To see the other types of publications on this topic, follow the link: Yeni Tip Kamusal Sanat.

Journal articles on the topic 'Yeni Tip Kamusal Sanat'

Create a spot-on reference in APA, MLA, Chicago, Harvard, and other styles

Select a source type:

Consult the top 26 journal articles for your research on the topic 'Yeni Tip Kamusal Sanat.'

Next to every source in the list of references, there is an 'Add to bibliography' button. Press on it, and we will generate automatically the bibliographic reference to the chosen work in the citation style you need: APA, MLA, Harvard, Chicago, Vancouver, etc.

You can also download the full text of the academic publication as pdf and read online its abstract whenever available in the metadata.

Browse journal articles on a wide variety of disciplines and organise your bibliography correctly.

1

Yavuz, Belma Kurt, and Barış Yılmaz. "Kamusal Sanat Yoluyla Aktör İnsanı Canlandırma: Suzanne Lacy'nin Çalışmalarının Rıchard Sennett'in Yaklaşımı Üzerinden İncelenmesi." Euroasia Journal of Social Sciences & Humanities 10, no. 32 (2023): 141–58. https://doi.org/10.5281/zenodo.8078864.

Full text
Abstract:
Endüstri toplumunun gelişimiyle kamusal alanın dönüşümü, o alanı şekillendiren ya da o alanın şekillendirdiği fertlerin de dönüşümünü beraberinde getirmiştir. 19. Yüzyılla birlikte “ölü doğum” yapmaya başlayan kamusal alan, insanların özel hayatlarına ait mekanların birer özgürlük alanı olarak algılanması ile yabancılaşmanın merkezi olarak görülmeye başlanmıştır. Bugün neredeyse sadece hareketlilik ve ticari değiş tokuşun merkezi olan bu alanlar, sanatçı duyarlılığı ile yeniden değerlendirilmeye çalışılmaktadır.  Sadece bu alanları Habermas’ın altını çizdiği gibi siyasal işlevleri için değil, Sennett’in dediği gibi insanın doğumdan itibaren getirdiği etkileşim, oyun ve iş birliği ihtiyacının da merkezi haline yeniden getirebilmek adına özellikle 1960’lardan sonra Happening sanat hareketinin ve ardından ortaya çıkan Yeni Tip Kamusal Sanat gibi etkileşimi önceleyen sanat akımlarının çabaları dikkate değerdir. Üstelik bu çalışmaların, özellikle Suzanne Lacy gibi öncülerin esas çabası, kamusal alanda kalabalıklardan estetik bir biçim yaratma ihtiyacının yanı sıra, o kalabalıkları etkileşimin merkezi haline getirmektir. Bu yeni tip kamusal sanatta sanat eseri, kamusal alandaki insanın kendisidir. Bunu yaparken, elden geldiğince galeri ve müze gibi, sanatın icra edildiği geleneksel alanlar yerine, “ölü kamusal alan”lar tercih edilmektedir. Böylelikle bir icracı olmanın ne demek olduğunu bilmeyen kitleleri, o ana özgü yaratılan kurgularla, aynı gerçek bir kamusal hayat örneğinde olduğu gibi, birer aktöre dönüştürmeye çalışılmaktadır.  Birbirine yabancı kitlelerin, sanat yoluyla bir oyunun içine dahil olduğu ve bunun sonucunda iş birliği ve yabancılar arası dayanışmanın güçlendirilmeye çalışıldığı söylenebilir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
2

Karabağ, Çiğdem, and Emel Birer. "Kent Sahnesinde Eşzamanlılık: İstanbul Suadiye Marmaray Grafitileri." Tasarim + Kuram 20, no. 42 (2024): 173–88. http://dx.doi.org/10.59215/tasarimkuram.dtj437.

Full text
Abstract:
Kentlerin küreselleşmesi ile gündelik yaşamda eşzamanlı olarak gelişen değişim ve dönüşümler, “gündelik hayatın estetikleştirilmesi” ile kavramsallaştırılır. Yeni bir estetik anlayışı ile biçimlenen kentler, kamusal mekânlar(ı) birer teatral sahneye dönüştürür. Kent ile yaşanan bu etkileşimde sanat nesnesi/eylemi, mekân ve zamanda eşzamanlılık ilkesi ile kentli/izleyici tarafından deneyimlenerek anlam kazanır. Bu çalışmada “yer”, Einstein’ın “Özel Görelilik Teorisi” üzerinden yeniden tanımlanmış, yere ilişkin zaman, mekân ve hareket etme biçimlerini birbirinden bağımsız olmadıkları aforizması ile kamusal mekânlarda yaşanan eşzamanlı sanat karşılaşmalarının bulunduğu kent sahneleri olarak ele alınmıştır. Alan çalışmasında tanımlayıcı örnek olay yöntemi kullanılarak İstanbul Suadiye Marmaray grafitileri, durağan ve hareketli konumda olan kentlinin, eşzamanlı aralıklarda ardı ardına ortaya çıkan sayısız imge/görüntü kombinasyonları fotoğraflanarak, kamusal sanata eşzamanlılık kavramı ile yeni bir bakış açısı kazandırılması amaçlanmıştır. Bu bakış açısıyla kent sahneleri; vagon içerisinde kentlinin/izleyicinin sabit olduğu/hareketsiz durduğu yer’den elde ettiği eşzamanlı görünüm, istasyon içerisinde hareketli olarak bekleyen kentlinin/izleyicinin hareketli vagon yüzeyi ile eşzamanlı elde ettiği görünüm ile Marmaray çevresinde/sokak görünümünden, hareket eden/duran vagonlar ile iç içe geçen katmanlı kamusal mekânlar olarak belirlenmiştir. Çalışmanın hipotezi, “durağan ve hareketli sanatın kesiştiği kamusal mekânlarda yeni sanat imgeleri meydana gelir ve buna eşzamanlılık sebep olur” savıdır. Küreselleşmenin getirdiği kültürün kentleri estetik hale getirmesine tanıklık edilen kamusal sanat, eşzamanlı imge/görüntü dizgeleri ile kentli/izleyici tarafından yeniden yaratılmaktadır. Böylelikle kamusal sanatta deneyimlenen eşzamanlı karşılaşmalar, kentlinin/izleyicinin bulunduğu “yer”e göre yeniden üretilerek belleklerde zengin bir düşsel altyapı oluşturmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
3

Ramazan, Tilki, and Seylan Ali. "Yeni Kent Ekolojisi Bağlamında Heykelin Kamusal Alanda Geleceği." International Social Mentality and Researcher Thinkers Journal 10, no. 3 (2024): 451–58. https://doi.org/10.5281/zenodo.11397097.

Full text
Abstract:
G&uuml;n&uuml;m&uuml;z kent anlayışı, yeni kent ekolojisi kavramı ile birlikte ele alınmakta ve genel anlamıyla s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilir bir yaşam bi&ccedil;iminin teşvik edilmesinin vurgulanması y&ouml;n&uuml;nde yaklaşımları i&ccedil;ermektedir. Bu yaklaşımlar gerek doğal kaynakların korunması gerek ise &ccedil;evresel denge gibi unsurların yeni kent ekolojisi kavramıyla harmanlanması &uuml;zerine şekillenmektedir. Aynı zamanda kentsel d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m ve &ccedil;evre ile ilgili sorunların odağında yeni kent ekolojisi, toplumsal farkındalığa dikkat &ccedil;eken sanat eserleri ile de ayrıca ele alınmaktadır. Bu bağlamda kent yaşamının s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirliği konusunda farkındalık yaratabilmek adına g&uuml;&ccedil;l&uuml; bir potansiyel taşıyan heykel, ge&ccedil;mişten g&uuml;n&uuml;m&uuml;ze kentin estetiği ve k&uuml;lt&uuml;rel dokusuna katkıda bulunan &ouml;nemli bir sanat alanıdır. Heykel sanatının kamusal alandaki rol&uuml;, yeni kent ekolojisi bağlamında &ouml;nemli iş birliklerine sahiptir. Bu bakış a&ccedil;ısı ile yeni kent ekolojisi kavramı da heykel sanatına yeni a&ccedil;ılımlar kazandıracak &ouml;nemli yaklaşımlardan biri olarak g&ouml;r&uuml;lmektedir. Ekolojik kentlerin s&uuml;rd&uuml;r&uuml;lebilirlik, &ccedil;evresel bilin&ccedil; ve kamusal alanların işlevselliği a&ccedil;ısından &ouml;neminin yanı sıra, heykel sanatının tarihsel gelişimi ve kamusal alandaki yeri olduk&ccedil;a &ouml;nemlidir. Heykel sanatının zaman i&ccedil;inde kamusal alanda nasıl bir değişim ve d&ouml;n&uuml;ş&uuml;m yaşadığı ayrıca heykel sanatının toplumsal bilin&ccedil;lendirme ve &ccedil;evresel farkındalık oluşturma potansiyeline sahip olduğu g&ouml;r&uuml;lmektedir. Heykel sanatının g&uuml;n&uuml;m&uuml;zdeki sosyal, k&uuml;lt&uuml;rel ve &ccedil;evresel bağlam i&ccedil;inde nasıl bir rol &uuml;stlenebileceğine dair değerlendirmeler yapılmakta, yeni kent ekolojisi kavramının da heykel sanatına yeni a&ccedil;ılımlar kazandıracak &ouml;nemli yaklaşımlardan biri olarak g&ouml;r&uuml;nmektedir. <strong>Anahtar Kelimeler:</strong>&nbsp; &nbsp;Heykel, kent ekolojisi, kamusal heykel, kamusal alan
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
4

Alangoya, Kezban Ayça. "Mimarlık Eğitiminde Kolektif Mekân Tasarımı." Tasarim + Kuram 19, no. 39 (2023): 248–77. http://dx.doi.org/10.59215/tasarimkuram.393.

Full text
Abstract:
Bu çalışma her ölçekteki fizik mekanı; toplumsal yaşamın fiziksel sahnesi olarak algılayan yazarın mimari tasarım eğitimine başlayan öğrencileriyle deneyimlerini içermektedir. Kolektif mekan olgusundan ilham almış yazar; 2018-2022 yılları arasında öğrencilerini kolektif mekanlar tasarlamaya teşvik etmiştir. Özel kullanıma hizmet veren kamusal, kamusal kullanıma hizmet veren özel mekanlar olan kolektif mekanlardan mimari tartışma ortamında ilk kez 20. yüzyıl sonlarında bahsedilmiştir. Çağdaş mimarlar mikrokozmoslar olarak tanımladıkları kolektif mekanların; karma işlevli binaları kapsadıklarını, kentlerin tipolojik/morfolojik yapılarını zenginleştirdiklerini ve günümüz mimarlığında dikkate alınmaları gereğini vurgulamaktadırlar. Mimarlık eğitimine dair stratejisinde toplum-birey dinamikleriyle fizik mekanlar arasındaki bütünlüklere ışık tutmayı amaçlamış yazar; 2018-2022 arasındaki eğitim sürecinde kolektif mekan olgusuna ışık tutan kaynaklar aracılığıyla yeni eğitsel yöntemler uygulayabilmiştir. Tasarım alanı seçimleriyle mimari program içeriklerinin öğrencilere bırakıldığı eğitim sürecinde; fiziksel ve sosyal bütünleşmelerin gündelik yaşamı nasıl şekillendirdikleri irdelenmiş, kolektif mekanların gündelik hayatın zenginleşmesine sağlayabilecekleri katkılar sorgulanmıştır. Süreçte sanat eserleri, kentsel morfolojik elemanlar, mimari mekâna ilişkin kuramsal eserler, doğa-kültür-zaman olgularının merkeze alındığı fenomenolojik yolculuklar olmak üzere dört kaynaktan faydalanılmıştır. Kolektif mekanların kentsel merkezler dışında doğal alanlarda, terk edilmiş kırsal/antik yerleşimlerde tasarlanması olgunun kapsamını genişletmiş; kolektif mekanların tasarımına dair ilkelere ışık tutan çıktılar üretilmiştir. Çalışmanın giriş bölümünde yazarın eğitim stratejisinin amaçları açıklanmıştır. 1. bölümde kolektif mekan olgusu, 2. bölümdeyse kolektif mekanların tasarlanması bağlamında yeni eğitsel yöntemlere ilham vermiş kaynaklar tanıtılmıştır. 3. bölümde tasarım ilkelerini belirlemiş çıktılar irdelenmiş, ara bölümlerin bitimlerine amaçların/kaynakların/yöntemlerin/araçların/bulguların özetlendiği tablolar eklenmiştir. 4. bölümde kolektif mekan tasarımlarını biçimsel/anlamsal bağlamda derinleştirmiş gözlemler/analiz çalışmaları ele alınmıştır. Sonuç bölümünde kolektif mekan tasarımına dair ilkeler/mekan olgusu/tasarım ediminin yapısı/mimarlık disiplininin kapsamı bağlamında edinilmiş kazanımlar özetlenmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
5

ERKAL, Kürşad. "Provincial-Urban Presentation in Turkish Cinema: The Case of Nuri Bilge Ceylan's Winter Sleep Film." Erciyes İletişim Dergisi 10, no. 2 (2023): 819–44. http://dx.doi.org/10.17680/erciyesiletisim.1162938.

Full text
Abstract:
Sanayileşme ile kırsaldan kentlere yönelen yoğun ilgi kontrolsüz göçleri ortaya çıkarmıştır. Farklı bölgelerden, kültürlerden gelen insanların oluşturduğu hızlı yığıntı, ekonomik, sosyal ve kültürel sorunları beraberinde getirirken, problemleri çözmeye, ortak bir yaşam kültürü oluşturmaya dönük düzenlemeleri de mecburi kılmıştır. Bu kentleşme olgusuyla beraber yeni bir karakter ve kavram olarak kentli insan tipi de ortaya çıkmıştır. Bu yeni tip, zamanla geleneksel yaşam biçiminin temsili olan köylü (taşralı) karakterden ayrışırken aralarındaki etkileşim ve çatışmalar sosyal bilimlerle birlikte sanat alanının da ilgi gösterdiği bir konu olmuştur. Bu anlamda sinema taşralı-kentli karşılaştırmalarının sıklıkla yapıldığı bir sanat dalı olarak öne çıkmaktadır. Çalışma, iletişim, ulaşım teknolojilerinin yanı sıra sosyo-ekonomik gelişmeler nedeniyle dönüşen taşralı insan tipinin kentli insan tipiyle güncel mukayesesini amaçlamaktadır. Bu bağlamda Türk sinemasının taşralı-kentli karşılaştırmasının yapıldığı en güncel örneklerinden olan 2014 yapımı “Kış Uykusu” filmi, Machin ve Mayr (2012) tarafından geliştirilen, metinleri ve görselleri birlikte inceleme fırsatı sunan “çok modlu eleştirel söylem analizi” yöntemi kullanılarak incelenmiştir. Araştırma sonucunda filmde yer alan Hidayet, Hamdi hoca, İsmail gibi karakterlerin bir kısmının kentli bir yaşam sürseler de kırsal kültür karakterlerinin baskın bir şekilde devam ettiği, bu ayrımın filmde net bir şekilde işlendiği bulgularına erişilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
6

SALİKOĞLU, Hüseyin. "The Column of Phocas and The Icon of Heraclius: Shift from Rome to Byzantium." Ortaçağ Araştırmaları Dergisi 6, no. 2 (2023): 535–53. http://dx.doi.org/10.48120/oad.1291519.

Full text
Abstract:
Roma İmparatorluğu’nun ne zaman Bizans’a evrildiği konusundaki tartışmaya arkeolojik ve sanat tarihsel kanıtların yardımıyla katkı sağlamak mümkündür. Günümüze ulaşmış birçok arkeolojik ve maddi kanıttan biri de Roma İmparatorluğu’nda neredeyse kesintisiz sürdürülmüş anıtsal sütun dikme geleneğindir. Bu geleneğin son evresi Roma İmparatorluğu’nun Bizans’a evrildiği süreçte önemli bir yere sahiptir. Roma kenti ve bu kentin kalbi Forum Romanum imparatorların diktiği birçok anıtsal sütuna ev sahipliği yapmaktaydı. Başkent Constantinopolis’e taşındığında ve imparatorluk Hristiyanlaştığında dahi bu geleneği hem eski hem de yeni başkentte sürdürmüşlerdi. Bu sütunlar onları Romalı geçmişlerine bağlayan devlet anıtlarıydı. Roma egemenliğini, imparatorun otoritesini, Romalı kimliğini, toplumsal hafızayı ve klasik kültürü temsil etmekteydiler. 7. yy’ın başında İmparator Heraclius bu geleneği terk etti. Onun iktidarı bazı tarihçiler için Roma imparatorluğunun sonu olarak kabul edilir. Bu bir tesadüften ziyade, Heraclius’un içinde yaşadığı dünyanın değişip dönüştüğünün de somut kanıtıydı. Anıtsal sütunlar adeta Roma imparatorluk ideolojisinin kamusal alanda dalgalanan bayrağıydı. İmparatorların anıtsal sütun dikme geleneğini terk etmeleri klasik kültürden ve Roma imparatorluk ideallerinden de kopmak anlamına gelmekteydi. Bu tarihsel durum, bugün Bizans denilen uygarlığın da doğuşuna işaret etmekteydi.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
7

Özbek, Yıldıray. "Erken Cumhuriyet Döneminde (1923-1945) Kayseri'de Okul Yapıları." Belleten 77, no. 278 (2013): 271–302. http://dx.doi.org/10.37879/belleten.2013.271.

Full text
Abstract:
Cumhuriyet eğitim tarihinin tüm örneklerinin görülebileceği Kayseri'deki okul yapılarını inceleyen bu çalışma 1923-1945 yılları arasında inşa edilip günümüze ulaşabilmiş 15 örneği içermektedir. Bu örneklerden 9 tanesi köylerde bulunmakta ve birbirlerinden farklı tasarım özellikleri göstermektedir. Mekân bakımından tek derslikten altı dersliğe kadar farklı düzenlemeler içeren örnekler içinde Nize Köyü ilköğretim okulu tek derslikli tek okuldur ve köy enstitüsü mezunlarının çalışabileceği derslik, işlik (demircilik atölyesi) ve lojmandan oluşan tasarımıyla yarışma sonucu elde edilmiş bir planın devrin yönetmeliklerine göre uygulanmış halidir. Safa Mektebi ve Cin Ahmet Köyü ilkokulu girişe paralel koridorun arkasına yerleştirilmiş iki derslik ve bir idari bürodan oluşur. Bünyan Sağlık Meslek Lisesi (Eski Namık Kemal İlkokulu) ve Artmak Köyü ilkokulunda üç derslik ve bir idari bürodan oluşan tip projenin uygulaması söz konusudur. Yeşilkent, Akkışla Cumhuriyet, Kaynar ilkokulları ile Pazarören Köy Enstitüsü H plânlı bir tasarıma sahiptirler ve giriş cepheleri üçgen alınlıklı ahşap revaklı birer sundurmayla vurgulanmıştır. 1940'lı yılların başında inşa edilen Kız Meslek lisesi ve Erkek Sanat Enstitüsü modern betonarme inşaatın temsilcileri olarak öne çıkarlar. Olgun ölçüleri, temiz taş işçiliği ve anıtsal giriş revağıyla Develi Lisesi sanatçı imzası (Süleyman Unutulmaz) taşıyan tek eserdir. İncelenen okullar içinde birisi (Zile İlkokulu) hariç tamamı taş malzemeyle inşa edilmiştir. Zile ilkokulu, ahşap hatıllar yerleştirilmiş kerpiç malzemeyle inşa edilmiştir. Günümüze ulaşan bu okullar, yeni kurulmuş olan Cumhuriyet'in kuruluş felsefesini ve ideolojisini yeni nesillere anlatabilmek, tabir yerindeyse "ulus inşa edebilmek" amacıyla çoğu köylere dikilmiş birer anıt kimliğine sahiptirler.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
8

Ejder, OKUMAŞ. "Covid-19 Küresel Salgın Sürecinde Ev ve Aile." Mevzu - Sosyal Bilimler Dergisi, no. 6 (September 15, 2021): 89–117. https://doi.org/10.5281/zenodo.5506785.

Full text
Abstract:
Tarihte daha &ouml;nce meydana gelen pandemilerden b&uuml;y&uuml;kl&uuml;ğ&uuml;, hızı ve etkileri bakımından farklı boyutları olan Covid-19 pandemisi, bireysel ve toplumsal etkileriyle b&uuml;t&uuml;n d&uuml;nyayı &ccedil;epe&ccedil;evre kuşatmıştır. Yeni tip koronavir&uuml;s hastalığı, tabiatı gereği doğrudan insanlara saldıran, toplumsal hayatları alt&uuml;st eden, toplumsal yaşamın b&uuml;t&uuml;n ve&ccedil;helerinde olağan&uuml;st&uuml; şartlarla m&uuml;cbir sebep durumu hasıl eden toplumsal bir krizdir. &ldquo;Evde kal, sağlıklı kal&rsquo;&rdquo;, &ldquo;Hayat eve sığar&rsquo;&rdquo; gibi sloganlar eşliğinde salgın s&uuml;recinde evde kalmak ve m&uuml;mk&uuml;n olduğunca sokağa, meydanlara, kamusal alanlara &ccedil;ıkmamak, insanlara bu krizle başetmede temel bir &ccedil;&ouml;z&uuml;m yolu olarak sunuldu. Ev, bu s&uuml;re&ccedil;te ortaya konulan tedbir, karar ve uygulamalarda anahtar konum kazandı. Aile de buna g&ouml;re i&ccedil;inde ve etrafında yeni durumların ortaya &ccedil;ıktığı merkezi bir grup ve kurum haline geldi. Nitekim bu &ccedil;alışma salgın s&uuml;recinde ev ve aileye odaklanmaktadır. &Ccedil;alışmada salgın s&uuml;recinde evde kalma durumuyla pandemi sonrası aile kurumunun halini anlamak ama&ccedil;lanmaktadır. &Ccedil;alışma, nitel bir yaklaşımla ev ve aile hakkındaki yazılı kaynaklara başvurmak suretiyle y&uuml;r&uuml;t&uuml;lm&uuml;şt&uuml;r. &Ccedil;alışmanın bulguları &ccedil;er&ccedil;evesinde aile eve evin salgın s&uuml;recinde &ouml;nemli değişiklikler yaşadığı ailede din hayatının da bu değişikliklerden etkilendiği s&ouml;ylenebilir. Salgın zamanlarında evde ve ailede işlevsel değişimler ger&ccedil;ekleşmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
9

Karacabey, Bekir, and Sultan Murat Topçu. "Ardahan’da Erken Cumhuriyet Döneminde İnşa Edilen Lojmanlı Köy Okulları." Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi 41, no. 111 (2025): 181–222. https://doi.org/10.33419/aamd.1700112.

Full text
Abstract:
Eğitim kurumları, sosyal devletlerde kamusal bir görev olarak kabul edilmekte olup bu kurumlar devlet eliyle inşa edilmiştir. Yapım süreçlerinde dönemin sanat, mimarlık ve fikir akımlarının yanında geçmişten gelen devlet birikimleri etkin bir rol oynamıştır. Osmanlı Devleti’nin yerine kurulan Türkiye Cumhuriyet’i de kendinden önceki devletin bakiyesinden yararlanmıştır. Ancak Cumhuriyet’in sağlam temellere oturmasıyla birlikte kendi karakterini yansıtacak okul planları tasarlanmıştır. Bunun yanı sıra bir ulusu yeniden inşa etmek, rejimi özümsetmek ve kendini anlatmak üzere ülkenin dört bir köşesine gidecek öğretmenler yetiştirilmiştir. Köylere giden öğretmenler için hem ders anlatacakları okul hem de yaşamını ikame edecekleri bir ev ihtiyacı hâsıl olmuştur. Buna istinaden devlet, lojmanlı köy okulları modelini geliştirmiştir. Bu okulların tasarımında gerek yurt içinden gerekse yurt dışından ülkeye davet edilen mimarlar, köylerde inşa edilecek okullar için bir dizi çalışmalar yapmıştır. Ayrıca ülke genelinde lojmanlı köy okulları için tip-proje yarışmaları düzenlenmiştir. Dolayısıyla Erken Cumhuriyet Dönemi yapılarında belli bir plandan söz etmek mümkündür. Makalenin konusunu oluşturan lojmanlı eğitim yapıları da bu düzen içerisinde Ardahan’da inşa edilmiş Cumhuriyet Dönemi’nin karakteristik mimarisini yansıtan önemli eserlerdir. Bu çalışmayla, lojmanlı eğitim yapıları Ardahan özelinde tespit edilerek Türk Eğitim mimarisindeki önemi vurgulanmıştır. Lojmanlı köy okullarıyla ilgili doğrudan yayınlanmış bir çalışma bulunmamakla birlikte bazı kitap, makale ve tezlerde eğitim yapıları içerisinde bu tür eserler incelenmiştir. Söz konusu lojmanlı köy okulları ilk defa bu makalede detaylı bir şekilde ele alınarak tipoloji değerlendirmesine gidilmiştir. Bu kapsamda Ardahan il merkezi, ilçe ve köylerinde yaptığımız saha çalışmasında Erken Cumhuriyet Dönemi’ne ait beş lojmanlı köy okulu tespit edilmiştir. Bu okullar plan, malzeme ve cephe tasarımları açısından Anadolu’da inşa edilen benzer örneklerle karşılaştırılarak değerlendirilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
10

HAŞAR, Sündüz. "SANAT, SOKAK VE ZAMANDA YENİ BİR DÖNEM: KAMUSAL ALAN, YARATICI TOPLUMSAL HAREKETLER VE HETERETOPYA/A New Era In Art, Street And Time: Public Sphere, Creative Social Movements And Heterotopia." International Journal of Interdisciplinary and Intercultural Art 6, no. 6 (2018): 193–203. http://dx.doi.org/10.29228/ijiia.6.66.

Full text
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
11

Demir, Hülya, and Metin Eker. "Metaverse'de Punk Estetiği: Kamusal Sanat ve Kültürel Çeşitlilik." Kent Akademisi, October 19, 2024. http://dx.doi.org/10.35674/kent.1491012.

Full text
Abstract:
Kamusal sanat, tarihi ve kültürel bağlamlar sunarak, toplumun katılımıyla ve çevresel etkileşim içinde gelişen sanat eserleri ve projeleri ile ortaya çıkmaktadır. Metaverse, postmodern sanatın sınırlarını zorlayan, dijital kamusal alanları genişleten ve sanatın toplumsal işlevini yeniden tanımlayan bir teknolojik ve dijital ortam sunmaktadır. Bu bağlamda, metaverse içerisindeki kamusal sanat eserlerinin toplumsal katılım, kültürel çeşitlilik ve punk estetiği konularında nasıl bir rol oynadığı araştırma kapsamında incelenmiştir. Araştırmada, nitel bir yaklaşım benimsenerek doküman analizi ve görsel çözümleme yöntemleri kullanılmıştır. Literatür incelemesi, metaversenin yeni bir çalışma alanı olması nedeniyle son 20 yıllık dönemi kapsamaktadır. Metaverse kavramı ve sanatla olan teması, nedensel karşılaştırma yöntemiyle incelenmiştir. Farklı metaverse platformlarındaki kamusal sanat eserleri gözlemlenmiş ve bu eserlerin kültürel çeşitliliği nasıl yansıttığı görsel çözümlemelerle değerlendirilmiştir. Çalışma, kamusal sanatın kültürel çeşitliliği yansıtma biçimlerini ve siber-punk estetiğinin dijital sanatta yeni bir ifade biçimi olarak kabul edilmesini tartışmaktadır. Metaverse kullanıcılarının sanatın toplumsal işlevi üzerindeki farklı görüşleri ve deneyimleri de bu bağlamda ele alınmıştır. Gelecekte yapılacak çalışmaların, metaverse ortamında siber-punk estetiğinin etkisini ve sanatın toplum üzerindeki rolünü çeşitli boyutlarda incelemesi, sanat tarihi, kültürel çalışmalar ve dijital medya alanlarındaki bilgi birikimine önemli katkılar sağlayacaktır. Bulgular sanat tarihi, kültürel çalışmalar ve dijital medya gibi farklı disiplinleri bir araya getirerek metaversedeki kamusal sanatın çok yönlü etkilerini anlamayı sağlamıştır. Bu çerçevede, metaversenin sanat ve toplum üzerindeki potansiyel etkilerini derinlemesine incelenmesi, sanatın dijital dönüşümü ve kültürel çeşitlilik bağlamında yeni perspektifler görülmesine katkı sunmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
12

KURUÇAY, Büşra, and Muhammet Fatih GÖK. "EKOLOJİK SANAT BAĞLAMINDA 2. ULUSLARARASI PERRE SANAT ÇALIŞTAYI ÜZERİNE BİR İNCELEME." Adıyaman Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, April 3, 2023. http://dx.doi.org/10.14520/adyusbd.1238185.

Full text
Abstract:
1960 sonrası dönemde doğaya ve ekolojiye bakışta yaşanan değişimler sanat üzerinde de etkili olmuş; sanat üretiminin kamusal alanda da var olduğu, hatta halkın ve farklı meslek gruplarının da dahil olduğu yeni yaklaşımlar getirmiştir. Bu makalede, 2022 yılında Adıyaman Perre Antik Kenti’nde düzenlenen Perre Sanat Çalıştayı sürecinde üretilen bazı sanat eserlerinin Antroposen Çağı içerisinde yer alan kavramsal metinlerin ve ekolojik sanat pratiklerinin incelenerek yorumlanması amaçlanmaktadır. Bu amaçla çağdaş sanat, antroposen ve ekolojik sanat ile ilgili literatür taraması yapılmış ve bu kavramlar ile ilgili daha önce yapılmış olan sanat çalışmalarıyla çalıştay süresince üretilen eserlerin ekolojik göstergeleri karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Ayrıca bu çalışmada ismine yer verilen sanatçılarla bireysel görüşmeler yapılarak ilgili sanat eserlerinin sanatçı ve izleyici bakış açısından çok yönlü olarak incelenmesi yöntemi benimsenmiştir. Sanat çalıştayları hakkında mevcut literatürün azlığı da göz önüne alındığında, Perre Sanat Çalıştayı süreci ve sonrasında ortaya çıkan kolektif bilgi ve deneyimin bireysel gözlemler aracılığıyla araştırılıp, incelenip, ortaya konulması ayrıca önem arz etmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
13

Bedir Erişti, Suzan Duygu. "SANATIN SOSYO-KÜLTÜREL UZANTILARI VE SANAT EĞİTİMİNDE KAMUSAL ALAN PEDAGOJİSİ." Batı Anadolu Eğitim Bilimleri Dergisi, October 31, 2024. http://dx.doi.org/10.51460/baebd.1538289.

Full text
Abstract:
Sanatın çok boyutlu doğası ve duygular, bireysel ve toplumsal bağlamlar, tarihi ve kültürel olaylar ile sosyal tepkiler arasındaki ilişki sosyo-kültürel uzantıları şekillendirmektedir. Sanat her zaman toplumun sınırlarını sorgulamasına zemin hazırlamış; meydan okuma değişim ve dönüşüm fırsatları sunma yolu olmuştur. Bu nedenle kimi zaman gerçekliğin temsili, yansıması veya taklidi olmuş kimi zaman yaşam ve duyguların evrilerek izleyiciye ulaştığı bir yol olmuş kimi zaman da toplumsal yapıların dönüşümü ile birlikte, orijinalliğin, ütopikliğin ve sanatsal özgürlüğün temsili olarak ortaya çıkmıştır. Sanat aynı zamanda gerçekliği farklı bağlamlar ile yorumlayan ve sorgulayan güçlü uzantılar içerir. Sanatın en güçlü bağlamlarından biri kavramsal sorgulamadır. Bu kavramsal sorgulama bir sanat eserinin gerçekte ne ilettiğini veya sorguladığını ortaya koyar. Sanatçıların duygular ve sezgiler yolu ile içine öznelliği de katarak çağrışımsal sorgulama, bağlam içeren mesajlar yaratma veya gerçekliği yansıtan örtük ya da açık kurgu yaratma gibi birçok olasılığı vardır. Sanatçı ve izleyici arasındaki ilişkinin nasıl kurulduğu da sanatın sosyo-kültürel dinamiklerini şekillendirmede önemlidir. Sanat toplumları yansıtır ve bu yansıma bir eserin amacı haline gelebilir, toplumsal bir olgunun ortaya çıkmasını sağlayabilir veya duyguların örtülü bir ifadesi olabilir. Sanatın sosyo-kültürel çerçevede toplumsal dönüşümdeki rolü yüzyıllardır devam eden bir gerçeklik olmuştur. Bu rol sanat eğitimini de güçlendirmiş ve kamusal alan pedagojisine dayalı yeni açılımlar yaratmak için güçlü argümanlar oluşturmuştur. Bu argümanlar ile kamusal alan pedagojisi bağlamında toplumsal süreçlerin farkındalığına ilişkin alan yaratmak söz konusu olmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
14

Memiş Doğan, Meryem. "Yeni Medyada Kadın Olmak: Tiktok İçerik Analizi." Akademik İncelemeler Dergisi (AID), January 3, 2024. http://dx.doi.org/10.17550/akademikincelemeler.1390561.

Full text
Abstract:
Medya özellikle de geleneksel medyanın sosyolojik yönü tarihten bugüne oldukça tartışılagelmiştir. Geleneksel medyanın yanı sıra teknolojik gelişmeler ve internet kullanımının yaygınlaşması ile birlikte yeni medyanın da günümüzdeki başat rolü ve etkisi tartışılmaz bir gerçekliktir. Kimlik stereoriplerinin oldukça görünür olduğu medya; cinsiyet temelli kimliklere yönelik tanımlamaları ve bu kimlikler arası ilişkileri yeniden üretmekte ve günümüzde gündelik yaşamın önemli bir parçası haline gelmektedir. Bu çerçevede bu çalışma sermaye ve sınıfsal ilişkilerin şekillendirdiği geleneksel medya içeriklerinin aksine daha özgür bir kamusal alan sunma iddiasında olan yeni medyayı toplumsal cinsiyet yaklaşımları temelinde analiz etmeyi amaçlamaktadır. Geniş bir etki alanı bulunan yeni medyanın; yeni bir direniş biçimi olma ve cinsiyetçi kalıp yargıları ve stereotipleri yeniden üretme noktasında iki yönü bulunmaktadır. Türkiye özelinde Tiktok gençler tarafından kullanılan instagramdan sonra gelen ikinci büyük uygulamadır. Bu sebeple bu çalışma örneklem olarak alınan TikTok hesaplarını cinsiyetçi kalıp yargıları çerçevesinde eleştirel olarak analiz etmeyi hedeflemektedir. Amaçlı örneklem yöntemi kullanılan bu çalışmadaki temel motivasyon; özellikle tarihten bugüne edebiyat, sanat, sinema gibi pek çok alanda konu edinilen kadın erkek ilişkileri temalı tiktokerların paylaşımlarını içerik analizi ile açıklayabilmektir. Çalışmanın içeriğinde keskin sınırlar dahilinde verilen kadınlık ve erkekliğe dair; özel ve kamusal alan ayrımı, ekonomik iktidar, ailevi ilişkiler, gündelik yaşamdaki rol ve sorumlulukların cinsiyetçi bir çerçeveden vurgulandığı görülmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
15

UZUN UYSAL, Ebru Ceren. "KAMUSAL ALANDA VİDEO SANATI ÖRNEKLERİ BAĞLAMINDA DOUG AITKEN VE ESERLERİ." Tykhe Sanat ve Tasarım Dergisi, June 24, 2022. http://dx.doi.org/10.55004/tykhe.1079882.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada ele alınan video sanatçısı Doug Aitken’in çalışmaları, sinematografik anlatım biçiminin çağdaş sanatla buluştuğu en nitelikli örneklerini ortaya koymaktadır. Sanatçı eserlerinde sadece hareketli görüntünün temel kurallarını en iyi şekilde yerine getirmekle kalmaz, aynı zamanda bu üretim biçimini çağdaş sanatın önemli bir sunum biçimi olan enstalasyon ile birleştirerek senaryolarını sergileme mekânına özgün bir hikayeyle birlikte ustalıkla ortaya koyar. Anlamını mekân ve nesnenin yeniden kurgulanması ile üreten enstalasyon sanatı, ortaya çıkardığı yeni imgenin anlamını, izleyici ile iletişim halinde oluşturur. Dolayısıyla bir enstalasyonun bulunduğu mekâna özgü anlamlandırılması kaidesiyle, bir galeri veya müze ortamında kurgulanması ile kamuya açık bir alanda kurgulanması arasında anlam ve misyon farklılığını da gözetmek gerekir. Bu misyon farklılığına sebep olan ve enstalasyon sanatının ilk örneklerinin görülmüş olduğu kamusal alanda verilmiş olması, onun ideolojik yönüyle ilgili olup rastlantısal değildir. Çağdaş sanatın nitelikli örneklerinde sıklıkla gördüğümüz bu üretim biçimi, sanat eserlerini galeri ve müze gibi alanlardan dışarı çıkararak, onlara demokratik bir nitelik kazandırmaktadır. Bu bağlamda, çalışmada sanatçının eserlerini, video sanatının enstalasyon ile ilişkisinin temelinde yatan kamusal alanda sanat ekseninde incelemek ve açıklamak merkeze alınmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
16

CANTEKİN, Yeliz. "THE COMPLETE MARBLES: MARC QUINN'İN İDEAL BEDEN VE ÖTEKİ KAVRAMLARINA KATKISI." Art-e Sanat Dergisi, November 9, 2023. http://dx.doi.org/10.21602/sduarte.1367289.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada İngiliz çağdaş sanatçı Marc Quinn’in ‘The Complete Marbles’ adlı heykel serisi üzerinden, ideal beden algısının dışında kalan beden normları incelenmiştir. Klasik sanat biçimleri incelendiğinde bedenin kusursuz olarak temsil edilme amacı olduğu görülür. Klasik geleneğe bağlı olan Neoklasik sanat örneklerinde de sonsuz güzellik ve kültürel idealizm ehil bedenler aracılığıyla betimlenmiş, ahlaki erdem ve kahramanlık hikayeleri görselleştirilmiştir. Çağdaş sanat ile klasik ideal beden anlayışı kırılmış, ötekileşmiş-dışlanmış olan görünür kılınmaya başlanmıştır. Ampute bedenlerin betimlendiği serideki mermer figürler Neoklasizmin idealize edici tavrına eleştirel bir söylem geliştirmiştir. The Complete Marbles serisi engellilik kavramı üzerinden izleyiciyi sanatsal ve sosyal idealleri sorgulamaya iter. ‘İdeal’ çerçevenin dışında kalanları görünür kılma arzusu, eril dilin yüceleştirdiği estetik ölçütün ve kahramanlık normlarının karşısında alegorik, yeni bir söylem yaratır. Çalışmada The Complete Marbles sergisinde yer alan eserleri aracılığıyla ideal beden kavramının ele alış biçimi incelenmiş, engelli bedenin sanatsal, kamusal alanlardaki görünüş ve algılanış biçimleri ile farklılıkları sorgulanmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
17

Sipahi, Canalp, and Müjde Yücel Coşar. "21. Yüzyılda Kinetik Heykel ve Çağdaş Temsilcileri Üzerine Bir İnceleme." TroyAcademy, February 24, 2024. http://dx.doi.org/10.31454/troyacademy.1429554.

Full text
Abstract:
Konstrüktivist sanatçılar Naum Gabo ve Antoine Pevsner'in Gerçekçi Manifesto'suyla ilkeleri ortaya konan kinetik heykel, öncü sanatçıların mirası ve 21. yüzyıl bilgi devrimi ile günümüzdeki gelişimini sürdürmektedir. Bilimin ilerlemesi ve halkın katılımındaki artış, kinetik heykelin kamusal alanda daha fazla yer bulmasına neden olmaktadır. Yeni medya ve bilgisayar destekli programlar, sanatçıları yenilikçi yaklaşımlara teşvik etmektedir. Uluslararası organizasyonların girişimleriyle kinetik heykel, şehir planlaması ve kamu faaliyetleri gibi alanlarda taleplere cevap veren bir sanat formu haline gelmektedir. Bu süreçte birçok teknik ve malzeme kinetik heykel yapımında kullanılmakta ve izleyiciyle buluşmaktadır. Çalışmanın amacı, 21. yüzyılda kinetik heykelin geçirdiği değişimi ve kinetiğin ne şekilde ve hangi tür ek materyeller kullanılarak bir araya getirilebileceğini, çağdaş sanatçıların eserlerinden faydalanarak incelemektir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
18

YILDIRIM, Farız. "TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN KADIN ALGISI: MİLLÎ EDEBİYAT DÖNEMİ." Turkish Academic Studies - TURAS, May 24, 2022. http://dx.doi.org/10.54566/turas.1079327.

Full text
Abstract:
Nüfusun cinsiyet ve yaş kategorileri, potansiyel ve becerilerine göre önceki egemenlik sistemlerine nazaran hiç olmadığı kadar önem ve meşruiyet kazanması, milliyetçilikle olur. Bu anlamda özellikle kadın ve çocuklar konusunda ihmal edilmiş bir potansiyelin farkına varan üst akıl, nüfusun kitlesel mobilizasyonu ve verimliliği konusunda stratejiler geliştirir. Propaganda bu anlamda başvurulan en önemli araç, sanat ve edebiyat da ideolojik muhtevanın aktarımına en elverişli aygıt durumuna gelir.&#x0D; Türk milliyetçileri bu potansiyelden en verimli şekilde istifade edebilmek için ilkin kadının mahremiyetini sorunsallaştırarak onu kamusal alanda görünür hale getirmeye çalışır. Millî mesaideki etkinliklerinin arttırılmasına yönelik kampanya bunun bir nevi tatbikatı gibidir. Bu tatbikat aynı zamanda toplumsal cinsiyeti ifşa ederek kadını mahrem bir nesne olarak kurgulayan geleneksel algıyla da mücadele etme imkânı yaratır.&#x0D; Geleneksel düzende, kadının kamusal alandan uzak tutulmak suretiyle sağlanan beden denetimi, modern milliyetçi tasavvurun onu sokağa çıkarması, erkekle yan yana konumlandırması ile nispeten kontrol dışı kalır. Millî Edebiyat bu noktada devreye girerek mahremiyet anlayışı değişen toplumun yeni davranış envanterini, ideolojik referanslarla yeniden üretmeye başlar. &#x0D; Bu çalışma Millî Edebiyat hareketinin kimlik inşa stratejisinde kadının yeri ve önemini tespit etme ve inceleme amacı gütmektedir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
19

Gündoğdu, Saadet. "SAMSUN’DA BİR PAUL BONATZ ESERİ: SAMSUN ERKEK SANAT ENSTİTÜSÜ Batılılaşma Etkisindeki Mesleki Eğitimin Mimari Değerlendirmesi”." Türkiye Bilimler Akademisi Kültür Envanteri Dergisi, July 24, 2024. https://doi.org/10.22520/tubaked.1363692.

Full text
Abstract:
Sanayinin gelişimi kültürel dönüşümün dinamiklerini hızlandırmıştır. Modernleşme ve endüstrileşmeye paralel olarak mesleki eğitime duyulan ihtiyaç, çeşitliliğin artmasına ve yeni okulların açılmasına sebep olmuştur. Kentlerimizdeki hızlı değişime paralel olarak yakın geçmişte kullanılan yapıları, mekânları ve bunların oluşturduğu çevreyi toplumsal hafızada saklamak, onarmak modern mirasın korunması adına kaçınılmaz bir sorumluluktur. Bu mekânlar hatıralarımızı biçimlendirir ve zamanın ruhunu şahsiyetimize yansıtır. Çalışmamıza konu edilen Erkek Sanat Enstitüleri de bu mekânlar arasındadır. Samsun Erkek Sanat Enstitüsü 1943- 1944 öğretim yılında geçici olarak 30 Ağustos İlk Öğretim Okulu binasında mesleki eğitim kapsamında Marangoz, Demir ve Tesviye Bölümü ile öğretime başlamış 1945 yılından itibaren İstiklal Mahallesi’ndeki bugünki konumuna geçmiştir. Zamanla değişen eğitim müfretadı ve ihtiyaçlar doğrultusunda yerleşkede yeni yapılar inşa edilmiştir. Okulun bugünki adı Şehit İlhan Hamlı Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’dir ve eğitim-öğretim sürdürülmektedir. Eski Samsun Erkek Sanat Enstitüsü (atölyeler ve derslikler bölümü) okul projesi Alman mimar Paul Bonatz’ın yönetici olduğu Teknik Eğitim Müsteşarlığı Ofisi tarafından tip proje olarak hazırlanmıştır. Günümüzde bu yerleşkedeki bazı yapılarda güçlendirme çalışmaları yapılmaktadır. Bu çalışmayla Samsun’da hızla yok edilen Cumhuriyet sonrası modern yapı stokunun bir örneği üzerinden modern mirasın ve mesleki eğitim yapılarının değeri ve belgeleme çalışması yapılarak neden korunması gerektiği ortaya konulmaktadır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
20

GÜRDAŞ, Bora. "1990’larda Türkiye’de Çağdaş Sanat Sergilerinde Mekân ve Tema İlişkisi." Hacettepe Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Dergisi, January 22, 2024. http://dx.doi.org/10.32600/huefd.1402902.

Full text
Abstract:
Türkiye’de 12 Eylül askeri müdahalesinden sonra Özal hükümetlerinin ekonomide liberal, siyaset ve kültür alanlarında muhafazakâr bir çizgi izlediği, bunun da sanatsal ve kültürel alanda belli kısıtlamalar doğurduğu görülmektedir. Ancak bu durum doksanlı yıllarla birlikte yavaş yavaş değişmeye başlamıştır. Doksanlar boyunca Beral Madra, Vasıf Kortun ve Ali Akay gibi isimler küratör olarak imza attıkları etkinliklerde göç, kimlik, bellek, küreselleşme gibi kavramları ele alan sanatçıları bir araya getirmişlerdir. Bu yıllarda toplumsal cinsiyetler arasındaki güç eşitsizliği, militarizm, kamusal ve özel alana sızan şiddet gibi konular sanatçıların çalışmalarında giderek daha sık işlenmeye başlamıştır. Öte yandan sergileme faaliyetlerinin müze, banka galerileri ve diğer özel galerilerin yanı sıra tarihi mekânlarda da yer almaya başladığı görülmektedir. Sanat ortamının yeni tanıştığı küratörlük olgusuyla birlikte Feshane, Aya İrini ve Akaretler gibi tarihi mekânlarda gerçekleştirilen sergiler sosyoloji, tarih ve felsefe gibi farklı disiplinlerle işbirliği içinde, mekân ve mimari üzerinden toplumsal belleği görünür kılmıştır. Bu çalışma kapsamında 1990’lı yıllarda İstanbul ve Ankara’da gerçekleşen karma sergilere odaklanılmıştır. Seçilen Göndermeler Sergisi (1990), 8 Sanatçı 8 İş : B Sergisi (1990), Anı / Bellek Sergileri (1992 – 1993), 10 Sanatçı 10 İş : C Sergisi (1992), 10 Sanatçı 10 İş : D Sergisi (1993), Farklılık Sergisi (1993), Sanat : Kurgu Yaşam Sergisi (1995), Hayal-i Tarih (The Imagination Of History ) Sergisi (1995), Küreselleşme (Devlet – Sefalet – Şiddet) Sergisi (1995), Azınlık Sergisi (1996), Genç Etkinlik (1995 – 1998), Manzara Sergisi (1998), Tepeler Arasında Tablo Sergisi (1999), Sanat Ve Modaları Sergisi (1999), Önermeler Sergisi (2000), Yerli Malı Sergisi (2000) üzerinden dönemin sanat ortamında öne çıkan sanatsal eğilimler, temalar ve seçilen mekanların ilişkisi ele alınacaktır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
21

Ülker, Osman, and Dilek Ülker. "TARİH ANLATISINDA ÜVEY EVLAT OLMAK: OSMANLI MODERNLEŞME SÜRECİNDE KADININ KONUMU." Kilis 7 December University Journal of Theology, June 4, 2024. http://dx.doi.org/10.46353/k7auifd.1461886.

Full text
Abstract:
Bu makale, kadınların Osmanlı döneminde baskı altında tutulduğu ile ilgili anlatıları, kadınların dönemin kamusal yaşamdaki rollerini ve temsillerini, eğitim, istihdam ve kültürel üretimdeki katılımlarını inceleyerek analiz etmeyi amaçlamaktadır. Ayrıca, Osmanlı İmparatorluğu'ndan Türkiye Cumhuriyeti'ne geçiş sürecinde kadınların statüsü ve haklarında süregelen değişimleri, toplumdaki kadınlara yönelik algıları ve tutumları ortaya koymayı hedeflemektedir. Cumhuriyetin ilan edilmesiyle başlayan yeni süreç, farklı alanlarda radikal değişimlerin yaşandığı bir dönem olarak karşımıza çıkmaktadır. Toplumun yukarıdan aşağı bir model ile çağdaşlaştırma/Batılılaştırma projesi devrimler ile gerçekleştirilmek istenmiş, kadının toplumdaki konumu ise çağdaşlaşmanın sembollerinden birisi olarak görülmüştür. Bu sebeple kadınlara yeni haklar tanınırken aynı zamanda geleneksel yaşam biçimine yönelik yasaklar da getirilmiş; böylece bir Cumhuriyet kadını üretilmek istenmiştir. Tek partili dönemde kadınlara yönelik alınan kararlar meşruiyetini ise, Osmanlı döneminde kadınların din ve gelenekler tarafından baskı altında tutulduğu inancını üreten oryantalist bakış açısından almıştır. Osmanlı döneminde kadınların herhangi bir hakka sahip olmadığı ve kamusal alanda yerlerinin bulunmadığı, ancak Cumhuriyet sonrası devrimlerle özgürlüklerine kavuşabildiklerine dair bir söylem geliştirilmiştir. Bu yaklaşımın zayıf noktası ise, geçmişin karanlıkta olduğu yargısına Osmanlı dönemini inceleyerek değil, Cumhuriyetin ilanından sonraki uygulamalara bakarak ulaşmasıdır. Bu çalışmamızda konunun asıl muhatabına yani, Osmanlı’da kadının kamusal alanda konumunun ne olduğuna bakmaya çalışacağız. Bu açıdan konu üç ana kısımda incelenecektir: Türk modernleşmesinin kuramsal değerlendirilmesi, Osmanlı döneminde kadının baskı altında tutulduğu ve Cumhuriyetin ilanı ile özgürleştiği iddiaları. Bu bağlamda çalışmada öncelikle, Türk modernleşmesi etrafında dönen tartışmalara bakılacaktır. Bu konuda özellikle Kemal Karpat'ın perspektifinden yararlanılarak, Osmanlı ile Cumhuriyet ilanından sonra kurulan genç devlet arasındaki tarihsel sürekliliğin altı çizilecektir. Karpat'a göre, Türkiye, Osmanlı İmparatorluğu'ndan dil ve kültür gibi birçok unsur miras alarak ve aralarındaki tarihsel bağı koruyarak oluşturulmuştur. Yani Türk modernleşmesi Osmanlı dönemi ve Cumhuriyet dönemi diye birbirinden tamamen bağımsız iki kısımdan oluşmamakta, aksine birbirinin devamı olacak şekilde ilerlemektedir. İkinci olarak, "Cumhuriyet kadını" ile "Osmanlı kadını" arasında karşılaştırmalı bir analiz yapılacaktır. Bu kavramların ne ifade ettiği, hangi bağlamlarda kullanıldığı ve nasıl bir karşıtlık oluşturduğu incelenecektir. Çalışmada özellikle Cumhuriyet sonrası bazı metinlerde, modern ve batılı olarak tasvir edilen Cumhuriyet kadını, geleneksel ve baskı altında olduğu düşünülen Osmanlı kadınıyla bir dikotomi içinde konumlandığı görülmüştür. Osmanlı döneminde gerçekten tarif edildiği gibi bir baskı var mıydı ve Cumhuriyetin ilanı ile kadın tam anlamıyla özgür olabilmiş midir? Bu iki soru bu bölümün temel problemi olacaktır. Yine çalışmada Cumhuriyetin ilanından sonra kadınların bir anda kamusal alanda, siyasette ve edebiyatta özgürleşmediği, hatta bazı geleneksel toplumsal rollerin kadınlara yüklenmeye devam ettiği görülmüştür. Son olarak, makale Osmanlı döneminde kadınların durumuna detaylı bir şekilde odaklanarak eğitim, sanat ve edebiyat alanlarındaki temsillerini inceleyecektir. Bu bölüm, Osmanlı döneminde kızların eğitimde artan varlığı zorunlu ilkokulların ve ortaokulların kurulması, kız eğitimine verilen önemi Osmanlı döneminde kadınların cahil bırakıldığı iddiaları ekseninde ele alınacaktır. Ayrıca, kadın yazarlar, sanatçılar ve entelektüellerin ortaya çıkışı ve kadın dergilerinde yaşanan artış Osmanlı toplumunda kadınların iddia edilenden daha aktif ve sosyal hayatta yer aldıklarını gösteren birer delil olarak tartışılacaktır. Bu açıdan çalışma Türk modernleşmesinin Kemalist anlatısının seçici bir tarihsel yorumu devam ettirdiğini ve toplumsal dönüşümlerin karmaşıklığını göz ardı ettiğini savunur ve kadınların temsillerini tarihsel dönemler boyunca yeniden değerlendirerek, yerleşik hikayelere meydan okumayı ve Türk modernleşmesinin ve cinsiyet dinamiklerinin etkileri hakkında daha nüanslı bir anlayışa katkıda bulunmayı amaçlar. Sonuç olarak çalışmada kadınların kamusal alanda temsilinin Tanzimat’tan itibaren başladığı, II. Meşrutiyet ile arttığı ve kadınların hem eğitim hem çalışma hayatında yer aldığı görülmüştür. Buna ek olarak özellikle edebiyat alanında kadın dergileri aracılığı ile Osmanlı döneminde kadınların yaptığı müstakil çalışmaların Cumhuriyet dönemine nazaran daha yoğun olduğunu söylemek de mümkündür. Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet döneminde kadının farklı avantaj ve dezavantajlarının olduğu; bu sebeple Türk modernleşmesinin siyah beyaz bir çizgiyle ayrılmadığı, ona bütüncül bir perspektiften bakılması gerektiği bir daha teyit edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
22

Güzel, Selda, and Tuğba Diri Apaydın. "WILLIAM DE MORGAN’IN SANAT HAYATI VE İZNİK ÇİNİLERİNDEKİ ÜSLUPLARIN SANATÇININ ÇALIŞMALARINA YANSIMASI." Anadolu Üniversitesi Sanat & Tasarım Dergisi, December 30, 2023, 104–22. http://dx.doi.org/10.20488/sanattasarim.1505894.

Full text
Abstract:
Avrupa’da 19. yüzyılda yaşanan Sanayi Devrimi sonrasında fabrikalar kurularak seri üretime geçilmiş, standartlaşmanın sonucu olarak aynı tip kimliksiz eserler üretilmiştir. Ruhsuz, tekdüze nesneler, üretici, zanaatkar ve sanatçıların fabrikasyon üretime karşı düşünceler geliştirmesine ve estetik kaygıların ön plana konulduğu özgün eserlerin tasarlanmasına sebep olmuştur. Bu dönemde sanatçılar ve üreticiler yeni tasarım arayışlarına girmiş, müze ve özel koleksiyonlarda beğeni ile yer verilen İznik çinilerinin motif ve kompozisyonlarını çalışmalarında kullanmıştır. Sanayileşme karşıtı olan “Sanatlar ve El Sanatları Akımının” doğması ile birlikte İngiltere’de pek çok sanatçı bu eğilimde eserler üretmiştir. Akımı destekleyen önemli isimlerin başında ise William De Morgan gelmektedir. Makalede, William De Morgan’ın sanat hayatı, doğu kültürüne ait çini ve seramikler ile tanışması, İznik çinilerinden etkilenerek ürettiği eserler üzerinde durulmuştur. Araştırmada sanatçının Baba Nakkaş, Şah Kulu, Kara Memi üsluplarının özelliklerini gösteren eserleri incelenerek; motif, renk ve kompozisyon açısından değerlendirme yapılmıştır. Amaç 16. yüzyıl İznik çini üsluplarının 19. yüzyılda sanatçının çalışmalarına yansımasını ortaya koymaktır. Bu sonuca ulaşmak için, sanatçının İngiltere’de bulunan müze ve koleksiyon arşivlerindeki eserleri taranmıştır. William De Morgan’ın seçilen eserleri ile Osmanlı yapılarındaki İznik çinilerinin karşılaştırması yapılarak etkileşim, benzerlik ve farklılıklar ortaya konulmuştur.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
23

İnce, Cevat. "Karaağaç Camii Örneği ile Mektepli Camiler Tipolojisi." Çanakkale Araştırmaları Türk Yıllığı, May 30, 2024. http://dx.doi.org/10.17518/canakkalearastirmalari.1465832.

Full text
Abstract:
Tekirdağ ili, Kapaklı ilçesi, Karaağaç Mahallesi, Karaağaç Camii restorasyon projesi ile sanat tarihi/mimari tarihçe raporu çalışması sürecinde yapının günümüze ulaşan mimari detaylarının bölgede yer alan benzer plan şemasına sahip diğer camiler ile mukayeseli incelemesinin yanı sıra literatür ve arşiv çalışmaları sonunda bugüne kadar yapılan çalışmalarda gözden kaçmış olan kendine özgü, özel bir plan şemasına sahip “mektepli camii” plan şeması karşımıza çıkmıştır. Trakya bölgesine 93 Harbi olarak isimlendirilen savaş sonrası göçen yurttaşların ihtiyacını karşılamak üzere kurulan yerleşimlerin ihtiyacını karşılamak üzere 19. yy. sonu ile 20. yy. ilk çeyreğinde inşa edilen bu camilere ait zengin bir fotoğraf arşivinin, İstanbul Üniversitesi Yazma Eserler Kütüphanesi’nde bulunan II.Abdülhamit Albümünde olduğunu tespit ettik. Ayrıca farklı kaynaklarda karşımıza çıkan planların aslında tek tip bir proje üzerinden küçük değişiklikler ile ana form korunarak inşa edildiği ve bu plan şemasında büyük külliye ya da medrese yapıları dışında tek mekan içinde okul ve cami işlevinin birlikte çözümlendiği görülmüştür. Özel bir plan şeması ile fonksiyonel ve pratik kullanıma sahip olan bu yapının bu güne kadar yapılan tipoloji çalışmaları dışında, yapılan çalışma kapsamın yeni bir cami mimari formu olduğu tespit edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
24

Yağcı, Umut. "GRAFİK TASARIMDA YAPAY ZEKÂ DESTEĞİ KULLANIMINA YÖNELİK ÖĞRENCİ GÖRÜŞLERİ." Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, July 16, 2024. http://dx.doi.org/10.17755/esosder.1499011.

Full text
Abstract:
Araştırma, yapay zekânın eğitim süreçlerinde ve özellikle grafik tasarım alanında kullanımını ele almaktadır. Bu araştırmada amaç, görsel sanatlar eğitiminde grafik ana sanat öğrencilerinin grafik dersinde tasarım yaparken destek olarak kullandıkları yapay zekâ uygulamalarına yönelik öğrenci görüşlerini belirlemektir. Grafik tasarım öğrencilerinin yapay zekâ uygulamalarına yönelik görüşlerine bakıldığında; öğrencilerin yapay zekâ teknolojilerini tasarım süreçlerinde giderek daha fazla kullandığı ve bu teknolojilerin tasarımcılara yeni ve yenilikçi yaklaşımlar sunarak işlerini kolaylaştırdığı ifade etmektedirler. Ayrıca yapay zekâ uygulamalarını tasarım sürecinde ilham almak, iş yükünü azaltarak zaman kazanmak ve tasarım becerilerini geliştirmek amacıyla düzenli olarak kullandıkları görülmektedir. Elde edilen bulgulara göre öğrencilerin yapay zekâ uygulamalarının pratiklik ve verimlilik sağlaması gibi özellikleri takdir ettiklerini ancak kısmen de olsa yaratıcılığı köreltebileceği ve tek tip tasarımlara yol açabileceği kaygısı taşıdıklarını göstermektedir. Ayrıca, öğrencilerin yapay zekâ desteğinin derslerinin tamamında alınması konusunda temkinli oldukları ve bu teknolojinin bilinçli bir şekilde kullanılması gerektiği görüşünü benimsedikleri bulgularına ulaşılmıştır. Sonuç olarak; araştırmada yapay zekâ destekli uygulamaların grafik tasarım alanında önemli bir rol oynadığı ve öğrencilerin bu teknolojiyi etkili bir şekilde kullanabilmesi için bilinçli bir yaklaşımın önemli olduğu görülmüştür. Yapay zekâ kullanımının öğrenciler arasında oldukça yaygın olduğu, tasarım yaparken yapay zekâ destekli uygulamalarını ilham aldığı, daha hızlı gelişim sağladıkları ve iş yükünü önemli ölçüde azalttıkları bir araç olarak gördükleri sonucuna ulaşılmıştır.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
25

USLUCAN, Fikret, and Abdurrahman ARSLAN. "Psikanalitik Edebiyat Eleştirisi Açısından Kar ve İnci Romanı Üzerine Bir Değerlendirme." Mavi Atlas, April 24, 2023. http://dx.doi.org/10.18795/gumusmaviatlas.1264539.

Full text
Abstract:
Sigmund Freud, hastalarını tedavi etmek için kullandığı teknikleri bir süre sonra beklenmedik bir şekilde sanat eserlerine de yöneltmiştir. Freud’un 19. yüzyılın sonlarına doğru Leonardo da Vinci ve Dostoyevski gibi sanatçıların eserleri ve şahsiyetleri üzerine yaptığı bu girişim, psikanalitik edebiyat kuramının/eleştirisinin de ortaya çıkmasına vesile olmuştur. Multidisipliner bir alanı ifade eden psikanalitik edebiyat eleştirisine zamanla Carl Gustav Jung, Alfred Adler, Rollo May ve Otto Rank gibi isimler de katkı yapmışlardır.&#x0D; Psikanalitik edebiyat eleştirisi, ortaya koyduğu teorilerle özel bir saha olan edebiyat psikolojisinin de dikkatini çekmiştir. Edebiyat psikolojisi, ortak noktaları insan olan edebiyat ve psikolojinin birbirlerinden faydalanmasını ifade etmektedir. Bu iki bilim sahasını ilgilendiren ortak kuramlarla eser, yazar, şair, okur ve yazma süreci gibi konular ele alınmaktadır. Bir eser ortaya koyan yazar, tip ya da karakter olarak psikanalitik kuram ve tekniklerle çözümlenebilmektedir. Aynı zamanda, edebi eserlerde psikolojik tip ve temalar, bu tekniklerle ele alınabilmektedir. Ayrıca, edebiyat ve eserlerin okurlar üzerindeki tesiri, aynı psikanalitik yöntemlerle incelenebilmektedir. Edebiyat psikolojisinin inceleme konuları, bu şekilde çeşitlilik gösterse de edebiyat psikolojisiyle ilgilenen edebiyat araştırmacılarının yazar, şair ve okur şahsiyetinden ziyade psikanalitik kuram ve yöntemleri kullanarak edebi eserleri incelemeleri daha makul karşılanmaktadır.&#x0D; Muadil bir insan ve dolayısıyla muadil bir dünya kurgulamaya çalışan edebi eserlerin dile ait araçlarla oluşturduğu tüm unsurlar, psikanalitik edebiyat kuramının araştırma sahasına girmektedir. Bu anlamda gerçek dünyadaki insanın buhranlarına çözüm bulmaya çalışan psikanaliz, edebi eserlerdeki karakterlerin de daha detaylı bir şekilde anlaşılabilmesi için yeni kapılar aralayabilmektedir. &#x0D; Bu çalışmada, psikolojinin sunduğu imkânların ayırdında olan Nihan Kaya’nın Kar ve İnci romanı ele alınmıştır. Sanatın pratiği yanında teorisine de kafa yoran Kaya’nın bu eserini psikanalitik yöntemlerle incelerken yazarın şahsi hayatından ziyade eser karakterlerine odaklanılmıştır. Odak noktasında insan olan bu çalışmada, tek bir teorisyenin kuramlarıyla değil karakter davranışlarının işaret ettiği kuramlara göre farklı farklı psikanalitik tekniklere müracaat edilmiştir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
26

BAYRAKTAR, Mehmet Sami. "BAFRA’DA 19. YÜZYIL SONLARINDAN KALMA GÖSRETİŞLİ BİR KONUT." Karadeniz Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, June 27, 2023. http://dx.doi.org/10.31765/karen.1253927.

Full text
Abstract:
Bu çalışmada, Bafra’nın en özgün ve gösterişli tarihi evlerinden biri olan Yıldız Evi’nin sanat ve mimarlık tarihi bağlamında tanıtılarak değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Ayrıntılı bir şekilde incelenerek belgelenen yapının geleneksel Bafra konutları içindeki konumu, Osmanlı konut mimarisindeki yeri hususu değerlendirilmiştir.&#x0D; Zemin katı dükkân, üst katları bağımsız konut olarak tasarlanıp inşa edilen üç katlı Yıldız Evi, merkez Gazipaşa Mahallesi’nde bulunmaktadır. Vaktiyle Rum bir aile tarafından yaptırılan yapı, kısmen küçük çaplı hasar görmekle birlikte, özgün görünümünü ve mimari bütünlüğünü büyük ölçüde korumaktadır. Yapım sistemi ve süsleme özellikleri, yapının 1880’li yıllar ile 1910 yılı arasında yapılmış olabileceğine işaret etmektedir. İnşa edildiği dönemin mimari özelliklerini yansıtan konut, Bafra’nın en özgün ve gösterişli evlerinden biridir.&#x0D; Yıldız Evi, geleneksel Bafra konutlarında görülen en yaygın tip olan kâgir yığma yapım sistemli bir yapıdır. Yamuk dörtgen şeklindeki köşe parselde yapılan ve iki cephesi sokağa açılan Yıldız Evi, sokak perspektifi bağlamında estetik haz uyandıran, ilgi çekici dekoratif ayrıntılar içeren simetrik ve dengeli bir cephe düzenine sahiptir. Yapı, 19. yüzyıl sonrası geleneksel Türk konutlarının büyük çoğunluğuna hakim olan iç sofalı düzenin baskın olduğu Bafra konutlardan biridir. Plan birimlerinin yamuk dörtgen şeklindeki parsel üzerine yerleştirilmesi, mekânlar arası geçiş/ilişki, işlev ve cephelerle bağlantı bakımından yapı, son derece başarılıdır. Yıldız Evi’nin cephe tasarımı, cephe elemanlarının biçim dili, cephelerde yer alan taş ve sıvalı kabartma bezemeler, dönemin birçok yapısını şekillendiren Batı Yeni Klasiği ve Türk Ampiri üslup etkileri taşımaktadır. Geleneksel Bafra evleri bağlamında, Yıldız Evi, cephe elemanlarının tür çeşitliliği ve dekoratif unsurların yoğunluğu bakımından en dikkat çeken örneklerden biridir.
APA, Harvard, Vancouver, ISO, and other styles
We offer discounts on all premium plans for authors whose works are included in thematic literature selections. Contact us to get a unique promo code!

To the bibliography