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren gündemde önemli bir yer tutmuştur. Oysaki Kurtuluş Savaşı sonrasında demografik ve ekonomik nedenlerle öncelikli konulardan biri haline gelen kırın modernleşmesi, geç Osmanlı Modernleşme gündeminde eğitim, savunma, sanayi vb. birçok acil reform probleminin arasında kendine oldukça sınırlı bir yer bulabilmiştir. Böylesi koşullar altında Lozan görüşmeleri ile ortaya çıkan ve Türkiye-Yunanistan arasında Batı Trakya ve İstanbul'da yaşayanlar hariç tüm Rum ve Türklerin yer değiştirmesini kapsayan nüfus mübadelesi ise iskân sorununu ülke için en acil imar faaliyetlerinden biri haline getirmiştir. Devlet mübadillerin iskân edilmesi zorunluluğunu kırsal alan modernleşme projesini yeniden ele almak için bir fırsat olarak değerlendirilince ortaya bir iskân çalışmasından çok daha fazla anlamlar taşıyan Cumhuriyet köyü ideali çıkmıştır. Bu çalışmanın amacı, Cumhuriyet'in kurulduğu ilk yıllarda mimarların Türk köyüne ve köylüsüne -dönemin yoğun kullanılan tanımıyla 'halk'a- bakış açısını, belli tercihler ve amaçlar doğrultusunda tasarlanmış yapılı çevrelerin oluşumunu ve mimarinin yeni bir halk yaratma çabalarındaki tavrını ortaya koymaktır. Bu kapsamda, bir yandan iskân baskısı diğer yandan modernleşme kaygıları altında gerçekleştirilen Cumhuriyetin ilk yıllarında köycülük çalışmalarının mekânsal kurgusu ele alınmaktadır. Böylelikle, genellikle kentleşme ve sanayileşmeye yönelik imar faaliyetleri ile bilinen Cumhuriyetin ilk yıllarında modernite projesinin, köy-kent ikileminin de tartışmaya açılması umulmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

SABANCILAR EREN, Sıla. "Kurtuluş ve Kuruluşta Cumhuriyetin İzleri." Kırklareli Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, March 12, 2024. http://dx.doi.org/10.53306/klujfeas.1444903.

Full text
Abstract:
Cumhuriyet rejimi halkın yönetime katıldığı ve egemenliğin halk tarafından temsil edildiği bir yönetim biçimidir. Cumhuriyet monarşinin tam tersidir. Modern bir yönetim biçimi olan cumhuriyet rejimi demokratik veya otoriter olabilir. Türkiye için cumhuriyet rejimi modern, ulusal bir yönetim olmakla birlikte; bir kimliktir. Birinci Dünya Savaşı konjonktürel olarak, imparatorlukların yerine ulus devletlerin kurulması sonucunu doğurmuştur. Ancak Atatürk önderliğinde gerçekleşen ulusal Kurtuluş Savaşı, halkın hem kendi kaderini tayinini hem de kendi geleceğini kendisinin kurması gerektiğini göstermiştir. Ortak bir çaba, mücadele ve özveri sonucunda kurulan Türkiye Cumhuriyeti için cumhuriyet rejimi salt bir yönetim biçimi değildir. Zira cumhuriyetin nitelikleri hem anayasal bir ilke olarak rejim hakkında bilgi vermekte hem de kendine özgü anlamları içermektedir. Türk Modernleşmesinin rasyonel, laik, halkçı, devletçi, ulusal ve ilerlemeci yönü cumhuriyetin niteliklerini oluşturmuştur. 1937’den günümüze bu nitelikler büyük oranda korunarak anayasalarımızda yer almıştır. Türkiye için Cumhuriyet, insan odaklı, kamusal iyiliği hedefleyen ve toplumun her üyesi tarafından korunması gereken bir miras olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu makalede Cumhuriyet’in kuruluşunda ve kurumsallaşma sürecinde modernleşmenin etkileri ve Cumhuriyete yüklenen anlamların analizini yapmak hedeflenmektedir. Devletin ve Cumhuriyetin nitelikleri çerçevesinde ele alacağım çalışma, Türkiye Cumhuriyeti’nin tarihsel birikimi konusunda da fikir verici olacaktır. Türk Modernleşmesi salt bir modernleşme teorisi değildir, Cumhuriyet ve devletin nitelikleriyle özgündür. Bu nedenle bu çalışmada söz konusu özgünlüğün kesişim noktaları belirlenmeye çalışılacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

BİLEYDİ KOÇ, Malike. "Cumhuriyet Dönemi Kültür ve Sanat Politikaları Bağlamında İnkılâp Sergileri ve Yurt Gezileri (1923-1943)." Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, September 23, 2023. http://dx.doi.org/10.16985/mtad.1332286.

Full text
Abstract:
Kurtuluş Savaşı’nın temel dayanaklarından birisi olan ulusal egemenlik ilkesi, savaşın başarıyla sonuçlanmasından sonra yeni kurulan devletin temel prensibi olarak belirlenmiş, bütün yasal ve yönetimsel düzenlemelerde bu ilkeye göre hareket edilmesi kararı alınmıştır. Türkiye Cumhuriyeti’nin ana unsurlarından ulusal egemenlik ve halkçılık ilkeleri, aynı zamanda ülkenin sanat politikasının yönünü de belirlemiştir. Ulusal egemenliğe dayanan kültür politikaları bağlamında hedeflenen program, sanat eğitimi faaliyetlerinin ülkenin her yerine ulaşması olmuştur. Gazi Mustafa Kemal Atatürk bu hedef doğrultusunda sanatçıyı en iyi destekleyecek kurumun devlet olacağını görmüş ve bu görüşünü Türkiye Cumhuriyeti Devlet Politikası olarak desteklenmiştir. “Türkiye Cumhuriyeti’nin temeli kültürdür” diyen Atatürk, güzel sanatlar alanındaki çalışmaları yönlendirmiş, sanatçılar ile halk arasında bağ kurmayı amaçlayan, sanatçıların eserleri aracılığıyla devrimleri gelecek nesillere aktarmalarına zemin hazırlayan kültür ve sanat faaliyetlerine özel bir önem vermiştir. Bu amaçla desteklenen faaliyetler arasında Cumhuriyetin 10. Yıldönümü adına 1933 tarihinde düzenlenen ve sonraki yıllarda da devam eden “İnkılâp Sergileri” olmuştur. Ulusal egemenlik ilkesinin, devrim ruhunun toplum nezdinde temellendirilmesi adına İnkılâp Sergilerinin açılış tarihinin Cumhuriyet Bayramı olarak seçilmesi büyük anlam taşımaktadır. Sanatçılar ve halk arasındaki bağı güçlendirecek bir adım daha atılmış, halkın sanata ulaşmasının ötesinde sanatçının halka ulaşması için “Yurt Gezileri” düzenlenmiştir. Bu çalışmanın amacı, İnkılâp Sergilerinin ve sanatçı ile halk arasında bağ kurmayı amaçlayan Yurt Gezilerinin dönemin kültür politikalarına ne yönde katkıda bulunduğunu belirlemeyi içermektedir. Çalışma, devrim ruhunu gelecek nesillere aktarmak amacıyla devletin kültür ve sanat politikalarına verdiği desteği anlamlandırmakla birlikte devlet destekli sergi ve gezilerin cumhuriyetin ilk on yılının sanatsal izdüşümüne karşılık gelen ilk örnekler olması adına önemlidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

ORAKÇI, Meryem. "ATATÜRK DÖNEMİNDEKİ MİLLİ BAYRAM KUTLAMALARINDA SİNEMANIN ROLÜ." Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Atatürk Yolu Dergisi, September 13, 2023. http://dx.doi.org/10.46955/ankuayd.1352693.

Full text
Abstract:
Atatürk döneminde önem verilen ve gelişmesi istenen alanlardan biri sinema olmuş ve sinema yeni rejimin ve devrimlerin yerleştirilmesinin bir aracı olarak görülmüştür. Film izleyicisi olmak için okuma yazma bilmek gerekmemesi, eğitimsiz kitlelere de ulaşabilmesi sinemayı ön plana çıkarmıştır. Diğer yandan Kurtuluş Savaşının ardından kurulan Türkiye Cumhuriyeti’nde Milli Mücadelenin önemli dönüm noktaları milli bayram olarak kabul edilmiş ve bu bayramların kutlanması birçok yönden bir fırsat olarak görülmüştür. Milli bayramlarda ortak acılardan geçildiği ve ortak bir mücadele yürütüldüğü vurgulanarak, milli birlik ve beraberlik hissinin yerleşmesi istenmiştir. Yine bu günler vesilesiyle her sınıftan halkın kaynaşması, bayramların her kesim tarafından benimsenmesi hedeflenmiştir. Başkent Ankara’da büyük kutlama törenlerinin organize edildiği Atatürk döneminde, imkanlar dahilinde sinema da kutlama programlarına dahil edilmiştir. Özellikle Millî Mücadele dönemine, Türkiye Cumhuriyeti’nin gelişimine yönelik çekilen sayılı filmin, bayramlarda daha kalabalık bir halk kitlesine ulaşması istenmiştir. Bu amaç özellikle Ankara Halkevinin sinema faaliyetiyle hayata geçirilmeye çalışılmıştır. Bu çalışmada Ankara’da kutlamalarda gösterilen filmler, kutlamaların filme alınması, Halkevinin sinema çalışmaları gibi farklı yönlerden milli bayramlarda sinemanın rolü ele alınacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

CANGER, Emin Murat, and Serap ŞAHİNOĞLU. "Cumhuriyetin İlk Yıllarındaki Ulusal Sağlık Politikalarının Işığında Birinci Milli Diştababeti Kongresi." Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Lokman Hekim Tıp Tarihi ve Folklorik Tıp Dergisi, July 10, 2023. http://dx.doi.org/10.31020/mutftd.1279493.

Full text
Abstract:
Giriş: Kurtuluş Savaşının kazanılmasıyla sonuçlanan yıkıcı ve yıpratıcı süreç geride genç nüfus kaybının yanı sıra salgın hastalıklarla da boğuşan bir toplum bıraktı. Türkiye Büyük Millet Meclisi hükumetleri ve sonrasında gelen cumhuriyet hükumetleri hem bu sağlık sorunları hem de sağlık personeli ve kuruluşlarının sayısının arttırılması ve ülke sathına yayılması çabasına girişti. Bunda Dr. İbrahim Refik (Saydam) Beyin çabaları büyük öneme sahiptir. Bulaşıcı hastalıklarla mücadele etmeye, sağlıklı nesiller yetiştirmeye ve ölümleri azaltmaya yönelik yasalar cumhuriyetin erken dönemlerinde çıkartıldı. 1908 yılında temeli atılan ve 1909 yılında eğitime başlayan Dişçi Mektebinin kuruluşundan üç yıl sonra “Tıp Fakültesi Dişçilik Şubesi Mezunin ve Talebe Cemiyeti” adlı bir dernek kuruldu. Birinci Dünya Savaşı nedeniyle faaliyetine devam edemeyen bu derneğin yerine kurulan “Müslüman Diştabipleri Mezunin ve Talebe Cemiyeti” adındaki dernek de, Türk diş hekimliği tarihindeki ilk bilimsel kongre olan ve ülkemizdeki sayısı yaklaşık 300 olan diş hekimlerinin yarısının katıldığı “Birinci Milli Diş Tababeti Kurultayını” düzenlemiştir. Bilimsel bir içeriğe sahip olan bu kongrede tartışılan ve diş hekimlerinin bilgi düzeylerini yükseltecek konu başlıkları yanında, dönemin sağlık politikası olan halk sağlığı uygulamalarıyla benzerlik gösteren koruyucu ve önleyici diş hekimliği ile ilgili sunumlar da yapıldı. Amaç: Diş hekimliğimizin erken döneminde koruyucu ve önleyici diş hekimliğinin ülkemizdeki konumunun düzenlenen ilk ulusal kongredeki yansımalarını cumhuriyetin ilk yıllarındaki sağlık politikaları çerçevesinde değerlendirmektir. Sonuç: Çeşitli önerileri içeren bu sunumlarda ve sonrasında yapılan tartışmalarda belirtilen görüşler ve İstanbul’da bu amaca yönelik çalışmaların yapıldığının anlaşılması, ülkemizde koruyucu ve önleyici diş hekimliği kavramına modern diş hekimliğinin erken bir döneminde dahi önem verildiğinin gösterilmesi bakımından önemlidir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles

Books on the topic "Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu"

1

Karaca, Aslı Esma. Hasan. İstanbul: Sosyal Araştırmalar Vakfı Yayınları, 2020.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Karataş, Dursun. Parti-cephe ile iktidara yürüyelim. Cağaloğlu, İstanbul: Haziran Yayıncılık Sanayi ve Tic., 1995.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Düzgören, Koray. THKP-C ve Kızıldere. [Turkey]: BDS, 1988.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

SABO - Sabahattin Kurt Kitabi. Ayrinti Yayinlari, 2017.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

THKO savunma: Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin Inan. Galatasaray, İstanbul: Altmışsekizliler Birliği Vakfı, 2000.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

THKO savunma: Deniz Gezmiş, Yusuf Arslan, Hüseyin Inan. Galatasaray, İstanbul: Altmışsekizliler Birliği Vakfı, 2000.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Deniz olunmalı. Ankara: Fabulinus, 2012.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Denizlerin Davasi. Cumhuriyet Kitaplari, 2012.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Devrimci bir subay. Saffet Alp kitabi. Ayrinti Yayinlari, 2018.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

İddianame: Türkiye Halk Kurtuluş Parti-Cephesi davası . Ankara: V Yayınları, 1988.

Find full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
More sources

Book chapters on the topic "Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu"

1

Aksoy, Volkan. "Cumhuriyet Halk Fırkası ve Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası Programları Üzerine Bir Karşılaştırma." In Tarih Alanında Seçme Yazılar-IV. Özgür Yayınları, 2023. http://dx.doi.org/10.58830/ozgur.pub177.c864.

Full text
Abstract:
30 Ekim 1918 Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan sonra yurdun işgallere uğraması sonucunda vatanın mukadderatını İtilâf Devletlerine ve onların korumasında azınlıklara bırakmak istemeyen vatanseverler, Batı Anadolu’dan başlamak üzere direnişe geçtiler. Aynı amaçlar doğrultusunda Mustafa Kemal Paşa’nın önderliğinde Samsun’a çıkan vatanseverler de bu yer yer yanan istiklâl ateşlerini birleştirip teşkilâtlandırarak vatanın kurtuluşunu temin ettiler ve Osmanlı Devleti’nin yerine yeni bir milli devlet kurdular. Bu aşamadan sonra Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, Büyük Taarruzun kazanılmasıyla Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) ve onun yaratıcısı Müdafaa-i Hukuk Cemiyetlerinin görevlerinin de sona erdiğini, müdafaa-i hukuk teriminin Kurtuluş Savaşındaki anlamını artık ifade edemeyeceğini düşünmüşler ve yeni dönemde yeni isme, yeni bir programa ihtiyaç olduğunu vurgulamışlardır. Mustafa Kemal Paşa çıktığı yurt gezilerinde amaçlarını halka anlatma fırsatı bulurken TBMM’de ise 1 Nisan 1923 tarihinde seçimlere gidilmesi gündeme gelmiş ve yeni bir seçim yapılması kabul edilmiştir. Mecliste seçim kararı alındıktan sonra, 8 Nisan 1923 tarihinde Mustafa Kemal Paşa, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti (ARMHC) Reisi olarak bir beyanname yayınlamıştır. 9 Umde’den (ilke) oluşan bu beyanname Halk Fırkasının (HF) temelini oluşturmuştur. Diğer taraftan Cumhuriyet’in ilk muhalefet partisi olarak Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının (TCF) kökenlerini, Ekim 1923’te Cumhuriyetin ilanından sonra HF içinde doğan görüş ayrılıklarına kadar uzatmak mümkündür. Cumhuriyetin, bir grup önde gelen partilinin Ankara’da bulunmadığı bir sırada ilan edilmesi bazı tepkilere yol açmıştır. Eski çalışma arkadaşlarının Mustafa Kemal’in desteklediği nispeten yeni kadrolar tarafından geriye itildiklerini düşünmesi de yeni partinin kuruluşunda etkili olmuştur. Böylece iki parti iki programla ve yer yer farklı söylemlerle Türk siyasi hayatında yerini almıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography